25 Nisan Sayfa 13 , Sen Postanın tarihi romanı: 72 Artık, başıma gelecek felâketi biliyor- ye Ve büyük bir memnuniyetle, ö- “mü bekliyordum... Bu ölüm, geçiki- Yordu. Ve her geçen gün, bana daya- Miinaz; bir ıztırab veriyordu. Öyle bir 8ün geldi ki, o mel'un zindandan kaç- yy hatırladım. Alçak imparatordan atikam almak için, bütün kadınlık sih vi ç. raya atarak kapıdaki nöbetçi - £ Sendırdım. Onunla, kaçtım. Ve ser- <5 kalınca, çu iki acı hakikat ile kar- hi j uğradığı fecaata ta- hmül edememiş.. burunsuz bir çeh- mşil€ Yaşamaktansa, ölümü tercih et- en Babam da, imparatorun arzu- b da kolaylaştırmadın için, mahpus öl duğu manastırda, esrarengiz bir ile göçüp gitmişti. Sarayımız, da- Bilmıştı. Servetimiz, kâmilen sarayın #zİnesine alınmıştı. Annemi de küçük kaybettiğim için, artık hayatta tandan biç kimsem kalmamıştı... Giz- eti ilyamızın keşişine 2 2g Ondan yardım İstedim. Bu âciz *m, bana bu manastırı tavsiye et - im fazla bir hizmet edemedi. An- Yolu gösterebildi... Kararımı verdim, Kendimi kimseye bildirmeden bu tn astıra kapanacak olursam, impara- a, elinden kurtulabilecektim... Bir MR külçesi gibi parlıyan ve imparator da, yo bile çıldırtan saçlarımı kes- » Bir rahibe elbisesi giyerek, bura- Si geldim, kapandım. Kalbimin acıla- » İnlemiye başladım. Battal Gezi, bu hazin macereyı bü - dikkatle dinliyordu. Ve dinle- tı Yük bir dikçe Cadı Mariye karşı kalbinde de - Tinlesen bir merhamet hissediyordu. eeâye biraz uzum sürdüğü için, Battal Desi ayakta duramamıştı. Cadı Mar | Yaran, taş gibi katı olan yatağının Ü- #erine oturmıya mecbur kalmıştı. Basrahibe ile diğer rahibelere getin- | *©- korkunç bir mahlik olan Cadı Mar- | Yanın, Battal Gaziye bir fenalık yapa- tağından korkarık bir türlü kapının ku den ayrılmıyorlardı. Ve, sik sık ulaklarını kapıya dayryarak icerisini mliyorlardı. Hiç kimse #le beş çift Jâ- IKdi ettiği görülmemiş olan bu garib © esrarengiz kadının, bazan alçalan. TN yükselen.. bozan kin ve hiddetle | yen sesini duydukça, onun bu ka-| hn Şok süz söylemesine hayret ediyor- | dı. ! Cedi Marya ise, tamamile kendinden a bir insana benziyordu. Tıpkı, MET nöbetleri arasnda Bayıklıyan | bir hasta gibi, ağır ağır sözlerine | am ediyordu; heyez lerce. evet, senelerce bu taş! tan, erde kendimi gizledim... Dost - bip çrikatten, muhabbetten mahrum dim, çala yapyalnız, inim inim inle - Merak ürensiz hayatımı öğrenmek) ba Zye © -etrafımı saranların ısrarları- Kina, Sen, acıklı maceraya dair, hiç via bir şey söylemedim... Günler, Ve Seneler geçtiği halde, kalbim- mın 3 bİr türlü sönmüyordu. Baba- ze hayatımda bana ilk ve son aşkın haya. tattıran sevpili Filiposumun Yeri, bir türlü gözlerimin önün - silinmiyordu. Bu hayallerle o ka- Aynaşmış idim Ki, adeta Onlarla on, Ontan ordum. hasbıhal ediyordum. Ma, tkam.. intikam... Bizim Antika. 12 Ne zaman alınacak? Taşi feryad ettiklerini işitiyordum... berer Eeçtikçe, Bizanstan gelen ha - erlere değişmiye başlamıştı. Bu ha- Patatayıı Zara, zalim ve müstebid im- O azn aleyhindeki cereyan, arttik- Bc, tal kuvvetli bir kasırga başlan- Çok çi almıştı... Bizansın havasını, İYİ biliyordum. Burada başlıyan ale ve kasırgaların, daima sa - tahtlar, ivarldrma çarparsk, tacları ve ni evirmeden sükün bulmıyaca - ii İYi tahmin ediyordum. Ve bu 88 esnasında, İstanbulda buluna - İntikamımın . alındığını gözle - Görmek i istiyordum... Nihayet gi Je Yazan: ZIYA ŞAKİR Cadı Battalı nereden tanıyor? Sevgilim, uğradığı jecaate tahammül yaşamaktansa ölümü bir gün, eski başr4bibeye müracaat et- tim. İzin istedim. Senelerce bu hücre - lerin taş duvarları rengini ve şeklini değiştiren çehremin, hiç kimse tarafından tanınmıyacağına emin olduğ arasında çürüyen, n için, kalktım. İstanbula le bir zamans tesadüf mparalor ile (patrik)in arası e açılmıştı. Keşişlerle, hain hükümdaı arasında, gizliden zliye kuvvesdi bir çarpışma başlakmış- Son derecede dessas ve zeki bir &- dam olan imparator, patrik ile pesko- poslarâ kahir bir darbe indirmek için onları sarsya davet etmişti. (Trollosi denilen kubbeli son söz söylenecek.. hangi taraf galebe ederse, hakimiyet onun eline geçecek- ti. ğ Sarayın, salonunda, Bir vekterun günlük rrtların'an Urua anmak ulihab.arıra Daima ehemmiyet Verilmek lâzımdır ! Geçen aylar İstanbul oldukça münteşir grip salgınma mâruz kalmıştı. Grip has- talığı da en ziyade kulaklara savlet eden ve orada İbtilât yapan bir hastalıktır. İbtilât ta ekseriyetle orta kulakta yani sanduka içinde yapar. Boğazdan mik - toplar Nefiri ostaki borusile orta kulağa gidince derhal orada cerahat toplıyan bir ie şiddetli ateş ve kulak ağrıları başlar. Bunun derhal tedavisine koşu - lursa itlkab tevkif edilebilir. Fakat ba - zan bir çok sebebler ve amillerin tahti tesirinde #itihağısı #evkitine imkân ol - maz. O zaman hastalık dimafı tehdla etmiye başlar ve iş ameliyata gider. Bu ameliya$ kulağın arkasından yapılır. Fakat bazan imnalesef bu ameliyat tel muvatfakiyet vermiyor ve aradan baf . talar geçtiği halde birdenbire beyin za- rında bir ih! başlıyarak menenjit ile hastaları sür'atle götürebiliyor. Kulak Bthablarına, kulak akıntıların, Kulak ağrılarına dama ehemmiyet vermek lâ- zumdır. Cevab İstiyen o okuyacularımın posta pulu yollamalarımı rica ederim, Aksi tak- dirde istekleri mmukabelesiz kalabilir. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan cezaneler şunlar- İstanbul cihetindekiler: Şehzadebaşında (Üniversite), Eminö - nünde (Hasan Hulüsi), Aksarayda (Zi - ya Nuri), Alemdarda (Eşref Neşet), Be- yazıdda (Asador), Fatihte ( Gğimiiyadi), Bukırköyünde (İstanbul), Eyübde (Eyüb sultan), Beyoğlu cihetindekiler; İstiklâl caddesinde (Della Suda), Dal - rede (Güneş), Taksimde (Limonciyan), Pangullıda (Nargileciyan), Karaföyde (Hüseyin Hüsnü), Beşiktaşta (Vidin), Bokaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Kadıköyünde (Halk, Hulüsi Osman), Üsküdarda (Ahmediye), Sarıyerde (A - saf), Büyükadada (Halk). edememiş.. burunsuz bir çehra ile tercih etmişti Söz buraya gelince, Battal Gazi ga - rib bir tebessümle gülümsedi. Mırılda- hır gibi bir sesle: — Hey gidi günler, hey... Talih ve İtesddüf, o vak'aların içine beni de ka- | rıştırmıştı. Diye söylendi... Fakat Cadı Marya, Battal Gazinin bu sözlerini işitmemiş gibi, dalgın dalgın sözlerine devam et- ti: — İmparator, sarayında öyle bir ter- tibat almıştı ki, Trollos salonunun yal dizi kubbeleri altırda yapılacak olan bu çarpışmada, hiç şüphesiz ki galebe, kendi tarafında kalacaktı, Ve, mukati- des kilisenin nüfuz ve kudreti, tamami- te mahvolacaktı... Daha müzakere ba: lar başlamaz, bunun ilk eseri belirdi. (Arkan var) RADYO Ankara radyosu DALGA UZUNLUĞU , 1699 m, (o 183 Kos, 10 Ke. TAG 1974 m, 18798 Kes, 20 Ke. TAP Im mn Mi Kez 20 Ke. SALI - 25/4/39 1290: Proğram. 1253: Türk müziği - Pl 13: Memleket saat Ayarı, ajans ve meteoro- 4041 haberleri, 1815: Müzik (Karışık proğ - ram - Pi) 13.45 - İ4: Konuşma (Kadın sa- ati « Bv hayalına ald) 15: Çocuk Msirgeme Kurumu . Çocuk müsameresi - Halkevinden naklen. 1830: Proğram. 1835: Münlk (Oda İmtiziği - PL) 19: Konuşma, 1918: Türk mü- İziği (Fasıl heyeti) Çalanlar: Cevdet Çeğin, Eşref Kadri, Basan Gür, Basri Üfler, Ham- & Tokuy. Okuyar: Celâl Tokses, 20: Mem - ieket sant Ayan, alans ve meteoroloji haber- leri, 20415: Türk müziği “inik oyun harala- rı) 4 tanbur, cura, Santur ve dümbelek, 2030: Türk müziği: Çalanlar: Vecihe, Reşad , Cevtet Kozan. Okuyan: Ali Rıfat beyin - Niha - « Zülün görenlerin. 2 — Lemi. İnin - Nihavend şarkı - Rin gül Çıkarırdım İsana, 3 — Hacı Arif beyin - Nihavend şarkı: İzanıtma ateşi osks 4 — Vecihe - Kanun | takslmı. $ — Rahmi beyin - Nihavend gar- kı: Süzün süzüp de ey melek, 6 — İ Nihavend yürük sema: | Bümezdim özüm gamzene. 21: Konusma (Çocuk Esirgeme Ku İrumu) 2115: Esham, tahvilât, kambiyo « wi- İ kut ve ziraat borsası (fiat) O 2125: Neye İ plâklar - R. 2190: Müzik (Radyo Orkestra- sı - Şef: Hasan Ferid Alnar) 1 — Ramean - Mott: Balet süit. ©) Memuet, b) Musette. el Tambourin, 3 — Franz Sehubert - 4 ün- cü (trajik) senfoni, do minör. 8) Adaglo mol- to - Allegro Vivset, b) Andante. e) Menuet- İto . Trlo. 4) Allegro. 3 — E. Grleg - İkinci Peer Gynt sü, 8) İngrid'in kederi. b) Arab İ dansı, e) Peer Gyntün dönüşü, d) Solve - ig'in şarkın. 2230 Müzik (Noy'eli plâklar) İ28: Müzik (Gazband - PL) 2345 - 14: Bon a- Jans baberlari ve yarınki proğram. Dr. İHSAN SAMI Gonokok Aşısı Belsoğukluğu ve. ibtilâtlarıma karşı pok tesirli ve tese aşıdır. Divsayolu Soltan Mahmnd türbesi No. vend beste Son Posta'nın teirikası: 94 Baron de Tot KL Li e e tun hatıraları Çanakkalede harb Ben top işleri ile meşgul olurken kendisini göstermek istiyen Moldavancı Paşa bir burunun üzerindeki harab kalenin duvarlarını, kulelerini tamire kalkıştı Tercüme eden: Hüseyin Cahid Yalçın Top bu vaziyette Rus (o gemileri| tarafından ancak Boğazdan çıktıkları, to- pun ateşine maruz kaldıkları zaman gö * rülebilirdi. Fakat burun duvarların te - pesini ve kaleye civar meskenleri âçıkta bıraktığı için, filo üzerimize ateş etti. Bu şiddetli, fakat semeresiz ateş, eğer Türk- leri bir şeyin harbe alıştırabilmesi kabil olsaydı, onlara bu alışkanlığı vermeğe hizmet edecekti. İlk atışta Türkler ortâ- dan kayboldular, «Coulevrine> i kullan- mak için yedi sekiz kişiyi yanımda alako- yabilmekte zorluk çektim. Elimde bu toplan başka bir müdafaa vasıtası yoktu. Hem düşmanın gelip te bu topun istikz- metine girmesini beklemek mecbüriye - *inde idim. Bu top kullanılamazdı. Fakat bu hare- ketsizlik piştar «frögates üzerine atılan ilk darbeyi imkân dairesine soktu, Prö - gate derhal batmağa başladı. İkinci atış arkadaki gemi için hazır oldu Bu sırada, Rusların top ateşleri burunun üzerinden devam ediyordu. Donanma başımızın üze: rinden sekiz dokuz yüz gülle aşırdıktan sonra, İstikamet değiştirdi. Bu gülleler- İden ekserisinin havada patladıklarına dik kat ettim. Hiç patlamamış olan birkaç ©- büsü de bana getirdiler. Ayni sıra ile ayni saatte üç gün tekrar edilen bu teşebbüs beni bu mevkii işgal etmeğe mecbur bırakarak daha sağlam müdafaa vasıtaları hazırlamama mâni o- luyordu. Düşmamı sahilden uzaklaştır - mağa elverişli telâkki ettiğim bir çareye baş vurd Bu maksadla, akşam üzeri Çanakkaleye vâsıl olduğum zaman, Venediklilerden alınmış küçük bir topu çıkarttım. Gülle - leri kıpkırmızı bir halde ışıtlıktan ve to- pu doldurduktan sonra kalabalık bir hal. de yaptıklarımı seyreden kimselere kızıl gülleler hakkında küçük bir nümune gös- terdim. Bu tecrübede hazır bulunan paşa ile Türkler daha şimdiden Osmanlı im « paratorluğunun donanmasının intikamı alınmış zannediyorlardı. Geceleyin, o za- mana kadar Rusların bilhassa topa tut - muş oldukları burun balaryasında ıska- ralar, kömür ve körükler hazırlandı. Fa- kat Türkler verdiğim emirleri icrada mü- saraai gösterdilerse de bazı Rumlar hiç! şüphesiz Rusları haberdar etmek husu - sunda daha çok gayret ettiler. Filoları artik sahile yaklaşması tasavvurları Lim- nos'u muhasara üzerinde toplanıyor gibiydi. Elde ettiğim sükünet ve rahattan ilk istifadem münazaa mevzuu teşkii eder gi- bi görünen iki gemiyi kurtarmak oldu. İki kalede dört yüz kadar Yahudi bul - dular. Bunlar, Cumartesi günü olmasına rağmen, bu gemileri zincirle çekerek teh- İikeli mevkiden uzaklaştırmak için ça - ıştılar, Bu ameliye gemileri ayni zaman- da ateş hattından da uzaklaştırıyordu. Bir kaç gün sonra esmeğe başlıyan sertçe bir rüzgâr, gemileri ikinci kaleye kadar çı - kardı. Topları orada daha Yüzumlu idiler. m, leştirilecek bir batarya ateşini Avrupa ta» rafında muvafık bir mesafede bir burun üzerine kurulacak diğer bir bataryanın ateşile makasvari yerleştirerek o Türk lere Boğazı zorlamağa kalkecak gemile- rin ön ve ardını topa tutmak imkânını verecekti, Halbuki düşman gemileri ikf bordadan mukabele edebilmek için akın» tıya yan vermek meçburiyetindi kala « caklardı. Bu manevra ise onları suların tesirine kapılmağa sevkedebilirdi. Bu tertib Türk toplarına yelkenler üs zerine konmuş zincirli gülleleri faydalı surette kullanmak imkânını da temin e * derdi. Yelkenler Boğazı geçmek için el w zen olan sertçe bir rüzgârdan şiddetli surette gerilerek biraz sonra yırtılacak « lar ve gemilerin karaya bindirmek ihti. mallerini bile garanti edemiyeceklerdi, Ayni dercede kuvvetli diğer bir sebeli daha beni bu tarzı müdafaa sistemini kün bule sevketti. Bu bataryalar beyaz gül » leler (1) esasına hâkim bulunuyorlardı, Tâ Çanakkaley kadar hiç fasılasız steğ edebiliyorlardı. Bu tertibin, eğer Türkler hazırlıyacağım topları şöyle böyle kullanı mak yolunu bilirlerse, İstanbulu kurtaras cağı bence sabit olunurdu. Avrupa sahis linde Çanakkale hisarlarina daha yakın ve Değirmen burnu adını taşıyan bir bus run Barbier burnunda ve Asya hisarında ateşlerini kavuşturabileceği orada da bir batarya inşasına İüzum gösteriyo du. Simoys kıyısında da oradaki kaleye müzaheret kuvvetini göreceği için dör « düncü bir batarya tesisine karar verdim, Yukarıda söylediğim sebebden dolayı yalnız başına o kaleyi müdafaaya imkân yoktu. Ben bu tertibat ile meşgul olduğum ve bu işleri angarya tavikile ifa için civag köylerin ahalisini toplamak üzere icab e « den emirleri gönderdiğim sırada, hiç şüp« hesiz, kendisinden bahsettirmek istiyen Moldovancı Paşa Akde: gören bir bu. runun üstünde Cenevizlilerden kalma bi eski hisarın harab duvarlarını yaptır « mayı düşündü. Medhalin karşısında kâin olan bu eski hisar o kadar yüksekte ve 9 kadar uzükta idi ki oradan atılacak gül « leler ancak bir münhani çizdikten sönra denize yetişebileceklerdi, (Arkası var) (1) Asya kıyısında, birinel ve ikinci Kale « ler arasında Boğazın bir koyu. Boğasda, bin rinel kısmı zorladıktan sonra ancak bu koy« da düşman yerleşebilmek teşebbüsünde bus Tunabilirdi. Ankara borsası Açılış- kapanış fiatla'n 24 - 4 - 9; 126.703$ 3.5550 t.Gö25 46.4175 Karadenize dökülen ve tebahhür ede -| miyen suların fazlası Trakya bosforu ve | Propontide yolile Akdenize dökülüyor. | Bunlar Çanakkalede o kadar şiddetli a -! kıntılar yaparlar ki çok kere gemiler, bü- tün yelkenlerini açtıkları halde, zorla karşı durabilirler. Rüzgâr kendilerine ki- fayet ettiği zaman, pilotlar yollarmı su- ların kuvvetine mümkün olduğu kadar sz mukavemet arzedecek #urette tanzim etmeğe mecburdurlar, Bu tetkikin temeli | de akıntıların istikametini bilmekten iba- | ret olduğu hissediliyor. Akıntılar bir bu- rundan, diğer buruna çarparak seyrüse - fere birer engel vilcude getirirler, Bu bilgilerin ihmali pek büyük bir tehlike teş kil eder, İki Türk gemisinin pilotlarının bana verebilecekleri yegâne malümat muhakkak ki bundan ibarstti. Bu gemile- rin yürüyüşleri Boğazın en faydalı su - rette tahkim edilecek müdafaa noktala- rını tayin hususunda gayet işime yara- dı. Filhakika, gördüm ki Barbiers burnu- na, birinci ve ikinci kalenin arasına, yer. de amaa —— > RIZA ASLAN « Diwrigide Son Postanın bayiidir. Mecmua, kitab ve kırtasiye iğlerile de meşguldür. Gazeteniz! oradan a- rayınız.