6 Sayfa | Hâdiseler (Karşısında | SON SANIYE ece, geç vakit tramvay cadde- sinde yürüyorum. Bir sokak başında bir bağırış oldu. Kulak verdim. Kahn bir ses; — Olmaz, diyordu, buradan geçemez. sin: İnce bir ses yalvarıyordu: — Ne olur amca.. Kalın ses biraz daha yükselmişti: — Sana geçemezsin, dedim, o kadar, şömdi tokadı yersin! İnce ses isyan etti: — Sana ne oluyor? Kalın ses kat'i bir cevab verdi: rüdüm. Kahn sesin sahibi iri bir adam, Bokak başını tutmuş, ince sesin sahibi, küçük gazete müvezzlini sokağa girmek- ten menediyordu. Yanlarına sokuldum. Müvezzi çocuk beni görünes kuvvet al. & — Sen karışma geçeceğim. — Kafam kızıyor, şimdi patakiıyaca - ım. Çekti buradan! Bu ne gerib adamdı, ne diye bu ço - cuğu sokağa bırakmıyordu: — Arkadaş, dedim, sen nesin? Beni tepeden tırnağa kadar süzdü: — İnsanlara iyilik etmek istiyen bir insanım, — Onu sormadım, polis misin, bekçi misin. müvezzilerie ne uğraşıyorsun? — Müvezzilerle uğraşmıyorum. Birkaç saat Için bu sokağın istirahatini temin et. meyi kendi üzerime aldım, — Ne münasebetle! — Sokaktaki evlerde oturanlara iyflik olum; diye.. hani ne derler. «İyllfk yap, denine at; Halik bilmezse bâlık bilir.» — Fesbhanallah.. Çonuğu bıraksana, birkaç gazete satacak. — Satmasın efendim. Hem sen benim .— me karışıyorsun, sen nesin, onu söy. — Ben bırak benim ne olduğumu, bu yaptığın garib bekçilikten vazgeç. — Vazgeçmem etendim. Hem fazla ko- Buşmuya değmez, bu sokak çıkmaz bir s0. kaletır. İki yüz metre kadar uzar. Sağh sollu evler var. Yaptığım iyiliği anlamak İstiyorsan sokağın sonuna kadâr bir defâ git geli Merak etmiştim. Sokağa saptım, sağlı sollu evlerde çıt yoktu. Belli ki herkes rahat uyiusundaydı. Sokağın sonuna ka. der gittim ve döndüm. İri yası adam hâ- M sdkak başında idi. Küçük müvezzi ortada yoktu, Benim ona hitabımı beklemeden: — Şimdi de, dedi, şu yandaki sokağa sap. yirmi otuz adım yürü, bak ne göre. ceksin! Gösterdiği sokağa saptım. Avazı çık. Jtağı kader bağıran müvezziin sesini duy- dum: — Harbi yazıyor, son saniyel, — Hevadisin kinci tabıl, İ Bir tayyare bombası düşmüş, bir yan. İsaydı, bundan daha fazla heyecana şa - hid olamazdım. Pencereler, kapılar açı. kyor, yataktan dapduru fırlamış olduk. ları beli saçları dağınık kadınlar, ayak. ları çiplek erkekler, her şeyden habersiz masum çocuklar, gözleri heyecandan bü. ümtş bir halde avaz avaz bağırana 865. Teniyorlardı: — Gel bir tane ver! — Gel bir tane da bana ver! — Gel bir tane de bana ver! Acaba ne oluyordu. mühim ne haber )vardı; ben de meraklanmıştım, ben de heyecanla seslendim. — Gel bir tane de bana var! Elime iki yaprak sıkiştırdı. Evirdim, çevirdim, yeni hiç bir haber yoktu. Ve- ziyet öğle vaktinde ne ise, gene oydu. Otuz adımdan fazla yürümüştüm. Sokak. tan çıktım. İri yarı adam gere ayni yer- de duruyordu. Bu sefer başka bir mü - vezzile münakaşaya başlamıştı. Ona görünmeden uzeklaşacaktım. Ar. kamdan bağırdı: — Nasıl beyim, sen de anladın ya! Mü. vezfi sokağa sokmamak'a bir sokak hal- kının rahatını temin etmiş oldum. Gİzmet İlilüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | İlk olimpiyad oyunları Beynelmilel © Umpiyad . oyunla, rının flki 1896 se- mesinde Yunaniz. tan tarafından ter 8b edilmiştir. O. yunlar Atina sta dında yapılmıştır. Öndanberi aş. İh yuları her dört senede bir bir mem- Aceleci bir genç Bir genç okuyucum, Bay B.D. aşk &lemine talihsizlikden atılmışa benziyor, hikâyesini kendi dilinden hülâsa edeyim; — Yakın akrabamdan birinin kü- çük kefile sevişiyorduk, fakat onu bir gün yabancı bir erkeğin yanın - da gördüm. Münasebetimiz kesil - di ve aradan epeyce zaman geçti, bu kızın bir ablası vardı, ve tabif be» nim kardeşile aramda geçmiş olan sevgiden habersizdi. Derken onun « la sevişmeye koyukluk, evlenmek projeleri de yapmaya koyulduk, fa- kat ne öğreneyim? Daha geçenlerde mevkii iyi bir ericek bu kıza talib olmaz mı, ailesi de verimkâr olmaz mı? Kiz ne düşünüyor diye merak. taydım, yeni öğrendim, bu izdivacı o da tasvib ediyormuş.» * Oğlum, sana sevdiğini zannetti - ğin o kıza saadet temenni etmek dü şer. Bundan başka yapacağın hig- Yeni bir cins güvercin Avustralyalı bir güvercin merak. hs — yetiştirdiği güvercinler ara. sindan öyle bir cins meydana ge tirmişür ki bu cins güvercin ay hen papağanlar gibi, hettfi onlardan daha güzel konuş bir şey yoktur. Esasen senin ona karşı hareketini de pek doğru bul. mamıştım. Evvelâ ki kardeşten kü- çüğünü sevmişsin, onu yabancı bir erkeğin yanında görünce münase » betini kesmen belki yanlış bir ha » reket değildir, fakat onu sevmekten vazgeçip #blasını sevmen ilk sev, ginin geçici bir heves ve fkincisinin de bu geçici bevesin, gene geçici bir muakkibi olduğunu ortaya koyuyor. Yarın şu veya bu vesile fle, #kinc! sevgilinden de ey e min miydin.. Hem şuda var ki; bir insan ki kardeşten severse, o nun şu veya bu hareketi Üzerine, hemen kızkardeşini mi sever, bu doğru olmıyan ve hoş görülmiyecek bir keyfiyettir. İşte çocuğum. sana söyledim ya, önlar mes'ud olsunlar, İnket dik. kat et geçici sevgi (le hakiki sevgi. yi a ir eri etmeyi öğren Hakikaten zaman sevdiğin. le evlenin, siz de mes'ud olursutmz. TEYZE İgn çıkmış, o anda dünya yıkılmış ol .| SON Pi Kadın Köşesi Brodery anglezden şık bir tayyör 'OSTA Sadelik daima şıklık, daima kibarlık. tır, Ondan hiç ayrılmayınız. (Bilhassa sökelkta giyeceğiniz şeylerde sadeliği © - 308 tutunuz. Bizde bu yolda günden gü- De kuvvetlenen bir cereyan var. Fskat Eyl 6 Lehistanın tarihi 1000 senesinde Polonya devletini kuran | “Son Posta,, nın Polonya, şarki Avrupanın tarihinde, unun zemen çok muazzam bir vol oynamış memlekettir. Tarihin en eski bir zamanda Polonya diye andığı memleket Öder ve Vistül xr- meakları havzalarıdır. Karpatlara doğru olan tarafı müştesna bu memleketin hiç bir taraftan tebii hadudu yoktur. Buraları bir çiftçi memleketidir. Tarihi devirlerde en eski sekenesi bir takım arınma kadar uzanmakta idiler ki, bugün Elbe Slâvları ixmamen Cermenleşmiş . lerdir, Sekizinci, dokuzuncu asırlar ars- sında, münferid ve hiç bir siyaal teşkilâta sahib olmıyarak yaşıyorlardı. Bunlar . dan Mazurlar Vistül ortalarında, Kro. batlar Vistülün yukarı kısmında bulunu- yorlardı, Silezyalılar (aslında Slâv) O. der boyunda oturmakta idi. Pomeranya. hlar bu Siâv kabilelerinin en mühimle - rinden biri idi, Nihayet Polonyalılar, Polaklar #we Warta suyu kenarlarında & diler, İşte bu Slâv kabileler; ilk defa Polak adını taşıyan bu son Slâv kütlesi tarafın. dan birleştirilmiş ve organize edilmişti. PPolak adı, slâvca ova manasında po- Ja isminden gel. me. ova halk, de. mekti, Nitekim Polonyalılar, ye hewüz istenildiği kuvvette deği... Süs - Vüye olan meyitmızi bir türlü tahdid ede. miyoruz. Çok para döktüğümüz, ehem- miyet verdiğimiz elbiselerin sade bir çer çeve içerisinde kaimasını alelâleliğe sap lanmak gibi görüyoruz. Ağır ve iyi elbi. #e deyince çoğumuzun gözünün önüno| İsüslü modeller geliyor. Hattâ mantkla «| İrile sadeliği isteyenlerimit bile sıra, yap- maya gelince bu zaruret bir yana bira. averiyor'ar. Ben iyi giyinmeyi nedeni bir İhtiyaç diye kabul edecek kader gi » veren kadınların; mo- “Bu, çok ptrraş «O kadar para vereceğim bu dümdüz elbisenin nesini, yaptıtayımı?.“Medikle » rini“KaçXereler duydum ve şaşiyn. Çünkü: O «dümdüz. slbise «0 kudar para» yı öbüründen muhakkak ki daha fazla değiyordu. Bunu sezmek, buna a aşmak eadeye, dalma sadeye doğru git. mek lâzım, Örnek olarak koyduğumuz şu tayyö » re bakınız: Hakikaten «dümdüz.» Kulu düz, ceketi düz, yakası düz... Fakst ku-| maşın cinsi, yakanın parlaklığı. umumi gizgilerin vücüdün bütün inhinalarını en hoş bir tarzda sarışı bir tayyörü fev. kalâdeliğe çıkarmaya bile kâfirkr. İnsan bumu hangi mütenasib vücudde görür de sevmez? Hangi genç vücudda daha fazla süs arar? Her kadın bilmelidir Çinkolar: Su sabunla iyi temizlenir. icabında sünger taşı da kullanılır. So. daya lüzum yoktur. En ziyade dikkat edilecek şey yıkarken, kurularken bir yere çarpmamaktır. * Demir eşya (bıçak ve saire): Paslan. mamaları için yıkanır yıkanmaz kuru. lamalıdır. Unutulur kurutulmazsa gez vaz veya parafinle ve bir yünlü par - çasfle uğuşturmalıdır. hud Polaklar, kom guları olan Ruslar, Macarlar ve Türk. ler tarafından, ge- ne ayni manada Leh adile anılırlardı. İlk Polonya devleti Gnieznoda kurul. maştu. Polonya devletini kurduğu söyle. wen ve ilk hükümdar ailesine adını ve - ren kral Piastın, efsanevi bir şahsiyet olduğu muhakkaktır. Polonyanm ilk ta. rihi hükümdarı milâdın onuncu'asrı orts. Yarına doğru, 980 ile 992 arasında yaşa. mış olan Mieszkodur. Bu prens, Bohem. ya dükasının kızı Prenses Dubraovka ile evlenmiş. karısının tesiri ile de haristi » yan olmuş, katolik mezhebine girmişti: keeteyarin parçalarından şarki Galiçya lise, daha bir asır evvel şark kilisesine İmensub Slâv patrikleri Kirik ve Me - tod'un gayretlerile hıristiyanlığın orto - doks mezhebini kabul etmiş bulunuyor. lardı. Fakat, katolik itikadı, kısa bir za - man içinde ortodoks mezhebine gelebe çalmıştı. Bu yüzden ortodoks Ruslarla a- İralarında uzun mücadeleler olmuştu. Mieskonun Ooğtu diyeanılan Bo. leslav'dır ki, Polonya devletinin ba- iki kurucusu Olmuştur. Bua. dam Bbududları Baltık oşahillerine kadar genişletti. Çeklerden şark! Hır vatyayı aldı. 1000 yılında imparator Oton kendisini Gniezno şehrinde ziyaret ede. oek kadar kuvvet sahibi oldu. İmpara . tor. tacını Bolestav'm başına giydirerek "kendisini mukaddes Roma . Cerman im- parâtorluğunun sadık bir müttefiki ilân etti. Fakat imparator Otonun ölümün. den sonra Boleslav, Almanya ile yıllarca harb eti, Almanları ve Bohemyalıları mağlüb, Moravyayı zaptetti, Sonra Rus- Jarın üzerine yürüdü. Onları da Kiyefe kadar çekilmeğe meobur etti. Tehervensk şehrin! zaptederek 1024 senesinde ken disini Polonya kralı ilân tti. Kral Boleslevın musyyon bir payitah. tı yoktu. Zaman zaman Poznan, Kara - iki ahbab çavuşlar: Boleslav'ın ilk işi Almanlarla çarpışmak ve onları feci şekilde mağlüb etmek olmuştu tarihcisi yazıyor | Bugünkü Leh Cümhurrelsi Masiçki kovi. Plok ve Bratislâvada oturuyordu. Bütün zaptettiği yerlerde katolik mezhe. bini himaye ve neşretti. Öyle ki Polon « yanın, sanki, hem kral, hem de en büyük ruhani reisi idi, Fakat haleflerinin elin. de, Polonya kudret ve kuvvetini kay» betti, Arcak, on birinci asır ortasında kral Kazimir zamanında ( (1040-1088), kendisini tekrar topladı. «Cesur» lâkahi ile anılan ikinci Boleslav, ki 1091 de ök müştür, Macaristan, Rusya ve Bohemyd. da birçok fütuhatta bulundu. Macerâ peşinde koşan, Polonyalıların hakiki hs tiyaçlarmı düşünmiyen hayalperest bif adamdı, Baltık ve Oder Slavlarını ten? sil decek ve bu mıntakada Polonyayı sara sılmaz bir hale koyacak yerde, aksi isti kemetlerde koştu. Bilâkis, bu mıntakem ların putperest Sisvları Almanlar tara, fından temsil edildi. Şarki Prusyanın bi? Cermen memleketi oluşa, bu yıllard mühim bir hâdisesldir. ve nihayetşiktndi Boleslav, bir hiddet anında Karakovi peskoposu İstanislanı öldürdü, hukın 8. yaklanması üzerine de memleketini, bir rakmağa ve yabanc topyakları kaçmağı mecbur oldu. Bunun üzerine, * Polones kabilelerinin beyleri ile kilise erkâni toplandılar. Memleğetin idaresini elleri, ne aldılar. Bolesiavin helefi kral Vladia lav, zadegânm bu tahakkümü karşısında boyun eğmeğe mecbur oldu (1080-1107). | Kralların otoritesi hemen hiçe indi. FA, kat, oğlu üçüncü Boleslav o (1102.1199), prenslerin nüfuzunu kırmağa muvaffak oldu. Pomeranyayı hâkimiyeti altma ak dı, Komşuları İle dost bir politika tüttu. Ticaret, güzel san'atlar inkişaf etti, Fas kat bu büyük hükümdarın oğulları, babalarının eserini devam ettiremediler. Polonyada, memleket, hükümdarın oğulları arasında taksim edilir, prens « ler, hisselerine düşen parçaları, müs takil birer hükümdar gibi idare eder « lerdi. Bu ise, mili birliği bozmakta, Polonyayı kuvvetten düşürmekte idir Polonyunın ber parçasındaki derebey» leri de, bu prenslere karşı daha kolay» lıkla baş kaldırmakta idiler, Buna mey dan verilmediği takdirde, komşu pref se tabi olacaklarını söyliyerek tehdid ederlerdi. Üçüncü Boleslavın ölümü ile, oğul « ları arasında, birbirlerine karşı üstün. lüklerini iddia etmek yüzünden dahil! (Devamı 9 uncu sayfada) Patates nasıl doğranır?