—. ga > EN yin yaşadı. Bir zaman- lar, Almanyayı Versailes aley- hine ayaklandırmış olan bu teori vazifesi- | . ni yaptı, günlerini doldurdu. şimdi tari ? hin, her şeyi kendi altına gömen hâdise” iler enkuzı arasında, ebedi uykusunu w yumıya çekildi. Diktat eleyhine isyan eden Almanya, manevi isyân kuvvetihi, maddi silâh kuv- vetile takviye etmiş olduğu için, buis- yana karşı mukavemet vaziyetinde by İunanlar, ona karşı iktisadi bir silâhla mukabele ettiler; Almânyaya kredileri kesen, onu dünya piyasalarında serbest ticaret hareketlerinden mahrum birakan bu iktisadi. silâh, Almanyayı iş bolluğu içinde yiyecek darlığına gölürdü. Cihan | Harbinde açlıkla sulhe icbar edilen Al - manyayı bu defa da ayni usul ile harbe- demez hale getirmek istiyen siyaset, dün ya piyasalarında haiz olduğu hakimiyet sayesinde bu silâhı muvaffskiyetle kulla- nıyor. Hayat, ebedi bir mücadele oldu - ğuna göre, bu neticesi gelmiyen güreşte, Almanya da haklıdır, onun aleyhtarları da! i Safha safha, kâh bir taraf, kâh diğer taraf lehinde inkişaf eden bu mücadele, böyle uzayıp giderken, bu defa, Alman « yada, yeni bir hukuk teorisi vücude geli- yor. Alman matbuatında, hemen her gün yeni bir fikir, yeni bir delil, yeni bir pro « paganda ile gıdslanan ve yavaş yavaş, günlük hayatın batıp çıkan fikirleri ara” sında kendisine lâzım bütün unsurları topliyan bu hareket, Diktat yerine yeni bir teori vücude getiriyor; yeni bir hukuk teorisi: Doymak hakkı! Diklat aleyhine isyan hareketini can - landırmak vazifesini üzerlerine almış 0- lanlar, Alman milletine, on dört sene ayni şeyi söylediler: «Senin gibi kuvvetli bir milleti, her nevi haklarından mahrum e - den Diktat zincirlerini kırmak üzere kuv- vetli bir ruh isyanı yapmazsan, mahvola » caksın!» dediler, Alman milleti bu sözü dinledi, harekete geldi. mücadele eti, Diktat zincirlerini parçaladı ve kuvvet - lendi. Şimdi, gene Alman mili n ku - İağına, yakın bir zamândanberi, başka bir şey söyleniyor ve ona başka bir teorinin her gün yeni bir fikir unsuru tekemmül eden felsefesi telkin ediliyor; deniliyor ki: «Tabiatin insanlara verdiği çeşid çeşid ni- metlerle dolu olan dü sofrasına, ey Alman milleti, herkes gibi, sen de davetli- sin. Fakat, dikkat et, solrada oturan - lar, sana ancak artıklarını onların önlerindeki tabaklar, çe; nimetlerle dolup boşaldığı halde senin'ta- bağında ancâk onların dişlerinden artan kırıntılar var, Halbuki, sen de insansın. senin de yemek ve doymak hakkındır. Çünkü bu hak, teneffüs hakkı gibi, hürri- yet ve istiklâl hakkı gibi, bu dünyada ya- şiyan her insanın ve ölmek istemiyen her milletin hakkıdır!» İşte, Alman cemiyetinin Alman felsefe kafasına ilham ettiği yeni bir hukuk teo- risinin esâsı budur! * Alman tarihi, ötedenberi bir iktisadi; yoksulluk tarihidir. Belki de Almanların çalışkan olmalarının sebebi buradadır. Almanya, Rönesans devrindeki mamurlu- ğunu, Hansa devrinin, Almanları uzak denizlerde hayat aramıya sevkeden, bü - yük hareketine borçludur. Modern garbi Avrupa empriyalizmi, Hansa sistemini bozduğu gündenberi, Almanya, bütün gayretlerine rağmen kendi kendisine ki- fayet edemiyen dar maişetli bir memle - ket oldu. Bütün felsefeler, bilhassa içtimai teori « ler daima Fktıssdiyen içtimal olan bir takım âmillerin tesirleri altında doğarlar. Marksizmin de Almanyada doğmuş, o - rada inkişaf etmiş olması, bu bakımdan manalıdır. Nerede ekmek daralmış ve güçleçmişse Marksizm tarzındaki fikirler orada inkişaf etmiştir. Esas «biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar!» tarzındaki eski bir halk sözile hülâsf edilebilen Marksizmi, «herkesin doymak hakkı: et - rafında insanlar içinden fışkıran bir ruh hareketi olarak ta ifade edebilirsek Karl Marksın, meselâ, niçin Almanyarsn daha evvel bir sanayi memleketi olan İngilte - rede değil de, Almanyada çıkmış oldu - Zunu daha kolay anlarız. (Devamı 10 uncu sayfada) ;Inazırlığı ve av reisliği Hayat ihsanın eline verilmiş bir surahi suya benzer. Bütün nasibiniz ondan ibarettir, İsterseniz bir yudumda Içip bitirebilirsiniz. Nitekim damla damla ağzınıza akıta- Tâk devamını mümkün olduğu kadar uzatmak da ihtiya" rınıza bırakılmıştır. Resimli mektublar Moda oldu müşteri garsona: Fransada yeni bir moda çıkmıştır, Dost larına mektub gönderenler, resimde gör- 5 düğünüz gibi, pulların yanma bir de ço-(3 vermiş olacaklar, caklar ki, onlar da eşlerine dostlarına resimli mektublar yollamaktadırlar. Göring'in yeni bir arması Her geçtiği mevki için, meselâ hava nezdreti, Prusya Başvekilliği, orman gibi yerlerin şanlarile münas'b üniformalar icad et- miş olan Feld Mareşal Göring, bu sefer de kendisine bir aile arması yapmıştır. Bu armanın ortasında kanadları geril- miş altından bir kartal, sağ pençesile üzerinde Alman hava kuvvetlerinin — Bana bir şişe soğuk bira getir! Demişti. Garson gitti, bireyi getir- di, açtı. Müşteri bardağı doldurdu. Bir yudum. içti, yüzünü buruşturdu: — Garson bu bira hamam suyu gibi. Garson cevab verdi; — Şimdi buzdan çıkardım, — Patronunuza söyleyin, bir daha buz alırken aldanmamaya dikkat et- ? sin.. ona soğuk buz yerine cukların resirlerini yapıştırmaktadır -İV..L. ear lar İngilizler de bundan hoşlanmış ola -| Aldın kemer içinden Çıkan kıymetli tas Londra kuyumcularından müşterisinden satın aldığı bir altın ke: meri açarken, kemeri biribirine bağlı. yan halkalardan birinin içinde 40 kı-| rat ağırlığında toz pembe renginde bir | sebebi, sahanın fenalığı ve sarımsaktır. Zevkle ve eğlencede herkesi geçerek dikkat gözünü çe- ken bir tanıdığınız mı gördünüz, hiç gıpta etmeyiniz. Tabiatın ona verdiği hayat usaresi neredeyse bitecektir. Siz onun kadar zevk ve eğlenceden hisse almıyorsunuz. Fakat aldığınız miktar daha uzun sürecektir. Çünkü ha- yat usaresini damla damla içiyorsunuz. SOZ ARASINDA | Kocasına modellik İİ Eden gelin sıcağını il ri ile evlenen bu genç kız düğünden sonra yeni kocasının atelyesine gilmiş, ve ona modellik ederek düğün resmini yaptır - (mıştır. İngiliz milli takımı Yugoslavlara sarımsak yüzünden yenilmiş! İngiliz futbolcülerinin Belgradda 2-1 yenildiklerini biliyorsunuz. Deyli Eks- pres gazetesinin futbol münekkidine İ göre, İngilizlerin mağlüb olmalarının biri bir Lonaranın tanınmış ressamlarından bi-' kartal ve gamalı haçı bulunan bir kal- kam, sol pençesinde de mücevher kak - malı Feld Mareşal asasını tutmakta - taş bulmuştur. Bu taşa kıymet biçile - meinektedir. Zira başka bir eşi yoktur. Kuyumcunun kanaatine göre bu taşın, Rus Çarlarınm taçlarından alınan bir Yugosia#vların fazla miktarda sarımsak kı yaptıkları yemekleri yiyen İngiliz o- yuncuları sarımsağa alışmadıkları için dır. İSTER İNAN, Borsa harici almıp satılan Türk altınının kıymeti iki yıl var ki, tedrief bir tereffür meyletmişti. Hükümet al- tın kıymetini dünya fiatlarına nazaran makul hadler üze- rinde tesbit etmek istedi. Alım satımı takyidata tâbi tut- tu. Mecliste söylediği sözlerden anlıyoruz Ki, altın fiatı alın- mış olan tedbirlere rağmen: — «Gene gayritabif müvazenesizliğe doğru gitinekte - dir.» ve hükümet bunun için zamanm icabatına daha uy- gun tedbirler almak üzeredir. * Bizim hatırımızda kaldığına göre Türk altın 2 yıl evvel 950 kuruşa satılıyordü. Fiat 1050 yi bulunca yük- seliş gayritabil görüldü. alım satımına takyidat kondu. Bugün bankada resmi fiat gene öyledir. Fakat meselâ dişçi gibi muayyen vasıflar; haiz değilseniz vermezler, © zaman kuyumcuları dolaşırsınız. Ahm satımı kanunen bankalara hasredilmiştir. Bir tane bile bulamazsınız. Fa- kat fiatının 1350, (450 olduğunu işitirsiniz ve sorarsınız? — Mademki yoktur, fiatın böyle olduğunu nereden biliyorsunuz? Size şu izahatı verirler: 5 İSTER İNAN, mücevher olması ihtimali çoktur. İSTER Maliye Vekilinin bütçe müzakereleri münssebetile | İSTER hasta olmuşlardır. INANMA! — Bir müşteri gelir, altın yüzük, yahud bilezik, veya benzeri birşey sipariş edecektir. Halbuki istediğini yap- mak için elimizde altın yoktur. O zama altından yapıl- mış süslenme eşyaşmı satacak bir müşterinin gelmesini bekleriz. Gelince bütün kuyumen'ar ayni vaziyettedir. Alıp yapabilmek için fiat arlırmağa koyuluruz. Netice - yi grami ölçünüz, Türk altınının 1350 ile 1500 azasın- da oynadığını görürsünüz. Bu vaziyette bu gayritabil, tamamen yersiz yükselme- nin önüne geçmek için ne yapmak lâzım geleceğini soru- nuz, kuyumcu size kuyumcu mantığı ile şu cevabı verir: — Alım satımı memleket içinde tamamen serbest bıra- kınız, flatın tekrer eski hale ineceğinden emin olabilirsi- niz. Biz kuyumcuyu dinlerken beş altı yıl evvel Fransanın da altın alım satımını nisbi bir takyide tâbi tuttuğu za - man ayni har ile karşılaşmış olduğunu' hatırladık. Gene Fransada tekyidat kaldırılınca tabii helin avdet etmiş ol- duğunu düşündük. Şimdi hükümetin bu sahada almak üzere bulunduğu yeni tedbirlerin ne olduğunu bilmiyoruz, fakat kuyum- hakikat bulunabileceğine, hiç de - olduğuna Inanıyoruz, ey okuyucu INANMA! Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu içi Bugün Konamadı Le — Dün Mecliste istanbul et ve su meseleler! ii müzakere oldu. (Baştarafı 1 inci ş Sulama işleri 7 Eskişehir meb'usu, bundan si? xaklığın hayvan gıdasına olan 5 temas eyliyerek sulâma işi üzerinde, muş; «bu memlekette anlaşıldı Kİ ve Mayıs aylarında göğe baka yaka İlüyoruz. Bu sulama işleri için P€ 300 milyon lira tahsisat konursa 9 ge bulutu takib etmekten kurtulacağı” yi İlüyü kalkındırmak için yapılan VE lacak olam her türlü tedbirin svkiiği sulâma İşi geldiğini bir deha Üettirmek istiyerümü Emin Sazak bu sırada Bakiye Si da sulama tertibatının tercihan & X dyf ni teklif etmiş, toplantı salonundi ka yer yokmu? sesleri i # Hatib müteakiben idari ömirl e el zerinde durmuş ve mes'uliyeti ül labilen memleket sevgisi çok ol8?. # hud, başıma ne gelirse mukat iğ” yen valilerin çok işe yaradıklarıDi ”# miş, hayet pahalılığı ile et meselesi” mas etmiştir. «Mezbaha «iye bir Allahın bel 5 Emin Sazak Eskişehir kazaları” yy kilosunun 18, İstanbulda ise 35 48 we İ ruşa satıldığını tebarüz ettirerek İİ. ki: «Bunun hikmeti nedir? Araştırdi ği buldum. Mezbaha diye bir Allahi”. gf var, bütün dünya sıhhat namıne *, ha yaparken bizde halkı soyms” ef müstehliki, müstahsili soymek İSİN Se lıyor. Aradoludan davar geldi Bini ğa binecek, navlun verecek. YAP “çef darda bir mezbaha, süslü olmanın Nİ olsun. Fakat meclisi idare 2299 sın. Rasih Kaplan — Onun da mesi re azası var mı? | Emin Sazak (devamla) — Var SX İ mesele üzerinde çoktanberi UğT | ve her vüsile ile hatırlanıyorum Ekmek fırını meselesi ja Eskişehir meb'usu bundan #onf* ai bul Belediyesinin bir ekmek farı9! > gif mak tasavvurunu işaret ederek. e yanlış bir hareket olduğunu söyl e yüzden geçinen binlerce aileyi rek: «Devletçilik demek, herhan ferdin nafakasını almak demek n Onları da düşünmek lâzımdır» Başvekület bütçesi Müteakiben Tokad omeb'us© Tekel Meliye Vekilinin verdiği i dair bâzı yeni mütalealardâ Bütçenin heyeti umumiyesi P başka söz alan bulunmadığınd8” rın müzakeresine geçildi. Başvekâlet * bütçesi görüşülür“ Saydam beyânatta bulundu. ye Meteoroloji bütçesinin mi ge Refik İnce bu idareye bir bin? “yi masını istedi. Meteoroloji Unu rü Tevfik idarenin faaliyeti hakk” hat verdi. Diyanet İşleri bütçesi Diyanet İşleri reisliği bütçesi lürken söz alan Muş meb'u$ü hcoğlu lâyik bir devletin de Diyanet İşleri bütçesinin karşı duyduğu hayreti bir def3 de ederek bunun Evkaf büt! $ıl halinde gösterilmesi i tarak: (Devamı 3 üncü ai TAKVİM