3 Ağustos. «San Postas nın tefrikasr 48 Vâkiâ; onun saraydan ve İstanbul - uzaklaşması, Hatice sultanı müte- &ösir değildi. Hattâ dadın Mahiveş kalfa ile bu mesele hakkında konuşurken: — Yazık oldu. Çok makul kefere idi. ibında atl darışırdık. Diye, Melling hakkındaki hissiyatını İzbar etmişti. Zaten şu aralık Hatice sultan zihnen © derece meşgul idi ki, Melling için)y bundan fazla bir şey düşünemezdi. Şimdi onun bütün düşüncelerini Tur- ha Mehmed teşkil ediyor. hekimlerin Ye cerrahların büyük bir dikkatle te - davilerine rağmen, cayır cayır ateşler İçinde yanan, mütemadiyen dalgın dalgın sayıklayan bu delikanlının çek- tiği ölüm ıztırablarım br © aldikça dilhün oluyordu. Turna Mehmedi bir an görmek, Ha. tice sultanın kalbine, günlerce devam ©den bir heyecan vermişti. O ahı, bir tümü unutamıyordu. Olun melül ve Muztarib gözlerinde, sönmiye yüz tu- fan bir mumun ışığını andıran zayif ve Mânalı pırıltıyı zihninden çıkaramı - Yordu. Hatice sultanın ruhunu cezbeden bir $€y varsa, o da güzellikti. Çiçek, deniz. AğaÇ, eşya, insan, her ne olursa olsun, ber süzel şey, Hatice sultanın ruhunu Ve hislerini derhal sarıverirdi... Hal- yuki, Turna Mehmedin solgun ve u - Zunca çehresinin hatlarında öyle 'bir ade ve mana bulmuştu ki, bunu dadı- #na anlatırken: — İşte. tam kalbimin erkeği. ara. YP da bulamadığım ve sadece haya * “mde can verip yaşattığım erkek ... Gözlerinin nuru, ok gibi yüreğime Saplandı, kaldı. Demişti. ACABA, (YILDIZ)LAR MI HATA , Padişah ile Hatice sultan aleyhin - deki dedikodular, gittikçe dehşetini tiriyor.. saray muhitinde bile, hoşa İyecek akislerle dalgalanıyordu. Valide sultan, oğlunun hiç bir şeye zülmesine taraftar değildi. Hattâ bir BÜn, sadrazamı bizzat huzuruna celbe- derek; —— Bu, ne demektir?, Hükümet umü- deyü, ikide birde aslanımı taciz e“ *tsiniz. Bizim bildiğimiz, vezirler, ik işlerine nezaret eder.. padi. Vah ise, sadece zevki safasile saltanat yer. Badema, iş Için aslanımın ra- İsiz edilmesine razi değilim. W İye, tekdir etmişti... Oğlunun biç * Şeyden müteessir olmaması için o- Ma hükümet işlerinden bile uzak ya- kemak istiyen Valide sultan, bu d la saraya kadar aksettiğini bin zaman son derecede telâş eti bir ların padişaha duyurulmaması için takım tedbirler ittihaz eylemişti. Yokat sarayda öyle mlhim bir fesad «ru vardı ki, bünun önüne geçmek Miküin değildi. O da, (bazine kâhya. * Selim efendi) idi. Bu adam pek küçük yaşında Sırbis- b 8 €sir edilerek İstanbula getiril - » Zeki ve yakışıklı bir çocuk ola- Miş, CEnderynu hümayun)a kaydedil- duğ orada yetişmişti. Talihi yaver ol. dina ein gitgide saray rütbelerinin Zin lerini terfi etmiş; nihayet (ha- teri kâhyası) mevkiine geçmişti. Be- ady, Ve her tuttuğunu koparan bir ty olduğu için kendisine (Ebe Se- derlerdi. altan Selim aleyhindeki fitne ve Karı m kaynakları, bu saf kalbi ve 2 e tabiatli padişahı devirmek (şeh- Mahmend) u tahta çıkarmıya ka verdikleri zaman, bu işde Ebe Se- Li Vi mühim bir rol oynıyabilece- det vag ümüşler.. Ebe Selime veza - Be bu adamı kolayca elde Sima Badan, İ. Saraydaki dedikoduları doğ doğruya Ebe Selim idare edi - w ayni zamanda padişahın mânevi kuvvetini kırmak için: — Şevketlim!. Bir takım nâdan ve nankörler, hakkı şâhânenizde şöylece Htirada bulunuyorlar.. sadakatim ha- sebile, arzederim. Diyerek, kendi uydurduklarını sanki başkası yapıyormuş gibi padişaha ha- ber veriyordu. Hekikaten üçüncü Selimin müânevi- sarsılmıştı hayalinde beslediği ük emellerin tahakkuk etmesi için, 0 kadar emek ve fedakârlıklarla teş- kil ettiği (Nizamı cedid) meselesinde, muvaffak olamamaktan korkmıya baş. lamıştı. * Evet.. üçüncü Selim, hayalinde çok büyük emeller besliyor. (Cihangir) olmak istiyordu. Onun bu hayali, pek küçük yaşında İbelirmişti. Ve buna sebeb de, babası İlüçüncü sultan Mustafa) idi. Şarkın köhne zihniyetlerini değiş - İtirmek lüzumunu ilk defa olarak his- setmiş ve bunu değiştirmek için de ilk defa teşebbüslere girişmişti. Fakat ga- ribtir ki, bizzat kendisi, şark âleminin saplanıp kaldığı bat: zihniyetlerden kendisini bile halâs edememişti. 3 üncü sultan Mustafa, (Zâyiçe) de- nilen (İlm)e çok ehemmiyet veriyor. semada bulunan yıldızların, insanların l hayat ve mukadderatı üzerinde mühim rol oynadıklarına büyük bir kanaat besliyordu. Günün birinde (Cezayirli Hacı Ab. dullah Şerkavi) isminde bir Arab İş - tanbula gelmişti. Bu Arab, güya (Zâ- yiçe üleması)nın serfirazi idi. Sultan M a bunu haber abr al- maz, Şerki huzuruna geliri, Bir hayli görüştükten sonra: — Bir padişahın, cihangir olması i- çin, hangi saatte aha rahmine düşmesi ve hangi saatte dünyaya gelmesi lâ. zımdır? Ded, Kurnaz Hacı Şerkavi, hiç bozma - dan: — Bunu anlamak, bizim için, güç İbir şey değildir. sultanım... Üç gece İ müsaade buyurun. Yıldızları isticvab edeyim. Size söylerim. Dedi. Ve, dördüncü gün saraya gelip pa- dişahın huzuruna çikarak; — Sultanım!. Şu saat ve şu dakikada âna rahmine düşen.. şu saat ve şu da- kikada dünyaya gelen bir şahzadeye (Selim) adı verilirse. ve o da tahta geçerse, (Cihangir) olması muhak - kaktır. Dedi. (Arkası ver) Mobilya Yapılacaktır. Ankara Dil ve Tarih - Coğrafya Fakültesi Direktörlüğünden: i binası için yaptı kasası 18 gün daha B — Muhammen bedel 50017 lira 76 C — İstekliler fenni şartname ve ve Muhasebeciliğine 25 lira yatıracaklar ve alacakları makbuzla Fo»'ilte uğuns müracaat edeceklerdir. ırilacak muhtelif cinste mobilyanın ka- temdid edil kuruştur. #imleri almak için Ankara oOMektebler hesab ştir, Ç — © 7,5 muvakkat teminat bedeli 3750 lira 33 kuruştur. D — İhale 7/8/9399 Pazartesi günü saat 16 da Ankara Mektebler Muhasebeci- tiğinde yapılacaktır. Teklif mektublarının ihaleden bir sant evveline kadar mez- kür muhasebecilik veznesine tesiim edilmiş bulunması iâzumdır. «34$4l. .576i, Anbar İnşaatı Toprak mahsulleri ofisinden 1 — Sandıklı istasyonunda yapılacak işler götürü olarak kapalı zarf usulile keşif bedeli 54579.20 lü 2 — Eksiltme evrakı 3 bul ve İzmir şubelerinden alınabilir. 3 — Eksiltme 16/8/0939 tarihinde saa anbar idare binası ile buna müteferriğ eksiltmeye konulmuştur. İşbu inşaatın a mukabilinde Ofis Umum Müdürlüğünden, İstan- t 15 Ankarada Ofis binasında yapılacak- tır. Teklif mektublarını bavi zarflar mskbuz mukabilinde Ofisin muhaberat servisine teslim edilecektir. 4 — Muvakkat teminat müktârı 4093 1,44 liradır. 5 — İstekliler teklif evrakı meyanına şimdiye kader yaptıkları bu gibi işlere ald vesikaları ve eksitlmeye girebilmek koyacaklardır. (5023) Miktarı İyat Muhtelif boy çivi 1 — Şartnameleri mucibince hizalarında gösterilen usullerle satın al, için Ofisten alacakları ehliyet vesikasını Muhammen B. 46 7,5teminat Eksiltme şekli Lira Kr. Lira Kr. saati 58.50 Açık eksilt, 15 523.— Kapak Z. 18 780. 7000.— yukarda cins ve miktarı yazlı 2 kalem malzeme ınacaktır. 2 — Muhammen bedeli, muvakkat teminatları eksiltme şekil ve saatleri hi. zalarmda yazıladır. 3 — Eksilkme 8/V111/559 Balı günü Kabataşta Levszun ve Mübayaat şubesin- | arasmda taksim ettikleri gibi bahçe «deki abm komisyonunda yapılacaktır. 4 — Şartnameler her gün sözü geçen şubeden parasız alınabilir. 5 — Kapalı zarf münakasasına gireceklerin mühürlü teklif mektubu kanuni | Çünkü, dini o emrin haricinde kalan venme parası makbuzuveya banka teminat mektubunu ihtiva bazı boş şeylere dini buyruklar gibi vesaikle 56 7,5 gü edecek kapalı zarfların ihale saatinden bir saat evvel komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde verilmesi lizımdır. Diğer eksiltmeye girecekler 9k 7,5 gü. venme parasile eksiltme için tayin edilen günde mezkür komisyona müracaat, ları, o (5515) —.. I — 14/V11/989 tarihinde yapılan müzayedede #5 bin Kilo hurda çuval için teklif olunan fiat haddi lâyık görülmediğinden arttırma müddeti uzatılmıştır. II — Arttırma 11/V111/999 Cuma günü saat 1630 da Kabataşta Levazım ve Mübayaat Şubesindeki Alim Satım Komisyonunda yapılacaktır. II — Mallar hergün idaremizin Paşabshçe iapirto fabrikasında görülebilir. IV — İstekliler 96 15 miktarındaki güvenme parasile arttırma için tayin olu- nan gün ve saatte mezkür komisyona gekneleri, (6740) 17 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw "ın hatıraları: 27 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Batıl itikadlar Zamanı gelince bu hayvanlar bes- lenmek üzere dışarıda, çayırlara çıka- rılmakta, büyüme ve inkişaflarma yar dım olsun diye bir nevi merhemle yağ- lanmaktadırlar. Bundan sonra kuyruk ları gayet zarif bir şekilde büyümek- tedir. Türkler; atları dört yaşını doldur - madan evvel kullanmıyorlar, Binaena- leyh hayvanları da daha ziyade işe da- yarıklı oluyor. Çünkü bizim Bohem - yada olduğu gibi onlar hayvanlarını gençliklerinde yorup ezmiş bulunmu- yorlar. Saray ahırlarından sonra hünkârm yazlık köşkünü ve bumun bahçesini de İgezdik. Fakat bu, ancak muayyen saat- İlerde ve kimsenin bulunmadığı zaman- larda olabilmektedir. İşte biz bu köşk“ te ve bahçesinde çok göz okşayan man zaralar, gönül açan köşeler gördük... Çeşid çeşid ve renk renk çiçekler, çok lâtif tarhlar ve çimenler, akar sular ve insan elile yapılmış olmaktan ziyade tabiat tarafından yatiştirilmiş koyu ye şil ve nazarrüba korular müşahede ey- ledik... Muhakkak ki evvelce buraları âlihelerin yaşadığı yerlerdir... İşte gi- ir, musiki vesair nefis sanatlerin ma. budeleri olan dokuz kızın oturdukları tahtlar!.. İşte âlimlerin tefekkür için seçtikleri küşeler!.. 'Tabiatin bu sonsuz güzelliklerini gör dükten, demet demet tatlı kokulu çi- çekler topladıktan sonra bu çok lâtif köşelerin ve bütün bu g ö Türkler elinde bulunm: yüreğimizde acılar duyduk! * İstanbul gezilerinde, Osmanlı impa- ratorluğu askeri kudret ve şevketinin amudufıkarisi o olan niçeriler» in kışlasını da ziyaret eyledik: Bu asker- ler bu kışlada büyük bir temizlik ve intizam içinde yaşamaktadırlar. Silâh- ları olan tüfekler, kılıçlar, harb balta" ları mükemmelen silinip yağlanmış ve bez silâhlıklar içinde muhafaza edil- mekte bulunmuşlardı. Burada «acemi oğlanlarıa ber türlü askeri taltnğer yaplırılmaktadır. Yeniçerilerin bu sarayı; Fatih sul. tan. Mehmed tarafından İstanbujun İfethi şerefine, evvelce havariyumdan | «Sen Petro ve Pavlos kilisesinin bü - İlunduğu yerde inşa ettirdiği ilk cami- den uzak değildir. İstanbulda; büyük ve etrafı duvar. larla çevrili bahçeler vardır. Bu bah- çe duvarlarmın üzerinde ve günün! muayyen saatlerinde birçok kedilerin toplanmış ve kendilerine sadaka ve - recek insanları beklemekte oldukları görülür. Çünkü Türkler arasında iş - kembe, ciğer ve et parçalarını kayna” tarak ve bunları tahta kovalar içinde şehri dolaşarak «Kedi etil» ve «Köpek etik diye bağıra bağıra sokaklarda | satmak öâdettir. Bu kabil satıcıların ar- kasından daima ellisaltmış ve hattâ daha ziyade köpeğin koşuşmakta ve kendilerine de yiyecek verilmesi için bu adamın yüzüne bakmakta oldukları görülür. Türkler bu ayak satıcıların- dan aldıkları bu nevi gıdayı köpekler duvarları üzerinde bekleşen kedilerin hisselerini de vermeği unutmazlar. inanan bu insanlar, böyle yapmakla yani kedi, köpek, balık, küş ve salr gayri natik hayvanlara yiyecek sada- kası vermekle Allah nazarında husu- si bir sevab kazanmış olacaklarına ka- nidirler. Binaenaleyh bunlar yakalan- mış kuşları öldürmeği «Büyük günah» sayarlar ve bunları, bir nevi «fidyel necat» verir gibi, satın alarak azad et- meği tercih ederler ve bu hareketi «büyük sevab» oaddederler. Kezalik bunlar balıklar için de sulara ekmek , (mesine tanbulun bazı semtlerinde ve muay - yen bazı saatlerinde kesretle müşahede edilen kedi ve köpeklere ekmek, et ve sair gıdalar vermek âdetleri bu <büyük sevsb»a nail olmak arzusundan ileri gelmektedir. Hakikaten, şehrin bahçe duvarları üzerinde adetâ sürüler halinde topla” nan bu kedilerin sabahları, erkenden kahvaltı ettikleri ve akşumarı da tek- rar toplanarak kısmetlerini beklemek- te oldukları görülür. Biz de, bir gün, bilhassa bu duvar kıyılarına giderek, vakti gelince, kedilerin bu duvarlar ü. zerine koşuşlarını kahkahalarla sey - rettik. İhtiyar Türk hanımlarının, bir $iş üzerine geçirdikleri işkembe ve ak ciğer gibi yiyecekleri, sokak sokak do- laşarek satan aşçı yamaklarından ve- yahud pek uzak olmıyan aşçı dükkân” larından #atın alp ve bunları uzun bir sopa ucile ve bir takım dualar mırılda- ak ere uzattıklarını çok defa” Keaalik şehir sokaklarında, şişlere takılı çiğ et parçalarının da sa ğın ve bunlarm bazı halk tarafından satın alınarak kümeler hâlinde uçuşan çay « laklara atıldığı görülür. Biz de bu et parçalarından alır, çaylaklara atar ve bu hayvanların ct parçalarını kapış « mak için birbiri üzerinden uçup varlandıklarını seyretmekle eğlenir - dik. İstanbul şehri üzerinde sayısız bir çoklukla uçuşan çaylakların öldürü! « veya onların incidilmesine Türkler müsaade etmezler ve söyler Ter ki bu kuşlâr (mübarek hayvanlar) dır. (Arkası var) sa sararan sasesanserasesasesaseeAŞ Nöbetçi eczaneler Bu gece möbeiçi olan eczaneler şun- lardır: : (Hamdi, Eminönün- © «Bensason), Aksarayda: (Ziya Nu- Tİ), Alemdarda: (Esad), Beyazadda: (A- sador), Fatihte: (Hüsameddin), Bakır - köyünde: (Alâ), Eyübde: (Eyübeultan), Beyoğlu cihetindekiler; İstiklâl caddesinde; (Kanzuk), Yük - #ekkallırımda: (Venlkopulo), Taksim — de: (Taksim), Yenişehirde: (Parunak - yan), Şiştide: (Halk), Galstada: (İs - met), Fızıklıda: (Mustafa Nal). Beşik- taşla: (Na Halid), Boğariçi, Kadiköy ve Adalardakiler; Kadıköyünde: (Halk, Hulüsi Osman), Üsküdarda: (Ömer Kenan), Saryerde : (Osman), Adalarda: (Halk). Son Posta Yevmi, Biyasi, Havadis ve Halk gazele Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 25 S İSTANBUL Gazetemizde çıkan yazı ve resimlerin bütün hakları mahfuz ve gazetemize aiddir, ABONE FIATLARI Gelen evrak geri verilmez, İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu : 741 İstanbul Telgraf : Son Posta parçalar: atarlar. İşte Türklerin; İs -| Wi