Kabakçı Hatırı şahanede bir inkisar ha» #ıl olmasına meydan bırakmayınız. Demişti. Ebe Selim, kurnaz Kösenin maksa - dını derhal anlamıştı. Hiç şüphesiz ki bu sözler: — Padişahım yanından ayrılma. Şa- yet, şunun bunun teşvikile âsiler aley- binde bir harekete geçecek olursa, der- hal bana bildir. Demek olacaktı. Nitekim Ebe Selim Musa Paşaya der hal cevab vermiş: — Merak buyurmayınız, paşa haz - retleri. Meselenin, hüsnü suretle halli. pe değin, nezdi şahaneden bir yerlere ayrılmam. Demişti. Musa paşa, saraydan çıkarken, Aya. sofya camisinin minarelerinden yatsı ezanları okunmuya (başlamıştı. Şimdi, bu nankör ve iki yüzlü adamın kalbin. de, sonsuz bir sevinç vardı. Bu sevinç ile, konağına gelmişti. Yorgun olduğu için, doğruca harem dairesine girecekti. Fakat, binek taşın. da attan inerken, başağası yanına yak. Taştı: — Sultanrm!. Şeyhislâm efendi haz. retlerile bazı zevatı kiram, efendimizi bekleşip dururlar. Dedi, 'Musa paşa, harem dairesine girmek- ten vazgeçerek, doğruca mabeyn oda- sma çıktı. Şeyhislâm Atâ Molla ile, Hoca Münib efendi, Burmaz Beyzade Derviş Memed Esad efendi, eski sad - razamlardan Hafız İsmail paşa, büyük bir merak içinde, Musa paşayı bekli » yorlardı. Musa paşa odadan içeri girer girmez derhal ayağa kalktflar. Selâmlaştılar. “Hal hatir sordular. Sonra, hiç bir mu. kaddemeve Wizum görmeden, konuşmu- ya başladılar. Burada bulunanların en büyük me - rakları, padişahın ve sarayın vaziyeti idi. Bunlar, 3 üncü Selimin tsb'an ne kadar halim ve selim olduğunu bildik. leri halde, padişahm gene az çok bir mukavemet gösterileceğini zannetmek. telerdi. Halbuki Musa paşa, 3 üncü Selimin, bilâkaydü şart biltün işleri kendisine tevdi ettiğini duyar duymaz, hepsine bir hayret geldi. Hafız İsmail paşa, memnunane bir tebessümle ellerini uğuşturarak: — E. şu halde, artık cülüs için bir mâni kalmıyor. Hemen yarın sabah, şehzade hazretlerini kafesten çıkararak ielâs edelim. Dedi. Fakat kurnaz Atâ Molla, sağ elinin şâhadet parmağını kaldırıp gözlerini açarak: — Lâaââ.. öyle, birdenbire ielâs ola- maz. Sonra, âhadı nâsa, kilükal serma- yesi oluruz. Diye, mukabele etti. Söze, derhal Hoca Mürib efendi de karıştı. Uzun ve bembeyaz sakalını, karıştırarak: — Efendi hazretleri, isabet buyurur. Jar. Hele, yamaklar yapacaklarını yap- #inlar. saray kapılarına dayansınlâr.. ondan sonra, bizim müdahalemiz vâki olur. Diye, mırıldandı. Tam bu sırada kapı açıldı. Aygır imam, iri gövdesini fki tarafa sallıya sallıya odadan içeri girerek, her tarafa #ki ellerile selâmlar yağdırdıktan son. ra: — Ve minelhavadis... Diye, bağırdı. Âdetti. Bu adam böylece söze başla. dığı zaman ötekiler derhal susarlar.. ister yalan ve ister gerçek olsun, bu müfsid ve müzevir adamın (sözlerini dinlemiye hazırlanırlardı.. o Nitekim, şimdi de böyle yapmışlardı. Aygır imam, soluya soluya, kesik ke. sik söylemiye başladı: — Milletin fedakâr kahramanları 0- lan yamak evlddlarımızın Rumelihisa. ve Turna rında bulundukları, malüm... Bunlar. dan bir tayfa, akşam ezanı vaktine doğ ru, Hatice sultan şellafesinin sarayını basmak istemişler.. Ortaköy semtine doğru inmişler. Fakat, karşılarına Tur. na Mehmed atılmış. bunlara, mânalı mânasız bir takım sözler söylemiye başlamış. Kendilerine paralar ve he. Giyeler dağıtmış. hülâsa, sarayı bas. mak için oraya giden yamakları, derhal kendi tarafına çekip almış. Da e Te ve N landığı zaman, gene sözlerine devama başladı: — Kabakçı Mustafa çavuş, bu ya. mâkların Tura Mehmed tarafına geç- tiğini haber alır almaz, aşırı derecede gazebe gelmiş. Turna Mehmede haber 18 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 48 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Bereket ( versin, nmasisa (bizim yeniçeri Mustafa o esnada orada bulun- muştu. Benim böyle ayak altında tek- melenip hırpalanmakta olduğumu gö- rünce kendini tutamamış, koşmuş, so- pasını saİliyarak bodur herifin elinden beni çekip almıştı. Ötedenberi her işde, her şeyde be- yollyarak: «Oradaki yamakları alıp RumeHhisarına yeçsin. Yoksa ben, ma- iyetimdeki yamaklarla gelir, hepsini kırar geçiririm.» Diye, haber gönder. iş nim iyiliğimi isteyen, her vakit İyi ol Atâ Molla, derhal oturduğu yerden |” v sıçradı: z Atâ Molla, bu sefer adeta iradesini | mam: samimiyetle arzu eden bu yeni. , kaybederek: çeri eri, bir an teessürle, elem ifade ©- — Aman hocam.. bu, fena havadis... Diye, bağırdı. Ötekilerin çehrelerinde de bir hoş. nudsuzluk eseri uyandı. Hoca Münib efendi, gene sakalını karıştırarak, talebesi Atâ Mollanın söz. lerini tasdik için başıanı salladı: —Evet.. kötü havadis... Sonra?. Diye, mırıldandı. Aygır İmam, getirdiği havadisin ho. şa gitmemesinden üzülmüş gibi, bel bel iki tarafına bakınarak: — Efendim.. havadi tatlı tarafı da var. Müsaade buyurun da, arzede. yim. Diye bağırdı. Ve herkes susarak dinlemiye hâzir- iş telâş büşlemişti. Gayrimenkul Satış İlânı İstanbul Emniyet Sandığı Direktörlüğünden Fatma Nevber ve Saide ve Fatma Müzaffer ve Hüseyin Av: No. sile Sandığımızdan aldığı (530) lira vadesinde borcunu vermediğinden hak kanunun 46 o maddesinin matufu 40 cı Kıztaşmda Mustafabey mahallesinin esk tesbitine göre Fatihte Sofular mahallesi 25 parsel en eski 12 eski 2 yeni ve No, taj mamı bir buçuk ay müddetle açık arttır. Satış tapu sicil kaydına göre yapılmaktadır. Arttırmaya girmek istiyen (312) lira pey akçesi verecektir. Milli bankala; kabul olunur. Birikmiş bütün vergilerle rest ve taviz bedeli ove tırma Ooşarinamesi o1/9/999 tarihi tiyenlere Sandık Hukuk İşleri servisinde açık bulundurulacaktır. Tapu sicil kaydı ve sair lüzumlu izahat ta şartnamede ve takib dosyasında vardır. Arttır” bunları tetkik (o ederek maya girmiş - olanlar, gayrimenkul hakkında her şeyi meli. l tellâliye rüsumu , borçluya den bir çehre ile yüzüme bakmış ve son ra beni döven bodur ve kızıl sakallı adama dönerek ve Türkçe ağır küfür. ler savurarak gürlemişti: — Bre nâbekâr, diyordu, bu allahın biçare gâvurcuğunu ne diye dövüp tek meliyorsun?.. Böyle eli kolu bağlı bir zavallıya saldırmakla erkeklik mi yap. — Aman hoca, doğru söyle.. eğer fil. hal böyl ise, cümlemiz mahvoluruz. Yamaklar arasına kan düşmesi demek bu kadar emeklerimizin heba olması demektir... Hele o gâvur. suratlı ve şeytan siretli karı da işin içine karışa. cak olursa, emin olun ki, cümlemizin helâki mukarrerdir. tin sanıyorsun?.. Eğer göğsünün altın. Diye, bağırdı. ida bir yiğit yüreği çarpıyorsa ve bu Atâ Mollanın bu sözleri, odada bir İyiğitliği göstermek istiyorsan Macaris. bomba gibi patlamıştı. İhtilâlin bu #iZ-|tana giti. Orada kahramanlık sınavına li mürettibleri arasında korkunç bir| girişebileceğin taze ve güçlü gâvurlar bulabilirsin... Yoksa(beni göstererek) böyle can çekişen bir gövuru dövmek ve ona kötü muamele etmek zor bir iş değil! Erkeklik, yiğitlik ise hiç değil. Bu gerçek ve haklı sözlere ters ters cevab veren ve böylece yeniçeri dostu mu daha çok kızdırıp onu çileden çikâ. ran bodur herifin suratında birkaç şa. marm ve kafasında biribiri ardınca bir kaç sopa darbesinin şimşekler çaktığı ve herifin yarılan başından akan kızıl kanların kalın büsbütün kır. — Bre, aman.. bu işin önüne geç- (Artun var) in 19020 hesap ya karşı bizinel deri ipotek “edip | ii EL nda yapılan takib üzerine 3209 No, lu | DIZUaştırdığ ü. Bunun Üzerine. meddkiizi ii gilümiineba inle det lidir İZ ki sansar yapılı adamın bir hançer i Dolab yeni Bastan sokağında kadastro | parıldayan eli havaya kalktı ve herif nin Kıztaşı sokağında 170 pafta 1069 ada | Mustafanın üzerine Şalları. Bir anda II No. lu bahçeli ahşap bir evin ta. | Mustafanın tarafında yüz kadar adam bu boğuşmıya karışarak mütecavizin daha ileri gitmesini önlemişlerdi. Fa. kat gene o dakikada bir okadar ada. mın. da öbür tarafı iltizam ettiği ve a. ralarında şiddetli bir ağız dalaşması başladığı görüldü; ağız kavgası bir taş muharebesine dönmek Üzere iken mü. hafızlar yetişerek, hiç yoktan bir anda birbirine düşman kesilen bu İki grup sıkarılan İşrasma girdiler. Bu aralik muhafız paşa itibar o Olu İda atını sürerek yanımıza geldi, biri. maya konmuştur. mektubu da vak ice. aiddir. Art etmek Oi rımızdan birinin teminat belediye resimleri ve tetkik nden ( iübaren satılığa öğrenmiş ad ve nur. Birinci arttırma 9/10/939 tarihine müsadif Pazartesi günü Cağaloğlunda kâin | birlerini gırtlaklarma sarılmak veya Sandiğımızda saat 10 dan 12 ye le yapılabilmesi için O teklif icab eden gayrimenkul omükellefiy miş olması şarttır, Aksi takdirde son arttıranın taahhüdü baki kalmak (şartile 24/10/939 tarihine müsadif Sah günü tırması yapılacaktır. Bu arttırmada gay: rakılacaktır. Hakları tapu sicillerile sabit olmıyan alâkadarlar ve irtifak hakkı #ahiblerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair iddialarını ilân tari- binden itibaren yirmi gün içinde evrakı - meleri lâzımdır. Bu suretle haklarını bil rile sabit olmıyanlar satış bedelinin pay malâmat almak İstiyenlerin 988/221 dosya numarasile Sandığımız Hukuk İşleri servisine müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur. : * DİK 'Emniyet Sandığı; Sandıktan alınan ga; re muhamminlerimizin koymuş olduğu ihale bedelinin yarısına kadar borç verm: Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz için Hizumlu olan aşağıda cins ve miktarları yazılı 4 kalem makine yağı açık eksiltmeye konulmuştur. 2 — 25/B/989 tarihine müsadif Cuma günü saat 15 de Rektörlük binasında müteşekkil komisyon tarafından ihalesi yapılacaktır. 3 — Muhammen bedel ve miktarları hizalarında gösterilmiştir. 4 — Daha #azla izahat ve parasız şâr edilecek Muvakkat iha- | taşlarla biribirlerinin kafalarını kır. alınması | mak üzere bulunan adamları ölüm ce. zasile tehdid ederek süküneti bozma. malarmı emretti. ayni mabalde ve ayn: saatte son art | İste prn yermi 'rimenkul arttır, üstümde arasında bir ik çıkmış - e ii br nın önüne geçilmiş oldu. Aksi takdir. de, bu yüzden biz zavalh suçsuzların kadar yapılacaktır. bedelin o tercihan eti ile Sandık alacağını tamamen geç“ müsbitelerile beraber dairemize bildir- 'dirmemiş olanlarla hakları tapu sicile. Taşmasından hariç kalırlar. Daha fazla Bu kargaşalık başlangıcı, paşanın enerjik sözlerile yatıştırıldıktan sonra yeniçeri Mustafa, beni yerden kaldırdı, KAT . : yrimenkulü ipotek göstermek istiyenle- , ie ” kıymetin 9e 40 ni tecavüz etmemek üzere di. Fakat ben, günlerden! çektiği: ek suretile kolaylık göstermektedir. (6606) müş idim ki yürümiye değil, kımılda » mıya bile mecalim yoktu. Binaenaleyh arkadaşlarımdan bir hayli geri kalmış bulunuyordum. Fakat biraz sonra sa. Taya odun taşıyan birçok katırlara rast, ladık. Çavuşlardan biri hemen katırın birini durdurarak yükünü #ndirtti, be. nim bindirilmekliğim emrini verdi. Katıra bindirildim. Cellâdlardan bi. ri düşmemekliğim için bir ayağımdan, bir ökinci de öbür ayağımdan tutarak yürüyüşe geçtik, bu suretle kafileye &wame almak. istiyenlerin ye Enstitü Daire yetişmiş olduk. Müdürlüğüne müracaatları. o «368i> 46114» Cinsi Pat Tutarı Teminat Yoldaşlarım bu esnada üçer üçer zincirlere bağlı olarak sevkolunuyor » Pei a vi e le erdi. Ben ise bunların ardında, daha Zel Mi MR 5 ll 187,23 İ şerefti (1) bir durumda, yani katır ü Me H8 51,15 zerinde, sırtımda yalnız bir gömlek, a. küp şa“ 4,40 kuruş yağında yalnız bir don, kaba, tahta Gres yağı k Ölüm meydanına doğru semer üstünde rahatça (') yediliyor « dum. İşte böyle hiç te hoş olmıyan gülünç bir biçimde, şehrin en kalabalık so kaklarından ve meydanlarından geçi - riliyorduk. Havanın da o gün en sıcak günlerinden biri idi. Bu sıcak, ansızın uğradığımız ve içine düştüğümüz kor. kunç Vâziyettir ki su içmek ihtiyacını bize her zamankinden daha çok hisset. tiriyordu. Fakat bu ihtiyacı Otatmin edebilecek bir durumda değildik ve bu yolda kimsenin bize yardım etmesine de imkân yoktu. Binaenaleyh susuz « luktan adeta ölüyorduk. Geçirildiğimiz sokaklarda bizim bu halimizi gören halktan pek çoğu bize acıyor, bazıları da kin ve nefretle diş. lerini gıcırdatıyorlar ve gideceğimiz en iyi yerin ölüm meydanı olduğunu söy. lüyorlardı. İşte bu şekilde İstanbul sokaklarında bir hayli dolaştırıldıktan sonra, şehrin Balıkpazarınn da bulunduğu bir yer olan (Kumkapı)ya getirildik. Sağımız- da, solumuzda, İlerimizde ve ardımızda : ven halk o kadar çoğalmıştı ki bunların ı şöyle bir tahmin et. mek bile mümkün değildi. Halkın bu derece kalabalıklaşmasının (o sebebi, şimdiye kadar bu derece çok insanın bir günde ölüm cezasına çarptırıldığı gö « rülmemiş olmasından ileri geliyordu. Ne biçimde öldürüleceğimiz! gör « mek merakile şehrin her köşe ve bu. Cağından akın akın gelen insanlar, o kadar kalabalıklaşmış ve birbirine o kadar sıkışmışlardı ki bizi bu siyaset meydanına götüren memurlar ve mu- hafızlar adeta bunların arasında kay » bolmuşlardı. Binâenaleyh (Kumkapı) önüne muvasalat olununca kafileyi dur. durmak lüzumunu hissetmişlerdi. (Arkası var) Bir doktorun günlük notlarından | Cümlei asabiye Hastalıkları Merkezi cümlel asabiye hastalıkların- da, bühassa gençlerde, kırk elli yaşları arasında vakitsiz nüzül isabet etmek, a- yakların tutmaması, sallanma, akli ve ruhi vaziyetlerdeki tagayyüratta mutlak &ski bir frengiyi düşünmek lâzımdır. Ba- m İrengililer kendilerini muntazam te - davi ettirememişlerdir. Yara, çıban üras 1 7 ; i ŞE ; i iç : İ be i i ii