24 Ağustos - POSTA arut kokuları içinde 33 üncü defa toplanan sulh konferansı Konferansın bu seferki ruznamesinin altında şu kayıd var: “Bu ruzname muvakkat mahiyettedir. Zira kongrenin açılacağı ânda dünya vaziyetinin ne olabileceği şimdiden kestirilemez?!,, (Ereümend Ekrem Talu Zürihten yazıyor) Zürich 218/939 Haniya, bazı iklimler ve bazı mev - nler vardır ki adamı yeise sürükler. eder? Hava bir gün açık, daha doğ. rusu açıyor gibidir de arkasından he- men kapanıverir, bulutlanır. Ne yapa. cağmırı,.ne giyeceğinizi, hangi istika. Mete gideceğinizi şaşırırsınız. Hiç bir niyet, hiç bir tasavvurda bulunamazsı- ız. Öyle şaşkın bir halde, her saniye gerilen sinirlerinizin yavaş yavaş şuu- runuza galebe ettiğini duyarsınız. Avrapalının vaziyeti bügün tıpkı « Dün akşam suya inmek is- dadın: gösteren yelken bu sabah bir- denbire direğin tepesine tekrar yükse. liveriyor. Cenubdan fısıldanan sulh zlerini şimalden bir takım tehdidler stırıyor. En tecrübeli politi, «Pes's *dedirten bu görülme- miş vaziyetin içinden nasl çıkılacağı. nı Allah bilir ve kul da korka korka tahmin eder ki, bazı kimseler - alay eder gibi. hâlâ sulhten bahsediyor, pey- nir gemisinin dua İle yürüyeceğine hâ- Zürihten bir manzara — Söyle Tatarağası, söyle! Aslı ol - madığını biliyorum amma, gene del ve devamlı surette tessüsü için halen elzem olan şartların tesbiti; A inanıyorlar. Bu cümleden olarak, bugün Zürch 3 — Milletler Cemiyeti ve onun is. tikbali; 4 — 'Tekmil ajans ve gazetelere teb. e —. sanulğeoğa cihan Wğ olunacak ve başlıca dillere çevrile- sulh kong#fesine yabancı bir gazeteci rek, her vasita ile dünyaya yayılacak sıfatile davetli bulunuyorum. olan bir beyannamenin tanzim ve ka. Birkaç kilometre ötede, 'Cenevrede, İyulü. Milletler Cemiyeti plânçosunu mahke.İ Bu beyannamenin sitma ilâve edilen meşe tevdi etmiş müflis bir tacir gibi 'kayid bir şaheserdir. Diyor ki: «Bu ruz. dükkânını kapamıya hazırlanırken be-İname muvakkat (mahiyettedir. Zira, ri tarafta böyle bir kongrenin toplan-| kongrenin açılacağı anda vaziyetin ne ması gülünç geliyor ve onun acaba n6-| olabileceğini şimdiden kestiremeyiz!!» ye yarıyacağmı insan kendi soruyor. Ben ancak bir müşahid ve bir merak- ı olarak bulunacağım kongrenin mü « Bu kongreyi toplıyan gene Cenevre- İzakerelerini dikkatle takib eylemek de merkezi bulunan beynelmilel sulh İniyetinı bürosudur. Bu büro, Harbi Umumiden çok evvel, tâ 1891 tarihinde Romada İn'ikad eden birinci kongrenin karerile teşekkül etmişti. Prinçip'in Saray Bos. nada attığı kurşunlar dünyayı kana bo. yamazdan dört yıl önce, Nobel sulh mükâfatım da #mşti. Müteskib hâ- disat onun hiç bir işe yaramadığını, be- şeriyetin. ne olsa, gene kendi bildiğini okumaktan vazmeçmediğini gösterdi. Övle iken, başında bulunanlar işte bu sefer de 33 üne kongreyi topluyorlar. Bu kongreya bütün sulh cemiyetleri herhangi şekil ve suretle olursa olsun milletlerin hak ve adalet mefhumları dahilinde biribirlerine yaklaşmalarına çalışan birlikler, ve sulhün istikrarını gaye edinmiş olup da ve o yolda çalı. şan bilümüm şahsiyetler çağırılmıştır. Birçok devletler nakden müzeharet- lerini esirgemedikleri halde, bu kon- greye resmen iştirak etmemekle onun ciddiyetinden şüphe ettiklerini gös - teriyorlar. Nasıl etmesinler ki, bundan önce 32 defa daha toplanmış olmasına rağmen, 1891 den 1939 ş kadar vuku- bulan ibtilâflardan ve muharebelerden hiç birini önleyememiş. Davetlilerine gönderdiği beyannı - mede tomtrâklı ifadelerle izah olunan idea! süphesiz ki çok güzel, çok insani. dir. Lâkin bazı devletlerin son derece maddileşen ve hattâ hayvani bir ihti- ras haline gelen emelleri bu idealin telif olunabileceğine inanmak budala. Yık olur. Kongrenin müzakerat ruznamesin « de dört madde var: I — Sulhü tehlikeye düşüren hâdi- şelerle bunların istilzam eyledikleri hal çareleri, 2 — Sulhün hakkaniyet dairesinde eyim. Hele son bir aydanberi mütemadiyen harb tehdidlerile çmla - maktan bizar olan kulaklarımm biraz da sulh sözleri işitmiye pek ihiyacı var. Fikra malümdur amma, yerinde ol. duğu için tekrar ediyorum: «Bilmem hangi padişâh devrinde İs. tanbuldan Bağdada bir posta Tatarı İgitmiş. Vilâyet kodamanlarını bir, bir )dolaştığı esnada kadı efendiyi de ziya. ret etmiş. Kadı sormuş; — İstanbulda ne var, ağası? mu? Kumez Tatar mühimee bir bahşiş | koparmak ümidile: — Vallah, efendimiz. demiş, ben çı. karken velinimetimin şeyhislim ola - cağınıza dair kuvvetli şayialar vardı. İşim acele olduğu için tahkikini bek » Jeyip müjdesini bizzat getiremedim. Lâkin nerede ise gelir. Kadı memnun olup herife birçok ih. sanlarda bulunmuş, o da İstanbula dönmüş. Tabif kadıya da hiç bir müjde gelmemiş. Aradan bir yıl geçmiş, Tatar gene Bağdada uğramış, gene kadı efen. diyi ziyaret etmiş. Ayni suale, bu seler $u cevabı vermiş: — Geçen defa efendimize rakib olan bilmem kimin taraftarları nezdi hüma. yunda ağır bastıkları için meşihatiniz geri kalmıştı. Bu defa muhakkak sıra sizindir. Bir haftaya varmaz padişahın fermanı buradadır. ne yok Tatar Benim için bir şey söyleniyor Ertesi yıl bir daha Bağdada gelip de, iki defa aldattığı kadının huzurunda, kekeliyerek, meşihat yalanını tekrar edince, kadı gülümsemiş ve demiş ki: velerdeki lüks lâmbalarını çalışmağa başlamışlardır. Balıklar bu İazla ziya karşısında ürkmüş ve sa « dinlemesi hoşuma gidiyor!» İşte ben de dipsiz kile boş ambar nevinden olan bu sulh müzakerelerini, munda verilecek kararları, yalan ve faydasız olduklarını bile bile, Tatara-| ğasının sahte müjdeleri gibi, memnu. niyetle dinliyeceğim. Zaten, sergi münasebetile, bir bay. ram yerini andıran Zürich şehri bugün biraz daha süslenmiş, nizamlanmış. Kongrenin toplanacağı muazzam bele - diye dairesine beynelmilel sulh büro - suna müzaharet eden devletlerin ren. gârenk bayrakları asılmış. Kongre akşam Üzeri saat sekiz bu - çukta fevkalâde merasimle açılacak. Dolaşan rivayeflene bakılırsa, kongre kürsüsünde, oldukça mühim ve bey - nelmilel şöhreti haiz olan şahsiyetleri dimliyecekmişiz. Bakalım neler söyli. Hava ve Harb Birçok kumandanlar vardır ki meteorolojiye ehemmiyet vermedikleri için mağlüb olmuşlar, gene birçokları bu yüzden zafer kazanmışlardır & Büyük Harbden bir sahne: Ça mur deryası içinde Meterolojinin (o harb esnasındı (pek |neş bulutsuz bir gökyüzünde parlıyordu. mühim bir rol oynadığın, muharebele.| Ertesi gün büyük bir taarruz vukubula, rin kazanılmasına veya kaybedilmesine | aktı. Herkes sevinç içinde idi. sebeb olduğunu bilir misiniz? Fransız) Fakat hava vasad zabiti Rovch herkes bahriyesinin en güzide hava rasad zabiti | tarafından gösterilen itimada iştirak et. olan yüzbaşı Rouche bu hususta şayanı | miyordu. Sabahleyin Brest limanı bahri dikket bir yazı yazmıştır. Yazısında ha.! Kumandanlığı ile görüşerek Saint Mav tinin muharebeler üzerinde |hie semaforu İle muhabere teminini je. terişti, semafer bekçisi ona şunları söy. Kazan ti iş susta misaller bile zikreylemiştir. Pek uzaklara kaçmıyalım. İngiltere tarihinde görüldüğü veçhile İngiltere! fırtına yüzünden üç defa düşmanlarım! dan kurtulmuştur. Bu fırtınslir düş manlarının tamamile mahvına sebeb ol - muştur. Meşhur İngiliz amirali Nelson en bü. yük muzafleriyetlerini Obarometresine modyun kalmıştır. Harbi Umumi sırasında Hindenburg Pena tıkalı bir heva... Sast dörtte r başladı. Bir santtenberi rüzgâ? halinde esmektedir. Mevsimin şid. İ li fırtınalarından birini geçiriyoruz.» Edinmiş olduğu malümsta güvenen İ Rouch derhal Druryda bulunan Foch'un İl umumi karargâhma giderek General Weygandı ikaz etti. Mareşal Foch'a hemen haber verildi, Mareşal yürbasya gökyüzünün berrak. liği göstererek kaşlarını çattı, Yüzbaşı ısrar stti ve gece yarısından evvel yağ. İ Fransada Somme muharebesini muhak. kak surette kaybedecek hale gelmiş, fs- kat yağmur onu mağlöbiyetten kur - tarmıştır. Mareşal bunu açıkça itiraf eylemekte- dir. Hatıratında diyor ki: «1916 senesinde Some cephesinde muharebe ancak yağmur mevsiminde mur yağacağını söyledi. Mareşal Foch ise: — Peki, peki, beni erkânharbiye reisi ile yalnız bırakınız! deği, çeyrek sast sonra Fransız nöbet- çileri ve motosikletçileri her terafa yayı. hyar ve hücumun geri kaldığını haber veriyorlardı... Fakat hava hâlâ çok güzeldi. Somme üzerinde tek bir bulut yoktu. Ufak bir rüzgâr bile esmiyordu ve öğle bir damla yağmur yağmadan geçti, yavaşlamağa başlamıştı. Yağmur topra. ğı geçilmez bir hale koymuştu. «Muharebeyi bitirmek için bu yağmur mevsimine sabırsızlık İle inlizar eyliyor. duk. Bu mevsimde Flandres mıntakasın.. ; be , "e U Sik eni gnd olalı öpaği lan gepil * ar ii ğer iv bürosunda mez bir kale geldiğini, obüsler tarafın. K9Pt9. hiddetle hağımıyor ve: — Bundan sonra hava Tasadından dol dan açılan çukurlarm derhal sular ei #ldiğini istemiyorum. duğunu ve bu çukurlara barınmış Dmed yn Fikat guruba yakın bulutlar gökyü- şecekler? Avrupanın en hâd devresini bulan hastalığına ne gibi devalar tavsi. ye edecekler? Dedim a: Bu kongrenin, dünyanın gidişi üzerinde zerre kadar faydası do. kunacağma İnanmıyorum. Fakat bu - ram buram kan kokan şu ortalıkta sul- hün ince, zarif, ferahlatıcı zambak ra. yihasını birazıcık olsun duymak, yer yüzünde cennet kurmayı düşünen bir avuç İnsanın olsun mevcudiyetini his. askerlerin ya orada kalıp boğulmak, ya dışarı çıkıp mermilerin altında kalmak mecburiyetinde bulunduklarım biliyor. duk.» Yağmur mevsimi gecikmiş olsa idi belki de Foch hem muharebeyi, hem de harbi kazanacaktı... * İzünü kapadı. Rüzgür çıktı, yağmar sa. gânak halinde yağmağa başladı. Yüzbaşı Rouch diyor ki: — O anda #yin damından akmakta 6. lan suların gürültüsünden zevkli hiçbir şey tasavvur edemedim. Ertesi sabah hâli yağmur yağ Yollar çamur deryası halini Somme “muharebesi anında Foch'un|suretle de hava rasadları davasını ka- erkâniharbiyesinde bahriye (o yüzbaşısı| sanmış oldum.» Roudh ta vardı. Rowclh hava rasadatına| Havanın muharebeler üzerindeki te. setmek de büyük bir teselli sayılmaz Çıra yerine lüks lâmbası kullanmak istiyen balık- çılar bütün balıkları kaçırdılar | Bir müddettenberi limanda garib bir balık avlama usulü (O başgöstermiş ve bunun neticesi olarak bu şekilde av « lanmak istenen ateş balıkları sahil - lerden uzaklaşmışlardır. getirterek illeri terketmişlerdir. memur bulunuyordu. sirinden bir dakika bile şüphe eyleme. Foch bidayette bu zabitin fikirlerine o melidir. Bazı memleketlerde bu birinei kadar ehemmiyet vermiyordu. derecede ehemmiyeti haizdir. Meselâ Bir gün ona dedi ki; Rusyada... — Ay ne âlemde?... Siz tabil aya itL #k* mad etmezsiniz. Mensub olduğunuz ilim ram kısmı müphemdir. Bunun için herhangi bir emmareye ehemmiyet vermek icab e. eder. Aya ne için inanmadığınızı bana bil dirmenizi rica ederim. Foch bu sözleri ile ayın hava üzerinde öldü bir tesir yapıp yapmıyacağın anlamak pe Dün, Cibalide Yani Yuvanidisin ke. Yüzbaşı Rouch iki haftalık mesaidenİ este fabrikasında ölümle biten feci bir sonra bunu Foch'a bildirdi. Cevab menfi kaza olmuştur. idi. Bir amele elektrik cereyanına kapılarak Bu fabrika işcilerinden Ali oğlu Ah. med Ertan, fabrika dahilinde çalıştığı sırada bir elektrik lâmbasını tulmuş, birdenbire cereyana © kapılarak, yere yıkılmıştır. Ahmed, baygın bir halde cankurta « ranla Balat Musevi hastanesine kel - dırılmışsa da, biraz sonra, kurtulammı - yarak, ölmüştür. Yüzbaşı Rouch Mareşal Foch'u kat'i. yeile ikna edemedi. Fakat hiç olmaz ise onun İtimadını kazanmış oldu. Birkaç gün sonra yapılacak olen mühim bir ta- arruz hareketini bile hava rasad raporu Üzerine tehir eyledi, * Çok güzel bir Ağustos günü idi. Ga.