ZN, ZİN 7 —— — Evet kulede bulunuyor. Sacın geldiğini haber verin. Birkaç dakika sonra Boğa kadar de- İse bile hemen ona yakım bir cesamet- İ€ Bür siyah sakallı bir kumandan kapı Ya benzer bir hayret ve sevinç midas kopardı, i — Vay yoldaşım, sen buralara gelir Kisin? Tutuşan pehlivanlar gibi birbirlerine sarıldılar. Şiddetli bir müsafahadan son- Ta Emir Alâettin Naymanı da kursuladı: — Şu dünkü çocuğa bak! Koca deli- hi olmuş be! Nasıl benden aldığın kır VE güreş dersinin bir faydasını gör” dün mü? — Her dövüşte ve her savaşta ustam. “İki yoldaş, - bir Arab şairinin Gibi - eski Türklerin o göx gü zİyen kahkahalarile güldüler. Gerkte Mes'ud Yalvaç adile tanılan Arıkboğa bir zamanler tam iki sene Şu sarayın muhafızları arasında bulunarak Mühim bir sebeb yüzünden vazifesinden ayrılmış, arkadaşı ve kernşerisi olan Ot- Tarh Alâettin Savcı ise sene'erce bu va" zilede kalarak nihayet Gerk sarayımn Muhafızı Emir Alâettin olmuştu. Arıkboğa, yorgunluktan harab bir ha- le gelen Baybarsın karısını ışarcı ederek arkadaşının kulağına fısıldadı” — Hanım buranın yabancısı değil! E- mir Baybarsın eşi. size emane: getirdik. Koş içeri haber ver, kadıncağızın ayakta duracak hali yok. duyunen hemen hürmetle selâmlıyarak Keri koştu ve beş, altı dakika sonra iki harem ağasile beraber geldi. — Melik hâzretleri Emrenin teşrifin- n pek memnun oldulur. Kendileri #1 — Kendisine hemşerisi Mes'ud Yal da Gözüktü ve Arıkboğayı görünce mara-| dediği | ; Hüşüne / çepkenler içinde bir veliahd kadar şık içeri girdiği! İ görünen gençlik arkadaşım müstehzi bir| anlatmıştır. Emir Aldettin kadının kim elduğumü Rİ) mmm Yuzan: Hasan Adnan Giz Melikin huzurunda |daha görüşmek isterdim. Belki gene Bay-| İbarsa tesadüf edersiniz. ç | — Merak etmeyiniz, her zaman &mri- nize hazırız. z — Teşekkür ederim. Çok âlicenaber- DİZ. . Onlarla vedalaştıktan sonra Köleleri İtakib ederek bir zaman gene uzun müd- det kaldığı bu sarayın harem kısmına isaptı. Emir Alâettin de misafirlerini ken- di odasına götürdü. — Şimdi yalnız kaldık dostlarım! İs tediğimiz gibi görüşebiliriz. — Yanımda Baybarsın sultana yazdı- İğı mektub var. Onu ne zaman vereceğiz? SON POSTA kasasını soyan bir muhasebeci («Baştarafı 1 inci sayfada) sada zorlanmıya delâlet öden hiç bir iz görememiş ve nihayet kasanın kendi a - mahtarile açıldığı neticesine varmıştır, ! Vaziyet bu şekilde tesbit edilince tah » | kikata ehemmiyet verilmiş ve kasadaki paraların dışarıdan giren hırsızlardan gi- yade, şirket memurlarından biri tara - İfndan aşırıldığı kanaati artmıştır. Tah - | kikat sırasında kasanın evvelee iki anah- tarı olduğu ve bunla»dan birinin bir müd! det evvel kaybolduğu anlaşılmıştır. Bu srada muhasebeci Rıza Pakerin gayri ta- bit harekâtı nazarı dikkati celbetmiş ve müessesede (bulunanların malümatına müracaat edildiği zaman hergi sebecinin vazifesine 9 da gel dün sabah mutad hilâftına sekizde gel -| re şüphe uyandırmıştır, Nihayet muhasebesi sorguya çekilmiş | ve az sonra da Kasadaki 4000 lirayı ken - Tecrübelerden İdisinin çaldığım itirafa mecbur kalmış - Dün elektrik idaresinin Kadıköy şu - Mart Sayin e Pt mn bl tekme 9 man Çalıştığı şirketin Dün elektrik idaresinde pasit korunma tecrübeleri yapıldı bir infiba farzedilmiştir. Cankurtarma ve enkaz — Sultan biraz sonra sizi kabul ede-İtır. Rıza Paker bir müddet evvel kasanın 'Pesi le Mühürdardaki teknik dairesin -| kaldırma ekipleri faaliyete geçmişler, ya- İcek: evvelâ kendine biraz çekidüzen ver be yahu! Bu ne kılık? Pek sullapatı ol- İmuşsun. Arıkboğa ipekli kumaşlar ve âirinal bakışla süzdü: — Ya sen? Neredeyse boynuna ger- 'danhk takıp kaşına rastık çekeceksin, ba kıyafetinle tam Nankin yosmalarına dönmüşsün be! Hamama tahtıravanla mı gidiyorsun yoksa? | — Muhterem dostumuz galiba Nankin hamamlarından kadın kaçırdığımız gün- leri hatırlatmak istiyor. 5 Bir müddet evvel kadınlar aleyhinde anahtarını ve onu takiben de ma- yazanın arkasındaki Siçorla hanına ge - İen kapının anahtrâimı eline geçirdiği- ni ve bu sabah erkenden gelip bu yoldan! , kasadaki paraları aldığını Muhasebeci paraları evinde sakladığı « ki bildirmiş ve memurlar Rıza Pakerin evine gittikleri zaman ka İftirazi'e karsı İns R nışlardır. Memurların| ! karşısında Bayan Salih paraları ceğini söylemiş ve filhakika bir et sonra da bankadan aldığı kayıp para miktarında parayı getirip memur. lara teslim etmiştir. Fakat bu paranm gerek ka'adan cahnan varalara tevafuk de, hava tehlikesine karşı pasif korunma tecrübeleri yapılmıştır. Her iki tecrübede de, binaya bir yan gın bombası isabet ettiği ve patlamadığı farzedilmiştir. Derhal yetişilerek, iki da- kika zarfında bomba kumla örtülmüş ve telfMike bertaraf edilmiştir. Bilâhare bir tahrib borubasının binayı Kültür iş'eri: Askeri liseler mezunları Taksim stadında merasim yapaca''ler Kuleli, Maltepe ve Bursa öskeri li - rah sıhhiye odasına götürülerek, tedavi altına alınmıştır. Dünkü tecrübelerde çıkarılan sun” yangınlar da, yangın söndürme ekipleri tarafından muvaffakiyetle söndürülmüş» tür, | Bugün de diğer şubelerdeki tecrübe « eşi Salihanın | tahrib ettiği ve bir memurun yaralandığı İlere devam olunacaktır. | Şehir işleri: (Umuma mahsus binalarda yangından korunma tertibatı bulunacak İ Gazino, sinema, bar ve emsali umu- "ma mahsus binaların projeleri insala » Naymana öğüd veren Ar:kbağa, eski mar etmemesi ve gerekse bir havli müddet Selerinden mezun olan gençler. Nisanın 'rmdan evvel itfaiye müdürlüğü tara - ceralarının açılmasından fena halde wta-| evvel bankaya yatırılmıs bir para olma-(22 inci günü Taksim stadında merasim (findan tetkik edilecek, yangından ko - narak bir çocuk gibi kızardı: — Çocukların yanında neler konuşu- n Savcı? ik Aldettin Naymanın sırtını şadı: ş — Koca delikanlıya hâ'â çocuk gözile mi bakıyorsun be Boğa? Kapıda 4 bir köle gi selâmladı: ok- merek emiri sının anlasılması garib bir vaziyet husule | getirmiştir. İ Nihayet memurlar evde bir srama yap; |mıstar ve dört .bin bir kısmını İbodrumda, bir kısmınıda yetak'arın a-| resmda bulmuslardır. Suçlular Bevoğlu meshud suçlar mah- | kemesine teslim edilmislerdir bir — Melik hazretleri haber günderdiler. | kın olmasına rağmen dsha çok 45 yapacaklardır. Gençler, Mayısın be - şinci günü staj görecekleri kuf'alara sevkolunacaklardır. eN tertibatı projelere £ işaretlene « cektir. | Bine sahibleri bu tertibatı (o vücude İşetirmeğe mecbur tutulacaklardır. (Ankaradaki memurların lisan imtihanları m Tayın misafiridir. Lütfen içeri buyursun-| safirleri şimdi kabul buyüuracaklar, |rünüyor; simsiyah sakalının çevrelediği Jar, Senin de bahtın varmış Boğa! —i — Pekâlâ! Götür yolu göster. incecik dudaklarile #teşli gözlerinde sön- ber geldiğinizi haber verdim. Derhal Gö-| © arıkboğa ve Nayman köleyi takib e-İmez bir ihtirasın parıltı var. Tüşmek arzusunu izhar buyurdular. ei sarayın iç kapısından girdiler. He-| Baybarsın da ağrından dinlediğimiz Baybarsın karısı yol arkadaşlarına, yu bir avludan geçerek ikinci Kata'gibi, birçok maceralara atılarak hepsin- Yaklaştı: İçıktıktan sonra oymalı bir kapının önün- ide mağlüb olan ve nihayet si'âh arkadiş- — Sizlere nasıl teşekkür edeceğimi de durdular. Köle perdeyi oynattı. İçe- ve düşmana teslim ederek yakamnı bilemiyorum, Gerek zevcimin yanımda 'yiden kalın bir ses yükseldi: Jkurtaran Fatihüddin zevki ihtirası vğü- kar. - Girl unda iyi kötü her şeyi feda eden bir in- &crek ondan ayrıldıktan sonra bans — Giri z © çok nazik ve merd davrandinız, İyilie| fxi arkadaş yarı açılan perdeden eğ na benzi yor. : inizi h zaman unutmıyscağım. B“-| erek geçtiler. Vaktile hizmetinde bulunmuş olan iki Talan vi ayrılacak masinız? Şimdi «Gerk» ve «Şübek» hâkiminin larkadaşı karşılaması gâvet nazik ve mü tehlikelerle | huzurundayız. tefit: e e Ye ari a “Elmelikülmugayyis Fatihüddin Ömer! — Giriniz delikankler, gel bakalım em ac Dü bu adam” İfbui Adil, İbni Ebubekir, İbni Kâmil Yalvaç! Hoç çeldin. Hizmetimizden ay- e e a ni Se adeti yah? Mehmed, İbni Adil Ebubekir, İbni Eyüb» Irıldığın gündenberi vaktini nerelerde ki “korkuyordu. | uzm şeceresinden de anlaşıldığını göre |geçirdin bakalım? di Evübiler hanedanına mensub ve nesebi! — Biz kararsız ve seyyah insanlarız Arıkboğa: eşinei göbekte SalAhattin'Eyübi «le bir- sultanım, ömrümüz at üzerinde geciyor. z, deği. beşinci göbekte Sa 5 Rea ig agi kere İleşen cins bir adamdır. Yaşının elliye ya- (Arkan var) Ayrıl ii İğ si raptiye ar A . Ankaradaki memurlardan iki yüzü mütecaviz memur lisan imtihanları - na girmiştir. İmtihanlar dil. tarih fakü İtesinde yapılmıştır. Yukarıdaki resim imtihana girenleri göstermektedir. Son Postanın tefrikası: 18 ai Yazılan reçeteyi Mustafâ Mi &zaneye götürürken doktor Yarası; suayene etti: “Bu da mükemmel sarılmış Lei di- Şimdi ilşe gelince hanımefeni Mükemmel bir uyku gelecek Yarın » rahat, ve normal bir halde eye Cil. Biz de seninle azizim Hicran iz hım uyurken bir parti bezik ei Artık muayenehanere dönmiyeceğim: Siret doktorun yanlarında kalaca A ma çok memnun olmuştu. lere kadar kendine güvenen insan bezi ir arkadasın yardımından huzurun derin bir teselli duyuyordu. Dektor Sireti pencerenin Ön ki iki koltuğa doğru götürerek Ye ça; ünde - yağ” — Şimdi bana anlat bakayım nasıl Oldu bu iş? Siret gene yüke işti. Nasıl ve nereden ket versin bu esnada Kapı t dığı icin cevab vermek madı, vaziyete gİr - Hicran PİT a Rİ Aşçı içeri başını uzattı: — Beyim telefondan — Kim? — Merkezden çağırıyorlarmış.. Siret yerinden fırlwd. Fakaı Hic. ran da derin bir heyecanla doğrularak kollarını Siretin arkasından uzatik — Gene mi merkezden o çağırıyor - lar?! Gene mi yarabbi?! Siret ister istemez çıktı. Doktor Hicranın yanma geldi: — Niçin böyle telâş ediyorsunuz kı. zım? Ortada bir kaza var. Tabii zabıla aferin iyi ettiniz demez ya... Tabii ba- zı şeyler sorar. — Sonra ne olur? — Ne olacak? hiç?.. şükredelim ki kazanın neticesi ağır değil. — Siret beye bir fenalık gelir mi acaba? — Yok efendim. Sinirleriniz ne ka - istiyorlar. anlatacaktı? İdar bozulmuş. Şu ilâç bir kere gelsey- korda |di, ; ecburiveti| Biraz sonra Siret ilâc şişesi elinde içeri girdi. Doktor ilâcı alıp #neana koyarken Sirete sordu: -— Ne istiyorlar? — Hiç.. ehemmiyetsiz. Doktor ilâcı içirdi. o Ve çan'asından b'r enieksiyor çıkararak masads kay - natmağa başladı — Mahmefendiye derhal uyku Jâ - wm.. sinirleri çok bozulmuş. —Hiera - aa hitab ederek'— — Şimdi kendinizi nasıl hissedivor. sunuz? — Daha sakinim. Dokter enjeksiyonu o hazırlamıştı. Derhal Hieranın koluna seri birşırn aparak.. gözleri gözlerinde nabrı ga vi elinde bir kaç saniye kendinden emin bir gülümseme ile bekledi. Simdi Hic » tanın uzum kirpikleri süzülmeğe baş - Tamıstı. Biraz sonra yorgun göz kapak- ler: biraz daha indiler. Solyun vanak- ları gölzelendi ve hefesi derinlesti. Doktor vavaşça nabz:m bırikarak Si - rete dönü: — Artık uyuyor -dedi. Biz dışarı çı- kalım! İkisi de ayaklarımın ucuna ba- savak birer gölge gibi .kapıdan dışarı süzüldüler. Dışarıda koyu mavi &ba - jurlu bir lâmba yanmıştı. Doktor Sireti taraçaya doğru yü - jrütürken soruyordu: | — Kim bu genç kadın Siretciğim? İ — Zavallı masum bir çocuk. — Masum bir hali var. Çok da gü- zel. — Evet. Saadetini tebrik edeyim mi? Siret başını salladı: — Çok acele etmiş olursun. Arkalarında Mustafanın sesini duy» dular: -- Beyim yemek hazır. Siret doktara dönerek: — Ben yemek yiyebilir miyim? — Hefif bir şey yemelisin — Amma beraber olmak şartile? Doktor Mübali bir samimiyetle: — Tabii -dedi- teklife bile hacet yok karnım cok aç. Kolkols yemek odasına indiler, Siret sofraya otururken başım yok- Tadı: iraz ateşim var galiba? Doktor uzanıp orun nabzını ad: — Ehemmiyetsiz! Yorgunluk. heye. enn. Epeyce bir mesele geçirdin. Siret içini çekti: — Çok. çok müthişti. Dokter elinde bir kâse ile giren Mus tafava: — Nedir o Mustafa? — Beyim hastaları görünce hemen iki piliç kestim çorba yaptırdım. — Mükemmel.. mükemmel. Aferin Mustafa... Mustafa inci gibi bir çöcuk- tur doğrusu. yok - Mustafanın hissettiği (osamimi se » vinçten gözleri doldu. Siret ona em. niyetle bakarak: — Mustafa sen yukarı çık. kapının önünde bekle! Bize Aşcıbaşı (o hizmet etşin.. dedi. Doktor da tasdik etti; — Fena olmaz. çünkü çok asabi, bel ki uyanabilir. Siret sordu: — Yarına kadar iyileşebilir mi? — Sükünet bulması, tehyic edi. mersesi şartile evet. — Pek fena! — Ne gibi? — Sakin kalmasına imkân yek dal, — Neden? — Çünkü demin merkezden telefon ettiler... İfadesini derhal almak isti » vorlardı. Sabaha kadar müsaade iste » dim. — Kolüy bu. — Nasıl? — Şimdi derhal bir rapor yazarım, Mustafa yarm sabah tasdik ettirdikten sonra merkeze götürür. Bir hafta isti. rahat Hizımdır: diye yazarım. — Oh bu çek iyi olur, — Meydi şimdi rahat rahat çorbanı iç ve sonra derhal yatağına çekil... —- Başımda o kadar karışık düşünce" ler var ki uyumaktan korkuyorum. tArkas var) . dil idin enli