SON POSTA Japon - İngiliz itilâfı Avrupadaki sulh cephesini takviye etti mükenimesmrem Y AZAN | Yazan: Emekli General H. Emir Erkilet İ “SON POSTA, NIN ASKERİ MUHARRİIRI eni İngiliz-Japon anlaşması - nin muhtemel ilk neticelerin- den biri şüphe ki Avrupa barış esinin ku lenmesi olacaktır. İngilter Fransa Avrupada Uğraşırken bir de uzak şarki düşünmi- Ye artık medbur bulunmıyacaklardır. İngiltere ve Fransa Avrupada Sov- Yet Rusyanını iltihakile sulh cephesi- hin kuvwetlenedeğini umuyorlardı. Bu Şirdiye kadar olamadı; fakat onun ye- rine İngiltere Japonya ile anlaştı ve bu eklenilmiyen bâdiseye, belki de, Sov- Yet Rusyanın uzun süren tereddüdü se- müessir oldu. Sulh cephesinin Sovyet Rusyadan Btediği şey, bir tecavüze uğramaları balinde Lehistan ve Romanyaya yar - IM. etme di. Böyle bi ırdım kara- tin evvelce bilir de bun râ tecavüz ihtimalini &aldırır ve bu Süretle bir harbin önüne geçilmiş o - Mrdu. öm. Son ihtilâflar esnasında Tiyençinde bir noxtadan diğerine sevkedilen İngiliz kuvvetleri em buna mukabil Sovyet Rusya- anlaşmasının olmasına mani oldular | Marsehall ve Palau serpme adalarını 8. uzak çarkta bir taarruza uğraması veya bunu geçiktirdiler. Fakat. onun |almak için girdi ve harbden sonra Rus- inde kendisine de yardım edilmesi- çi İnetltereden istemesi haklıydı. An- e uzak doğuya da şamil bir Sovyet-| Peiliz-Fransız ittifak Fransa ve İn| li için. çok ileri bir hareket olur- ie Bundan başka Lehistan kendi top- aklar» ia Rus sskeri görmek iste « Müyordu. «Elhasıi bir. Baltık devletleri meselesi *€ vardı ki bir harb olur olmaz Sovyet Usya buralarını işgal ederek müdafaa nek istiyordu. Çünkü onun Baltık Si pek azdı ve Balt" devletleri ü- nden Rusyanın şimaline doğru yü- .Yecek bir ordu bu memleketi Baltık A kıyılarından pek çabuk ayırabi- H. Onun için Sovyet Rusya bu kü- k devletlerin de himaye sistemine israr ediyordu. yerine işte hiç umulmıyan ve beklen- ;yadaki kar miyen bir İngiliz « Japon itilâtı mey - dana geldi. Lâkin bu itilâfın Japonlar tarafın - dan istenmesi ve hattâ İngilterey hem de Ruslarla bir anlaşma müzake: resi yaparken, kendileri ile anlaşmak için tazyik ve idbar etmeleri dikkate şayandır... Çünkü Japonya Büyük Harden evvel, uzak doğuda daima ve hep İngiliz-Rus rekabetinden istifade etmiş ve Kora, Sahalin, Portortür ve Liyaotong da Hip Busayada yerleşebil- bilmişti. Filveki İngiltere Rusyanın uzak doğuya yani Büyük Atlasın batı sahillerine doğru uzanmasında İran, Efganistan, Mogolistan ve Çindeki menfaatlerine, bilhassa Hindistan müs- temlikelerine karşı, tehlike sezdiği için Japonyanın Asya şarkında nüfuz ve isti emelleğne dalma mümaşat et - mişti, Japonya, Büyük Harbe mahaza Al - manyanın Tyingtan Iimanile Marlan, ıklardan istifade ederek Kabaykal gölüne kadar ilerledi. Fakat sonra, Sovyet Rusyanm teşekkülünde, buralarını gene İngiltere ve Amerika- nın tazyik ve tesirile geri verâl. Gö - rülüyor ki, Japonyanin doğu Asya po- #mdan istifade ederek tâ orta Asyaya kadar ilerlemek ve Çinle beraber bü - tün doğu ve hattâ orta Asyayı yabancı nüfuzlardan kurtarıp kendi nüfuzu altına koymaktır. Nitekim bu istikamette (ilk büyük adım ve merhaleyi teşkil eden Monçu- kayu gene harbden sonra Avrtpa dev- etleri arasında hüküm süren anlaşa - mamazlıklardan yüz bularak aldığı gibi iki senedenberi de Berlin - Roma mih- verine dayanarak Çinde olanca ser bestliğile hareket etmektedir. Bütün bunlar gösteriyor ki, Japonya bizzat| fanın | GüNüN A yla 7 DAMLARI | Yugoslavya Hariciye Nazırı Markovitch O kıymetli bir diplomat olduğu kadar tanınmış bir feylezoftur, siyasi hâdiselerede uzağı görme- sile de şöhret kazanmıştır Müttefik ve dest Yugoslavyanın hari-| diye nabırı Alexandre Tsintsar Marko- vitdh geniş ahınlı, gözleri daima düşün- celi bir ademder. İcab ettiği takdirde gülmesini bilir... Fakat ruhunun ve ahlâkının esası ciddi- yettir. Yamz ciddiyet değil, ayni zaman- da inceliktir. ğ O, tam manasile bir diplomattır; mülmessilidir. Tepeden tırnağı kadar diplemattır. Her hareketi, her bakışı o- nun diplamatlığını meydana vurmakta idir. Her bir hareketini ölçerek, kontrol ederek yapar. Alexandre Tstntsar Markoviteh | alâ- yişten hiç hoşlanmaz, sadelik vasfı mü- meyyizidir. Vazifesi icabı söz söylediği vakit tumturakk cümlelerden kaçar, #- tada. a sadedir. Gazetecileri sever, fakat ancak busu-| yatında, ,. Onlarla görüşmeği bir) zun boylu. müsahabeler| yalardan istediği şey ketumiyet Vatan işleri üzerinde on-| #rami ağır başlı olmalarını arzu eğer. Tsintsar Markoviteh meslekten ye diplomattır ve ayni zamanda miş bir İ teylesoftur da... Avrupayı baştanbaşa gezmiş dolaş mıştır. Bu gezmeleri, dolaşmaları sıra- anda her şeyi, her hâdiseyi oyakımdan tetkik etmiştir. Bu suretle bugünkü meseleleri yakı- . Aristokrat değildir, or- nen bilmek: ta halli lardan hassaten (hoşlanır. Bu yüze > kâmil ve tam manasile| olgun bir insan sade bir insandır. Fakirlere daima şefkat ile muamele| eder. Onların derdlerine ortak olmağı bir vazife edinir... Tsintsar Markoviteh şimdiye kadar birçik mühim vazifelerde bulunmuştur. Bu vazileler onun tecrübesini fevkalâde arttırmaştır. : Bazı siyasi hâdiseler hakkında çok ev-| velden fikirler beyan eylemiş, bu fikir.| lerin bilâhare sıhhatli olduğu anlaşıl- | mıştır. Eski Amavudluk kralı Zoyonun hata- h yoldan gitmekte olduğumu; İtalyan it- tifakının Armavudluğa pek pahalıya malolacağını çok evvelden söylemiş idi, Onda bir «beşeri falkiyet» vardır. O, kendisi başkaları için hiç bir fedakâr- (Devama 4 üncü sayfada) bu faikiyeti Harbi Umumi srrasında cep- İhelerde geçirdiği müşkül anlardan, si-| EFahta bacaklı köpekler m Markoviteh perlerde senelerce süren hayattan elde eylemiştir. Umumi Harb onu bir hayli pişirmiş, şimdiki adam olmağa nsmzed bir hale getirmiştir. Umumi Hanhden biraz sonra meşhur Yugoslav devist adamı Nicolas Po- hita ini ifa eylemiştir. hin iât u sıfatla büyük sulh ak etmiştir. Bu varilden sonra birçok mühim va- zifeleri üzerine simiış, konsolosluk ta yap mıştar, konferansına 1922 senesinde toplanmış olan Santa Mar, onleransında eksperlik vazi- fesini görmüştür, Bu konferans İtalya ile Yugoslavya arasındaki ihtilâfları halley- lemek üzere toplanmış idi, Mütealuben TTriyesteye konsolos “olmuş, nihayet Ti- rana masiahatgüzar olarak gönderilmiş- tir. dan sonra Bel det ede- neraretinin Balkanlar şube- si müdürlüğüne tayin edilmiştir. 1928 senesinde Pesto maslahatgürarik. ğına, az sonra da sırasile Sofya, Viyana sefaretleri bagkâtibliğine getirilmiştir. 1930 senesinden 1933 senesine kadar Pariste aywi vazifeyi (fa eylemiştir. 1983 senesinde sefir olarak OSofyaya gelmiştir. Bulgaristan ite Yugoslavya arasındaki mukarenet onun eseri sayılabi . Ma- Tüm olduğu üzere, bu mukarenet 1937 senesi iki Slâv milleti arasında bir «ebe di dostluk» paktı ile neticelenmiz idi. 1935 senesinde Yugoalavyanın Berlin sefiri olmaştür. (Devamı 14 tincü sayfada)