Şubat bl Hüseyin Cahid Yalçının dilimize SON POSTA EBİYATJ çevirdiği mühim bir eser: Avrupa kavimlerinin mukayeseli tarihi Yazan; Hüseyin Cahid Yalçının «Oğlumun kütübhanesis ndenberi, üstüste tarihi ve içtima çok mühim garb eserlerini dili - mize çevirmekten yorulmadığını püyük bir hazla görüyoruz. Arada, meşhur ro « manlardan bazılarını da tercüme ve neş- rederek irfan kütübhanemize büyük hiz- metleri dokunan üstada, bütün.bu deği- gik ve ayri ayrı faydalı hizmetlerinden dolayı ne kadar teşekkür etsek azdır. Ben bu yazımda, Hüseyin Cahid Yak çın'ın en son neşrettiği iki mühim cıldlik tercüme eserinden bahsedeceğim. Bu e - #er, meşhur tarihçi Charles Seignobos'un «Avrupa kavimlerinin mukayeseli tari - hi> (9) isimli muhteşem fikir âbidesidir. Hüseyin Cahid, her cihetçe mühim olan bu kitabı her zamanki gibi selis ve açık bir lisanla ve sanki tercüme değil de telif | miş gibi bir ustalıkla türkçeye maletmiş bulunuyor. Eserin en kıymetli vasfı, derin tahlili bir panorama halinde Avrupa kıt'asında insan kütlelerinin nasıl yerleşerek ya - yıldıklarını ve İlk Çağlardan Son Çağa|, kadar nasıl istihüleler geçire geçire bü -| yük bir medeniyet kurabildiklerini en sağlam müşahedeler ve tetkiklerle göste- rebilmesidir. Birinci cild, Avrupanın coğrafi vazi - yetini anlatmakla başlıyor. Sonra culâl taş devrinden kalan eserlerden, o zarısn-| ki yaşayış tarzlarından bahsolunuyor. Du bahsin arkasından kavimlerin teşekkül leri ve muhaceretleri mesclesi, başlı ba- gına mühim bir safha arzetmekte ve bil-| bassa nüfus meselesinin, mühaceretler| için, en eski devirlerde bile (her zaman olduğu gibi) ne kadar esaslı bir sebeb teşkil ettiğini göstermektedir. Şu satır -, Yarı ç «Normal iskân muamelesi yirmi, otuz amr bir müddet esnasında doğumun ö -| lümden fazlalığı neticesinde vukuz gek di. Henüz hâli bulunan bir araziye yer- leşmiş birkaç dile zürriyetlerımin, riha- yet ayni dil ile konuşur, ayni ödetlere tebaaiyet eder bir kavim teşkil etmele - rine kâfi geliyordu. Kanadadaki Uronn3 kolonilerinin, Ümüt Burundaki Fele - menkli Boyer'lerin misali hâli bir men- lekette ahalinin yarım andan az bir za- man içinde iki misline çıkabileceğini gö. teriyor.» Sonra isbat olunuyor ki «en mühim muhaceretler demir hılıç ile müsellâh ve Selt dilile konuşur kavimlerin muhace - reti olmuştur.» Bu bahiste Avrupa kavi gartları pek derin izah olun kesafetinin bugünküne n çok daha gayri müsavi olduğu esasına. varılıyor. Bunun arkasından sosyal ve siyasi teş - kilit geliyor. O ievirlerde, her kavim, tamâmen müstakil olmakla beraber, hep- sinin birbirine bender, sos; bir rejimi vardı. Bütün zevce esasına istinad ederdi ve babarım otoritesine tâbi bulunurdu. Kavimler &- rasındaki münasebetler çoğalıyor, birbir- lerile sık sık harbler ediyorlardı. Bu harb ler bilhassa komşu kavimlere katşı ya - pılmakta idi. Meselâ İsparta Atina Ve, Albe Roma ile mücadele halinde idiler, Eserde tarihin bu faslı, gelecek asırları aydınlatacak şekilde çok güzel izah olu- nuyor. ; | Birinci efldin ikinci tab'ı, Yunan me- deniyeti ve Roma hakimiyeti bahsi etra-| fında dönmektedir. Elen kavimlerinin ne suretle yayıldığını bütün teferrüatı g babı ile görmekteyiz. Bu arada bütün san'at hareketlerinin aldıkları şekillerin izahı da ihmal olunmamıştır. İ Meselâ anlaşılıyor ki Taganni vasıta »| sile şiire yerleştirilmiş olan Musigue'e is» mini Yunaniler vermiştir. Bu san'atın nü: zaryesini de onlar yapmağa başlamışlar» dır. Ayni zamanda plâstik san'atlar, hey- keltraşhık, duvar ressamlığı, seramik Şark kavimleri tarafından icod edilmişti. Yu nanlılar ise bun'ara yeni cins bir güzellik vermişlerdir. İşte eser bu suretle. yavaş (#) Charles Selgnobortan Hüseyin Cahlj Yalçının tereümesi 2 cild. Kanaat kitabevi, Her cildin fiatı: 125 kuruş. * başlıyan fikri, içtimai ve siyasi here - Halid Fahri Ozansoy da zuhur eden bütün yeni usul ve âdet- leri, yeni şeyleri Haçlılura atfetinek ta - bik göründü. Avrupa hıristiyanları Ak - denizin, İspanyanın, Sicilyanın, Afrika - nın, Misern bütün müslümun memleket- leri le temasta idiler, Bu meniieketlere den gelen şeylerle Haçlıların getirdik « leri şeyleri birbirinden tejrik etmek W- amd.» Yani aşağı yukarı demek istiyor ki, Şark, Garbe çok büyük şeyler hehdiye et- miştir. Bu suretle Şark medeniyeti yü- celenmiş olmuyor mu? Tam hakikatin ifadesi, XII nci ve KIİ üncü asırlarda Avru- pada köylülerin hayat şartları değişmiş- tir. Seignobos bu bahiste, her zaman için birçok rejimlerde mühim bir dava orta- ya atan realiteyi en ince hatlarile çiz - mektedir, O asırlarda ki ler irsi su - Tette yavaş yavaş topraklara nasil teva- rüş etmeğe başladılar, bunu çok “güzel izah ettiğini görüyoruz. Çünkü, diyor, mal sahibleri artık arazilerini doğrudan doğruya kendileri işletmiyorlar, onları aldat mukabilinde müstecirlere dağıtı - yorlardılardı. Mal sahibi tarafından an- gatyu yerine aidat kaim olmuştu. Bu bahsin arkasından XII nci ve XIII (üncü asırlardaki asaletin teşekkülü bah- si açılıyor. Görüyoruz ki, o zamanlarda köylüler her memlekette aşağı sınıf kal- dıkları halde harb adamları yüksek sı - jmiları vücude getirmişlerdi, bilhassa | Fransa, Almanya ve İngilterede bu sı « nıflar pek barizdi. Sonra şu bahisler geliyor: Kralın kuv- veti, adalet mefhumu, vasallar, kraldan Romada imtiyazlı sınıfların hayatı|sonra dükler, kontlar, markiler vesaire. başlı başına bir âlemdir. Sonra kadın ha-| Ayni zamanda eser, gittikçe, iktisadi yatı.. ne esaret! Esasen Pomada ve Ati - bahislere daha derin bir surette girmeğe nada kadın, yalnız çocuk (yetiştirmeğe | başlıyor: Şehirler, esnaflar, ticaret gibi... memur gibi telâkki olunuyorda, Kadın -| Bu bahisten sonra rühban heyeti ve lar bu yüzden cahil bırakılmışlardı. Bür|din... Rühbanın zenginliği nasli muhte- tün bu safhaları iyice kavramak için 'lif şekillerde artıyordu? Nüfuz ve kud Seignobos'un tarihi aci satırlar sıralıyor. retleri de nasıl genişliyordu? Mezheb ib- Bizim zihnimizde de, bu münasebetle ve| tilâfları nerelere varmıştı? Meselâ bu ih- garib bir hatırlayışla; gene bir Fransız tilâfların en kuvvetlisi Şarktan gelmiştir. müelkti olan Foustele de Coulang: Bu ihtilâfa göre, dünya Hayız ve Şer ma- yali canlaniyor. Neticode, her iki tarıkçi- budlarının elinde mücadele mevzuu idi. nin eski sitedeki sistem ve bilhassa ka- Bu münasebetle manicköenne ilhadın te- dın hayatı hakkındaki bilgilerinden yek-!sirleri göste . Mülhidlerle Papanın pare bir hakikat ortaya çıkarabil : mücadelesi tasvir olunuyor. Ayni zaman- O da, kadının hayattaki tam ve müsta - bütün zekâ iş- kil mevkiini kazanabilmesi için ne kadar eri gibi, o devirlerde tamamile rühbanın asırların üstüste yığılması lâzım gel elindedir. Tedris, XIII üncü asrın hita - dir! mından evvel tamamile gkolastiktir. Üni- Harist versitede iki tahsil vardır biri vahiy ve ham üzerine müesses ilâhiyat, diğeri ü- niversitenin eserlerinden çıkarılmış olan mantık ve metafizik. Kilise bu ikisini te- life çalışıyor! Hüseyin Cahid Yalçın yavaş, içtimal ve siyasi tazih kadar bir ihi meziyetini de almağa başlı- yor. Romu kavminin yetişmesi, Roma #ü- tahatı, Roma imparatorluğu bahisleri de çok etraflı ve derin bir ilimle anlatılmak. tadır. Gene bu bahsin sayfaları arasında San'at tarihi noktasından ne doğru mü - şahedeler kaydolunmuş: Romalılara has yegâne san'at mimarıdır hükmü gibi. Bu hükümden sonra tarihçi izah ediyor: Bu san'at bile, Yunan mabedlerinin, tiyat - rolarının şeklini taklid etmiştir. Fakat çok daha masraflı malzeme kullanan Ro- mallardır. yanlığın zuhuru ve yayılması ile ler bu eserde en mühim fasıllardan bi rini teşkil etmektedi mafih müellif, bu bi miyor, ünce en eski taş: İlk cildin «Orla Çağların sonun baş - devrinden itibaren kaydolunan hurafe »/lığı ile açılan faslı siyasi vukuat ile do- lerden başlıyor. Daha cilâlı taş devrinde-| ludur. Lök otorite istihaleler geçirmiş - ki gözle görülmiyen kuvvetlerden bahse- tir. Devlet halinde ayrılmalar daha va - diyor, Sonra Yunanıstana yabantı yer -İzihtir, Kilise otoritesi de istihaleye uğ - lerden gelen itikadların tahlilina girişi - ramış bulunuyor. Meclisler ihdas olun - yor. Mısırın İsis ibadetine, Suriyenin A -| muştur. X HI üncü asır ortalarına doğru donis âdetine âid olao menkibeleri, İran-| fransızca bir isimle parlman denilen fev- lılarda Zulüm ve Şer Uâhları etrafında ö-! kalâde meclisi İngiltere krak topluyor. rülen rivayetlerle birleştiriyor. Nihayet, Bu suretle meclislerın rolü meydana çık- hıristiyanlığa kadar gelen dini itikadla -| mıştır. Meclisin, ilk zamanlarında, kra- rm İnsan fikrinde geçirdiği ( astihelelerillın örf ve âdete mugayir İstisnai bir ka- gösteriyor. Bundan sonra azizler, keşiş -İrarını tasvibden buşka bir rolü görülme- ler birbirini kovalıyor. Hıristiyanlık ge-! mektedir. niştemiştir. Bir ara kilise etrafında nasıl (o Artık da'mi ordular teşekküle başla - dağınıklıklar baş gösterdi, sonra gene na-| mıştır. Silâh ve tâbiye değişiyor, yenile- sıl bir vahdet vücude getirebildiler, bü-| şiyor. Diğer taraftan köylüler, şehirliler, ün bu med ve cezir mekanızması din fa-' tahsil ve tetebbü, edebiyat ve güzel rihi noktasından ehemmiyetli (hatlarla! san'atlar yeni vasıflar almaktadır. Bilhas- belirtiliyor. sa XII üncü asırdan itibaren Roma hu- Bu ilk cilddeki mühim bahislerden bi-!kuku tezleri ehemmiyetle karşılanıyor. ri de feodal rejim kaynakları ile milletle-| Fakat gene rühbanın müdahaleleri devam rin teşekkülü bahsidir. Burada istilâların etmektedir. tesiri, İspanyanın parçalanması, İngilte -| XIII üncü asrın sonundan itibaren res. rede nüfuz ve kudretin bir elde toplan-'samlık, Bizans. an'anesinden kurtularak mast gibi çok şümullü tarih vak'aları tam doğrudan doğruya hayatı tasvir etmeğe bir filozof görüşü ile adseye oaksetmiş başlıyor. bulunmaktadır. İşte tarihin bu ilk cildi yalnız mühim Nihayet Orta Çağlardaki Avrupa XI bazı safhalarını gösterdiğimiz çok derin inci ve KIT üncü asırlar. Arzı Mukad - bahislere temas «itmektedir. deste Haçlılar seferi. Bütün XTI nei asır | İkinci cild, Yeni Zamanları hatrolun- esnasında devam eden bu seferler hak -|muştur. Fakat Yeni Zamanlara başlangıç kında, Seignobos tam bir bitaraflıkla şu| fash XTI nci asırdahberi geçen bütün satırları yazıyor: yasi hayatın istihalesi ile beraber tn” 4X1 nci ve KIL üncü asırda Avrupa- (Devamı 9 uncu sayfada) Ter ME —-< Yazan İ Genç neslin şairi var, ressamı var, hi- küyecisi var, romancısı var, Genç neslin doktoru da olur, diye dü- şünüp bir misal bulmuştum. Genç neslin mimarı olur, diye düşü - nüp ona da bir misal bulmuştum. Yalnız doktor mu, mimar mı? Her meslekten bir genç nesil türiyemez mi? Genç neslin doktoru, mimarı olacağı gibi, daktilosu, berberi, baytarı, nalban- dı, âşığı, terzisi de olur. Genç nesil daktilosu: — Genç nesil daktilosu nasıl olur? Eski nesil daktilosu yaşları yirmi ilâ otuz arasında olanlardandır. Fakat yeni türiyecek genç nesil daktiloları ayrı ola cağı için onların en gencini kırkını geç- miş farzedebiliriz. Dairelerde, müessese- lerde velhasıl iş yerlerinde bunları göre- ceğiz. Boyanacaklar mı? Orası muhak - kak. Çünkü huy canın altındadır. Bu - günün daktilolarına benzememeleri için ne kadar boyanmamak icab ediyorsa da meselede yaş gizlemek, güzel görünmek esas olacağı için bu ciheti ihmal etmiye- ceklerdir. Hattâ bu boyanmak, tuvalet yapmak bahsinde o kadar ileri gidecek - lerdir ki, makineyle yazı yazarken ma - nikürlerinin bozulmasından korkacaklar, ve el yerine makinede ayakla yazı va - racaklardır. EB! yerine ayakla yazı yaz- maları da genç nesfi olduklarının en ba- riz misali olacaktır. Genç nesil berberi: Eski neslin, erkek ve kadın berberi vardı, genç neslin de erkek ve kadın İberberi olacaktır. Eski neslin erkek ber- beri erkeğin saçını düzeltir, sakalını triş eder. Onu herkesin gözüne çarpacak bir ha'e getirirdi. Eski neslin kadın berberi de kadının saçlarını kıvırır, boyar, kadın berberden çıkınca herkesin gözü üzerinde kalırdı. Genç nesil berberi elde edilen neticeye daha çabuk, daha sağlam bir yoldan yü - rüyecektir. Müşterisi erkeğin saçının bir tarafımı düzeltecek, öbür tarafını olduğu gibi bırakacaktır. Sakalsızsa takma sakal İtakacak, ve takma sokallının kendi trası uzayıp sakal olunca bir yarağını traş e- İdecek, öbür yanağını sakallı bırakacak- tır. Bu halde berber dükkünından çıkan bir erkeğin şimdiki eski nesil berberle - rinden gâtı kesilmiş, traş olmuş çıkın er- kekten daha fazla göze çarpacağı mu - hakkaktır. Kadın berberi, eski nesil katın berbe- rinin yaptığının zıddını yapacak. Saelorı İkreirmıyacak, olduğu gibi bırakacak. Bu İvüzden genç nesil berberinde Saç'arimi yaptıran kadın herkesin gözüne çarpa - cak. Bütün kadınların saçları kıvırcık ve boyalı olduğu devirde sacları kıvrılma - mış ve boyanmamış kadın göze çarpmaz mı? Doğrusunu isterseniz, ber genç ne- İsil berberini beğsneceğim. Genç nesil bayftarı: Feki nesil bavtarları seylerdi, Muayenehane dikte an te- İdavi etmezler, hususi hayvan hastane'e- rine kurulmuş karyolalarında, at, esek vatırmazlardı. Gene nesil bavtarı, bugün- kü doktor muayenehaneleri tarzında İboyamıvacık: sarlar tabii renetni alasak,| İsmât Hulüâsi Ex muayenehane açacak, bekleme salonu ©- lacak, muâyene odası olacak, hastabakı- «ısı bulunacak, telefon alacak ve hasta- ların bizzat müracaatları lâzım geldiğini İ gazetelere verdiği ilânlarla bildirecek. — Hayvan, insan gibi kendi kendine müracaat eder, muayene olur, tedavisi liçin hastaneye yatar mı? Diyeceksiniz. Bu söze genç nesil bay- İ tarı ağzından cevab vereyim: — Kendi kendilerin baytara müra - caat edip muayene olmak isteyip istemi- yeceklerini ne biliyorsunuz, tecrübe et- tiniz mi? Hayır değil mi? Hele biz genç nesil baytarları bir kere işe başlıyalım, İnsanlar nasl bastalandıkları zaman doktora geliyorlarsa, hayvanlar da tıpkı onlar gibi tıpış tıpış baytara gelecekler- dir. Bekleme salonunda o bekliyecekleri muhakkaktır: Sürücü beygirleri &skiden meydanlar- da saatlerce beklemezler miydi? Muaye- ne edilirlerken ses çıkarmıyacakları mu- hakkaktır. İnekler sütleri sağılırken 9€s çıkarırlar mı? Tedavileri için hastanede yatmaları lâzımsa onlar için hazırlanmış kuştüyü yataklara uzanacaklar ve baytar müsaade etmeden kalkmıyacaklardır. Bunlar insan değil ki, ayaklarına geliş nimeti tepmek kabilinden münasebetsiz- Bkler yapsınlar. Vizite meselesine gelince: Gerçi hay- vanların parası yoktur amma, viziteyi para olarak almasak da olur. Meselâ kürklü hayvanların ü kazların tüyi yer e da vizite olarak ize müyorlar ım? Rarılarını yolmuyorlar mi, bazılarını gağmıyorlar mı? Genç nesil nalbandı: Genç nesil nalbahdı, dem rine hayvan ayaklarına iskarpinler, Şi sonlar, çizmeler yapmak suretile nal - bandlik mesleğinde bir inkılâb yarata - caktır. Erkek hayvanların ayakkabıları tabii ökçesiz, dişi hayvanların ayakkabi- Tarı da ökçeli olacaktır. Genç netil âşıktır Genç neslde Aşık bulunmıyacaktır. Bunun sebebi, genç nesil âşıkımın bugün- kü âşıktan dah sütekâmi! oluşudur. Bugünkü âşık ancak bir hafta seviyor, genç nesil âşık: ise bir gün, bir gün de fazla, bir saat, hayır hayır bir saniye se- vecektir. Bu kadar az zamanki sevgi kendi de farkına varamıyacağı saca: olmıyacaktır, demek daha doğru - dur. Genç nesil kadın terzisi; Genç nesil terzisi muhakkak olacaktır. Ve muhakkak çok kazanacaktır. Çünkü o eski nesil terzisinm fena itiyadların » dan uzak kalacaktır. Eski nesil terzisi kadınların kocalarını zararâ sokardı. Genç nesil terzisi bunu yapmıyacak, o kadın müşterilerine dike- ceği elbiselerin parasuu (başkalarından alacaktır. Kendine müracaat eden ka - İdin; güzelse, fevkalâde dekolte bir el - İbise dikecek, ve kadın bu dekolte elbi - seyle sokağa çıkınca peşisıra gönderece- (Devami 9 uncu sayfeda) nailar ye-