a Resmi Tebliğler İngiltere üzerinde Londra 12 (AA.) — hava nezaretinin tebliği: Dün gece düşmen hava kuvvet - erinin faniveti hemen h Ala mamen İngilterenin garb, tenub vö cenubu şarbi bölgeleri üzerine iv sar etmistir. Garb bölgesine yapı lan hücum şiddetli olmuş ve bura. da bir çok yangınlar çıkmiş ve ha- sar vukubulmuştur. Sair mahallere yapilan hücum - Tar daha hafif olmuş ve bilhasıs ce nuh ashii bayunen bazi yerlere tev ch edilmistir. Buralarda hasar vu - kun gelmisse de hiç bir tarafa e - hemmiytli hasar olmamıştır. Gar - bi İnrilterede insanca zayiat nisbe- ten fazla olmuştur. İtalyan tebliği Roma 12 (A.A) — Resmi teb. İngiliz Malta semasında cereyan eden hava maharebeleri neticesinde Al. man heva kuvvetlerine mensub tay yareler, 3 İngiliz sv tayyaresini dü- Girmüşlerdir. Sirenaik'te İtalyan ve Alman kol lensin hareketi devam etmektedir. Elyazela işgal edilmiştir. Yakalanan bir İngiliz tayyaresinin müretieban gm bir general bulunmükla - Şarki Afrikada İngiliz tayyarele- Fi Gmma'daki üssümüze taorrsz &-| desi, hasarat hümüle | getirmişler «| Yugoslavya i Başv kil nin hitabesi SIiNEK Yazan: Arkadi Averçenko Bir mahpusun hatıra defterinden İşte, nihayet kodesteyim, Aman Allahım, ne can sikintisi. sese bile hasret kaldım. Yanımda bir tek canlı mahlük bile yok. Aman yarabbi! Şu karşıdaki ne? Duvarda. Acaba yanılıyor muyum? Ne bahtiyarlık, ne saadeti, Filkakika; bulunduğum hapisha. ne höcresinin duvarında alelâde bir sinek görmüştü. i ayaklarını batı üzerinde kilidlemiş, mahzun mahzun duruyordu. Sevgili sinek!, Sen benim en iyi ği Bura, arkadaşım olacaksın! benim yalnızlığımı giderecek: Fakat içimde büyük bir üzüntü var: Ya bu hayvancağir buradaki gıdayı beğenmiyerek buradan ka “İğ şıp gitmek isterse). Ona güzel bir yemek hazırlama. tiyim!, Küçük bir parça seker aliyorum. Şekeri suda islstiyonum, şekeri kü. çük “bir söğüş parçasinın yanim ko- yayorum “(iyice biliniyorum, artma her halde sinekler et ta severler ) ve küçük hapishans arkadasmın bunları nasil yiyeceğini gözetlemi- ye başlıyorum. Yugoslavyada 1 (A.A) — Yugoslav başvel Ge, peral Simoviç, ümümü karargâhın- | 'dan radyo İle aşağıdaki nutku söy- Jemiştir: ! Almanyanın bize meşru hiç bir sebeb olmadan tahmil ettiği bu Barbde, karsımızda kıyas kabul et. miyecek derecede daha kuvvetli ve adedce daha faik bir düşman bulunduğunu müdrikiz. Fakat milletimizin manevi kuv- vetine, ordumuzun kudret AL mân tecavüzümün hemen atifesin- uğumuz Sovyetler Birliği'nin dostluğuna, İngiltere ve Amer kanın vâdettiği teknik ve maddi yardıma itimadımız vardır. Seri surette ilk Alman muvaf - fakiyetleri vukua gelebilir. Fakat bunlar, bizim çesaretimizi kıracak mahiyette değildir. Almanlar, fi- Mi eded fa'kiyeti savesinde değil, İsket harb ilân etmeden yaptıkları bücumun anilifi sayesinde bazı| muvaffakiyetler elde edebilmiş -| lerdir, i Kıt'alarımız, düşmanın ilerle - mesini durdurmak -icin esas mu -İ harebe hatları üzerinde şimdiden! tahasüd etmektedir. Vatandaşların vazifesi, soğuk - kanlılkları ve cesaretleri ile bü - tün memlekette nizamın muha - farasına yardım etmek ve memle-İşi ketim'zin asıl gayretlerinin neti « Selerini temin eylemektedir. Bugünkü vazivetin güç olmasi- na rağmen, haklı davamizın, or- dumuzun kahramanlığının, kud -İk retli müttefiklerimizin yardımının ve milletimizin maneviyatının sağ lamlığınm zaferi temin edeceğine İ ümidim kat'idir. Olmaz ki, burası İslanbul!...> dedikten sonra biraz sükünet bul- du veŞetvana: aksı ». Başımı belâva sokma, haydi git işine, bir daha da karşıma çıkma!... dedi 'Temelin n'sbeten miyim ko. muşuşu $etvanın Üzerine aksi te. sir hasıl etti. Hiddeti gittikçe ar- yordu, Atesten yanakları kızar. ö i dönmüştü. Adeta ba- — Sehin karşına ben çıkmadım, sen benim Karema cıktın!... Te. &süf ederim ki İstanbtla avak 8- tar atmaz sen'nle karsılartım!.., Şetvanm nvazelerine Temel yavtaralarla ymukobele etti: — Bir daha Farsılacmat... Setvan her şeyi göze “almıştı; dövüsü bile... — Karsilesmam, dedi... Karşı aşmamız mukedderse bozulsun.;, Allah sen “bir daha karsıma crkar masin... Karşılaşmamızı yazdıysa Sinek hözremin içinde ( uçuyor, duvara konuyor, mütevâzı Karyola. min üzerinde duraklıyor, vızıldı . yor... Fakat benim ona hazırladı . dım yemeği bir türlü görmüyor. Sev igili sinek, biraz bu tarafa baksanal Karyolamdaa kalkıyorum, ve yar vaşça ellerimi sallıyarak sineği ma. saya doğru ko » Korkma yavrucağım, korkmal, Benden sana hiç bir fenulik gelmez. Biz ikimiz de felâketzedeviz! Ah, nihayet sinek masaya kon. du. Ben kendimi tutamadım: — Afiyet olsn, afiyet olsun! diye haykırdım. Hapishane höcresi buz gibi. Sineğim, sevgili arkadaşım, du. varda, tuhaf bir vaziyette duruyor. İsakın ölmüş olmasin?, Hayır!, — Hey gardiyanf. Höcremde yalnız olduğum — düddetçe soğuk bana vizgeliyordu. Sizden ne ataş, ne de soba istemiyordum. Fakat şimdi iş başka... Bize ateş veriniz! Kimse benim haykırışımı duy » muyor. Hapishane iyice kulakları - mı tikamış... Sinek, duvarda, eski (vaziyetini muhafaza ediyor, Ne bahtiyarlık!, Sıcacık, çay do. Ww bir çaydanlık getirdiler. Sevgili arkadaşim!, Hiç özülme, ken? Çaydanlığı yavaşça duvara yak- İastirıyorum, Tam sineğin altına ge “(Burasını astıniz!, tirerek tutuyorum. Sicak çay buhar. ları sineğe doğu. yükseliyor. Sinek di Silkiniyor. Nihayet, mize yardım etmiys mecburuz! He he hel, Bir daha yüzünü pöster- . Senin şu mübarek yüzü- nü şeytan görsün... Temelin gene sabrı tükenmişti. Bran Şetvanı «al aşağı» etmeyi düşündü, fakat gene İstanbulda bulunduğunu hatırlayarak kendi- ni zaptetti. Msamafih sözden ya- na alta kalmak istemiyordu, Set- vanın üzerine doğru yürüdü. İki hasım burun buruna gelmişlerdi. Bu ik! cereyanın asında ufak bir kıvılam mug; bir imdilâ- ka sebehivet * ver: di. Etrafa halk birikmişti. Gelen geçen du- ruyor, dinliyordu. Temel hiddet- ten. boğuk boğuk çıkan hir sesle: -— Kafana kakıc, kakarım!... Ağzina zoka sokarım... Zıpkınım la zıpkınlarım, oltama seni. yem diye takarım... gibi tehdidler SA) vuruyordu. Fakat Setvan her br rine: — Zor! Haydi bakayım, göre yim seni, haddine mi düşmüş!... *İ gitmisti. Temel şikâyetçi nı söylerken .Şotvan aym farzda|mel bir sey anlamamışlardı Me- ifade veriyordu. Fakat polis tek-İmur kalemi almıs bir sordu Bu gece hiç uyuyamadım. Aklı. kötü kötü bir takım fikirler gel- a sineğin okatanlıkta ouçacaği "tutarda, duvarından kalkar va be. nim £ karyolerın o konarsa, ben de İfarkına varmadan onu ezersem? Sevgili arkadaşımı ezip öldür - mek). Aman Allahım, ne fena bir düşüncel, rine koydum, gözlerimi açık, Yattı- ğim yerden hep sineği gözlüyorum. Fakat zarar yok, gündüz bol bo! uyuyabilirim. * Ne felket!, © Sineğim ex kaehen bir örümcek aği içinde can verip gidiyordu. Vakıâ ben bugüne ka . dar höcremde örümceğe benzer bir şey görmemiştim, Fakat gelgelelim örümcek ağı mevcudmuşl, sım. Bir da me bakayım; uykumun arasında kulağıma bir vızıltı geliyor, İçimde fena bir duyğu ile yerim. den fırlıyorum! Bir de ne bakayım; sevgili sineğim bir örümcek ağına kenarında dumnuyor mu? Az kalsin deli oluyordum. — Sevgili arkadaşım!, Ben de iböşle bir ağın kurbanıyım, ##nin de ayni şekilde böyle bir ağa kur - ban gitmeni ister miyim? Kışgi Kişi Ellerimi, kollarımı sallıyarak si - neği kovaliyozum. Fekat sineği Kor. kutmamak için mümkün © mertebe az bağırıyorum. | Sinek beni görür görmez ürktü;! öte yana kaçayım derken örümcek; 'ağlarının içine düştü, Hay Allah lâyığını versin!, Gör. dün mü yaptığı işi? Elimle bütün örümcek ağını in - diriyorum. Büyük bir ihtimamla si. ineği kurtarıyorum. Ah, bir bayır sahibi çıksa da be. nim örümcek asğnı da böyle mah- ! * Bugün ne Yiysbiliyorum, me de içebiliyorum. Sertöstü karyolama v- yordu. Etraftaki gülüşmelerden © cesa- ret alarak ilâve etti; — Bunların hepsini ben yapa- ritm, anladın. mi Tövbeler ol- sun, gideyim şı an yoksa elim den bir kaza çıkacak... Diyerek karşı kaldırıma doğru yürüdü. Bu, bir nevi ric'atti. Te. mel gülerek ” — Kaçıvorsun değil mi? Amma buraya bak... Diyerek arkasındar gitti. Tam köprünün ortasına gel mişlerdi ki bir polis tarafından durduruldular; — Haydi merkeze... İstanbula ayak atar atmaz po- is merkezine götürülmek Teme»! meyin hem de şikâyetçi olun!.., lin de Şetvanın da çok gir ğı rar etti; Çeviren: Hasan Âli Ediz Sineğin halıra defterinden Biraz içim, geçmiş, uyuya kalmı.| Lesson six nin doğru şekli: 1. Rice ıs on your plate, Yahud: You hâve rice on.your plate. 2. İ put #he rice on your plate. 3. İ have bread in my hand. 4, The bread is in your hand. 6. The salt is in your spoon. Yahud: A spoon is in my hand. 8. The spoon is in my hand. 9. Bread and rice are on the table. iplate and my plate, Vocabulary: Apple (epi) - elma, Eng (er) - yumurta Food (Sud) - gıda Fruit (frut) - meyve Nut (not) « ceviz, fıstık Orange (orene) - portakal Pot (pot) - tencere, kavanoz Some (8am) - bazen, bazı Sugar (sugar) - Şeker With ( ouid) - ile, beraber Bottle (batl) - şişe Cup (kap) - fincan Drink (drink) - içki Fork (fork) - çatal Knife (rayf) - bıcak Meal (mi1) - yemek Milk (milk) - süt Soup (sup) - çorba Water (Zuotar) - su Gramer: İngilizcede cemiler (kelimenin zanımş mütemadiyen hep ayni nak. taya bakiyorum, Sineğim kaybolmuştul. Uçmuş gitmiş, beni terketmistil. Egoist mahlük!, Sanki burası ozun için fena Sanki burada ben ona bakmıyor - dum?, * Alelâde bir merak, lir okapriz İyüzünden ben buraya geldim. Gelir gelmez de, derhal, hata ettiğimi an. ladım. Burasi ne can sıkıcı bir yermiş!, Bu hapishane höcresine daha yeni gelmiş, bir duvara konmuştum; biri denbire Üzerime “ikilen yabancı na. zarlarla irkildim. sonuna bir S harfi getirmek sure- Bu adam. Benden ne istiyor? tile yapılır. Fakat bazı istisnalar Bu adam bana, yiyecekmiş gibi. | vardır. Bütün istisnalar ayrı ayrı İ niçin. bu kadar dikkatli bakiyor?. | gösterilecektir. iYoksa beni öbür dünyaya gönder.) o Misaller; mek mi istiyor?. o Anlaşıldı, bize| OEya - dinlenmek haram olacak. Bari'kal.| OEzes - (ew72) - yumurtalar kıp höcrenin içinde biraz uçayım ceviz da, şunun elinden kurtulayım. Nuts (mats) - cevizler # Orange - Fakat şurmanı bir türlü alya -İlar şmayorum: Bu adan benden ne isti. iyor), Masanın Üzerine iğrenç, yapışkan bir tatlı ile biraz et koydu ve avuç. larım birbirine çirparak beni kova. ilamiya girişti, Doğrusunu isterseniz ömrümde bu kadar komik bir manzara göre Text and translation Some eğys - birkaç yumurta Some suğâr - biraz şeker (Not: Sugar kelimesinin cem'i yoktur.) Some fruit - birkaç meyva (Fruit kelimesinin de cem'i İbi e. emme ve Sima X yoktur.) zıplayıp duruyor. ai ei A bottle of water - bir Çocuk olsa neyse, amma büyük yi le ia Sen. eşi adam için biraz tuhaf kaçıyor. (Not: & fruit denilmez. Z'ra frult Başka çark yok: Masanın üzeri bütün meyvaları ihtiva eden umu ne konup şu yemekleri yemek lâ -İmi bir kelimedir.) zim. 'This egg is with an orange - bu Fakat bu adem ne bağırıp duru- 5. Salt (solt) is on your table, |çorba bir tencerenin içindedir. İ (10. The bread is between your) bağınıza koyarsınız. portakal Öranges (orancez - portakal-! yumurta bir portakalla beraber- yor?. Hiç «e utanmiyor. Hem del dir. (koskocaman bir adam olacak. Some sugar is in the pot - biraz * şeker kavanozun içindedir. Aman yarabbi, bir dakika bile) Somericeisina pot - bir ten- (Arkan sayfa 7 sün $ de)' cerenin içinde biraz pirinç var, — Uzatmayın... Merkeze de dim, işte o kadal Şimdi posta edilmişler, mer- keze doğru yürüyorlardı. Şetvan usulca Temele... - — Gördün mü?... Yaptığını be Prof. A. R. Thompson ve İrfan Konur G6 ncı ders Bread and fruit and nuts are food - ekmek ve meyva ve ceviz Beşinci dersde verilen vazife. mi gıdadırlar. — İ take some food with a spoon - bir kaşıkla biraz şada alırım. You pul a mut in your mouti with your fingers - parmakları- mızla ağzınıza bır ceviz koyarsı- miz. Some soup isin a pot - biraz *Tbs is a bottle of water and that 7. İ have a spoon in my handlisa bottleof milk -bubir şişesu dur ve o bir şişe süttür, j put the milk in â cup - sütü bir fincana koyarım You put your milk on your Plate of rice - sütünüzü pirinç ta- Milk, water and soup are j drinks - süt, su ve çorba içkidirler, İ take a drink of water - su içe rim. i (Not: Bu hususi bir İngiliz Ha de, tarzıdır. Böyle hususi şekillere tesadüf ettikçe telebelerimize aynı ca bildireceğiz. Hakikatte bu cüm lenin kelime kelime terelimesi su- dür: Ben almak bir içki suyun.) Exercise: | İngilizceye tercüme ediniz 1 — Süt içerim. K 2 — Biraz ekmek ve biraz çor- ba ve biraz pirinç masanın üstün- dedir, 3 — Tabağınızın sağ taralında bir fincan süt var, raz gıda alırım. © — Çorba yemeğimin bir kıs mıdır, 7 — Bu bir tencere çorbadır. 8 — Bir tabağın içinde bir por. takal birkaç yumurta ile bers- berdir. — İskemlem masanın sağ tax rafındadır. 10 — Ağnmda birez meyva var, II — Parmaklarınızla hiraz gi da alırsınız. j Exercize: 1 Translate into Turkish; 1. Milk is a drink 2. Rice and sugar are food 3. A nut is on the plate with an - apple and an egg. 4. The cigarette is pari ol my meal 5. The man and the woman bire five oranges and three app- es, 6. You have some nuts on your plate, 7. İ have söme rice and milk on mv plate. , 8. The food on the table is part of my meal 9. İ have a knife in my right. hand and a fork in mv left hand. 10. Some sugar isin pot wiiha soon, Trhnalâ Dürrü hemen memnü- niyetle cezalarının bedelini tediye ettiler, fakat Temelle Şetvan hay retler içinde kalmışlardı. gidenlere tahsis edilmiş olan çivi. cemiyeti| li geçidler» ne olduğunu bir türlü anlamamışl ardı, Bu (esrarengiz. ğendin mi?... Demekten kendini | muhasebesiciyim!,.. l alamadı. Temel sadece O «Tövbe,| Temel irkildi. Demek oluyordu cümle ne ade ediyordu?,.. Yaya tövbe yarabbim: demekle iktifa! ki tesadüfen karşısına çıkan bu)| kimselere tahsis edilmiş olan çivi ediyordu. Nihavet merkeze geldi- ler. Temelle Şetvânın yüzünden) kibiydi. Şimdi memur kendisine müerimlere has olan sinsi fenalı-| hitab ediyordü: Ba karş korku okunuyordu. Bir) — İsmin?... memurun hururuna (o çıkarıldılar.| — Osman Temeli. O'iralık içeriye iki suclu daha ge| — Soyadın?... #rilmişti, Bunlar hiç ses çıkirme-| — Temel dedik ya... dar odanın bir köşesinde yer al dılar. Memur görönü kaldırdı, Setvana baktı. Demek oluyordu ki isticvab onunla başlıyordu. Şet van söz söylemenin doğru olaca- ğını düşünerek: — Efendim, dedi, ben gikâyet- si değilim!... Temel ilâve etti: — Ben de değilim!... Memur gülümser gibi oldu. — 'Tabil değilsiniz... Birde şi- kâyetci olacaktınız >#hir!,.. Hem seyrüsefer nizamlarına riayet et- Yaparsın?... ii — Ofbalıkçıları relsiyim!... Bu suale göğsünü kabartarak, tehdidkâr bir nazarla ba karak cevab vermişti, nün hüviyetlerini tesbit etti. Bun| vardı. Her ikisinin de maksadı tirmiş suçlulara hitab ediyordu. Dedi, Bu sözlerden ne Şetvin ne 'Te- miş ve süratle gitmeyip. köprünün.bir seyler yazı-| bir yerden geçtiğiniz için birer E- ; çarpıldınız! yordu, Şetvana ra para cezasına ... Sonra, memur diğer iki suçlu-| türlü anlamamışlardı. sl olmuştu. Memur, yazı işini bi-| i. Setva — Yaya gidenlere ; tahsis edil-| yı tütsülemek zamanı #eçidlerden toplu bir halde)| hatırladı. hasım hakikatte en tehlikeli bir rajli gecidler... Acaba ne demekti? orilar da birer lira ver. . Temel çekinerek memura — Şimdi ne olacak?,.. k — Serbestsiniz... Bir daha ya- ya gidenlere tahsis edilen çivili — Nezaketle cevab ver... Ne| geçidlerden toplu bir halde ve süratle geçiniz... Şetvanla Temel bu tenbihe: — Peki efendim!. v Diyerek cevab verdikleri halde tenbihin neye raci olduğunu bir süratle dışarı çıktılar. Hiç birinm-. larm biri Turhan, diğeri de Dür-|de kavgaya devam etmek niyeti rü idi. Her ikisinin yüzünde bö-| kalmamıştı. “Temel sağa dolru Yü- yük fakat gizli bir sevinc alâmetilrüdü, Şetvan şola,.. Hava karan akşam namarı vakti. geçtiğini düzünürken Temel kafa geldiğini Turhan Bey, Tumbagosunun var kaldırımından ötekine lâaleftayin| diği relisande kadar hızlı hırlı yö. lu, (Arkas var)