SON POSTA Hergün Milli bir piyasa ihtiyacı Yazan: Muhittin Birgen «Milli kelimesi ile ifade çettiğimiz camia varlığı bir milletin hayatına aid birçok vasıfların mecmuundin mürek - keb bir mefhumdur. Bu vasıflar, dil, edebiyat, an'ane, din gibi bir takım ma. Devi amillerle alâkadar olduğu gibi ikti. &adi umillerin de mahsulü olur. Nitekim «Mil iktısade sözünün manası da mille. te mahsus mimevi bir iktısad demek de. gil, belki de bütün milletin iktısadi haya. kının bir ifadesi demektir. Bumun gibi «Milli piyasa» dediğimiz zaman, sade Türkiye Cümhüriyetinin bududları içinde Türk milletinin haya tile alkadar olan bir piyasuyı değil, ayni zamanda bu piyasanın müli bütünlüğü. nü de İfade eder. Anlatmak istediğimiz şudur: Türkiye de henüz milli bir piyasa teşekkül etmiş değildir. MiDt bir piyasanın teşekkül et. mesi demek, Türkiys hududları içinde mevcud olan bütün fiatlar arasında bir ahenk ve insicem teşekkül etmiş bulun. ması demektir. Halbuki Türkiyede he « müz böyle bir şey yoktur. Meselâ, ekmek fiatını ele alınız. Tür. kiyenin her şehrinde başka başka bir ek. mek fiatı yardır. Hattâ çok garib bir ha. dis olmak üzere, etrafı boğday ambar. Jarı ile dolu olan yerlerde bile bazan ek. mek fiatları, boğduy o mıntakalarından üzek olan yerlerden daha pahalıdır. Me. gelâ, büyük bir boğday istihsal mıntakâ. gınm ortasmda bulunan Ankarada ek - mek on kuruş, İstanbulda da dokuz ku. ruştur. Fakat, garib olan sade bu hadise değildir; Anadolunun öyle yerleri var. dır ki büyük merkezlerden yirmi kilo . mefre uzaklaşıldığı zaman, oradö boğday ve un fiatları ne olursa olsun, ekmek fisiları beş, hattâ altı kuruş birden daha pahalanıverir, İhtlâf sade ekmek fiatında değildir; kalitesinde de büyük farklar vardır. Türk ekemği, Türkiyenin hiç bir tara fında 'ne kalite, ne de fiat bakımından ayri evsafi hsiz değildir. Hattâ arada pek büyük farklar vardır. Gıdasının esa. sı ekrnek olan bir memlekette, ekmek için ne milli bir tip, ne de milli bir piya. #a teşekkül etmemiş bulunursa bunun ne kadar mühim bir hâdise olacağını tak. dir etmemiz lâzmdır. Bü hadise, bizim İktisadi tejkilât bakımından henüz çok iptidai bir halde bulunduğumuzun &lâ . metidir. Ekmek piyasasında bu hadise böyle olduğu gibi et piyasasında da ayni şey vardır. Et piyasasında böyle olduğu gibi her günlük ihtiyac maddelerinin bir ço. Bunda da ayni hal göze çarpar. Meselâ, İstanbulda yapılan bir tüp diş macunu, İs tanbuldan bin kilometre uzak bir şehirde ayni #atla satılabildiği halde, İstanbulun «Vi kilömetre uzağında bir kasabada müşteriye daha pahah bir fiatla arzedile.| bilir! * yüsasi henüz teşekkül etmemiştir. Tür. kiye hududları içinde hükümlerini” icra edon eşya fiatları arasında bir ahenk ve insicam yoktur. Halbuki milli bir ver. ağın tam, kuvvetli ve bütün mânasile modem bir bünyeye sahib olmasını te . İdndları içinde hayatın pahalılığı ve & - İyi günde iyi davranmayı bilmek fena günde talihsiz. İiğe karşı sabır göstermekten daha güçtür. Daha fazla miktarda, daha kuvvetli hâsletlere ihtiyaç gösterir. tiğine bakınız. Bir adamın hakiki kıymetini ölçmek mi istiyorsunüz Talihsizlikle çarpıştığı günlerde ne yaptığına değil, ser- vet ve kuvvet içine daldığı zamanlarda nasl hareket et- SÖZ ARASINDA Amerikanın En çok Satan gazetesi tesi Daily oNews'tir. Nevyorkta| günde 1.848,320 müsha satar. - Pazar| tiraji 3.464.290 dır. Bu gazetenin sa -| hibi Patterson'dur. Ve bu işten genedel| I milyon İngiliz Hrası safi para kaza -| nır. Gazetelerde «halkın sesi» sütunu- Nu !end eden odur. Burada kendisini karısile birlikte görüyorsuruz. nan tarafımız, bütün fktısadi faaliyeti. mizde hüküm süren teşkilâtsizlik ve bu teşkilitsızliğın doğurduğu o perişanlık tar. Bundan dolayıdır ki Türkiyenin hu.| cuzluğu, fiatların yüksekliği veya düş künlüğü bâdisesi, büyük bir izafiyet ve nisbilik içinde mütalea edilmek el eder. Şu Bakde, Türkiyede, herhangi bir yaç maddesinin flatı Üzerinde düşünmi. ye teşebbüs eylemezden evvel, memle . kette milli bir piyasa ahengi tesis edecek| mak Jâzımdır. ae Hergün bir fıkra Traş dinleyemem Tanınmış şairlerimizden birine bir ; komşusu musallat olıntış, birkaç ke. re akşam yemeğin: davet etmişti Şair her seferinde bir mazeret ileri sürerek davetleri kabul etmem Fakağ bir kere o kadar fazla wrar ei. mişti ki, şair: — Bu akşam gelirim! Demek mecburiyetinde okalmıştı, Fakat nedense gene gitmek istemi, yordu. Akşam evine döndüğü zaman kapıyı açan hizmetçiye" — Hemen git şu bana musallat o. len komşuya söyle. onun davetine gitmiyeceğim, çünkü traş dinlemeye hiç niyetim yok. Bu sırada arkasına dönmüştü, ken. i disini davet eden komşuyu gördü. $ Hizmetçisine söylediklerim herhalde ; duymuş olacaktı, Tekrer hizmetçiye i döndü: i o — Ne olsa onlara gidemem. Çünkü i daha evvelden beye söz verdim. Bu i akşam yemeğini beraber yiyeceğiz. Nd. pa deni me Garib bir ilân İLE KAŞ. Me Nazilerin Avusturyayı ilhakındanberi baş gösteren gıda azlığına karşı söylenen maddenin fiatı bahis mevzuu olmazdan| Viyanalılara mukabele etmek üzere şeh. Demek oluyor ki Türkiyenin milli pi, | evvel, herhangi bir ticar! maddenin, ihti. rin gazinolarına ve kakvelerine şu ilân asılmıştır: Talebesi tarafından İdamı istenilen Üniversite profesörü Eski universite profesörlerinden ve İcümhuriyetçi İspanyanın son harici - İye nazırı Julian Besteiro, «isyan» su - İçile muhakemeye verilmiş ve Franko askeri divanıharbince 3ğ sene hapse mahküm edilmiştir. Bir zamanlar on - dan ders okumuş, feyiz almış olan müd delumumi, mutedil sosyalist profesö - rün, idamın taleb etmiş ve «Zira bu adamın sosyalist telkinleri İspanya- n büyük zararlara uğratmıştır» demiş- ir. Profesör 1917 senesinde de bir gre- p idare ettiği için ölüm cezasına çar - pılmış, fakat o zamanki Kral Alfons tarafından “affedilmişti. Çocuklarını seven bir babanın telâşı 27 buçuk saatte Nevyorktan Londraya «Gönülleri meşhur Viyana kaymağını, varan Amerikalıların. meşhur o Jankee garb (Hindistanının mutlarını, veyahud | Ctipper tayyaresile, bir yolcu da Londra. olar şartların vücud bulmasına çalış .| Kaliforniya elmalarını çekenler, midele. | Ya gitmiştir. Bu zat Nevyorklu bir avu rini çöplüğe döndürüyorlar!, kattır. Floransada bulunan karısından, ——— Türkiyenin, modern bir fktısad sitesi. | tünde hiç durulmamış mevzulardan biri | 9<oKS1m çocuk felcine uğradığını min edecek şartlardan biri de bir mem.İne sahib olması için Üzerinde çalışılması | olarak! leketin bütün piyasalarında âdeta riyazi bir kat'iyetle hemb edilebilir bir flat ahengi teessüs etmesidir. Bizde bu piyasa shenginin mevcud ol maması birçok sebeblerden ileri gelir; bunların bir kısmı, nakil işlerimizin he. nüz kâfi derecede İnkişaf etmemiş bulun. ması ile izah edilebilir. Diğer bir kısmı da, bütün iktisadi hareketlerimizin teş. kilâtsızlıktan mruztarib olmasından mün. baistir. Bilhassa bu ikinci noktadır ki "Türkiyede milli bir piyasa ahenginin teesüs edememesinde en mühim en bâ. kim rolü oynuyor. İnkişaf etmiş Avrupa memleketlerin. de nakil hizmetleri işleri bir memleketin muhtelif mımtakalarında ayrı ayrı fiat. Jar hüküm sürmesine mâni olacak dere. cede İleri gitmiş olduğundan bu unsur oralarda bizde olduğu gibi tesirli ve hâ. kim bir fit amili değildir. Bizde nakliye hizmetleri inkişaf ettikçe bu unsur fiat üzerindeki tesir kuvvetini kaybedecek - tir. Fakat, en mühemmel bir halde bulu. lâzım gelen birçok mühim mevzulardan biri de budur. Hattâ şimdiye kadar üs - İSTER İN Denizyolları için yeniden yaptırtılacak vapurlarla in- şa ve münakasa şartnamelerini hazırlamak üzere Anka- radâ bir komisyon kuruldu. İstanbuldan da müteaddid fen adamı çağırıldı. Münakale Vekâletinin meseleyi mutad hassasiyetile in- celiyeceğinden şüphe etmiyelim. Fakat hatırımıza gel” mişken söylemek isteriz: Geçenlerde husus! bir müessese muhtelif tipte yeni makineler almak istemişti. Başlıca fabrikalara arzusunu anlattı, hepsinden de ayrı ayrı teklifler aldı. Baktı ki bu tekliflerin hiçbiri diğerine uymamaktadır. Arzusunu bir daha anlattı. netice gene evvelkinin ayni çıktı. Her fab- rika ızhar edilen arzuya'en ziyade kendi teklifinin uy - gun olduğunu iddia ediyordu. Muhtelif teklifleri bir nok- tada birleştirmenin imkânı olmayınca kasa yapmak da mümkün değildi. O zaman müessesenin İNAN, : İSTER ouhittin Big en AN, ISTER sahibi inşaiyı buldu. Arzu! telgrafla haber alır almaz. tayyare ida. Tesine müracaat ederek derhal yola çık. mış ve oğlunun yanına varmıştır. İNANMA! &te tem selâhiyet sahibi bir mühendis m fenne ne kadar uygun gelebileceğini ondan anladı. Şartnameyi ona yaptırttı. Ve o şartname" yi münakasaya koydu. Fen adamlarımızın, gittikçe çoğalmakta olduğunu biliyoruz. İçlerinde istik- hattâ deniz inşaiyeciliğinde de bal için büyük vâdler taşıyanlar bulunduğunu da gurur- da sipariş hatası aralarında müna - ISTER la işitiyoruz. Fakat unutmıyalım ki henüz başlangıç nok- tasındayız ve hatıras; henüz unutulmamış olan şu meş- hur Etrüsk vapurunda görülen ârızaların bir kısmı ya” pan müessesenin hatasından doğmuş İse, bir kısmının olduğu söylenmiştir. Binaenaleyh biz bu vaziyette yeni siparişlere aid fen- ni şarinamelerin bir garblı inşaiyeciye hazırlatılıp ko- misyondan bilâhare geçirilmesinin faydah olacağına ina- nıyoruz. Ey okuyucu sen: INANMA! İ tip evvelden yoktu, yeni türe. di. Yeni türediği içindir ki, tü. redi bir zümreden olduğunu her halile, her vatrile belli ediyor. O tip, mağaza sahibi kın bir yerde bir sandalya, caklarını müşterilerin girdiği tarafa doğ. ru uzatır ve altın kösteğinin bir ucunu çevire çevire mağazaya giren kadın er. ikek müşterileri küçük gördüğünü beli İeden bakışlarile tepöden tırnağa kadar süzer, z Mağazaya giren çok iyi giyinmiş, ve İbalinden yüksek bir aileye mensub bir sadandır. O, bunu anlar amma mağazanın ahibi olmanın kendine verdiği imtiyaza güvenerek oturuş şekiini değiştirmez. Mağazaya giren memlekette büyük mbuli sahibi bir erkektir. Onun böyle İolduğu halinden anlaşıldığı gibi esasen mağaza sehibince de malâmdur. Fakat Mağaza sahibi gene mağaza sahibi olma. nin kefidine verdiği imtiyaza güvenerek oturuş şeklini değiştirmez. Mağazaya girenler tezgâhlara soku. Vürlar, Bir kadın şunü ister. Bir erkek bunü ister. Kadina hizmet eden tezgâh. tar kadının istediğini, erkeğe hizmet e. den erkeğin istediğini çıkarırlar. Tez. gühtar ve müşteriler konuşuyorlardır: — Bundan daha iyisi yok mu? — Var, çıkarayım. — Ben bunun biraz daha ufağım isti, yordum, hem rengi daha açık olsun! Mağaza sahibinin aklina © aralık kim bilir ne gelmiştir ki.. bozuk fransızcösile bağırır. Onun dediğini aynen burada tekrarlamamak için türkçeye tercüme e. , deceğim: | — Matmazel Raşel buraya gelin. Kadın müşteriye hizmet eden genç kız, orada bulunan büfün insanlardan üstün eddedilen mağaza sahibinin emri. Bİ bir saniye geciktirmeden yerine geti, rebilmek için olduğu yerden fırlar, gi. der. Mağaza sahibi ona bir şeyler söyler. Mağara sahibinin sözü Üç dakikadan ye. rım saste kadar uzayabilir. Satıcı kızın bizmet ettiği müştsri bu müddet zarfın. da tezgâh karşısında beklemek mecburi. yetindedir. Müşteri sikılebilir. — Daha ne kadar bekliyeceğim? Diyebilir, Bunu mağaza sahibi de du. yar. Müşterinin bulunduğu tarafa doğru eksi aksi baktıktan ve tezgühtar kıza bir kaç kelime deha söyledikten sonra be. şile: — Şu karın ağrısı ne istiyor, bak! Demek ister gibi bir hareke: vapar, Kız, tezgâha döndüğü zaman kendisini beklettiği için sinirlenmiş olan müşteri, yi iskât edecek cevabı verir: — Mağaza sahibi çağırmıştı. Bu.eefer de mağaza sahibinin aklına Öbür tezgâhtarı çağırmak gelmiştir: — Mösyö Jozef! — Mösyöl © Müşterinin aldığı eşyanın fişini yazan tergâhtar fişi yarıda bırakıp koşar.. işi yoksa müşteri onun dönmesini beklesin! Evet bu tip bizde yeni türemiştir ve muhakkak ki yalnız bizde vardır. **k 'Tramvaydan başını çıkaran bir adam lekirik direğine çarptı Kadıköyünde oturan Etem adında bi- ri, tramvayla giderken başını pencere- İden dışarı çıkarmış ve başı elektrik direğine çarparak yaralanmıştır. | Etem berayi tedavi Nümüne hasta- nesine kaldırılmıştır. TAKVİM TEMMUZ (|