SON POSTA © Hatay ın sevinci | Şehrimizde “ahsilde bulunan Hataylı gençler neler söylüyorlar ? Hatayın anavatana ilhakı Türk mil - i ve bu meyanda Hataylıları sonsuz e kavuşturdu. Aşağıda şehri » Hataylı Türk ni okuyacaksınız. leti bir sev silde n h bulunan gençlerinin tahassüsle © İstanbul Üniversitesi Hukuk 2 de Raif Tosyalı: — «Hatây anavatana kavuştu». Bu ha. ber karşısında bir H ı olmaklığım ii. gi tuğu vakit sicak ve şefkatli kucağı jı en kat k stündür. vinçt at anavatan artık Ha. tay refahtan ref bir n bin mih. bet ve şükranlar © Hukuk 2 de Sıtkı Elçi: beklediği beri yet gerçekleşti. Ger. hakkuk eden bu ok bir fark yok. mutlu gün işte nihe vaziyetle bügün hükikat arasında esast tu. Hatay kat gene bu Fa. 1 ve, Bize Isa Türkiyenin hal içimizde bize sıkı ren bir düğümdü. Artık mes'uduz. bu büyük günü kazandıran büyük Türk milletine, onun kurtarıcısı Atatürke, Mil. H Şefimiz İ rimizle teşe © Hukuk 3 te Hüseyin Atalay: — İddislarımız, hududlarımızın Tür - kün milli prensiplerine göre çizilmesiy - di. Bu maksadla Atatürk İstiklâl müca - delesine atıldı. O Hatay davasını ölün - ciye kadar afaa etti. Bugün Hatayın hakını duyduk. Harbsiz ve barışkan yollarla bu işin kolayca halledildiğini gö. rüyoruz. Türk milletinin yüksek menfaatleri et İnönüne & ler eder gile — Allaha emanet olun, muallim bey! — Güle, güle Seher! Yüzü o tarafa dönük bulunduğu için, bak ri, n kızın arkasından takı- kp kaldı. Tuhaf şey! Dav fendinin bu boyda yetişmiş kızı oldu - ğunu bilmiyordu. Bu köye ) Hi zaman Mehmed efendinin nalbur dükkânına gidip geldikçe orada ufak tefek, sıska, cılız, yemenili bir kiz Ço - cuğun kapının önünde oynamakta ol - duğunu hatırlıyordu. O mu idi bu vi boylu Se e kadar gelişm kadar güzel! * Yerli do açık renk Mehmed e - i geldi - tosunun altında, m nasib vücudü bir heykel gibi duruyor- cebine koydu; lerin evine de ) imanı, ablasının tahmin ettiği ık sokmuştu. Çozu nı derha! aksülâmel yapmış, kölu 6 - muzlarına kadar şişmişti. Ahmed Er - can yarayı yıkadı. ispirto ile temizle - di, üzerine pansıma bur Mehmed efendi önünde oturdular. — İstanbula vardınız; değil mi? — Evet. — Epey kaldınız gibime orada, emme" — Öyle oldu. — Ne var ne yok İstanbulda? Üskü- dara geçliniz mi? Ben, yirmi yıldan ar- tık oluyor görmiyeli. İstanbulu bilirsi — Askerliğimi Seli; yaptı idim. Ok asker ocağında ö . Zaten en iyi mekteb kışladır. İn - san oradan başka d ile evin kapısın'r demek? iye okışlasında ayı da orada, Kapının aralığın ince, temiz bir el, bir tepsi ile kahve uzattı, Mualli - min hazarları gayri ihtiyari gene o ta- | d| yaptı. Sonra, nak| diyeyim, ne kadar teşekkürler etsek gene azdır. © Yenikapı orta okulunda Rem- zi Kaya: — Sevincim$ size hiç bir türlü anlata » n memleketimin idareleri al. tında bulunması Türk milleti için de, Ha. taylılar için de çok acı bir ayrılıktı. Hataylılar Türk karı Türklüklerini unut, rini ve kendi di toprakları anavatanın rıştı. Artık daha çok berâber düş : beri içimi hırpal bugün vinetmi hiç bir tü bal birde ü ifade edemiyeceğim.| zarar verilmeden bu neticeye varan dev letimize karşı bugün sonsüz minnet bis. leri besliyorüz. © Şaziment: Bu haberi düyar duymaz sevinç beni Jdet ke Gözümün ilk çektiği o öksüz Hatay bayrağı canlandı. N di kun bir sevinç fi ile dalgalanma. ğa başladı, Onun, gönülleri bir anda çe - ken kırmızı rengi beyaz ay yıl İlendi ve bu suretle Hataylların rüyaları, âdeta sarhoş eti, bir m i olduğum yerde kuldım. erkinlik cemiyetin iz dalgalanışı birdenbire si, co en büyük gayeleri tahakkuk e Büyükleri gilerimi tekrar tekrar bi iş oldu. ze en deri İ sev © Orta okul talebesi Naci Kur tarel: — İstiklâl ve hürriyetin manasını hür bir milletin evlâdı olup ta esir yaşıyan bilir. Çok şükür bugünlere kavuştuk, en İnönümüze ne «| söyliyet © Kumkapı orta okulunda İsmet Yalazkan: — Bev |denberi be cim sonsuz. B seneler. orduk. Şu dakikada size sevinç ş'eden, sürurdan başka ne m. Büyüklerimize sonsuz te. şekkürler ve minnetler... © İstanbul lisesi sınıf 10 da Mah- İmud Eray: ar Hatayın ilha İ gular uyandırdı. A: z du; um etmiyerek bir y ne kadar güzeldir bil - li bir milletin eski yurdundan aça olan Hat senizi.. Orada asla mağlüb olmamış an Türk sancağı Igalanır görmek b Türkün ideali değildi. Benliğimizin varlığımızın neş'esi bu mukaddes sesi, vatan parçasını anayurda kavuşturmak 'Ti İ kün ölmez iki şefine nasib oldu. Ata ve İnönüne!.. Hataylılara ne mutlu Şeflerimize olan bağlı müzi, minnetlerimizi bi namına duyurmak isterim... Neriman Hikmet 'ke Bu vesile ile sev, Zi, Haziran 28 “SON POSTA,, nın Tarih Müsabakası Kabakcı No. 30 Mustafa Memleketin çok mühim tehlikeler içinde bulunduğu bir devirde ilk ıslahat teşebbüslerine engel olmak istiyen fesadcıların, mürtecilerin korkunç ve kanlı aleti olan adam... On sekizinci asır, Osmanlı impara -| torluğu için bir felâket devri olmuş -| tu. Bu asrın başına doğru İmzalanan nedesile Türkiye ik defa!l uğramış, Avı n parçası müstesna bütün | Macaristanı, Lehistan Pudolbiya eya - letini, Venedik Morayı, Rustan Azak kelesi ve civarını almıştı. Karlofça sonra, kaybedilen yerleri geri almak i- çin açılan, yahud Avrupa meseleleri - nin sürüklediği harbler, hemen daima mağlübiyetlerle neticelenmiş, Türkiye- nin Avrupa medeniyetine yaklaşmadan kurtulamıyacağını bir kısım devlet a - damları, bu arada 1807 tarihinde tahta oturan üçüncü Selim de anlamıştı. Üçüncü Selim uyanık o bir adamdı; Memleketinin çok geri olduğunu, dev - me eri »İlet idaresinin cahil ve zalim kimselerin ürün Hataylılar |ejinde bulunduğunu, asker, adliye ve İ idare teşkilâtının çok bozulmuş oldu - ğunu biliyordu. Hükümdar olur olmaz, “ ALM... yeni Edebi Romanımız: 43 KAR Seher nalbura En rafa döndü çekilince, sordu: | Maşallah! Na - uş da satama- mışsın? Ne bileyim? Kısmeti çıkmadı. Birazıcık çelimsiz - İdirde. Ahmed bunu düşünmemişti. Hakika- ten, Seher köylü kısmı işine gelme- en dişilerdendi. O incecik (o vücud ile topral rine yaramazdı. Rençber - lik edemez, davar güdemez, hasada yar dım edemezdi. Bunları oyapamayınca da; köylü onu alıp ziynet eşyası gibi e- vinde oturtamazdı. Bu sebeble köyde Sehere kısmet çıkmasının hemen hiç imkânı yoktu. Baha nda, fida - nından kopmamış bir meyva gibi kurü- mağa mahkümdu. Mehmed efendi; Bizim ev uşağı merhum-olalı, he- pimizi idare eden, bakan on: de - di. — Allah bağışlasın! sı Yazan: — Amin! Cemi cümleninkini, Köyün üstünde bulut yığınları beli - riyordu: Yağmur haber veren ağır bir hava vardı. Nalbur: — Rahmet yağacak ellâlem. dedi. Yerler kupkuru idi. Sapan işlemiyor - du. Şimdi yağarsa kimya gibi tesir e - decek. Uzakta gök gürledi. Birkaç tane iri damla, kapının önünü ıslattı. Muallim kalktı: — Boşanmadan mektebe (o varayım. Allaha emanet ol, med efendi. — Uğur ola muallim bey. Eksik ol ma, zahmet ettin; gene buyur İnşalla' — Gelirim. Osmanınki bir şey değil, geçer. Merak etme. Yarın istirahat et- DAĞA GÜNEŞ VURDU Ercümend Ekrem Talu sin. Öbür gün gön - derirsin. Bir iki adım uzak- laştıktan sonra, dur- Tu, döndü. — Sehere dar olmağa imıştı. Ona selâm rakırken bunu k di de hissetti ve ga- rib bir utanç duy - du. Sabahleyin Nev- bere hitaben yazmış olduğu mektubu ha- tırlad: ve kendi ken| e söylendi: — Ne oluyorsun, Ahmed? Böyle gö - Bül oyunlarını akıl ve hayale bile getir- miyen sen, ne çabuk da havalandın? Düzgünce bir kadın siması görmeyi gör.. derhal âşık oluyorsun. Bu ne şıp- sevdilik! Güldü., — Başının karları ne çabuk eriği!. —3— Nerimanın not defterinden. «Gitti. biliyorum, gönlünü (burada bırakarak, öyle döndü köyüne. Fakat (1 acaba niçin aşkını açık açık itiref et - sadrazama İkimlerden, ulemadan, muhtelif şöyle bir yazı «Zulmün fazlalığından âlem oldu. İ Tebaamın taki r, naibler, v etmedik! ti ki almadı Benden bir şey hakikati İdirmekte kasdetme. Doğru rılmam.> Selim, stury: devletlerle Z leri aktedilir toplanan başladı. Evvelâ, askerden, idsrecilerden, hâ « devlef işlerinin düzeltilmesi" hakkında rapor lar istedi. Bu raporları birer birer dike katle gözden geçirdi. Yapılacak işler ıca dört grup halinde toplanıyor - du; | — Malt ıslahat. 2 — Askeri ısla « (Devamı 10 uncu sayfada) olduğu le harboluyordu.Bu muahede » hükümde yaş farkının ehemmiyetinden bahsetti. Fakat sonra, benim kuvvetli oesbabı mucibelerim karşısında bana hak ver « di. Ahmedin ah da takdir ediyor. sını belki biraz mahzurlu görüyor. Ma- aşı azdır, geçinmeniz güç olur, diyon (Ahmed, ömrünün sonuna kadar bu va ziyette kalacak değil ki! Onun ruhun - daki enerjiyi kör sesizlik olmuş eden, bana büsbütün bağlan diddiyi oluyor. Dah sıl anlataydı? Söz babam bile, i man erinden dığım manayı çıkarmış. ari iyemezdi.» di « Şimdi, sabırsızlıkla, mektubunu bek- İliyorum. Utanmasam, hafiflik telâkki edeceğini bilmesem, Oben yazacağım, Sapanlı da uzağın uzağı. (Kim bilin intizarım daha ne kadar sürecek? O, şimdi mektebile meşguldür. Yeni var « dı, oraya. Vazife, onun o İndinde, her şeyden mukaddestir; önce gelir. Ders - Maariften ge « getirecek, ce- ira ba“ ni di lerini yoluna koyacak len emirleri yerli y 2! . ondan Sahra 5, na gelecek, se İşünecek. Bu benir nun prensipi. Müstakbel zevcimin de rine ben daima hürmetkâr ob medi? Neden çekindi? Dün akşam ba- bamı müsaid bulup uzun uzun konuş- tum; ona ber şeyi söyledim. İlkin itiraz Allahım, beni çok bekletme!» (Arkası var)