Trahzonda Müstahsile bol miktarda mısır tevzi ediliyor Trabzon (Husus') — Vilâyeti. mimiz Ziraat Bankası ve Tarım Satış kooperatifleri geçen sene aldıkları musır borçlarını ödemiş Olanra tekrar mısır tevziarı yap - maktadır. Ancak gerek arazi darlığından, gerekse çeçen esenki mahsul az- lığından dolayı müşkül vaziyete düşen bir tak müstahsillerim borçlarını ödeyememiş ve bu m nasebetle diğerleri gibi koopera- tif veya Ziraat Bankasından sir alamamışlardır. Bund. yı mühim bir vekön tutan ü sü pek fena bir duruma düşmüş tür. Müstahsilin bu vaziyeti mem leket için mühtm bir tetkik mev. zuu olmuş ve acil tedbirlerin alın ması için son günlerde Erzurum - dan şehrimize gelen Üçüncü U - mumi Müfettiş Nazif Erginin ri.|' yâsetinde vali, parti ve belediye Teslerinden müteşekkil bir heyet): toplanarak vaziyeti gözden geç'r- dikten sonra keyfiyeti aid oldü- ğu vekâlete arzetmişlerdir. Bu - nun üzerine Vekâlet Ziraat Ban- kasına ve kooperatiflere muhtaç köylülere bilâistima misir tevzi etmeleri için emir vermiştir. Müs tahsile karşı gösterilen bu yüksek slüka derin bir memnuniyetle karşılanmış ve bütün kaza kayma kamları valinin riyasetinde topla- harak mısır tevzii işinde takib c- decekleri hattı harekete dair di- rektifler (almışlardır. — Trabzon köylüsünün arada şırada yiyecek işinde bu gibi krizler geçirmesi. nin mühim sebebleri vardır. Bun- lardan en mühimmi toprağı ekme | meselesidir. Trabzon köylüsü sa- hib olduğu toprağın ancak beşte birini eker, diğerini ise tamamen fındık bahçesi halinde o muhafaza öder. Ektiği tarladan aldığı mısır|f; mahsulü kendisini ancak senenin beş ayı zarfında beslivebilir. Bina enaleyh yedi aylık gıdasını fın - diğın: satıp hariçten almak mec- buriyetindedir. Fındık mahsulü az olduğu senelerde, veyahud pa- - ra etmediği yıllarda köylü dalma bu gibi yiyecek buhrenile karşi- lâşmak zaruretindedir. Esasen je- olojik bakımdan dağlık ve arızalı dar bir muhite sıkışan kesif mü- fusu böyle senelerde barındırmak pek müşkül bir vaziyet atmekta- dir, Köylü eğer kendisini besliye çek kadar toprağı ekse ve senede bir yere hem buğday ve hed de mısır mahsulü alacak Okadar bir gevret sarfetse bu gibi zahire si- kıntılarına asla mahal kalmıyaca ğı süphe götürmez bir hakikat - tir. Emette 15 yaşında bir çocuk anasını taşla öldürdü Bmetten yazılıyor: Kazamıza bağli Hasanlar ipyünde bir cina- yet olmuştur. Ba köyde oturmak- ta olan 19 yaşında Mehmed ismin- de bir çocuk anasının baskalarile kötü münasebetlerde bulunduğu- nu görerek içlenmiş, günlerde dü- gündükten sonra nihayet anasını öldürmeğte karar vermiştir. Meh- meğ bir sabah anasile beraber haşhaş tarlasına gitmiş, kadın o- rada meşgulken büyük bir taşı birdenbire kafasına vurmuş, bey- nini parçalıyarak öldürmüştür. Kücük kati! yakalanmıştır. — Hayır, bu Port-Phadrieli veyahıni da sahilin öte tarafında yaşıyan bir çocuktu, Torray kırmızıya çalan kaşları- nın altına, son günün üzüntüsü İle geriye doğru kaçan mavi göz- Jet muhatabının yüzünde gez- di: Karşısındakini, sözlerinin doğruluğuna, her he pahas'na o©- İursa olsun inandırmak arzusunda olduğu, bu mavi gözlerin bakışları pek güzel anlatıyordu. Onun için endişe edecek ortada bir sebeb yok gibi #örünüyordu. Fakat, Vö- rity've, bütün samimiyeti ile yap- tığı itiraflar da gösteriyordu ki, kendisinin masum olduğunu isba- fa calışması, akibetinin feci ola- değil, belki de Çumrade sinden bir Çumra (Hususi) — Haritamız üzerinde bir göz gezdirince vilâ . yetlerimizin en büyüğünün Kon- ya olduğunu rüz. İsviçreden biraz daha büyük olan bu vilâye- tin satih ölçüsü etli bin kilomet- re murabhama yaklaşmaktadır. Konyanın zirai bakımdan pek müstesna bir ehemmiyet taşıdığı muhakkaktır. Göz alabildiğine u- Ni topraklarına malik bulunmak- la da hususi bir kıymet taşıyor. Bununla böraber Konya ik sık karşılaştığı o kuraklık man kMlık tehlikeleri geçirmiştir. e bu sebebledir ki hükümet mak maksadile Çumrada büyük bir sulama teşkilâtı vücuda getir- miş ve ötedenberi Ziraat Vekâle- tinin elinde bulunan bu teşkliât aldiyeti hasebile, son zar. fında Nafia Vekâletine devrolun- muştur, Su, Konya için hayeti bir dava dır, Bu dava, kocaman bir vilâye- tin ve bu vilâyet içinde barınan beş vüz bin insanın iktisadi hava- tında yıldan yıla müessir tebed - düller, temevvüğler yapar. Bu iti barla her fırsatta bu mevzu üze rinde tevakkuf olunduğu ve bil. hasa son yıllar içinde baz: köyler- de arteziyenler çıkarılması, “azı mıntakalarda boşa giden suların kanallar içine alınarak faydalı ha le getirilmesi, bazı bataklıkların kurutulması ve Suralardan çıkan suların kanallara isalesi, kalker - lerden sızan ve dödenlerde kaybo- lan suların biriktirilmesi, kış mevsiminde sel halinde akan yağ mur sularının yaz için muhafaza edilmesi ibi neticeler alındığı görülmektedir. Konya ovasının bir kısmının sulanmasını Beyşeh'r gölü ile Çar samba: suyu temin ve hüküme- tin Çumra sulaması bü işi ongani- ze eder. Beyşehirden Bağra kana- k vasrtasile gelip mavi boğazda Çarşamba çayı ile birleşen sula ma suyu bu havzayı sular. Ova- ya kifayet etmiyecek olan bu su- yun miktadrını artırmak için baş ka bir memba bulunmuştur. Bu da Seydişehirin tâ : yanı başında Kuğlu denilen bir su vardır. Bu Yazan: oğula kıymetli bir eşya gibi inti- kal eden aile namusu idi. İngiliz- ler ve bilhassa İskoçyalılar gerek silevi an'anelere, gerek ise, şeref- lerinin devamına, her şeyden fazla riayet ekmekle meşhurdurlar. Tor- ray da nihayet saf bir İskoçyalı a- silzade, odedelerinin (dedeleri, memlekete hâkim bir derebey sü- lâlesinin &on ferdi idi. Onun bu cinayetle münasebattar gördüğü bütün hâdiseler hakkında bulduğu endişe de sırf buradan gelebilirdi. Kısa bir süküttan sonra şato sa- bibi, ağır ağır, vermekte olduğu rahata devam etti; — Hizmetçi kadından bu hadi. seyi duyduğum zaman bir istintek yaptım ve muhleli? kimseleri giz- urulan sulama teşkilâtı vilâyeti | susuziuktan kurtaracak, iktısaden bir hamlede kalkındırmış olacaktır JMonya şehrinin içme suyu depolarının bulnduğu (Alâeddin "Türkiyeye buğday ambarlığı eden! zanan geniş ova, yurdun en feyiz Se: derdinden! pek müteessir olmuş ve zaman za| Konya vilâyeti topraklarını sula-| tepe Isu, oralarda üç hektarlık bir ba- taklık yapmıştır. İçeri kışla ve | Beldibi suları da sedde ile yüksel | lerek burada birleştirilip sekiz kilometrelik bir kanalla Bağra ana kanalına verilnce, saniyede üç metr mik'âbı bir su almak ka. | bil olacağı ve bu su ile'de iki vüz elli bin dekarlık bir arazinin sela- hacağı tahmin olunmaktadır. Bu kanalın yapılmasils gerek ydişehir yanında ve gerekse Kuğlu gölünde on dört bin hek. tarlık bir arazi kuruyacak ve mün ibit bir saha elde edilecektir. Ova için bu da kâfi gelmivecektir; yar dımcı su olarak da mühim suyun Geyik dağlarından akan kolları, dan biri, su sızdırmıyan sist talen bir yataktan ukarak Söğü köprüsü denilen bir yerde kalker sahralarına tesadüf eder, buradan sonra dödenlere O baştar, Arz te « şekkülüne göre bu, suların bir kısmı harice çıkarsa da diğer bir! kısmı kaybolup gider. Bu sudan da istifade edile; övanın sulan ması düşünülmektedir, Göksuyun r ayağını almakla esas su kesil. miş olmiyacaktır. O, gene yatağın dan akıp gidecektir. Maksad, | dödenlerde kaybolan sulardan is tifade etmektir. Göksu ile Çarşam ba suyunun aktığı Bozkır arasın- da 1520 rakımlı. Elmabeli varsa da Göksu seviyesinin. 1290, Boz.| kırın. ise 1150 olması, arada 140 metrelik bir fark husule getiriyor ki mehfezli tüneller vasıtasile suyun alımması kabildir. Bu, şimdilik bir problemdir. Su üstünde Hidrolojik ve metso- rolojik etüdler yapılıp derin he- sabattan ve müsbet neticeler alın- ması fennen de kabil görüldükten sonra filiyat sahasına girilecek ve plân ve projeleri hazırlanacaktır. * Göl kaymakamı Mahmud Hivel Keban Kaymakamlığma ta- yin olunmuştur. # Kızılay cemiyeti, geçenlerde evi yanan papuççu Aklye 50 ira yardımda bulunmuştur. # İzmit Halkevi temsil kolu bir azizlik ve Şüphe ismindeki eserleri | yemem Konya topraklarında sulama işleri | fırtına ile öğle sonuna kadar sür- / - : Kubilay ihtifal bugün yapılıyor İzmir, 19 (Hususi) — Se- hid Kubilây ihtifali yarın Me nemendeki âbide önünde y pılacaktır. Bu suretle halkın bu ihtifale daha fazla iştiraki temin edilmiştir. İhtifale mahsus olmak üze- re İzmirden 1240 ta ve Kar yakadan 1220 de, Manisadan da 12.30 da birer tren edilecektir. İzmirden ihtifale mek üzere Parti, Ha lik ve ce: etler azaları, izci- j ler gideceklerdir. Aske do da Menemene gi e) İzmir ve Manisadan başka Bergama kazala- yetler gelecek ve ziyaretçiler, krokisi owveçhile #aifalde ver alacaklardır. "Törende Parti» taşkilâtına mensub zevat ve öğretmenler den birkaçı, Menemen Parti 3 si namına bir zat tarafı i nutuklar irad edilecek ve $ fuklardan sonra öb'deye çe. lenkler konulacaktır. İn ein mi zararları Ürgüp, (Hususii — Geçen Pa- zar günü başlıyan şiddetli kar fır. tması gece saat 24 e kadar devam etmiş, sabaha kadar bir İasıladan gonra yeniden başlayıp < çiddetli müşbür. Bu müddet zarfında dük- kân.ar kapalı kalmış, 15 santimetreyi bulduğu yörülmüş- tür, Bir meyva memleketi olan Ürüp ve havalisinde bütün kiraz, kayısı, erik, badem, ceviz, şeftali ve dut ağaçları yüzde 90, elma, arm, ve ayva ağaçları yüzde 41, üzümler de yüzde 30 zarar gör- müştür, Emetten yazılıyor: 4 gündenbe. ri fasılalarla yağan yağmurlardan sonra hava birdenbire soğumuş, yerde bulunan mahsulün bir kıs- mı ve ağaçlardaki meyva çiçekleri harab olmuştur. İzmirde de ticaret ofisi kurulacak İzmir (Hususi) — İnşe teşkilâ tina bağlı olarak İstanbulda kurulan ticaret ofisi, bir halta sonra faali - yete geçecektir. Diğer taraftan Ti- caret Vekâleti, İzmirde yapılacak ticaret ofisi teşkilâti ile do alâka - dar olmaktadır. İstanbuldaki teşkilâttan sonra İz. mir ve Ankarada da süratle teşki- lit vücude getirilecektir. Konyada kır koşuları Konya (Hususi) — Geçenlerde burada 3.000 metrelik bir kır koşu- su yapılmıştır. Bu koşuya liseden 30, san'atlar okulundan 27 kişi işti. rak etmiştir. Birinciliği Bse takımı 50 saniye, ikin. ci Osman Sürücü liseden 10 dakika 54 saniye, üçüncü Ali San'at oku. lundan, dördüncü Bseden İbra - him Baysal, Takım taanifinde geliş urasına göre İise 94 puvanla birin- ci, san'at okulu 122 puvunla ikinci, evvelki akşam muvaffakiyetle tem. sil etmiştir. kâyeniri doğru olup olmadığını hiç kimse bana temin edemedi, O za- man, bunun, Jane'in sayısını kendisinin de unutmuş olduğu, harikulâde hayallerle süslü ma- sallarından biri olduğuna hükmet- tim, Verity bu mesele üzerinde fazla müteyakkız ve hassas görünüyor. du. Sanki cinayeti çözecek düğü- mün burada olduğunu anlar gibi, hep burada ısrar ediyordu. Onun bu sual soruşları, hep kendi açtığı oyuk üzerinde dönen bir burgu- nun yaptığı harekete benziyordu! — Sakın, Jamleson bunu du yup da, gizlice bazı araştırmalar yapmış olmasın? Bu imkân dahi- Hindedir. Ve o da, tıpkı benim gi- bi bu gizli geğidi tesadüfen keş- fetmiş olabilir. Flora canlı bir tavırla ortaya) atıldı; lise ikinci takımı da üçüncü olmuş. tur, avlusunu kazıp, oraya eskiden gö-| mülmesi ihtimal dahilinde bulu- nan eski silâkları bulmayı bile dü-| şünmüştük, Babam, aile sırlarının deşilmesine hiç taraflar değildir. Fakat şimdi pek âlâ ederim ki Ja mieson ve ben bu hususta bazi t€- sebbüslere bile girişmiştik... Genç kız, sözlerinin burasında başını eğdi ve yüzünü Philippe'e doğru dönerek; — Size Jamieson'u masum gös- termiye oçalışmık (o beyhudedir, Mösyö Vörlty, dedi. Zira o bu giz M geçidin darlığından bihaber bu na eminim; kaldı ki böyle bir a- dam böyle bir cinayeti işleyebile. cek kabiliyette değildir. Verity istintakına devam etti: Yüzünü Torray'ye çevirerek sordu: — d'Arenne de, içinde bir ta- kım evrak bulunan bir cüzdan ol gj ken, onlar: hiçbi ilhele lisanının ha ilkin bir te'sire mali (Baştarafı 2 nci sayfada) zua temas eder; eşhası tahil eder nda bir mü nsaf İle ih zazı İarkolunur; ve bunlar da o kadar incedir; nazarının nüfuzu, öyle kes- ki bunun cazibesine kapılmamak mümkün değildir. Bunlarda bedahetle gö- rülür ki bu muharrir her şeyden evvel bir san'atkâr ve pek bir damdır; hayatı, beşeriy, Câya- t seven ve arı her ü şa- ibeden beri görmek nefsine cebreden bir adam, lere dokunurken bunları tasvir fakat elinde bir sünger var ir yandan vaâzar, bir yan- in çirkinlikleri siler gibi. «Elma», Florie, «Leğidanla», «İnci», «Kra un smca öğlur, “Buses, «Nerine- in fileleri» müdhikeleridir. Hayatında en ziyade meftuni- tini celbeden Paristir, #Yasanı ri, «Parisin ruhu», «Lan- Ur ü ) ve Emette e ime kine İz şiddetli soğukların ' yük ve.her bakımdan alâkayı ca- İib şehri olanca hayatının tefer- rüatile kendi mırsadından görür ve aşk ile tesvir eder, Paristen daha ziyade sevdiği bir yer vardır: Doğduğu kasaba! Burasını, her köşesile, her buca- #ile, yazının cıvıl cıvıl kaynaşan güneşlerile, kışının donuk sema- sile, karlarile, oyağmurlerile, bü- tün manzaralarının o kayalarile, tepelerile, vadilerile görür, yüre- Kinin temellerinde bunların hâtı- ralarından kalan ihtizazlar sani - hâlarında hissolunur, ve anlaşı - br ki Parisin velev hayatını meftuniyetle seven, gören gözle- rinin içinde diğer bir nazarı var. İdir ki çocukluğunun, - gençliğinin | geçmiş günlerini arayıp öper. Bu iyi adam bütün sevdikle - rinden ziyade annesini de hiçbir zaman unutmamıştır. Onun için yazdığı neşidelerlen . birini nak. letmiye çalışacağım. Bunu kitab- larından birini annesine ithaf et. mek üzere nazmetmistir; ANNEME: Ey, anacığım, bizim annelerimiz N dir ki İftihar ile dolu tebessümlerile İlk çocuk beşikiretmizde, İlk rüyelarmızı sallarlar. * İşte, içinde masra'lerımdan, Yan açılmış zanbaklardan sızan kevser gibi, Gençliğimin bütün ümidlerinin aktığı bu kitabı, Bir va'd hükmünde kabul et, * Bu kitab, ki ihtimal istikbal için sak:t olacaktır, Fakat sen onda uzaklaşmış Ve ibham içinde silinmiş bir hattranın Göründüğünü fark edeceksin. * Benim hazin yahud snüstehzi bir hülya İçinde geçen çocukluğumun ha- tiras, .. Çılgın bir hülya, zira onda emel. vardı, da kalbim vardı. Ana muhabbeti, yurd muhab - beti, dost ve tabiat muhabbeti, bunlar insanın fıtratında esas ma- kiymetli < dı? Şato sahibi gene le cevsb verdi: — Evet, Amerikalı tereddüd etti. Zira “Torray'yi, Vikontun elinde bulu- nan'evraâk hakkında sorguya çek- mek kendisine pek iç sıkıcı gel - mişti. Şato sahibi kendisine o Ka- dar soğuk bir bakışla bakıyordu ki Philippe bundan imtina etti. Omuzlarmı kaldırmakla iktifa etti ve sert bir sesle şunu sordu: — Ben bu sabah sizin çalışma odanızda kendisile beraber bulun- duğum zaman Jamieson bu husüs- ta hiçbir şey bilmediğini sörle - mişti. Hâlâ şatoda mı bulunuyor? Florü cevab verdi: — Hayır, dedi. Evine döndü. Torray tabakası n bir tutam tütün aldı ve Vörity'ye sordu: — Geçidde bulduğunuz kibrit- ymetli olduğunu da biliyor miy ? aynı sükünet- — Eğer böyle olsaydı, bunu muhakkak bana anlatması lâzim- dı, dedi. Zira o ve ben mütemadi- yen şatonun tarihine aid hikâye- leri birbirimize anlatmaktan zevk duğundan haberi var rm idi? Şato sahibi sükünetle cevab ver lerden bir tanesine bakmama mü sande eder misiniz? i arasında evi Evet. rip İçindeki şeylerin sizin için 1 bir vak'ada yaşatırken! Jyanm iyilik olduğuna deli İden bürhanlardır, İşte şai Besi için yazılmış bir güx zumesini daha naklediyor KUŞLAR Ey benim dalma gurur il > diğım ann Fikrim, hülya ederken Senin geceleri uyuduğuz Eşiğine kadar uçuyor, seni güllerle ör duvarın ö Yahud titrek — yaprakla yaşlar damlıyan ağaçlar « Sabahın ihtizazlı ve canlı hayat w Gezerken görüyorum, beni xren güzel Ruhum ana, seni tikdis e * Heyhat! Bu bir rüyadan ü üranızda, ne : Birçok gürültülerile sayısı Zaman, geceler, gündüzler, Fakat nezih ve ma'süm, zira on-| küt, m Tepeler, ormanlar, gökler, rüzgürlar Lâkin hafif kuşlar, benim vamdan. Olduğumu görerek seri uçu Ziyaya doğru şitah edecekl Ve gözlerimde sefkatinin h tutuşan seni selâmlamak is oi Bizim gib!, diyecekler; mu mütevası bir şai O da, göklerde tayrar eden ruha vali Ona biz terennümlerimizi b deli; Daha güzel neş'deler, daha kafiyeler bu * Böyle söyleşikten - sönra ai makta olan f« Doğacak olan güne bakarak, Sürur içinde gelin senin pen renin üzerinde uçuşuna) H.Z. Usakh RADYO PAZAR 204/941 9: Saat ayarı, 003: Ajans haber 9d; Riyasetleimhur bandasu, 9 Ev kadını, 1250: Sasi ayarı, 12 Baz eserleri, 1250: Ajans hab 1305: Halk türküleri, 1328: salon orkestrası, 18: Saat ayarı, 18. Radyo caz orkestrası, 18.50; Mu şarkı ve türküler, 16.30; Baat aya: ajans haberleri, 1945: Ziramt ta 19.50: Meydan faslı, 2015: Konuşri 20.30: Zeybek türküleri ve oyun vaları, 21: Sea ve tel birliği kore 2140: Senlonik profram (PL), 22 (Saat ayan, ajanı ve ajans apor visi, 2250; Dans müziği (Pi), İstanbul borsası lunmaz. dedi. Muhatabı cevab verdi: — Gerçi öyle, dedi. Mazgallı c dada bulduklarım da Mac Fi çi otelinin kibritlerinin ayri ii, Şato sahibi hayretle onun züne : — Odada bu nevi bir kib kutusu mu buldunuz? Onu, yat tan gelirken rob dösambrının binden almış olduğunuzu Beng söylediğinizi işttiğimi sanıyo: yanılmıyorum ya? Dedi, Vörity bu sual karşısında şal mıştı, Kefasındaki seyrek saç. mın köklerine kadar yüzü kıpkır- mızı oldu, Bu halini gizlemek içir öksürmiye başladı ve sonra şu vabı verdi: — Hakikati bulmak için vazi; ti bu şekilde söylemiye mesbur o muştum, dedi, Stephen de mutad atılgan! ile bağırdı. i (Arkası var)