4 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İkinciteşrin 4 Tanzimatın Yüzüncü yılı Yazan: Muhittin Birgen M aarif Vekâletinin kararile, Tanzi- matan yüzüncü yılı, bugünlerde, bir hatırlanma mevzuu oldu. Osmanlı im- a terihi ile Türk mliletinin atında büyük ve derin bir tesir icra et- miş olan Tanzimatı, terihi bir hâdise ola rak daima hatırlamak bizim için hakika - ten bir borcdur. Fakat, bu hatırlamayı, eğer sadece bir «hatırlama» şeklinde ya - par ve Osmanlı tarihçilerinin bıraktıkları edebiyata uyarak, Tanzimati hayırla yâd edp bu yâden arkasına bir iki de alkış Mâvesile iktifa edersek yanlış bir yoldan gitmiş oluruz. Zannedersem, Maarif Ve- kületinin istediği şey de bu değildir; o, 'Tanzimatın yüzüncü yıldönümünü, yüz Benelik bir tarih devrinden sonra, bu ha- reketin esaslı bir tahlil ve tenkid vesilesi olması için hatırlamıştır. Tanzimatın, kendi kendisini daima methetmiş olan tarihini hiç bir tahlil, tetkik ve tenkid süzgecinden geçirmeksizin, olduğu gibi kabul etmeğe Maarif Ve! İn razı o- Jacağını hiç zarmetmeyiz. Hattâ, çok kuv- vetle tahmin ediyoruz ki, Maarif Vekâ - İeti bu vesileyi, Tanzimatın ilmi bir tah- Mil ve tenkid objektifi önüne konulm. a temin maksadile ortaya atmışur. ” Osmanlı vak'anüyislerinin ve Os - manlı devlet sümresinim «Tanzimatı Hay- riyes diye yüdeyitğikleri bu tarih dö - bümü üzerinde zihnini hayli yormuş o * Jan vatandaşlardan biri de benim. Bu hu- sustaki fikirlerimi bundan on beş sene ev- vel bir takım makalelerle de yazmıştım. Ban, Tanzimatın o kadar hayırlı bir in- kılâb olduğuna inananlardan değilim. Fikrimce, Tanzimat, Osmanlı devleti için sekşen sene daha yaşıyabilmek imkânla- rına veren bir siyaset ovunundan başka bir şey değildir. Onun Türk tarafından görünüşü, bir gözle, yüzde yüz Türk gö- zile, yeniden çok esaslı bir tahlil ve tet - kikten geçirilmeğe muhtaçtır, Hiç değil - se, birçok fikir adamlarile birlikte, benim görüşüm, hâdiseyi böyle anlar. Bundan yüz sene evvel, Osmanlı im - paratorkığu batmak üzere idi; impara - torluk her tarafta inhilâl halinde bulu - Duyordu. Osmanlı Sultanları, taç ve taht- Jarını kurtarmak için, tıpkı 919 da olduğu gibi ecnebi himayesine ilticadan başka çare almadığım görmüşlerdi, Fakat, o zamanlar, 919 dakinin aksine olarak, vultepler bu himayeyi İngilterenin kuca- Kında değil, Rusyanın kolları srasında a- rıyorlardı. Tam, © sırada gözleri Avrupa- hlığa yeni açılmış ölen bir takım «yeni Osmanlılar», imperetorluğu o kurtarmak, hiç olmazsa ölümü geciktirmek için İn - giltere politikasını tutup ona dayanmak İstediler. Fakat, bunu yapmak için de o zamenki İngilterenin, demokrasi fikirle rine daha hasbi 'bir alâka ile bağlı olan siyaset zümrelerini hoşmud! etmek lâzım- dh. Osmanlı imparatorluğu, bütün o eski Orta Tarih an'aneleri Üzerine oturmuş duran müesseselerile, İngiliz efkârınz ya- samuya lâyık bir varlık olarık tanıtıla - maz, Osmanlı İmparatorluğunu bir ta- kım yeni prensipler üzerine oturtmak ve- yahud oturmuş göstermek lözımdı. Bu maksadla, onlar, bir Hattı Hümayun neş- rettiler ve bumu herkese duyurmak için de yöz bir pare top attılar esi malümdur: Rusvanın İstanbul ve Boğazisra hâkim olmeamas icin her seyi yapmıya zaten hazır olan İngiltere im - dada geldi ve İmparstorkuğu totta. O tu- tuş smyesindedir ki, imparatorluğun hastalığı uzadı, nezi hâleti denilen devre seksen sene sürdü, Bu seksen sene içinde, © koca vücud parça narça düstü. Bu ara- da, Anadolu birâz daha çöl biraz de- ha viran oldu ve “nihavet Türk kendi o varığım yalnız Okendi di- #i ve tirmağile omüdafaavı o mecbur kaldığı zaman, ortada harab ve nüfus - #w bir vatandan baska bir şey bulun - madığı gördü. Evet, Tanzimatı Hayriye, bu memleke- te Avrupadan birçok yeni şey getirmiş- tir. Birçok yeni kitablar, bunlarla birlik- te birçok fikirler ve bu arada bir takım kanunlar, nizemlar, bülâsa bir takım si - yasat ve idare edebiyatı da o sayede mem İckette geniş bir imtişar sahası bulmuştur. Fakat, bütün bu giren İvi, yüzel ve yeni şeyler, bu memleket içinde Türk ruhu ile tam bir intibak haline bir türlü gelsme- di. Aradan seksen Osmanlı. yirmi de Türk senesi geçmiş olmasına rağmen, bugün dahi tam bir kat'iyetle Kita edemeyit ki, Türkiye hududları içinde hâkim olan bü- fön yeni fikirler, Tanzimat fikirleri, 'Türk ruhile tam bir intibsk halindedir. Buşünkü münevverlerimiz arasında koz- mopolit unsur, maalesef, bir köseve sinin, orada korka korka yesıvan ve günlerinin pek mahdud sayısını doldurmayı bekli - yen bir unsur değildir. Hâlâ bizim içimiz- de ebiz bir mürebbive mutlaka muhta - cız!» demeği bir marifet savan insanlar vardır; nitekim, bundan tem yirmi sene evvel, Osmanlı İmparatorluğu için kat'i surette yıkılma devri geldiği zaman, bu unsur, kuvvetli bir varlık olarak meyda. Da çıkmaş, falan veva filân devletin mu- hibbi olmuş, falan veya filin devletin amandasını, istemişti. Gene bu unsurdu ki, Atatürkün büyük — İnsanın içinde daimi bir ateş vardır & Imsan kalbinde muhtelif hırs, sevgi ve emellerden müte- şekkil Binlerce kaynak vardır, bunlardan biri sönünce öleki O bir coşar, ve sira zincirleme olarak hayatın sonuna kadar de « (Üzerinde ©; vam eder. değil, altıdır. La Gökten düşen Bir servet Londrada yaşıyan Hamburg ismin - de bir viyolonist odasını süslemek me- i rakile bir resim almak istemiş, müza- yede salonuna gitmiş ve kataloğda «İ-|i talyan mektebine aid bir iy dile gösterilen tabloyu 150 kuruşa mış. Bugün tablonun 17 nci asrın en meşhur ressamlarından Murillo'ya aid olduğu anlaşılmıştır. Esere bin İngiliz lirası kıymet biçilmektedir. .— ruhlu Türk isyanını «mecnunane bir ser- güzeşt »olarak tanımakta ve öyle tasvir| etmekte tereddüd göstermiyordu. * Acaba, Osmanlı imparatorluğu bun - dan yüz sene evvel mi yıkılmış olsaydı, 'Türk bakımından deha #vi olurdu? Yoksa seksen sene sonra yıkılmış olması mı Gi ha faydak olmuştur? Ben öyle zannedi yorum ki, srf Avrupa siyasetinin verd koltuk değneği (le seksen sene fazla yaşa- muş olan İmparatorluk, Türk rönesan bakımından hayırlı değil, zararlı olmuş- tur. Yüz sene evvel, Türkiye, bundan yir- mi 'sene evvelkine nisbetle daha az harab idi. O zamanki Anedolunun belki, Türk- Tüğünü müdafaa için techizet: daha ek sik, fakat, milli ve içtimet teşkilâtı bu dan yirmi sene evvelkine nisbetle daha kuvvetli idi. Bundan başka, yüz sene evvelki Avmapa, Anadolunun milli kuv- vetleri karşımında daha eksik kuvvetli, çok daha zayıftı. Kafkasyada yalnız Şeyh. Şamilin Rum istillema kurşı memleketi! senelerce müdafaa etmis olduğu bir de- virde, Anadolu derebeylerinin Türk va - *anını müdafaaya kadir bir kuvvet vücu- de getirmeğe daima muktedir olabilecek- lerine tamamen kanlim. Eğer biz o sek -| sen Osmanlı senesini Türk olarak yasa - —ş bulunaaydık, yirmi yıl öce bu mem- leketi deha salim ve daha milli bir te - kâmül içinde bulurduk. Fakat, Osmanlı fle Avrupanın karşı - lıklı siyaset oyunları, Türkün o zamanki kuvvetlerini mağlüb ettiği irin, t: 1 İSTER Bir arkadaşımız anlattı: İSTER 1 İNAN, «— Hava soğumuya başladı. Bu sabeh uyandığım zaman dereceye baktım. 16 yı gösteriyordu, yeni doğmuş bir de ço- cuğum var, Üşümesinden korktum, oturmakta apartımanın kapıcasını çağırarak sordum: «— Ayın 15 inden övvel kaloriferi yakamayız, dedi «Ya hava biraz daha soğursa, ya kar yağarsa? Dt EÇ |, Korgün t bir ra | Kuzuyu gönderdim, i davayı kazandık | o Köylünün birinin bir komşusile dâ- Mİ van varmış, Avukat tutmuş, davanın : İl ilk celsesinden çıktıkları zoman Gvu- : ii kata: : İ o —Nedersin, demiş, hâkime bir kus i zu göndersem iyi olur mu? Avukas: ali b le bead ee İ göndereyim deme.. dava aleyhimize i i i i döner, hâkim rüşvet almaz, ve rüşcet teklif etmek istiyenlere cok kızar, Ayrılmışlar.. mahkemenin — ikinci İ celsesinde hâkim, köylünün lehine karar vermiş. Mahkemeden çıktıkları zaman Avukat: — Bak, demiş, davayı kazandık, e- ğer sen, kuzuyu göndermiş olsaydın i kaybederdik. İ Köylü gülmüş İ — Kuzuyu gönderdimde davayı j kazandık. Sen buna emin ol! $ — < Kuzuyu gönderdin ha, sana gön $ derme diye de tembih etmiştim i ' : j — Gönderdim amma, kendi tarn - fımdan göndermedim. Davuyı kaybe- den komşumun tarafından gönder - dim, Esrarengiz hir kudret! Sahibi muharrir erikalı muharrir kendisinde esraren - giz bir kudretin mevcud bulunduğuna r. Geçenlerde, pek büyük bir m iyet kazanmış olan bir eser neş reylemiştir. Bu roman tem 80,000 keli - meden mürekkebdir. Altı günde yazı! - manı düşünmeden yazmıştır. Yazıya baş- ladığı vakit ne yazecağını bile bilmiyor. muş ve nde on saat çalışm | dizimiz inkişafa gitti. Onu değiştiremey YİZ, * Evet, Tanzimat, bu memlekete bir ta - kam yeni ve el şevler sokmuştur. Fa- İkat scnba, o olmasaydı bu yeni ve güzel seyler giremez mivdi? Gene girerdi ve ar da girse temiz olarak. yüzde vüz Türk olarak girerdi ve biz bugün, virmi sene Ik bir möcadeleden'sonra hâlâ halkı dev- lete ve devleti halka da yayklaştırmak Su Jiçin uğrasınıya mecbur o kalmazdık. İhalde, Tansimata, bir ruh olarak b. İhayırlı bir müessese şeklinde bakabi İriz. Bir siyaset olarak. cnu daima hüzün- leh acağnz ve üzerinde UZU' dva öüsüneceğiz. Muhittin P İSTER «Binanın sahib! irnen olduğum güz sobası aramıya NAN, iSTER makin iİkendisinin de ağır yaralanmasına rağ- İsmi Clark Enfil olan 27 yaşında bir A) mıştır. Muharririn fddlasma göre bü ro-| evvel kaloriferi yakmamayı tembih etmiştir, hava daha fazla soğusa dahi maalesef bir şey yapamam. «Çaresizlik karşısında apartımana küçük bir soba kur - durmayı düşündüm. Fakat baktım ki bu bina da, kalori - ferlt olarak yaptırtıldığı için sobe deliği yoktur. Şimdi, bir INANMA! Hayatta hiç bir hırs, sevgi ve emeli kalmadığını söynyen ama mı rasigeldiniz? Biliniz ki o adamin bu toprak sanacak rolü de kalmamıştır, yeri toprak üstü İngiltere üzerindeki Hava muharebesi İskoçya üzerinde uçan Almen tayya İİrelerinin İngiliz tayyerelerile müthiş surette çarpıştıklarını okudunuz. Bu Alman ftayyarelerinden birinin pilotu, inin delik deşik olmasına ve rwen, itidalini kaybetmemiş ve tayya- res'ni ârızasız bir surette bir tepenin kenarına indirmiştir. Tayyareden dı - jşarı De çıktığı zaman da ga- rf bir talih eseri olarak yaralanmı - yan ia kendisine yardım etmiştir. İBu sırada gelen bir polise ingilizce o - larak «teslim oluyoruz» demiştir. Res- mimiz, tayyarenin gövdesini gösteri - yor. İngilterede çiçek bahçelerine sebze dikilec»k İngilizler memleketin istihsal kud - ratini artırmak için yeni yeni tedbirler itühaz eylemektedirler. Bu cümleden olarak çiçek bahçelerinin kaldırılma - sına ve yerlerine sebze bahçelerinin İ- kamesine karar vermişlerdir. Bu emre derhal ittiba edilmiştir. Zengin çiçek bahçeleri mektedirler. Holândanın yeni bir kararı | Molânda dehiliye nezareti tarafından i verilen şiddetli bir emre göre bundan -| böyle Holândade buluren sinemaların hiç biri muhariblere aid aktüalite ffimler ” | göstermiyeceklerdir. Hükümet halkın çu veya bu taraf leh ve aleyhinde nümayiş -| lerde bulunmasını arzu eylememektedir. İNANMA! Anadoludadır, bana da ayın 15 inden gidiyorum.» sahibleri buralara sebze dik.|| Sözün 'kisası Toplu ve dimdik Duracağız! E. Ekrem Talu ri illi Şefi her we zamari dinlesem, belâğat ve vecazetinin saatlerog tesiri altında kalırım. Dün de o, Büyük Millet Meclisinin altıncı devresini açış rutkunu söylerken tane tane sözlerini, 6 kiymet dolu sözlerden her birini doya doya içime şuuruma nakşettim. Lozan kahramanının hitabet kudreti, esaslı ve âlemşümul şöhretini elzede yapmıştır. Bu itibarla, onun dünkü nut- kunu gazetelerde şüphesiz okumuş bulu- ban vatandaşlara, o nutkun belâgat ba- kımından kıymetini izaha ve tebarüz ot- e kalkışmek hele benim gibi âciz bir kalem sahibi için lüzumsuz ve mans- sız bir iş olur. Ancak, baştanbaşa bir mantık seyli ha Jinde kulaklarımızda ve benliğimizde & Dan bu hitabenin, memleketimir dış durumumu apaydınlık tasvir ünlüğünden şu son bir iki satırı bir emniyet ve necat beratı olarak ezber- Jememiz lâzımdır. Milli Şefimiz buyurdular ki: «Türk milleti, Büyük Millet Meçlisinin etrafında bölünmez, sarsılmaz bir kale gibi, dünya hödiselerinin karşısında top Ju ve dimdik durmaktadır!, İsmet İnönünün şidletli alkışlarla kar- gılsman bu sözleri, bir Şefin milleti hak- kında izhar edebileceği en büyük sevgi ve itimadın Madesidir. Türk varlığının en büyük vasıfların - dan biri onun vahdeti olduğu esasen kâl- natça malüm olan bir keyfiyettir. Bize, inkilbamızın başındanberi gösterilen iti- mad, bürmet ve hayranlık, başlıca, arzet- mekte bulunduğumuz vahdet manzara- sından ileri gelmiştir. Muazzam devletler sırasına geçmemizin en mühim sebebi ge ne budur. Devletlerin siyasi manzümele- ye önemli bir mevki #utmamızın sır- ra gene bunda aramalıyız. İli kenari muvaffakivetle neticelenmesini, içerideki ve dışarıdaki küvvet, şevket ve azametimizin gün gün- den inkişaf etmesini de vahdetimize borç Juyuz. Bunu ivice bilmeli ve bu vaziyeti ilâ nihaye devam ettirmeliyiz. Aziz Şefimi- zin dedikleri gbi: «Böyük Millet Mecli- sinin etrafında bölünmez, sarsılmaz bir kale gibi, dünya hâdiselerinin karsısında toplu ve dimdik» durdukça, o hidisele- Tin ne kendileri de, ne de serpintileri bi- ze kadar sıçrayamaz; sıçrasa da onların koloylıkla üstesinden geliriz. Atatürk bize bir rmüşterek ideal meşa- lesi bıraktı. O meşaleyi bugün tutan el, İnönünün, herhangi bir vatan ve millet davasında bükülmesini bilmiyen kuvvet- li ve kudretli elidir. O, bu nurun etrafından ayrılmıyacağı İmiz biliyor.. ve bize güveniyor. Bu çok İ yüksek itimada liksyatimizi, bundan böy- le de toplu ve dimdik durmakla isbet « deceğiz. E Elsem Cati Polonya bükümetinin. yeni merkezi Londra 3 (A.A.) — Yeni Polonya hü kümetinin Paristen Angere nakledile ceği Paristen bildirilmektedir. Başvekil Sıkorski ayni zamanda Po lonya ordusunun başkumandanı da ol duğundan, harbiye nezareti ile temas da bulunmak üzere Pariste kalacaktır Polonva harbiye nazırı da gene Parisdı kalacaktır. Polonya ordusuna kayıd muamele# ilerlemektedir. Bir kaç bin asker kay dedilmiştir. TAKVİM muyuz |

Bu sayıdan diğer sayfalar: