4 Mayıs 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Va « vayıa n —— SON POSTA Mayns 4 | | Hergün Irak - İngiltere ihtilâfı || Muhittin Birgen Belgradda olduğu gibi, T ılşâmed& bir hükümet te- beddülünü müteakıb geçen kısa bir zamandan sonra, küçük bir mem - teş b " mGone :ıp.hdehmddı olduğu gibi, askeri kuvvetle hükümeti eline al - miş- olanlar, ihdlâf.âlinde Lbıî'lun » p4 HS ee pat :'ıi::- yeni hükümetin sadakatinde devam ed söylüyorlardı. Bu- nunla beraber, sakin bir zamanda ivasi bir formüle bağlamp yatıştı - :î::üwık olan gizli bir ihtilâf, za- manın fevkalâdeliği yüzündeı_ı. ge- ne tıpkı Belgradda olduğu gibi, mey —» danı silâha ve ateşe serbest biraktı. Irakla İngiltere arasındaki îl?til.âf bugünün veya —dünün işi değildir. Kaynaklara lâzım gelirse, gözlerimizi geriye — çevirip Cihan Harbine kadar gitmek ve 915 te Şerif Hüseyinle - ngiltere arasında aktedilmiş olan anlaşmayı hatırla - mak lâzımdır. Bu anlaşmanın esası Arablara tam bir vahdet ve istik - lâl vermekten ibaretti. Filistin ihti- lâli münasebetile Arablar tarafından meşredilmiş o vesikalar gösterdi ki, o zaman İngiltere, Şerif Hüseyi - ne, Arablık için en geniş bir hudud içinde geniş ve tam bir istiklâl vâ. detmiştir. Bundan yirmi beş sene evvelki Arabistan bu tarzda bir istiklâle sa- hib olabilir miydi? Verilse bile, bu Memleket bu istiklâli kullanabilir miydi? Bunlar ayrı meselelerdir. Fakat, hâdisatın —inkişafı esnasın - da, bu suallerin ine gidilme di. Arabistanı parçalamak ve diğer taraftan dal madıkları gibi kendi nüfuzu altına almak yolundan gitti. Belki buna mecburdu; fakat, bu mecburiyeti Arab nasyonalistle- rine anlatmak çok güçtür. İşte bi - Yinci ihtilâf unsuru budur. * Arab milleti, bugünkü dünyanın geri kalmış milli camialarından bi - tidir; fakat, eski bir kültür devrinin en ileri deretesini temsil eden millet camiasi, büyük imparatorluk- lar devri yaşamış olduğunu daima hatırlar. Bunün için, Arab milleti - ain, kendi başına böyle bir vahdet we istiklâl hayatını yaşayıp yaşıya- mıyacağını tetkike bile yanaşmiyan büyük bir Arab münevverleri küt - lesi 1919 dan itibaren bu is - tiklâk — istemekte —israr — ettiler. Arabistanda bir çok şeyin yok olduğunu biliriz; fakat, Arab. hğın birliğini ve istiklâlini istiyen çok kuvvetli bir münevverler kütle- si bulunduğunu inkâr etmek müm- kün değildir. İşte, bu kütle, Mısırda, Filistinde ve İrakta İngiltere ile muhalefet ha- lindedir. Bu halefet, — muhtelif killerde tezahür ediyor. İhtilâfın I. taktaki tezahürünü izah edebiliriz: İpgiltere, Irakı, muhtelif Arab mem leketleri arasında enternasyonal te- lâkki edilebilecek bir eşraf zü İ le, yani siyaseti kendilerine 'T KAP AT ği meslek polit sisile idare etmek istedi. Halbuki, İrakta eskâ Osmanlı İmparatorluğun dan devredilmiş bir İraklı kütlesi wardı. Bilhassa ordu bunların elle - rtinde bulunuyordu. Bu unsur, İra - kın istiklâlini ve ordunun kuvvet - 1 ini istedi. İngil in İrak politikasını idare edenler ise, bil - hassa ordunun kuvvetlenmesini iste- miyorlardı. Dört beş sene içinde or- du içinden gelen bu tarzdaki bü - tün hareketleri, Bağdadda haiz ol - dukları siyasi nüfuza istinaden mü- temadiyen bastırmaya muvaffak ol- dular. Fakat, İngilterenin son za - manlarda başına üşüşen gailelerin < çoğalması İraktaki zümreyi kuvvet. lendirdi; onun halk arasındaki nü - fuzu arttı ve nihayet, bu zümre, kendisinde, hükümeti ele alıp ica- bında mücadeleye geçmeği göze a- lacak derecede cesaret buldu. İşte, — Öuügünkü hâdisat, pek basit birkaç 'îî suldan gelen boru tesisatından Çizgi ile tarihini yaptığımız bir ha- Teketin neticesidir. B—hbîrıım*mdıolı.îngîl_ i gene si- — yasi wsüllerle halledivermek işten — bile değldi. Fakat, Akdeniz ve A- Resimli Makale: Çocuk, evinin aynasıdır. ) —— e— Salona buyrun K_— E. Ekrem Talu A ylar var ki İstanbula ge- memiştim, Bu sefer nasılsa bir fırsat #f&tı; üç günlük bir sıla yedeyim, dedim. İnsan uzun zaman görmediği şahıslarla eşyayı karşı karşıya gel di mi idi, ne kadar olsa yadırgiyor. Haydarpaşa garı, vapur, Köprü.. bunları nasıl bırakmış isem gene öyle bulmakla beraber kendimi az çok yabancı hissetmekten de hâli kalamadım, Ancak en ziyade afallayışım asıl bundan sonra ol- du. Beraberimde ufacık bir çanta dan gayri yüküm olmadığı halde yolculuk insiyakile hareket ede » Şrek önce bir taksi aradım. Tek, çift oyunu hâlâ devam etmede ve nöbet bunlardan bilmem hangisi- ne isabet ettikçe taksi — Anka ku lmada imiş.. Bu sebeble Kara- İngiliz terbiye ve tedrisinin ruhu / KA Z AN eee H. R. Hamley Londra Üniversitesi Terbiye Profesörü — / ye ve tedris ideallerinden ayrı an- laşılamazlar, Bu sebeble bize, İn- giliz terbiye ve - tedrisinin ruhu hakkındaki bu yazıya İngiliz mek teb sisteminin bugünkü vaziyeti- nin kısa bir tasviri ile başlıyaca- ğız. Bu sistem (yani iliz mek- teb sistemi), birçek memleketler- dekinden farklı olarak, kat'i su - bu | Yette plânlaştırılmış bir tek sistem değil, fakat gevşek ve müsamaha h bir şekilde tanzim edilmiş ve oldukça gevşek bir kontrola tâbi iki ayrı sistemdir. Bu iki sistemin daha eski olanı umumiyetle Publik Sehools (yani âmme mektebi) adı verilen sistemdir. Bizim State Secol (yani devlet mektebi) adını vereceğimiz diğeri ise daha sonra meydana çıkmıştır. Public School yani âmme mektebi tabiri yanlış- tır. Zira bunların birçoğu devlet tarafından değil, hususi müesse- seler veya kiliseler tarafından mürakabe edilirler ve — masrafla- rını da mekteb ücretlerinden ve- ya hususi teberrüattan temin eder ler. Public Secool sistemi (yani hu susi mektebler) erkek — çocuklar ve kızlar için 13 yaşına kadar ih- zari —mekteblerde (Prepratory Seools) bir hazırlık tedrisatini icab ettirir. Bu yaşa kadar ihzari mektebde okuyarak bir Public Sehool'a gitmek arzusunda olan çocuklar ve kızlar bir dühul imti- hanı, ekseriya bir eumumi dühul imtihanı» geçirmek mecburiyetin dedirler. Bu imtihan neticesinde en iyi dereceleri alanlar Scholar- ship kazanırlar xi bu zekâ ve ik- tidarı dolayısile (fakirliği dolayı- sile değil) devlet veya hususi bir şahıs hesabına meccanen tahsil hakkıdır. Public Sehool denilen bu husu- si mektebler Maarif Nezaretinin doğrudan doğruya mürakabesi al- tında değildirler, fakat — ekseriya bunlar kendileri müfettiş davet ederek kontrol edilmelerini ister- ler. Devletin başlıca terbiye ve ted ris mes'uliyeti State Schools (Dev let mektebleri) dediğimiz mekteb ler içindir. Bu mekteblerin para ihtiyacı kısmen Maarif Nezareti vasıtasile hazine tarafından, kıs- men de mahalli terbiye ve tedris makamları (County Council deni- len belediye meclisleri) ve büyük kasaba ve şehirler tarafından te- min olunur. Muayyen bir sahada hazine terbiye ve tedris masrafı- nın yarısını deruhde eder, diğer yarısını saydığımız mahalli otori- teler verir. — Tabistan harbinin en şiddetli ve en yaşın: Council Di ::zîk ::':.h d. işi *. ..L Sehools d ;“' ana d.'J blerine e tte aya imkân yoktu. Ak. girer yaşında denizdeki filonun can d -| J 'ıers'î s?nr;enâ::i ilkokulla- Mu iba- Tet olduğuna göre, İngiltere Bağ - | dad vaziyetini ancak askeri bir mü: t; dahale ile ıslah edebilirdi. Bu aske. — ti müdahale hazırlanmakta ikendir K ki isler birdenbire karıştı ve İrakta Wkr harb ü çe %. bir . - yük kuvvetleri olduğunu cok iyi bil- Ömekle beraber İraktaki vaziyete karşı kâfi derecede tedbir almıs o - o hup o)m. adığı bizce henüz meçhul - ( sayfa 6 sütun 6 da) ra devama tbaşlarlar. Bımlar on bir yaşında imtihana tâbi tutulur- lar. Bu imtihan neticesinde erkek Profesör H. R. Hamley Eminönü İ Halkevinde konferans werirken larına on altı yaşına kadar, hattâ en iyileri on sekiz yaşına kadar devam ederler. Publie Sehool'dan çıkan tale - belerle orta okuldan çıkan talebe- ler ekseriya on altı yaşında mek- tebden ayrılış sertifikası (şaha - detnamesi) almak için ve on sekiz yaşında Higher Sehool (yüksek mekteb) — şahadetnamesi almak için bir imtihan geçirirler, Yük- sek mekteb şahadetnamesi imtiha nını geçenler üniversite tahsili yapmak hakkını kazanmış olurlar. Sistem hakkındaki bu kısa mü- taleadan sonra şimdi biraz mu - fassal olan bu sistemi meydana getirmiş olan nüfuz ve tesirlerin tahliline cüret edeceğim. Bu tah- lil benim tahlilimdir. Muhtemel- dir ki başkaları bu hususta be- nimle mutabık olmıyacaklardır. Bana göre adamızın tarihinde iki tesir Tol oynamıştır. Bunlar- dan birincisi sahillerimizde yaban cı tecavüzünden uzun müddet ma sun kalmış olmaktan gelen bir emniyet duygusu. ikicisi de, belki birincisinin filizi olarak. yenilik- ler arama arzusu, bir nevi sergü- zeşt ruhudur. Daima veni metod- (Arkası sayfa 6 sütu> 5 te) Akdenizin kapılarına yaklaşan tehlike (“Son Posta,, nın denizci muharriri yazıyor ) Yunanistandan sonra mihverin askeri faaliyeti Süveyşe doğru, si- yasi taarruz da Cebelüttarıka doğru uzamaktadır. Ajansların verdikleri pilan taarruz da yakında askeri sa- haya intikal edecektir. Herhalde Ak denizin âki meşhur £ bir an- da yapılan bu — taarruzlar; birinci derecede, İngilterenin Akdeniz do- ikilendirmektedi * Artık, 1939 da patlayan harbin nasıl biteceğinde herkes müttefik - Hr 1 — İngiltere adalarımın istilâsı. 2 — İngiltere deniz yollarının kesilmesi (Atlantik meydan muha. rebesi) Bu hakikat karşısında şu hüküm kolaylıkla verilebilir: Akdeniz yol: arının kap netice — üzeri Yd tesir edecek değildir. Esasen ngiltere, İtalyanın harbe girmesini mütecakıb, bu denizi İngiltere adası ni besleyen bir yol olarak değil, bi lâkis İngiltereden wkıl giden mal.- rini muhafaza hususunda hüçbir ro- lü olamaz. Bugün büyük dananma- lar mutlak bir deniz hâkimiyeti te- sisine imkân — bulamamaktadırlar. Mayn silâhları, ufak hücum tekne- Deri, denizaltılar hep büyük muha- rebe gemilerinin önünden kaçip ti- caret ilerine tesir yapabilmek tedirler, Bilâkis büyük denizleri Ok yanoslara bağlayan kapıların kapan ması bu mutlak hâkimiyeti istihsale kâfi gelir. * Mihverin Cebelüttarık ve Süveyşi kapayıp Akdenizi kendine mal eder se üç hareket tarzı ihtiyar edebile. ceği ileri sürülmektedir: 1 — Türkiye üzerinden petrol yoluna gitmek 2 — Mıisır üzerinden petrol yo- hauna gitme, 3 — Denizlerden petrol yoluna gitmek. Bu yollardan birincisinde henüz dövüşme kudretini ortaya koyma - miş, bütün mevcudiyetile çelik bir kale gibi hududlarını bekleyen bir şu köy rıhtımını salak salak ve boşu boşuna bir hayli sonra tramvaya binmekte karar kıldım. Durak yerinde birazıcık bek -« ledim; araba geldi. Ön sahanlığa atladım. Vatman. — Yasak! Dedi. Yüzüne istifham ile baktığımı görünce de ilâve etti: — Yeni Bu tabir benim üzerimde daima nâhoş tesir yapar. Bu sefer de döndü; ağzımdan, yavaş bir: — Allah yazdı ise bozsun! Du- ası çıktı. Meğer anladık ki bu ye- ni nizam belediyenimiş. Eksik ol- masın, belediyemize, nakil vasıta ları kıtlaştıkça, halk bu kıtlığı iyi ce farketsin diye böyle yeni nizam lar koyuyormuş. Oracıkta duran- lardan biri, vâkıa: — Bütün belediye yasakları gibi bu da üç gün sürer! Dedi amm, aksi gibi ben de zâ- ten topu o kadar kalacağım.. Ne ise! Kendimizi güc belâ kapıdan içeri attık. Kalabalık. Ön tarafta bilet kesen kondüktör: — Salona buyurun! Dedi. — Leppey?! — Salona geçin, Bayım- Meğer, —vagonun ortasındaki boşluğa İstanbulun (bey) leri bu adı takmışlar! Fakat Allah vere de, bu anbar gerçekten salon olduğuna inanıp yarm lüks ücrete tâbi tutmasâlar! Açık muhabere: Uşakpalas oteli sahibi Bahaet- tin Göbelezo lu'na: — Şikâyetini gazetenin alâka- dar sütununda intişar edecektir. millet, Türkiye bul ktadır. Bü g bir yol/yük Harbde Almanlarla omuz omu- olarak ku.llı.ııxyoı'du.J Bu î'ol bılh:ı a Sörükmeüeelen b WüRRNeE n kiyaler bidi. ? Buzüa ” Yunanlamn| ©© ae e kad e Ear Almanya tarafından işgal — edilmiş “Bî 1 _ı: M ee A PLRR olması, 9:rkî Akdenin'n.l_ngiüı İm- be a pokll Kaelökalle Ünzte donk paratorluğu menfaatleri içindeki kıy Jerd ka doğ _ızeıı el'“"] metini daha fazla azaltmıştır. * Şu halde iki kapının kapanması, İı!gilizluin Akdeniz filosunu bu de- faydalı ve kolay bir yol olacaktır. * İngilttere için İrak petrollarının mihver eline geçmesi, herhalde mü- çık k ve Akdenizi Mu-|him bir ka: öci R z BÜ PK Mzar ça yıptır. Bunun için İugiliz a a ” b __h’*hanwkmhvvedetiçokuh bir şekilde kısa bir için AL ilemd, Faket d Süvey manlara tevdi edecek Akdenizin , Pa n bi eai Belkdı:h-rmiaılje:iı'hnîı':îdaı»ı-— 1 gasekserm x ei ta, dünya mü indeki sevkul |(Süveyşi mihvere bırakırsa; İngilte ceyşîdunlmuhındınbı*ıhnıeyîıı.ıu—ıa: ;:d vt ik ile kib eden batekât mühim — olabilir. Bu harekât iki yol üzerinde yürüye- 2 — Afrika geçirmek üzere gene kara harekâtı Süveyş kapandıktan sonra, Bri- tanya donanmasının İrak petrolla. İSTER iNAN, - Velid Ebuzziya yazdığı maka- lelerin Almanyaya değil, Yu - Secondary Sechools denilen devlet orta okullarına alınırlar: diğerleri ise Central Sehools (merkezi mek tebler) veva Senior Sehoönli« den'- len mekteblere giderler. Mecbur? tahsil cağı on dört veva ver'ne gö- reşgn 'bes vasında biter: fakat or- goslavya ve Yunanistana mezar oldu, demiş. Meslekdaşımız Ahmed Emin Yalman, işte kendisi söylüyor, taokul çocuklarının çoğu okuma - İSTER İNANMA! YER Balkanların Almanyaya mezar olacağı kanaatini elân muhafa- za etmektedir. Bu bakımdan Velid Ebuzziya'ya bir cevab vermek lüzumunu duymuş. Bu cevabda şöyle birkaç cümle var: — «Umumi Harbde Alman- larla güya müsavi mevkide bir müttefik idik. Öyle olduğu hal- de her adımda siyasetimiz ve iz- Zeti nefsimiz çiğnendi, harbi bi- zim taraf kazanır diye üzüntü - ler gecirdik.ı Hayır, aziz okuyucu. yanlış okumadın, meslekdaşımız Ah - med Emin Yalman'ın yazısında şu cümle vardır: İSTER iNAN, C İSTER İNANMA! Mirte d a YU ae ”. Tz wmlğa!neda'u"'d&L resmi dil ol- «Harbi bizim taraf kazanır diye üzüntüler geçirdik.» ir|man Almanlar sahillerinde tesis edilebilecek üsler İ ü 4 Fransız limanlarında — tesis ettikleri üsleri daha cenuba kaydırmak sure- tile, hem İngiliz hava kuvvetlerinin tesir sahasından uzaklaşır, hem de İngiliz ticaret hatlarını daha yakın.- dan tehdid ederler. Amerikanın fer | Dü yadı da bundan değil mi? * Harbin başlamasından bugüne AM ifolenini. lüiyük bir Hüsen” n'yetleıve her defasında ayrı bir kah A SĞ ğ denizcilerinin Akdenirzd. Kasımpaşa hâdisesi kaza mı, yoksa - - Cinayet mi? Kasımpaşada Fatma isminde yaşlı bir kadını arzularına - râm olmadığından dolayı bir gece ya - tak odanidü tab üe öldürdü- ğü iddia edilen Sabri Gültekinin duruşmasına 1 inci ağırcezada dün devam edilmiştir. Maznun evvelki celsede hâdi « senin bir kaza eseri olduğunu &Öy- lemiş ve: «— Bir gece Fatmanın evine gitmiştim. Fatma rahatsız olduğu için yatıyordu. “Yanına girdim. Sokakta yağmurdan ısla - nan kurulamak için Çı- kardım. Bir ara silâh kazaen ateş aldı ve bu müessif hâdise vukua geldi.> Demiştir. çıkarılmaları ne ı:îe olsa büyük, mü essir, tarihi bir vâkia olacaktır. Bu- nun için İngiliz denizcileri, mezkür | içi kapıların müdafaası uğrunda, ne ka dar çarpışsalar azdır. Bununla beraber, Cebelüttarık ve Süveyşin kapanmış olmas Britan. yanın servet kaynaklarını Almanya ya çevirecek değildir. Bu kaynak. lar Okyanuslar üzerinden yine es - ki merkeze akacaklardır. Elverir ki (Darlan) ve (Franko) donanma - larını Almanyaya vermesinler. F . Bulgar dili Makedonyada resmi dil ilân edildi Sofya 3 (AA.) — Üsküb mın - takası reişinin emri ile, Bulgar MAYIS Rumi sene . | Arabi sena B | & | e Nisan Rosmi sene Kasım zi 1941 178 PAZAR GÜN! İMSAK SÜSÜ R. Âhır LT5 5 | 54 B | ©8 9 | 46 7 7 | B0 Öpğle | İkindi | Akşam | Yatar 2.|D. | S-|o.Hs. |o. | 5. |D. v, Jıs |ti az Pos |20 | va ( zi | 53 E. | ölu2! 8İsolız | — ı |45

Bu sayıdan diğer sayfalar: