18 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

18 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| 2 Sayfa Hergün Yeni harbden Çıkan dersler Yazan: Muhittin Birgen A Iman ordusunun Lehistanda yaptığı geri hareketten sorma birdenbire her- kesin gözünün önünde askerlik tarihinin te. kâmül safhalarından bir yenisini gösteren bir perde açıldı; şimdi herkes görüyor Xi yir. minel asrın on dördüncü senesinde başlamış, ve dört sene devam etmiş olanı harb İle ayni asrın otuz dokuzuncu senesinde (başlamış olan harb arasında büyük bir karakter farkı vardır. Yirmi sene evvelki harb, yüzde seli sen insan ve süngü harbi idi. Bn yeni harbde ise, molör ve makine hâkim bir rol oynamı- ya başlamıştır. Fransiz gazetelerinden hak - len aşağıya kaydettiğim birkaç rakam, bu fikri daha canlı bir surette ifade eder; 1914 senesinde İngilterenin Fransaya alı bafa sarfında nakletmiş olduğu asker mik. tarı 148,000 kişi idi. Bunun yüzde yetmişi pi. yadeyi teşkil ediyordu. Bu orduda yalnız 800 aded motörlü vasıta vazdı. 1999 senesinin gene altı haftasında İngil- tere Fransaya 168,000 asker geçirmiştir. Fa. kat, bunun yalnız yüzde yirmisi piyadedir, Nakli vasılası ise 26,000 gibi büyük bir raka. ma baliğ oluyor. Bu rakamlar, yeni harbin yeni karakterini! göstermeğe çok kâfldir, Eğer, bir de bu mu.| Kayeneyi 914 de Rusyayı istilâ eden Alman ordusle 939 da Lehistanı istilâ eden ordu amamdaki farkı gösterir, bu tarzda rakam - Jar verilmiş olsaydı görecektik ki yirmi beş sene içinde orduların uzviyetleri gerek ana. ,temi, gerek fiziyoloji bakımından büsbütün değişmiştir. Bade değişen ordu değildir; çeyrek air içimde bütün Avrupa ve Amerikanın hayatı değişti. Biz memleketimizde birçok değişik. ilkler, birçok yenilikler ve ilerlemeler göre. rek memnun oluyoruz. Fakat, çeyrek asır içinde bir de başka memlelketlerdeki Werle- Yişi gözönüne getirdiğimiz zamanlar, yüre- Rimizin sızlamaması kabil değtldir. Dünya, çok değişti, her şey çok sür'atle değiğiyor ve ileri gidiyor. Tek, fakat, çok canlı bir misal gös. termek için söyliyeyim: Bugün Amerikada, zabila tayyareleri şehirler sras yollarında otomobillerin seyrüsefer nizamlarına muvâ- fık olarak hareket edip etmediklerini kon - trol işinde de kullanıyor. Yolların üzerin - de dolaşan tayyareler, nizama muhalif olarak seyreden otomobilleri takib ve tecziye edi - yorlair! Böyle bir şey, bundan yirmi beş sene evvel değil, bundan on sene ervsi bize söy - Jeniimiş olsupdı bir türlü inanamazdık! * Hayatın bu kadar değişmesini temin eden &miller pek çoktur. Fakat, orduların bu ka- dar değişmesini we harbin karakterinin büs. bütün başka bir şekil almasının en büyük amil motördür. Bir takım gayet basli kim. ya ve mekanik prensiplerine istinad eden motör, insan denilen mahlükun eline o ka- dar icarkâr bir enerji vasıtası oldu klo Bun bu icazkârlığı karşısında hayran Ol -| mamak kabil değildir. Elektrik motörü, şu veya bu neviden ihtirekli motör, hangisi 0 - Turan olsun, motör denilen 7ey, bugünkü me- deniyetin en büyük Derleme ve sür'at vası-| tasıdır. Kakiden insanlari tahrik eden en bi-| yük kuvvet, onların kendi uzvi makineleri ve bu makineleri harekele getiren de gene on- ların azim ve irade denilen manevi cnerji- leri idi. Bugünkü insanlar, icad estikleri mo-| törlerin makineleri le ve elezirik, bensin, mazot gibi maddelerde sizlenen enerji İle yürüyorlar, Artım ve irâde bir insanı, eski - Gen, günde nihayet kırk kilometre yürüte. biitrdt. Bugün motör bir sürü insanı bir gün- de yüzlerce kilometre götürüyor ve hem da ne İnsanı yorarak, ne de kendisi yorularak| Çeviren, yürüten, koşturan basit motör, bizim hayatımızın her sakasında bergün bi. zim üzerimizde müessirdir. Onun tesirini in- Kür etmek kabil olmadığı kadar ona karşı mücadele etmeğe çalışmak ta dilnyayı tersi- he döndürmek kadar imkânsızdır. Lehjiler, harbe girmenden evvel, ebiz Almanlardan korkmayız, çünkü Lehistarda Almanyadaki tarıda yol yoktur! diye seviyorlardı. Ha - yır, moiör icabında yolsuz da yürümesini bi. lr, Bir memleket, kendisini motöre karşı yolsuzluklar değil, sncok yollar ve molörle müdafaa edebilir. Motör, yirminci asrın me. deniyetinin yegâne tahrik kuyvetiğir, Onu yürülen ve koşturan odur! * Bu sütunlardaki yazılarımı takib eden 0- kuyucularım bilirler ki son birkaç sene içinde bon Türkiyenin motörleşmesi lehinde pek çok propaganda yaptım. Bu propaganda tesirsiz kalmış değildir. Bununla beraber, gönül isterdi ki Türkiyede, molör duygusu kabil olduğu kadar fazla yapılsın. Motörü #evmiyen millet, yirminci asırda medeniyeti sevmiyor demekiir. Motörsüz bir milletin a - zim ve iradesi ne kadar kuvvetli ve ilerleme gayreti ne kadar heyesar'ı olursa olsun, me- deniyet yolunda katedobileceği mesafe datma mahdud kalacaktır. Çünkü bugünkü mede. niyet yürüyüş temposumu daklkada binlerce devir yapan motörlerin o canlı uğultusuna! uydurmuştur. Türkiyeye çok motör, çok motöreli İnsan Mirim. Türkiyenin motörü sevmesi, onu çok Iyi tanıması lizm. Motörü sevmiyen ne me. deniyeti sevebilir, ne de onu bugünkü rahile| anlamıya kadir olur. İsab ettiği zaman bir.| kaç yüz ve hattâ birkaç bin insanın enerji./ sini küçük bir hacmin hareket! içinde top - o Ç SON POSTA Resimli Makale: — Korkulacak adam, korkulmıyacak adam.. 2 Çok söyliyer adamdan korkma, plânını masa üzerine güren erkânıharb gibidir, karşısmda korunma tedbiri alabilirsin, ! çekineceğin adam hiç söylemiyendir, kapalı kutuya benzer. Kuvvetinden bahseder. ekseriya 241, namusunu ileriye süren ekseriya şüpheli, servetile öğünen birçok ahvalde zü- ğürd, muhakkak surette de görmemiştir. SÖZ ARASINDA aeşiearisicen o a2 Hergün bir fıkra Kalb sektesinden ölmüştü Oburun birini bir arkadaşı iftara davet etmiş, obur iftar sofrasında if- tarlığı kıvırmış, yemeklerden bol bol yemiş, nihayet sofraya bir tepsi bak- lava gelmiş; obur baklavayı kendi eyi aklına koymuş, ev drada tayyare Tehlikesi altında Yapılan evlenme Benzinsizlik Yüzünden Bulunan çareler — Sizin peder nasıl vefat etmişti? diye bir sual sormuş, ev sahibi anlat. maya başlamış: — Bizim peder altmış yaşında idi, bir gün sokağa çıkmıştı. Akşama eve geldiği zaman nezle olmuştu. Geçer £ sanmaştıl. Ev sahibi cnlatadursun; obur da bir yandan baklavaları yutuyormuş.. Ev sahibi babasının nam! öldüğünü anlatıp bitirdiği zaman tepside ancak dört parça baklava kalmış olduğunu görmüş. Kalan dört parça baklavayı da kendi yiyebilmek için: — Ben anlattım, siz de anlatın; si- zin peder nasıl ölmüştü, demiş. Olir haklara parçalarından bir tanesini ağına attıktan sonra: — Kalb sektesinden Deyip elini ikinci parçaya uzatmış. | 1939 harbinin en hoş cilvelerinden bi- rini de benzin sarfiyatının tahdid edil - mesi dolayısile, nakil vasıtalarının ge - girmekte olduğu inkılâblar da görüyo - ruz. Benzinsizlik yüzünden otomobille - rinden istifade edemiyen Londra sitesi mensubları, şoförlerinin kullandığı çif - te pedâlk bisikletlerle işlerine gidip gel- mektedirler, Londralı tacirbaşının şem- siyesini ihmal etmeyişine dikkât ediyor musunuz? Yıkılmadan bir evin yeri değiştirilebilir mi?... Yıkılmadan bir evin yeri değiştirile - bilir mi?... Bundan birkaç sene evvel Amerikalı ve Belçikalı mühendisler bu malt müsbet bir şekilde neticelendirmiş- lerdir. Amerikalı mühendisler Nevyorkta bir tiyatronun yerini erdir. Bel çikslhı mühendisler de Anvers'te bir İs - tasyonu yerinden Geçen nafta Londrada tayyare tehli- jkesi işareti verildiği sırada evlenme me- muru huzurunda 24 yaşında Miş Kathri Crishelm isminde bir genç kızla 25 ya - şında John Fuller isminde bir delikanlı evlenme muamelelerini yaptırıyorlardı. Tehlike işareti üzerine gerek yeni ev- ler gerekse evlenme memuru maske - İlerini derhal takmışlar ve evlenme mu- İamelesihi maske fle ikmal ve ifa eylemiş! İlerdir. Akabinda da en yakın sığmağa il- İnen eylemişlerdir. Sığınaktan sonra o - rada bülunanlara bir hatıra olmak üzere bir ziyafet vermişlerdir. Beazinsiz kalan Bir olobüscünün Bulduğu çare veya n Sİ İngiliz gazeteleri ve Fransızca Fransrda bulunan İngiliz sabitan ve asker. lerine yardım olmak üzere İngiliz gazeteleri kua fransızca cümleler yazmaktadırlar. Bu cümlelerin telAffuz tarsları dahi gösteril| mektedir. Bundan küçük bir missi arsedelim: Franszcası: kaldırmışlardır. İşte size Kopenhag sokaklarının gör- Bu ameliyelerin hiç de kolay olma -İmedikleri manzaralardan biri daha. dığını tablatile takdir edersiniz. Kaptıkaçtısma benzin bulmakta güçlük Bu Amerikalı ve Belçikalı mühendis-| çeken, açıkgöz Danimarkalılardan” biri lerin yaptıkları bir icad değildir. hayvan pazarından aldığı bir atı, iki kol Onlardan çok evvel de ba işi eyi # ri bulunanlar vardır. 1841 senesinde İngil-eklediği otomobiline koşarak, işini tıkır terede Sunderland şehrinde denizde bir)tıkır görmekte devam etmiştir. dalgakıran yapılmasını karar altına al) #muslar, fakat bir müşkülât başgöster - üzerine müteharrik bir plâtforme oturt -| 1— Nedir mistir, İmuştur. 25 metre yüksekliğinde ve 5| 3 — Yumurta, kızartma, sötti kahve İste. Eski rıhtımın üzerinde olarak 1821/metre kutrunda bulunan bu feneri bu)rim. Ekmek ve yağ istemem. senesinde İnşa edilmiş olan bir deniziplatform'a oturtmak hiç de kolay olma-İ 3 — Çabuk getiriniz. fenerinin yeniden inşası lâzım geliyordu. ! mıstır. 4 — Çok tesekkür. Yeni bir fenerin fngâsın mucib olacağı| Pintformun altına 144 tekerlik vaze -İ ingniz gazeteleri bu cümlelerin franmaca masraf şehir belediyesini çok düşündü -Idilmistir. aş ktadirlar. rüyordu. İşte bu sırada John Murrav a) Fenerin nakli 13 saat sürmüştür. Mü- erik ram z dında bir İngiliz mühendisi Sunderland |hendis bu ameliyesi için 27.000 frank gibi) 1 — Kav kars? dalgskıranının üzerine eski feneri nak -|cüzi bir ücret almıştır. 2 leylemeği teklif eylemiştir. Fererin kateyleiği mesafe 1600 met -|0 lay. pas pan ay bur. Belediye bu: teklifi derhal kabul et -İredir. 3 — Apportay vet! mistir, Mühendis bu deniz fenerini ray (Fenerin sikleti ise 140000 kilo. 4 — Merey bökda, İNAN, İSTER İNANMA! yasak eden ilk | la birlikte devam edip gitti En sakin ve sessiz kaldığı devir sulh ve sükün devri, serpilip gürbüzleşmesine en fazla ya- || Tayan zaman da harb zamanıdır, Binaenaleyh biz harb de - vam ettikçe, hele propaganda daireleri çalışıp radyo söy - ledikçe yölanın önüne geçmenin mümkün olabileceğine İSTER Heyecan verici yalın haber neşretmeyi devlet Almanyadır. Arkasından Fransa geldi, onu da İngil- tere takib etti. Buzün gelen telgraf haberlerinden anlıyo - ruz ki komşularımızdan biri de bu yol üzerinde yer almıştır. — Nafile zahmet, diyeceğiz. yan bu motör, bugünkü meleniyetin sanki bir timesiidir! İsonra Boğaziçine avdet ettiğimde İyi “ği p Ye demand erfs ay troeta ay Kaffay|| Birinciteşrin Sözün kısası | Müstahsil, müşteri Ve mütevassıtlar Kuman E Ekrem Tal übarek Boğaziçi! Kıyılarında mef'ud insanlara, havasile, dünyanın'en lezzetlisi olan mahsulleri larca yaranmış bâlâ da yaranmak Sü Kaynakları gürül gürül akar, tükenDtk, gi mes, Rüzgürları âbihayat gibi püfür 'eser.. Ne mikrobu vardır, ne de Balıkları derseniz, elinde oltasıle yari İbir kıyıda oluranın çamçağını doldurüf” |, Gel gelelim o mes'ud dediğimiz 18 ,bu bedava Allah vergisinden en az © eden kimselerdir. Henüz madmbazların #5 tamadıkları havayı bir tarafa Yursak, $u ile balığı berkesten daha poP içip yiyen ve hattâ çok defa lam dir dediniz imi, Boğüziçildir cevabini “niz Taş, yerinde ağırdır demişler. N€ doğru bir söz! Bir Boğazişlı, kendi önünde tutulan balığı İstanbula kadsf ban tepip balıkhaneden almağa meebl Karşı köyde akar suyu dn gen; İstan umumi depo lütfeder gönderirse bulup Bahçelerinin yemişleri, sebzeleri de - 9 recede değilse bile - gene öyledir. Bir yaz sonu Bursaya giden bir ar&8ö orada, Bursanın meşhur şeftalilerindeğ tup &a bir türlü bulduramadığını riyAji a miş te Inanmamıştım. Uzun bir R ve taze memba suyuna hasret kalınca ©, kadaşa gıyaben tarziye verdim, Hali 5 mahsul çıktığı yerini yadırgıyor, DÜN. her tarafında da bu böyle midir? Bİ? re hetmiyorum. Bizde işi bu hale koyan We. taheli ile müstehlik arasındaki sütü lardır, Balıkçı, bahçivan, sucu doğruds” ruya mlişterinin karşısına çıkamıyor. yerde bir teşrifatçı, bir delil, bir İizım. Müstahsil de bundan varest$ ister amma, ne yapsın? Ölü mevsimde © tavassıta bir alay borçlanmıştır. Mi ona satacaktır. Yoksa, bir daha sefer türlü sıkışen ondan on para dahi ödün maz. Onun için ne yetiştirir, ne tutarsf türüp ona teslim eder, Hem de gaye” Bilâhare müşteri ayni malı ne kadar P ya alırsa alsın, fark, piyasa yerindeki Baza veya vazihanesinde bütün gün 48” nargile tokurdatarak ense yapan müt atındır. Cümhuriyet rejimi gedikleri kaldırdı. teşebbislere kanun dalresinde her türlü riyet temin etti. Yalnız şu kabzımalları © dan kaldıramadı, Küçük müstahslı eği, faiz ve uzun vade ile bir vanka kredisi inbilse idi, o da işini inkişaf ettirecek, iki ay başkasının hesabına ve naf'ine © miyecek. Boğaziçi! de halis suya ve Yİ nefis balığa kavuşacaktı. Kabımrallar içerisinde hürmete 1âyik miz ve dürüst kimseler pek çoktur. B' zarar görsünler, bunların ellerinden #i leri alınsın demiyorum. Dilediğim gey, # İmüstahsillerin himaye görmeleri ve #İ İarı mal bedelinden aslan payını başi vermiye mecbur olmıyacak bir vazi trilmelidir. Varsın kabzmalar du. b tutsunlar, meselâ toplancılık etsinlef, imalır “değer pahasmı müstahsile Ö suretile, O zaman, Yatistahsi! diledikint gg tar, dilemediğine satmaz, mutlaka mi 0 dip alacaklısının ayağıma götüürmeğe olmaz, alış verişte hile azalır, mi satan da her suretle müstefii ve olür, Bunun fein da, iktısadenlarımızın dal” zerinde ısrarla durdukları kooperatif V nün tetkik ve tatbiki fAzımdır. > Elzem a > 4 Eminönü Halkevinde konf: Eminönü Halkevinden: 10/Ey)i1/039 şembe aksami saat (21) de Ar şuberi? Jerinden Kemal Emin Bara Evimizin © Oğlundaki salonurda (Ziya Puşa ve 70” name) mevzulu bir konferani Yepecs£”, VİM m TAK 165 Birinelteşrin 5 Bizim bildiğimiz, yalan ilk insanla beraber doğdu, onun- İNAN, inanmıyoruz, ey okuyucu sen: İSTER İSTER INANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: