Hergün Pahalılık hareketinin Bir ucu ihracat işine Day anır EU. uhtelif eşya fiatlarında görülen pahalılanma hareketi birkaç haf- ta var ki, günün meselesi haline geldi. Gazetelere bakıyorsunuz, muharebe- bin daha ilk günlerinde başlamış olan pahalılanma hareketinin devam ettiği noktasında müttefiktirler. Bu hareketin bilhassa manifatura eşyası üzerinde gö- rüldüğünü söylüyorlar ve ihtikârdan bahsediyorlar. Hadise doğru ve hadise üzerinde gös- terilen asabiyet te tamamen yerindedir. Dün şahsan tecrübe ettim. Alışkın ol- duğum bir manifetura maddesini alacak- tam. Pazarlıksız satış. kanunun yapıl - mamodan yarım asır evvel tatbike baş- Jamış olan çok eski bir mağazaya gittim, aldığım madde için benden 695 kuruş is- tediler, halbuki pek iyi hatırlıyorum, ge- çen sene wyni madde için 495 kuruş ver-! miştim. Yükselme nisbeti yüzde 40 dır. ” * Hadisenin sebebini arayanlar derhal hükümlerini vererek: i — İhtikâr, damgasını yapıştırıyorlar. Bu kelimeyi herhangi bir zamanda bir maddenin fiatı göze görünmiyen bir se- beble yükseldi mi mutlaka işitmişimdir, fakat idari tedbirlerle önüne (geçilmiş Bir fikir bir efbiseye benzer, bir yü: da tersi de kullanılır, battâ 1 kündür. Bomba mucidi 13 olduğunu hiç hatırlamıyorum. Yalniz bu defa müstesna bir harekete şahid oldum. Ticeret Vekili Nazmi Topçuoğlu tica- ret kaidelerini sadece nazari olarak de- il, ameli olarak ta öğrenmiştir, bütün) mekanizm-smı bildiğini gösterdi. Bir müddettenberi şehid olduğumuz fiat yükselişinde ihtikârin gerçekten mü- him bir rolü vardır ve Ticaret Vekili bu rolü tesirsiz bir hale getirmenin naml mümkün olabileceğini derhal bulmuştur, ittihaz ettiği tedbirler arasında bilhass: iki tanesini çak mühim buluyoruz: 1 — İthalât tüccarınin dışardan getirt- tiği malı bankay terhin ederek veya bir | müddet gümrükte bırskırak piyasaya çıkarmadan önce fistlerin yükselmesini beklemesi mümkündür, bankalar bu yo-| İun takib edilememesi için mal üzerin» #vans verme muamelesini tatil edecek-| lerdir. 2 — Gümrüklerde vaktile A'manya- dan getirtilmiş, feket tarifenin hangi! maddesi hükmüne gireceği noktası üze- rinde tereddüd edildiği icin çıkarılama-| mış 2 milyon liralık manifatura eşy yardır. Bu eşya bir defaya mahsus olmak Üzere asgari tarifeye göre gümrüklendi- rilerek çıkarılacaktır. Görülüyor ki Ticaret Vekili cok iyi bildiği mekanizmanın en can alacak diş- disini derhal görmüs ve bu dis'iyi isle. mekten alıkoyacak tedbirini de hemen bul muştur. Yalnız bu tedbirlerin vaziyetin muharebeden evvelki hsle geleceğini ü- mid edersek kendi kendimizi aldatmış oluruz. Pahalılanma hareketinde biri önüne geçilebilecek, diğeri de gecilemiyecek iki vaziyet vardır, Önüne geçilebi'ecek va- ziyete Ticaret Vekili en doğru tedbirler- Je karşı koymuştur, bunun tesirini mu. hakkak ki göreceğiz, fakat bir de önüne geçilemiyecek vaziyet varır ki, o da doğrudan doğruya harbilen doğmaktadır tabiidir. * Dün bir manifatura taciri ile konuşu- yordum. Bana şunları söyledi: — Her şeyden evvel bu mağazanın sermayesinin mahiyetini tesbit etmek lâ- zam, Eğer bu sermaye şu kadar bin lira- dan İbaretse ve ben elimde mevcud mah satıp şu kadar bir lirayı topliyarak bu işden çekileceksem ortada mesele yok- tur, malımı dünkü fistile (o verebilirim. yok eğer benim sermayem şu kadar fani- Iâ. pijama, kravat, kumaş vesaire şeklin- deyse ve ben bu ticarete devam edecek sem o zaman her sattığım malın yerine Yaşında bir çocuk 13 yaşlarında bir İngiliz talebe - sinin yeni bir bom ba icad ettiğini bu sütunlardı oku - muşsunuzdur. İle- rinin yüksek âlimi diye anılan bu ço- cuğun icadını, fen dam'arı alâka karşılamak- tadır. Resimde kendisini bir ma - kine ile uğraşırken görüyorsunuz. Kanadalı teşizlerin tsberrüü Kanadalı beşizler, muhafızları vası - taşile Kanada Kızılhaçı cemiyetine 200 İngiliz lirası teberrü etmişler ve: «Kusu- ra bakmasınlar, biz çocuğuz, kumbara - mızda bu kadar para birikmişti, Onları verdik!» demişlerdir. nır, dış piyasada ize gerçekten &©z çok ükselme vardır ve bu yükselme oradan get, ğimiz mallar için bizde de tesirini gösterecektir ve tabiidir. Bütün mesele dış piyasa ile iç piyasa arasında müvaze- neyi muhafaza edebilsnektedir. Bu ise ih- racatımızın artmasına, yani hariçten mal getirtebilmekliğimiz için, istediğimiz ka- dar getirtebilmekliğimiz için elimizde fazla miktarda evnebi pörası bulunması- na bağlıdır. Bizce muadelenin en güç! noktası da buradadır. * İstatistiğin gösterdiği hakikat şudur: Türkiye üç ay evveline gelinciye kadar ihracatının yüzde 70 ini Orta Avrupaya yapıyordu. ithalâtmın bir o kadarını da oradan temin ediyordu. Bugün o yo! ka- panmıştır. Şimdi bizim için mesele, bü- yük mesele ithalât kanalını olduğu gibi ihracat kanalını da serbest memleketle- re çevirebilmektedir, ve anlaşılıyor ki bu yel üzerinde yürütmektedir. Bunu ya» pabildiğimiz takdirde muhtelif eşya flat- larında gördüğümüz yükselme hareketi- nin çek hafif kalacağına inanabiliriz. E.U. ar halinde tersi de kulli - nıldıktan sonre eskimiş olan ilk yüzüne avdet etmek müm- SON POSTA gpLle zü eskidikten şonra Hergin bir fıkra Tehlikeli sahne Tiyatronun en Kıymetli ektörüne, yeni piyeste bir ro” vermişlerdi. Ak - İ tör ikinci perdede yüksek bir yer üzü koyun düşecekti. zaman yarelanması iyatro müdü- nünde tutarak, aktöre benziyen birini bulmuş, ve piyestek rolün bu kısmını ona yaptıracaktı. Aktöre haber verdi: — Hiç korkmayın, size benziyen biri bulundu, tehlikeli sahnede sizin İ yerinize o çıkacak. i © Aktör, tiyatro müdürüne rica etti: i — Ne olur,dedi, ona söyleyin; şimdi benim evime kadar gitsin; ka- nma, bu gece eve gitmiyeceğimi de haber verip buraya dönsün! EE ii Khk İngiltere Kral ve Kraliçesi harbdenberi ük defa tyatroya gittiler İngiltere kral ve kra'içesi ilk defa olarak | tiy gitmişlerdir. Mütemadi teftişleri yüzünden epeyce yorulmuş bulunan kraliçe, seyrettiği neş'eli revüleri büyük bir hazla seyret - miştir, Narolmon bünük burunluları sevsrm's! Napolyonun buruna pek ehemmiyet verdiğini biliyor musunuz?.. Askerleri - nin, zabit kumar rinin burunla- rını tetkik ederek büyük burunlu olan - ları terfi ettirdiği, 7fra bu gib! insanlarin cesur çıktıklarını tecrübe ile anladığı bir tarihi vakıadır. roya Ağa Han yarıs otlarını satlı Üç defa Derby yarışlarını kazanmış 6- lan meşhur Ağa Han, yarış atlarından 33 tanesini, 45 bin İngiliz Tirasına sat - mıştır. Satış iki saet içinde olup bitmiş, İen pahalı atları Amerikalılar almışlardır. Yer yüzünde yeni fikir, yeni teşebbüs, görülmemiş hare- ket çok azdır. İnsanm mehareti eskiyi yeni gibi gösterip gösterememesinde, asırlarca evvel bilinen 'bir fikirden yeni bir menfaat çıkarıp çikaramamasındadır, SOZ ARASINDA Rochefoucauld der ki. Artık mes'ud olarak Dolaşan eski haydud Amerika liların meşhur haydudla- rından Alkapone - nin serbest bira - kıldığım bu sü - tunlarda yazmiş - tık, Boş bir adada bulunan Alkatroz hapishanesinde se! kiz sene ömür çü- rüten Alksponeyi burada mes'ud bir halde. otemobille gezerken görüyoer- sunuz. İngilterede yat ve kotra sahibierine askeri voz'feler veri'di İngiltere bahriye nez#reti neşrevle-| i bir emirbame ile bütün kotra, yat, blerini askeri vazife ile mü| Bünlar şaflarda İvazife göreceklerdir. Bilhassa töhtelba İhir ve mayn aramalarında bunlardan! İbüyük istifadeler temin edileceği mu-| Ihakkak addedilmektedir. Bu gibi bahri merakib sahibleri bah riye nezaretinin bu emirnamesinden fevkalâde memnun olmuşlardır. Neza-| ret onlara «fahri zöbite rütbesini ver.| mistir. Fakat her bir yat ve kotraya! bir bahriye çavuşu ikame eylemiş - tir İngiliz Kralı cöpheye | | giderken İngiltere harbiye nezareti, kralın cep- heye vaki olan seyuhatini gizli tutmak İs- temiş. fsket kral bu kararı bozarak: — 'Tebaamın benim nerede bulundu - Iğumu bilmesi hakkıdır. Fransaya yapa - İcağım seyahatin heberini Alman kaynak- larnmdan almamalıdır demiştir. Burun üzerine de Londra matbuat bürosu bir bülten neşreylemiştir. ekle Kaka lk Eg Mg YK e 0 a EMER ŞE MEEi Y İSTER Bir arkadaşta şu fıkrayı okuduk: «— İhtikârdan, gittikçe azıtar, gemi azıya alan piyasa soygunculuğundan konuşuyorduk. Bir geçen şu vak'ayı anlattı: Benim arabamın cam, sileceğin İNAN, ikide birde aşırırlar. İSTER İNANMA! I şündüm. Mağazanın karşısındaki bir tanıdığa baş vurarak, | ettim. — Dostum gitti, arkadaş, : başından biraz evvel pazarlık ettiğim cam sileceğini simasını 'rica İsiyetini Tanrısımın kufsiyeti Sözün kısası Mukavele.. Muahede.. Num, E EKPOM TAİ gi U mumi Harixlen sonra kulaklar” imza sık sık şöyle sözler oldu: — Filün devlet falan devletle areisr#” daki dostluk, ademi tecavüz, ticaret VE” yahud diğer herhangi bir mevzua dair © len arukavelenin hükümsüzlüğünü etmiş! Bu türlü haberleri duyan ve dünyan”? bu gayri maku! vaziyeti içinde hâlâ mi kal olmağa çelişan adam kendi kı şöyle bir sual soruyor: — Madem ki muahede ve mukavelel€ rin altına konun imzaya riayet eden YOR tur, o halde cihan diplomatlarının hifi anlaşma peşinde koşmalarına ne JİzUÜ var? Hakikat budur ki, bir iki devlet istiSiğ edilecek olursa diğerleri beşeriyete Gö çirkin ve gayri ahlâki bir misal mektedirler. Hattâ içlerinde bazıları ba da ileriye giderek, ahde vefa mek dürüstlüğüride bulunan müjletlei? amanın icablarını takdir “edemiyeği. «adar geri, miskin ve zayıf telâkki der muahedenin altına imza koymâğ neticesiz bir merasimden ibaret sayaf, devlet adam'arı bizzat kendi yurd 1 rma da suimisal olmak suretile fen ettiklerini idrak eylemiyorlar mu? p Ahde vefa sosyal hayat ve nizamın mel taşlarından biri ve belki en so lisidir. Her ferdin gündelik hayati ve riştiği bütün işler © ferdi diğer ferdj&e” bağlıyan bir sürü mukavelelerle meki. yeddir. Herkes bu mukavelelerin baz” İaydesim, bazan da zararını görür. ys her ne pahasına olursa olsun o muki lelere sadakat göstermekle mükell€ Aksine hareket ettiği takdirde sosyal Se miana dabilindeki yeri kendisine ; İmeğe başlar, “Dünya a töst olmamak için yapıl rm, trenlerin vaktinde kalkmaları. kaklarda arabakırın sağdan gitmeleri. nafın tem ölçü ve terazi kullani eş borçlunun borcunu ödemesi, komşü komşuluk haklarma riayet eylemesir mektubların sahibinin eline vakti! rişmesi, kavinin zayıfı ezmemesi, tn vatandaşa, vatandaşm devlete ve müzaheret göstermesi lâzumdır. bütün bühlar zımni birer mukav€ kurulmuş vaziyetlerdir. Hergün imzasını inkâr eden, saab dünden nükül eyliyen, muahedeleri Sek devlet © adamların O bese şman: sddetmek yanlış değildir. gün içinde çırpmdığımız buhranın Odd ca sebebi, bu çirkin göreneğin döl devi ğu ahlâk bozukluğudur. idi Bu ahlâk bozuk'uğunü düzeltmek, je gelecek nesiller epey zahmet çek as dir. Zira, sosyal nizamın iadesi, De ei” hakkaniyet, dürüstlük ve ahde ve” humularını iadeye beller ii bir Bu acı düşün adil eden tesellimiz, biz Türklerin, bu kötü sid çok şükür dışında" bulu nduğumuzu mektir. e Necib Türk miVeti verdiği s0. yaf ile bir dör «Söz bir, Allah bir!» darbımeseli i çedir!, Bir amele 7 metre yüksekten yaralan. Sultanhamamınâz Ata zasına aid enkaz işlerinde çalıştık pis lelerden Karahisarlı Hüseyin» rinci kat mendivenleri yık AR 7 metre yükseklikten düşerek , ağır surette yaralanmıştır. lzali g5 Yaralı amele ifade veremiY halde Cerrahpâşe hastanesine Mean * mış, kaza etrafında tahkikata b çarp" * iye Si Sirkeci - Topkapı hattına i$ man Hasarın Kr ir Taşkasab virajını dönerken» cEfAD gelen "soför Salat lanmakta olduğu kamyonla ys Bu müsademede kamyon VE. çğı0” vay ehemmiyetli surette enızlardır. Kuml #ens 20 o. wwe e -—..»» DB» .—— — Biraz evvel ayırdığınız âleti veriniz. İşte 125 kuruş- Demiş # Fakat satıcı, üstünden beş dakika geçmeden bu kere: — Evet verelim ama, «125» e olmaz 135 kuruş isterim! Buyurmuş. Hemde bu insüfsızlığım bir faturaya geçir - mekten de çekinmemiş. Arkadaşım bir elinde ailecek, birinde fatura De geldi. Ben de faturayı komisyona gönderdim. Ne cevab alsam be- Zenirsir ş* —On teş kuruş pullu bir istida ile müracaat ediniz!» INANMA! derhal yenisini koyacağım için malrmı günün piyasasile satmak mecburiyetinde olduğum aşikârdır.» . * Düm konuştuğum manifatura tacirinin fikri doğru mudur, değil midir, düş miyelim, yalmz işaret edelim ki, bu fikir sıdece tek adama münhasır değildir, bü-| yük, küçük birçok ticaret mühlesibinin de ayni muhakemeyi yürütmekte olduğu muhakkaktır. Bu bakımdan şahid oldw umuz pahalılanma hareketinin. ihtikâr haricinde kalan kısmı dış piyasaya daya- Ebemmiyetli bir şey olmadığı için, ber çalındı yenisini İkineitay"in alırım. Şu bir oy içinde de üç tane aldım. Araya en çök on günlük fasılalar girmiştir. Birincisini eskisi gibi altmış kuruştan sine, 65 kuruş istediler. Üçüncüsü için Bu utanmazlık karşısında sinirlenip di Fakat sonra memlekette bir ihtikâr komisyonu kurul nu ve namuslu vatandaşların bu kömisyona vak hazırlıyarak yardım etmekle möükelle? bulunduğunu dü » İSTER İNAN, iSTER