21 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

21 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MA 8 Sayfa İON POSTA SON POSTA Nakleden: Hatice Hatib İz üzerinde — Ötekiler de başka sevgililerinizin resmir — Haydi Gaston, evveli sen şu hoca rx değil mi? Doktorcuğum sıkmayınız, serbest-İzaman girmiş, onu Öğren gel, bize habe: ver. Dünyanın en çok okunan yeni romanlarından birinin hulâsası Deli gömleği iie seyahal | Yazan: Amerikalı Lawrence Jayson | Çeviren : İbrahim Hoyi | Dünkü kısmın hulâsası Amdkalı muharrir L. Jayson bir gün çe konuşunuz. Beri de daha genç ikrn cn a- şağı üç Bört stokum vardı, sizde hüsnü ta. biat sahibi bir insana benziyorsunuz. Doktor: Hayır. hayır dedi, Bunler benim sevgi- Milerim değil. Bu kadınları tanımıyorum. — O halde niçin bu kadınların resimlerini de aldınız. Marraud: Şaşkınlıkla ve telâşımdan onları, nişan- tımın resimlerile birlikte cebime irdirmişim, — Demek ki bu: » çekmecesi kadın rez. mile dölü idi öyle mi? Demek ki sakallı kah. ramanımız pek te kadın düşmanı değilmiş, âlâ!... Âlâ!,.. Hem de güzel küdınltrı seçme. ! Fakat. aman Al Apin ucunu buldum, sini pek Iyi biliyorm him. buldum.. buldum. Gomar, çıldırmış gibi ortada danmetmeğe | başladı. — Her şeyi artik anladım, diyordu. Dok- torun hayatına neden kâstedilmek istenil. Gaston bir müddet dışarda kaldıktan son. ra içeri şu haberle geldi: | — Franssca hocası şimdi gitmiş, da ondan başka kimse çıkmamış! | Gomar karların çatı. Bu haberin onun canını adamakıllı atkmış olduğu belli İdi Bu işden bir şey anlıyorsam Allah canı. m: alsın!,. dedi. Bu vaziyete göre doktoru zi- İyanet etmiş olan centilmen demek hâlâ otel de bulunuyor. Haydi gunu bir görelim, Çık İsen dışarı. Gaston dışarı çıktı. Gomar pey Perdeleri gi ustalıkla k nu gördü; — Doğrusu taallirane iş yapılmış dedi, Ke. çe de kullanılmış, perde de gürültüyü boğ- muş, doktor da uyuduğu için sas Dışarıya çıkıp «Tilkis nin yanına geldi — Lozanlı kadının odasının yanında kim oturuyor. odadan m, nerroye git dan bi nden çıkarmış « mMip » . İkalayıp lak çarşafara sârmalarını bir nevi parkta otururken kulağına bir sesin: — Ceyson sen boş adamın birisisin. Bir ie yaramazsın, asla bir faydan görülmedi!. diye fısıldadığını duymuştur. İlk önce ehem- miyet vermemiş olmakla beraber, gitgide bu sesin tesiri altında kalmış, gene onun teş - vikile, petvasımca kendisini denize atmıştır. Fikrinee yürüserek oOkyanumı geçecektir, Hakikat halde muharrir delirmiştir, ve has“ talığınm çiddetile ne yaptığını biimemek - tedir. Ayıldığı zaman kendisini, sonradan hastane olduğunu anladığı bir yerde bal - muştur, Mahud ses gene peşini bakmamış, obu türlü türlü şaursuzca hareketlere sevket- | miş ve tablatile gardiyanların müdahalesine | marux kalmıştır. Gerdiyanları birer düşman telâkki eden Ceyson onların kendisini ya » işkence diye telâkki elmiştir. Nihayet günler geçiyor ve muharrir biraz iyileşme alâmetleri gösterdiğinden hastane- | diğini anladım. Bunun sebebi doktorun elin. — Doktorun odasının yanındaki odada © | inin yarım akıllara mahsus kısmına maklo- deki bu resimlerdir. Evet evet, artık her şeyi oturuyor. Ondan sonra bütün odalar boştur. İhan z Bir gün ikindi yakti da, kısa boylu, çiroz bomur homurdanmalarma rağmen konuğ- biliyorum. Kasil Zezö'nin, Miminin, Ninete! te'in resimlerden bir tanesini eline geçirmek için çabalıyor. Buna belki de sebeb bu re. simlerden bir tanesinin boğulmuş kadına aid olmasıdır. Biz bu resimler vasitasile o ka - — O halde şu birim Lozanlı dilberi bi? 21. yaret etmemiz lâzım! Gel doktorun odasına dönelim. Odaya dön Gamar Tilkiden bir biri» ve Lozanlı gu istedi. Onunla duvarı deldi genç kızın odasına bakmağa başladı. Odada M.İ tak tam dınları meydana çıkarıtsak katilin elnayeti, örtaya çıkmış olur, yoksa niçin kstll doklo- cu ve yalnız doktorü öldürmek istesin, do-| labdaki cesedden doktor gibi Buriy'nin de malâmalı var, O Burlyyi öldürmüyor, yal- niz doktoru ortadan kaldırmak ve boğulmuş kadının resmini elde etmek istiyor. Doktor Marraud büyük bir hayronlkla; | | — Siz hükikalen şayanı hayret bir gdanı, | vereme” simz. B , h » Dedi. Gomar büyük bir gurur içinde könm. ii He şupordu. — Artık iz üzerindeyiz diyebiliriz. Bu üç kadının hüviyetini tesbit etmemiz lâsım. lerinde ortada olmiyanı da muhakkak gene (RBastarafı 7 nci sayfada) boğulmuş kadındır. Şimdi sen anlat bakalım 29: Türk müziği, Çalar he, Fahire Gaston, bütün gün ne yaptın. Fersan, Refik Fersan. | — Okuyan: Radife — Ben saat beşe kadar doktoru tarassod Neydik 1 — Segâh peşrevi. 2 — Bimen Şen- ettim. Odası o kadar karanlıktı ki bir gey Segâh çarkı: (Sun da isin (o yör elinden.) göremez oldum. Koridorlarda dolaşayım, de. $ — Arif Bey - Segöh şarkı: (Olmaz il dim: Koridorda famdöşambrı çürerek onun. me! satpareme.) $ — Sel. Pınar - İlüzam şar. la biraz gevezelik ettim, kı: (Aşkınla o sürünsem) 5 — Bimen Şen - — Onunla nerede konuştunuz? Hüzam şarkı: (Gukünda geçer) 6 — Hüzm — Merdiven başında asansörün yanında 3az semaisi 2 — Halk türküleri “Mahmud bulunuyordu. Bir ara odama girdim, delik. Karındaş ve Sadi Yaver Ataman.) 3 — Oku- “ten doktorun odasına baktım, yan: Melek Tokgöz. | — Rifat Bey - Hicaz — Koridorda harikulâde bir şey görmedi. şarkı: (Niçin bülbül figan eyler.) 2 — Nu. niz mi? bar Tekyay - Hicaz şarkı: (Ağlamış gülmüş) — Hayır 103 numaralı odada oluran ih. 3 —. - Hicaz türkü: (Şu İzmirden çe- tiyar adamın oteli terkettiğini gördük. kirdeksiz nar gelir.) 4 — Şemssitin Ziya - U- — Kaçta! işak türkü: (Şu salkım söğüdün altı dalma.) — Beşi çeyrek geçe. 120.10: Temsil, 2110: — O halde doktorun odasına giren İnsanım trası - Şef: Hasan Ferid Alnar.) 1 — Han - G cimasına ihtimal yok. Fakat kim olabilir, del: «Concerto OGrosso., 2 — Beethoven: Başka kimseyi görmediniz mi? İ«3 inel Senfoni. (Re majör) 22: Memleket — Gördüm. 121 numaralı odada oturan/sant Ayarı, ajans baberleriziraat, oesham Losanlı genç kız da odasına girdi. İkehviak, kambiyo » maket borsası | (ilat — Ha şu doktora bitişik odada oluran KIS 7220: Müzik £ (Casband - Pİ) 2129 - 2330: deliğin karşısındaki sedirde yatıyor Onun işini vaktile seyretmiş olan doktor alçak bir sesle sordu: fiehik radyo proyromi si- a, Yarınki program ve kapanış. — Hepsi bu mu? i e 2 rat İ düf eden Gomar bu havadisten pek memnundu. Ba. gnı pencereden çıkardı. Yalnız bir taraftan ikinci pencere açıktı. Gomar bir insanın 0- 30/10/1939 Pazartesi günlerine mah- radan içeri girebilmesinin pek kolay olduğu- Sus öç günlük hususi program ayrıca meşre. Du gördü ve Gastona #ordu: dilecektir. — Senin odanın yanındaki odada kim 0.) #aruyor. RADYO LÂMBALARI — Bir İngiliz ailesi, Üç oda işgal ediyorlar. | ei a 18, 117, 116 numaraları. 118 de iki mektebli | Radyo makinelerinden iyi randıman oğulları, 117 de anne, baba, 116 da iki genç almak için muhakkak surette radyoların alemi İkalbini teşkil eden âmbelarını" arasıra — 118 de oturanlar seba şimdi odalarında) muayene etmek ve ölçtürmek lâzımdır. mi bulunuyorlar? pri — Eveti..: Çünkü famdöşambr bana saat Bu işin bilâbedel yapılmasın: arzu eden- başle altı arasında franszen hocalarınınilerin Jütlen 41014 numaraya telefon et- geldiğini söyledi Herhalde odalarındadır. mele“i lâzımdır. İstanbul Belediyesi İlânları 71600 Konsemmtuar yatı kısmı İçin alınacak beyaz peynir ve kaşar peyniri. 29/10/1939 Pazar, ve 20738 (o 376500 Hastahanelelre alınacak Ilmon ve yumurta. “0 68470 Üsküdar kaymakamlığı ve Belediye şubesi binasının tamiri, 68,71 — 91019 Merkeemefendi mezarlığı ihata duvarı tamiri Tahmin bedelleri ile Uk teminat miktarları yukarıdz yazılı işler 2490 numaralı kanı nun 43 üncü maddesine göre temdiden açık eksilimeye konulmuştur. İhale 2/ 9 Perşembe günü saat 14 de Daimi Ençümende yapılacaktır, Şarinameler Zabıt ve Mua. melât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. Taliblerin ilk teminat makbus veya mektubları le ibale günü muayyen saatte Dalmi Enecümende bulunmaları, O (8720) © Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz talebeleri için synacak «470 çifi erkek ve «40» çift KIZ ayakkabı açık ekslitmeye konuümuştar. 2 — Muhammen bedel «2919» ve hiuvakkat teminat 220 Jiradır. 3 — 28/10/9939 *arihine müsadif Cumartesi günü saat 10 da Rektörlük binasında ko - rulsyon tarafından ihalesi yapılacaklar, 4 — Nümüneleri görmek ve parasız şârinsme almak istiyenlerin enstitü dalre iü - dürlüğüne müraesatları © «ESd2>. e37ld» Müzik (Radyo Orkes -| (Hikâye devam etmektedir.) — İ âik karşılaştığım manzara beni ürkütmek. le beraber güphelerimi de yatıştırdı. Bir ejek- İzik projektörü gibi, buraya düştüğümden- beri araştırdığım cevabı buldum. Şimdi sorup soruşturmadan, sadece etrafıma bakı- narak nerede olduğumu anlıyordum, Evet.. cehennemde bulunuyordum. Ölmüş. tim. Düşmanların haberim almadan beni İ öldürmüşlerdi. Burası da CEHENNEMDİ... Başka hangi diyarın insanları otratımda- kiler gibi muamelelerde Dulunurlardı. İ adım ötemde, Inanılmıyacak kadı (urun boylu, ömrümde asla görmediğim ke İdar uzun yüzlü bir adam, dudakları geriye İdoğru gerilip aralıklarından sapsarı muaz- İzam iri dişlerini göstererek, ağa muazzam bir fırın gidi açılıp, tiz sesler çıkararak bir “at gibi kişniyordu. #amamlle iki İhtiyar, bemburuğuk sur büklüm olmuş, küçümence birisi da dehlizde! bir aşağı, bir yukarı ağır ağir dolaşmak'a idi, Adamin başı yerdeti aneak neş santim yuka- ra bulunuyordu. Gözlerini de asla oradan ayırmıyordu. Muniazsın fasılalarla bir elini uzatarak, yerden görünmiyen bir şey alıyor, gözlerine kadar yaklaştırıyor, dikkatle mun yene ediyor ve bu kıymetli şey! dikkat, ve ih. timamla bir deri torbaya yerleştiriyordu. Ayrı ayrı yerlerde diğer hayalet suratlı insanlar iskemlelerde sallanıyor, kendi ken. dilerine murildanıyor, homurdanıyor, hiç k- muldamadan, tamamile loş gözlerle boşluğa bakıyorlardı. İlk gecem çok rahatsız geçti. Sofanın öte- İsinde bir odada boydan boya sıralanmış altı Karyolanin hizasına Konmuş olan İkaryalamda mütemadiyen döndüm, durdum.. kendi kendime de bu işin zonu ne olacak?. diye düşündüm, Uyuyanların çıkardığı her kuvvetli bir nefes ve bomurtu ile vücudum çekeceğim ezadan, üzüntüden kurtulsam di. ye içimi çektim. Fakat, elimden geldiği kadar korkumu belli etmedim. Onlara benim zayıf noktamı gösterecek, ve bunlardan istifade imkânmi verecek hiçbir fırsatı, ortaya köymamanın Mâzım geldiğini kurnazca aslamış bulunu. yordum. Zarar getirmiyecek suallere birer hece ile muzabele ederek, dudaklarım sim- sıkı killğlenmiş bir halde ve kaidesince ha- zeket ederek büzünleri savoşturdum, Cehennem fırlanalarının kopmasını sabir. İszcd bekledim. Pakat şeytanlar benden hoş. lanmış olmalıydılar, Gardiyan bir gün bunu İbana' fısıldadı: — Ceyson, İyileşiyorsun.. dedi. Doktorlar sıhhatinin düzelmekte olduğunu söylüyorlar, Daha iyi bir yere nakleğlimen çok sürmiye. cek. Herif «daha İyi bir yere makledilmen çok sürmiyecek!.» diyerek, acaba beni ceben- nemden çıkaracaklarını mi ima etmek iste- mişti. Bu berifler bu gibi şeylere asla ya. naşmazlardı. Acaba, beni bu gibi boş sözlere kanacax mi sanmışlardı? Bir gün iki beyazlı adam çıkageldiler, «sâ- taların bir sıra halinde bekleştiği koridorun bir köşesine kadar beni götürdüler, İçlerin- den bir tanesi; — Jimnaştikhaneyel., diye bağırdı. Kaz gibi ağır ağır adimairla yola düzü)- dük. Sesimi çıkarmadan önümdeki adamın peşinden yürüdüm ve koridordan İlerlliyerek, açık havaya çıktık. Büyük taş bir binaya vardık, içine girdik. ve bir takın merdiven. Jerden aşağıya indik. İçimden, muhakkak İgtbi vir adam salonumuza geldi ve iş başı. mayı inhisar altına aldı. Karşısındekiletden İnat... diye bağırdı. bir mukabele, bir mw. Jefet görmeyince yo” Büyük masalar yerleştirliniş bir odaya|ruldu. Zevki, neş'esi kaçar gibi oldu. Yanıma gittik; hepimize yer gösterdiler ve elimize geldi. Klini uzatarak: sazdan yapılmış yuvarlak bir plâka tutuş") — Hello. hello. yabancı be; İsmim Co. hiş| zangır zangir titredi. Ah bir şey kopsa dal na hava aldıracağız!...s dediler. Diğer has. turdular, Buna hiç te alâka göstermeden baktım, Pakal adamın söylediği cümle pek İtuhaftı. Kulak verdim, adam mütemadiyen: — Bir ulttan, iki üstten. deyip vardukça #aşkınlığım arttı, Küçük saz plökayı elimde tuttum, hiçbir şey yapmadım. Kendi ken- dime: — Gene melünların oyununa kurban gide- ceğim galiba!.. diye düşündüm. şey yapmadan oturdum. Fakat sonunda hiç İbir şeyin beni kurtarımıyacağını anlıyarak, ben de diğerleri gibi bir alttan, iki üstten #azları kıvırmaya basladım. Felhket ha kop- 4a, ha kopacak diye helecanlar geçirdim am. ma hiçbir şey olmadı. Şeytanların hasır sepet yaptırmaktan bâş- ka işleri yok mu 4d12. diye söylenerek bayağı hayal iniisarına uğradım. Aklıma şüphelerin girmesi ve ördüğüm #eylerden kanaatlerimin sarsılmaya baş ması bende yepyeni bir ruhi halet yarattı ve müddetini tayin edememiğim zamandanberi kapalı kaldığım inziva dünyamdan Ayrılma. ma vesile oldu. Artık muhakkak ki cehennemde bulun. muyurdum ve kendimin yaratığı bir dünya içinde mahsur değildim. Hazır sepet doku - mağa mecbur edilmekle nerede olduğumu ve ntein burada olduğumu yeniden düşünmeğe başladım. Bu merakım, hayretim ve şüphelerim mey. dana çıkmış olmal: ki, günün birinde mahud jeltn anahtarlı adam geldi ve neşeli bir sesle: — Mister Ceyson, dedi. Bugün sizin için yeni bir âlem başlıyor, Öğleden sonra yen! yeni Oo manzaralarla karşılaşacaksınız. . bir eve taşmacak, yeni daştlarla tanışacak, Feraha çıkacaksınız. Yalma burasını beğenip beğenmediğini bana söylemeni veya yazmanı irlea edeceğim... Muhaverelerde cevab vermeğe henüz alış. mis değildim. Fakat doğru söylemek lzem gelirse, konuşmak, görüsmek yavaş yavaş hoşuma gidiyor, nazarımda tir mana Ifade etmeğe baslıyordu. Bı veni bi» Aleme çikmak İ teklifi zihntme naksoldu ve İlk defa olarak, İböyle bir değişikle. taş şeytanı görmekten daha fazla arzuladım. Boyası bir adam, kilidi odalardan” beni göcirerek. veni daha güzel bir surette tetriş İedilmiş büyük bir salona söktu. Burada bi. rinel defa olarak bir masanın basina olur- muş olan bir kadınla karşılaştım. Kadın be- İni kibarca selâmladı ve birlikte gelerek, bu İsefer içinde tuvalet masası, iskemle ve bir de karyola bulunan yeni odamı gösterdi. Hastabakıcı: İ — öğle yemeği vaktidir. dedi ve bir takım İinsanların masalara dörder dörder oturduk. ları bir odaya girdik. Üç Kişi de benimle bir. likle bir masaya oturdu. Yemek esnasında ağırlarımızı açıp ta tek bir kel'me bile söy. lemedik. Bizler sanki birbirlerine karı &n- Mmamile likayıd dört tane mankene benze- mişlik, Beyazlar giyinmiş bir takım adamlar da bize hizmet ettiler Yemek bitti. Bir koltuğa yerleşerek merak. İla yeni ahbablarımı tetkike koyuldum. Giyi. nişlerinde bir garabet, bir tuhaflık vardı. Bir Salım şeyler eksikti. Pabuçlarınm, bağ ları yoktu. Pantalonlerımi tapacak kemer. leri görünmüyordu. Kravat bağlamamışlır- dı, gömleklerinin önü açıktı. Bir köşede küçük bir grup toplanmış, ses. Birçok kereler, bu odaya getirildim. Hiçbir | cehennemi *mağaralarına gidiyoruz. Çingar| burada kopacak!.. diye söylendim. İlerini yükselterek, hiddetli hiddetli bağırarak Fakat, birden, içinde bulunan aletletden| konuşuyor, heyecanlı münakaşalarda bulu. bir Jimnastikhane olduğunu anladığım geniş | nuyordu. Erkekler arasında Dk defa olarak bir salona girdik. Buna rağmen burası bana böyle canlı bir konuşmaya şahid oluyordum. welâde bir jimnastikhane gibi görünmedi; İçlerinden bir tanesi, başına kulaklarına Eyvah şaytanların talim yerine gelmişiz...) kadar geçen yün bir kasket giymiş olan kısa İşimden hayıflandım. İboylu bir tanesi en ateşli o konuşanlarıydı. Dünyada hiçbir kuvvet bu kanaatimin ak. Bir müddet sonra diğerleri sastular, Kasketli sine beni inandıramazdı. İ adam, muhateblarının sırtmalarına veya bana mavalei Oo derler. senin adın ne?. dedi İstemiye istemiye başımı salladım ve W- mimin Larri olduğunu muırıldandım. Herif | tarif edilemiyecek kadar pis, kiri pasaklı bir şeydi. Gömleği, ceketi yağ lekelerle golu idi, Yüzü gözü, elleri kir işinde idi, Sakalı d& bir karış ve karntukarışıktı. Kendisinden &- min, geprodlei bir tavrı vardı. Ondan boşlan- madığımı sanıyorum. Sordu: — Burayı nasi buldun? Yüzümü asarak cevab verdim: — Pek perbud bir yerl... Sanki nutuk söylüyormuş gibi konuştu: — Âlâ, mükemmel. kodese alıştıktan son» ra burusını daba fazla seveceksin... Neye gir- din?. Derdin ne idi?. Bu sorup soruşturmadan sikılıp nutku ba“ tulmuş bir halde: | — iç cnn! dedim: İçtmedn herifin 8 mden çekilip gitmesini diledim. Adam bU düşüncemi sezmiş olmak ki, başka bir şef söylemeden yanımdan uzaklaştı. Maamafih adamın sualleri beni epeye9 meşgul etti. Buraya kodes demekle neyi İkastetmiş olabilirdi. Eğer ötesi cehennem İ- diyse, burası cehennem olamazdı. Hem grn- İsının da cehennem olduğuna pek inanm$j değildim ya. | Bu noktayı halletmenin bir yolunu bulma” İyi kararlaştırdım. Bu, mesele gayet garib bif İgekilde meydana, çıkacakmış meğer!. Bir ge- İce yemekten sonra, beyazlar giyinmiş birisi odama geldi ve gayet neş'eli bir sesle'söy- lendi: — Bu gece bütün neş'eni takın Coysun, de- di, Balo salonunda dans Yar... Kendi başıma bırakılsaydım daha çok memnun olacaktım amma, adam ayak dire- di, beni hamama koşturdu, saçlarımı güzele taradı, islak bir havlu ile yüzümü alidi. Son ra arkama vurarak: — Haydi bakalım... dedi, Hazır oldun gitti Doğrusu pek muazzam bir manzara idi bu. İrenkli kâğıdlar, kâğıd fenerler, bayraklari& | alacalı bulacalı süslenmiş bir odada idim. Resmi ünlorma giymiş adamların çaldığı İtatı mhsiziye çifiler ayak uydurarak gevk İve neş'e ile dansediyorlardı. Pırl pırıl par” Uyan tuvaleti kadınların yanında, ömrünü” de asla görmediğim güsel giyinmiş erkekler vardı, Birlikte geldiğim arkadaşlardan mümkün mertebe uzak kalmaya çalışarak bir kenar& çekilmiş, şaşkın şaşkın etrafımı seyrediyof- dum. Süslere bayılarak bakiyor, sevk ie neşeli musikiyi dinliyor, haftalardır ik def& olarak gördüğüm kadınları engin bir ihii- rasla dikizliyor, pırıl pır yanan dans yerin? gözlerimi dikiyor ve bütün bu güsel şeylere | varulmuş bir halde kendimi havada uçuyor sanıyordum. Şaşırmış, fakat aşırı derecede mes'ud bir halde, benimle danselinek istiyen — damlsri maheub bir eda ile reddederek, etrafın! seyrediyordum. Her zamankinden daha hay” retler içinde kalarak nerede olduğumu ar0f- tırıyordum. Birden kafamın içinde bir pr9- jektör aydınlanır gibi oldu, bulmuştum, A“ lamıştım. Nasıl da bunu derhal anlamamak budulalığında “bulunmuştum. Başka hangi bir yerde böyle ferah, apaydınlık, bir muhit İbu kadar neşeli, mas'ud bir abali bulabilir, görebilirdim?.. İşimde ierlemiğ gürünmişen kuvvetler bana iyilikte bulun” muş, beni cennete yerleştirmişlerdi. Bu fikri benlenseyince, sevincimden bir W hat oldum ve bu muüzzam istihalemin selln# kapılarak hızlı hızlı ağlamaya başladım. Bİ kadın derhal yanıma yaklaştı, Omusum# vararak niçin ağladığımı sordu. Bunun DE sevinç ağlaması olduğunu söylemeğe desire) edemedim. Acele ile ve utangaş bir yüzle yö” hüklerimdeki yaşları sildin ve göz yaşlri” (Devamı 11 inci sayfada) | |

Bu sayıdan diğer sayfalar: