bd © 12 Sayfa Temmuz 15 “Son Posta, nn Hikâyesi BIR NUMARALI DUŞMAN Hatice Hatib Babasıriın ölümünden sonra bütün işi Yocehym idare ediyordu. Bütün gün bir &n bile istirahati yoktu. Küçük bir örgü fabrikaları vardı. Gene masasının başın. da uğraşırken Minvlel ayağının ucuna ba sarak ona yaklaştı. — Rohce ve Boussard mağazalarından yeni siparişler aldım. — İyi. Fakat bunlar bana kâfi değil. Ben, Galeries Lyonnsıseim siparişlerini bekliyorum. Henüz bir haber yok. Yocehym memnun değildi. Çünkü ra. kib bir ticarethane vardı ki babasının ö. Tümündenberi onlara dehşetli bir reka. bet yapmakta idi, Bu küçük şehirde böy- ie bir rekabte tahammü' etmek pek zor. Gu. Allaha şükür ki kendisine yardım için Minviel vardı. O sadık ve gözü açık bir adamdı. Babası ölürken, Yocehyme* — Kızım, demişti, Sana Minveli bıra. kıyorum. O işleri benim kadar bilir. Yocehym babasının sözlerini hiç u » nutmamıştı Bütün işi Minviele bırak . Mak ta istemiyordu. Kendi işlerile bizzat meşgul olmak daha doğru olacaktı. İşte bu yüzden artık onun için eğlence ha . yatı kalmamıştı. Ne piyanosuna devam edebiliyor, ne spor yapabiliyordu. Yocehym ileride Minvisl ile evlene - ceğini pekâlâ biliyordu. Ticarethanenin bütün işlerine vâkıf olau bu çalışkan a. damın kocası olması pek tabil idi. Ayni menfaat ve alâka onları birbirine vakın tutuyordu. Rakib ticarethane ile başa çı. kabilmek! Hep, hunun için uğraşmakta idiler. Yocehyme haya'perver bir genç kız değildi. Masanın başında bütün gün - lerini hesabla geçirirken, parlak bir deli, kanlırın kendisine Aşık olacağını, onunla evleneceğini aklına bile ogetirmiyordu. İstikbali Mirvieldi. O, bu fikre alışmıştı. Minvicl rakfbleri olan baba ve oğul Deschizcauxların pek tehlikeli oldukla, rımı biliyordu. Onlar zarar derek olma. dık bir fiatla mallarını satmakta idiler, Böyle bir rekabetin önüne geçmek he. men hemen imkânsız gibi idi. Minviel genç kıza: Çeviren : — O halde ne yapalım matmazel, — Mukavemet etmeğe uğraşacağız. * Yocehym rakiblerinden nefret ettiği halde onlarla meşgul olmaktan da geri kalmıyordu. Onların tarzı hayatlarını bi. liyordu. Genç Deschizesuxnun bütün balolarda, tertib heyetinde olduğunu, klüpte her Pazar tenis oynadığını bili yordu. Bu genç adam bütün manasile züppe ve kendini beğenmiş bir şeydi! Her halde, şimdi genç kızın yanında, def. terleri karıştıran, Minvielin onun hak - kında düşündükleri bu idi. Minviel şüp. hesiz ki genç kıza âşıktı, küçük şebrin en parlak gençlerinden biri olan o züppe Deschizeauxyu kıskanması pek tabii id — Bir parçacık bile ciddiyeti yok, matmazel, diyordu. Öyle züppe bir şey ki,.. Ben hayret ediyorum... Babasına işlerinde nasıl yardım edebiliyor diye... Yocehyari onu dinlerken yan gözle ken. disine bakıyordu. Müstakbel kocasının İpek cazibeli bir şey olmadığı muhakkak. İt. Upuzun bir yüzü, sevimsiz ve kirmi. zı gözleri vardı. Genç kız ona cesaretle bakıyor ve kendi kendine: — Canım, pek te o kadar fena değil, diyordu. Pekâlâ sevimli de... Biraz daha güzelce olsaydı sanki ne olurdu!., Birden genç bir işçi kızı odaya gire - rek: — Mösyö Desehizesux Matmazel ile görüşmeğe gelmiş! Dedi. Minviel; — Ne? Diyerek elinden defteri düşürmüştü. Genç kiz heyecanından sarararak yerin. den kalkmıştı. — Acaba bizden ne fstemeğe geldi?.. Pekâlâ. kendisini kabul edeceğim. Min. viel bizi yalnız bırakınız. Düşman delikanlı şimdi odada idi. Genç kızın karşısında nezaketle eğildi. Gözel bir genedi. — Benli mazur görünüz matmazel, de. di. Sizi zahatsız ettiğime müteessifim, fa. kat sizinle görüşmekliğim hem sizin, — Bu oyunla nihayet kendi kendile . rini mahvedecekler. — Bizi de berabr mahvediyorlar. — Babanızın da İstanbula geleceği- ni duydum. — Evet beni götürmek için gelecek.. Ben eniştemle hâlam kadar uzun müd- det Adada kalmıyacağım. — Ne zaman gideceksiniz? — Onon beş gün sonra. bir aydır İstanbuldayım. — Buradaki günler size çok uzun mu geldi? — Uzun demek doğru değil fakat ar tık eve dönmeği istiyorum. o Ben otel hayatını, bu şık hayatı, bu fıyakalı sey | ieri.. Ağzından gene münasebetsiz bir ke- lime çıktığı için. eniştesi o duydu mu duymadı mı diye onun tarafına bir yan göz fırlattı ve sözüne devam etti: — ... Sevmiyorum.. bunlara ışına - mıyorum. — Siz ne seversiniz? — Muntazam hayat severim. Munta- zam hattâ biraz yeknasak bir hayat ho- şuma gider. Hergün ayni şeyleri ayni $satlerde yapmak... Ben asker kızıyım. Disiplinli. muntazam, bir kelime ile sade ve askeri (bir hayata alışığım... Bütün burada yapılan şeyleri lüzum suz görüyorum... Her sabah ayni saat- te babamla ata binmesini, her akşam ayni saatte annemle müzik yapmasını severim. Arkadaşlarım için, ev işi için, mutfak, ve tenis için muayyen saatle- rim vardır. Ben programsız yaşaya - mam... — Ava çıkmasını sever misiniz? — Hayır hiç sevmem. . Balo.. eğlence... — Hayır! Demin söyledim ya.. ben böyle şeyleri manasız buluyorum. — Amma halazadeleriniz pek sevi - yorlar... — Benim de bu gibi şeyleri sevmem için bu bir sebeb değil.. (Onlarla ben ayr ayrı ve bambaşka şartlar içinde yetiştirildik. — Kır hayatını sever misiniz? hem de bizim için faydah olacağından eminim. — Ne söylemek istiyorsanız çabuk söy. verim... İstanbulun civarı ne kadar gü - zel... Babamla taş « Falarda dolaştığımız Zamanlar daima İs - tanbula hasret çe - kerim. Hele bura - dan ilk tim. Hergün sokak - larda oturup İstan il diye ağlamak istiyordum. — Bu gidişinizde İstanbul da sizin ar” kanızdan ağlayacak Emine hanım... — İstanbul vefa - sızdır. Kimsenin ar « kasından ağlamaz... Hem burada bir tek arkadaş ve dost bi- le bırgkmiyorum. Arkamdan kim ağ - lar? Hem şimdi ben de ağlamıyorum... Artık taşraya alıştım... İstanbulu arı - yorum amma. İstanbul için ağlamıyo - beni #cide bir Ankaraya götürüyor. O- rada teyzem var. — Evlenmeğe niyetiniz var mt Emi- ne hanım? — İşte bu da bir susl... Evet evlen - meğe niyetim var. oçünkü çocuklara bayılırım. fakat taşralarda dolaşan bir kız olduğum için belki de vaktim geçe cek evlenemiyeceğim. O zamanda a - man niye evlenmedim diye üzülmiye - — Severim.. fakat İstanbulu da se *İceğime emin olabilirsiniz. leyiniz mösyö. Çok meşgulüm. Vaktim yok. — Benim de vaktim yok matmazel, İş. te, ne zamandanberi size bir şey teklif etmek istiyordum. Anlaşmak teklifi! Düşmanlığa ve rekabete ne hacet?! Eğer istiyeg€k olursanız ticarethanelerimiz birleşir, ve böylece daha kuvvetli olu - ruz, — Mösyö bu hususta daha fazla ko . nuşmak istmiyorum. — Matmazel, cenkle bir şey kazana - mayız, geçmiş günleri unutalım, ve be- raberce çalışmağa başlıyalım. — Buna imkân yoktur. Delikanlı dişlerinin güzelliğini gösteren bir gülüşle güldü. — "Ticarethanenizin iflâs ettiğini iste. miyorum matmazel, — Mösyö.rica ederim bu bahsi keselim, hiç bir zaman babamın izinden ayrılmak istemem. O böyle bir şeye kat'iyen razı olmazdı. — Matmazel, iş hayatında hassasiyet »öslermek doğru değildir. Benim bu tek. Mim sırf sizin iyiliğiniz içindir. Bu gi. dişl muksvemet edemiyeceksiniz. Cesa » ret ve melanetinizin hayranıyım. Emin olunuz küçük bir şehirde herkes birbiri. ni pek iyi tanır. Yocehym gene adamı dinliyordu. ©, kendisini bu işe kandırmak için uzun W. zun söylüyordu. Sözleri makul ve doğru idi. Fakat acaba bu sözlerin ve bu tekli. fin makul olması mi, yoksa delikanlınm kendi cazibesi mi genç kıza tesir ediyor. du. Yocehymi, bu uyuşmağa biraz aklı yatmış gibi gören genç adama: — Eğer müsaade ederseniz, yakında gene gelip sizi ziyaret edeyim, dedi, O zamana kadar daha ıyi düşünürsünüz. Sorıra da size daha başka bir şey söyliye. yim, bu geçirdiğiniz havat hiç iyi değiL dir, Kendinizi dehşetli surette yoruyor, hiç hava almıyor, hiç eğlenmiyorsunuz. Bu yaşta bu kadar ciddi ve kapalı bir hayat yaşanamaz. Bu Pazar tenise geli niz matmazel, Sizi orada görecek olur sam fevkalâde memnun olacağım. — Bilmem ki... Belki gelirim... Dü. şöneyim! Vaktim olursa... iyice «SON POSTA» XIN TEFRİKASI: 16 &minenin Sev Nakleden: Hatice Hatib ğe taraftarsınız?. — Her genç kız evlenmek ister. Ak - | hiş sıcaktı. Derecel sini söyliyenler, koca (o bulmamaktan |otuz beşin üstünde idi. korkan ve sonunda, artık bunun türk- rum. Sonra da ben sıkılırsa Babam |çede başka türlü ifade etmesini bilmi-| Tezcan konuşmağa başladı: yorum.. eniştem de duyarsa duysun.. Evet ne diyordum; sonunda evde ka - lınca. ekşimemiş olmak için, böyle ko- 'Tam bu sırada Fikri Ertekin bey kalk | yorsunuz değil mi? Biraz şişmanım ga- nuşuyorlar. mıştı. Salondan çıkıyordu. Genç kıza: RI — Affedersiniz! Diyen Osman Tezcan onun arkasın « — Biliyorum, biliyorum. Ayı gibi - dan yetişti ve ona: — Sizinle husust surette konuşmak İgibi insanlara, ince belli, geniş omuzlu Preventorlium - Sanatorium Eksiltmeye konan maddenin pe Kesilmiş kuru 250000 ? © meşe ve gürgen odunu Meşe mangal kömür Gazhane koku Yerli kriple Direktörlüğünden Miktarı Tahmin olu- Tutarı ilk Teminat Eksiltmenin kilo nan yapılacağı Lira Keş Lira Kış Lira Keş Gün smat şekli (250 kilosu) 27 ) ) ) 236 25 17.7.989 14 Açık 10 000 4 ) ) Tonu Tonu 30 19 © 680 ) 641 65 17.7.9399 14.30 1560 16 © 276 ) kapalı | — Kurumumuzun 1989 mali yılı ihtiyacı olan odun ve kömür hazırlanan şart. nameleri mucibince şekil, gün ve saatleri yukarıda gösterildiği şekilde ek. siltmeye konulmuştur. 2 — Eksilime İstanbulda Cağaloğlunda Yüksek Mektebler Muhasibliği bina. sında toplanacak komisyonda yapılacaktır. 3 — İstekliler 1939 yılına aid Ticaret Odası vesikası ve yine 1938 veya 1999 yılına aid ruhsat ünvan tezkerelerini ibraz edeceklerdir. 4 — Kapalı zarf usulile yapılacak eksiltme için isteklilerin teklif mektublarını 2490 sayılı kanun hükümleri dairesinde istenilen vesikalarla birlik muay. yen saatten bir saat evvel makbuz mukabilinde komisyon reisliğine ver. meleri, 5 — Yukarda yazılı maddeleri vermek istiyemlerin yukarıda gösterilen saat. ten bir saat evveline kadar muvakkat teminatlarını Yüksek Mektebler Muhasipliğine yatırmaları ve şartnameleri görmek istiyenlerin de hergün müessese idaresine baş vurmaları, (41732) Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Levazım Âmirliği Satınalma Komisyonundan 1 — Deniz vasıtaları için satın alınacak 500 ton lavamarın kömürünün 51/7/ 939 Pazartesi günü sâat 15 de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır. 2 — Şartnamesi ve evsafı komisyondadır. Görülebilir. 3 — Tahmini tutarı 6100 lira ve ilk teminatı da 458 liradır. 4 — İsteklilerin o gün eksiltme saatinden bir saat evveline kadar 2490 sayılı kanunun tarifi veçhile bazırlıyacakarı teklif mektublarını Galata rıhtım cad. desinde Veli Alemdar hanının 2 nci katındaki komisyona vermeleri. (5165) Belediye Sular İdaresinden: Açık pazarlık ilânı İdaremiz müstahdemini için cem'an Ili çift ayakkabı. İdaremiz müstahdemini için cem'an 24 çift çizme Yukarıda cins ve mikları gösterilen ayakkabı ve çizmeler için 12 Temmuz 939 Çarşamba günü idaremizde açık pazarlık yapılmışsa da matlüb evsafta talib mr etmediğinden ihsle tehir edilmiştir. Taliblerin bu işe dair tanzim edilmiş olup idüremiz levazım servisinden parasız olarak verilen şartnameye harfiyen uygun olarak açık pazarlık günü olan 31/Temmuz/939 Pazartesi günü saat 19 de idaremizde müteşekkil komisyona müracaatları, Desahizemix gittikten sonra Minviel sİodaya girdi: (5236) Minviel dah amalümat almak için 15. rar etmek istemedi. Bu güzel yüzlü de - — Ey ne olmuş matmazel? Ne haber? | likanlının Yocehym ile görüşmesi ken. Ne istiyor? — Hiç. Mühim bir şey değil Bir teklif ten ibaret... Mi ee vere isi gil di istikbali için iyi bir şey olmadığını iyi. ce hissediyordu. İçini çekerek tekrar det terlerini karıştırmağa başladı. atlet tipli. adamları tercih ederler... E* vet evet maalesef bu böyle. Osman Tezcan bir domates kadar k» zarmıştı. Alnında biriken terleri men - dilile kuruluyordu. Fikri Ertekin bey ona hayretle bakıyordu. O konuşmakta devam ediyordu. — Sıhhatimden artık bahsetmiywlim çocuğuyum... Ben zenginim fakat bu - gün ailem içinde henüz okuyup yazma- sı olmıyanlar da vardır. e Fakat buna mukabil Büyük Millet Meclisinde bir dayım.. ve adliyenin yüksek bir me: muriyetinde bir dayızadem var., Fikri Ertekin: Osman Tezcanın girginliğinden ve ce saretinden eser kal- mamıştı. Fikri beye mahcub. mahcub ba ş“vordu: biliyordu. Kendisi dururken küçüğün evlen - fer... Şimdi sokakta idiler... Hava Müt |mmesi muhakkak Kadriyeyi kızdıracak » İskeleye doğru yürürlericen Osman Sıhhatii bir adamım. — Görünüyor... hararet muhakkak ca bulmanın nasıl müşkül bir şey ol - duğunu takdir edemiyecek kadar tec - — Çok fazla görünüyor demek isti - İrübesiz değildi. liba .. Senede yüz bin liraya yakın bir ge - ri olan bir koca kızları içinde — Estağfürullah böyle bir şey söyle-İen ziyade paraya doymayan Kadriyeye medim. uygun bir koca idi. Fikri bey böyle düşünüricen, Osman yim.. ve kadınlarla genç (kızlar benim|Tezcan sözüne devam ediyordu: (Arkas ver)