SON POSTA Sayfa 9 Seneler evvel 1911 de çıkan Karagözden TİR Hanım sana kaç defa söyledim!. Üzünü, gözünü o kadar açma.. hem bir daha böyle erkek ile arabaya binersen karışmam hal, — A. ayol o çocuk. — Şimdi çocuk amma, yarın öbürgün büyüyüp te erkek olacak değil mi. Sen ona bak, 1907 de Fransız karikatürü Medeniyet ve vahşet: Biraz tüy, birkaç boneuk, bir parça çi Sekli bez ve hayvan derileri. 1912de çıkan Gevezeden Geveze — Zevzek canın sıkıldı da öf- keni kılıç balığından mı alıyorsun? Zevzek — Hangi işin ne vakit olacağı- Ni sorduysam, balık kavağı çıktığında, “evabını aldım. Bari çıkarayım da ola- “aklar olsun. Alacağa dair Alacağım olsun © kurdun ağzında ol Sun, alamıyacağımı 5 bildiğim halde, gene #lâcağım var teselli “6 avunurum, * Alacaklı alacağını amen aldığı se Man rahat nefes alır, © Fekat borçlu o anda Son nefesini vermiş demektir, * : Bağırıp çağırması- Pi bilmiyen alacaklı Macağını alamaz; ni tekim ağlayıp sızla- Mayı bilmiyen borç. TEE İk da alacaklıyı sile tamaz, » Bizim nalband, amam Borca dair li ye AN a zi sararır diyenler, : . hata etmişlerdir. Yü-' 5 ER zü sararan borçlu de- ğil. alacaklıdır, borç- lunun yüzü kızarır. (İ Ke Borç bini aşınca her evde tavuk yen- mez, her evde ev hal- kı birbirlerini yerler. * Borçlu alacaklıdan korkar, fakat alacak- lının korkusu o borç- körkusundan On gallık evliler, iki kişilik karyolalarını atıp iki karyola aldıktan sonra, otomobillerini de değiştirmişlerdi. Tunun bin kat ziyadedir. Mektub Ve Hitabe N'muneleri Alacaklıdan borçluya «On lira göndermemi emretmişsiniz, derhal gönderiyorum. Bir hafta sonra iade edeceğinizi de bildiriyorsunuz. Size karşı büyük itimadım vardır. Aceleye lüzum yok.. ve şunu da ilâve edeyim ve her ne zaman ne kadar paraya thtiya- cmiz olursa hiç çekinmeden benden istiyebilirsiniz, Bulur buluşturur, muhek- kak gönderirim. Hürmetlerim.» Gene alacaklıdan borçluya i (10 gün sonra) «Bir hafta sonra iade etmek üzere benden aldığınız on Krayı henüz iade et- medin&, İhtimal unutmuşsunuzdur. Hatırlatıyorum, selâmlarım.» Gene alacaklıdan borçluya (Beş gün sonra) Beş gün evvel yazdığım mektubuma henüz cevab alamadığım gibi, on beş gün evvel benden istikraz ettiğiniz-on Lrayıda iade etmediniz, Bugünlerde paraya ihtiyacım olduğundan biran evvel göndermenizi istiyorum. Gene alacaklıdan borçluya (3 gün sonra) «Bu kadarı fazla, size itimad ettik te on Bra borç verdikse günah mi işledik.. dahg ne kadar zaman bekliyeceğiz.. verecekseniz verin, vermiyecekseniz de, ver miyeceğim, deyin; ben de yapacağımı bilirim; Gene alacaklıdan borçluya (2 gün sonra) «Behey adam, bu kadırına rezalet derler. Hattâ rezaleti bile geçti, Biz parayı sizin için kazanmadık ya. ne o beyimiz keyif elsin; diye, Varrmızı, yoğumuzu mu vereceğiz?. Bana bak, bu son mektub, Eğer yarın on lirayı getirmezsen ne olacağını sen de görür, beğenirsin. Alacaklı tarafından, borçluya hitaben yazılacak mektublar bu kadar ve bun- dan sonrası hitabe şeklinde olacağından mektub nümunelerj faslına dahil değil dirler, Hitabelerin tanzim şekilleri hakkında da birer fikir vermek için aşağıya birkaç vümune yazıyoruz: Birinci hitabe (Son mektubdan iki gün sonra) Alacaklı borçlunun kapısını çalacaktır. Borçlu kapıya çıktığı zaman, alacaklı şunları söyler: — Bravo birader, beni buraya kadar da getirecektin ha. artık ver şu on lira- yı.. nasıl, yarın mı vereceksin?.. Pekâlâ yarın da gelirim, fakat yarın vermiye- cek olursan, hatır gönül dinlemem, şimdilik Allaha ısmarladık. İkinci hitabe (Ertesi gün) Alacaklı kapıyı çalmaz, karşıdan bağırır: — Evde misin bay, ben geldim, şu on Tirayı çıkar bakalım. konu komşu ge- lip gitmemden taciz oldular. Bu “kadarına kepazelik derler. Yahü açsana kapı- yı. seni yiyecek değilim ya. sen batakçısın amma ben umacı değilim, korkma adam yemem. * Bu sun hitabe ile mesele halledilir. Ya borçlu borcunu, öder, yahud da kapı önüne çıkıp, adam yemem, taahhüdile kendisini aldatmış slacaklıdan bir temiz dayak yer! Gerçi borç ödenmiş olmaz amma, alacaklı borçluyu dövmek suretile verdiği borcun manevi faizini elde etmiş olduğu için bir müddet süküt eder ve bir müddet sonra yeniden mektub yazmaya, mektüblardan gene bir fayda çıkmayınca, yeniden hitabelerde bulunmaya başlar. Kik ri gh nallamak için fazla para istedi; ben de kızdım, eskiciye gitim. | Garib ve meraklı şeyler || Romatizmanın arı zehiri ile tedavisi şayanı Fransız doktorlarından Dubjet ya- zıyor: Romatizmalara ve hususile kronik romatizmalara karşı kat'i bir ilâç bil- miyoruz henüz... Masallarda mühim ve hâd devreli romatizmalarda mulrtelif miktarlarda verilen salisilat dö sud'lar bir çok vak'nlarda salâh husule getirmiştir. Bazı vak'alarda da tam manasile şifa elde edilmiştir. Fakat, buna rağmen bugün romaüzma müthiş bir ictimaf felâkettir, Hıfzıssıhha beynelmilel ofi- si tarafında 1937 senesinde neşredilen Jistatistiklere istinaden diyebiliriz ki dü & romatizmadan ölenlerin sayısi vden ölen'erin sayısını geçmekte- | Romatizma tedavisi İngiltereye senede bir milyar franktan ziyade pa- raya mal olmaktadır. Romatizma hastalığı ekser vakit çok uzun sürer, romatizmaya tutulanlar içok kere iş pöremiyecek hale gelirler. En ufak işlerde bile yardıma muhtaç bir balde bulunurlar. Bundan başka romarlizma tedavisi pahalıdır... Az çok pahalıva mal olan ilâçlardan maada, bazı devrelerinde elektrik tedavisine, fizivoterapiye ihtiyac gösterir. Romatizma ve romatizmadan husule gelen hastalıklar için bir çok ilâçlar kullanıldı, Bunlardan en mühimleri şun'ardır: Salisilat dö sud, litine, antipirin, yo- dür dö potasyum, strontium, yodlar, üil yode, tentür diyod. v.8, V.8.... Son zamanlarda romatizmaya karşı arı zehiri kullanılmağa başlandı. Arı zehiri intra müsküler olarak zerkedildi. Ar: zehirlerinde mebzul #miktarda bulunan albominler tasfiye edildikten yapılan enjeksiyonlardan çok sonra Erkekler kadınların nerelerine bakarlar Amerikalılar her şey için istatistik- ler tertib eylerler. Onlarda istatistik adeti bir hastalık halini almıştır. Bu meyanda ahiren mütehassıslardan mü- rekkeb bir grup erkeklerin nerelerine baktıkları hakkında tedkikatd girişmiş- tir. Bu grup iki ay müddetle Amerikan şehirlerinde dolaşmıştır. Bu hususta vardıkları neticeyi aşağı- ya yazıyoruz: 1.000 erkek üzerinden: 550 si kadınların bacaklarında ve 200 ü gözlerine, 100 ü göğüslerine, 401 elbiselerine, 30 u ellerine, 30 u zinet - lerine, 20 si çantasına, 10 u saçlarına, 5 i ayakkablarma bakmaktadırlar!, 15 i ise kaklınlar ile hiç alâkadar ol- mıyan erkeklerdir! * Inanılmıyacak bir vak'a Anlatacağımız vak'a yüzde yüz haki- kidir. Bundan bir ay kadar evvel cere- yan etmiştir. İsviçre hükümetinin Varşovadaki se- firi Stoutz çok ağır bir sulu zatücceme tutulur, Kendisini tedavi eden en bü - yük İsviçre ve Leh doktorları hastanın / hayret neticeler veriyor büyük faydalar temin edildi. Bu zehirs den elde edilen fayda şimdiye kadar hiç bir ilâçlan temin edilememiştir. On ampul zehir enjeksiyonundan sonra romatizma ağrıları aflamakıllı hafifledikten maada bir çok vak'alarda hastalık büsbütün ortadan kalkmıştır. Pariste Paul Brousse hastanesinde bu zehir iki sene müddetle tecrübe € « dildi. Arı zehiri neoralji ve siyatiğ vak'alarında ağrılara iyi geldi ise de kanserde maâlesef bir fayda temin eye lememiştir. Enjeksiyon'un aksülâmelleri ehem « miyetli değildir. i Bazı kere yanıklar, küfınlılar, kabâ rıklıklar görülmektedir. Bazı kere d4 baş ağrıları verir ve hararet derecesini yükseltir... Bu srazı gösterebilen has talarda iyflik temin edilebilmiştir. Pe yakin bir dlide arı zehiri sayesinde TO matizmanın ortadan kalkacağına itima dım vardır. Konuşan taksi saati |.. Otomobillerin süratleri arttıkça fab- rikatörler yolcuların emniyet ve selâ» metlerini temin için icab eden tedbirler almaktan geri kalmamaktadırjar. Bu tedbirler meyanında en son örtü ya çıkarılan ve hakikaten üzerinde dun rulacak olan «Konuşan taksi saatidin, Bu «Konuşan taksi saati» sür'at delis si olan şoförleri yola getirmek, onları ikaz eylemek için en mühim Vasita « lardan biridir. i Bu saatin teferrüati şudur: Otomobil saatte 60 kilometre sür'a ile giderken saatten şu ses çıkar: « Şoför! Dikkat!. Şehir içinde kalak balık yerlerde bu sür'atle hareket eta mek yasaktır!» Sür'at 75 kilometreyi bulunca ses değ ki: — « Gerçe otomobilinize hâkim bulu» nuyorsunuz. Fakat arkanızdan gelek otomobilleri düşününüz.» Sür'at 100 kilometreyi bulunca ses bu defa sert bir tavır ile; — «Dikkat! Mes'uliyet altında bulüs nuyorsunuz... Kaza arifesindesiniz!» Sür'at 120 i bulunca ses ağır ağır şu nu söyler: «Allah taksiratım affetsin!» elkmslieği, sefirine müracaat ederler ve mem « nuiyetin bir defaya mahsus olmak üzSe re kaldırılmasını rica ederler. Sefin Berlin Hariciye ve Harbiye Nezaretle« rine müracaat eder ve müsaid bir ces vab alır. Bu cihetteki müşkülât kalkar, Fa « kat... Tayyare kumpanyası tayyarenin çoktandır Alman hududunu geçmiş oh duğunu bildirir... 5 İş telsize düşer!... Telsizle tayyareye Breslau'ya dönüp profesör Baver'i alması lüzumu bildik rilir! Tayyare Breslau tayyare meydanınd gelir ve orada intizarda bulunan pro“ fesörü alır... Profesör B#ver varşovaya tam vak « inde varır ve icab eden ameliyatı ya ancak Almanyada Bresldu şehrindeki profesör Bauer tarafından tedavi edi- lebileceğini söylerler, Leh doktorları hemen Breslau'da profesör Bauer ile telefonla görüşürler. Profesör Varşovaya gelmeği kabul e - der, fakat emrine bir tayyare tahsisini rica eder. Doktorlar hemen Fransız tayyare kumpanyas Air France'e müracaat €- derler... Bu kumpanyanım tayyareleri o sırada Varsov« ile Pra& arasında 96- ferler yüpmekla idiler, Bu tayyareler geceleyin Breslau şehrine de uğrarlar. Kumpanya, tayyaresinin Prağftan hareket eylemiş olduğunu ve Alman bükümetinin te#yyarenin Alman arazisi üzerinden geçmesine muvafakat ey - lemediğini bildirir. par ve sefirin hayatın; kurtarır! Leh doktorları bu cevebtan yılmaz -| Bu anlattığımız vak'a tam iki saat lar. Hemen Almanyanın Varşovadaki| içinde olup biteri... manen EİN