2 Sayfa Safran renkli bir elbise giymiş olan, | kibar, zarif bir delikanlı, doktor Konfi. İ yuşının eczanesine girerek etrafına ba. "kındı. Artık lamaya hitinde iytliklerile şöhret bulan ec o zacıyı görünce a gitti: © — Bana bir iyilikte bulunur ımusu. “ nuz?.. diye sordu. © Kozası başını sallıyarık cevab verdi: * — Gençliğimde lanıdıklarımdan bir “çoğuna hizmette kusur etmedim. Şimdi Kise yaşlandım artık.. bu gibi işleri göre. “cek ne gücümüz küldı, ne de aklımız!... Delikanlı ısrar ef — Gene de dinçsiniz.. eğer bu 'yiliği “yaparsanız iki kişinin saadetin; korumuş, “kurtarmış olacaksınız, Doktor Konfiyuşın konuştuğu adamı " tanımıştı. Bu, genç ve dilber karısından ayrı yaşıyan, Londranın en meşhur ti. uyatrosunda oyn İtalyan muganniye- “si Teresa Belloni ile sevişen, yüksek s0s. “yetenin tanınmış simalarından Lord “Dakri idi, © Eczacı hayret ile sordu: — Fakat Maylord, neden bana m cast ediyorsunuz?. Sizin her işinizi gö. “resek o kadar çok vasıtalarınız var kit. Tord Dakri, cilâl tezgâhın üzerine e- lerek sırrını açtı: — Siz madam Konieyin ie mi9, Eczacı ihtiyatla cevab verdi: | — Evet kendisin ) Smım dokunmuştu. O da bana tevecci “besler. Eezacı vaziyeti derhal kavramış, deli. kanlının göttüği anlamıştı. Ma- İdam Kenleyin şatosunun büyük salonla. "rında tertib ettiği ve bütün Londra ki. “barlarının davetli bulunduğu konserler. de, maskeli balolarda Teresa Belloni de “arasıra şarkılar söylerdi, 4 Delikanlı fısıldadı: © — Anlarsınız ya... Belloni İle kavga ettik. Daha doğrusu o benimle kavga etti. “Artık bir türlü beni görmek, bir mektu- İbumu kabul etmek istemiyor. Kökünden reddediyor, her ne yaplımsa fayda ver. ymedi.. ii — Şimdi de bana baş © — Tam üstüne bastım dostusunuz UYOrSUNÜZ., Yarın madam X Hiç cevab vermedim. İçimden geçen İgeyleri yüksek sesle okuyan bu acayib a. dama karşı öfkem ve kinim hec saniye Mi Nasil oluyordu da benim bir. Visim veremediğim düşüncelerimi böyle ap aşikâr görebiliyordu! Halbuki ben, 'dişardan geçenlere bakarken şahsımla arasında hiçbir mukayese yapma. ma eminim... Mutlaka bu adam benimle eğlenmek iyor, benim mağrur olduğumu anladı. için bu gururumu ve izzeti nefsim; A- yen altında çiğnemek istiyordu. Yok- İsa durup dururken büna fena giyindiğimi lünç bir vaziyette olduğumu hatılat. nasına sebeb varmiydi? Demek ki bu adam çok kötü ruhlu, ak ve hain birisi idi. demek - babam i ona emanet etmekle bana karşı bir ilik değil, bilâkis büyük bir fenalığ şt, © Bayır, bu zalim irsana karşı kalbimde rin bir kinden başka türlü bir his duy. ma imkân tasavvur edilemezdi. O, zaman için benim can düşmanım ka. aktı, | Lokantada ne kadar zaman kaldığı. bilmiyorum; ben artık dışarısını görmiyecek kadar kendi içime gö- lmüş, dünyayı unutmuştum. Başımın de yüksek dağlar, yeşil ağaçlar ve üşlü sular dansediyorlar, üç ihtiyar biribirinin arkasından eğilerek ba. bakıyor ve her hallerile: © — Vah kızım vah; senin başına neler fa. di! * Diyorlardı. O kadar dalmışım ki bir el omdzüma kunduğu zaman hafif bir çığlık kopar. tan kendimi alamadım. — Ne oldu Se © — Hayır, dalmışım. | — Haydi kalk yavrum, otomobil gel Bİ, bir an evvel Yalov lelde biraz istirahet et; bi pek yordu. 7? Korktun mu? raya, benim hatırım için gider de şunu Teresa Belloniye verir misiniz?.. Delikanlı cebinden küçük bir mahfa. za çıkardı. Kapağını açtı. İçindeki, pırıl pırıl yanarak bir mektubun etrafını çev- releyen elmas gerdanlığı gösterdi ve: — Bunu sizden başka kimseye emni. yet edemem! dedi. Eczacı fikrini söyledi: — Bu hediye, aşkınızın ve ibadetinizin kadınına ulaşmayı deneyen, ondan geç. mişteki hataları unutmasını dileyen ve nihayet tamamile ona bağlı olduğunuru gösteren bir pişmanlık, barış sembolü galiba... rim, değil mi? Dr. Konfiyuşın besinin cebine İn; ahfazayı uzun cüb- rken cevab verdi: — Emniyet edebilirsiniz, dostum. Ye. rınki konserin provalarında bulundum. Bu - mahrem söylüyorum . Sinyora Bel- loni şarkılarını bitirir bitirmez halkın 2. rasına karışacak, Bu münasebetle de, 0- muzunda renkli kordelâlardan yapılma bir fiyonga bulunan koyu lâciverd bir kostüm giyecek.. hariknlâde güzel hedi. yenizi kendisine verdikten sonra, onu ncü ve kandırır ve sahneden itibaren ü d üş, leğinin heykeli bulunan oda. içinde Sicilya mermerinden bir aşk ya getiririm, Delikanlı sevindi: — Demek vadediyorsunuz hat.. diye bağırdı. Doktor Konfiyuşın acı bir gi. Tümseme ile başını salladı. Eczacı misafizini savdıktan sonra ya tak odasına çıktı, pek az kullandığı bir dolabı açtı, İçinden omuzunda, uçuk sa. rı ve yeşil kordelâlardan yapılmış bir fiyonga bulunan koyu lâciverd taftadan bir balo kostümü çıkardı. Bumburuşuk elile ipekli elbiseyi okşiyarak bir müd.| det gözleri daldı ve tatlı, acı bir takım hatıraları canlandı. Büyük kanalda yüzlerce gitarın sesle, ri aksederken Venedik karnavalını, göz- lerinin içine gülümseyen iri ve kara göz. rda sıpıltı sesler çikaran görür gibi oldu. APİ gözlerimi ovuştura - vak yerimden kalk, tum, Dışarıda elli yaşla rında kadar, üstü ba- şı temiz, başı siyah bir örtü ile örlül « müş, arkasında siyah İbir manto ie sövim. hyüzlü bir kadın du ruyordu. Bizi görün- ce ilerledi ve Cahld Oğuz beyi hürmetle selâmladı. | — Nasılsın İkbal kalfa? Seni buraya kadar yorduk amma etledersin; vapuru ka çirdık.'Annem ablam nasıllar? — Teşekkür ede rim beyim, hepsinin mahsus oselâmları var. Siz de afiyettesiniz inşaallah. Cahid bey bana döndü: ma götürüp teslim edecektir. İkbalin selâmna suratsız bir tavırla mukabelede bulundum. Bu kadın da, ne kadar sevimli ve terbiyeli olursa ol. #un, benim nazarımda bir haplahane bek çisinden başka bir şey değildi ve vasimin İ pençelerinden kurtulunca onunkilerin a. rasına düşeci vüz göstermemin imkânı olamazdı. Ben sokağın karşı tarafındaki otomobi balo İbrahim Hoyi WEE — Tâ kendisi. size emniyet edebili.| V — Semiha, işte sana bahsettiğim Kal.) . Onunla İstanbuta gidceksiniz; o se.| ret ettiğinize şaşıyorum, Alem size ba- İni doğruca mekteb müdiresi Rana bani-| kıyor. O ne kılık, ne kıyafet! l tim, Binaenaleyh ona hoş) > “Son Pedli” nın Hikâyesi mm m Maskeli ALMAZ GS ia. Çeviren Kenleyin maskeli balosu var. Lütfen o. | — Burada çürüyeceğine, bari daha iyi| diye iç çekti, k paket 7 kta oturmayan bi | , doktor Konfiyuşın cebin. hfaza, sir-| tında yo renkte bir kostüm, yüzünde de mor bir maske olduğu halde binbir/ türlü renklerin kaynaştığı, dalgalandığı yordu. Şarkı ve istekle okuy Belloniyi alk türlü dinlenmek bilmedi. Doktor Konfiyuşınm ne giyeceğini ev. velden bilen Lord Dakri, kalabalık ara. sında onu buldu, ve kulağına fısıldadı: — Unutmadınız, değil mi? Doktor Konfiyuşın cevab verdi: — Bana inanınız ya saadete kavuşucı yanm en abdalı olarak tanınacaksını Lord Darki: — Herhalde abdallık benden uzak di. ye fısıldadı ve dalgalanan. maskelerini takan veyahud büsl çıkararak davet ilerin ar: Muganni ve mu.) j karışmış ve telli sazlar orkestrası da tatlı ve bu zevk ve »tletine uygun parç İord Dakri, bir omuzunda uçuk yeşil kordelâlârdan yapılmı: tu muş olan koyu lâ tümlünün kalabalık arasında yol açtığını £ ardından | gözleri eczacının âz buçuk kambur vücudile bu koyu lâciyerd kos. tümlüye doğru yaklaştığım, ona seri bir işandtte bulundu. eline de mahfa. zayı sıkıştırdığını görünce sevinci bir kat daha arttı iraz sonra da, Lord Dakri, ümidi olmaksızın (zira Bellonir kolay yumuş gi heykelinin bu | daya aşım yerin güel ile kimsenin girmemesi temin olunmuş. $u. Odada bir gümüş lâmbanın çıkardığı İtatlı bir ışıktan başka bir ışık yoktu. Arası çok geçmedi ve o koyu lâciw ümlü genç kadın, eldivenli nlı eller bir kendisine pek öyle d elinde Yanıklarını t GÜNEŞ BANYOSUNDA YANAN CİLDİNİZİN n ve tedavi için PATI KULLANINIZ. her türlü yanıkları, kan çıbanları, traş yaraları, möme iltihapları ve çatlakları, koltukaltı çıbanları, dolama, akneler, ergenlikler, çocukların ve büyüklerin her türlü deri iltihaplarım. TEDAVİ EDER. Sıhhat Vekâlelinin 22-4-936 tarih ve 6-31 numaralı ruhsatisini haizdir Mücellit Aranıyor. Tapu ve Kadastro Umum Müdürlüğünden : Umum Müdü k mücellithanesinde ayda 60 ve 40 lira ücretli iki tane mü, gi münhaldir. Taliblerin askerliklerini yapmış olmaları şarttır. İ- tekliler nüfus kâğıdı, askerlik vesikası, sıhhat raporu ve mücellitlik san” Ağustos 9 Ur, «3057» «6514» doktor Konfiyuşının verdiği omahfazayı tutarak içeriye girdi. Lord Darki gözle. rine inamadı ve ayağa fırlıyarak: Beni affettiniz mi?.. diye haykırdı. İnce bir fısıltı cevab verdi: — Evet affe Mektubunuzu oku. dum ve tekrar sizi bana dönmek, be nimle hayatını yeniden birleştirmek is. tediğinizi anlayınca sevincimden az kal, sın .ölecektim, Delikanlı, sevgilisinin böyle kolaylık. la teslim oluşundan sarhoşa dönerek ih- tirasla tekrar etti: — Demek benim ebedi aşkıma inanı. yorsunuz.. ihmal larımı bağışlıyacaksınız demi — Bana dalma sadık kalacağınıza ve beni bir daha terketmiyeceğinize yemin eder, söz verirseniz.. evet. « Delikanlı ihtiras dolu bir sesle, sevgi. istediği yeminli leri ederken, genç ının ince ve masum yüzile karşılaş- Kadın, kocasının omuzuna kapanarak, sevincinden hüngür hüngür ağladı gönderdiği hediye ile aşk mektubund ve DAĞLARIN ESPR AR — Aman beyim, bu küçük kızı başı.|tıktı moza niçin musallat ettiniz? Zavallı ade. tabir köylü... Ne da fena giyinmiş! Bu vali hazi yanımızda taşımıya DAMI Cesa» Bu sözlere Cahid Beyin ne cevap W İdiğini işitmedim amma kendi kendi adeta onlardan öc almak için tekrs İ yıp duruyordum — Evet vakşiyim. vahşi Herkese ne aluyor? Beni rahat Jar! İ İçimde öyle bü ki, bunu (yanıma için arabı ük bir fırt göst girer girmez gözlerimi k «Bütün bu şeyler» derken neyi kasdet. İle doğru yürürken arkamda bir fısıltı padım ve tâ Yalnvayı Xadar kirpik! tini anlıyamadım amma adeta uykulu! duydum: İ miaralıkldım. ( Otomobil ağaçlık » lar arasında bir otelin önünde durunca hepi miz indik, Vasim be. | ni cesim bir salona götürdü. — Sen biraz şu kol tukta otur, ben odala, rı hazırlatayım, Şim- di gelirim, Yumuşak ve geniş kanapsye yaslandım, Yorgunluktan gözle . rim © kapanıyordu. Ömrümde ilk defa o. larak otomobilde se. yahat ettiğim için ba şim sersemdi. İki üç! dakika geçmeden Ca- hid bey geldi, bir merdivenden çık - ıktan sonra geniş bir kapıyı açtı. — İşte şurada yafacaksın Semiha; ayak ucundaki bu uzun kanapede de İkbal kalfa istirahat eder. Yarın sabah çok erken kalkacağımız için hemen ya- tıp uyumalısın. Allah rahatlık versin. Sen biraz benimle gel kalfa; sana söy- liyeceklerim var. ve kafaca o kadar yorgun- ümden entarimi Çıkarıp yu- ak yalağa uzanır uzanmaz, elrafı. İiKeğ üzer inde a, oldu-|£ #unu gördüm. Ortalık ağarm: etraf. taki eşyalar seçilebiliyordu. Bu yarım na vâkıf olduğ! 9 nihayetine kadar Zat İşleri Müdürlüğüne hatalarımı, kusur. | polisten musaddak hüsnühal mazbatası, na dair vesikalarile birlikte müracant (o eyelmeleri duyduğu heyecanı kesik cümlelerle an, latmaya çalıştı. Lord Dakri fena halde bozuldu. Amma renk vermedi. İçinden: — Kabahat karımın değil, bu mel'un eczacının oyunu dedi. Mektubu, hediye. yi ve elbiseyi de karıma veren o deği.. ve zden hiç belli ermiyerek, karısının ko. una girip: — Haydi evimize gidelim cicim!.. de- di. Kapıdan çıkarlarken doktor Konfiyu. şın, Tordun koluna dokundu ve fısıldadı: — Karınız bir incidir maylord. Öteki ise bir boyadan başka bir şey değil. Hem Belloninin İtalyada pek sevdiği bır sair İ kocası var!... İ * Şimdi, bir vakitler yolunu şaşırmş © lan Lord Dakri, eczacımızın kurnazlığı sayesinde, dünyanın en mes'ud adamıdır. Gözleri artık karısından büşka hiç kim. * İseyi görmemektedir. Leydi Dakri de sa- adetini borçla olduğu doktor Konfiyu. şını asla unutmuş değildir. Eczaneye her uğrayışında gözlerinden neş'eler taşarak nla şakalaşı, aydınlıkta geniş karyolayı kocaman aynalı dolabı ve tavanda asılı olan püs. küllü ve saçaklı lâmbayı gördüm, Asa. bım bir parça yatışmış, başım sükünet bulmuştu, Artık önümde açılan yolda, Isyan etmeden yürümiye ve talihime boyun eğmiye karar vermiştim. Saate baktım. Beş olmuştu. Yumu şak yastıklara başımı biraz daha göm. düm, gözlerimi yumdum; fakat tam © sırada kapı hafifce vurulduktan sonrs aralıklandı, Cahid beyin siyah saçları göründü. — İkbal kalfa, haydi kalk, vakit gel di. Beni uyandırmamak için yavaş sesle konuşuyordu. — Affedersiniz beyim uyanamamı « şım. Siz gelmeseydiniz belki de vapuru kaçırırdık... Vah vah! — Şimdi bu sözleri bırak da çabuk hazırlanın... Berekt versin ki ben za. manında uyandım, Sabah havası serin olur, Semiha hanımın üstüne bir hırka giydir ve hemen yola çıkalım. Ben aşa. ğıda çayı hazırlatmıya gidiyorum. Ne güzel sabahtı! Yeşil Yalovanın iher köşesinden parlak bir ışık taşıyor, pencerelerden temiz bir hava giriyor. du. Beyaz örtülü bir masada gene Cs- "İhid beyle karşı karşıya, fakat bir söz söylemeden ve yüzyüze bakmadan a - lelâcele çayımızı içtikten sonra hemen otomobile st Vasimle ben yan « yana oturduk, Jarımızın dibine Ayda yattı. Şoförün yanında da İkbal kalfa yer atlı ve yıldırım süratile yol. ları aşarak, köprüleri arkada birakarak Yalova iskelesine doğru yollandı. İki tarafı yeşil yollarda kuşlar gibi süratle uçarken arkada bıraktığım gü- İzel oteli, emsalsiz manzarayı ve bir gün #çinde gördüğüm bütün yenilikleri tatlı ayı hatırlıyormuşum gibi zih. nimden geçiriyordum. lrhas var) e a