© panyol casusunun &özlerine inanmak bi 7) | j N heri 19 Sayfa «Son Posta» nın tefrikası: 14 İRNABİR CASUS KADINI “Yazan: Martha Richard a — m yy SON POSTA HATIRALARI Çeviren: Hatice Hatib Bir buğa güreşçisi Beraber yaşanılan bu tehlikeli hayat bu iki çocuğu, Jose ile Yuanito'yu bir- birlerine çok bağlamış bulunuyordu. Daima bu tehlikeli güreşlerde, boğa. ya karşı birbirlerini büyük bir feda - kârlıkla müdafaa ederlerdi. Onların bir üçüncü arkadaşları daha vardı. Bunun ismi de Zon'e idi. Onlar Zonio'yu son- radan kaybettiler. Bu bir tren yolcu- Tuğunda oldu. Yol parası vermemek İ- çin onlar seyahati, vagonların üstüne yatarak yapmakta idiler. Böyle seya - hat ederlerken, küçük bir istasyonda, trenin sarsıntısile Zonlo düşmüş, başı yarılmış, ve yakalanarak Madrid'e ka. dar götürülmüştü. Yarası hafifti, fa » kat hapis cezasından kurtulamamıştı. Arkadaşları Zoinosuz seyahatlerine devam etmişlerdi. e Ve bu esnasında &öylerde boğa di tib ederek para kazanıyorlardı. Verde: Yuanito ile üç sene beraber çalıştım. demişti. Dostluğumuz Oson derecede kuvvetli bir dostluktu. Yanlarında dalma eski (bir, toreros kılıcı taşiyorlardı. Fakat bu kılıcı, köy. lerde yaptıkları boğa dövüşlerinde kul lanmağa mezun değildiler. Çünkü köy. Yüler bu dövüşlerin (o boğanın ölümile neticelenmesine müsaade etmedikle - rinden kılıç kullanılmıyordu. Yalnız bu kılıç ile iki arkadaş, bir - birlerinin göğsüne bir haç işareti çiz - mişlerdi. Bu dostluklarınm ebediyete Kadar süreceğine dair bir işaretti. Ver. de: — O zaman ben on altı, Yuanito da ön yedi yaşında idik, demişti. Köyler - de pek güzel hayatımızı kazanıyorduk- Biz bu dostluğun ebedi bir dostluk ol. duğuna emin idik. Bu dostluğu hiç bir şeyin bozamıyacağına inanıyorduk. — Bir kadınm aşkı! Diye sözünü kestim. Verde süm etti. — Böyle bir şey aklımıza bile gelmi-' - yordu. Biz san'atimize çok merbuti- dik. Bir müddet süküttan sonra devam etmisti: k — O kadın, bir handa hizmetçilik e © diyordu. Güzel bir kızdı. Arkadaşımla beni boğa güreşlerinde (görmüştü. O gün güreşte ben Yuanitodan daha faz. a muvaffak olduğum için kız beni ir. tihab etti. — Orada kalmak istemediniz mi? — İstedim. İki gün kaldım. Onun 0- dasında kalıyordum. Cennette “yaşa « dığımı zannediyordum. Fakat buna Yu anito'nun canı sikildi. | Köyü bırakıp gitmeğe mecbur olduk. Fakat artık iki arkadaşın (dostluğu Bozulmuş bulunuyordu. Böyle bir niha yeli her ikisi de hiçbir zaman düşün - memişlerdi. Bu şey Verde için çok bü. yük bir sukutu hayal olmuştu. Eğer İs- tebes - &aizse, sırf bu yüzden o bütün beşeri. yete küsmüş ve bütün insanlara karşı kin bağlamıştı. Herkesten (o bu sukutu — hayalin intikamını almak arzusuna düş müştü! Bir gün bir boğa dövüşünde kendi © başına, muvaffak olmuş bulunuyordu. Bu güreşe, kolundan yaralı (o bulunan © Yuanito iştirak edememişti. Güreş Castillon'da bir köyde olmuş- tu. Ertesi hafta, Valenöe'da, bir Coni - da'da hazır bulunuyorlardı. o Güreşin - sonuna doğru Novilleros'ların başlıca. arı yaralanmış bulunduğundan, direk. tör müşkül bir mevkle girmişti. Çünkü — hiç kimse geriye kalmış olan iki azılı boğanın karşısına geçmeğe esaret e - demiyordu. Direktör, etrafına bakarak, K dışarıdan bu işe girişecek bir gönüllü arıyordu. Birden: — Geçen Pazar Castillon'da dövüşen - Novilleros nerededir? Diye sordu. Bu sözü Yuanito işitmiş. | ti, dostu Jose Verde'e haber yerde kendi ortaya gelerek: — Buradayım! Diye cevab vermişti. Hemen elbise - lerini değiştirip ortaya atılmıştı. Mü - kemmel surette dövüşmüştü. Halk hay» ran olmuştu. Etraftan yaşa . sadaları yükseliyordu. Sonuncu çarpışma için haber veril . diği zaman Yuanito heyeti (o tertibiye İreisinin karşısına çıkarak dövüşün bo- ğanın ölümile neticelenmesi için mü - saadesini istemişti. Halk heyecanla haykırıyordu: «Evet levet... Öldürsün..: Bravo... Müsaade edin... Öldürsün boğayı...» Ve Yuanito boğayı öldürerek müthiş bir muvaffakiyet kazanmıştı. İşin nasıl başladığını bilmiyen Jose de halk ile beraber arkadaşını çılgınca alkışlamakta idi. Bu muvaffakiyet Yuanito için par « lak bir başlangıç olmuş, ve bundan sonra İspanya içinde en maruf en meş- hur bir toreros olarak tanılmıştı. Bir zaman sonra, orada hazır bulu - nanlardan yaşlı ve eski bir toreros Yu. anito'nun, Verde hesabına ortaya nasü çıktığını kendisine söylemişti. Bu ha - kikati öğrenmek Verde için büyük bir sukutu hayal olmuştu. Dostunun bu i haneti onu fevkalâde mükedder ef. mişti. Yuanito da artık eski destile karşılaşmak istemiyordu. Hayatın obu ilk darbesinden sonra dünyaya karşı emniyeti ve muhabbeti kalmayan Verde ilk önce anarşist ol « muş, sonra casus teşkilâtma geçmişti. vereceği Glinün Bulmacası 4 — Esirlik - Gözü güzel hayvan 8 — Arab harflerinde bir yam şekli - Tasvir 4 — Cerahat - Tabarri et 8 — Kusurunu bağışlamak $ — Tasgir edatı - Arzulu 7 — Amirin sözü - Gözleri görmiyen 8 — Gözleri görmiyen - Ezilmiş 9 — Taharri edilmek - Rabıt edatı 10 — Mahal - Vilâyet - Yaş Yukarıdan aşağı: 1 — Az serin - Kemer 2 — Köle - İşaret 3 — Fukr içinde olan - Yenilendirmek 4 — Aranmak masdarınlan emrihamr - Dost ve komşu bir devlet 5 — Sonunda bir «R» olsa cemi edatı - İskambilde birli - Bir nota 6 — Taraflarda - Kırmızıya benzer renk Rafadan - Al Alâka - Az - A Fedakir - K Ata - Adiik 7—'”T - Narin - Ri 8—M-Z-L- Yâr Raşid Rıza - Ertuğrul Tiyatrcsu Bu gece Tepabaşında GAiB ARANIYOR wodwil 4 Perde Harbi Umumide her fki tarafa da hiz - met etmişti. O, kimi kuvvetli görürse ona düşman oluyor, o tarafa fenalık & diyordu. Bu suretle, hayatının tadın: kaçırmış olan Yuanitodan intikam al « mış olduğunu zannediyordu. Jose Verde'in hikâyesi beni alâka - dar etmişti. Bu hikâye doğru olsun ol. masın, onun muhakkak bir haksızlıkla bütün imanını ve şevkini (kaybetmiş olduğu belli idi. Ve şimdi kendisi fena. lığın kudretli bir timsali idi. Onun bu itirafı karşısında, de bir şey öğreneceğini id etmişti. Halbuki ben bir şey ( söylememiştim. Şüphesiz ki boşuboşuna bu kadar şey anlatmış olduğu için bana fena hâlde hiddetlenmiş olacaktı... Ve benden ay rılır ayrılmaz jandarma karakoluna gi- dip, beni bir Alman casusu olarak ih. bar etti, Hakkımda not almışlardı, fa - kat Allaha şükür ki onlar beni Kapiten Ladsux'nun sayesinde tanıyorlardı, hu dud da haberli idiler, ve ben, vaz!fem beni Fransaya her çafırışmda kolay - hıkla hududdan geçiyordum. Böylelik. le Jose bana bir fenalık yapamadı. * Tayyareden indiğim zaman bana bir mektub verdiler. Ecnebi talâffuzile ko- nuşan bir mösyö, beni uzun omüddet bekledikten sonra, bu mektubu bıraka. rak gitmiş. Mektub şöyle yazılmıştı: «Madam, bana o kadar soğuk ve fena muamele ettiniz ki, sizi yeniden gör - mekle hissetmiş olduğum saadeti boz.| dunuz. (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından Baş dönmeleri Kalbin avurf denilen büyük şah da- marının başlangıcındaki kapağın has - talığında natamamiyetinde, yine avur- dum (anevrizmi denilen damar şişi has- talığında başın ve dimağın umumi de - veranında husule gelen guüyritabiilikler de başdönmesini intaç eder. Kezalik ka- dınlarda aybaşılarının artik kalktığı 7a- manlarda deveranda vukun gelen ihti - lâlât da başdönmelerini meydana getirir. Elhasıl dimağ şiryanlarının tasallöbü sıhlerozi halleri de baş dönmelerini busule getirir. Ve bu araz çok mühim ve elddidir, Çünkü #sterse baş damarlarının sipazmı, isterse kanın ihtizanı neticesi olsun yakın bir atide ya bir nezfi dima- ğini veyahud dimağın teleyyümünü ya- ni erimek Üzere olduğunu gösterir. Tebli bunların neticesi felci nısıf tulaniler ve- yahud daha şiddetli ise ani ölümlerdir. Kalbin kapaklarından eklilinin hastal- gında da dimağda fazla kan (o terakümü vaki olur. Dimağa ax kan gittiği zaman husule gelen başdönmeleri tamamen ak- #i olan fazla kan mevcud olduğu vakit de yine görülür ki bu kalbin kuvvetinin azaldığını gösterir. Cevab istiyen okuyucularımın posta pulu yollarmalarını rica ederim. Aksi tak. dirde istekleri mukabelesiz Kalabilir. Köhetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şan lardır: İstanbul eihetindekiler: Şehzadebaşında: (İ, Hali), Eminö - (gere), Beyazıdda: nünde; (Hikmet), Aksarayda: Alemdarda: — (Abdülkadir), (Cemil), Fatihte: (Vitali), Bakırköyün- de: (Merkez), Eyübde: (Arif Beşir). Beyoğlu cihetindekiler: İstiklA! caddesinde; (Dellasuda), Bos tanbaştada: (İtimad), Taksimde: (Ti - monciyan(, Pangaltıda: o (Nargileeiyan), Karaköyde: Hüseyin Hüznü), Beşiktaş- ta. (Vidir), Poğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler; Kadıköyünde: (Halk, Hulüsi Osman), Üsküdarda: “(İlihad), Sarıyerde: (Nuri), İİ Adalarda: (Şinasi Rıza), | benden | ZN” “Son Posta,, nın Hikâyesi “ N ğ Mathuat Hatıraları SİMREMIh. Çeviren : Nimet Mustafa all Servet Behiç tanınmış bir muharrirdi. Yazıları en fazla saran bir gazetede Çı « kıyordu. Muharrirliğe işin en basitinden başlamış, gün geçtikçe olgunlaşmış ve ri. hayet çalıştığı gazetenin ileride ve çok o. kunan muhatriri olmuştu. Servet Behicin yazılarında kendine has bir canlılık, bir tazelik bulunurdu. Birçok kariler gaze - tede en evvel onun yazılarını okurlardı. Servet Behiç şöhretini yaptıktan sonra evlenmişti. Bir sene sonra bir erkek ço cuğu oldu. Çocuk büyüdükçe gürbüzle - şiyor, zekâsı artıyordu. Mektebe gitmiye başladığı zaman, hocaları onu çok beğen. mişlerdi. Derslerde arkadaşlarından çok fazla istidad gösteriyordu. Eğer böyle yi- decek olursa çok iyi yezişcek, büyük a. dam olacaktı. Servet Behiç çocuğunun fitrf zekâsına inzimam eden, çalışmasından memnun - du. Oğlunu ileride ne yapmak istedikle. rini sordukları zaman: — Ben oğlumun da muharrir olmasını isterim! diyordu, gerçi başka bir mes lek intihab ederse karışacak, onu beğen. diği mesleği tercihten caydıracak deği - Um. Fakat oğlumun da başka bir mes lek intihab edeceğini hiç zannetmiyo - rum. Çünkü o da ikide bir, bende ba. bam gibi muharrir olacağım; diyor. Günler, aylar, seneler geçiyor, Servet Behicin oğlu Nail Servet büyüyor, deli. kanlılaşıyordu. İstanbulda bir liseyi bi - tirdi, Üniversiteye devama başladı. Ser- vet Behicin yaşı oldukça ilerlemişti. Es - kisi kadar fazla çalışamıyordu. Oğluna sermaye olacak kadar bir para birktir . miş olduğu için fazla çalışamadığından müteessir değildi. Nail Servet Üniversiteyi bitireceği sene kendi arzusile günlük gazetelerden birinde çalışmıya başlamıştı. Behiç Ser. vetin oğlu az zamanda çalıştığı gazetede kendini patronlarına ve arkadaşlarına beğendirmişti. Mesleğe çok çabuk inti - bak etmiş, uzun zaman meslekte çalışan. lar kadar muvaffakiyet göstermeğe baş. lamıştı. Servet Behiç oğlunun bu tarzda kendi mesleğinde, kendine faik bir halde terakki etmiş olmasından memnundu. İlk fırsatta oğlu için bir matbaa kuracak, o. nun bir gazete sahibi olmasını temin ede- cekti. O hep bu arzu ile yaşamıştı. Ve ni. hayet arzusu tahakkuk edecekti. Kendi muharrirlik hayatından artık çekilmişti, Fakat oğlunun gazetesine yazacaktı. Oğ. lunun gazetesi için sakladığı mevzu se İnelerdenberi birçok gazetelerden ırarla istenildiği halde bir türlü yazmıya ya - maşmadığı bir mevzudu. «Matbuat hatıraları» nı oğlunun gaze. tesi için saklıyordu. Otuz beş sene içeri, sinde yaşadığı, her ferdini yakından tâ. İnıdığı bu hayatın otuz senesini, otuz se - nede gelen geçen silik kalmış, şöhret sa- hibi olmuş yazıcıların karakterlerini, hu, susiyetlerini Yazacaktı. Bu seri yazı onun son yazıları olacaktı. Fakat çok entere . ! | Naili Behiç pek yakında gazetesini çı- karacaktı. Bsbası oğlunun işlerini yakın. dan takib ediyor. seçtiği muharrirleri, İ gazetenin tutacağı yol hakkında anlattık. larını dinlerken memnuniyetini izhar e - diyordu. Oğlu hakiksten tam manasile bir gazeteci idi, Muvaffakiyeti yüzde yüz olacağından şüphesi yoktu. Bir yandan da kendi, oğlunun gazete- sine yazılarım hazırlıyordu. o Çalışırken ilk defa bir gazeteye yazı yazacak he. vesli bir gencin heyecanını hissediyordu. Eski günler gözlerinin önüne geliyor. Es. ki mafbust arkadaş:arı teker teker bazan neş'eli, bazan gamlı yüzlerle onun önün. den geçiyorlardı. O bunlar hakkında bil- diklerini, düşündüklerini, kendinin vak. ile yazıyordu. Ba. Zan çocuk gibi, genç bir delikanlı gibi bir hal alıyor.. Sanki hakxında yazı yazdığı arkadaşı yanıbaşında imiş gibi ona takı. lıyor, onunla şakaisr yapıyor, ve bu şa- kaları satırlar halinde kâğıda döküyordu. Sonra birden o arkadaşının son günle - rini bir cenaze peşinden yürüdüklerini, onu üstü çelenklerle örtülü bir mezarda bıraktıklarını hatırlıyor. Gözlerinde yaş. lar beliriyordu. Servet Behiç seri yazısını tamamalmış. tı. Tekrar tekrar okudu. Tashih etti. Oğ- Jünün gazetesi için birkaç gün sonra ilân. lar bastıracağını biliyordu. Yazısını he - men oğluna vermesi lâzımdı. Evde de ve. İzebilirdi. Fakat bunu yapmadı. Bir mu- İharrir bir gazete sahibine yazısmı mat. baada vermeliydi. Müsveddelerini çanta. İsına koydu. Oğlunun matbaasına gitti. Nail Servet o gün güzete idarehanesin - deki odasına kapanmış, çıkacak gazetenin piânlarile meşguldü. Babası odaya girin. ce yerinden fırladı, elimi öptü. Yaptığı plânları gösterdi. Servet Behiç bu plânlara baktıktan sonra asıl meseleye geçti. — Oğlum, ben buraya sana yazı getir. meğe geldim. Hani bilirsin ya, son yazımı senin gazetene yazacağımı, daha sen ço - cukken şöyledim. İşte onlar burada, «Matbuat hatıralarım, başlığı altında bir seri, i Çantasından çıkardığ: tomarla kâğıdı Nail Servete uzattı, Nall Servet babasın- dan kâğıdları aldı. Birinci kâğıda, ikinci kâğıda, arada birkaç kâğıda göz gez dirği: — Bu isimler meçhul baba! — Evet, buğün için meçhul isimler, fakat bizim zamanımızın muharrirleriy « diler. Benim eski arkadaşlarım. — Çok güzel amma baba, bugünün karileri bunları okumaktan hoşlanmıya. caklardır. Fakat mademki sen yazmış - sın, gâzetenin İstediğin yerine koyayım. Servet Behicin baş: dönüyordu. Göz . leri karardı. Son yazısı oğlunun gazete - sinde ancak babalık hatırı için mi yer bulacaktı?, — Hayır, oğlum, diyebildi, ben sana isandı. O neler görmüş, kimleri tanımış, | şaka yaptım. Bunlar benim kendim için ineler bilmişti. Bunların neşri bir gazete | yazdığım bazı mazbut hatıralar. için bir muvsffakiyet olurdu. İşte bunun Kâğıd tomarını çantasına koydu, mat- içindir ki bu seriyi oğlunun gazetesinden | bandan çıktı, Sokakta yürürken sende - başka bir yere kıyamamıştı. liyordu. kl ma Rİ e ek RA Kİ eler Gümrük Muhafaza Geuel Komutan- lığı İstanbul Levazım Amirliği Satınalma Komisyonundan 1 — Satın alınacak 75 aded komple erat binek eğer takımının 20/9/939 Çar - şamba günü saat 11 de açık eksiltmesi yapılacaktır. Tahmin bedeli 4500 Mira ve ilk teminatı 338 liradır. 2 — Fenni ve hususi şartnamelerile nümune eğer takımı komisyondadır. Görülebilir, 3 — İsteklilerin gün ve saatinde kanuni vesika ve ilk teminat mekbazlarile Galata Rihtım caddesi Veli Alemdar han ikinci kattaki komisyona gelmeler, «6920> Istanbul Defterdarlığından: Mercanda yeniden yapılacak maliye şubesi binası inşaatı 9/10/939 tarihine kadar bir ay müddetle pazarlıkla eksiltmeye konulmuştur. Keşif bedeli (58750) lira (26) kuruştur. Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel hususi ve fenni şartnameleri proje, keşif hülâsasile diğer evrak (293) kuruş bedel muikab:linde verilir. Muvakkat teminat (4188) liradır. İsteklilerin en az (40000) tiralık bu işe ben- zer İş yaptığına dair idarelerinden almış oldukları vesika istinaden eksiltme gü. nünden sekiz gün evvol İstanbul Vilâyetinden aldıkları ebliyet ve 939 yılına aid Ticaret odası vesikaları yanlarında olarak bu müddet zarlında haftanın Pa - ? zartesi ve Perşembe günleri saat 14 de Defterdarlık Milli Emlâk Müdürlüğün deki komisyonu müracaatları, o (7130)