ak Le ane Rİ fd e mr eee m RA En EE a j i o ere 8 Sayfı SON POSTA İkinciteşrin 24, Rumen - Alman ticari görüşmeleri münasebetile Rumen farihinde ecnebi sermayesi Büyük Harbden evvel ve sonra Romanyadaki İngiliz - Alman iktisadi mücadelesine bir bakış Romanyada ilk defa olarak 1893 se- pr se Ges AR nesinde bir ecnebi petrol kumpanyası e f kp ii i farliyete adı. Bu kumpanya «Ofen- | Hayn ve ger adlarını yan bir A- vusturya firması idi Bunu müteakıb Almanların en mü. bim bankalarından biri olan Döyçe Bank Rumenlerin petrol #anayiile alâ. ka pe; elti. Önceleri bu bankâahın a- 1âkası, Rumen petrol kumpanyalarına sermaye nek şeklinde tecelli edi - yordu. Fakat 1903 ndan itibaren va ziyet değitti. Döyçe Bakık, işi biraz de- ha ileri götürerek o devirde Romanya. nin en bi k petrol kumpanyası olan Steaua'nın fili kontrolünü eline ald: Bu suretle memleketin en mühim ge. Yir kaynaklar n biri olan petrol ü - a zerinde bir inhiser kuran Alman ser - mayesi, tedricen Rumen ekonom bir ağ içine almağa başladı. 1897-1914 yıl'arı arasında Alman o borsalarındı (bilhassa Berlin borsası) bir mil: merk kıymetinde Rumen tabvilâtı ik. Taç edilmiş bulunuyordu. Alman sermayesi tedricen Rumen İlcaret'ne, Rumen kerestesiliğine, Ru- men bankacılığına da nüfuz etmeğe başladı. 1914.1918 Dünya Harbi arife- sinde Rumen hariei borçlarına aid tah. vilâtın 9 52 ei, Alman inde bulunmakta idi. 1914 - 1918 Dünya Harbinden önce Alman sermayesinin Rumen pazarları - na gösterdiği bu faaliyet sadece ekono. mik gayeler takib etmiyor. Bu «e. konomik hülüls ün arkasında, Alman Yarın meşhur «Drang Nah Östens poli- tikası yatmakta idi. Bunun içindir ki, 1914 Dünya Harbinden önceki Ro - manya, o devrin en büyük iki emper - yal'st devletinin: İngiltere ile Alman - yanın kıyasıya çarpıştıkları bir müca dele sahasi i hâmillerin e - Romatyada senesinde, Alman sermayesi Rumen trol istihsalâtının 96 42 sini kontro- ü altında bulundurmakta idi. 1913 yı- bnde bu nisbet 94 26 ya, 1915 de # 21 e kadar düşmüştü. ise sermayesinin. iştirak o hissesi niskette, İngiliz serroayesinin | iştirak hissesi artıyordu. Romanyanin itilâf devletleri safında olarak Umumi Har » düştüğü İlnda), İngiliz ve Holanda sermayeleri, Rumen petrol istihsalâ © 40 rı kontrolleri altında bulunduru- yorlardı Bundan maada, Rumen pet » lâtının 9 16 sını Fransız ser- © 21 ini de Amerikan serma. yesi elinde bulunduruyordu. Rumen “ekonomisinde oynadıkları hâkim role istinaden itilâf devletleri © sırsarda Romanyanın kendi tarafları- na illihakmı temin edebilmişlerdi. 1914-1918 Dünya Harbi, Romanya - daki Alman sermayesinin mukaddera- Rumen petrol istihsalâtdaki Alman! be iştiraki sıralarında (yani 1916 yı .İy ın takriben petrol kuyuları manyadaki Alman sermayesinden bir kısınını Rumen sermayedarları, diğer kısmını da Fransız ve İngiliz firmaları ellerine geçirdiler. 1938 yılının ortalarına doğruRo. manyadfki bütün ecnebi sermayesinin tutarı bir milyar dolar kadar hesab e - dilmekte idi. 1914 . 1918 Dünya Harbinden sonra İngilizlerin meşhur Vikers silâh fâbri- sile Fransizla'rın Şnayder - Krezo si. âh fabrikası Romanya ile sıkı bir mü- nasebet tesis ettiler. Vikers fabrikası, Romanyanın en meşhur barb sanayiin- den sayılan Reçitsa fabrikalarında hâ- kim bir rol oynamağa başladı. Vikers müdürlerinden General Levrens, Ro - menyadaki İngiliz bankalarından Bank ot Rumani'nin direktörü oldu. Fransız firması Şnayder - Krezo, Ro- manyaya verdiği #çık kredilerden maa- da, Çekoslovak silâh fabrikaları Skoda vasıtasile de bütün Rumen ordularının harb techizatın, üzerine adı. Bundan 1914-1918 Dünya Harbinin başlan -İtını tayin etti: Harbin sonunda mağ -İmaada İngiliz ve Fransız bankaları, gıç tarihi olan 1914 yılında İngiliz ser.İlüb çıkan Almanya, Rumen pazarla -İRwmen endüstrisinin diğer şubelerin rinci mevkii tutmuş bulunuyordu. 1907 Söyledim; çok beğendi. — O halde matmazel, semtimize bera - ber gideceğiz. — Sizi sıkmazsam, Sıkmak mı?. Ben ölüyorum. Damarla- rimdaki kan buharlaştı,*alevleşti; tekmil benliğimi yakıyor, kalbim neredeyse çethyacak, Aleksandr Plâçe kadar yürüdükten sunra otobüse bindik; bilet parasını ben verince, — Aber Her Güneş «fakat Güneş efen- dis. Hitabile başlıyan bir konferansa girişti. — Niçin benim para mı da veriyorsu- nuz; dedi, ben sizin ne kardeşiniz, ne de Bişanlınız değilim. Bunu böyle yapma - malısınız. Herkes kendi masrafını kendi görmelidir. Rica ederim, bir daha yap - mayınız... Bir freund gibi harekete hâk- kinız yoktur. Boynumu bükerek cevab verdim: — Kadın arkadaşa para verdirmemek bizim milli âdetlerimizdendir. Bara mü- saade ediniz, alıştığım bu âdeti bozmu « yayım. — Fakat gazinoya da gideceğiz? — Gene ben veririm.. — Sinemaya gideceğiz. — Ben vereceğim. — Ah Allahım!. Türkler hakkında bil. diklerimden birisi doğru imiş, —Hang — İnadei oldukları. Hayır matmazel; isterseniz bu milli âdetimi bozayım; fakat çok müteessir o- Yacağım. Bunu kabul ediniz. — Bu arzunuzu düşünmek isterim. — Nişanlınızla gittiğiniz zaman para - nızı vermez mi?, — Nişanlım yok ki. — Erkek arkadaşlarınız? At etinek mecburiyetinde kaldı: Ro «Son Posta» nın tefrikası: 10 istiyorum. — Teşekkür ederim Oh! Bin şükür Allahum!, 'Tarıştığımız dakikadanberi, hiç bir hakkım yokken, içime kıskançlığın kurdu düşmüştü; onu da dı, a... diye kadar vuslatının şarabile kimleri sermesi etmiştir?. Ve şimdi, zaman zâ - man, hangi mısır pi saçlı, miyop gözlü, armud sapı bacaklı, hantal vicud- Yü Alman delikarilısının kucağında şeh - vani hazların en yükseğile baygın düşü- yer?, Aptal!. Kucakla ve g WAh, bu şarkın güneşi!. Gönüllerin hu. zuru namına bu güneş ışıklarını birer, bi- rer idam etmeli. Bize bu hassasiyeti, bu heyecanı, bu gönül akışını hep o güneş, hep o ışıklar veriyor. Şıpsevdi oluşumu- zun sebebi, hikmeti, illeti odur. Yıldırım- la vurulmuş gibi seviyoruz ve bü hali- (Devamı 11 inci sayfada) yavaş, adım, adım, kademe, kademe yi — Evel; herkes kendi masrafını görür.'mizi bir şimal çocuğuna anlatmak ister-| İlk defa olarak sizin arzunuzu düşünmek sek gülünç oluyoruz. Şimal çocuğu yavaş, anlata İngilterenin birinci deniz lordu: Amiral Dudley Pound İngilterenin birin. ci deniz lordu den- diği zaman akla der- hal Winston Chur- ehili gelir, Churehill (o esasen bu sıfatı da haiz bu- lunmaktadır. Fakat unutmamak icab eder ki Churchill sırf bah, riye nezaretinin siya. si şetidir, bilfiti bah. riye şi değildir. Bahriye işleri hak: kinda krala hesab vermek lâzım gelirse Winston Churchill bu rifeyi yerine geti Westminsterde vukubulabilecek isti, Zahlara da vevah ve- Yen gene odur. «Chur. ehills 'e teknik işler de yardımda bulun- xwek üzere bir amiral terfik edilmiştir. Bu amirale de «birinci deniz lordus sıfatı verilmiştir. Halen bu vazifeyi amiral Dudiey Pound görmektedir. Amiral Dudley Pounhdun ayni zamanda çok mühim bir vazifesi daha vardır. Ken- disi bizzat «Chief of the Naval Staff: tır. Yani bahriye erkânıharbiye reisi, Filonun sevkülceyş plânlarını hazırlı. yan gene bizzat odur. Filonun denizlere taksimatından do - layı Winston Churchill'e karşı mes'ul o- MH len odur ve İngiliz filosuhun en büyük! teknisyenidir. Bu çok mühim mevkii işgal eylemek - te olan amiral Dudley Pound, 29 Ağus - 108 1877 senesinde dünyaya gelmiştir. Bu- gün 62 yaşındadır. Çok tecrübeli bir ami- raldir, Henüz on dört yaşma basmamış iken bahriyeye intisab eylemiş ve bilfiil çe - kirdekten yetişmiştir. Yarım âsirlik bir bahriye zabitidir. Büyük rütbeler ihraz eylemeğe başladığı andan itibaren ken » disini çok takdir ettirmeğe başlamıştır, Hatıralarından Bazılarını nakledelim: 1911 de Superb zırhlısının ikinci ku - mandanı bulunuyordu. Bir gün zirhlının cephane ambârların- mayesi Rumen petrol İstihsalâtında bi-|rındak! ekonomik cephelerden de ric -İde de gayet faal bir rol oynamağa! baş.|da zehirli gazler intişare başladı. Efrad- i © İden zehirlenenler, ölenler oldu. Bun Yazan: Zeynel Besim Sun Şimdi ben de halimi, Lizbet Zaydele ağım. «Seni seviyorum» der- gem alay ederek gülecek ve kahkahalar İrüyerek metodik bir şekilde sevgiye ula-| içinde; şir. Onun aşkında bile sgayeli bir hesab» vardır, Fakat biz öyle miyiz?. Vücudü! üz <ül rebilirim. Ya kir nişanlısı olsay.|traviyoles nin yıllarca süren tesiri altında elektrik bataryası halini almış... Akümü- Fâkat gönül alâkası olup Olmadığını|lâtörlerimiz ağızlarına kadar tika basa nasıl sorabilirdim?. Ne bedbahtım Ya -İdoludur. Bu müsbet kutbün bir tarafıma rabbi? Acaba Lizbet Zaydel hangi bah -İdeğecek olan menfi kutbe aid bir bakış, tiyarı seviyor?. İzdivaçla bekâretin mev-|derhal şerareler içinde kontakt yapıyor. zvübahs olmadığı bu memlekette bu cey-| Bir lâhza içinde, bir an içinde, tecezzi ka- Yân bakışlı, sülün endamlı genç kız, şim.! bul etmiyecek kadar kısa; isimsiz bir za- man içinde tutuşmadan, hatta harlama- dan, hatta yanmadan kül olup gidiyoruz. — Aman inandım; ne çabuk, ne ala - minüt?. Diyecektir. Ben dünys ve mafiha- mn bütün mukaddesatın: bir araya top - liyarak yemin makamında güvercin a - yaklarının altıma sersem önü muhitinin telâkkilerinden © uzaklaştıramıyacağım; bu muhakkaktır. Ah Haşmet!, Tatilini geçirecek başka memleket mi yoktu?, Şu körolasıca al - mancayı ilerletmek hevesine düşmesey - din dünya mı batardı?. Frankfürter Allee'yi bitirerek Alfred Tereyağında kızarttığı balığın üstüne | strostenin köşesinde otob'isten indiğimiz reçel dökerek yiyen hir şim&l adamına |zaman akşam olmuştu. Köşe başında sev- bunu izah etmenin imkâm'yoktür. Er -|gilime sördüm: İkeklerin" şehvet termometreleri sıfırın altında 17 rakamını gösteren bir memle- kette, — Şimşek gibi vuruldum. 'Tabirinin medi Nevwl ki bizde hattı üstüva sakinlerinin dokuzar yaşında dökuz tsne birden kz alışlarını havsalamıza sığdıramıyoruz. — Akşamları çıkmıyor musunuz? — Beni kim çıkarscak?.. Babam öldü; annem ve büyük annem emektar bir hiz» metçi kadınla evde otururlar. Kiminle çı. ünü nasıl anlatmalı?.| kayım?, — Erkek arkadaşlarınızla... — Anladım; «Freund» unuzla demek İstiyorsunuz. Henüz kendisine Freund di- Arzettim a; bütün kabahat güneşin -| yebileceğim bir arkadaşım yoktur; sade- dir, ce kamaradlarım vardır, Amiral Dudley Pownd | kurtarmak çok tehlikeli, çok müşkü | Kurtarıcılar da bile bile kendilerini Wi likeye stıyorlardı. rhlının ikinci kumandanı Dudi&İ Pound tehlikeli mıntakaya bizzat indi v8 orada kalan askerleri kurtardı. Bu har& keti filoda büyük bir şöhret kazanmasınd sebeb oldu. Büyük Harb patlak verdikte# sonra Dudley Pound 1916 senesinde me” bur. Jutland deniz muharebesine işti” etti. O zaman Colossus zırhlısının süvâ © risi bulunuyordu. Bu deniz harbi esnasında gösterdiği yararlıklardan dolayı o«mentiouned İf | despatches» ile taltif edildi! Yani bir e9£ ri yevmi ile ordu ve donanmanın şeref tablosuna yazıldı, 1917 senesi Teşrinisanisinde (babriY€ nezaretinde «Director of Operations» 1 ğa tayin edildi. Bu suretle harekât müd rü olmuş oldu. 1922 -eepesinden 1925 senesine kadif bühriye nezaretindeki mevkiini muhafst# etti ve 1925 senesi sonunda Akdeniz #9” su erkânıharbiye riyasetine getirildi. Bu vazifede iken, 1928 senesinde KONİ amiral oldu. 1927 senesinde tekrar bahriye mezar€ © tine avdet ederek bahriye birinci yerd muavinliğine tayin edildi, 1929 senesine kadar bu vazifede kald” i (Devamı Il inci saj Geniş, çok geniş bir nefes alarak *9* ruyorum: , — Matmazel Zaydel!, Beni annenis$ ve büyük annenize tanıtmaz mısınıZİ» — Ne diye?, — Bir Türk, bir arkadaş, bir yaban” ne bileyim, bir... — Çok tuhafsımız Her Güneş; #İZİ İ başkalarına benzemiyen bir hususiyet- e tesir, bir seksapel var. Arzularınız b” hoş görünüyor. — Teşekkür ederim matmazel..« — Bu arzunuzu yapacağım. gideli”. Yürüdük ve 5 numaralı apartı ikinci katında 5 numaralı kapının 2 çaldık, Lizbet Zaydel, #rerdivenleri © karken, apartımanın annesine sid o Bunu ve bu binanın kirasile müreffe geçindiklerini söylemişti. iğ Her Alman ikametgâkı gibi bu © fevkalâde temiz ve tertibli idi. PE Alman evinin ayrılmaz bir lâzimes 0 Mutfakta tava neyse, salonda da Pİ” odur. : Lizbet Zaydel, kapıdan girer gir” — Mamal. Mein Freund! > Diye bağırınca bayılmamak için F İdimi netkadar zorladığımı anlatsi x Frölayn Zaydel beni annesine ve bü? annesine: 10 ,— Muhilbim, dastum, itimad et#ğlz geliği beraber gezebileceğim adam | valyem kelimelerini komprime eder€” ye ine birleştiren . bir tabirl9 iyordu. yar © Bu takdime, benim Kadar, on” şaştılar. Lizbet Zaydel hem gülüyor de ilk defa olarak bana: —Du, du. arkamı var)