Gözle Görünce Hatice Hatib Imamı, Çeviren Mare başını kaldırdı, kederli bir ba - Bir de çocuğumuz oldu. Çok mes'udduk. kışla kaynının yüzüne bakarak: | Fakat bir gün dostum başıma bir şey — Jerâme dedi, demindenberi nem ol -| geldi. Geçen ay işletim için Nansi'ye git- duğunu soruyorsunuz. Bunu size söyle -' miştim. “Iki gün orada kalacaklım. Tlk “mek istememiştim. Fakat şimd: susmıya- akşam. Yemekten sonra geceyi nasıl ge- “ cağım için söylemeği ve kendimi anlat -' çireceğimi kendi kendime sordum. Otel © mağı tercih ediyorum. Eğer siz isterseniz odasında tek başına oturmak pek can si- © bunu kız kardeşinize anlatabilirsiniz. kıcı bir şeydi. Bir kahveye gitmek te pek Şimdi size hepsini anlatayım o Jeröme. eğlenceli değildi. O halde: «Haydi bir si - Ben sizin kız kardeşinizle onu sevdiğim nemaya gideyim; diye düşündüm. için evlendim. Fakat ben ilk karımıda o Sinemaya girerken afişlere bakmadım, “severdim, Onlardan birini ötekinden daha ne oynandığını bilmiyordum. Fakat film “fazla ve daha değişik bir halle sevip, sev. başlar başlamaz kalbim burkuldu. Kar - © mediğimi araştırmağı ne lüzum var. (o şımda oynıyan Jeraldındi. Bu bizim iz - Başımdan geçen dramı $iz de biliyorsu. divacımızdan evvel çevrilmiş olan eski “huz. Jöroldinle evlenmeğe karar verdi. bir filmdi Bu benim tanımadığım bir © ğim zaman, küçük yıldızın artistli; de. filmdi. ğil, kendisini seviyordum. Fakat onunla) Senaryo çok kötü bir şeydi, Lâdam o öldüğü zaman hissetmem lâzım gelen e-| evlendikten sonra, onun mesleğini ter -| Kamelyadan çalınmış bir mevzul. ketmesini istemeğe kendimi haklı görme-| Bir genç kadın, güzel bir delikanlıyla © “dim: Daha şimdiden bu kadar parlak olan ' sevişiyor ve alçakça bir entrika bu İki bir mesleği yikmakten utandım. İnsan sevgiliyi birbirinden ayırıyordu. Bunun » böyle bir şey yaptığı vakit karısına bunu (üzerine Alplerde bir gece genç kadın ken- ödiyecek bir takım manevi şeyler vere - di isteğile soğuk alıyor, hastalanıyor. U- (bilmeli, Bir kadın için bu san'atlarda gü-! zun bir hastalıktan sonra avdet eden sav. Turunu okşamak suretile ona zevk veren | gilisinin kolları arasında ölüyordu. 'ne çok tarafları vardır, Ben 'nütevazı bir İste yavrum bütün hikâyem budur Öl- adam olduğum için bir günah işledim. yaş olan karın Jeraldini o zaman ölür. Kârım filmlerini çevirmek'e devam etti. m z akin Si ö ken görmemiştim amma, öldüğünü şim- di rald'n Moine idi, Ev. he . X Evlenmeden evvel Teraldin Moine 4di. Ev-İ gi görüyorum. lendikten sonra da film yıldızı Jeraldin Moine kaldı Bir gün Amerikada bir film çevirmek Üzer angaje edildi. Ben beraber gitme - © dim. İşlerim beni Pariste alakoymuştu. O gittikten sonra kendisinden mektub — alacak vakit i telgraf al- “dım. Birincisi: A: vardığını bil- diriyordu. İkin iyi karşılandım. Pazârtesi gürü filmi çevirmeğe başlıyo - ruz» diyordu, Bundan sonra artık onun İmzasını taşımıyan bir bâşka telgraf al - ini <1, | Zımdır? dım. Pazartesi günü çevirecekleri film Pasifik denizi üzerinde fırtınalı bir günde | Diye mukabele etmiştir. Çemberlayn © bir gemi kazası sahitesi imiş. O ve bir baş | ve Daladye konuştular. Sizin bu sabahki © ka erkek bir sandal içinde bulunacaklar: | nutkunuza rağmen efkârı umumiye asa mış. Bu kadar dalgalı bir günde yanlış | biyet içindedir. Amerika tecrid politika- bir hareket sandalı devirmiş. Jeraldinle | cılarının mücadelelerile karışık bir vazi- * partöneri dalgalar arasında kaybolmuş- | yettedir. Amerikalılar, korkuyorlar. rüyorum, Ölüm yatağında kuvvetinin ya- vaş' yavaş eksildiğini, gözlerindeki hayat Ruzvelt, dün Hitlerin yollamıya nası (Bastarafı 8 inej eavfada) — Biran evvel harekete ge i | Hall Ruzveltin tam bir idealist gözü o- © Dehşet içinde bümaldım. Öldüğümü!lan açık mavi gözlerine dikkatli dikkatli Zannediyordum. Bugün hâlâ o gün his -| bakarak konuşuyordu. © seltiğim acının dehşetini hatırlıyorum.| Amerika Reisicümhuru; © Haftalarca budala gibi yaşadım, Haberi! . Aziz dostum dedi. Uzun zamandan- © olmadan başına ağır bir şey indirilmiş bir beri mtdahelenin vazifesiz olduğunu tak- zavallıya dönmüştüm. İdir etmiş bulunduğumuzu biliyorsunuz. Amerikaya gitmedim. Niçin imarli Fakat Eylüldeki yanlışlığa tekrar düş- gidecktim. Dalgalara kapılmış olan Jeral- | mek istemiyorum. Hitlere mektub yaz- © dinin vücudü kim bilir dalgaların kolun- dığım zaman Almanyanın mütearrız ol “da nerelere gitmişti. Bir daha bulunma - duğunu işaret etmek istiyordum. Fakat mıştı. O halde niçin oraya gidecektim. Dalgaları seyretmek çin mi? Deniz öyle bir mezardır ki onun başın. © da gidip ağlanılamaz, Aylarca azab ve 1z- tırab içinde kıvrandım. Jeraldinin bir — deha bu apartımanın içine dönmiyeceğini, | © bir daha kendisine aid eşyalara el sür -'diğer devletler gibi Almanya ile İtalyayı miyeceğini düşünecek müthiş oyandım.| müzakereye girmeğe eebretmeli. O zaman Bu mümkün müydü?. Jeraldin ölmüş - siz «ben size söylememiş miydim» diye- © tü?.. Bu ne umulmaz şeydi? çek kuvvetli vaziyete girmiş insan olur- Fakat zaman en büyük matemi de u-| sunuz. Yuşturuyor. İki sene sonra Fransuvaz| Bu sıralarda iş kabinesinin kapısı açıl gördüm, onu sevdim, onunla evlendim. | mış ve içeriye bi “Son Posta,,nın Edebi Romanı: 62 manasını anlamadı ve ertesi gün Münihi yaptılar. — Evet iyi söylüyorsunuz. o Hitlerle Mussoliniyi abluka altına almaları, Onla- rı oldukları yerde bırakmalı ve bütün Muazzez Tahsin — Onu bir yatağın üstünde uzanmış aöl çılgına dönmüş olan Avrupa jestimin SON POS' “Son Posta,, rın Hikâyesi “MmmnPUM0AKMM ME ışıklarının yavaş, yavaş söndüğünü, bö - İşimi artık yastıktan kaldıramadığını ey- i ediyordum. Parmakları çarşafları tır - naklıyordu. Onun son nefesini işitiyor - dum. Gözlerini kapatan parmakların bu zalim hareketini görüyorum. Size daha evvel de söyledim. Onun ö - Tümünün haberi bana ağır, bir acı, bir ser| semlik vermişii, Onun haleti nez'ine şa - hid olmadığım, cansız vücudünü görme- idiğim için onun ölümünün hakikatine İinanmamıştım. Bana sanki beni terket - miş, sanki benden uzaklarda yaşıyor g'bi geliyordu. Halbuki şimdi.. şimdi o gözü- İmün önünde ölmü Ve bu fil seyrettikten» sonra, onun iyi çılgın, hududsuz ümidsizliği bütün şiddetile hissetmeğe başladım. Evet sanki dün ş gibi Teraldine yanıyorum. Ve İ şimdi sevdiğim bir karım, sevdiğim bir çocuğum “ve bir ailem, saadetim var, Şimdi günlerdenberi niçin böyle oldu- ğumu anlıyor musunuz? Yarınki nüshamızda: Tecrükelik köp:k'er Yazan: Mih. Zoşçenko Çeviren: H. Alaz O mea Bk. | csvab verdiği mesajı İ kirar verdi? Jtan kâtib muavini Moevin Me. Tatry gir- miştir. Rüzvelt gülerek: — Hallo Me. dedi. Biraz buraya geli niz, çalışacağız. Yazacak iki telgrafımız var. Ertesi gün Cumartesi idi, Beyaz saray- da matbuat mümeşsilleri kabul edildiler, Üç kişi arasında geçen bu iş fevkalâde gizli tutulmuştu. Kimse gazetecilerin ni- (çin Reisicümhur tarafından çağırıldıkla- rmı bümiyordu. Acele dave: yapıldığı i- çin gazeteciler pek kalabalık değildiler. Fakat beyaz saraya gelip te Reisicümhur tarafından kabul edildikleri zaman me- selenin ehemmiyetini anladılar. Çünkü | Reisicümhurun yanında Cordell Hull, â- yandan Pittmann ve hariciye komisyonu reisi Sommer Wells vardı. Amerika Reisicümhuru mütebessim bir çehre ile gazetecileri kabu. etmişti. İ Her zaman olduğu gibi samimi bir ha- va içinde gazeteciler Reisicümhura iste dikleri sualleri sordular, Bu sualler üs- tünde münakaşalar yaptılar. Amerika Reisicümhuru onlara yalnız küçük isim- lerile hitab ederek cevab veriyordu. Nihayet gazeteciler Amerika Reisicüm. hurunun Hitler ve Mussoliniya telgraf yolladığını öğrendiler, Ruzvelt onlara bu telgrafların nasıl yazıldığını anlattıktan sonra sözünü şöyle bitirdi: — Hull ile ben dün akşam telgri Ağır ağır yürüyerek kış bahçesine doğ- ru ilerledi. Annesi, elinde bir demet çiçekle kapıdan çıkıyordu. Cevadı gö-| tı. Cevad bahçeye gidecek yerde geri rünce çatık kaşları açıldı, gülümsiyerek | dönerek annesinin yanında yürüdü ve elini uzattı. — Bu sabah sen atla gezmiye çıkma- dın mı oğlum? — Hayır anne, orman pek güzeldi, biraz yürüdüm. Siz çiçek mi kopardı- nız? * — Evet... Fakat ben bilhassa birkaç orkide koparmak için gelmiştim. Bir — Bunca senelik bir dostluğa bu su-| ben hayır? Ve alelâde bir arkadaşlık -| tane bulamadım, Muallâ hepsini alıp retle nihayet vermenize imkân yoktur | tan ibaret olan dostluğumuzun da bu © Cevad... Evet ben haksızım.. ben fena| Kararım üzerine hiç bir tesiri olamaz. * hareket ettim... Fakat bunun sebebi), 225! hafifce eğerek kapıdan çıktı © sizce meçhul değildir. Eli titriyor, ateşli gözlerinde yalva- ran, dilenen bakış yanıyordu. Ce- vad mağrur bir eda ile geri çekildi: — Bunu bilmek istemiyorum hanım efendi. Ben yalnız karıma karşı yap - « tığınız muameleyi görüyorum. Eğer o bana itimad ederek bütün olanı biteni © söylememiş olsaydı ne kadar azab çe- kecekti! O belki sizi afiediyor, fakat mıştı. Yanakları yanıyor, vücudü bir şey hissedemeden titriyor, hâlâ Ceva- dın şoğuk nazarlarının tesiri sltında imiş gibi bir adım atamiyordu. * Cevad Belkis hanımın evinden çı - kınca kestirme bir yokuştan aşağı ine- rek çiftliğe geldi. Niyeti hemen odası- na çıkmaktı; fakat sonradah vazgeçti, Belkis salonun ortasında donmuş kal -| götürmüş. Böyle kıymetli çiçeklerin sökülüp koparılmasına nasıl izin veri- yorsun oğlum? Naime hanımın sesinde büyül öfke gizli idi. Sükünetle konuşmak is- tediği halde buna muvaffak olamıyor- du. Cevad sakin bir sesle cevab verdi: — Muallâ istediği çiçeklerden istedi- ği kadar koparmakta serbesttir anne... Maamafih siz mutlaka orkide istiyor- sanız ona söyleyiniz, odanıza derhal bir büket gönderir, Dört yüz sene evvele aid İstanbul haberleri Herkes bu cinayette büyüklerin par. mağı olduğundan şüphelendi. «Bu hu susta ukalâ hayran kaldılar» Büyük bir hırsızlık 999 da İstanbul bedesteninde mühim bir bursızlık oldu: Cemaziyülevvelin ilk günlerinden birinde eski bedestende bir sabah bedesten esnafı bazı emanet san- dıklarının açılmış olduğunu o gördüler. (O zamanlar bankalar yoktu. Herkes, © min yer olduğundan, nakdini ve mücev. İ beratını, bedestende kira ile tuttuğu İdiklarda saklardı). Eshaf şaşırdı. İçle. rinden biri: (Baştarafı 8 inci sayfada) 29 top Fransız atlası. 119 top muhtelif frenk kumaşları, 1000 aded destar. 2 yük ham ipek beher yük 5000 okka, 100 aded peri peyker gülâm. 17 aded ak hadım. 10 aded habeş köle, 17 aded beyaz köle. Kıymetli atlar (fevkalâde zengin ta - kımlarile beraber). 1 aded fil yavrusu, 1 aded zürafe. 25 yük tüfek, Bu hediyelerin tahmin edilen tutarı 20 kere yüz bin altın, yani 2.000,00 altın idi Minarelerde ilk defa kardil yakı'ması Hieri 996 yılına gelinciye kadar mina- telerde kandil yanması âdet değildi. İlk defa minarelerin şerefelerinde kandil ya- kılmak bu yıl âdet hükmüne girdi. Padi. şah: #Rebiülevvel ayının on ikinci gecesi Peygamber efendimizin doğduğu müba-| rek gecedir. Tazim ve ihtiram etmek va- cibdir. Mevlüdler okunup günahkâr üm- met yarıp yakılıp şefaaz ve selâmet iste- sinler. Receb ayında Regaib gecesi ve Şı- ban ayında Berat gecesi de minarelerde kündiller yanıp âlemin nura garkolması â- det olsun diye emir vermiştir. Esrarlı bir cinayet 998 yılında İstanbulda mühim bir ei- nayet oldu, Kubbe vezirierinden Yusuf Paşa Kırkçeşm civarında otururdu, Kö-| lelerine, adamlarına kızdığı zaman hag.) palas dinden fazla dayak atardı. Yusuf Paşa) Mİ bazı geceler hareme gitmeyip konağının selimlığında yatarınış. Zilkade ayında bir gece selâmlıkta yatmış. O gün bir nice kötek yiyen nöbelçi iç oğlanla- rından iki nefer tüvana oğlan paşa uyu- yunca hançer ile efendilerin vurmuşlar. Sabahleyin könak halkı bir müddet pa- şanın yatak odasından çıkmasını bekle- mişler. Sonra, Kırkçeşme tarafına açılır ve dalma muhkem kilidli durur kapınm açık olduğu görülmüş, o zaman şüphele- nip içeri girmişler ve paşayı ölü bulmuş- lar, O oğlanlar da kaçıp kaybolmuşlar. Cinayeti haber alınca sadrazam Sinan Paşa ile vezirler seher vakti konağa ge- İp kuşluk zamanına kadar kale kapıla- rına tembih olunup kapılar kapatıldı. Yusuf Paşa ağaları, oğlanları vesair ba- demeleri zincire vuruldu. Hepsine hai sız yere işkenceler yapıldı, Katiller bu- lunamadı. Kırk gün sonra Yenibahçe ci- varında Küçükhisar burçlarında o iki oğ- lanın bançer ile öldürülmüş olarak ce- sedleri bulundu. — Bu hariçlen adam işidir. Biz Cuma İgünü namaza ü zde fırsat düşü- tüp mahzenlerde gizlenmiştir. Dedi Çalınan şeyler yoklandı: Değeri 30.000 altın tutuyordu. Bütün mahzen ve dolablarm yoklan ması emredildi, Bedesten ön beş gün Xa. palı kaldı. Bütün bazirgânların mahzen. eri ve dolabları arandı. Tellâflar kefili. Bin de evi arandı. Bedesten bekçileri zin. cire vurulup tevkif edildi. Hepsine muh- kem işkence edildi. Herkes bedestendeki emanetin! almağa kalkarak şehirde emni. yet kalmadı, Hırsızlar bulunamadı, Ara dan zaman geçti, bir gün ufak bir şüphe üzerine Kuyumcular kapısında misk ve amber satan bir İranlımın dükkânı altın- da kiracısı olan bir del'kanlının mahzeni ârandı, Birçok boş keseler bulundu. Mab- zenin birine altınları ve diğer akçe ve kuruşları döküp üzerine köhne hasır ve koymuş, çi ile mahzen sahibi gülüm tevkif edip İstanbul kadısınm huzura getir. diler. Oğlan kimseye iftira etmedi: — Bu benim kendi tedbirimdir. Fırsat düşürüp yaptım. Kimsenin vebaline gir- mem. Ben oldum olacak! Diye cürmünü itiraf etti, Padişah bu cüretkâr hırsızı merak et- miş: — Hiyanet edeni getirsinler görelim, ne güna şahıstır! Demiş. Delikanh huzura çıkarıldı. Huzurda, işkence edilmeden idamını diledi, Dileği yerine getirilerek işkence edilmeden asıl- di. Çahnan mallar da sahiblerine iade edildi, Reşad Ekrem l Yeni neşriyat | Kanun Adamı — Muharrir Vedad Ürf! Bengü tarafından yazılan «Kanun Adami İ piyesi O. H. P, genel sekreterliği gösterit ya- yın serisi arasında meşrolunmuştur. Bu eser Halkevlerimiz repertuvarı için bir edebi ka- sanç olmuştur. Bu piyeste muharrir, kanun önünde insanın vazifesini tasvir etmekte - dir, Kiralık Konak — Tanınmış romanellari- mızdan Yakub Kadr! Karaosmanoğlunun VE kiymetli romanı, evvelee eski harflerle ba“ silmıştı. Mevcudü hiç kalmıyan bu kıymet 1 eseri, bu defa Remzi Kitabevi yeni harf - derle ve bek elld halinde neştetti, Eski harfleri bilmiyen genç neslimiz için harikulâde ehemmiyeti olan bu kiymetli © * seri, bilhassa eski yazıyı bilmiyenlere hara - retle tavsiye ederiz. yazıp bitirdikten sonra gidip uyumak ü- zere birbirimizden ayrıldık. Zannediyo- rum &i ne o, ne de ben uzun zamandan» beri dün geceki kadar rahat uyumamışız- dır. a İşte dün Hitlerin uzun bir nutukla ce- vab verdiği mesaj böyle bir hava içinde yazılmış ve bu şekilde Amrika matbuatı vasıtasile efkârı umumiyeye haber vert- miştir. — Teşekkür ederim. lüzum yok. Evet sana karşı olan sevgisine mağ “ Sinirli adımlarla yürümiye başlamış- lüb olarak Belkisin biraz ileri gittiğini anlıyorum; fakat Muallâ bu gibi dedi- kodulars ehemmiyet vermiyetek kadar akıllıdır ve seni de kâfi derecede an - Jamıştır artık. — Evet «şimdi. beni tanıyor artık? Fakat evlendiğimiz zaman böyle değil di. biraz soğuk bir sesle ona hitab etti: — Size bir şey söylemek istiyorum anne... Evvelki gün Belkis hanımın ka rıma çok çirkin sözler söylediğini duy- muştunuz; ona bir daha evime ayak basmamasını rica ettiğimi size haber veriyorum. Naime hanım hayretle durdu. — Bunu nesil yaptın Cevad? Bahu - sus çocukluktanberi tanıdığın Belkise karşı... Cevadın sesi birdenbire sertleşti: — Karımın gözünde beni kirletmek isterse ablama karşı da ayni şeyi yapar dım anne... Muallâ ile benim aramızı açmak maksadile yapılacak bütün ma- nevraların lüzumsuz olacağını herkesin bilmesini istiyorum. Naime hanımın elleri hafifce titredi, Naime hanımın şaşkın gözleri oğlun” dikildi ve onun her şeyi bildiğini aris” dığı için birdenbire düşünmeden $0f” du; — Ne demek istiyorsun Cevad? — Ne demek istediğimi siz pekâlâ bi* liyorsunuz anne; f#kat size karşı ola” hürmetim bu mevzuda daha fazla k©* nuşmamıza mânidir. Yalnız şunu bil * mehizi istiyorum: Muallâ o kocsmf kendisine bu kadar iyi bir şekilde ta“ dim etmiş olan kimsenin kim olduğunü bana söylemedi; bunu ben kendim a9“ yanakları kızardı ve yarı şaka yarı cid- |ladım; çünkü sizin karıma karşı ol89 di bir tavırla cevab verdi: duygularınızı derin hislerim ve tecrü” — Herkesin sizi ayırmak istediğini | belerim bana bildirmişti. mi zannediyorsun Cevad? (Arkası var)