Kâtib, okumasını bilirdiği zaman.| Kabakçı Mustafa, ağalara sordu: — Yoldaşlar, cümleniz işittiniz mi7. — Beli. beli... — Bu adamların din ve devlete ihs- nellerine cümleten siz de kani misiniz? — Hay, haaay... — Şu halde.. mesele, nizamı cedidin ilgasile bitmiyecek.. bu hain herifler de istenecek, Ve bunların cezaları ib. rete misal olarak verilmedikce, kazan. ler ocaklara girmiyecek. — İsterük.. illâ, bu adamları isterik. Yoksa, kazganı şerifler, ocaklara gir. mez. — Böylece, şart olsun mu?. — Hay, hay. şart olsun. Bu ittifakı bozanlar da, Allahtan ve ocaktan, ce. zasını bulsun. Kabakçı Mustafa, esasen ittifakın bozulmıyacağına emin idi. Fakat, dev. let ricalinden bu on adamın kelleleri «| nin koparılmasından sonra, daha bü » yük işler görülmesi ihtimalini nazarı! dikkate alarak, ocak ağalarından yeni bir ahdüpeyman almayı faydalı addet. mişti. Ve, bu ahdi aldıktan sonra, artık mu. vaffakiyetinden büsbütün emin bir hal- de: j — Haydi yoldaşlar!. Hareket... Doğ. ruca, Atmyedanına ovaracağız.(Şer'i dava)mıza bakacağız. Diye, emir verdi. İşte tam bu sırada idi ki, meydanın cümle kapısından: — Fetvaemini efendi ile, ocak zabi- tanından mürekkeb bir heyet gelmiş. destur olursa, ağalarla görüşmek isti- yorlar. Diye, bir haber geldi. Zaten bu heyetin vüruduna münta. zır olan Ki Mustafa, hiç telâş et- miye lüzum 5 — Buyursunlar. Fetvaem'ni ile Ae Meydan Tekkesinin kapısı önünde Ka- .kçı Mustafa ile karşılaştılar. Mutad veçhile selâmlaştılar. Kabakçı, vaziyete hâkim olmaktan mütevellid dir azametle, Fetvaeminine sordu: — Efendi hazretleri Buyurun. Mu. rad ve matlübunuz her ne ise, yoldaş» lar önünde, beyan edin. Fetva Emini, şeyhislâm Atâ Molla - dan gizlice talimat aldığı için, evvelâ ciddi bir tavır alara, Allaha, Rüsula ve ievvelemre itaatin (şer'an) lüzum ve vücubuna dair bazı sözler söyledi. Ve sonra, şunları da ilâve etti: — Mademki içtimamıza badi olan, nizamı cedid idi. Nizamı cedid, ilga e - dildi. Gayri lâzım olan, hemen cümle. nizin dağılıp, yerli yerinize gitmeniz. dir. Dedi. Kabakçı Mustafa, derhal kaşlarını çatarak büytk bir huşunetle: Baka efendi!. Bizler her ne kadar cahil isek de, Allaha, Rüsülüne ve evvelemre itaati biliyoruz... Gerçe ni- ramı öedid için içtima ettik ise de, on- dan gayri de (şer'i dava)mız vardır. Nizamı cedidin ilgasile, iş bitmez. Din ve devlete bunca zararları dokunan bazı kimseler var ki, bunları isteriz. İşte esamileri... Bu on kişinin ya ken- edilmedikçe, bu cmiyet, aslâ dağılmaz. Varın, devlet sahiblerine böylece anla- tm.. cevabı, Atmeydanında o bekleriz. Ve bu cevab, ikindi vakiline dek eriş- mezse, bizden günah gitti sayılır. Diye, mukabele etti: Bu facinlı komdinin bütün aktörleri mahirdi. Fetva Emimi efendi, Kabakçı Mus. tafanm verdiği pusulayı sarığının ara. $ına sokarken; Semina.. ve, itanâ... Elçiye zeval ol- maz. , Diye, söylendi. Ve âdet yerini bulsun diye, yanındaki yeniçeri zebitlerine dönerek: — Sizler ne bayurursunuz, ağa yol. AM alm öğ KM LİR zg, GARİ Şi ea? . maş kaph şiltelerden o yapılmış ola YL RA YAYA) Korkak “bir hükümdar daşlar?. Diye, onların fikirlerini de istimzaç etti. Meydanm, korkunç bir mahşeri an- dıran bu dehşetli manzarası karşısın. da, ağa yoldaşlar ne buyurabilirlerdi?. — Efendi! Önümüzde, siz varsınız. Siz var iken, bize söz düşmez. * HÂİLENİN, KANLI SAFHASI Atmeydanı, cehennemi bir kazan £i- bi kaynıyordu. Her tarafa, çadırlar ve çergeler kurulmuştu. Ve, kızgın Mayıs güneşinin altında, binlerce silâh par- yordu. Asilerin kazanları, İbrahim paşa sa- rayının önüne sıralanmıştı. Ve bu ka. zanların etrafı, yalm kılıçlı muhafız. lerla sarılmıştı. Kabakçı Mustafa, Sultanahmed ca - misinin şadırvanlı avlusuna çekilmiş. avlunun şimal tarafmdaki revâkın al tinda kıymettar halıler ve ipekli ku şâhâne köşeye yerleşmişti. Şu anda binlerce asiye hükmeden Kabakçı Mustafa, vaziyete tamamile hâkim olmakla beraber, saraydaki bos. tancıların bir anda kapılardan fırhya. | dırdığı siperlerde rföbet bekliyen ka. rakullukçu eğradıpa sık sık adamlar göndererek sarayın ovaziyetine dair malümat istiyordu. Saray, tam manasile sükünet içinde idi. Kapılar, sımsıkı: çevrilmişti. Yal. mz, kale bedenlerinin üzerinde devri- ye postalarının sessiz sadasız dolaştık. ları görülüyor. ve kale burçların ü- zerindeki bostancı nöbetçilerinin: — Yektir, Allah... — Yeeek!... e Diye, biriiirlerine seslendikleri işi tiliyordu. * Fakat. saraym bu derin süküneti i- çinde, tüyler ürperten bir facia cere » yan diyordu. 3 üncü Selime candan ve yürekten merbut olan saray erkânı, onun etra - fında toplanmışlar: — Aman, şevketlü etendimiz!. Biraz metanet gösteriniz. Malümdur ki, kul tayfasına zerre miktarı aciz göstermi- ye gelmez. Netice vahim olur... Daha elde, vakit ve fırsat var. Derhal San- İcağı şerifi alıp, Üsküdar yakasma geçe. Tim. Henüz Selimiye kışlasında bulu - nan nizamı cedid efradım gece vakti kayıklara bindirip Kumkapı ve Ahır. kapı semtlerine geçirelim. Sabaha kar- şı asiler oyurken üzerine bir haskin ya- rak Sultanahmed meydanına bir bas.|pıp cümlesini perişan edelim. kım yapmalarından korkuyor. Ayasof. ya camisinin Meyyit kapısı önüne kaz- Diye, yalvarıyorlardı. (Arkası var) Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden Bu yıl Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsünün Ziraat veteriner fakültesine kız ve erkek, orman fakü'tesine yalnız erkek parasız yatılı, paralı yatılı ve yatısız talebe alınacaktır. Enstitüye yazılabiimek için aşağıdaki şartlara uymak gerek - lidir. I — 'Türk tabiiyetinde bulunmak, lise mezunu olmak ve olgunluk imtihanını vermiş bulunmak, (Türk liselerine muadilliği Maarif Vekâletince tanınmış ec- | yerek yüksekten Konuşmuşlardı. Ko. nebi liselerin şehadetnameleri kabul olunur) veya Üniversile veya yüksek bir |nuşmuslardı emma, çok zaman geçme. smeketel masını, bulunmak, ŞAKtİNK. 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 59 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Kelle sata n delikanlı | İşte şimdi, bizzat kendimiz, bu korkunç |rine vardiyan başı, bu satıcı aramız « bu derin sefalet ve felâket uçurumla- rna yuvarlanmış ve başımıza gelen felâketleri hazmetmiye uğraşır bir du- rumda bulunuyordu! O vakit kulaklarımıza çalınıp da as- lâ inanmadığımız, mübalâğa sandığı- mız bu acılıkları tattıktan sonra Inan. mıştık!. Ve şurası bir hakikattir ki ser.| vetü sâmân içinde yaşıyan ve binâen- aleyh her türlü zevk ve saadet vasıta. ları elinin altında bulunan bir adam; ihtiyaç içinde kıvranan bir fakirin duy- duğu acı hisleri anlayamaz, onun çek-| tiği elemlere inanmaz ve böylelerine karşı merhamet hisleri bile kaber- maz!.. Ta ki bizzat kendisi buna ben. zer bir felâketle karşılaşmış ve böy - le acılıkları tatmış Oola!. Böylelerini, çok değil, iki hafta bir kadirganın (ya. b kütüğü) ne zincirleseler elemin, ke. derin, ıztırabın, bedbahtlığın ne de. mek olduğunu öğrenirler!.. Hayatımızın çok acıklı bir safhasmı teşkil eden bu forsalik devresinde, içi. mizde öyle kadınlaşmış. kibar, nazik, çelebi Avusturyalılar vardı ki bunlar #mürlerinde ağızlarına peynir koymuş insan değillerdi. Bu gibiler hürriyet ve sandet içinde yaşarlarken bir kimse, karşılarında çağını veya ekmeğini pevnire bulastırsa, kiyamet kopmasına | sebeb olur ve bu çelebilerin yedikleri. ni veya içtiklerini dışarı getirebilecek kadar onları tiksindi! bulunurdu! İste bu tip bedbahtlardan birkaçı bi. zim kadirgaya getirildikleri ve bizim de kıllı Ulah peyniri satın aldığımızı ördükleri zaman, böyle pis, böyle mur dar herhangi bir şey vemektense aç. ıktan ölmeyi tercih edeceklerini sövli- den zaikalarınm değişmiş olduğunu TI — Üniversite ve yüksek mekteblerden Höklen"geleceklerin tahsillerine göre | gördük. Çünkü küflü o da karm do. hangi sınıflara kabulvedilecek'eri hakkında rektörlük karar verir. IM — Enstitüye girecek yatılı talebenin Yaşı 17 den sşağı ve 25 den yukarı ka bir yiyecek verilmediğini ve bina. olamaz. Nehari ialebe yüksek yaş kaydına bağlı değildir. IV — Parasız yatılı talebeden beden kabiliyeti ve sağlamlıkları hakkında tam | vaılacak çorbava büyük bir iştiha ile teşekküllü bir hastene raporu lâzımdır. Rapor "ümunesi Enstitüden veya ziraat, İkasık attığımızı gören ve içine yuvar. orman, veteriner müdürlüklerinden tedarik olunur. Bu nümuneden başka alı- nacak raporlar kabul edilmez. vurmıyacak kadar az. galetadan baş- enalevh bizlerin de Ulah peynirinden landıkları vazivetin fecastim o vekit anlamış ve açlıktan gözlerinin rüyet V — Enstitüye yazılan parasız yatılı talebe iki ay içinde yeniden sağlık ve |kvdretini kaybetmiş bulunan bu çele- sağlamlık muayenesinden geçirilerek mesleklerinin istediği beden kabiliyetini | biler; çorbamızdan tatmalarına müsa. gösteremiyenlerin enstitüden ilişiği kesilir. VI — Ziraat fakültsine girecek talebe bir devlet çiftliğinde staj görmiye mec- |yetinde kalmışlardı. Ondan sonra da burdur. Bu staj nihayetinde talebe imtihana tâbi tutulur. Stajdan sonra talebenin enstitüde nazar! derslere devam edebilmesi için bu (nız çorbaya değil, fakat, tedarikine ze. imtihanda muvaffak olması şarttır. Staj müddetince talebeye 30 lirs aylık veri. İmin ve zaman müs ade etmemiz için yalvarmak mecburi. açlık ihtiyaçlarmı gidermek çin yal. id bulundukça, ma lir. Yatacak yer parasız olarak çiftlikte gösterilir. Stajyer talebenin yemesi ve |hud kıllarla karışık peyniri ihtiva e. İçmesi de Enstitilce temin edildiği takdirde kendilerine bu 30 lira verilmez. VI — Parasız yatılı talebeden staj veya okuma devresi içinde her ne suretle | vorlardı!. olursa olsun kendiliğinden stajın: veya tahsilini bırakanlardan veya cezaen çi- karılanlardarı hükümetçe yapılan masrafları ödiyecekleri hakkında, verilecek |mükermmel bir aşçıdır: O, her şey! baz.| program) 19: Program, 1006; Müzik (leme nümuneye göre noterlikten tasdikli bir kefaletnsme alınır. Enstitüye girmek |meder, her şeye elişir.. ilk bakışta istiyenler, yukarıda yazılı seğlik raporundan başka Tise ve olgunluk diplomasını veya tasdikli örneklerinin ve nüfus tezkerelerini, polis veya belediyenin alacak- ları hüsnühal kâğıdını, aşı raporunu, orta ve liselerde görmüş oldukları askeri dersler hakkımdaki ehliyetnamelerini iliştirerek el yazılarile yazacakları pullu |taddır:.. bir dilekçe ile ve 8 tane fotoğrafla birlikte doğruca Ankarada Yüksek Ziraat Enstitüsü rektörlüğüne müracaat ederler. Talibler dilekçelerinde hangi fakül - teye kaydolmak istediklerini bildirmelidirler. IX — Pulsuz veya usulü dairesinde pullanmamış olan ve yukandaki maddede İTürk genci, satmak üzere bir torbalmak yazılı evrak ilişiğinde olmıyar dilekçeler muteber değildir. den tuluma bütün verlıklarile sarılı. Bir mide, bilhassa aç olduğu zaman, iğ. penç görünen kerhanci bir nesneyi ka. bul etmemezlik yapm, Hakikaten, ihtiyaç; insana her şeyi öğreten bir üs. * Kadirgamızın hareket halinde bu . ummadığı günlerin birinde idi. bir içinde, kaynatılmış koyun kelleleri ge. Tanburi Cemil - Kürdilihicazkâr X — Parasız yatılı telebe alınmakta birinci ve sekizinci maddede yazılı vesi- |tirmişti. Bu kelleleri satın almakla be.!8 dan geçerken yakalamamış bulunduğu. muzdan dolayı; bize bağırıp çağırdı. tan sonra birinci oturaktan mizin çıplak sırtına altışar forsa kır - fbacı vurulmasını emretti ve işte böyle dinsiz bir çaplının keyfi için üç yüzü aşkın zavallı tutsak hiç yoktan, ızlı « rabla kıvranmış oldu! Eğer bu Türk satıcı yamılıp da bir daha bu gemiye gelmiş bulunsaydı, vücudünden bir parça bile kalmamaış olacağından do « Jayı kendisine karşı kalbi bir acıma duymuş olurduk!. genç bulunduğum için sebebsiz atılan vam etmişti. Bununla beraber bu da « yaktan -bedenen. müteessir olan yak nız ben değildim, aramızda bulunan « lardan bazıları da ayni hale uğramış. lardı. Atılan kırbaçlar vücudümüzün muhtelif yerlerinde kanlar ve uzun bö- yeler husule getirmişti. Mevsim de haz vaların en sıcak bulunduğu bir mev « duğumuz adayı terketmek için küreln lere sarılmıya mecbür edilmiştik. İ O gün, havanın scaklığına inzimam eden, kürek çekme sıkıntısı, sırtımda. ki berelerin cildlerini patlatmıştı, V&. İcudümüzden fışkıran ter, bu patlıyan yerlerdeki acıyı “bir insam delirtecen derecede. kat kat artıyor, oralarını ka. şındırıyor ve yakıyordu. Fakat Allaha şükür olsun ki beni bü halimle bir Türk gemicisinin sempati, © #ine mazhar etti: Bu iyi adam, bana, yaralarıma sürülmek üzere bir nevi merhem getirip verdi. Acıları büsbü. tün dindirmek mümkün olmamakla beraber, bu merhemin bana çok yam dımı olmuştu. (Arkası var) : İRADYO Ankara Radyosu DALGA UZUNLUĞU 1048 m. 187 Kes 190 Kw. TAG 19/74 m. 15195 Kos #0 Kw. T.A.P, 31.70 m. 9465 Kez, 20 Kw. PAZARTESİ 4/9/39 A 1230: Program, 1235: Türk müziği (PLJ 13; Memleket saat Ayarı, ajans ve meteoro- loji haberleri, 1815 - 14: Müzik (o (Karışık fonik plâklar.) 1030: Türk müriği: Pami eti, 2016: Konuşma. 2030: Memleket Ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri. 20504 Türk müziği: Okuyanlar: Mefharet Sağnak, Necmi Rıza Ahiskan. Çalanlar: Vecihe Dare. yal, Reşat Erer, Cevdet Kozan. 1 — Tanbur Cemil - Hüseymi şarkı: (Görmek İster göz « lerim.) 2 — Asım bey - Hicaz (şarkı: (ilen zahmı eiğersuza devakâr oaranılmaz) 8 — « > Hicaz türkü: (Yürü düber yürü) 4 türküsü: (İnce çayır biçilir mi?) 5 — Peşrevi, Tanbur! Cemil - Kürdilihicazkâr şarkı kalarlâ vüktinde baş vuranlar arasında pek iyi veya iyi dereceli ve fen kolun- iraber onları getirdiğinden dolayı da | (Def'i naliş eylerim.» 7 — Lemi - Kürdülihi. dan olarlar tercih olunur. da kendisine candan sükranlar sunmuş- XI — Veteriner fakültesi tahsil müddeti bu seneden Hibaren yeni kabul edi - "tuk. Fakat tam delikanlı gemiden çık. lecek talebeye şâmil olmak üzere beş senedir. XI — Cevab istiyenler ayrıca pul göndermelidir. XII — Baş vurma zamanı 15/Ağustos/939 tarihinden Eylü'ün 30 uncu günü |likanlıyı önliyerek ona kendi İzni ol-İmalsi, 2130: Konuşma (Doktorun akşamına kadardır. Bundan sonraki müracaatlar kabul edümez. (8705) (6167) nk ilem öz ay rr me mma e Ze İstanbul Eelediyesi İlânları Yalova . Karamürsel yolu tamiretında kullanılmak üzere taş ihzarı 2490 nu. geri döndü, geminin içine kaçtı. Fakat Marah kanunun 46 ncı maddesinin B fıkrasına göre pazarlığa konulmuştur. İha- | kendisini kovakyan vardivan tarafın. | mak Üzere iken vardiyan başi ile kar. şılaşmaz mı . Herif, derhal satıcı de. maksızın nasıl olup da gemiye girdiği- ni, tutsaklara kelle satmak müsaadesi. ni kimden aldığını sordu. Aldığı ters cevab Üzerine ağır bir tokadır satıcı - nm yüzünde şakladığı işitildi, Dısarı cazkâr şarkı: (Bir kendi gibi zalimi sevmiş. 8 — İsmi - Kürdilihicarkir o şarkı: (Sasın gib! sinem dahi) 9 — Suphi Ziya - Kürdi « uhlicaskâr şarkı: (Bahçenizde bir gül ol « # sam.) 10 — Vasll - Kürdilihicaskâr saz ge. saatiğ 2145: Neşeli plâklar - R. 2150: Müzik ko « nuşinası (Cevat Memduh.) 2205: Müzik (Ri çk Orkestrm - Şef: Necib Aşkın.) 1 — Alo- 1 Pachernegg - Viyananın o cazibesi 2 — Hermann Dostal - Marş, 3 — Saint . Saw ens - Kahramanlar marşı. 4 — Beethoven Bir dosta. 5 — Hars Sehnelder - Tirol dağı le 11/9/939 Pazartesi günü saat 14 de daimi encümende yapılacdıtır. Muham. İdan yakalandı. Lâkin çevik delikanlı |9 — Mannfred - Bir karnaval hülyası - İn» men bedelli 898 lira #t kuruş ve ilk teminatı 52 Hra 39 kuruştur. Şartname Zabit İbilek kuvvetile vardiyanm elinden va. termez20. 7 — Drigo - Esmeralda Baletin - ve Muamelât Müdürlüğü kaleminde görülebilir. Telfblerin 939 yılına âid Ticaret L i odası vesikam ve İlk teminat makbuz veya mektubları ile ihale günü muayyen saatte deilmi encümende bulunmaları, 46912) kayı Bıyırdı, oturaktan oturağı atlı- yarak ve aramızdan geçerek gemiden çıkmanın yolunu buldu. Bunun üze - den ağır vals, N. 8. 23: Sor ajans haberleri, ziraat, esham, ve tahvilâ, kambiyo - nüküğ borsası (fiat) 25.20: Müzik (Cazband - Pİ) 2355 - Xi: Yarınki program, ü son oturakta bitirilmek üzere beher « Ben. o sırlarda körpe vücudlü bi? dayağın izleri, çıplak bedenimde yer - etmiş ve bu izler bir hayli müddet de. simdi. Dayaktan sonra, yanaşmış oldu barmın halk şarkı ve danslarından polpark, (© o T