21 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

21 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

A Bay Temel denizde Bay Temel her zaman plâja giderdi. Fakat bir kere bile soyunmuş, denize gir mek reğil, kumda bile güneşlenmemiş - ti. Bunum sebebi vardı. Bay Temel yüz - mek bilmiyordu. Yüzme bilmeden deni - ze girmek onun kibrine dokunuyordu. Yüzme bilenler, sanki etrafına topla - nacık onun yüzme bilmediğile eğlene - çekler sanıyordu. Herkes gibi, plâjda bir kabineye girmek, orada soyunduktan ve mayo giydikten sonra bir müddet kum - Jardş yatmak ve denize atlayıp yüz arka üstü yüzmek.. onun en büyük em Jiydi. Bay Temel denize girse, yüzme len birinden ellerini kollarını nasil ha - reket ettirmesi lâzım geldiğini öğrense bir iki gün içinde az çok yüzme öğrene- bilirdi amma, işte bunu bir yediremiyordu. Geçen yazın (o başında idi, Bay Temel bir gün sokakta yürürken, seyyar bir ki- tabcmın kaldırım kenarına koymuş ol - duğu kitablarâ baktı. Çeşid çeşid hikâye kitabları, romanlar, şiir kitabları arssı da bir tanesi gözüne çarpmıştı. Bu kil bın kabı üzerinde denizde yüzen bir a - dam resmi ve «Evinizde yüzme öğrene - bilirsiniz. cümlesi vardı. Demek bu kita- bı okursa evinde yüzme öğrenebilecekti. Bay Temel için bu kitab âdeta bir hazine idi. Senelerdenberi girmek için can attığı denize nihayet girebilecek ve yüzebile - cekti, Kitabcının istediği © parayı verdi. Kitabı aldı, Kitabcı istediğinden beş on , misli para da isteseydi, bay Temel gene tereddüd etmeden verirdi. Kitab elinde evine geldi. Odasına kapandı. Kitabı aç- tı. Birinci dersi okumaya başladı: «Evvelâ soyunur mayonuzu giyersi - niz» Bay Temelin mayosu yoktu. Ders için de mayoya ihtiyaç vardı. Demek he- yerek hemen evinden çıktı. En yakın bir tuhstiyeciden mayo aldı. Tekrar evine gelip odasına çıktı, Artık kendi kendine yüzme öğrenmek kolayı olacaktı. Kitabı okuyor. Ve oku - duğunu tatbik ediyor. Masa üzerlerine yüzü koyün yattı. Kollarını, ellerini ba - caklarını oynattı. Derin ( nefesler aldı. Sırtüstü yatıp birçok (o hareketler yaptı. Kitabdan yüzme öğrenmek de pek kö - Yay olmuyordu. Bay Temel (hemen her sefer de şaşırıyor, sağ kolunu ileri uza - tacağı yerde sol kolunu uzatıyor, sağ a - ya yukarı kaldırıp — aşağı indireceği yerde sol ayağını kaldırıp indiriyordu. Daha küçü el ayak hareketlerini ayni za manda yaparken hareketler karmaka - rışık oluyor. Elleri yerine ayaklarımı, & - yakları yerine ellerini (o kımıldatıyordu. Fakat bir kere Bay Temel merak etmişti ya.. ne olsa bu İşi başaracaktı. (o Geceli gündüzlü kitabdan ezberledi. Hahda ms- sada tecrübeler yaptı. Masanın ayağı kı- rıldı, yere düştü, başı acıdı; ehemmiyet vermedi. Yerde tecrübe ederken elini ve- zonun bulunduğu sehpaya çarptı. Sehpa Bay Tekin «Asian a- Bu niyetle wi isimli bir kitab al- mıştı, Onu okurken: ize. kibrine yı buz oldu gene ehemmiyet vermedi. Vel- hasıl öyle bir gayretle çalıştı ki sorma - kitabı aldığının on beşinci günü ki- t ki bütün hareketleri aynen yapa - biliyordu. Artık plâja gidip denize girmesi en ta- bil bir hareket olacaktı. Plâj mevsimi de gelmişti. Plâja gitmeyi biyet ettiği gün- den bir gece evvel sabaha kadar uyuma- dı. Bir parça uyuyacak pöbi olsa, rü sında kendini yüzme yarışına girmiş bi - rinciliği kazanmış görüyor. Heyecan i - çinde uyanıyordu. O hakikaten denizde ne harikalar gösterecekti. Her çeşid her cins yüzmeyi biliyordu, Şimdiye kadar denizde gördüğü insanlar böyle çesid çe- şid yüzme bilen insanlar değildi. Bay Te- mel denizde yüzerken hepsinin ağızları açık kalacaktı, Nihayet sabah oldu. Bay Temel itine ile giyindi. Mayosunu, havlusunu çanta sına yerleştirdi. Büyük plâjlardan birine gitti. İlk defa soyunma odasına girmiş, ilk defa plâjda mavo ile görünmüştü. Bayi Temel bir müddet (kumların üzerinde vattı, Yüzenleri seyretti, Ne kadar van - ış hareket yapıyorlardı. . Böyle yanlıs hareketler yapanların suyun (o yüzünde /kalabildiklerine şaştı. Hele ç bir denize girsin. bir yüzsün. Şimdi denizde yüzü- yorum zannedenler de yüzme nedir"gör- sürler. Bay Temel ayağa kalkmıştı Denize doğru yürüdü. Ve bir insan boyunu £€ç- miyen iskeleden kendini aşağı attı. De - nizin tâ dibine gitmişti. ' Kitabda oku - duklarını hatırladı. Ellerini kollarını oy- nattı, Denizin yüzüne çıkabilmişti am - ma, çıkmasile ikinci defa dalması bir ol- muştu, Bir türlü suyun'yüzünde dura - ti. İkinci defa suyun yüzüne çıktı- nan bağırmak istedi. Sesi düğüm - lenmiş gibiydi. Kuvveti: bir kol onu ya- kaladı. Çeke çeke sudan çıkardı. Bay Te- mel korkudan tir tir titriyordu. Boğul - masına ramak kalmıştı. Neden sonra kitabdan yüzme çeşidle - rinin öğrenilebileceğini fakat asıl yüz - menin kitabdan değil, denizde öğrenil » av *üfekleri ve Jevasımatı satlan bir mağazaya gitti. Bir biçak, bir tabanca, bir çifte ve yü kadar fişek aldı. Fişekliği omuzuna, fişekleri, taban. — Aslan avı nasıl ya. (o cayı, bıçağı belin; takıp mağazadan çıkta VE Lâmbayla duvar arasına elinizi uzatı- nız. Parmaklarınıza muhtelif şekiller ve- riniz, muhtelif hayvan, £ eşya şekillerini duvara aksettirebilirsiniz... Torba dokunmasın oyunu “de, . Yere bir yuvarlak çizilir, oyuna giren- ler çizginin üzerinde dizilirler. Bir kişi örtava geçer, ucuna bir torba kum bağ - lanmış bir ip alır.. $pi o tarzda tutar ki, torba öteki oyuncuların © sırslandıkları yuvarlak çizgiye ancak yetişir. İpin u - cundan tuttuğu halde torbayı kendi et » rafında arkadaşlarının diz kapaklarından fazla yükselmiyecek bir tarzda çevirme- ye başlar. Ortadaki torbayı ötekilerin ayakları - na çarptırmak istiyecektir, » ötekiler de torba kendilerine yaklaşınca geriye kaç - madan bulundukları yerde sıçramak su- retile torbanın kendi ne çarpmaması - nâ gayret edeceklerdir. Torba kime çar- parsa o ortaya gelir. Torbayı çevirmeğe başlar. Torba ancak bir avuç kum alacak l Baj Tekin artık aslan avına gidiyordu. Yolda onu çö. renler, duruyorlar, dikkatle bakıyorlar, içlerinden merak edenler oluyor, Bay Tekine soruyorlardı: — Böyle nereye gidiyorsun 077 : Bay 'Tekin kendinden emin bir tavırla cevab veriyordu: — Aslan avına > 3 GR. ZN 4 40) AES Küçük civcive ennesi bir solucan getirmişti. So- Tucanın yumuşak eti kü - çük civcive çok tatlı gel- mişti, kında izahat Solucanın kabuğu üstünde bir yarık vardı, kırılması çok kolay olacaktı. Ga- gasile hızlıca vurdu. Küçük civciv işin hakikatini neden Zensettiği şey çiftlik sahibinin oğlunun barasıydı. Kabuk üzerindeki yarık da, Annesinden böyle yu - uşak etli hayvanlar hak müklü böceğin etinin de solucan eti gibi tatlı ol - duğunu öğrenmişti, — Ben bir solucan arâ” yıp bulâyım! Diyerek yürümeğe ba” ladı. Nihayet aradığın © bulmuştu, o Kabuğundan © gagasile vurup kıracâ” j etini yiyecekti. aldı. Sü - Fakat vurur vurmaz vurduğuna Pİ man olmuştu. Az kalsın gagası kırilât caktı. Küçük civelv ağlaya ağlaya #X müklü böceğin yanından uzaklaştı. sonra öğrenmişti. Omun sümüklü böc” sümüklü böcek şeklinde yapılmış KUM” ş para atmaya mahsus olan delikti. ij iğ biri, yerinden kalktı; boksörlere bağırdı: |kesin, bize gönderin. Doğru bilenleri. —“Aceleniz ne, hakem gelmeden boks|bir kişiye bir ceb projektörü, bir maçına başlanır mı? Hakem ringde idi. Fakat seyirciler 0 - nu göremiyorlardı. Acaba nereye saklan-! mış, hele siz de bir kere (o bakın hakemi! Aİ iy İki boksör ringe çıkmışlar, boksa baş-) bulabilecek misiniz? Bulursanız. olduğu İsini ve bilmecenin gezetede çıktığı tarihi Seyirciler arasında (bulunan yeri kalemle boyalâyıp resmi veneüeee esse eamsasarassssasasssaasasssansazısarsee isasamas serasersraremszsusasusasssasanenaaı i ezelden doldurdu. Nişan aldı, tetiği çı Bay Tekin hakikatan aslan avına gidiyordu. O aslanın nerede bu” lunduğunu pek iyi biliyordu. Büyük caddelerden birinde açılmış geni bir meydan, bu geniş meydanın or'Tekin oraya kadar gitti, Tüfeğini ma bu aslan taşan yapılmış biraslan heykeliydi. o j tl l bir kilo çikolata, elli kişiye de ayr? güzel ve kıymetli (o hediyeler vet Bilmeceye cevab verme müddeti on “ gündür. Bilmece cevabını bize gönd. diğiniz zarfın üzerine «Bilmece» yazınız. m aliyyil İİ ik ekti. Kurşun aslana İsabet elmişii am

Bu sayıdan diğer sayfalar: