me lınk is > & e silin Ken lemleri EN em e O 1 ol a İ o | | | i | Sa : ALA ÇANAKKALE BON POSTA E j z umum. General Cemil Gonkun hatıraları: 6 smunumz Çok kanlı bir piyade harbi Fakat, muharebenin bu kadarla kal - ması mukadder değilmiş. Saat 22 sula- rında, tsm arlalık sükünet bulmak zere İken, düşman tekrar topçu ve pi” Muharebede, yade ate; başladi. Zımızda 9 uncu sında buluna vcemesi yü esir edilmiş, Bunu, bölük kumandanı- nın esaretten bana gönderdiği mektub” tan, bilâhare öğrermiştim! de 915 muharebesi hakkında arka ya yazılan raporun sureti: 12 nei fırka kumandanlığına Kerevizdereden 4-8-915 Cenub grüpu Saat: 5.9 sol mınltaka ağ cenahı 4-6-915 muharebesi raporu Bugün düşman, topçusu İle sazt 10 da muntakamız: şiddetle ateş altına almıya bağladı. Ateş, şidde* ve sürek kesbedin- ce düşmanın mutadı vechile taarruz edeceğine hükmedilerek tertibatı 18zı - me alındı. Alay 22 ye de verilecek em- re göre hemen hareket edebilecek vee hile kıtaaın hazır bulundurulması ve lüzum görüldüğü takdirde emir bekle- meden de icab öden mahalli takviyeye! mezun olduğu emredildi. Düşman 12 de piyade ateşine de baş” ladı. Biraz sonrx da piyadesi hücuma kalktı, Önde geliyordu. Alay mıntakasına karşı ta arruz eden düşman kuvveti İki alay ol- mak muhtemeldir: Çü lerde ezcümle maha'le karşı üç kere tekrarlanmıştır. e sinerlerimize kadar gir” meğe ari k li ise de ihtiyattan en münasib| sevil er ile mu kabil tsarruzlar yapı- larak süngü ile tepelenmişlerdir. İşte gerek De suretle ve gerekse cephenin yerleştirilmiş 6- r Er ömrünün sonuna ka- dar zindanlarda çürümeyi, bu herife iltifat etmeğe tercih o edecekti. Komiser onun bu haleti ruhiyesini hâ- lâ temyiz edemiyordu. — Allahtan ki o esnada, doktor, bekçinin o refakatinde geldi, Eğil lümün, kalb na- hiyesine tesadüf Oeden yaradan ileri geldiğini tesbit ederek, Rânânın gö - mülmesine ruhsat verdi. Komisere de yapacak iş kalmamıştı. O tarihlerde ne parmak izi vardı, ne de bugünkü mütekâmil tetkik ve keşif u- sulleri. Herif, Hürmüze: — Kanyı kaldırabilirsin.. dedi. Sen de bir yana savuşma sakın. Olur ki, 4 - fadeni almok için seni de çağırınız. Ve biyıklarını gene bura bura, ka pınm önünde bir de müstehcen işaret yaparak, çıktı. —3:— Rânâ, o evin temel direği imiş. Be - beruhinin önceden kestirdiği gibi, vak- adan on beş gün sonra, hükümet ca - nibinden memurlar gelerek, eşyanın 'bir defterini yaptılar, hepsini bir yük arabasma doldurup haraç, meze sat - mağa gördüler. Hürmüz, varis ola - mıyacağından güç belâ kendi bohça - nı kurtarıp kapısına koskoca bir mü- hör vurulan evi terk Analığının yadigâr ettiği bir elmas yüzükle, bir de mineli saatten başka hiç bir malı yoktu. Gidecek yer de bil- miyordu. Karakolda üç gün, üç gece yediği dayaktan bitkin bir halde hürriyetine kavuşan kambur, ozavallcığın önüne düştü ve Samatyaya, Pesendin evine götürdü, Fakat orada da uzun müddet barınmasına üni a Pesend, mü- ü varmıştı. yetin koc asından giz tutas bile onun (oboğazını adama 2di. İki seve Hürmüzlü ah - tanıdığı ki yükleyer koydu. Sonra ona Hobyardar, Fitnat isminde bir esirci kadına gitme ini tavsiye etti, "ka biraz gerilemişti. Bu yüzden, o fırka ile Kanlıdere ara - 4 üncü bölüğümün, ak dın emir mucibince rrevziimi terket - den, sağ kalan cüzüleri iyahlar, arkada beyazlar) ıİlükten şimdiye kadar birinci “İtetlâllığı da ediyor * Seddilbahirde telgraf malzemesi taşıyan parçalandıktan Jan makineli tüfeklerimizin, piyademi- zin müessir ateşi ile düşmana pek çok; telefat verdirilmiştir ve henüz mikları malüm olmıyan esliha ve bütün takım-| Jarile beraber 35 aded mukinel! tüfek iğ tinam olunmuştur. Yalnız sağ cenahi-| ruzdaki dördüncü bölük Kendine mü - cavir bulunan 9 uncu fırka sol cena - Fındaki 45 inci alayın birinci bölüğü -| nün geri çekilmesi ve düşmanın mez “ kür siperleri işgal etmesi inden fa-| ik düşmana karşı yerlerinde sebat ede- rek ifayi vazifeye şanlı bir surette mu” vaffak olmuşladır. Kanhderenin sağındaki mezkür bö abura hiç bir ferd iltihak kat'i malfimat etmediğinden bu elde edilememiş” şiddetle ve İ tir. Muharebe son derece iteaddid ın 18,30 a kadar devam etmiştir. Henliz | zavlatımız e cephane fiyatımız | bitan zayiatı tı bervechi atidi Bu Fitnat, &ibar konaklara el altın - idan halâyık satı - yordu. Lâkin, dei - mi ve resmi bir 6 - dalık Oo edinemiyen bazi kılıbık beylere, paşalara muhabbet du. Evinde her za - man üç beş kadın bulundururdu. Bir aralık, Benli Seni - yenin evi dağıldık - ten sonra, Pesend de oraya devam et- mişti, O vakitten bi- üyor ve o Hürmüzü nemnüniyetle ka - bul edeceğinden ü- imidvar bulunuyor” İdu. Hürmüz çaresiz oraya gitti. Ve Fit -| nal gerçekten kendisini fevkalâde iyi! karşıladı. Tesrdüf, Hürmüz gibi birine o ara siddetle ihtiyacı vardı. Beş altı gün kadar evvel, Ortaköyde Af'fe Sul- tan sarayına bir hizmet halâyığı ver - mişti, Onun parasını (almağa gittiği gün Sultanın kocasile karşılaşmış, Da“ mad paşa hazretleri, “kimsecikler duy- | madan, kulağıma; — Fitnat hanım! Sende şöyle hesnâ, | ese bir şey yok mu? Saraya 20) kamam amma, ayrı yerde oturturum.. demişti, Esirci karı, çapkınlığile meşhur olan İngila telgraf ardbalarından biri gonra Şehidler: I — Birinci bölük (miilâzımısanisi Hüseyin efendi. 1 — 6 cı bölük kumandanı mülâ- zimevvel Mehmed elendi. TI — 9 uncu bölük ihtiyat mülâzımı- İasanisi Ali Rıza efendi. IV — 10 uncu bölük kumandanı mü” lâzımevvel Salik efendi. — !l inci bölük mülâzımı evveli Hasan €fendi, VI — 1 ine! bölük zabit vekili Nuri efendi. VE — 12 nci bölük kumandanı mü- lâzımlevvel Memduh (*) | Kitablar Sulara giden köprü Tanınmış şair ve tiyatro müellifi Ha- id Fahri Ozansoy'un ilk romen. olan «Sulara giden köprüs Son Postada neş- redilmişti. Edtbin bu ilk romani onun ro- man vadisinde de şiir ve tiyatrodaki gibi kuvvetli bir varlık olduğunu ortaya koy- du, Halid Fahri Ozansoy'un romanı ga. yet güzel bir üslübla yazılmıştır. Roma da insan hislerinin ve ihtiraslarının tah- Hlini sürükleyici bu mevzu içinde takib etmek münfkündür. Roman baştan sona kadar alâka ile, heyecanla okunuyor, KL tab halinde i r etmiştir. Edebiyatcılarımız geçiyor Had Fahri Ozansoyun «Edebiyatçılar geçiyor; ismi altında neşrettiği hatırala- rı yakın mazinin ediblerini, şairlerini yakından gören ve gördüğünü gördüğü gibi tanrtan bir eserdir. Halid Fahri O. zansoy eserinde eski edebiyat geceleri- nin içinde yaşadığı tablolarını usta bir ressam elle çizmiş ve bize de bu tablo- ları aynen gösterebilmiştir. Yakın mazi. deki muharrirleri, şairleri, edibleri, ti. VII — 12 nci bölük ınülâzumısanisi | Mustafa efendi, IX —1Z nci bölük zabit vekili Meh-| Ded efendi, (Devamı 10 uncu sayfada) (© Memduh, efendi de, diğer sabitler gibi, mukabil tasrruzda alnından vurulmuştu. Ö Yimünden bir gün zonra anasından gelen mer ; etti mi, şüphesiz ki ihya ola- caktı, Hemencecik o dakikada: — Başüstüne devletlim! Başüstüne aslanım!, Sen emreyle yoksa!, diye ce- i yab vremiş ve aramağa koyulmuştu. İşte, kısmet ayağına geliyordu. Gö - tür görmez (Beyaz Şemsiyeli) yi tanı" dı, Ve derhal baş köşeye oturtup: — Hoş geldin, safa (geldin, yosma kadınım!. dedi. Burası senin kendi e - vini, Ve hemen, ertesi günü bir koşu gi - dip, Damad paşanın arabacısını buldu, ona: — Paşafendiye s8yleyiver.. dedi. A - Damad Hüsameddin paşanm, © nisbet-| radığını buldum Hem de istediğinden te eli açık olduğunu da biliyordu. Onu! âlâsı, daniskası âlimallah, Bir parça ki İ | Asabı gerildiğinden serbest ağlıyamıy or, hıçkırıkları gırtlağına tikanıyordu. Yeni eserler Sulara giden köprü - Edebiyatçılarımız geçiyor - Rıza Tevfik - Tilki Mehmed ve define Nisan 5 Arasında yatrocuları bu eserde görmek ve tanıma mümkündür, Rızn Tevfik R. G. Arkın Rıza 'Tevfi «Riza Tevfik . Hayatı ve a bir araya toplamış ve neşretmiştir. Hisli ve kuvvetli bir çal” olan Rıze Tevfiğim şiirleri her zaman zevkle okunacak e! lerdir. Rıza Tevfik âruza hâkin en güzel ahengi koyan bir şrlerini kle terennüm eder tarzda hamur ha san'atkârdır. Tilki Mehmed ve define Ahmed Najm'in yazdığı bu piyes 4 pen de ve bir tablodur. Doğrudan doğruya hayatımızdan olına mıştır. Piyeste köyün odasını, köylürün ha yatını, köylü erkeğin, köylü kadının his lerini görmek mümkündür, Piyesin radyo için hazırlanmış olanş Ankara radyosunda temsil edilmiştir. ( Trakyada hayvancılığın inkişafı ) Edirne (Hususi) — San'at istasyonları 15 Nisandan itibaten bütün Trakyada İnaliyete başlıyacak ve İnanlı depolarile vilâyet depoları ve sun'i tohumlama is- tasyonları harekete geçeceklerdir. Bu çalışmaların Trakya hayvancılığının kal - hünkâr döşeklerine yık. Sade, nerede görmek istiyorsa ba- na haber etsin emi? O haflir içinde ha- ber geldi. Paşa em — Cuma günü Şayton tutsunlar da Kehtâneye gelsin - er, orada göreyim! lemiş, Fitnaç Hürmüze izcik oçitlatır gibi oldu, o Zavallı genç kadıncağız artık ken di iradesile hareket tdemiyeceğini idrak ediyordu. OO şimdi zatılık — bir maldan vaşka bir şey değil 4.. Filnatın bir ser mayesi,.. Tayin edilen günde gittiler, Dere ke- narında, hirez alargada körüğü indir- tip dururlarken, oradan iki üç-defa ge- çen Hüs&meddin paşa, hafif bir tebes sümle, beğendiğini ihsas etti. Ertesi günden itibaren Beyaz şemsi- yeli, Hüsameddin paşanın ,metresi, A- fite Sultanın da rakibesi olmuştu, Su- reti mahsusada o kendisine tenha bir semtte yüksek duverlarla — çevrilmi bahçeli bir ev tutulmuş, oraya bi öraniyetli hizmetçi (o ile oturtulmuştu. Fitnat da bu işde, umduğundan fazla|* memnun edilmiş, kendisine elk altın ihsan edilmişti. Hürmüzün ikbali yeni baştan parla- malüm değildir. Şimdi matim olan 29-| anın bir mektsber, zeval kadıncağız, oğlu | kınmasında bariz bizmetleri görülmektedir. Zirsat Vekâleti bu işler için dokuz : fen memuru gönderiyor, Resim İnanlı aygır deposunun içini gös nüstü, Hasırcılarda kahvede oturur” ken birdenbire üzerine fenalik gelip te, oravıkta ölüverdiğini bilmiyordu. Bedbaht ihtiyar, uzun ve hazin bir maceradan ibaret zavallı ömrünün sor safhalarından nihai derecede sarsılmış, hiçten nasıl geldi, nasıl hiç olarak ya” şadıysa, gene de öylece hiçe gilmişti. Rânânın katili de tutulamamış, me - j sele örtbas olmuştu. Ser verip"siğ ver” meyen on ikiler, uşaklarını korumuş “ lar, kurtarmışlardı. Sadık da, İrfarıdan uldığı paralarla Zeyrekde bir kümar “ hane açmış, oranın zabıta memurlar - le ortaklaşa isletiyordu. Hürmüz paşasile mes'urddu. Adam “ cağız onu seviyor, kendisine hüsnü muamele ediyor ve israfa vardırma “ makla beraber, hediyeler, paralar ve * riyordu. Sokağa (o çıkmasına da cevaz vemişti, Ancak, adamsız (o çıkmıyacak, göze çarpacak (kıyafetlerden ve va * ziyetlerden kaçınacaktı, o Hürmüz de bü şartlara doğrusu riayet ediyordu. Bu yeri hayat da böylece arızasız de- vam ediyordu. Vakıâ. o Beyaz Şemsiyelinin Demad Hüsamerdin paşa ile münasebetlerini İstanbulda bilmiyen hemen hemen yok kısıklı ol#/n paşaya herkes sempati bes” Rânânm kızını da ona yakış” tırdığı için bu macerayı ne sultana, ne de padişaha aksettiriyorlardı. Bununla beraber, yerin kulağı deni" len ve hakikatte düşman kulağından başka bir şey alnuyan o gammaz, o ha” in merci nihayet ber şeyi (duydu, ve duyduğu andan itibaren Ge duyurma ” u aradı. Sultan çirkinliği o derecesinde metli ve nobrandı, Kendi » n dedikoduları, tahicike r mediği gibi, bunlardan do * layı ia kocasına di an doğruya ser” zenis etmeyi İzzeti nefsine yediremedi. (Arkası tari w $