13 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

13 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vik, Si, ea EE e ee e a A A RA Ne NA GUNUN ADA General Weygand F Fransanın be yasan en değerli generalle- izi, eri de geçenlerde memleketi - üş, © ESmiş olan Genral Weygand - bat el Weygand 1867 senesinin Şu İş çile Belçikada, Brüksel şehrin - Mat ur Bugün 72 yaşındadır. Revi, Pİ hiç göstermez, dinç ve kik el Weygand'ın sülâlesini tet - ei İŞ olan bazı Fransız müverrih > Betin Birinci Napolyon ile kara -İ Pet, etmektedirler. ig olduğundan dolayı 1888 se ter, Sal ansanın harbiye mektebi 0- Kiydagıı. CYr'e ecnebi talebe sıfatile Maktek SE, ard, e çıktıktan ve askeri kıt'a- bikaç ekilen sonra Saumur tat - işti, tedi ruallimliğine tayin e - Bu Geneyay Etebde muallim bulunurken işti, Sire'un nazarı dikkatini cel-| ir. Gi Mali cneral parldk' bir isti olduğ arldk bir istidada timnezi SURU sezdiği Weygand'ı ye- mma hir ile almış, ve onu mü - Mn surette yetiştirmiş, Fransız Müştir, “değerli bir uzvu yap - Umu mi : bülüng» Harbin bidayetinde albay “Ygand bir hüsar alayma Sdiyordu. j 1914 tarihinde General *ygand'ı tanımış ve onu er- Ye reisi yapmıştı. mana, törihte dokuzuncu ordunun 44 bulunuyordu. 915 senelerinde harb mey - arının tanzi - Yataş Oldu; i 1 - ğu emss#isiz mu- Mite tey “Olayisile Weygand gene- İsmi sık sık zikredi Tahta dokuma şla 7 eli Tı mütevazı bir Türk san'atkârı tarafından nasıl yeniden dokunuyor? ibilarmı tetkik encümeni ipi S#raylarla, o köşkteki i T mazbata hazırlıya - Ba aza num heyetine vermişti zbatada okuduğ bile. uduğumuz maddeler iye 2385 bir tanesini üzerin- Barayiara LAYIK görmüştük. Mvani silme döşemelerin kumaşları bunların iş, hattâ bir İcısmı yırtık Sele olm. tamir edilmesi ihtiyacı Eanüz ek Be kumaşlar vakit ve “> lar, Bar fabrikasında imal o- ki hu buki fabrika seneler Rİ bal abil faaliyetine nihayet ver- üyor. Türkiyede değil, Av - Miş le bu ihtiyacı ünliyecek bir ibi, Yoktur. Bu yüzden bir takım KU ya mak zarureti hasıl olmuş, Mi bi ar idaresi, her biri ayrı ayrı Mete â hefaseti haiz olan bu düşe- kil Şekgı 2 indeki eskimiş kumaşların içe, enindeki kumaşlarla ye- ka in sarayın 'bir köşesinde Bb, ap ikesinda yetişen mütehas- Kömür mg, eresinde bir atölye Kur - hi; Müyha Kemmel neticeler elde edil- ty, tada bu muvaffakiyetten do- uniyet beyan ediliyor. br . i lâe)siz, (mütehassıs) si- m ek ustasının birkaç müte- buğün, © başardığı bu büyük işi, 4 hin gz, < muazzam mensücat sa- eki Bir tankları andıran heybet- bu > başaramadığını dülşüne- kül Bemini, Si transatlantikle, yel - t “kann , 2 ikincisi lehine biten mü- hetice kadar gayri tabit| hayrettir ki, beni Dolma - am bir köşesinde, Mü el le © öüray, en büyük generallerinden biri, Türk dostu kıymetli bir asker General Weygand meğe başlanmıştır. Foch kendisini hiç- bir suretle yanından ayırmamış, 1923 senesine kadar en yakın ve en mühim mesni arkadaşı olarak muhafaza et - miştir. Bugün, Fransız orduları başkuman - danlığını muvaflakiyetli bir surette ife eti olan Mareşal Foch'un mu - vaffakiyetinin pek büyük bir kısmını General Weygand's medyun bulundu - ğunu iddia edenler de vardır.. General Weygand, çok âlim bir as - kerdir. Askerlik fennine onun kadar vâkıf kumandan a7 bulunur. Çok sert bir adamdır. Bilhassa v fesi ında... Monden hayattan bü - yük bir zevk duyar... Mükemmel bir asker olduğu kadar mükemmel bir sa- Jon adamıdır. Versailles konferansından sonra te kuma tezgahının modern mensücat makinelerine karşı kazandığı Zafer ili ma ” Sarayların hiçbir “ Avrupa memleketinde yapılamıyan döşemelik ku- 2 hibler dairesine sıkışmış, dört (tezgâh, altı işçilik atölyeye sürükledi. Müdür bay Sezai bana şunları söyle- «— Sarayların eskimekte olan d8 - şemelerini düzeltmek ıztırarındıfyız. Fakat bunların yerine modern eşya koyamıyacağımız gidi sitilleri icabı kübik desenli kumaş da kaplıyama - yız. Biz burada muhdfaza memuru; fabrikasınm yaptığı bu kumaşları bül” mıya imkün olmadığı gibi, ta mümkün değildir. Zira Fal tik böyle kumaş imei ç miyor, Çünkü demode olmuştur. 5 ş MLARI J yız. | yapabileceği bir iş için birkaç yüz ma- Kıymetli eşyayı âynen saklamak icab) kinelik bir müessese vücudr getirmek eder. Halbuki biliyorsunuz Hereke! icab eder. Buna da imkân yoktur. Ma- SON POST. Oslo'dan, Jurnal gazetesine bildiri - yor: Myrdal şehrinde bu defa vefat eden, yahud da öyle #annedilen doktor Mag- nus'un başından geçen hâdiseler oldukça gazibdir. Filhal doktor Magnus bu- nunla tam üçüncü defadır ki ölmüştür. Bundan otuz beş yıl evvel, henüz ken- disi tıb fakültesinde talebe iken birinci defa ölmüş ve muayenesini yapan he - kimler, onun bir kalb felei yüzünden öl- düğüne dair rapor vermişlerdi. On iki snat so den evine nal dirilmiş, skraba ve yakınlarını sevindir- mişti, Bu hâdiseyi mlteakıb, Bay Magnus | hekimlik tahsiline güzel güzel devam et- | miş ve kendisini bilhassa alâkadar eden kalb hastalıklarını uzun uzun telebbu eylemişti, Bu esnada ikinci defa öldü. Halbuki önceden hiçbir araz hissetmemiz, hiç 17- tirab çekmemişti. Bu sefer iyiden iyiye öldüğüne hükmedilmişti. Zira, aradan | yirmi saat geçtiği halde, cesedinde hiç- bir hayat eseri görülmüyordu. Bunun 0- zerine cenazeyi tabuta koydular ve kal - dırmağa hazırlandılar. Tam bu sırada şekkül eylemiş olan Versailles komite- sinde Fransanın daimi murahhaslığını yapmıştır. | 1920 senesinde Lehistan ordusunun tensikine memur edilmiştir. O sıralar- | İda Leh ordus'ı Ruslar tarafmdan arka arkaya mağlüb ediliyordu. General, buzünün en mühim mesele sini teşkil eden Danziş koridorunun vü cud bulmasında pek büvük bir rol oy- ştır. Danzig koridarunun onun e - İseri olduğu da söylenilmektedir. | İ Leh ordularının Sovyet ordularma karşı nihayet kazanabildikleri muzst - feriyvette pek büyük bir hissesi vardır. 1923 senesinden 1924 senesine ka - dar Fransanın Suriye vüksek komiser - piğini deruhde eylemiştir. Fransaya avdetinde şürayi askeri a - zalığına tavin edilmiştir. Az sonra, bu| vazife üzerinde kalmakla beraber vük- sek askeri tedrisat umum müdürü ol - muştur. 1930 senesinde Fransa erkânıharbi- yel umumiye reisi olmuştur. 1931 nesinde teksüde sevkedilmiş olan -Maresal Petain'in yerine y | askeri şürası ikinci reisi olmuştur. Bu tayinden bir müddet sonra Fran-| sız akademisine aza seçilmiştir. Fra sız akademisindeki koltuğunun numa- Tası 40 tır. Üstadı Mare: e vaktile işma! evlemiş olduğu z General Weygand bugün de du dan, dinlenmeden vatanı için © tadır. Yaşı dolayisile fiilt kadr Yunmadığı halde ondan her hu tifade edi kt Türkiven büyü Türkleri çok sever. k... |i Yenikapı semtinde esrarengiz bir rma- nihayet esrarı ( “Son Posta,, nın tarihi b dostudu Türk askerlerini Hicri 1004 yılında İstanbulda Yenikapı semtinde, etrafı yüksek duvar ile çev rilmiş geniş bir bahçenin ortasında b yük bir konağı, saray müteferrikaların - İdan Halil ağa aldıktan sonra o ciyar hal kı zatı kaçmıştı, Daha evvel cebe. cibaşılıkla bulunmuş olan Halil, üçüncü Mur zamanında Enderunu humayu - mun iç oğlanarındandı. Sarayda daha pek genç yaşta iken ahlâksızlığı, fısk ve fücu. ra olan düşkünlüğü ve <havayü heves ile alüde» olması yüzünden arkadaşları ara - sında Forsa Halil diye şöbret almıştı. Sa. raydan çıktıktan ve cebecibaşılık gibi mü- him vazifeler aldıktan sonra da Forsa Ha- Wil, cemiyetin ahâlk ve iffet telâkkilerine ayışına devam etmişti. Kâhya. sından, âşçısından, uşağından seyisine ve nün işl değildir. Vekâletin tensibile, bir köşeye atılmış bulunan eski tez -| gâhları aldık, pederi aşağı yukarı, He- z rekö fabrikasının müessislerinden bu -| it oğlanına varıncıya kadar nerede ip - Tunan ve onun yanında yetişen, bu işin | iği pazara çıkmış kopuk ve serseri, fele- bütün inceliklerine vâkıf Necati Öz -|$in çemberinden perende atarak geçmiş turgo isminde çalışkan bir atlradaş bul | Ve $€Ytana pabucunu ters giydirmiş bıç - duk. Bu tezgâhları burada tamir, ıslah | nlar Varsa, onları toplamıştı | ve ikmal ederek famliyete geçtik. Şim.| Fot5a Halil ağanın Yenikapıda yerleş. di kendi ihtiyacımızı, kendimiz temin mesi ile o semte İstanbulun en belâlı a- ediyoruz. damları toplanmış oluyordu. Yerikapılı. * p Dolmabahçe sarayının omüsahibler lunca o civar 4- dairesinin camisi küçük bir atölye ha-| halisi pencerelere üşüşür, tahta kepenk. line ifrağ edilmiştir. Dört tezgâh nefisİlerin, kafeslerin aralıklarından sokağı desenler dokuyor. Bana teker teker tez- gâhların nasıl çalıştıklarını, izah eden mensucat makineleri mütehassıs ve resamı Necati Öztürgo, dört buçuk tahtadan ibaret iptidat tezgihtan çı - kan nefis kumaşlar karşısında duy - duğum hayreti görünce şu izahatı ve- riyör: «— Gördüğünüz kumaşlar, malöne le hem yapılır, hem yapılamaz. Zira, şimdiki dokuma makinelerinin ayni işi| görmesi için makine tertibatının mü - him bir kısmı değişmek ledb eder. Sonra dn desen değiştiği zaman işe ya- rTamaz. İşe başka bir mekine tahsisi ioab eder, Böyleor sekiz on tezgâhın merakla ve korku ile gözetlemeğe başlar. Jardı. Çünkü yoldan geçenlerin yüzleri pek farkedilemiyecek kadar karanlık çök tü mü, konağın küçük arka kapısından birer ikişer, içeriye esrarengiz gölgeler dalmağa başlardı. Bazan, ince, kıvrak, seslerinden, bu esrarengiz ziya - relçilerden bir kısmının erkek kıyafetine girmiş kadınlar olduğu da anlaşılırdı. Ek- seriya salmhlara kadar, konaktan saz ses. leri, yayık sarhoş nâraları akseder. â bazan boğuk bağrışmalar bile Sabah oldu mu, ortalığı esrarlı bir ses sizlik sarardı. Kapıdan bir aralık konağın dev yapıl ve haydud gözlü kâhy: sında, çekirdekten ( yetiştirilm baldırı çıplak bir kopil, çarşıya yollam dı. Binek taşının üstüne bir uşak uzanır, kine fle yaptığımızı kabul edelim, altı ayda bir makinenin bazı kısımlarının | sokaktan geçenlere, dişlerini göstererek gin tamir ve yeniden tenzimi Hizumu ha-| bırlıyan ve hemen etilıp bacağında; r. sil olur. mak istiyen bir vahşi çoban köpeği > XDevamı 10 uncu sayfada) bakardı. Öğleden sonra, bir yahud iki ca. Garib Şeyler Üçüncü defa ölen doktor olan o, gözlerini açtı ve yanında bulunanlar - dan âu İstedi. Şimdi, oldukça uzun ve faal bir ömür sürdükten sonra, 51 yaşında, üçüncü de- İn haysta gözlerini yuman doktorun bu Zeferki ölümüne de inanılmamış olması pek tabiidir. Ya, gene dirilirse? Ve ba - husus görüldükten sonra?, Düşünün 1e- caati! Onun için bu defa cenazeyi 36 saat bekletmeğe karar verdiler. Ve ancak, c8- sedin üzerinde bariz tetessüh alâmetleri görüldükten sonradır ki toprağa göm- düler Fakat ölüp dirilmeğe bu derece alış- İ muş bir adamı bir müddet daha beklet - mek icab etmez miydi? ; Bunu benzer bir vak'a da İngüterede olmuştur: Londrada bir hastanede ameliyat ge- girmekte olan bir kadın kalbi dürarak ölmüş, kalbe yapılan masajlar netdeesin- de yeniden dirilmiş. Fakat aradan yedi gün geçtikten sonra birdenbire tekrar ölmüştür. Doktorlar ölümün, kalbe faz- İ laca masaj yapılmasından ileri geldiği İ kanaatindedirler, çar Tarihten sayfalar | On yedinci asır haşında Istanhulda hir hatakhane KANAMAYA kik konak, uygunsuz uşaklar, hoppa İ car'yeler, şehirde hiç iz bırakmadan kaybolan kadınlar ve erkekler, çözen baskın e ahisler muharriri el yazması kaynak arından telkik ederek yazıyor ) riye, arkalarında bir haremağası. sürün müş. sürtünmüşler, seyisle ve uşakla şa. kalaşarak fıkırdaşarak sokağa çıkardı. Yenikapıklar için Forsa Halil ağanın ko. nağı, hemen her gün açılan bir dedikodu mevzuu olmuştu. Sahil boyundaki salaş kahvelerde başbaşa verdikleri zaman: | — Bu akşam gelen giden var mıydı? — Görmedim. — Tam on kişi geldi. | — İçlerinde kadın da vardı galiba? — Bu olmaz şey doğrusu. — Mahalle arasında bu rezalet olmaz. — Toplanalım, kadıya gidelim. — Gene şabahlara kadar saz vardı.. — Herife'cihan vız geliyor. — Ya arada o nâralara, boğuk boğul seslere ne dersiniz? — Adam mi boğazlıyorlar hedir?.. — Birimiz ön ayak olmalı, kadı mı o lur, müfti mi olur, vezir mi olur, hün kâr mı olur. neresi ise oraya gitmeli, gön | düklerimizi birbir anlatmalıyız!,. Ve ilk... konuşuyorlardı. Fakat, işte bu önayak olacak adam or. taya çıkmıyordu. Çünkü. hiç kimse, For. sa Halil Ağa gibi belâlı bir herifi ve et, rafına topladığı haşeratı başına musallat etmek istemiyordu. Kahvede berber, dük kânında, yahud bir bakkalda, biraz evvel kendisini çekiştirenler, biraz sorra © geçer ken, şerrinden ürkerek ayağı kalkıyor « ilar, Halil ağayı hürmetle selâmlıyorlardı, Saray müteferrikalarından Forsa Hail a. da) i semi halkının Kendi hak ki düşüncesine lâksyd. saray » d ızuna, srastra sunduğu altın ke, İseleri sayesinde kazandığı hamilerinin İküvvetine emin, bu selâmları mağruranş bir eda ile iade ediyordu. Yenikapı halkının korkusu, heyecanı ve tahrminl i tamamen yerğnde idi, arından Forsa Hah esikapıdaki konağı, korkunç bir e idi Hall ağa, İstanbulun en eri omağına Uy. takımından bir olay Se ağanıı vasıtatile, bir sörü güzel delikanlı ve çap. sile de zehgin yordu. (Devamı 19 uncu sayfada)

Bu sayıdan diğer sayfalar: