MDA Fes. e peer ei İL ça vi alen ez ai LR SMM LEZ Ça Sıhirbazın Çırağı 1 ırdı, bir yoktu.. Evu ık memleket! zaman ila yaşıyordu geldiği zaman bat yanına çırak vermek is gitti: bir < mek i De —<i biz dem Böba ? — Aş » benim 03 yağı yanına çırak geç bu hevesten, da ne oldu şında bir vermek | ittimse kend! san'atın - mdi oğluma nasıl izülüyorum. ğ şeye bak ihtiyar, oğlun beride — Evdedir... — Gel seninle beraber evine Tim. İhtiyar baba ile kadın eve gittiler. Çocuk kapının önünde duruyordu... Kadın ihtiyara: gide « — Ben senin çocuğunu yanıma ala. kimse: öğretece bugün ge - ım... Üç senede o! etemiveceği bir $ ; yaln gelmezsen bir in... inde gün an Yi sıl geçtiğinin farkma bile olur aylar kadar uzun geçer; ba: olur insan ni varmaz. İ Böylece üç sene de göz açıp yıncaya kadek gekli, geçti ba; çok mül nu yabancı kadına teslim ettiği günü unutmuştu... Odasında oturmuş: — Oğlumu şünüp ağlıyordu. Uzaktan bulutların ar: bir güvercin uçarak geldi. vin kapısına çarptı, o anda genç, güzel bir delikanlı kendi köndine açıldı, d N arın odasına çıktı, elin | » geldim baba, likanlı ihtiyarın oğlu id gagasını &- güvercin oldu.. Kapı dedi. İ Baba oğul üç senenin ? birlerinin boynuna sarıldılar, lat; B. Üç sene tamam 6 gel beni Biz İken ye çeli Ustamm y: İden başka 1 çırak daha v çocuk von, sağ evdeyiz. ybediyorum! diye dü -| dan beyazir cileri oluyorum.. Ötekile ustanın. ) kalmıya mahküm olmuşlardır. sen beni almaya geldiğin zar mizi beyaz güvercin şeklinde karşına çıkaracak. On iki güvercin birbirinin tamamile ayni olacak- Yalnız hep be - Zumuz zaman ben ara sıra tekilerden daha yüksekte uçacağım... ta soracak — Oğlunu tanıdın mı? »ki güvercini gösterecek ve diyeceksin ki: — İşte oğlum kinci seferde on ikimiz (on fki tay «» Birbirimize o kadar benzi . yeceğiz ki hiç kimse içimizden birini ayırd edemiyecel On iki tay uslu uslu oturacaklar yal. nız ben ara sıra sağ ayağımla yerde te Sen tepinen tayı göstereceksin: — İşte oğlum! Üçüncü rde on iki delikanli ğız. Sen yüzlerimize dikkat et, be yanağıma ara 8 cak. İ Sen yüzüne sinek konan delikanlıyı İ göstereceksin: ul. asının tekrar kınca tekrar bir güvercin olup — İşte Zocuk evden ç uçtu, gitti Ertesi gündü. Baba oğlunun tarif et tiği yere gitti. ladı; Çocuğuna bildiğim bütün hüner. leri öğrettim, tanıyabilirsen al, gölür, tani an hayatının sonuna kadar benim yanımda kalacaktır. İhtiyar oğlunu tanıdı, Kadın ihtiyara: — Mademki oğlunu tanıdın, al gö » fakat ohu tanımana yaptığı hile » Sul yola koyuldular. Az git - ttiler. Karşılarma r bir köpeğin pe: Köpek de bir tilkinin pe - yordu. k bunu görünce bebasına: a şimdi ben bir av köpeği o- Tilkiyi yakalayıp s ikleri zaman sa - bize satar mis: Diyecekler. Sen lar buna razs olüt sakın tası . ver Çocuk o anda bir sv köpeği oldu. Til. kinin peşine dü. kaştu, köpe koştu.. çok geçmeden köpek tilkiye ye Boğazından yakalayıp (ihtiyara gölürdü. Avcılar bu hali görünce (o ihtiyarın yanına geldiler: — Köpeği bize satar mısın? Dediler. Uzun uzadıya pazarlık yap. tı. Parasını aldı. cılar sordular: — Bu tasma he işe yarar? İhtiyar cevab verdi: — Ben fakir bir adamım. Evimde bir çift takunye vardı Meşinleri (koptu. im. Avcılar 584 çıkarmadılar. Köpeği yan ndeki iple bağladılar, tekrar avlan. başladılar. (Devamı 9 uncu sayfada) nım «vasimin annesi. bana elini uzattı. Ça v1 bu lavanta kokul naçar imin ablası. bu dağ elini vermiye bile tenezzül et. . Fakat yerini çikâirken zehirini alıtmakta da ii göstermedi. ir masibatler, j ei ine çıkacak sa en beni annesile ablasın anın gÖZ- mı kendin için kaçırac sun Y kler! Mekt de bulun- in mücadelelerde di bile Semih pek ç başa akrak d yebilirm ki arasında en çok hoşum ıle konuşmaktan dar olmadığım birçok şeyleri - almayı bana öğreten de gene odur. Zavallı Nazlıcik, benim cahilliğimle alay etmeden kahkahalarla gülüyor: — Hangi asırda yaşıyoruz İzum; birgenç k ne gibi ırlara iyacı (olduğunu, Juna ne de iti ça - vü- ibi ve ie söylerleri Söy-|b rındaki taş bebeklere benzetmek İmi? Hâşâ! Gene Nazlınm yardımile nda birkaç elbise diktir kendime! . Sade| -İ sinler rinden biçimli. Bunları giy ilk defa olarak, zayıf denedek kadar kumu hayre kendisini tanıması rla binler çüap E yapıyoruz. Benim gibi dağlar rda dolaşmıya alışkın bir kız Kadın ihtiyarı gülümsiyerek karşı -| ana getiri.! şok para İstersin, on| tılar. İhtiyar köpeği yüz Hraya satmış-İ, Boynundaki tasmayı çıkarmıştı. Av.|ç Bu tasmayı onların yerine mıhlayaca « te gör-| çin odama Yeni , bilmecemiz ra bir siyah sinek| GA ve muhtelif devlet koyu Muhtelif de lere aid üç tane nakil vasılası kil vas ni kulla ileri var. Hangisinin han vasıtasını kullandığını bulmak size düşüyor. Bulursamz resmi gazeti den kesin ve numaralarla, yahud > vasıtasile onu kullananı ayni renge yamak suretile işi şarelieyi bize gönde, yy veya yemek sofra « rayı güzel göste « etelik takımı vereceğia, tırmaya yarayacaktır. Diğe, sumuza da ayrı ayrı ve bir Bilmeceye cevab verme müddeti o beş gündür. Bilmece cevabını bize gön derdiğiniz zarfın oOüzerine «Bilmece» kelimesi: bilmecenin gâzetede çı tığı tarihi yazınız. jzintiler yapmamız vadini kopardı. Şim diden Çamlıcayı. Yuşa tepesini görü « yor gibiyim, Bütün bunlar yavaş yavaş fakafkuw vetli bir şekilde beni sarmıya başlad» Artık Dörtler çiftliği başımın derin biz köşesinde gizlenen bir hatıra gibi si. lnmeğe yüz tutuyor! Dünyuda bunca igüzel ve yeni şeyler dururken r. bugüne kadar mevcudiyetinden haber. |kendimi Beyoğlu mağazalarının “came! #mrüm dağlarda geçirmek cidden ya İzik olacakmış... Bunu takdir eden ba. |bama karşı kalbim birdenbire büyük bir minnetle taşlı. 1 Fi k üzülü « yorum amda, herkes evi » ne döndüğ l ğil, hattâ mü ja le Fahriye hanımefendinin be. Idiği zaman aramızda şöy. e bir mubvere geçti: — Seni yalnız mrakacağım için pek dela|etmiyor. Bilâkis elinden geld ar |kür yaptım. ben de onunla şe İbana yol göstermiye çalışıyor. Hattâ, İlsinler, esasen renkli olsn yanaklarıma |bu düz yolların pek zevki yok. Bunu bir lli olmaz. Belki bir gün şeytan müdiremden izin alıp onunla bir iki de.İve dudaklarıma ruj sürecek ben deği.|cün Nazlıya söylediğim için iyi kalbli ja sinemaya 'bile gittik. Beyoğlundakilim! Belki bir gün tınaklarımı hafifçe|kız müdireye yalvardı ve İlkbaharda |tek — mi hayır, Meleklerin şeytanı mağazalardan alış veriş etmeyi, hatta |boyarım; bu hoşuma gidiyor. & Fakat|İstanbul köylerine (ve tepelerine ge üzülüyorum Semihacığım. — Ne yapalım kardeşim; dünyada başıma isem kabahat senin mi? (Arkası var)