Tü rkiyede satış rekoruna sahib bulunan birromanın müellifi sefalet içinde öldü! Zavallı Saffet Nezihi.. Allah onun değil, bir çoklarımızın taksiratını affetsin! Saffet Nezihi ölmi kimsenin haberi yoktu. köy akıl hastanesinin derisinin torbasında bir yığ imsesiz, alâkasız, sessiz, sa » ü duymıyan kalmadı Pek çok kimseler birdenbire, «Saf « ft Nezihi» ismini hatırlayamazlar. Bu| İsmin yanına muhakkak «Zavallı Nec-| det» i katmak lâzımdır. Dün nasıl Saf.| fet Nezihi ismini «Zavallı Necdöt» siz hatırlıyamıyorsak, bugün. de ondan bahsetmek için romanının ilk kelime - sini gene isminin başında bahtsız öm- rünün alâmeti farikssı gibi alarak, «Zo- vallı Saffet Nezihi: demek: suretile baş lamak mecburiyetindeyiz. Zavallı Saffet Nezihi... Hanei tarafından tutsanız, o bak dan zavallı sıfatını kaldırabilirsi! * Edebiyat kitablarında yeri yoktu. Edebiyat tarihine de eminim yazmı; caklardır. Bir çoklarının #ihi» isimli bir muharrirden haber) bile yoktur. Fakst bütün bunlar vallı Necdet»in en çok okuna Jan bir eser olmasına mâni midir? Bu eser, Türkiyede hiç bir kitaba na- sib olmıyan bir rağb: a7 30.000 satıldığı söylenir. Ban $ ki diyenleriniz bulunur ki, Türkiyede asılış rekorunu kıran bir Yo - bi nasıl olur da sefalet için- de ölür?. Ben daha «sefalet» kelimesi yaşadığından | Fakat Bakır - bir kovuşunda am - ki. ni kullanmadım. Siz bir hastane kov. |, alâkasız — deyişimden buna intikal ettiniz se, haklısınız. evet Saffet Nezihi yıllarca - bırakalım do - Iambaclı ifadeyi - sürünmüştü. Şimdi suslinize cevab O .verebilir! Basılış ve satılış rekorunu kıran bu €- gör, müellifine kaç kuruş temin etmiş. tir, bilir misiniz? o Hayır, eser denen nesnenin, müellif denen adamın, emek denen sermayenin, Ankara caddesi de. nen yerin haysiyetini gülünç etmemek için, müsaade ediniz de, kuruşla Hate edilecek, bedelile bir hafta gecinilmi - yecek bu meblâğı söylemeyeyim. * — Saffet Nezihi ölmüş! Dediler. Gülümsedim, sevindim.. Sevindim, çünkü, Saffet Nezihi kur- tulmuştu. Onun neler çektiğini sefelet deryası icinde nasıl hiç bir tahlis ümi- di olmadan çırpındığını, tabiatın ve ce- miyetin insafsız yumruklarını kafa - Ve ben, benim içi çırpınan bu kizs, başkasını sevmek suretile hinayette ber-| devamım... Son günü Ferhundenin ellerinden tu- tarak: — Ferhunde, kardeşim; dedim, sana e- bediyen minnettai Bundan sonra ba- pa hakiki bir ağubey görile bakabilirsin. görmüştür. En |? n kemik! $ iin orlasına nasıl insafsız. a yediğini benim kadar bilen pek «2. ği istiyor » konuşmağı öyle pi in sızlar, pek feci bir va - Saffet Nezihi. Bu isti # neler hatırlatmıyordu. ir devri ağ- Istmış, muğlâk bir roman devrinde te- miz ese" vermiş adam. Çocukluğumda, mahallenin genç kız» | larının bizim evde toplanarak yumru vumru olmuş gözlerile «Zavallı Nec »- detsi okuduklarını daima ( hatırlarım. O zaman her ev, aşağı yukarı bizim ev. di. Denilebilir ki halk arasında o «Çalı Kusu», «Zavallı Necdet» den daha az okunmuş ve beğenilmiştir. * Aksarayın bir köşesinde, evin leş bir odasında ve.. yetsin de fecastini ifade edemiyeceği bir dekor ortasında meflâç «Zavallı Necdet» muharririle karşı karşıya gel- dik. Bu karşılaşma hem meslek bakı » ir hem de kafamda eserlerile çi « küçük bir «Feci vazi » «Son Posta» nm tefrikası: 22 Seninle yeryüzünde en çok meşgul ola- cak insan benim. Ferhunde sapsarı oldü ve odadan çik- tı, Aşağıya indiğim zaman onun ağlıya- rak gittiğini söylediler, İyiliğe bu derece vahşiyane ve caniya- ne mukabelemden dolayı, kendimden tik- sindim. Ne alçak ruh'u insanım Allahım! Ne bedbahtım!... Bütün Kararlarımı a'tüst ederek beni de, Ferhundeyi de nevmidinin cehenne- mine fırlatan o adını bile bilmediğim kr za niçin resgeldim?. Şimdi ben de Ferhundeden farksızım: Seviyorum, fakat... Hayır!. Bir farkımız var: Öğretmenler odasında yarıma çağır- dığım Ferhundeyi bir kenara çektim” — Akşamüstü mektebden beraber çi- kalım; sana söyliyeceklerim var.;, Ferhundenin, tıpkı benim gibi, ümidsiz bir aşkın elinde, ateşe tutulmuş bir mum vaziyetile eridiğini vicdan ezabı içinde görüyorum. Akşamüstü mektebden beraber çıktık. Derhal söze başladım: — Ferhunde!. Ben her şeyi biliyorum; fakat sana el uzatamamak mevkiindeyn: Kir. zilen «Saffet Nezihi» bakımından ha - kiki bir sukutu hayal oldu benim için. O, bakımsızlığını nının, yastığı - Inn temsil ettiği bir hayat (ortasında Gen de mâhrum bir haldeydi. Felç şamarı pek şiddetli indirmişti. Müşkü- lâtlea konuşabiliyordu. Hastaneden ye- ini çıkmıştı; — Bir #rayanım soranım yok.. srka- da bu kadar arkadaş, dast bıraktım sa- nıyordum. Sıhhatim, param gibi arka. idaşlar de beni yüzüstü bıraktılar. İşte gördüğünüz bu kötü şartlar içinde ya - şamağa mahkümum. Bu tazellumünü bir nasihat mi ta - kih etmişti: — Edebiyata meraklı olanlar, edebi. yale intisab etmek isteyenler (o zinher havatlarım başka bir vadide temin et- meden kalemlerine davanmamakıdır - Ilar. Geçimlerini buna bağlamak iste - jyenleri husran bekliyor. Ankara caddesindeki birkaç tabı boş tanımı bir dolab beygiri gibi suladık - item sonra eline geçen telif hakkını söy- renksiz yüzü pembeleşmisti: Aldığım: söylemeğe utanırım. Bir hamal bir haftada daha fazlasını kaza. nabilir. ç olmazsa lâkadar olmasını temenni uat Cemiyeti o yardım ba' tabi efen - Incek ki, onu aramış bulmuş, çıkarken de yastığınm altma biraz bir şey bi - İrakmağ | Ona bir müddet sonra hükümetin e - Daha doğrusu” hükümete mensub bit arkadaşı imdada yetişti. İBöylece «Zavallı Necdet» muharriri da ha kö'ü şartlar içine yuvarlanmaktan İkurtuluverdi. | Bir gün Yenikap: yolu üzerinde bir ikahvenin önünde gördüm. Başı göğsü. ne düsmüş, göğüs ( ve başı bastonuna dayanmıştı. Ayak üzeri birkaç lâf attık Biraz Iv! olduğundan, yavaş yavaş kendine geldiğinden bahsetti. Bir iki ay sonra da «Son Posta» da vazmağa başlad ğım, «Unuttuğumuz adamlar» serisi çin kendisini bulmak icab etti. A yerde ayni halde buldum. Suallerimin İcevabını yazarak vermeği tercih eyle - (Devami 11 inci sayfada) ÖLDÜRMEDİM !hep Alman kızının ismini sayıkladınız. — Heyhat Ferhunde; keşki öyle olsay- di... Hayretle yüzüme baktı; devam ettim: — Lizbet Zaydel, bu defa başka bir üviyetle, karşıma çıktı. | — Hiçbir şey anlamıyorum Bây Gü- meş... | — Anlıyacaksın yavrum; Lizbet Zay- İdelin son sıcak küllerine de mantıkkm dan, muhakememden, şuurumdan ve . İmilliyetimden sular dökerek o ateşi sün- O seviyor, | Bu halden duyduğum vicdan azabını, im-|dürmüştüm. Şimdi, onun yerinde, onun içarpışmakta olan cesur Finlandiye or- jdusu başkumandanı mareşal Manner » |beim bir İsveç baron ailesine mensub (dur. Finlandiya Rusyaya tabi bulunduğu sıralarda Rus ordusuna intisab etmiş olan Gustav Mannerheim liyakatli bir Rus zabiti gi harbine iştir lıklar göstermiştir. 1914 harbi patlak verdiği sırada Var- govada bulunan mareşal hassa mızraklı giayının mühim bir kısmına kumanda etmiş, &Z sonra ordu kumandanlığına tayın edilmiştir. 1917 senesinde Romanya cephesinde ! | Finlandiyaya dönmüştür. İşle bu sırclarda, Rus cephesinin sar. sılması üzerine Almanlar general Von Der Goltz'ün kumandası altında bulu- nan bir fırka gskeri Finlandi lerinde müttefikleri £ eylemek ve bazı Finlandiya ek idi. üslerini neral Von der Goliz plânunı tatbik ede- memişti. 1917 senesi Kânunuevvelinin dör - (dine günü muvakkat Finlandiya hü. kümeti Rus ordularının Finlandiya ü. zerine yürüdükleri sıralarda Finlandi- ni ilân eylemiş idi. Ayni zamanda memleket dahilinde ht hareketi de genişliyordu. General Mannerheim vatanperverle- ri topladı ve gönüllülerden mürekkeb bir ordu vücude getirdi. muvakkat hü kfimet mütereddid idi. Kuvvet müva. zenesi müsavi değildi. Mes'uliyet azim yanın İstiklâ idi | Büyük kumandanlarda görülen bir lazim ve metanet ile yeneral Gustav si- yasi şahsiyetlerin tereddüdlerini izale Jed eek taarruza geçti; Rus orduları İbozguna uğradı fakat Helsinski Rusla. rm ellerinde idi. Bu şehri kurtarmak Icab ediyordu. General Mannerheim gene tereddüd etmedi; Ruslara karşı hücuma geçti. Bu muharebeye « Tempere harbi » adı verilmişti. 1918 senesi Mart ayı mın 15 inci gününden Nisanın beşine kadar devam etti. Ruslar tamamile mağlüb oldular.Finlandiya Otamamile kurtulmuş oldu. Halkın arzusu ile devlet reisliğine seçilen general Mannerheim o zaman şu sözleri söylemişti. . — Ben neib olacağım. Bir diktatör olmıyacağı Yazan: Zeynel Besim Sun kaddermiş Ferhunde. Ben Lizbet Zaydeli değil, onun başka bir hüviyete bürünmüş ikinci nüshasını seviyorum, — Kim bu kiz Bay Güneş”, — Söyliyeceğim Ferhunde.. sana der- dimi döktükçe papazın huzurunda günah çıkartmış dindar bir hıristiyan gibi f6- rahlıyorul. Beni affet Ferhunde. beni anlamanı senden yalvarıyorum. Ben bir bedbahtım, bir talihsizim Yerhunde. ben husumete değil, cidden merhiamete lâyık bir zavallıyım; beni sffet... — Kıznın kim olduğunu söylemediniz. sevilmilyor. Bense sevgilim için tamamile Kânı yok, anlatamam. Senin karşında bir değişmiş hüviyetli tem benzeri için par-| Lizbet Zaydele çok mu benziyor?. bir meçhulüm... * — Ferhunde, kardeşim!. o Biraz bana! gelir misir?. — Buyurun Bay Güneş... — Ağabey demeni tercih ederdim. Maamaflh senin istediğin olsun. — Bir şey mi söyliyecektiniz? biliyorum. — Neler şöylüyormnuz kuzum Bay Hişmet?, — Ne söylediğimi biliyorum Ferhun- de; sen de benim nasl unulmaz bir der- in zebunu olduğuma biliyorsun. İnimet kâfiri, bir bayağı adam olduğumu 'lıyan cehennem, mâslesef mahşere kadar İ sönmiyecektir. Seni mes'ud etmek, se- İninle mes'ud olmak için ne mümkünle hepsini yaptım Ferhunde. Sans ol uzata- mamak, senin müşfik kucağında günün zahmetlerini, elemlerini, yorgunluklarını dindirememek benim için büyük bad- — Hayır, benzemiyor. Benzemekte noksanlar vardır; bu onun tıpkısı... — Merak ediyorum, söyleyiniz... — Ben de hüviyetini bugün öğren- dim. Bu sabah çarşıda gene baba, kız be- raber gidiyorlardı. Mümkün olduğu ka- dar lâkayıd bir tavır takınarak bir dük-| bir kuyruk mu buldun?. — Fakat e büzada yok. hastalığınızda | bahtlıktır. Fakat bu bedbahthk büna mu-İkâncıya sordum; söyledi; | Günün Adamları Finlândiya orduları Başkumandanı Mareşal Mannerheim Bugün Sovyet Rusya orduları ile! “İsis idi. İşte şimdi Sovyet Rusya © *larına karşı cesurane bir surette Güstav Mannerheim işi sezmiş ve ge-|,. arak yetişmiş, Rus.Japon | k eylemiş ve çok yarar-| barbeden Rus ordusunun başkuman -| danlığını yapan mareşal harbden sonra | General, filhekika, sözünü tura Pinlandiyada sükün tesis sonra, general Mannerheim mevkilni terkeyledi. Bu sırada ons ğildiktei | ikti simi büyük mersi İİ «Mareşal» ünvanı verildi. atanın babi” röl hat Finlandiyalıların başlarına gefii miş, ikinci defa olarak vatanının © jdafaasını deruhde eylemiştir. 001 van vavassmasamess Firlandiyahlar için o «Vi ede rm er Kurulacak tersan8 hakkında tetkikler yapılıyor Devlet Denizyo'ları idaresi Istanb. büyük bir tersane kurmağı kararlaşti mış, bu husustaki tetkiklerine büyük hız vermiştir. z Bugüne ksdear yapılmış olan tetkik lerden elde edilen neticeye göre, İst bulda iki yerde tersane yapılmak m kün görülmektedir. lardan biri İstinye atelyelefiii bulunduğu yer, digeri Hasköydeki » vuzların bulunduğu yerdir. Birinci yerde mevcud tesisata w daha az masrafla tersane yapılması a kün görülmekte ise de, mütohass ye fikirlerine mazaran Halicde yapılac&” sane maksada daha uygun olacaktır” Denizyolları umum müdür muavin işin bir an evvel tahakkuk etmesi bizzat kendisi meşgul olmakta, mül dislerle hergün temaslarına devam i mektedir, Z idi Münakalât Vekâleti memleketimiz ti ötedenberi hissedilen bu ihtiyaca ği verecek tersanenin yapılması için eden tahsisatı ayırmış bulunduğu bu hususa aid tetkikat bitip projelei zırlandıktan sonra derhal faaliyete 4 deki w 8 — Eşraftan Daniş bey; yanın kızı Bayan... Tanıyorum; kızın adi Nedlâdi / — Evet Ferhunde... de — Şimdi benden ne istiyorsunuğ' — Aftimi!... gö — Bay Haşmet Güneşi, Geçe ef” istemiyerek, sarhoşlukla, © söylemiş fakat bu defa bilerek, istiyerek, İ” rek söylüyorum: Siz bir alçak! Ferhunde Sevgi, beni sokağın © da bir put gibi bırakarak, uzakis$”” * , Neclâ Dünişle aramızdaki servet ©. © kadar geniş ve o kadar derin ki O, ayda bin litayı mütecaviz geçinen bir babanın: kızı; ben, lira aylığın bir kısmını da evin? Ba mecbur bir muallim. Zühre yıldızına ilânı aşkeden benziyorum. Aramızdaki messfe © erişilmez, o derece katedilmez bf dir. Hayır!. Ferhunde Sevgi yanlı$ di; ben bir alçak değil, bir deliyi” * gi Muhakkak ki ben bir deliyim: ören masaydı bugün kültür direktörü” © rek şormazdımı: — Bay direktör!. Züğürt bir © zengin bir kıza talib olabilir mi?, — Bu neden icab etti Günes” tarkan e)