BL — ” e O ri 1£ N “ İİ” 27 iğ. b 2/6 Tec harem dairesine koşuştukları hel - 5 imdi bu top ağaçlığın içinde bulu” n kızlardan hiç biri, dışarı çıkmı - sardı. Ve daha hâlâ, birbirlerine ses- h oi oradan oraya koşuşuyorlardı. n. ların bu hareketi, Hayreddin ağa- Yi İeha halde öfkelendirdi.. Emre ve he itaat etmemek, onun nazarımda büyük bir cinayeti. Onun İl i için kendisi bizzat ağaçlığın m kadar geldi. Kalın ve siyah hik, ları arasından köpükler saçıla - X radaki haremağalarına: — Ne kepazelik bu?. Tez. varın. Şu felere söyleyin. çağırışmasınlar. f İrtnen, çikip hareme gitsinler... Alim Mah hepsini korbaçtan geçiririm. ie 8 emir verdi. Bü emrin dehşeti karşısında kalan aremağaları ân derhal kapıdan içeri lar. Onlar da, o sık ağaçlığın ara- koşmıya ve rastgeldikleri kıza: Ağa efendi köpürüyor.. daha ne 1, sunuz”. Tez hareme... | Diye bağırmıya başladılar. Jar, korkularından haremağaları- ellerine sarılıyorlar: İ Bir Aman, lala. dönüp dolaşıyoruz İİ türlü, dışarı çıkacak yolu bula - “OYoruz... Tez, bizi al çıkar. lardı. ğ, Harem ağaları da şaşırmışlardı.... Se- > adımda bir, yılan gibi kıvrılan.. İğ kıvrıntının ortasında açılan baş” e bit yel ile birbirine karışan bu do - çlı yollardan çıkmıya imkân bu- vorlardı. i İ, Kizlar ve haremağaları, dönüp dola- rlar.. hepsi de. bu top ağaçlığın | zindeki küçük meydanda birbir” karşılaşıyorlardı. Artık, kahkahalar susmuştu. Şizndiz — Bu. ne işdir?. Sakın bu kâfir. bize Sihir etmesin: Diye, şikâyet ve feryadları işitili - a. , a 2disah ile sultanlar, ayağa kalkmış» İç kameriyenin kenarmdaki mermer ortağa dayanmışlar.. kızların bu e hallerine katıla katıla gülmiye amışlardı. Hatice çultan, sesleniyordu: e Kızlar!.. Ne feryadı fezâ edersiniz? llar, görünüp dürür. Varm, çıkın... Kizlar, hep bir ağızdan cevab veri - ardı — Sultanım!. Nereden dalsak, gene ya çıkarız... sihirbaz eline düştük. 'İ, Vaziyet o kadar tuhaf idi ki, padisah ciddiyeti bir tarafa bırakarak katı- katıla gülüyor: hg Kizlar. frenk san'atkârının ağına tuldular... Meğer sır, bu imiş. iye. söyleniyordu. Hayreddin ağa. o kadar hiddetlen - işti Ki, artık dayanamadı. Nihayet o ti, içeri daldı: — Sizi, hınzır, kırmızı kulaklılart.. «mir dinlemiyor musunuz? Hadi, eme... Diye, bağırarak, elindeki altın saplı ile kızları kövalamıya başladı. N te karışık yollara dalar da'mez. yi şaşaladı. Kızları, sürüp dışarı Çi” Tacak yol bulamadı: /> Allah. Allah... Sakın bu hmzır ine” olmasın!. Burada vie hn yn olduğu yer- |, Vaziyet, artık en meraklı bir safha- girmişti. Padişah ile sultanlar; Mei acib haldir?. ER çıkılmaz., lan, guru da biz görelim. İnek beri yide (Lâbrentle | istediler. Fakat, kızlara gülünç endişesile bu fikirden vazgeç - İk, Ancak. Melling'in bu san'atli ağı 1 Süşenleri kurtarmak için teşebbüs - » Siriştiler. i tice sultan. burada da zekâsmi , erdi... Haremden, uzun bir ip ge çi Bu ipin bir ucunu kapıda bir emağasınm eline verdi. Diğer bir “emağam da. ipin yumağını sağarak di si İhçenin diğer taraflarında olan kız-Jiçeri girdi. | Rastgeldiği kıza: — Bu ipi takib et, Sakın başka yola sapma. Diye, ipin istikametine sevketti ... Ancak bu vasıta ile, kızlar birer birer kurtulabildi. Gerek Padişah ve gerek Hatice Sul- tan, Mellingin vücude getirdiği bu yük sek san'at eserini büyük bir takdir ik karşıladılar. San'atkâra (o ihsanlar ve hediyeler yolladılar. Artik o günden itibaren saravın en büyük eğlencesini, bu labrenet teşkil etti. Hattâ Padişah Üçüncü Selim bile Topkapı Sarayının Kasvetli muhitinde ! sıkıldığı zaman buraya geldi. Levlâk - ların ve Akasya salkımlarının arasın - da cıvıldaşan kızların seslerini dinliye- rek, hoş zamanlar geçirdi. 3 üncü Selimin iki düşüncesi Çok tabiidir ki. bu (labrenef) mese- lesi de, sarayın haricine taşmakta ge- eikmedi. Köse Musa Paşanın konağında top - lanan müfsidler, şimdi ellerine yeni bir dedikodu sermavesi meçirmişlerdi. Avgır İmam, dört karısının nikâhı ve talâkı üzerine veminler ettikten so — Aman efendim. aman... Soravı Sultanide. rezalete haddü nâvan vok - muş... Aksam oldu mu, kızları bua” Baçlığa kovuveriyorlarmış. Ondan son- HATİCE SULTAN çi AYA ddüd ve ıslahat yolu ZİYA PAKLIR rını da, sabveriyorlarmış. Kızlar, ka - panın elinde kalıyorlarmış. Her ağacın dibinde. hâşâ huzurunuzdan, söyleme - ye teeddüb edilen hayasızlıklar cere - yan ediyormuş... Padişahı devran ise bu kepazelikleri katıla katla sevredi - yormuş, Diye, bin bir yalan söylüyor.. reza - letin, hayasızlığın o ve kepazeliğin en büyüğünü 'Jzat irtikâb etmekten çe- kinmiyordu. Halbuki o sıralarda Padişah Üçüncü Selim, iki mühim düşünceden göz âça- câk halde değildi. Topkapı Sarayının loş ve kuytu odalarında. bu düşünce ” ler altında bunalan Padişah, hayatını biraz da hoşca geçirmek için, hemşire- sinin sarayına can attığı günlerde bile, kafası gene bu iki düşünce ile işliyor. hattâ bu meseleler etrafımda, hemşire- si Hatice Sultan ile dahi müzakereler- de bulunuyordu. Bu iki düşüncenin esasına gelince. Artık iteceddüd ve ıslahat) yolu ü - zerinde büyük adımlarla yürümeğe ka- rar vermiş olan Padişah, bu yolun üze- rinde basıca iki ensel görüyor.. bunlar ıslah edi'medikçe hiç bir (terekki ve tecsddüde imkân olmadığını tamami- le idrak ediyordu. (Arkası var) ra, saravin baltacılarını ve bostancıls- Mobilya Yaptırılacak Ankara Dil ve T-“ih - Co'rafyı fakültesi direktörlüğünden AA — Fakültenin yeni binası için yaptırılscak muhtelif cinste mobilya münakasaya konulmuştur. zarf usul kapalı B — Muhsmmen bedel 50.017 lira 76 kuruştur. C — İstekliler fenni şariname ve resimleri almak için. Ankara, mektebler mubesebeciliğine 25 lira yatıracıklar ve slacekları makbuzla fakülte hesap memurluğuna müracaat edeceklerdir. Çç— © 15 muvakkat teminat bedeli 3780 lira 33 kuruştur. D-— İhale 27/7/9389 Perşembe günü saat 15 de Ankara mektebler muhasebeci. liğinde yapılacaktır. Teklif mektublarının ihaleden bir saat evveline kadar mezkür muhasebecilik veznesine teslim edilmiş bulunması lâzımdır. Maarif Maarif Vekiliği neşriyat müdürlüğü murluğu, münhaldir. Azami kadr ücreti murun en âz örtü ticaret mektebi tahsili (2582) (5089) Veki"'iğinden ködrosunda «Depolar hesab kontrol me. £ kırk liradır. Bu işe & nüş, askerlik hizmetini yaşi kırkı geçmemiş olması şarttır. Talibler arasında yapılacak müsabakada ka » zandcak namzede 3659 sayılı kanun hükümleri dairesinde ta) ve hizmet du. rumlarına göre ücret verilecektir. Müsabaka sonunda seçilen memur evvelâ en az altı ay namzeğ olarak çalışacaktır. Taliblerin müsbit evrak ve fotoğrafları ilisik birer istida ile birlikte 207VIW 1939 Perşembe günü akşamına kadar Vekilliğimiz neşriyat müdü caat etmeleri lâzımdır. Müracaat sahiblerinin, müsabakaya iştirak etmek üzere 24711/1939 Pazartesi günü saal or da Vekilliğimiz neşriyat müdürlüğünde bulunmaları rica olunur. 429031 «5139» İstanbul Belediyesi İstanbul Elektrik, Tramvay ve Tünel İşletmeleri Umum Müdürlüğünden: Tramvay hareket müstahdemleri için 150 metre kışlık elbiselik ve 760 metro paltoluk kumaş satın #lınacaklır. Alâkadarların tekliflerini 24 Temmuz 1929 Pazarlı kapalı zarlla ve « Tramvay kısmı » kaydile Umum meleri lüzumu ilân olunur. Bu işe ald şartname Metro hanının 4 ünen kal dairesinden parasız olarak alınsbilir. Eskişehir vilâyetinden Sarıköy - Mihalıççık yolunun 4 -- 400 — sında 11708,27'lira keşif bedelli yeni şose inşası hine müsadif Pazörtesi günü saat 15 şe leşi günü saat 12 ye kadar Müdürlüğümüze gönder. lında tramvay levazım «5108» 13 4 293 ncü kilometreleri ara. 1/1/939 tarihinden 24/7/939 tari. kadar kapalı zarf usülile eksiltmeye ko. nulmuştur. Eksiltme vilâyet Dâimi Encümeninde yapılacaktır. Muvakkat teminat 878.12 liradır. Bu işe ald evrak, grafik, #afsilât ve susi fenni şartname eksii her zaman Nafia Mü hülâsa keşifleri silsilei fiat bordrosu, hu. me şartnamesi ve mukavele projesinden ibaret olup düğünde görülebilir. İsteklilerin #ale tarihinden en az sekiz gün evvel wilâyete müracaatla ala. cakları ehliyetname senesi içinde Ticaret Odası eklemeleri şarttır. Mektublar ihale sa: riyase iar iadeli taahhüğdlü ve mühür mumu Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. dine makbuz mukabilinde tevdi edilecektir. Pista vesikşsını teklif mektublarına atinden en âz bir saat evveline kadar Daimi Ercümen ile gönderilecek mektub. ile mühürlü olacaktır. (4730) Türkçeye çeviren: Sül Belgrad müst 16 ncı asırda İstanbula gelen Bohemyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 8 HÜLE ahkem mevkii 21 İlkteşrin — Bugün Tunanın sağ sahilinde ve içinde #ki ortodoks ve bir de katolik kilisesi bulunan ve oldukça büyük olan Karlovitz kasabası önünden geçtik. Tunanın sol sahilinde güzel bir kasaba olduğu söylenen Tytel'i gördük. Bunun yukarısında, yüksekçe bir sırt üzerinde bir şatonun yükselmekte bu- lunduğunu müşahede eyledik. Bundan sonra mürtefi bir mahalde bulunan ve fakat bugün yıkılmış duvarlardan ve yağmurlarla yıkılmıya yüz tutmuş bir takım eski kulelerden başka bir şey kalmamış olan bir kalenin biraz öte - sinde Selemek kasabası önünden geç- tik. Bu kasaba bir duvarla çevrilmiş ve bu duvar birçok kulelerle takviye edilmiş ise de kulelerden bazıları bu- gün yıkılmış bulunmaktadır. Bu kasa- banın karşısında, yani Tuna nehrinin so) sahilinde. Transilvanya ve Maca - ristandan geçerek akıp gelmekte olan Tisa veya Theis ırmağı Tunaya kavuş- maktadır. Ayın 22 inci günü sabahı. Tunanın sağ sahilindeki Semen kasabasını terk ederek gemilerimizi harekete geçirdik ve bir müddet sonra da Tisa ve Drava nehirlerinin Tunaya karıstıöı sahilin mukabil kıyısında Belgrad şehrini gör- dük. Belgrad şehri; Sava nehrinin Tuna” ya döküldüğü yerde ve bu ırmağın Sa- hillerinde bulunmaktadır. İste burada, nehre doğru İlerlemiş bir kara parçasının son köşesinde, eski stilde inşa edilmiş iki duvar ve birçok kwelerle ve yukarıda adlarını yazdı kım nehirlerle çevrilmiş bulunan eski şehir vardı. Sehrin karaya bitişik o'an tarafından oldukça yüksek bir tepe Ü- zerinde kesme ve yontma taşlarla ya - pılmış kuleleri havi metin bir istihkâm bulunmaktadır. Şehrin ön tarafında bireök evler ve büvük bir varoş mev - cuttur ki burada Türk, Rum, Yahudi, Macar, Dalmaçyalı, Transilvanyali ve sair milletlere mensub halk oturmakta” dir. Hakikaten, aşağı yukarı, bülün Os - menl: diyarındaki şehirlerin veya ka- sabaların varoşları asl şehir veya ka- sahalardan daha büyüktürler. Bunlarm Her ikisi ilk bakışta insana büyük bir şehir hissi verirler. Bu kasabada has- saten görülmiye değer bir şey yoktur. Yalnız üzeri kurşunlu bir kapalı çarşısı vardır. Bu çarşıda tacirler eşyaların muhafsza ederler ve satışa çıkarırlar. Bu bina murabba şekilde olup altlı ve üstlü kemerli galeriler ve bunların için- de dükkânlar odalar #mevcuttur. Çarşı” nın orlası güzel meydândır. Bu meyda- nir tam ortasında da bir havuz vardır. Havuzun içindeki yuvarlak bir taştan su fışkırmaktadır. Bu taşın üzerinde lâtince şu yazılar işlenmiştir: Oui erediderit et baptizalus fuerit salvus erit. Anno 1538.» Yani: «Mümin olan ve vaftiz edilmiş bulunan kimse selâmete erer.» Bu şehirde başkaca hüsusi bir ev var dir ki bunun içinde Hiristiyan tutsak « lar satılırlar. Burada Hiristiyan tacir * lerin maâbedleri yoktur fakat katolik - ler ibadetlerini bir evde yaparlar ve a- ralarında para tophyarak bir papas is- tihdam ederler. Burada hepimize kaleyi gezmek mü- saadesi verilmemişti. Fakat elçi efen * dimize gösterilen sempati dolayısile ve verdiğimiz ufak tefek hediylerle elçi - nin, amcası oğlunun, benim ve bir de çavuşumuzun gezmesine müsaade edil di. Bu suretle biz de Kale büreları üze- rinde bir çok topların tabiye edilmiş, ateşe müheyya olduklarını gördük. Bu- nunla beraber bu görüşümüz sathi bir müşahede olmaktan ileri geçmiş de - gildi. Zira daha mufassal gezmemize İmüsaadekâr olmamışlardı. Şu kadar ki yan müstahkem bir mevki olduğu ka- naatine vardık. Dedelerimizin zamanını şöyle bir şündük: İşte onların amin ar bu şehir ve bu kale, en evvel, şüphesiz kuvvetli ve kudretli bir ordunun ba - şında bulunan ikinci Sultan Murad ve sonra bunun oğlu ve | İstanbul Fatihi Sultan Mehmed taraflarından hücuma uğramışsa da o zamanlar gerek Macar- ların ve gerek haçlı kuvvetlerin bura” sını iyi müdafaa (etmiş bulunmaları (1); barbar milletlerin bu fki teşebbü- isünü de kırmış ve akamete uğratmış - tır. Fakat 1520 yılında Sultan Süley - man Osmanlı İmparatorluğu ( tahtına çıkması akabinde büyük bir ordu ile bü işehri ve kaleyi muhasara etmiştir. (Arkası var) (1) Belgrad 1447-43 de ikinci Sultan Mu » rad zamanmda Uranuş oğlu AM bey tarafın» dan altı ay muhasara edilmiştir. Fakat mif- dafiler içinde bulunan bâaşrahip Zowan'ın gayreti ve Jan Hunyad kumandasında, Os « manli ordulurına karşı mukabil taarruza ge- çen haçlı kuvvetlerin muvaffakiyetleri üze » rine muhasarayı ref'etmek mecburiyeti hi“ sl olmuştur, 1456 da tekrar bu kale —bu de- fa Patih Sultan Mehmedin— hücumuna uğ- tadı, kale muhasara edildi. Pakat mevkiin ehemmiyetini takdir eden haçlı kuvvetler son gayretlerini sarfediyorlardı, Hunyad imdada yetişmekte gecikmedi. Fatihin bizzat içinde bulunduğu kanlı çarpışmalardan sonra, İ - Xinci defa olarak, muhasaradan vazgeçildi, Bu ikinci rle'atten sonra aradan tam altmış İdört yıl geçti, Padişah Kanuni Sultan Süley- mandı. 1521 senesinde Belgradı almak azmi- e İstanbuldan çıktı, 27 Temmuzda Belgrad önüne vardı. Kale bir aydanberi abluka e - dilmiş bulunuyordu. Kanuni gelir gelmez ab- Juka muhasaraya çevrildi ve 29 Ağustes-1521 de kale Kanuni Sultan Süleymanın satveti- ne boyun eğdi, teslim oldu Mütercim Bir doktorun günlük > notlarından Gece sık sık İdrara kalkanlar Sik sık idrar etmek denilince mubak- kak böbrek ve mesane ve proslatı dü - şünmek lızımdır. Daha siyade mesane Uthabları ve prostat iltihabları ve pros- tat büyüklüğü vak'alarında sık sik İdrar ötmek halleri görülür ve ayni zamanda bu idrar etmeler #stırablı ve yanarak vu- kua gelir, Hastaların küçük karınlarında ve makad taraflarmda idrar (ederken veyahud idrardan sonra veca hisleri hâ- wi olur. Bir de umumi yaziyeilerde idrar adedi urtar; fakat bu tebevvül Iztırabsız vaki olur. Meselâ şeker hastalığında oldu Halitabilde yirmi dört saatte bir insan 1200 - 1250 gtam mikdarında idrar çıka - rır. Bu normaldir. Kışın bu miktar biraz artar, yazın bilâkis azalır; çünkü yazın terleriz ve bu suretle müyazene hasıl o » larak idrarın mikdarı azalır ve bunda bir Bu hastalıkta Oildrar mikdarı artar iki buçuk litreden beş İltreye daha siyade mikdara da baliğ olabilir, Tansiyonu yüksek olanlarda da bilhassa geceleri artmak üzere idrar çoğalır, Ve ak sık uykuları inkıtaa uğrar. Gerek şe- ker hastalığı ve gerekse diğer ârızalar ol- sun süratli bir idrar tahlilini ve kan tah- Wini istileam eder. Böylece sebeb anla şıldıktan #onra tedaviye geçilir. Her ikisi de önü alınmaz hastalık değildir. Yalnız devamli ve sebatlı perhiz ile ve müdaya- ta tabbiye ve sıhhiye lâzımdır, ukabelesiz kalabilir. İbuvasının teshiri pek öyle kolây olmı-|Ne