18 ncı asırda İstanbula Baron Wratislaw'ın hatıraları: 88 ii Bohamyalı Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmez Tanrıya şükran Eh. artık Tatar korkusunı dan kurtul- ii olduğumuza sevinmekle beraber, tak Türklerin #onradan adam koştura- tekrar tevkif edilmemiz emrini ver. mşi oka *klerinden endişe ediyorduk. dleyin, paşa şehre avdet etmişti. bpaenaleyiı İlk işimiz; bizlerin en yakın hiristiyan hisarma isal olunmaklığı- iza ve sefirimizin ökimündenberi Bu- tahliy mahpus bulunan beş kışinin de olan “© #dilerek bizlere kalılmasına dair “ nektubları kendisine sunmak oldu. Söz âşa mektubları okuduktan sonra, yek eriy PE9 arkadaşımız hemen hürriyet- ki> iâde edilmesinin emrini vermekle pi mamış, bizlere de bol yiyecek ve içe- wa, rdirmiş ve ertesi günü bizi To- kay )oW hisarına götürmek üzere bir yığın hazırlnamasını da emretmişti. rine Pâ Yolile kendi hisarlarımızdan bi- Rimiz kadar kolaylıkla gönderilebilece- heri? hakkında evvelce beslediğimiz şüp- be e Pvüklüğüne nisbetle paşanın bu 2 mrine daha çök sevinmiştik. Hatvan Pidisesinder, sonra Türklerin duydukla- teni li hatırlayarak, arkamızdan tevki- buki; emrini hamilen «sailer» göndermiş kinmalarını saat besaat bekliyorduk. bgpiat Cenabıhakka hamdolsun ki bizi dir bir akıbetle karşılaşmaktan esir- * yy Pifesi günü, sabahleyin erkenden, köy- #râbacılarımızı, arabalarile ve bazı birlikte, how hisarına Gofru ileri sürmüş ve bunların oradaki Şekerlerimize bizim serbest bırakıldığı Hap, v€ Tuna üzerinden gelmekte oldu- wruzu bildirmelerini istemiş ve orada vapetlerini memnun edeceğimizi de deylemiştik, r Fakat, maattee&sür, bu biçareler yolda #tarların eline düşmek felâketine uğra- Misler ve kıhçtan gecirilmişlerdi, rek fön bize tahsis edilen kayığa bine (e Yükselmeğe başlamıştık. Bu Icümanla yeniçeri de nehir boyunca, 8! ve bize müvazi olarak karadan gidi: Mr owaschow hisarına yaklaştığımız za- Man kuleler ve burçlar üzerinde, Alman Şekerlerinin kaynaştığı görmüştük. A- iü arımızın buraya muvasalatla dost- mi zmz gelişimizden haberdar ettikleri. ikhesiz sanıyorduk. Halbuki mesele Öyle değilmiş! X ır birkaç gün evvel, bazı Türkler, endilerini kadın. kıyafetine sokarak bir la atlamışlar, yelken, kürek tâ hi- ıt dibine yaklaşarak orada yakaladık. yolağı balıkçı ile bir kadını beri tarafa, ki kaçırmışlardı. Bundan dolayıdır Towaschow'daki askerlerimiz, daha aze Türk çapulcularının gelmekte ok kumu ve bunlerm bu defa tutsak rol an kuleye daha kolayca yaklaşmağı hıristiyanları gefil avlamağı İSlihdaf ettiklerini sanmışlardı. Bundan başka, sahilden de yeniçeri ile tercümanı. atlı olarak ilerlemekte ok yklarını da görmüşlerdi. Binacnaleyh £ düşman kolunu imha edebilmek için tep menziline girmesine müsaa- Genç kadın bana bunları söylerken en biraz sonra yaşayacağım sahneyi dü- Şöüyordum, Belki de kocası onu karşı: ynağa gelecekti. Sarılıp öpüşeceklerdi. #evredecektim. Sonra Liza beni ko- Sasina göstererek; dam sana anlata anlata bitiremedi- aralık la # küniştin; halbuki ben onu peşime takıp Yuraya kader ? Mi diyecekti? Lizanın kocası ile ara- hehrinin akıp geldiği istikame- | dekâr bir vaziyet almışlar ve ses çıkar- mamışlardı. Gemimiz, hisara yaklaştıkça içimizi tatlı bir heyecan kaplıyor, gevincimizden ne yapacağımızı şaşırmış bir halde birbi- primizi kucaklıyarak öpüşüyorduk. i İşte tam bu esnada kuleden iki şimşe- Bin çaktığı görüldü ve birbiri ardınca iki korkumç top tarrakası işitildi. Ayni za- manda ateş açan bu iki toptan biri yeni- çerive ve biri de bizim gemiye tevcih e- dilmişti. Bereket versin, dost tonçular biraz kı- sa nişan almış olmalılar ki gülle gemimi- zin yanı başmda Suyâ düşmüş ve su ser- pintileri üzerimize gelmişti... Eh.. hani. bu kadar mihnet, bu kadar meşakkat, bu kadar elem ve ıztırab çek- tikten ve bütün bunlardan yakayı siyır- dıktna sonra sen tam gel de vatanın eşi- İğinde ve kendi askerlerimizin mermisile /öl!... Bu.. bizim için çok hazin bir akıbet olurdu!... Bizi getiren 'Türk gemiciler de tehli- keyi görmüşler ve ateş menzilinden ha- rice çıkmak icin 'Tunanın aktığı istika- mete şeyretmeğe müsarsat eylemislerdi. Fekat: gemicilerin bu suretle hareketle rini, ellerinden zorla, kürekleri almak suretile önledik, Avni zamanda bir kan- canm ucuna sapka gecirerek kaldırdık, almanca, mararca bağırsrak kim olduğu- muzu dost tarafa anlatmağa çalıştık. Bunu gören kule kumandanı Rasen- hahn - ki bir Almandı - topçulara kösa- jrek tekrar ster edilmemesini emretmisti. AV dirde ikinei bir atısla sandalırmzı bef'mesk ve bizim de Tunsda cırnma er. pına bağılmamıza sebebivet verilecekti". Fifkakika, bilshare, anla: göre tonlar fkinei mermiyi tam 5: lin İeğ- ne Meivneek surette daha sıhhatle nişmm almışlardı, (Arkan var) ( TİYATROLAR Şehir Tiyatrosu Tepebaşı dram kısmında aksam “ant 2030 da Azrail Tetil Yapıyor İstikisi enddesi komedi kısmı Gündür saat 14 de Kel Oğlan akşam saat 9030 da Ealk opereti bu akşam 9 da Sevda oteli Raşld Riza ve Sadi Tek tiyatrosu Ru gece Edirnede üçüneü teme" Pazartesi Üsküdar Hülede Nur Baba Halk tiyatrosu - Kenan Güler ve arkadaşları büyük varyete. Profesör Hans Akolta, telepati tecrübeleri İKasımpaşa Geyikli tiyatrosunda her akşam «Son Posta» nm yeni edebi romanı: 099 3 a ZE zda geçtiğini söylediği konuşmalardan |nımıza gelerek bizimle tanışmak fırsatı. Bh benim genç kadınla birlikte Pireln: kazandığı için timma çıkmam cidden o münasebetsiz|ten bahsetti, “hcaktı; fakat ve yapabilirim? yes Ayşeden sarsıntısmı unutmak İcin ie Yeni macerayı fırsat bildiğim darbe dü, yalar m kâçtım; ih arkasından oltaya takılmış bir kü Yak gibi idsiz bir halde ve mut- bir skandala doğru ilerlivorum. bug), Kâçakçılığa karşı ahnan sıkı ted- ileri görüyor “pen bu boşluk mun neticesidir. bak sözler üzerine başımı uzatıp denize tam, Vapurumuzun kılavuz alıp içe- Rİrmeğe başladığı yerden sahile ka- olan geniş saha içinde tek bir sandal Görümmü yordu. by Vapur bir taraftan rıhtıma yarağırken Mis olan iler, halbuki işmdi yeni sevgili- duyduğu memnuniyet- Atinada kalacağı günler i- çinde tekrar karşılaşmak arzusunu gös- lâyı oztırab içinde bırakıp o avril-İterdi, nezaketle ayrıldı. Kalbim çarpıyordu. Liza Dimitriyadu SON POSTA maçları Şimdiye kadar yapılan 40 Kuşlar ve maçta 193 gol atıldı İngilterede harb devresi futbol maçlarının maçlarda 130.000 kişi bulunmuştur. Arsenal 6 Clapton Orient 1 5 gol yiyen Arsenal maçlara da süratli baş- lamış vaziyettedir. Arsenal hücumları karşısında birdenbire eriyen Claptor takımı Uk devre 2 gol yemiş, #kinel devre sonuna kadar oyun &-1 şeklir! alrrıştır. Maçta 8,000 kişi bulunmuştur. Ar semai ligde ikinci vaziyettedir. Everton 1 New Brıgbton O İngiltere le şampiyonu bu maçı kazana. bimek içini haddinden fazla bir gayret sar. fetmiştir. İlk devrede bir tek sayı yapan macı ancak 1-0 kazanabilmiştir. Maçta 6,000 kişi bulunmuştur. Everton ligde beşinci vaziyettedir. Manchester Bity 6 Werxham 1 Büyük sayı farklarile iki haftadır parlak oyunlar yapan Manchester, ilk devreyi 5-1 bitirmiş ve ikinci devrede bir gol daha yapa Tak 6.1 galib gelmiştir. Maçta 4009 Zişi bu Junmuştur Manchester ligde birinci vaziyet tedir, Stahe City 4 Stohpert 2 Krsl kupası galibi Stope takımı maçı pek hararetli olmuş. devre İ-i berabere bitmiş tir. İkinei devrede sıkı bir tazyika başlıyan Staxe 3 gol daha yapmaa muvaffak olmuş tur, Maçta 2000 kişi bulunmuştur. Stake ta. kırı Everton ve Manebeslerin bulunduğu iigfe dördüncü vaziyettedir, İngiltere - Gal milli mçı İngiltere ile Gal takımları arasındaki bey- nelmilel futbol maçı Cardiff şehrinde 11 Teşrinisanide yapdacaktır. Amirikada panlatlen samp “or'uğu Amerika pentatlon şampiyonasında Ame. rikalı atlet Borjeam g» dereceleri elde ek miştir: Un atlama 681, cirid 41, 700 metre 231, Alık 77991. 1509 metre 479 dakikadır. Pu - ranların mesmuu 2947 dir. Amanya - İtalya maçı Almanya, İtalya milli takımları arasında. Mi beymelmilel futbol maçı 28 Teşrinlsnnide| yapılacaktır, | Atman nini tekim bu maç için sıkı ha.) Everton e) CEYLÂN AVI ME e a am e e İstanbul İkinci İtlâs Memuluğundan: Müflis İstanbulda Postane (sırasında 43 No. lu mağazada Hacı Hüseyin oğlu Mehmed Evrimin idare azası avukat İs- mail Agâh istifa etmiş olduğundan yeri-| ne diğer azanın intihabı için alacaklıla- rın 7/11/939 Sah günü saat 10 da daire- de hazır bulunmaları ilân olunur. (21612) ZAYİ — İstanbul Liman Dairesinden al — dığım liman cüzdanımı sayi ettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü yoktur | kumarbazı katleden # Mustafa oğlu Hayri Samur 15 sıralanıp bekliyen (otomobillere doğru ilerliyor. — Sizi karşılamağa gelen yok mu? — Geleceğimi haber vermedin. Şimdi evde bir sürpriz olacak! Geniş bir nefes aldım. Otomobil: yer- vaziyeti nasıl idare edecek? Acaba benim |leştik. ktan sonra güya dedikodu-İde kendisine şimdiden veda edip ayrık İşte. Galata yolcu salonunun dışı... mam mı lâzım? O takdirde Atinaya ni-| Otomobilleri, hamalları, vapurdan çıka-| ır, di çin geliyorum? Genç kadın, tamamilejcak yolcuları bekliyen ahalisi ile, hattâ | telinize götürüp bırakacağım; sonra eve kayıdsız, heyecansızdı. Nihayet merdi-| köşedeki büyük kahvehanesile.. O ka-| gideceğim. Biz şehirden uzakta, sayfiye- ven indirildi, çantalarımızı hamallara ve-İder ki bindiğimiz otomobilin şoförü bile| de oturuyoruz. Kifisyadayız. rerek merdivenden aşağıya indik. Bura-|türkçe konuşuyordu. Kayserili bir Erme- musunuz? Limanda gözelda da kimseler yok. Yolcu salonunda gümrük muayenesi yapılıp sokağa çıkıncıya kadar yolcular ) memurlardan başka kimse ile karşılaş mıyorlar. İşte gümrük binasının önünde, kala- balığın içindeyiz. Yolcularını Obekliyen da daha evvel gemiye Bir-|kadın erkek birçok insanlar var; fakat memurlar pesaportlarımızı vize | Liza kimseyi aramıyor, meydanın orta- ; Pransız gazeteci Jan Bemuva ya-'sında iramvay istasyonunun karşısında ni imiş Yazan; Reşad Ekrem kuşbazlar Gümüş aynelar kadar berrak siseleri, açıktı, Sırtlarında sandal denilen ağır bir ikinci haftası oyunları her tarafta sürü -)* hetle yapılmış, 40 maçta 103 gol atılmış |POKli kumaştan şalvarlar vardı. Belleri- ne mücevherli kuşaklar bağlamıştı. Şalvarlarının rengi nar çiçeği idi. Ye- lekleri limon küfü atlastandı. Üzerlerine İki haftahk maçta 14 gol yaptığı haldelelmas iğneler, titrekler, mücevher kuşlar takılmış olan hotozlarına gelince hepsi bir başka biçimde idi. Bu hotozların, za- menin külhani kadınları arasında âşık fısıltısı, âşık çimdiği, felek hançeri, aşli- te bohçası, yar yıkıntısı gibi isimleri var- di. Cennet hurileri gibi salınarak Hacı Ataullahın eteğini öpen kızlar da Kürk- cü başının karşısında el bağlayıp durdu- lar. Hacı Ataullah efendi etrafına şaşkın şaşkın bakındı. Gözlerini birkaç defa açıp kapadı. Ne oluyordu? Nereye gelmişti? Cariyelerin içinden âfet gibi bir Gür- cü kızı ayrıldı. Hacının tekrar eteğini öptü; — Sine bülbülleri cariyeleriniz sa- kız ve kına bahşişi bekler efendim sul- tanım... Dedi, Hacı Ataullah elini kesesine götürdü, fakat keşsnin içine sokmadı. Kesesini kuşağının kıvrımından olduğu gibi çıka- rarak cariyenin eline btraktı, Sonra, tit- rek elini kızın çenesine doğru uzattı. Kız bütün işve ve cilvesile vürünü Hacı Ata- ullahın dudaklarına yaklaştırdı. İhtiyar Kürkcüler kâhyası, müthiş bir korkunun doğurduğu sinir buhranı içinde kızı öptü ve sonra. sırıtı, kesik kesik ogülmede başladı. Bu sahne de pek kısa sürdü. Gür- cü kızı: — Hak berekât versin efendim sulta- nım,. inşallah hergün nice nice sükiz ve İlana bahsielerinizi alırız!... Dedi, Kızlar birer birer Hacının ete- Bini öptüler ve bir tura kuşu sürüsü gi- bi, geldikleri kapıdan cıkıp gittiler. Fa- » açık bıraktılar, Hacının gözle- lâsrin arkasındar açık kalan kanıya seplanıp kalmıştı. Aradan çok geçmemis- *i ki Kürkçüler kâhyası birdenbire doğ- ruldu, ayağa kalktı. Kapıya doğru bir a- dım attı ve ağzından kelims dökülü: — Pembe vaşmaklı!... Kapının cerçevesi içinde bir genç ka- dın duruvordu. JAPON GÜVERCİNLERİ Kırımlı Hacı Ataullıhın pembe | yaş-| hı Kamer hatuna gittiği ve mirasyedi Ki ketamin de Cekmece ciftliğinde eğlence tertib ettiği gecenin sabahıydı, meshur kusbazlırdan Bursalı Sadizade Cafer Celebi de İstanbols gelmisti. Bir hara gidin oda tırtmadan. İstanbula ayak besar besmaz soluğu Kuşçular çarsısında almıştı. i Kuseular çarsısı 500 dükkân, kusen es- »efı ön altı vöz kisi kadar idi. Kusbazlar da versi» esnaftan idi. Atalar demisti. Bu- rn için. « zamen)er kusbezlik erenler serseri külhenilerle mirasvedi celebiler idi, Kusew dükkünlarmda papağan, dudr tavus, kanerva, cennet kusu ve güvercir satılırdı. Bilhassa güverrin merskı, İs tarbuhim zengin ve sımsrık o mirasyedi K Yazan: Refik Ahmed Sevengil reyi Atinanın bir mehallesi haline getir- miştir, : j Yabancı şehirde kendimi Liza Dimit- ki...İriyadunun idaresine terketmek mecburi- yetinde idim: — Ötelime gitmeden önce sızi götürüp evinize bırakmam münasib olur mu? Dedim. — Hayır, diye cevab verdi, ben sizi o- Otomobil, Pire ile Altnavı birleştiren yolu geçerken iki taraftaki yeni yapıların Haritada başka başka noktalarla gös-|mimerisine dikkat ediyorum. Muasır mi- terilmekte olmasına rağmen bugün ha-İmarinin rahatlığı, genişliği, aydınlığı he- kikatte Pire ve Atina diye ki ayrı şehir|def sâyan esas prensipleri eski Yunan yoktur; Pire, vaktile arkadaki Atina şeh-| san'atının üslüb güzelliği ile birleştirile- rine demiryolu ile bağlı bir limandı; bu-|rek bu sevimli köşkler vücude #yirilmiş. gün Atina ile Pire arasındaki mesafe âs-| (oAtinada otamdbille dolaşan bir seyyah dükkânlar, evler, binalarla o dolmuştur; falt yolun uzunluğu boyunca Iki meğer trenden başka tramvay, otobüs seri me Eee lin Bilem ve dek m DE doğru uzanan asfalt yolların temin ettiği ri, ardı arası kesilmeyen otomobiller Pi-!rahatlıktır. Denizden ağaçsız, kuru, bir Taklabaz, Cevizi, Şami, Mısri, Bağda. di, Alara, Marselüs, Demkeş, Tılazlı, Pe- lenk, Kınlala, Karaala, Tekirala, Sade Got, Taclı Got, Çakşırlı Got gibi isimleri yardı. Bunların içinde de en makbulleri Taklabaz ile Bağdadi idi. Bunlar, nereye Rötürülürse götürülsünler, on yıl sonra da olsa yuvalarını arer bulurlard. Bir a elli, yüz kuruşa satılan kuş rı, Halk güvercin beslemesini uğursuz Sas yardı. Yalnız kırmızı tepeli, ağı çak- çırlı göt güvercini olursa, beslemesi sün- nettir derlerdi, Hazreti Ali İmam Hasan ile Hüseyin için beyaz ve bensiz çatal ibikli horoz ile kırmızı çatal tepeli çakşırlı güvercin beslemişti. | Kuşbazlık, erkek çocukları baştan çıkarttığı ve ser. seriliğe alıştırdığı için meslek ve san'at sahibi aileler çok hakir görülürdü, İstanbulda dükkân sahibi kuşçular altı yüz kişi idi amma, dükkânsız ayak kuş- m sayısı hesabı yoktu. Çoğu bir alay baklırıçıplak olup, gençlerin de ka- dir ve kıymetlerini bilmeyip Babullukta, Fundada, Kumkapıda, Sambola zindanı civarında, "Tersane meydanında, Kilise ardımda, Tatavlada ve İstanbuhm Sir fisk ve fücur yerlerinde dolaşırken Süba- sının eline geçip defterli olmuş kimseler- di. Bunlar bağ ve bahçelerin kenarların- da ökse ve tuzaklarını kurarak serçe kete, florina, baştan kara, ispinoz, saka kusu, kuyruk atan, kara bülbül, bokluca bülbül, boz bakkal, İshak koşu, Yusuf Misirda satıldı, beyaz kumru, sarı asma, karatavuk, kervan kuşu, üveyk gibi kuş” ları tutarlardı. Bunların içinde de saka- cılar ile bülbülcüler wwri birer ihtisas sa- hibi idiler. Terbiye edilmis saka kusları- nm kafesleri altına bir canak su konulur, kuslar, garsları ve pençeleri ile, bir ip- liğe bağlanıms yüzük kadar kovacıkları- nı kafeslerinden o çanağa sularla, doldurup kafeslerine su çekerlerdi. büleülüğe gelince. o daha baska bir ihti. #as işi idi. Bülbülü kafeste öttürmek on- Iraım bir sırrı idi. Bülbül kafesleri de di- ğer kuş kafeslerine benzemezdi. İnciler, âkikler, mercanlarle örülürdü. Bu ayak kusbazlarının bilhassa bulundukları ver- ler, berber dükkânları idi. İstanbulda kussuz berber dükkân yok gibiydi, Bursalı Sadizade Cafer Çelebi, Bursa- dan İstanbula kendisine sureti mahsusa- da haber verilen bir çift Japon güverei- nini görmek, ve eğer mümklinse şatın al. wek için gelmişti, İki yüz elli üç yüz senelik bir şöhrete sahib eski bir ailenin varisi olan Cafer Çelebinin serveti, İstanbullu o mirâsyedi Küçükefendinin serveti ile denk idi; ve parasını, Kücükeferdi ile atbaşı ber*her harcıyordu. Berikinin Çekmece çiftliği «kuşbazı | bevzadeteri arasında eslem halinde idi.) İ tir, ve Aynalı sarayına karşılık, onun d» Çe- kirge bağları ve İneili konağı vardı. Beş bin altın sarfederek iki bin çift güvercin toplamıştı. (Arkası araya gelip kütleleşmiş taş binslardan İbaret gibi görünen şehrin geniş yolları» na plânlı bir şekilde yerleştirilmiş olan yeşilliklerin ve ağaçların xöz zevki nok- tasından temin ettiği hazzıda aynca kaydetmek lâzım. King Jorj oteli, şehrin merkezinde ge- niş bir meydanda ve böyle yeşil bir sa- hanın karsısındadır. Otomobil meçhul asker abidesini geçip Kanumucsasi cad- desine doğru kıvrıldıktan sonra King Jorj otelinin kapısı önünde durdu, Pe Benimle bir kahve içmiyecek misi- niz? Dedim; cevab verdi: — Hayır; Atinaya geldikten sonra ilkönce evde ogörünmeliyim, Kocamla birlikte gelip sizi ziyaret edeceğiz. Garson çantamı içeriye naklederken yolun kenarında durdum, uzaklaşan oto- mobilin arka penceresinden görünen se vimli başı bakıslarımla ok$üyarak bir müddet takib etmek istedim; araba kö- seyi dönüp kayboldu. King Jorj otelinin alçak tavanlı, vu- varlak sütunlu, şık ve süslü kapısından İçeriye girilince geniş bir hölle karşılası- hyor. Sağda kapıcının defterler, mek- twblar, hesab faturaları, telefon, telgraf notları gibi binbir ufak tefekle dolu dak resi, yanyana iki asansör, daha Sonra merdiven... Karşıda posta ve şan) oda ları... Aradaki geniş saha zarif koltuk- (Arkası var?