13 Birincikânun usya, mütareke 3 (Baştarafı 1 inci sayfada) İMA, tekrar silâh altına alınmıştır. ğin tebliğleri muhtasur olmakla de - ediyor, Sovyet askerlerinin kahra - Marlık menskibine aid yazılar, artık ga- görülmez olmuştur. Moskoyadaki müşahidlere göre, Kızıl bi İaarruza kâfi gelecek bir topçu kuv hazırlamadan Finlândiya hatlarına Mulmağa teşebbüs etmiştir. Tig taraftan Helsinkideki umum! ka > Sovyetlerin, kısmen buz tutmaya balamaş olan Ladoga gölü sehillerinde Sl tâsrruza hazırlanmakta bulun- merkezindedir. Suajervi mıntaka- Yeni Sovyet kıtaları getirilmiştir. Nihai zafer bile 170 milyon nüfusa majik bir yerek ietemiyerek alet â 'n en büyük gayretleri, Nurmesjön Bemiryohu üzerinde Pielisjaervi ka - Mbâile Rusya ile İsveç arasındaki Pirlân le rinde Kwolajervi muntakasını vE €ylemektedir. Ruslar, bu mınta - YS Yeniden üç ordu tahşid eylemek - Akamete uğrayan beşinci taarrrz 12 (A.A. — Helsinkiden haber a- göre Pinlândiyada eskeri va - Ma bu dakikada nisbeten sakindir. Bu- Ni da sebebi Rusların büyük bir kara bava taarruzu hazırlamaları ve Rusyanın her köşesinden mü iyen asker gelmesidir. Şimdiye ka- bir. ık milyondan fazla askerin ve topun Finlândiya hududlarına gön- Serliniş olduğu, fakat Rus kumanda he- Metin pe, iye ve binnetice daha bir takım kıtâatımın beklendiği kaydedil - kıtaatının Ladoga gölüne yir- mil mesafede kâin Taliapecujochi Pi yapmış olduğu beşinci taarruz uğramıştır. Finlândiyalılar, Sov ve beş bölüğünü tamamen imha et- İindiyalılar, şiddetli bir muhare #onra Soamussalmi şehrinin öte » Hini tekrar ele geçirmişlerdir. En şiddetli muharebelerin cereyan sahası 12 (AA) — Hâlen muharebe - EN Şiddeti esreyan ettiği mıntaka, La. iş tlünün şimalindeki merkez cephesi. Wilar, Botni körfezine doğru kendile. İhgg ol Açmak için gayreti arttırmakta ise. Dan, #iviye edilen Finlândiya hatları, düş , hücumlarına mukavemet göstermek Finlerin tabiyesi İZ (AA) — Havas: More m Mag, dan Pak, lina vaziyeti kadar maneviyatı da tabiyesi Ruslara elddi zaylata Bir kaç 'aarruz esnasin. Ülenmşe diya kıtaatırın kısmı külli, iyice Bi ralyün gruplari bırakarak ge. Ve bunun üzerine ilerliyen Rus Mitzniyözle biçilmiştir. Mü olmak isteyen Ya İngil iz konsolosu » 12 (A.A) — Reuter ajansına gö - Ki vezir eki İngiliz konsolosu Nigel Al ekinden istifa ederek Firlândiya hü. vi Ruslara dövüşmek üzere bir ya Biyonn teşkili için müsande ete - Mrk, Sovyet te'liği i YT) (AA) — Leningrad miz iz n akman Varken asker) Yütuflarından zevklenerek tadın: duyarak günü ge- #idip te olimpiyad konfe-' lemeğe tahammül edemiyeec. ( de... ita ile olimpiyadların tari- feransın verileceği ye- Ritmek için yo'a çıkmış olduğu- 18SIZ ağaç altlarına, kuş uçmaz 'z yerlere düşmüştük. Şa. Yolu bulmağa tesebbüs etme- Patikanın içinden yürüyerek ö- bir sırtı tırmanmağa baş- adam boyunda kaktüsler, çevrili bir keci yolu mu mı? Köylülerin gele yer mi? Metmâze' Ri. ? le vetten, yürüyoruz. Yorulur durup birbirimize yaslanarak : helin: rl EN fl A Z İM Üstünde öten kuşlar, sevgi Miyorlar; mitolojinin bütün kt, iz anlıyan alk i erek bizi takdis Apollon, çoban kılığına girip ». ki yeşil otların arasın- MEN kuvvetleri küöfi görmemekte | bir miktar Rus esiri gelmiştir. Bin; teklifini reddetti mıntakası genel kurmayının tebliği: 11 Kânunuevvelde, Sovyet kıt'aları, ber istikamette ileri hareketlerine devam etmiş. Jlerdir, Sovyet kıl'aları, Lagoda gölünün gi. mal sahilinde Pitkaran'a kasabasını, Ser jebal demiryolunun münt)ıa istasyonunu | şe köyerini İşyal etmişlerdir. aşağıda bulunması sebebile hava faaliyeti yapılamamıştır. Fransız gazetelerinin neşriyatı Havanın fasa bulutlu ve bulutların Çok! ceriksizlik gösteren âciz avukat SON POSTA Boşanmalar niçin çoğalıyor, kabahatli kasın mı, erkek mi? (Baştarafı 1 inci sayfada) Bundan daha doğru bir fikir olamaz. ve Viborg istikametinde de Siproda ve Mu. | Hayret ettiniz galiba ve içinizden mu- hakkak ki müdafaasında bu kadar be- için merhamet hissettiniz. Acele etmeyi » nir. Bu cümle hakikaten doğrudur. Fa. kat noksandır. Asıl metni şu olmak ge Poris 12 (AA) — Öğle vakti çıkan sa -İrektir: «Yuvayı yapan da yıkan da di- zeteler, Sovyet ardularuşn imüh'm zayiata uğramış olduklarını ve )gaylatın en müâhimminin Kizlordunun şöh. İretinin Tekelenmesi olduğunu yazmaktadır bu İ milletin 3 buçuk milyon nüfusa sahib ve bil. İmassa mayharib diye tanınmamış bir millete karşı #alkiyetini gösterememiş olürası inti. | ballı stlmiyecektir. Hükümetin hayatı ucuzlatacak güzel bik tedbiri (Baştarafı 1 inci sayfada) labilecek mahiyetteki diğer bir takım unsurların hattâ maddi fodakârliklara da katlanmak suretile ortadan kaldırıl - ması için hükümetçe gayretler sarfedil- mekte ve kararlar alınmaktadır. | Bu meyanda bilhassa ithalât takas İprimlerinde yeniden tenzilât yapılması “ düşünülmüş ve tatbikata geçilmiştir. Hâber aldığımıza göre, Ticaret Vekili- nin reisliği altında toplanan Maliye ve | Ticaret Vekâleti ve Türkiye Cümhuriyet Merkez Bankasile Takes Limited şirketi mümessillerinden mürekkeb heyet bu hu susta 11 Kâmunuevvel 1959 dan muteber olmak üzere takas primlerinde aşağıdaki tenzilâtın yapılmasına karar vermiştir: 1 — 2/7005 sayılı kararnamenin üçün- cü meddesine dahil enierşanjabl takas - İlarda, ithalât ve ihracata onar opuvan tenzilât ierasile: İhracatta yüzde 47 ve ifhalâtta yüzde 56 niabetinde prim tat biki, 2 — İngiltere takaslarımda: İhracat priminin aynen, yani yüzde yüz üzerin - » yüzde kırk olarak ipkası ile ithelât tshvilen yüzde 77 o'an primin 7 puvan tenzili ile yüzde 70 şe indirilmesi. 3 — Be'çika takaslarında: Elyevm yüz-' de 69 olan #hracatın yüzde 67 ye ve yüzde 72 olan ithalâtın yüzde 70 şe tenzili. 4 — Holünda takaslarında: pithalâtın da yüzde 70 den yüzde 66 ya in- ! dirilmesi. 5 —İsviçre takas'arında: İhracatın yüz |"dmlarını atmıs olmakla ilk hatayı irtikâb bereber de 48 den yüzde 40 a ve ithalâtin da yüz- | de” de 79 dan yüzde 70 şe tenzili. ve gerek İhracatta aynen muhafazası, ya ni Fransada ihracatın yüzde 58 ve itha - lâtın yüzde 59. İsveçde ihracatın yüzde 50 ve ithalât priminin yüzde 53 olarak ipkası. 7 — Yukarıda zikri geçen Hhracata aid prim fiatlarının hazır takaslara aid olup alivreler için şirketçe yapılmakta olan &- fi dar arzulu mu idi? Çoban ilibın gözlerinden fırlıyan sev-!yollar aradı ve nihayet bu ırmak vücüde)çitle çevrili, tek katlı köy © hatırasını canlandırmak ister gibi titre-| diğini hissediyorum. Apollon, sevgilisini | raretli gönüllere serinlik veren defne fi- İ gökte güneş, yerde İsenin gibi Dafne kız kaçırmayacajım, i tepeden, tabi- da okları kıza çarpıyor, onu sendeleki- geldi. O şahidimdir ki sözümü Bal , serbest vaşamanm lez. yordu. Ritanın yanı başımda esâtirin bu rum! Pinlândiyada İçi kuştur. Fakat yaptıran da, yıktıran da erkektir.» Doğrusu, birçok inhidam larda karı kotanın bilerek, bilmiyerek isti - olduğu görülmüştür, Fikri dağı'mamaya çalışalım. Evlenmeden evvel ve sonraki hayat saf - hatırımda kadın dalma pasli, erkek dalma tlftir. Kız hilkalinin şâfı, rikkat ve nee. ği cemiyet kanunlarının yarattığı telâk - kiler ve görehekle (© yolumuzun kenarında pornu bükük kır çiçeklerininkine benziyen bir tevekkül ve Intizar içinde mukadder eli bekler, Erkek birliğin yaratıcısıdır. Ancak bu doğuş tesadüfe tâbi olmaktan uzak bu - lunmak lâzımdır. ve derin düşünmek, Iyi ve etraflı takdir etmek, iyi ve güzel yo. Hurmak, itina :le halletmek varifesi erke dindir. Karısını forme edecek erkektir, ve bunda da gözetilecek esaslar şunlardır; Sevk ve idare edilemiyecek hiçbir kadın yoktur; O, su kadar şeffaf, balmumu kadar yumuşak, bazan sulb halinde nefis bir bib- io, mayi halinde kadehlen taşan köpüklü bir , Ve fakat Bazan da gaz halinde zehir - ici v* infilik edici biz varlıklar. Onu her. Bani şeklinde istiyen erkek muafaza Kad. ret ve kabiliyetine malik olranlıdır. Bizim &. serimiz olarak temyi ederken gökülmeme- si Için tedbirler almağa, cemiyeti genişletir. ken de parlatıcı maddelerden uzak tulmağa çalışmalıyız. Bütün bunlar için de kocanın maddeten olduğu kadar manen de rüçha . niyeti şarttır. Koca, karısına göre adalece Kuvvetli, siniree mukavim, azim ve iradece! mein, hatta kiloca fazla, bigi tekâ ve ser. vetçe olmalıdır. Kadın kocasında ida. re, ılmave, teselli, sefkat ve sevgi ihtiyaç larına kümli bir cevab ifadesi bulmalıdır. Bunlar, kadın ieln sonsuz bir zerk ve en kuvveti! birer bağdır, membadir, Her kadın kavi bulduğu erkeği betsnir. Beğendiği er. keğe hürmet eder, Hürmet ettiği erieği se. ver. Ve sevgi sile hayatının cevherldir. Bu hval içinde kadın sadık, çalışkan, feda ve vefakârdir. Zira hepsinin fevkinde yardır. Kadın, başinm östünde köca. sının çelik kâder metin ve fakat kadife gibi yumuşak “elini hissetmelidir. Koca, karıma «yap!» dan daha kuvvetli «yapalım mı? demesin! bilmelidir. O zaman kadın içeceği bir bardak suyu kocasına Sorar, sorra'ni . hay:tsiz bir emniyet, ve itminan icinde ©, nu İçer. İste evlenme seçiminde bütün bu kü, bahtı Elyevim | şerait mukayese, tetkik ve tayin edecek ko. üzde 67 olan ihracatın yüzde 63 e vejtidir. Mukaddemede bunları dernis edeme. yin herhansl bir enlkle tesadüfi bir izdi vaca 'rkân vermekle alslekser koca nikâh dairesinin merdivenlerinde. boşanmaya ilk Sonra birlik hayatımı düşünelim: Hassas eti. kemiği yumusak, kolayca kabili nüfuz 6 — Fransa ve İsveç takaslarında Ha-|ve serliltteesstir olan kadın bütün bunların len tatbik edilen flatların gerek itha'ât | Yediği zâf içinde sevgisinin muknatısından kurtulamazken koca, tap'an «poligam»' olma nin tecasürile (Oyavaş, yavas yeni âlemler keşfine, yeni kokular duymağa baslar, E - vinden, karısından uzaklaşır. Halbuki ka . dın kendisini otoriter bir irade ile kullanma. sını bildikçe erkeğini bırakıp gitmez U . zaklaşan ve kacan dalma kahir bir ekseri. yetle erkektir. Pakat bunları bilerek OYveya bilmiyerek o derece #İns! yapar ki karısının np yeryüzüne tekrar çıkmak çin gizli tutuyo Başucumuzdaki Muz. Aşağıdaki vadi, us- yakalamak için atıldığı bir sırada âşıkı- muhteşem bir ede ile yükselip silüeti elinden çıkmış san'atkâ. nın elinden kaçan Dafne kızın can acım boş'uğa fevkal de yayılıp genişliyor. İle attığı bir çığlığı yerlerin allahı Kca'zara ile akseden yapraklarını üstümüze ana duymuş, kızı korumak için toprak-|diyordu. Yürümeklen, oktada inlenmek için tan göğsünü açmış, Dafne oraya dalıp tan bitab bir halde olan Ritaya onu gös- üstüne oturduk. kaybolmuştu. Taze koyu yeşil dalları he-| terdi ilde san'atkârene bir man- ve agk- Bu, tabiat çocuklarını takdis eden Dedi, Gerib bir tesadüfle biraz sonra Karşımdaki vadide ışık çağlayanı içinde bir kaval sesi işitilmeğe başladı; tepenin | | bir yılan sırtı gibi parıldayıp kıvrılarak üstündeki düzlükte bir uzanan mukâddes Alfa nehri şahidim ol- m otlatmakla meşguldü. koyunları» İstümüzü başı- Rönlrini otlatırken Dufne kı-İsun; Alfa nehri ki fırtınanın yüksek vejmizı toplayıp kalktık ve aşağıdaki düz- ona nasil âktı ise ben bu|kutsi babası Zevsin kızıdır, göklen vere lükten hayli uzakta olun bulunduğumuz dilberi Öyle şiddetli bir haz'akan semai sulardan hâsıl oldu; göğüs-'yere kolayca gelmiş olduğumuz halde, çâlAk bir keçi bizi seyre-| «Son Posta» nın tarihi tefrikas: Bİ YA Bİ İİ Kanlı bir Diye sordu. Delikanlı, " korkusundan #itriyerek; — Şevketlü hünkârm efendim.. dedi, cümle erkânı devlet ve ülema ve meşâ. yih kubbe altındadır, teşrifinize munta. zırdırlar, ağlaşırlar. Bu delikanlı, sarayın en büyük zabit. lerinden, Muradın en sevgili gözdelerin. den Silâhtar Melek Ahmed ağa idi, Aslen Abaza idi, Babası, Tophanede yerleşmiş Pervane kaptan diye anılır bir gemici idi. Anasi tarafından, Ku İliya Çel in akrabası olurdu. Muradın babası birinci Ahmedin son zamanların. da pek küçük bir yaşta saraya alınmış, zekâsı, güzelliği, hizmetindeki tiz canlıl- ği ile Muradın nazarı dikkatini celbetmiş, has oda; alınmış, oradan da, yaşının küçüklüğüne rağmen sarayın en mühim ve en büyük zabitlik'erinden biri olan silâhtarlık ile şereflendirilmisti. Padişah İle divanı hümeyun arasında bütün res- mi evrak silâhterın elile gidip geldiğin- den. silâhtarlar, devlet idaresinde en mü. him rollerden birini oynarlardı. Murad. Pervâne Kaptanın oğlum: Vk defa yaya ciriğinde görmüştü. Kendisini fev- kalâde beğenmiş: — Bu çocuğu hes odaya alsınlar! Demişti; sonra da huzuruna getirte- rek — Adım nedir? Dive sormuştu. Genç Abaza: Ahmed! Demişti. Musa Çelebinin lâkabını bizzet padi. şah takımş, mehter takımından yanına aldığı gün «Musa Melek» diye hitab et- mişti. Fakat Abaza Ahmedin Jâkabını, “İhas odadaki arkadaşları takmışlar, onlar da, Ahmedi ilk gördükleri için, araların- deki öbür Ahmedlerden ayırd etmek & cin «Me'tek Ahmed. demislerdi. İhtilâ ciler tarafından yaralanmak Üzere isteni- lecek olanlar #racında Melek Ahmed &- iBanın adı da belki en basa vazılacaklar- İden iri, Mesalelerin ısığında, Murad, Me- İlek Ahmedin de çok ağlamış olduğunu farketti. İrl siyah göz'erinin etrafı kıp. kırmızı idi, Podisah, kuşağının içinden mintanmın eteğini çekti, sıktı; ve Melek Ahmer oöayva: — Ahmed., yağrmır iliklerime işledi, İstmdi hamama giderim. seni orada din- leriz. Dedi. Has odalı Siyavüs bodur simsir ağaç- ları arasından. sarayda büyük hamsm idenilen ve Mimer Sinan tarafından Jkin. İci Selim icin yapılmış olen giden yola İsaptı. Has odabaşı, has oda zülüflülerile den kostular. Arkasındaki kalabalıktan pedisabı, silâhtar Melek Ahmed ağa, bostancıbası, hezine kethüi- me rin hilkat günün birinde müvazenesini Xay- betmiş, hurdahaş olmuş, mahvalmuş bir en. kaz halinde görülür. Erkek kendi bahtsız €. seri karşısında gefkal (o duyacağına, ondan tevahhuş eder. Himaye ve sahabetini bile ondan esirger ve kadın bir müddet sendeler. Çırpınır ve nihayet düşer.. Hayır bayır. Bana söyletmeyiniz.. Uzun meslek hayatım. da derinden tetkik ve teşhis fırsatını bul duğum aci hakikatlerin muhassalası bir ta. eladır: «Bu bahiste erkek, ekseriya, kendi yavru. bir yamyı elüyora Yazan: Refik Ahmed Sevengil ve aşk ile seviyorum. Çobanın sevgi ışı-İten dökülen sular toprağın göğsüne girip|pek kısa bir mesafede olan yukarıki düz- ğından parlıyan gözleri benimkiler ka-lorada toplandı; fevvareler seklinde fışkı-|iğe güçlükle çıktık. Geniş bir meydan toprak sokaklı, bahçeleri wlerinin bir- birine girmiş manzarusı görülüyordu. Meydanın bir tarafında da mozayık cam- ları güneşte parildatan küçük bir kilise. ve iğri büğrü arada yenilmekte olan yemeğe olsun ve- İtişmeliydik. Rita, çobana kestirme yolu sordu, yokuştan aşağıya inmeğe başla- dik. İliklerime kadar sevgi ile doymuş, ha- fiflemiş, boşalmış ve rahatlamış bir hal- Garib : Maddeleri arasın- sevgi ile çarpmaktadır; danı oradan çıktı; fakat ey Apollon, ey şehvani ilâh Pan olmalıdır, yahud onun|daki benzerlikten dolayı mu, nedir, Liza- çoban olan ilâh, ben|ruku! ya karşı olan hislerim de tatmin edilmiş vaziyette... İKİNCİ KISIM Lizadan Ayşeye mektub Sevgili Ayse, > Siz Atinadan ayrıldıktan sonra Hüse- bir. Sayfa BATAKHANESİ Yazan: Reşad Ekrem tasavvur dası, kızlar ağası, bir de ak hadımlar «- Hası takib etmişlerdi. Hamamın «camekân: adı verilen va İpadişahın soyunma yerini teşkil eden birinci salonun, muazzam ve muhteşem avizesinin yüzlerce mum ile hamamın içinde, göbek taşının ortasında duran on sekiz kollu gayet büyük bir altın şam. danın her biri bilek kalınlığındaki bal- mumları derhal! yakılmış, mermer taşlık iüzerine ipek seccadeler serilmiş, sırma işlemeli atlas bohçalardan padişahın ipek hamam takımları, sürat fakat itina ile hazırlanmıştı. Has odanın zülüfler ağalarından dört tanesi, padişahı daha kapıdan karşılayıp koltuklamışlar, ayağından çamurlu ve ıslak yemenilerini alarak mücevherli bir iterlik givdirmişler, ve hemen hiç yere bastırmadan, «camekân, ım, kapıdan gi- rilince tam karşısına gelen ve boydan. iboya altın kafes ile bölünmüs bir daire- İye, uçurur gibi götürdüler. Dört delikan- h. padişahı bir dakika Hi e soydular, Vücudünü ipek havlularla sitip kurula. dıktan sonra. beline, alt kenarında incili bir sacak bulunan vaha biçilmez bir fbri- köşesinde altm sırma ile turası işlenmiş Bursa isi nefis bir havlu atmışlardı. Padisahm sırtından cıkon ıslak elbise ve camasırlarla mücevherli hançeri, mü- ceyherli santi, kusağının üstündeki sıva- ma elmas kakmalı kemeri biri amber di- #eri inci, iki tesbihi vesair eşyası, orada bulunan hazine kethüdasına teslim edil misti, Dört has odalı gilman, padisahın kol- tuklarına girerek kendisini altın kafesli bölmenin önüne kadar götürmüslerdi. O- rada, diğer hassa tellâklerinden iki ar- kadası ile bersber ayni süratle soyunun hayırlanmıs ve bellerine fbrisim o Deşte- mallar kuşanmış olan Sivavüş bekliyor- du. Prdisshın ayağına fildişi bir nalin giydirdi; kadife üstüne sırma nelıslı tas- malarına. en azdım beser vüz kırat gelir birer zümrüd yerlestirilmisti. Padişahın sağ kolundan Siyavüs tuttu, arkadaslarından biri de sol koltuğuna etrdi, İlcüncüsü de, altın bir e! şamdanı, İle öne düştü. Padişah ile beraber hama- ma gelmiş olen sarayın bes büyük zabi- ti, yerlere kadar eğilerek Muradı bir ke- re daha selâmladılar. Mured, silâhtarı Melek Ahmed ağaya dönerek: — Ahmed. gayri ben 'bu gece hamam- dan çıkmasam gerektir; tiz var git, Se- ferli odasının güzide sazende ve hânen- delerinden ve ekli maariften beş on zü- Tüflüyü seçip göndersinler. ve şeyhislâm Yahya Efendi, Defterdar Mustafa Paşa ve sen gelip soyurrp benimle beraber 6- Tasmız, ve tiz benim serbetim hazırlasın» lar, buraya göndersinler... Dedi, Sonra, Siyavüş ile arkadaşının çıplak omuzlarına iki elile vurarak biraz wesklaşmalarını işaret etti ve Melek Ah- medi yanma çağırarak gözde silâhtarının kulağına: — Kara Aliye söyle, iki gözide yamağı #e şehzadeler dairsine varsın, Büvük kapıw içerden muhkem kapatıp emrime muntazır olsun! (Arkası var) yin Gerçek te arkanızdan defolup gitti; yoksa sizin bindiğiniz trende mi idi, ay- ni vasıta ile mi seyahat ettiniz; farkında değilim. O menhus Olimpiya gezintisin- de herkes olimpiyad konferanslarını din. lemek üzere toplandığı zaman Hüseyin Gerçeğin mahud aktris Rita ile kaybolup çıkardığı skandali hatırlarsın. Eski olim- piyad oyunlarının yapıldığı sahadan'o- tele döndüğümüz zaman onlar meydan- da yoktu; yemeğin sonuna doğru kan ter içinde geldiler, kafile halinde gidilen yerlerde bir kadurla bir erkeğin kalaba. İıktan gizlice ayrılıp kimsenin göremi- yeceği tenha köselere çekilmelerine ne gibi manalar verilebileceğini düşünme- den giriştikleri rezaletin uyandırdığı fe- na tesir beni bâlâ, hatırladıkça sinirlen- İdiriyor. Kendimi tutamayıp, yaptıkları. İnn ayrb olduğunu yüzlerine karşı söyle- diğim zaman Hüseyin Gerçek bayasızca kayaların arasında) Vakit öğleye yaklaşmıştı; otelle bir gülmüş, Rita daha ileriye vararak hare- | ketlerinden dolayı kimseye hesab verme- ğe mecbur olmadığını söylemiş ve bena 'adetâ hakaret etmişti, Olimpiya kasaha- İsında bu sahne ile başlıyan dargmlığı- Imızdan sonra Atinaya nasıl soğuk ve t- İzüntülü bir hava içinde döndüğümürü hi- liyorsun. Atina İstasyonunda bizi bekli- yen kocama, Rita ile Hüseyin Gerçeğin rezaletlerini anlatarak ikisinin de bir daha evimize avsk basmasına asla müsa- ade etmemesi lâzım geldiğini söyledim. Ertesi gün siz Selâniğe hareket et Hüseyin Gerceği istasvonda kalabalığın icinde uzaktan görür gibi oldum. Rita fe bir daha karşılaşmadık. (Arkası var)