Yazan: ZIYA SAKIK “ Düşman şehre giriyor! ,, Binip Müsli Me z de iğ e büyük: bir. heyecan |rından olar Dimostokli, imparatorun| Diye mırıldanırken, kılıcını üç kere rik ge attal Gazinin boynuna sâ-'bu emtine cevab vermiye bile lüzum! başının üzerinde salladı. Askerlerin ö- ki İş mden öptükten sonra! görmedi. Emre amade olan muhafız le) nüne geçerek: herşeyle büyük bir sevinç var| jiyon! i nın başına geçti. Koşar adımla, — İleri. Mukaddes patron.. gelmiş, rang e sahte hücum, hakiki| Aksaray yokuşunu indi. Sağdaki cad-| geçmiş peygamberler... bütün âzizler, b Ziyade fayda temin ede-| deye saptı. Ayos Yi sam bizimle beraber... ilerit, Ve, z ki ihtiyat askerletinin kışlasına vardı.İ Tyve, bağırdı. len çın, veri. Battal Gazi ile| Beş alay kadar tutan bu askeri de mal asi li b ip Mehgiji k. Türk kahramanını yetine aldı. Oraya uzak olmıyan (Dör- m Yi — pi ir il mi lie Ab eti mesafeye kadar, yayan | düncü kapı)ya giderek imparatoru bek.) 2 ibi, k#pıdan dişarıya fırladılar. Bati eg. lemiye başladı. Ayos Romanos kapısı önünde, daha hâ- na aldi 25 Romanos kapısının | İmparator, çok bekletmedi. Bindiği) Jâ sahte en ler yapan örer Kiye hendek Evvelce gönderdiği a5- | muharebe atının nallarından ateşler | /eTinİN arkasından saldırmıya başla ie len, Yi kenarını işgal etmişler. | saçarak geldi. lar. R e Eeee Yatarak Battal Gaziyi| — Çabuk kapıyı açın. Bdttal Gazi, bu hücumü görür gör - Battaş O Diye, emir verdi. mez, son derecede sevindi: Nİ Ahı <a le, aşkı lin m, 22iyeti bir daha gözden dertibatin kâfi olduğu-| rarak, emrine devam etti; birine: — Şimdi, elindeki bütün kuvvetle, söyle. Hareke-| kapıdan dişarı atılacaksın... Ayos Ro- Bi, e manos kapısın: zorliyah düşmanların ei kalesi, Biza arkasından hücuma başlıyacaksın... Velvele -5 kalesi olab,| Düşmanı geriden, kolayca vurabilir - Rin, evo — lmemişti. İki| sin. Göreyim seni Dimastokli.. mukad- kap Jo. bini, vütün şiddetlerile | des beldenin mukadderatı, senin gös - Ay anık Sesli ve binlerce insan, | tereceğin kudret ve şecaete bağlı. da kara, eslerle haykırıyordu. — Ey dessas Leon! İşte seni, tam is- tediğim pusuya düşürdüm): : Diye söylendi. Sonra, yanındakiler- den birine: — Emir Hebireye koş.. Bizans asker- lerinin önünden, süratle geri çekilsin. Onları, ilerideki düzlüğe kadar çeksin. Dedi. Kumandan Hebire, Ve sonra, Dimostekliyi yanına çağı- Battal Gazinin i bu plânını derhal tatbik etti. Kendi- Man) nlıkta, Bizans ufuklarını e veli £ di Besl inidrim atma askerlerini- şimdi Yoş p VU müth Dimostokli, çelik bir yay gibi, ileri!sinin ye k Vi tay Banaz çi velvele arasında, A-İ atıldı. Düz ve enli yüzlü kılcım çeke-| Davudpaşa kışlasının bulunduğu- düz- ki heri eğ karşısı, bir in- İlüğe kadar çekti. dil, lar, çalı, a9RiYor-. hendeğin) — e. ibin. Rahül Kudüşt.. (Arkası var) aya İllede toprak — x “ İm ses MİLLİ REASURANS ma göendekter aşağı inmiş- Kapın Yağ ii Miyop, Sİ yı raftaki duvarın altına Türk Anonim Şirketi Şirketimiz fevkalide hissedarlar umumi beyeti 13 Haziran 1939 tarihine rastlıyan Sa- U günü sant on beşte Ankarada Türkiye İş Bankası Umum Müdürlüğü binasında top- lanacaktır, Şirket esas mukavelenamesi mucibinee umumi heyete iştirak edecek olan hissedarların hâmil bulunduklari hisse senedlerini veya bunu müsbit vesaiki içtlmadan bir hafta evvel Ankarada Türkiye İş Bankasına veya İstanbulda Türkiye hanında şir- ket muamelât merkezine tevdi ederek mukabilinde dühuliye kartları simaları lâzım - pa Hissedarların muayyen gün ve saatte Ankarada bulunmaları İlân olunur, velveleden uyanmış olan ib” ir Kumandanı, züğiniiş Müzakerat ruznamesi : tn EE İalme kl olduğı | benle male ki” #evketmak <5 bedenlerinin ü-| 2 — Pen müşaviri hakkında karar itibarı ve inthab'leras, o ölüm, k İstiyor.. fakat, Arab | ——————— ei ya Retonarme Köprü İnşaatı Nafıa Vekâletinden: 1 — Kırklareli ve Tekirdağ vilâyetleri dahilinde Çerkesköy - Vize - Kırklareli lamıştı. yolu üzerindeki Ergene, Çayırdere, Soğucakdere köj belönârme ve uzlarına yük-| gene ayni yol üzerindeki Büyükdere köprüsü döşemesinin de ahşab olarak yeni Bi, Dümen ira firlamışlardı. den inşaatı (67.224) lira (22) kuruş keşif bedeli üzerinden kapılı zarf usulile h 4 açı ç Eriyor. eksiltmeye çıkarılmıştır. kü acı feryaki ederek, Ayasof- 2 — Eksiltme 5/6/939 tarihine müsadif Pazartesi günü saat (16) da Nafia Ve- Ya aşa Gğlrie. kâletinde şose ve köprüler reisliği odasında yapılacaktır. Tandem Saray da altüst ei 3 — Eksiltme şartnamesi ve buna müteferri diğer evrik (337) kuruş muka. , fırlamış olan im; ür bilinde adı geçen reislikten almabilir, Mae kayateti ye büyük balkona) ( 4 — İsteklilerin eksitime tarihinden en az sekiz gün evvel bir istida ile Nafia Ne . Vekâletine müracaatla bu gibi inşüatı yapabileceklerine dair ehliyet vesikası Piya, yayar? almaları lâzımdır. an yordu, 3 — Eksilimeye gireceklerin dördüncü maddede bahsedilen vesika ile 909 se- e nesine sid Ticarat Odası vesikasını ve (4612) liralık muvakkat teminatların havi N ümidsiz bir olarak 2490 sayıl kanunun tarilatı dasresinde hazırlıyacakları kapak zarflarını ikinci maddede yazılı vakitten bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde ko- (0430) misyon reisliğine vermeleri muktazidir. (1851) Ün » kapısından, diyor- a ing — büyük bir ıztırab KL kayada gezdirdi. Yum - Yapal Mer $ öyle De Yapalım? Ra dedi... Ve sonra, aklına Pu almış gibi sil pe galz kıtasının kumanda - Sy tok, te e a nabi, O Muhafız Tejiyonlarını ha- * Oha hazır a a BIR KAŞE BU BAŞ AĞRISINDAN KURTULAYIMI.. haşmetmeab!. Skerin başına geç. (Ayos tr de ap i ihtiyat kuvve Dördü yat kuvvet. CEMAL TEKİN LOKANTASI Baygada eki, cü kapı (I)yı tat Tağsim meydani genişletilirken yıkılacağını düğünerek oradaki dükkânmız Yıl- Gız sineması karşısına naklodilmişti. Bu yeni dükkânda birçok masraf ve fedakâr- bıklarda bulunmamıiza ve apartımanların altında bulunan mutfak teşklâtırın islah edilmesine rağmsn muhiti taciz eden mutfak kokusu bertaraf edilememiş olduğun- âan münasib bir dükkân buluncıya kadar lokantamızın kapalı kalacağını muhte- rem müşterilerimize aryederiz. m, dlanlarının en cosurla- OR a Tetarte) denilen bu kap Babil taraında, © ) ) arasında ig, 2441 Alayı yürütmek için uza Seguin gönde; Babiâli padişahın Kâğıdhaneyi ziyaret edeceğini bana haber verirken yeni hü « kümdarı en münasib bir tarzda eğlendir - memi de tavsiye ediyordu, Padişaha ya - pılacak hürmet ve ikramı kararlaştırmak- Jta beni serbest bırakmışlardı. Padişahın Gikketini süratçilerin temin ettikleri ça » bukluğa celbetmeyi istediğim için, bun - lardan bir müfrezeye tek bir top ile Ka- reağaç (1) civarına giderek, padişahın ka yığı yanaştığı zaman, yirmi bir pare top ile kendisini selâmlamalarını emrettim. Bu ilk tazim eseri ümid ettiğim rouvaffa- kiyeti temin etti. Padişah topun ikinci en- dahtından hayrette kalarak selâm niha- yet buluncıya kadar bütün kürekleri bek- letti (2). Bu bana bir işaret hizmetini gördü. Der- hal topçu alayını padişahın oturduğu köşkün önünde iki yüz adım mesafede harb nizarmna soktum, Mektebin küçük topleri pek yakında olduğu için, Rusların yanında hizmet etmiş olan bir Tatarı bu- raya nöbetçi olarak ikame ettim. Bu da Avrupa disiplinine alışkın bulunması ha- İsebile vazife başından ayrılıp gitmiyecek İ birini bulmak içindi. Tepe üzerinde hazır- İlamış olduğum büyük toplar da, padişah İ yerine oturduğu zaman, güllelerle ateş e- derek selâm resmini ifa ettiler, Padişahın emirlerini telâkki edecek bir mevkide bulunmak için köşke gayet ya » kın bir noktada durduğum için, yeni hü - kümdarın €ski topçuların şimdiki ma- haretine pek az dikkat ederek siiratçiler- den tüfeğine süngü takmış bir helde kü» çük topların yanında nöbet bekliyen as- silâhtarını çi lâhtar yanıma gelerek cezaya çarptırmış olduğum suçlunun affını efen nana benden istedi. Çünkü bir hükümdarın ilk bakışı daima lütuf ve merhamet ifade et- mek lâzımdı. Bunun üzerine, Sultana yaklaşarak nö- bet bekliyen bu askerin cezada olmadığı- nı, bilâkis padişahının Tağbetini ve alâ - kasını bir an için celbettiğinden dolayı pek bahtiyar bulunduğunu temin ettim. — Fakat, dedim, göründüğü müşkül | vaziyetin nihayete ermesi için efendi - mizin kendisini ceza görmüş telâkki et * mesi kâfidir (3). Tatara doğru dönerek sancağın altına avdet etmesini söyledim. Padişah: —Hayır, kalsın, dedi. Suçlu zannetti - ğim bir adamın affını istemek, onu koy » duğunuz kaidelerden müstesma tutmak değildir. Bu kaideleri ihlâl etmek değil, bilâkis onları anlamak ve teyid etmek için buraya geldim. İkinci bir emir nöbetçiyi tekrar eski ye. rine ve ayni hareketsiz vaziyete getirdi. Sonra, padişah talime başlanmasını ba- na emretti, Alayı yürütmek için uzaklaştığım stra-| da, padişahın muttasıl Tatara dikkat ede-| rek makine gibi duran bu adama götür - mek üzere iç oğlanlarından birine birkaç «seguin> verdiğini gördüm. İç oğlanı der- hal vakur bir tavır ile Tatarın yanma git- ti ve getirdiği altını göstererek; — İşte zillullahı Silârd, şehinşahı cihan penahı âlemyan efendimizin ihsanı, seç - deye kapan, Hiç kımıldamadan duran nöbetçi: — Bu altınları topun kundağına ko - yunuz ve çekilip gidiniz, dedi, — Nasıl? Sen padişahın emri karşısın- da korkup titremiyor musun? Seni görü - işitiyor, secdeye kapun. di- Tatar sözü kesti: (1) Limanın nihayeti, KAğıdhane nehrinin mevkiinde padişahın sarayı (2) Bahriye ıstılahıdır. Bu, gösterilen hür- me ve tazime karşılık alarak selâm mera- siminde yapılır. Fakat hiç bir zaman bir hükümdar bunu tatbik etmez. (3) Türkler Padişahın sözünün yerine gel- mesi elzem olduğunu iddia ederler, Bir müs- vebid hata edemez. Padişahin haklı olması için icab eden tarzda dikkal etmek kulla - rın borcudur. Padişah askeri telil kere baktığını farkettim, Selâm bitince, | ızdı, bir şeyler söyledi. Si-| mlerd klaştığım sırada padişahın gözleri ile takib ettiği Tatara bir içoğlanile birkac rdiğini gördüm Tercüme eden: Hüsayiı Cahii Yalşın — Dediğimi yapmız ve çekiliniz. İç oğlanı bu ihtarı dinledi ve gidip işi kendisine anlattı, Padişah kendisini al * dattığımı zannederek silâhdara: — Bu zavallının cezada olduğunu ben söylemiştim ya, dedi. Para bile alami - yor, neyse, biz sesimizi çıkarmıyalım. Maamafih bu kanüatleri kökleşemedi. Bu sahne biter bitmez, alay bataryanın başına geçerek Tatarı serbest bıraktı. Nö- betçi parasını unutmadı, aldı ve talimde o kadar çeviklik gösterdi ki tekrar Ab - dülhamidin dikkatini celbetti. Yeni hü « kümdâr topçuların süratinden pek mem- nun oluyor gibi göründü, O gün topçula- ra defalarla tslim yaptırmağa mecbur oldum. Padişahı memnun etmek için, sOn defasında sekiz dakikadan az bir zaman zarfında her topa yüz yirmişer oendahf yaptırttım. Bazı topçu manevraları ve he. defe atılan humbarâlar talimleri teşkil ettiler, Padişah bugünkü ziyaretin de askeri meşguliyetleri kırk senelik bir mahpusiyetin düşkün bir hale sokması icab edeceği sair eğlencelere tet etmiş” ti. Maamafih, yukarıda söylendiği veçhile, | Abdülhamidin tahta çıkması üzerinde ga- İyet garib bir tesir yapmış, onu haremderi istifade kabiliyetinden mahrum bırak « mıştı, Türk ve ecnebi daktorları ile isti « şare yapıldı. Onlar, aralarında konuş « tuktan sonra, padişahı bu mesele ile a « lâkası olan şeylerin kâffesini unuttura - cak bir meşgale bulunmasını tavsiye et » tiler. Bu suretle sebebi ortadan kaldira « rak neticeyi izale edeceklerdi gibi padi » Şah yalnız sık sık tenezzühlerle, musiki ile, soytarılar ile meşgul oldu. Saray göz deleri ise pek çok para yutan harbin niha« yet bulmasını istiyorlardı. Bu parayı har. be sarfetmekten ise, başka taraflara hâr« cetmeyi daha münasib buluyorlardı Ve « rler de düşmanın kendilerine çok ka « calet verici şartlar kabul ettireceği da * kikanın yaklaştığını dehşet içinde gösü « yorlardı. Abdülhamidin mahpusiyeti zamanındı hizmetinde bulunan âdi bostancı, tah ta çıkması üzerine, gözdesi mevkiine geli mişti. Bu adam küçük harici işlere alış « mıştı. Yegâne meziyeti âdi entrikaları becermekti, (Arkas. Kitablar arasında (Baştarafı 8 inci sayfada) Ben «Edebiyatçılar geçiyor» u okur « ken hep bunları düşündüm. Ve bugün « kü edebiyat kutublarımızın geçirdikleri 0 tatlı zamanlara gıpta ettim. Yepyni, aydınlık bir rejimin meş'alesinde bir ara» ya geleceğimiz, daha kuvvetle birbirimiz! destekliyeceğimiz, ve okuyuculara dah& olgun, daha özlü eserler vereceğimiz, ve geleceğe de nesillerin ginta edeceği biz mazi, bırakabileceğimiz halde bu anlaşa e mamazlik, çekememezlik neden?. diyf kendi kendime soruyorum... i İbrahim Hoyi | * Edebiyatçılar Geçiyor. Yazan Fahri, Kanaat Kitabevi, Bir Fransız muharririnin müşahedeleri (Baştarafı 8 inci sayfada) Futbol maçları hıncahınç doludur, pas raşüt kulesi adam almıyor. Sokaklarda taze ve şen simalı kiz, erkek talebe gruplarmı görüyorsunuz. Saadet v en küçük bir tül parçası bu kadar güzel, ve zarif Türk kadınla rına bakarken kendi kendime düşünüyo- rum: Halid — Kemal Atatürkün bütün eseri sa « dece Türk kadınına serbestisini vermek « ten ibaret bile olsaydı'gene memleketine çok büyük bir hizmet etmiş olacaktı,