Hergün Yeni bir Ülirene doğru Yazan: Muhittin Birgen u dünyayı idare eden kuvvet. lerden biri de, milliyeti yok, tabiiyeti yok, hudud tanımaz, zabitâ - dan korkmaz, hattâ utanmak nedir bil. mez, şahsiyetten *âri bir (o serseridir: Dedi - Kodu. Doğru ve yanlış, haklı ve haksız, Dedi . Kodu efendi, ele avuca geçmez bir mahlük olarak, vardır, ve dünyayı baştanbaşa dolaşır, her yerde kendi rolünü yapar, tesirini bırakır. Mussolini'nin yeni bir sulh plânı bazırladığına dair olan rivayetler de Dedi - Kodu'nun eline geçti. Üç gün evvel bütün dünya matbustının üze - rinde âdeta ittifak ettiği ve hattâ esis- ların: bile öğrenip etrafa yaydığı bu plân, meğerse uydurma bir sözmüş! Meğerse bu plânm — sahibi Mussolini değil, Dedi . Kodu'nun bizzat kendisi imiş! Alman ve İtalyan omatbuatının son iki günlük neşriyatını takib eder- ken alınan intıba budur. Böyle bir plâ. pın ve tasavvurun külliyen gayrivariâ olduğunu ileri süren Mihver matbuâ- tı, bunu karşı tarafın yeni bir manev. rasından ibaret olarak tasvir ediyor. O tarafın manevrası mı, bu tarafın ma. nevrası mı, yoksa hakikaten Dedi . Ko. dunun kendi kendisine uydurduğu bir plân nm? Bütün bunlar şu dakikada bilmeğe imkân yoktur; bununla bera. ber, Dedikodunun 'kâhinlik yaptığı za. manlar da olmuştur: Bugün uydurma olduğunda bu kadar ısrarla mürekkeb sarfedilen bir rivayetin pünün birinde bir hakikat oluvermesi hiç de imkân. sız değildir. Bunun için, bu bahis üze. rinde hükmümüzü vermeksizin hâdi - şelerin alt taraflarını ogörmeği tercih eylemek daha muvafık olur. * Bu sulh plânı ve beş devlet arasın « da yeni bir konferans akti bahisleri etrafmdaki dedikoduyu takib ederken, iki gündenberi, yeni bir hareket kar - şısmda bulunduğumuzu hissettiren bir hareket göze çarpıyor: Alman mafbuatı, bu bahis üzerinde yeni bir dil kullanmağa (başladı. Bu dile göre, Almanya, Danzig meselesi « nin halli hususunda üçüncü bir devle. tin araya karışmasını ve binaeneleyh, herhangi bir enternasyonal konferans aktini kendisi için bir şeref meselesi telâkki edecektir. «Danzig Almandır, Almanya, Almanlığın doğrudan doğ - ruya Kendisini alâkadar eden bir me. şeleye üçüncü bir devletin karışmasını, kendi istiklâl ve şerefile kabili telif bir hareket olarak telâkki edemez.» ma - nasındaki neşriyat, Alman pâzetele « rinde umum! bir mahiyet aldı. Bu neş. Tiyattan ayni zamanda çikarılabilecek bir mana da şudur ki Almanya, şu si. rada sade Danzig meselesinin Odeğil, belki de Lehistanla Almanya arasında ihtilâf mevzuu bulunan bütün mese - lelerin birden hallini istemek niyetin « dedir. İki gündenberi Alman gazetelerinde, <Lehistandaki zulümden kaçarak Al - manvaya iltica eden» Almanlardan çok bahsetmeleri, bunların Ağustos ayi ip- tidasında adedee yetmiş beş bine baliğ olduklarını söylemeleri ve bu hususta bir takım acıklı tafsilât vermekte ol - maları, bize Südet buhranile son Çe - ko « Slov#kya buhranına tekaddüm e. den haftaları hatırlatabilir. Son iki gün elime geçen Alman ga. zeteleri neşriyatile İtalyan © gazeteleri neşriyatma ald muhabir hülâsalarm dan aldığım intıban göre, İki üç gün evvel göze çarpan sulh ve yumuşama havasına mukabil şimdi vaziyete daha gergin bir ruh hâkimdir. Hattâ ben o intiba: alıyorum ki, Danziç velLeh. Alman ihtilâfları etrafında cereyan €- den ve bütün Avrupayı alâkadar öy - Iiyen büyük siyasf mücadele, daha doğ- ru ifadesile, diplomatik muharebe, ar. tik son devrine ya girmiştir, yahud da girmek üzere bulunuyor. Yakın bir za. manda Almanyanın oyüksek bir sesle konuşmak ve tekrar kılıç şakırdatmak yoluna döküleceği intıbam: veren bu hareket, eğer aldanmıyorsam, pek kı - sa bir zamanda inkişaf edecektir. Bu defa sulh için çok tehlikeli dakikalar geçirtmesi mümkita olan sen veağır sözler söylenmezden evvel, henüz dip. İyi his kalbden çölçülü his dimağdar. gelir. Birisi daima savleti gösterir, ikinelsi ise ihtiyatsız hareketlere karşı fren vazlesi görür, Ka.binle kafarm bilirsin, emirlerini telif edebuiyor musun? İkt, sinin birden görterdikleri yolda tereudü.i etmeden yürüye- Adam, Amerikalı bir garson muhitinde «lâs- tik yüzlü adam» diye anılmaktadır. Se. bebi de, deltkanlının yüzüne istediği şek- li verebilmesidir. Böyle bir yüze tiksin- meden bakabilir misiniz” omatlar arasında konuşulacak şeyler yok değil, fakat, hâdiselerin artık da. ha süratle inkişaf devri (o gelmiş olsa gerektir, İşler hangi istikametle inki, şaf edecekse edecektir; vaziyetin bu » günkü kargaşalık, meçhuliyet ve meş. kükiyet içinde devam etmesinden her iki tarafın da bıkmış olduğunu göste. ren alâmetler vardır. Yakın bir zamanda, diplomatik mu. harebenin yeni bir safhada en yüksek buhran devrine gireceğini tahmin et - mekle beraber, Mihverin de, ona mu. kabil cephe almış olan İngiltere ve ar. kadaşlarının da işleri bir harbe kadar sürüklemekten ictinab O edeceklerine ben el'an imanımı mühafaza ediyorum. Ne Danzig, ne de diğer Alman - Leh ih. tilâflarının mutlaka bir harb ile hal. ledilmesi lâzım gelmez. Harb, bizzat bu meselelere değil, umumi - “politika davalarına, dünya hâkimiyetleri iddi - alarına bağlıdır. Bu bakımdan her iki taraf da, kendisini harbe kadar gide - tek tehlikeli bir oyuna atmamak için mümkün olan her şeyi yapacaktır. Bu «mümkün olan» şartı içinde ben, hattâ «mümkün olmıyan» unsurunun dah! gizlenmekte bulunduğunu zan - nedenlerdenim. Mehitiin Bizgen İSTER B.r dost eöyledi: Dün gece biranın ucuzlamasını tes'id etmek hevesine düştüm, eve kirkaç şişe yollayıp sofrada çolue çocuk'a İçe- çektim. Evvelâ Çarşıkapıda bir yere uğradım, yok ded" Sonra Beyazıt da iki yere baş vurdum, onlardan da aynı ce. vabı gidim, aranılan şeyi bulamamak insani isteğini ne de İSTER tisti Tyrono Power bizzat kendisinin baş| rasından güçlükle bir yol açıp sr İ0 CAĞUSTOS,.,«e Hergün bir ikra Senin derdine çara bulunmaz Erki devrde, bir kadın bir hoceya gitmiş: — Amun hocajendi. demiş, benim derdime bir çare bulun, kocam sd. bahleyin erkenden evden çıkıyor, ak. şamları da çok geç geliyor ve eve gel dikten sonra da bir kere olsun dö. nüp yüzüme bokruyor, Hoca düşürmüş: — Eer şeyin bir çaresi vardır, di. ye cevab vermis, belki senin derdine de bir çare bulunur. Hele şu raftaki siyah kab kitabı ver' Kadın sevinçle siyah kab kite raftan indirmiş, hoca kitabın yaprak. larını karıştırmış: — Bunda yok, he's yeşil kablı ki. tabı da raftan indirip ver! Kadın yeşil kahlı kitabı da raftan indirmiş, Hoca onun da yapraklarını karıştırmış: — Gene yök! Yeşil kabin oldığın verde bir de sarı kablı kita» o'acık, bir de ona bakayım. Kadın sar katlı m da vermiş, Höca kitabın yaprakiarımı çevirmiş, Gözlüğü yavraklar arasından yere düşmüş, hoca alo gözüne takmış, ka. dına dikkatli dikvoti Bakrsış: a — Talihine küs kadın, demiş, her $ şeyin bir çaresi bulunur amma, bej senin derdine çare bulunmaz. Ng a, REZ Halkın hücumuna Uğrayan Bir sinema san'atkârı Yepyeni bir Dans numarası Binme, Üç Rus dansözünün iced ettikleri bu dans numarası eski puthanelerde görü- len iHâhlandan ilham alınarak vücude ge. tirilmiştir. Birbirinden güzel olan bu üç genç kız rakıslarını bilhassa kol ve elle- rini oynatarak yapmaktadırlar, İki Yahudi. çocuğunun kaçakçılığı İngilterede Brigthonda O temzilenmek üzere kendisine gönderilen bir beyaz til- ki kürkü kafasının haddinden fazla ağır olduğunu gören kürkçü şüphelenmiş, i. çerisini açmış, ve siyah b'r keseden bü- yük bir elroas yüzük, iki inci bilezik ve bir de altın broş çıkarmıştır. Bunların, Almanyadan kaçan bir Yahudi ailesinin #ki çocuğuna airi olduğu, ve çocukların, kendilerinin arkasindan Almanyadan çı- kacık olân annelerinin mücevherlerini bu suretle kaçırdıkları anlaşılmıştır. Çocukar zaruret içinde kalınca kürkü satmışlar, kürkün yeni sahibi de temiz- lenmek üzere onu kürkçüye göndermiş. tir, — — - —————— artistin etrafını almış ve bu öyle ani bir hücum olmuştur ki Tyrons Power halk Londrada bulunan maşhuz sinema â7-| arasında sıkışmış Kalmıştır. Polis halk &- rolü yaptığı filmlerden birini seyretmek | kurtarabilmiştir. Resimde okla gösteri. için gittiği bir sinemadan çıkarken halk len Tyrone Powerdir. İNAN, İNAN, İSTER İNANMA! artırıyor, Konkaya kadar uzandım, hiçb': yerde yoktu. En Bihayet: er. bl te — Sabeb? aiye sordum. Şu cevabı aldım. — Fişi vcuz'atmak rağbeti o kada: artırdı ki, dan sırt sırta #rerler dohusu bira geldiği bs'de bütün İstan. bula »etişmiyor, bazı yerler birasıa kslıyor.» Ankara“ NANMA! Giderken ve Geldikten sonra * 4 absil veya staj için Türkiye haricine göndereceğimiz tale. beyi imtihana tâbi tutarız. İmtihanın ciddi yapıldığını, tahsil veya staj için ha- rice gönderilenlerin gerek bilgi, gerek zekâ, gerek ıst'dad ve gerek milli seciye bakımından noksansız olduklarını kabul ediyorum. Onlar buradan tektük, grup grüp yabancı ülkelere dağılıyorlar.. se neler geçiyor, dönüyorlar. 'Tahsillerini o yapmışlardır, stajlarını bitirmişlerdir. Biz onları ellerindeki ya. bancı diplomalar, yabancı staj vısi'kalari, le tekrar aramızı karışmış gördütümüz zaman, iş makinesinin esss kollarını tes- lm ediyoruz; Burada yaptığımız tahsile, hariçte yaptığınız lahsii ve sta) da inzımam e. dince tam manasile birer iş adamı o'dü- nuz. Bu makinenin €sa3 kollarını çevire- bilirisiniz, diyoruz. İş makinesinin esas kollarını çevirme, ye başlıyorlar. Bunların ârasında kendi. ne teslim edilen kolu ustalıkla çeviren- ler olduğu gibi, çevirem!neyler de olu. İyor. Bu yüzden iş makinesi iyi dünmü. yor. Fayda yerine zarar husule geliyor. Bazan zararı çabuk görüyor, vaziyeti ıslah ediyoruz. Fakat bazan zararın pe geç farkma varıyoruz. Zararın neresin- den dönülse kârdıt amma; öyle bir yere gelmiş oluyoruz ki, artık dönmek için imkân bulunamıyor. Bence, tahsil için, staj için yabancı memleketlere gönderdiğimiz gençleri, döndükleri zaman giderlerken tâbi tut. tuğumuz #mthandan daha sıkı bir imti. hana tâbi tutmalıyız. Hariçte elde ettik- leri bilginin, iş kabiliyetinin, inkişaf et. miş zekânın, kuvvetlenmiş milli seciyes nin tmtihanını kazanırlarsı, ancak O z0- man iş makinesinin esas kollarını onlara teslim etmeliyiz. Hariçte tahsile, staja gidenler de, dön. dükleri zaman elierinde getirecekleri ve. sikalara rağınen ikinci bir imtihana *âbl tutulacaklarını bilmeli, ve ona göre ha- İzırlanıp dönmeliğirler, Dahiliye Vekili Yalovaya gidiyor Şehrimizde bulümmakta olan Dahili, ye Vekili Faik Öztrak bir iki gün sonra Yalovaya gidecektir, Vekil Yalovada bir müddet kalarak istirahat edecektir. Bir amele sağ elini makineye kaptırdı Eyübde Feshane fabrikasında çalı « şan flator dairesi işçilerinden Ahmed oğlu Mestan, sağ elini makineye kap“ tırarak yaralanmış, yaralı hastaneye nâkledilerek müdavatı yapılmıştır. Karısının ailesini tahkir eden adam Büyükadada bir müddettenberi arala, Tındaki geçimsizlikten dolayı karısından ayrı yaşıyan Berç Selyan, evvelki ak « şam karısının bulunduğu (Kayınpederi Vernerin evine giderek, zorla içeri gir - miştir. Ayni zamanda karısı Edit ile ev halkını tahkir ve tehdid eden suçlu, dün adiiyeye verilerek, < Asliye 4 üncü ceza mahkemesinde duruşması yapılmıştır. Duruşması sırasında suçlu hakkında ki iddiayı reddetmiş, dava bir şahidin celbj için talik edilmiştir. oesemensinanarsesstussunı saasammsnsssas sak sonmnasaesanae. TAKVİM ETE