Harb esnasında, İngiliz &siperlerinde iken kendisile tanıştığım ve dost oldu. “ğum zarif ve centilmen yüzbaşı Sitrat. ford, mütarekeden sonra ordudan çekil, miş ve krallığın idari kısmında vazife © almıştı. HAl8 Adendedir. © oMister Bonbardın yatı ile o taraflara doğru bir seyahate çıktığımız sırada bir “ tesadüf eseri olarak bu eski arkadaşımın : öğrendimdi. Seve. z ara kadar gelmişken onu görmeden dönmek pek elimden gel- © medi. Hemen ziyaretine gittim. Beni gö. * rür görmez haykırdı: — Hello dostum sen buralarda ha.. ne “sürpriz doğrusu. Yatın gelişini telsiz is. ” tesyonu vasıtasile öğrenmiştik amma, İ ” çinde senin de bulunacağın aklımın w- cundan geçmedi. N Stratfordun delâletile ben ve dostum Bonbard Aden umum! valisi olan Lord © Eran Milivete takdim edildik. Vali yata “bir ziyaret yapacağını da bize vâdetti. Saat beşe doğru makamın, sekiz zenei $ sandalcısı ve bir de beyaz pilotu olan şa. © lopesi. yata yanaşıyordu. Nazik bir ev sa. * “hibesi bulunan madam Bonbard veli ile maiyetini pek güzel karşıladı. Lord, iyi © bir mütehassıs gözile yatı muayene edip “fikir beyan ederken, uzun müddet Fran. sada kalmış olmasından dolayı mahcubi. © yet ve çekingenliği tamamile kaybolmuş * olan muavini dostum Stratford dayatta ” bulunan zarif kadınlar hakkında Gk * yürütüyor ve ufaktefek madam Harpel © ve güzel kontes Demoyle öle bilhassa meşgul oluyordu. © Soğuk içkilerin başında uzun boylu “muhabbete daldık. Mister Bonbard vali. Dolfur ormanlarındaki avcılıktan bahsederken Siratford, ben ve kontes te bir köşeye çekilip osandalyalarımıza u, “ zanmış amberli sig mizi içiyorduk. | Bir aralık dayanamıyârak Stratforda © sordum: © — Kapana kısılmış bir fare gibi, kim bilir buralarda can sıkıntısından ne ka. * dar patlarsınız! © — Aşağı yukarı öyle, benim gibi, Av. Tupanın belli Başlı merkezlerinde yaşa. “miş, zevk ve safa etmiş bir bekârın bu. rada tıkılıp kalması acı amma ne yapar. sin, tahammül gerek, kaç defa Dungı. © lovun ezici, kırıcı süküneti arasında Na. “polinin dilber kızlarını, Parisin şen, şuh “ midinetlerini halırlamadığım gün yok © gibi bir şey.. — Adenin siyah kadife gözlü dilberle. ne yapıyorsunuz? en Posta» nın edebi roman: 6İ Evvelce Nerime ile Nejad hak- “kında, kati bir lisanla söylediği yalanları bu sefer ayni kat'iyet- “le cerhederek bir defa için yanılmış ol. ğunu, bu iki genç arasında bir müna- £ olmadıktan maada Feridun beyle anlısının hakiki bir aşkla seviştik - ine emin olduğunuda ilâveet- mekten çekinmedi. Bunu o yapmakla, ylâ hanımın gönlünü hoş edeceği- ; ve Feridun beye, kendisini affetti - “ rerek aylardanberi sabırsızlıkla, heye - canla beklenen muhteşem düğüne da - “vet edileöeğini umuyordu. © Yalanlarını tamir etmekle tehalük “göstermesinin başka bir (o sebebi daha vardı. Süheylâ hanım mektubunda, dan imtina ettiği takdirde kocasının müdür olduğu bankanın en hatırlı müş olan «İspartalır nın parasını ban» çekmek suretile kocasının mev- i sarsabileceğini de ima etmişti ki u tehlike Semihayı her şeyden fazla korkutmuştu. Maamafih, dedikoduları o unuttur - için sarfettiği bütün © gayretlere »ı gene düğüne davet edilmedi ve in ahbabları, bunun sebebini ku - th kulağa fısıldamaktan hâli kal - Madılar. : te — Nerime İle Feridunun düğünleri, bin or ” “Son Posta, nin Hikâyesi mağ E| Z. DOSYASI NANA Ml. Çeviren: Faik Bercmen 4lili Diye kontes, Stratforda sordu. Arka. daşım: — Bahsettiğiniz dilbefler geniş muhay- yileli romancıların icadıdır, dedi. Adene geldiğimdenberi, hücuma uğramış bir di. ahşi, halisüddem bir kısrak güzel Arab prensdöni beklemekteyim. Fakat hâlâ bir türlü görünmedi. — Peki, şu halde nasıl vakit geçiriyor. sunuz? — Nasıl mı? Basit. İdareye mensub â- damların zirzobluklarını müşahede et. mekten başka işimiz gücümüz yok. — İzahat isteriz Stratford. Dostum sessizce gülümsedi: — Ağır başlı ve ciddi bürolarımızda bazan gülünecek mevzular da bulunmu. yor değil, (Sesni biraz daha alçaltarak devam etti.) Lord Evans geçen sene A. dene umumi veli tayin edildi. Ondan ev. vel vali Sir Wood'du. Makamma gelir gelmez yeni v ilk işi teslim aldığı evrska aid dosyaları, vesaiki vesair ev. rakı tesbit etmek oldu. Bu işimiz epeyce güç halledildi. Hari canımız çıktı desem yeri var,. bu işi bitireli bir ay olmuştu, ki evrak memurlarından bi odama gele. rek masamın tozlu, ve bir sicimle bağlanmış bir bıraktı. — Bu ne bu Va dedim. pek ciddi bir halde geldiniz.. mühim bir şey olsa gerek, — Oldukça efendim.. bu paketi vanti. Mtör sandığının arkasında bulduğum gizli bir dosyayı ihtiva ediyor. — Gizli bir dosya mı? Bu da nereden çıktı? Başını ciddiyetle salladı. — Peki Vatkins, içini açıp ne olduğunu anlamaklığımı mı yorsunuz? — Bana öyle geliyor ki efendim, bu dosya muhakkak tarafınızdan açılman. dır. Sicimi kestim. Paketin içinden üstü beş damgayla mühürlenmiş.koca bir zer? çıktı. Zarfin Üzerinde şu yazılı id: IZ. Z. dosyası; Japonya ile harb vu. kuunda açılacaktır; şifresi P. L F, dir.) Bunu görünce benim de tecessüs da. . Dosyayı olduğu gibi rdüm. Valinin uzun bir müd. det derin derin düşündüğünü görünce: — Lord, dedim, Japonya ile aramızda bir harb vukuu gâyri muhtemel olduğu. na göre dosyayı açmakta mes'uliyeti mu. cib bir şey göremiyorum.. — Hayır, beni 2. Z. dosyası telâşa dü. şürmüyor; merakımı mucib olan bu aliil Yuvalı, Yazan: GÜZİN DALMEN bir gece masallarını hatırlatan bir ih - tişam içinde oldu. Belediye dairesi da- vetlileri istiab edemedi ve konakta ve- rilen ziyafetler ve suareler, aylarla a - ğızdan ağıza dolaştı. Sert ve zalim Feridunun üzerinde sa mimt bir aşkın ve iyi kalbli bir kadının meydana getirdiği büyük mucize her - kesi hayretler içinde bırakmıştı. Artık kimse onun fabrikadaki memur ve a - melesine karşı haksız bir muamelede bulunduğunu söylemiyor, bilâkis etra- fındakiler onun Kendilerine büyük bir şefkatle ve tam bir âmire (yakışacak ciddiyet ve doğrulukla baktığını sevinç içinde itiraf ediyorlardı. Muhitlerinde yarattıkları yüzlerce mes'ud insanın düğüne iştiraki gelin ve güveyinin saadetlerini daha çok arttır- mış, onları birbirine daha sıkı bağla - mıştı, İzmirin yüksek aileleri (e gelinin tuvaletlerinden, kürklerinden ve el - maslarından hayranlıkla bahsederler - ken, Bayraklıdaki fakir halk da Neri -| genç karısının yuvası olduktan sonra da | büsbütün yalnız kaldığı koskocaman |ret menin güzelliğini, beyaz tüller arasın- da bir melek gibi ilâhi bir çehre aldı - ğını anlatmakla bitiremiyorlardı. Nuriye hanımlara gelince, Nerime i- le dostluklarının mükâfatını kat kat görüyorlardı. Evlerine bolluk ve bere -İbirinin binayı yaptırdığı zamanki ha -|methetmelerinden, oğlunun 1. F. gifresidir. Sen bu şilreyr biliyor mu. sun Stratford? — Vallahi bilmiyorum efendim. Ertesi günü işimin başınz geldiğim va. kit vaki dedi ki — Stratford bu P, 1. F. şifresi yüzün. den bu gece gözüme uyku girmedi. Ne olursa olsun İndia Officeden bunu sora. cağım. — İsabet olur efendi Dört gün sonra vali, bir telgraf aldı: «P. T, F. şifresi burada bilinmiyor. VT. den, böyle münasebetsiz wd bir şey sorduğu için cezalandı. Londradan şöyle mumi merke ve gayri me müsebbib meguru şiddetle rın!» İmza: Lord Sandmut. Aman, dedim, nazırın keyfi pek ye. rinde değil galiba. — Herhalde. ne yapalır dia Office'in bilmediği bir yorsa kabahat benim mi ma bir şey geldi Lord Evans, emlekeler dairesi oterafından kullanılan bir edir de bundan İndia Office'in haberi yoktur. Keyfiyeti bertaf. sil anlatsa! Fikrime k eder vâli Londraya tekrar bir tel çekti, beş gün sonra şöyle bir cevab geldi: «Müstemlekeler selefim İn. fre kullanı. ki nezaretinden Aden valiliğine — Zatı asilânelerine, telgraf İ muhaberel bu gibi soğuk şakaları hasretmemelerini ifk ve son olarak tek. rından birinin kafa rek.» Vali masaya bir yumruk vurarak: — Ne hülteder kadının beygiri. dedi, şunun ne olduğunu anlsmalıyım, getirin bana Z. Z. dosyasını... Mahuâ doi derhal valiye geldi. Ma. lord, bir çırpıda zarfı an çıkmış olsa ge- kası yakalıyar kesti. O vakit; — Aman lord “hazretleri dedim, bu dösyanin, Japonya ile harb vukuunda a- çılması lâzım geliyor, sonra başımıza bir iş gelmesin.. spon harbi de, dosya da cehenne. ins bakalım ne var, sonra hürleriz. hiç te resmi evraka ben. zemiyen bir demet kâğıd çıktı. En tekini çekip okumsk üzere eğildik; kâğd şöyle başlıyordu: «Canım, bi Gleydis'. Mektubun sonu da böyle biti yordu: şAllaha ısmarladık canımın olan Hovarda İkinci, da rin, senelerdenberi sevdiği fakir bir ke man bocasile evlenebilmek için Kizim olan ser yi Nerimenin (kendisin tedarik et i, Fahriye de, İstanbula konservatuvara girmek (masraflarını gene onun derukde ettiğini büyük bir) sevinç ve minnettarlıkla gördüler. Çocukluğunu büyük mâhrumiyetler içinde geçirdiği için fakirliğin ve ihti- yasın ne'demek olduğunu bilen Neri - me, etrafıma saâdet ve rn ömrünün en büyük zevkini dıyordu. Hele, evlendikten (birkaç ay sonra bir gün Zerrin Nejadın bir mektubunu kendisine gösterdiği zaman, hayatında biricik bir düğüm gibi kalan bu vicdan azabı da tamamile silindi. Genç adam bu mektubunda İstanbulda müsiki me- raklısı bir ailenin kızma hususi piyano dersleri vermeğe başladığını, bu kızın güzel ve müstaid olduğunu ve kendi - sini meşgul etmeğe başladığını söylü - yordu. Mektubu bitirince Nerime ile Zerrin gülmekten kendilerini alamadılar ve Nerimenin söylemeğe cesaret edeme « diği sözleri Zerrin açıkça söyledi: Muhterem ağabeyim pek çabuk te seli; «Bülbül Yuvasız Feridun İspartalı ile bu ismi kaybetmemişti. Nerimenin pi - yaroşu ve şarkıları sik sık duyuluyor, herkes bu karı kocanın sakin saadetle- rini tarif etmekle bitiremiyordu. Ev, Feridunun büyük babalarından Bir çift Karasinek Bir Ayda 1,500,000 olur. Malarya, trahom. sıtma, çiçek dizanteri, kara humma, verem, şürbon, kolera gibi bir çok Salgın hastalıkları taşıyan sinek, tahta kurusu, pire, güve ve bülün haşaratı FAYDA ile imha ediniz. FAYDA bütün haşaratı öldürücü mayilerin en iyisi ve müessiridir. Kaviyyen leke yapmuız. Kokusu lâtif ve sıbhidir. Adi gazı boya ile karıştırarak ve süslü Avrupa ve Amerika etiketi ve markası koyarak FAYDA yerine satmak istiyenler vardır. Sakınınız. Depesu: Hasan deposu: Sirkeci Liman han altında Istanbul -Defterdarlığından Kadıköyünde Hasanpaşa mahallesi eski birinci Muradiye sokağında eski 4 yeni murabbal srsâ, Muhammen bedeli Lira Kurabağalıdere yeni 1 sayılı 919 metre 409 Yukarıda mevki ve numarası yazılı arsa hizasında yazılı muhammen bedeli Üzerinden 26/7/939 tarihine müsadif Perşembe gününe kadar pazarlıkla satıla- caktır. Satış bedeli nakden ve peşindir. Taliblerin 96 7.5 pey akçelerini vakti muayyeninden evvel yatırarak bu müddet zarfında haftanın Pazartesi ve Per. şembe günleri saat 14 de Defterdarlık Milli Emlâk Müdürlüğünde satış komi ma müracaatları. «sevgilim», “ «bir tanem. Bims, <bir tane küçücük ada kuşum» başlıklarile birbirini takib ediyordu. Hep. sinin de altında Hovard imzası vardı. Şaşkınlıktan küçük dilini yutacak bir hale gelen vali bana baktı. Ben birden. bire elimi alnıma vurarak bir kahkaha attım: — Hatırlıyor musunuz lord? dedim, selefiniz Sir Wood Yeni Ginedeki vazife. sine gitmeden evvel dedikodusu afakı tu. tan bir talak devası olmuştu. z şey vardı, itina ile süslenmişti; ofakat karı koca burada sık sik suareler ve balolar ver - miyorlar, bilâkis kendi yalnızlıkları ve samimiyetleri içinde jamağı tercih e- diyorlardı. Yalnız her hafta Pazartesi günleri İzmirin en seçme insanları, Ne- rimenin kabul gününü kaçırmamak için birbirlerile sözleşiyorlar ve «Bülbül yu vası# nda toplanıyorlardı. Bu toplantı- larda Feridunla karısı şen, mültefit ev sahibleri sıfatile bütün misafirlerle ay- rı ayrı meşgul oluyorlar, musiki, dans ve eğlencelerle onları memnun etme - ge çalışıyorlardı. Nerimenin evini ne kadar iyi idare ettiğini gören misafirler, vaktile Sühey lâ hanımın «onun gibi fakir bir kız oğ- Juma lâyık, bir ev kadını olabilir mi? Onun yapacağı davet ve ziyafetleri ida- re edebilir mi?» gibi sözler söylemekle ne kadar büyük bir haksızlık yapmış olduklarını itiraf etmek mecburiyetin- de kalmışlardı. Konakla Bülbül Yuvası arasındaki münasebetler gâyet terbiyeli fakat so - #niktu. Perşembe (akşamları Süheylâ hanım oğlunun sofrasında yemek yi - yor, Pazar günü de karı kocanın ziya - retini kabul ediyordu. Alelâde ve gün- delik sözler teati edildikten sonra Fe - ridun ve Nerime sinemaya veya ziya - retlere gidiyorlar, Süheylâ hanım da, «sarışın mele. konakta, etrafına topladığı dalkavuk - larla başbaşa kalıyordu. Bunlar, Neri- meden bahsetmemek için kat'i emir al- muşlardı; çünkü kayınvalide hanın, e - ve gelen misafirlerin birdüziye gelinini yaptığı ii ket getirmiş, iki genç kız &kendileriniİline irca edilmiş, içi ve dışı büyük bir|dımlardan filân bahsetmelerinden bik- zrüteşekkil (4693) — Karımtın âşığı Hovard Tallbun a dında bir bahriye zabiti idi. Şimdi aklıma geliyor. davanm Londrada rüyeti sıra. sında madam Woodun avukatı müvekki, lesinin maâsumiy i iddia ile hasim ta. raf avukatından madam: ithama medar olecak bir mektub göstermesini taleb et. mişti. Tamam, şimdi her şey anlaşıldı. hakikaten, güzel madam Wood yedi a. kıllı bir kadınmış. kirk yıl kalsa hiç v nin aklına, aşk mektublarını saklı. yacak böyle emin bir yer gelmez, deği diren şey, kendisinin de bütün dikkat ve gayretine rağmen Nerime hakkında ir söz söyleyememesi — ve onun İ den mes'ud etmekte olduğu- nu kendi kendisine itiraf etmek mec - buriyetinde kalması idi. Bazı günleri oluyordu ki, bütün bu geçen şeyleri unutmak, Nerimeye yak- laşmak ve onu sevmeğe çalışarak oğlu- nun da kendisine eskisi gibi yakın ol - masın: temin etmek arzusu içini yakı « yordu, fâkat Feridun karısı hakkında bü kadar haksız sözler söyledikten son- Ta, tekrar onlara yaklaşmaktan çekini- yor, oğlunun kendisini aramasını isti - yordu. Ancak çocukluğundanberi ya - nında büyüttüğü ve bir hamur gibi el. Veri arasında yuğurarak kendi arzusu na göre mağrur ve azametli bir adam yaptığı Feridunun kendisine doğru biz adım atmıyacağına emindi. Böyle ol - makla beraber oğluna karşı olan sevgi- si her şeyin, hattâ gururunun bile fev- kinde olduğu için onun kendisine gös- terdiği soğuk-hürmete için için üzülü. yor, kendi kabahati yüzünden biricik evlâdının muhabbetini kaybettiğine a cı acı yanıyordu. Ancak o bu üzüntüsü sade Feridun içindi. Nerimeyi alâka » İdar eden hiç bir şey onun kalbini tit ordu. O kadar ki «Bülbül Yuva- ss hizmetçilerinden naklen kendisine gelen bir haber bile kinle dolu kalbini âkayd bıraktı: — Bir çocuk hu? O kadından doğü- cak yumurcağı ben neyleyim? Annesi gibi ondan da nefret edeceğim. (Arkası var)