“Son Posta, Bir AAA AMANMN ME... Wazam: Muazzez Tahsin Berkand Cahid, Bu mektubu evine değü, yazıhanenin adresine yazıyorum. Şayed karnın eline geçer de, on sene evvelki bir macera bu- günkü mes'ud hayatını zehirlemeğe se- beb oğur diye korkuyorum. Kâğıdın 80 mundaki İmzaya bak; Sahireyi unuttun mm? Hayır, bugünkü ömür şartların ne olursa olsun. üç sene beraber yaşadığın bir kadını büsbütün batırından çıkarma- na imkân yoktur değil mi? Sana bu mektubu niçin yazıyorum bi- Eyor masum? Belki de şimdi kumral kaş- ların çatılayor. ince dudakların öfke ile bozuluyor ve mavi gözlerin koyulaşıyor, koyulaşıyor, kendi kendine; On sene evvel £ ğım bir kadın benden ne isteyebilir? Ancık para... Mutlska bu satırların aşağısında âdice tehdidler, hakaretler, vâdler var. Diye düşünüyorsun. Belki de benim geni âdetâ zorla evlendirdiğimi, seni be- nim gibi bir kadınla ebediyen yaşamağa mahküm etmemek, önünde açılan güzel istikbal yolunu kapamaktan omenetmek İçin o zengin ve şerefli izdivacı yapmağa | seni adelâ mecbur ettiğimi büsbütün W- mutkun artık... Fakat ben ne o zamanı, ne seni, ne de bugünü unutabiliyorum Cahid. Seni bel- ki de beraber yaşarken biraz menfaatle karışık sevgi ile seviyordum, fakat sen- den ayrılmak suretile yaptığım fedekâr- hk bana bu menfaat hissinin çok geride kaldığını ve seni daha ziyade kendin İçin sevdiğimi bana öğretti, — Bu sözleri bırak ta kendn ne İste- diğini söyle! Diyorsun değil mi? Dur Cahid, bu iti- raf o kadar kolay deği!.. dur gözlerimin yaşını sileyim ve biraz kendimi toplaya- yım. Sana kalbimi asıl yakan acıyı söyle- mek yandığım halde bunu hemen anlatınsam moktubumu sonuns kadar o- kumazsın diye korktuğum için söylemek istediğim şeyleri sıraya koyuyorum. Senden ayrıldıktan sonra çok ıztırab çektim Cahid; fakat bu ıztarab Benden ayrıldığım için değildi Yakında ana olacağımı ve çocuğumuzun çala Osinan Tezcan perişan bir bakışla E- minenin yüzüne bakıyordu: — Çünkü, mevzutbahs olan genç kı- zın kendim olduğunu bilmiş olsaydım başka suretle bu teklife mukabele ede- cektim. — Reddedecektiniz değil mi? Osman Tezcanın sesi müthiş boğuk çıkmıştı: — Evet bunu evvelden de bekliyor- dum. Fakat gene ümidim varmış. Bu benim için mütbiş bir darbe oldu. Emine müsebbibi olduğu kederin karşısında merhamet duymağa başladı. Şimdi indirdiği darbenin acısını tabf- fe gayret ediyordu Hayır, cevabım hemencecik bir red veya bir kabul cevabı olamazdı o kadar... Evlenmek çok mühim bir şey- dir. Hayatta daha doğrusu bir kete ya- pılması icab eden çok ciddi bir iştir. tekerrürü ve neticesinin kötü olmama- $ı temenni edilen bir hadise. Bunun için âni kararlar bütün hayat devam edecek bir felökete sebeb olabilir... Bütün hayatı bozacak... Sebebini an- hyorsunuz değil mi? Böyle bir teklif | yapacağınızı hiç de beklemiyordum. Osman Tezcan cevgb vermiyordu. Konuşacak hali yoktu. Koskoca adam ümidsizlik içinde ağlıyordü. Genç kı- zın cevabının ona yaşattığı sevinç da- kikası üstüne gelen bu keder, onun so- Huk kanlılığını malwetmişti. o Çoktan yüksekten düşmüştü. Ve 'bu sukutu kahramanca Karşılayacak kudreti bula mıvordu. Ona bu kadar keder vermiş olduğu için hayret ve teessüf d Tanlıkta onun elini arıyor, Jerile onun elini tutuyordu. Bu eli yük bir muhabetle sıkarak ondan özür | ileyordü: — Osman Bey beni affediniz, geçen hadise beni tahmininizden fazla müte- “—ir etti. Benim için her zaman bu ka nın Hikâyesi mektub i Söylemek, seni tekrar geriye çağırmak imlsâni da yuklu. Çünkü sen evlenmiş ve balayı seyahatine çıkmıştın. Acaba o zaman sana: — Cahid. çocuğumuz olacak; bana gel! Deseydim gelir miydin? Zannetmiye- rum. Hatti belici de beni âdi şüpheler altanda bile bırakırdın. — Emin misin? Çocuk benim mi? Yad da böyle hayağı sözler söyle mMâyerek bâha sâdece yavrumu doğur memamı, ana olmamak için bir doktora müracaat etmesi teklif ederdin. İşte ben bunu istemiyordum. Ana ol- mak ümidi beni tepeden tırnağa kadar | değiştirmiş, bambaşka bir kadın yap | aştı. Çocuğun doğurdum. Nur topu gibi bir kız... Kumral saçlı, mavi gözlü yav. ruculk... Senin kızın. Fakat onu besiemek, büyütmek, ya- şatmak İâzemdi. Bunun için de (yüzüm kızarsrak itiraf ediyorum) o senelerden- beri beni seven yaşlı bir adamla evlen- meğe mazı oklum. Kızımız onu baba bik Gi ve sevdi. Ben mi? Hayır ben kocamı sevmedim, sevemedim Cahid,.. Ancak o küçük Be- İ rin için öyle müşfik bir baba-idi ki ona bahsmitü) etmeğe meubur oldum ve tam İsekiz sene onunla beraber yaşadım. Ra- bat, sakin, namuslu bir hayat... Kızım, kummız büyüyordu. Bukle buk- le saçları, sevimli yüzü, ince ve uzun boyüle herkesi kendine çeken fettan bir yavru... Güzelliği senden, fettanlığı ben- den almıştı. Berin bsba bildiği adamı ne kadar se- viyardu bilsen! O sekiz yaşında iken Ne- jad öldüğü zaman ne kadar çok ağladı. günlerce «Baba! Baba» diye yavrucu- ğum nası? sızladı! Onun ağzından dökü- den her «baba, Kelimesi bana seni hatır- İatıyordu. İçli ve hassas kızım bana: Yaşasaydı! İşte dl kelimeyi sana yazdım Cahid; kızımız bir hafta evvel öldü. Onu, 'birkaç samimi ahbabımla be- traber götürüp baba bildiği adamın ys- mna görndük. Kızmm öldü Cahid! Bunun ne demek olduğumu anlıyor musun? Hayır, anlıys- imazsın, bunun bilhassa benim gibi bü- Ün ömrümü evlâdı uğuruna vakfetmiş olan bir ana için neyi ifade ettiğini tak- dir edemezsin. Hasta iken, küçücük ellerini bana uza- tıyor ve ateşler içinde sayıklıyordu: — Anne babam gelsin, bana şeker ve çiçek getirsin! Pehi kazım, sana söz veriyorum ba- ban gelecek, sana istediğin kadar çiçek İ getirecek, Omu aldatmak ve avutmak için kucak kutuk çiçekleri yatağının etrafına serp- tm, en çök sevdiği şekerleri kutularla önüne yığdım; fakst o bunları görmü- yördu. Yatağa yatar yatmaz kendini kaybetmiş. bir daha açılamamıştı. Yalnız vakit vakit sayıkhıyordu ve binbir ma- nasız söz arasında gene babasını çağırı- yondu: — Baba gel, elimi tut — Bela (bana çiçek getir! Sağlığında onu aldatmış, bir yabancı- ya dbabas ismini vermesine müsaade et miştim. Bunun kızımız için üzumlu bir şey okluğunu zannediyordum. Fakat öl- dükten sonra ona yalan söyliyemem, ©- nu akiştamam artık. Bunun için sına yazıyorum, sana yalvarıyorum: — Gi, kızının küçük kabtinin üzerini çiçeklerle süsle Cahid, sağken yapmadı- ğın vazifeni öklükten sonra Yap... İşte bü mekfubu sana bunun İçin yaz- dım Cahid, Sıhhat Ve içtimai Muavenet Vekâletinden : Çorum Teyii, ve İstanbul nehari küçük s#hhat memurları mekteblerine alın. ma şartları şunlardır: 1 — 'Türkiye Cümhuriyeti tebaasından olmak ve yaşı 18 den aşağı ve 26 dan yukarı bulunmamak «yirmiden yukarı olanların askerlik ilişiği kalmamış ola. caktır.» 2 — Orta mektebden pek iyi ve iyi derecede mezun olmak «Lise sınıflarında bir veya iki sene fazla okumuş olanlar tercih edilecektir. Bunlarla kadro dolmadı. ğı takdirde orta dereceliler de alınır.» 3 — İstekliler, bütün evrakım tamamlamış olduğu halde,“dilekçelerini 15 Ey. - Iâl 1939 tarihine kadar Çorum mektebi için Sıhhat ve İçtimat Muavenet Vekâ letine, İstanbul mektebi için İstanbul Sıhhat ve İçtimat Muavenet Müdürlüğü vastasile mekteb müdürlüğüne göniereceklerdir. «Noksan evrak ile gelen dilekçeler muameleye konulmıyacaktır.a Gönderilecek evrak şunlardır: A — Nüfus hüviyet cüzdeni: aslı, B — Orta mekteb şehadetnamesi aslı, «Daha fazla okumuş olanların şehadet. hame İle birlikte tahsıi müddet'erini tasdik eden resmi vesikâ», C — Mütehassısları tam bır hastane heyetinden, bâsümış örneğine uygun ve üstünde tasdikli fotoğrafı bulunan bir sılhet raporu. «Bu raporu hastane baştabiblikleri zarfliyarak üstünü mühürliyecek ve istekli tarafindan mühürlü zarf halinde olarak gönderilecektir.» İşbu muayeneler Ankara, Sıvas, Erzurum, Diyarbakır, Haydarpaşa, Nümune hastaneleri; İstanbul Çocuk hastanesi; İzmir, Bursa, Konya, Adana. Samsun Memleket hastanelerinde yapılacak ve istekliler bu hastanelerin bulunduğu Viliyetlerin Sıhhı: ve İçtimat Muavenet Müdürlüklerine bizzat müracaat ede. ceklerdir. D — Çıktıkları mektebden veya mahalli polisinden alınmış hüsmühal kâğıdı, E — 4,5 Xx 6 boyunda üç tane fotograf ecepheden alınmış ve ince kâğıda ba. sılmış olacaks, 4 — Çorumdaki leyli mektebe girmek istiyenler bu vesikalardan başka bir de aşağıda örneği yazılı, Noterlikten tasdikli taahhüd senedi vereceklerdir. 'Taahhüd senedi örneği Çorumdaki Leyli Küçük Sıhhat Memurları mektebine alınarak tahsil edip mezün olduğumda, Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekâletinin tsyin edeceği vazi. fede beş yıl hizmet etmeği ve bu hizmeti kabul etmediğim veya kabul edip te muayyen müddeti bitirmeden bırakçığım ve sıhhi sebebler dışında mektebden daimi olarak çıkarıldığım takdirde benim için sarfedilmiş olan parayı tamamen ödemeği ve bu taahhüd seneti mucibince benden istenilecek para için ödemek mecburiyetinde olduğum tarihten itibaren 96 9 faiz yürütülmesini kabul ve ta, abhüd eylerim. Sarih ikametgâh adresi Yukarıda adres ve hüviyeti yazılı olan ..............-... 15 bu taahhüdname mucibince ödemek mecburiyetinde bulunduğu Ber düne yıh işin İki yüz Hira oL mak üzere bütün tahsil müddeti için ceman 400 liraya kadar parayı, falzile bo. raber, borçlu ile birlikte müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatile ödeyeceğim. Kefilin adresi «5428» yalnız! — Anne, babemı istiyorum! O gelsin! Diye yalvardıkça sana, onun hakiki babasına koşmamak için kendimi güç tu- tuyordum. Kızımız çök içli, çok sevimli, çok ince bir kızdı ve yaşasaydı eldden bulunmaz bir kadın olacaktı. Türk Revü Cpareti Bu akşam Şenyol Çi Bardib: mile b-hçesisde EFENİN AŞKI operet B perde i table yoran, bastelayan Mablin Subahattinin ISTANBUL HALK EGE TİYATROSU Ka- | Ortada zafer ve ew BASTA» NIN TEFRİKASI: 27 Nakleden: Hatice Hatib dar iyi ve bu kadar nazik olan, sizi üz - düğüm için çok ca- nım saklıyor. Evet evet. benim için çok nazik ve çok iyi idiniz. Bu akşama kadar ihtiyar sevgi- ümden ve sizden başka hiç bir kim se bana karşı nazik dimamaştı. Benimle meşgul olmamıştı. Onun itiraz eder bir jestini gbrünce — Evet, evet di- ye söğüne devam İetti. Ben ne söyle diğimi ( biliyorum. Yalnız Hâdi Bey ve siz benimle meşgul lünçlüğünde ve küstahlığında bulunu- yorum. Sizin tarafınızdan bir an iste” nilmiyecek olan bir teklifi. Emine onun sözünü kesti. Ve ciddi bir sesle: — İyi, namuslu ve sevimli ve sevilen bir erkeğin yanında yaşamak herhalde "bir saadettir. dedi. Öteki acı, acı güldü: — Hayır mübalâiğa etmiyorum. Bu| — Reddedilen bir saadet... #kşam sizin güzelliğinizin istidadınızm | Ve Emine bu acı kahkahanın boğuk herkesten yüksek Olan şahsiyetinizin |bir hıçkırığa döndüğünü hayretle işitti. raferi idi. Ve sizin bütün İstanbulun /Ne yapacağını bilmiyordu. *akdirlerini üzerine çekmiş bir gençi — Ağlıyor musunuz?, Oh rica ede- *ız olduğunuz meklik ediyor ve size sizi hayat eşim kiler benim mevcudiyetimi bile sez - mez görünüyorlardı. — Fakat siz de itiraf edersiniz ki onlar bu akşam boş geçirdikleri, kaybettik» leri saatleri fazlasile telğfi ettiler. Si- zin bu akşam bir zafer gecenizdi ve ben aptal gibi bu gecenizde... - Osman bey mübalâğa etmeyiniz. leyiniz ağlıyor musunuz? oldunuz.. bu akşama kadar bütün öte- Joserak intihab ettiğimi söylemek gü-|ren Emine şaşırmış bir halde sordu. dakikalarda ben ah - Ka Ağladığınızı zannediyorum... Söy- | TİYATROSU Nurettin Gençdur Kenan Güler ve ve Şan rkadaşları * Sez rin Gi KR ME İİ llâd Kara Musta! MEMİŞ ÇELEBİ Terihi piyes 4 derde Murad Şamil varyetesi medi 3 perde Imiyecek! — Fakat hayır! Emine Osmana izaha çabalyordu: — Hayır. sizi kısaca sevebilirdim; fakat... Ben evlenmek istemiyorum. — Bir dakika evvel evlenmek İste- diğinizi söylüyordunuz. — Size izdivaca aleyhtar olmadığımı söylüyordum. Prensip olarak... Fakat hakikaten evlenmek mevzuu bahsolun- Artık sıkılmıya -İca tabii iş değişiyor. Çünkü şimdiye rak © haçkırıyordu.|kadar kimse benimle evlenmiye talib Emine onun hıçkı -İolmadı. Bunun için bu meseleyi hiç Tiklarını O duyuyor bir zaman ciddi ve mümkün bir şey ve karanlıkda şöyle |olarak düşünmedim. Anlatabiliyor mu. sezebildiği geniş o «|yum? muzlarının titreyi -İ — Sizin iyi ve nazik olduğumuzu bili- şini hissediyordu. U İyorum. Bana en son kederi vermek İs- — Bir çeyrek sü »|temiyorsunuz. atlir ağlıyorum. de-| - - yok canım... Hiç bir şey bilmi - di. şak bedbahtım. | orsunuz. Hiç bir şey anlamıyorsunuz. — Rica ederim | Ekasen bilinip anlatacak da bir şey yok Osman bey böyle) ortada. ağlamayınız göz YAŞ| | pen bayaği basit bir adamım E larmızın bana müt *| ne hanım belki bana söylenilen pep- “iş bir tesiri VAr -İlerin hakiki manasını anlıyamam. Fa- Bu sözler zavallı), 4 bana söylenilmiyen sözlerin hep- İRADE sini anlarım. Şimdi benim bu gülünç Dp edi iniz ticağını bağda 6 ümidsizliğimi affediniz ve ge içeri. ye girip ve bir dans edelim. Emine: — Dans etmek istemiyorum. diye mırıldandı. Sizin mes'ud hiç olmazsa memnur olduğunuzu o kadar görmek isterdim *i... — Bu şeyin artık hiç bir zaman mümkün olmıyacağı pek mufytemel görünüyor. Emine hanım. — Siz bana demin güzel, zeki ve ilâh. Bir kız! sevdiğinizi söylediğiniz zaman ben balazademden bahsediyorsunuz zannetmiştim. — Halazadenizden mi?. Hangisin - den? — Kadriyeden... Evlenmek istediği- niz genç kızı o zannetmiştim. (Arkası var) diyordu. Bunu gö - — Söyleyiniz ne yapayım? Ağlama- yınız, diye ne yapmam Jâzimee söyle- viniz onu yapacağım. Burnunu gürültülü gürültülü silen Osman Tezcan: — Beni biraz seviniz bu kâfidir. Dedi. Emine şimdi çok. içten gelen bir samimiyetle: — Ben sizi biraz değil, pek çok se verim. Osman bey; diye cevab verdi. Bütün kalbimle severim. — Bütün kalble değil kısaca sevi - niz. Genç kızın cevab vermediğini gö » rünce: i — Görüyorsunuz ya bu elinizden