Benlik hastalığı t Yazan: Muhittin Piryon er insanın içinde bir «Ben» var- dır. Nasıl, bütün maddi kâinat bir zerre ve bütün uzvi yat bir hücre üzerine kurulmuşsa, bütün ruhi varlı bütün insan maneviyeli de bir Ben duy- gusu üzerine eti şer için ç k udur. Hat çok aziz ve kudsi tir duygu duğunu da hayat Ben şlar ve gene «e kaybolma - n-bir hücredir. Bü- tün ruhi anevi kâ nat bu h başka bir zamanda L kemale yaptığı mütemadi cihadın noktasi 0- ur. Ben duygusu olmıyan yerlerde in - gan yoktur; hayat ; kemale di daimi bir cihaddan ibaret o yoktur. «Bem» şahsi ve ferdi bir varlık olarak hiç bir şey halde bütün insanlık içinde yaşıyan bu Ben duygusu ber şeydir! o, ayni içinde ruhi hüörenin de zan her hangi bir ferd içinde © bücresi hastalanır, & © zaman, İıpka uzviz nevi bir ur halini lığıdır; tıpkı, h 'me hastalığı gibi: Kanser. * Ben duygusu. ferdin iç r çüsile inkişaf seyrini takib ettikçe, sade ferdin değil, cemiyetin de esasıdır; bu © duygu, bu ölçü içinde &leme nizam verir. Fakat, Ben gene bir ferd içinde'h mp ta, ölçüsünü bozarak, ü: yümeğe başladı mı, o zaman kâinatın ni- zamnı, cemiyetin huzur ve sükün! “emniyet ve asayişini ihlâl eden bir olur İçtimaf bakımdan Ben'in normal ölçümü, bunun Biz duygusu içinde eri - miş ve kaybolmuş bulunmasile ifade ©- dilir. Bir cemiyet içinde en büyük, fakat salim Ben, yalnız Biz mefhumu içinde « kaybolan bir duygudur. Ziya Gök Alp: Gözlerimi kaparım, Vaz'femi yaparım! İ o Dediği zaman onun görmemek için göz- “lerini kapadığı şey bu Bendir. Ayni Ziya Gök Alp bu içi duygusunu «Ben yokum, Biz varız. İfade ederdi. Bu, salim bir Ben * sunun cemiyet içir normal Ö “en güzel gösteren bir düs Siyasi rejimler bakımın. " kendisine mahsu m enin bir nevi büyü- İ de normal öl. gu - nası t'bdad diye hareket eden “dafan edilir. «Ben! “bir müstebid, “o. yabız “manlı tarihi Ben davi * muştur. Bütün meşruti "na tecellilerinde bu davanın “görürüz. Rütün cümhuriyet devrinin, ” çok şükür pek az olan şahsi mücadelele - “ri, yalnız bu Benlik kanserinin tezahür - inden #barettir! Bugün, siyasi hayatımız bakımından “yeni bir devir içindeyiz. Bu d i üzerine kurul * devrimizin fe- ini mek vazifesile memur olar önü, bize bu bakımdan pek gü: n bir Şeftir. Şehidi oldu | otuz senelik “binbir hâc şe «Ben Uzaktan » Fim, onun ile dol davası peşinde ya yakından devirde, onu hiç ki gö woiştir. kulakla - mes'ni bi ara çekilip sil ön h "niz, görürsünüz “mıza «Ben!» diye çıkmamıştır. Yeni de vet ve demokrasiy “bu memlekete silinen bir benlik duygusu * halinde" yaymak ve onu h ruha sindirmek istiyen bir d “ler, bundan böyle Türk milletinin kar « İşısına silinmiş bir benlik duygüsile «Bizle diye çıkmak mecburiyetinde bulunan bir '|Birbirlerile evlenen çift İnme evvel Sen Mo. . ve onu muhakkak giden itibaren, birbirlerini öldüren Osman , | vatan. içinde, bugün bizbize kalmış bu - , | kaddes ihtirası, Allah bu milletin ri POSTA yeni tanıştığınız. damla sık sık konuşmak izkân ve ihtimali varsa her şey- w evvel bu adamın haris ve İkindi olup olmadığına ba - kımız. —— ————— — mmm SOZ AR Bir kaza yüzünden Hergün Bu genç kır, bun- İ dan bir buçuk se- ste kayak kayar- ken, kar tipinine tutulmuş, yolunu şaşırmış ve kara gömülmüştür. AÜ merika tayyareci» lerinin en meşhur. larından o Mister Pangborn, kurtar. ma heyeti fe bir. İikte genç kızın yardımına koşmuş binde, tahriri süngü hücumunu dasile çıkar...» O zaman Arab bir ölümden halâs edenlerin başında İ gelmiştir. İşte böy. İce tanışan iki genç gün geçtikçe birbirlerine daha ç ısınmışlar, Arkadaşlıkları sevgiye müa- kalib olmuş ve geçen gün de Sütampton- da evlenmişlerdir. der nesiliz. «Ben!» şeytamı - evet, o ayni za İmanda bizi dalalete sevkeden bir şey - İtandır! - içimizden artık çıkmalıdır. Mur, dar mahlüku artık gebertmek mecburi. İyetindeyiz! Benlik davas(le daha ilk gün- oğullarının binbir fütuhat sergüzeştinden | sonra harabe halinde bıraktıkları bir uz. Bundan sonra, Ben yok, Biz * im, bazan milletler, her hangi mili | aya «Ben!, diye sarılan mukad - İdes ihtirasların kırıp geçiren. yapıp bi - tiren kudretlerine de muhtaçtırlar. O mu. na Atatürkün kalıbında verdi, Onun Ben! demek tarihi hakkı iken o bile, | «Ben» den ziyade «Biz» dedi, O, göçüp gittikten ve bize kurulmuş bir rejim bi Taktıktan sonra hiç kimsenin kendi şahsı İmamına yeni bir dava açmıya hakkı yok- | tur. Bundan sonra biz iki şey bileceğiz. Biri, İ birbirimize dört elle sarılan bir sevgt ve kar: hürmet, diğeri de bütün benlik arını bir tarafa bırakıp yalnız mil lele inanmak. Millet davalarında hak yoktür; yalnız vazife vardır; millet da - İ valarınm esası hak Üzerine oturduğu za- man, görüyoruz ki, iş ya şahsi veyahud İSTER Atatürk hastaydı, ayları ğının gazetelerde yazılmasını" istemiyordu. Onun ölüme her gün biraz daha yaklaşmakta olduğunu gören muhiti de gazetelere: — Son arzusuna hürmet ediniz, diyorlardı. Gazeteler Atatürkün hastalığını yazmadılar. Fakst günün birinde Tan gazetesinde bir başmakale çıktı, Bu başmaka- lede Ebedi Şefimizin geçirmekte olduğu tehlikeden bahsa- diliyordu, Ayni gün Tan gazetesinde mühim bir tefrika başlamıştı. İSTER İNAN, INAN, Doksan bir doksan bir İstibdad devrinde Harbiye mekte ir imtihanda sınıfın en tembel talebesini en çalışkan tale- benin yanına oturtmauşlardı. Muallim talebe hemen yazmıya başladı. Tem- bel taleb de göz wcile onun yazdıkla- rım okuyor, kopya ediyordu. Çalış « kan talebe şöyle bir cümle yazmıştı: «Asker siperlerden Allah Allah ni- yordu ve «Allahu kelimesini ekseri » yetle aynen yazmazlar geklinde yazarlardı Tembel talebe bu cümleyi kopya e - en kendi kendine Ajmen kopya etmiyeyyim de, mu alli farkına varmasın! diye düşündü. Ve cümledeki «Allah» manasına ya- zilan «91. lerin yazılış şeklini değiş- tirdi. Yâzdığı cümleler şöyle olmuştu: «Asker siperlerden doksan bir, dok- san bir nidasile çıkarı Marin Bir cinayet davasını Takib eden eski nazır | Eski Romanya hariciye nazırı Titules-| ku, sön günlerde dama mahküm ed katil Weidmannın muhakemesini gününe takib etmiş, hiçbir celsesin ka. | çırmamıştır Eski hariciye nazırını zde, Fransız kadın avukatlarından | Zerinde yaptığ tet birisile görüşürken Jsmaf mi icadelelerine varıyor. Ne hak davası, ne de benlik iddiası! İSTER nberi hastaydı. Fakat hastalı. | m Kine ve hırsa karşı kalkan. Haris adam, kinci adam her vakit için arkadan vuran bir hayduda benzer, onun silâihından kurtulmak için y. bir tek ardır. O da onunla münasebeta girişmemek- ten ibare ASINDA bir ilira Anasının rahatı için Hırsızlık yon hız Bir milessesede İmuhasibiik yap İ bu 25 yaşlarında, ki genç ve güzel kız, ölüm yatağın da bulunan ana, nın son günlerin! rahat geçirmek, is- tediğini — temin e debilmek için, det terlerde (tahrifat yaparak zimme ne 15 bin Hira k dar para geçirmiş. tir. Genç kızın â- nası 1935 te hasta lanmış. 1938 da öl- üştür. Genç kızın suçu sabit olmuş ve 10 ay hapse mahküm edilmiştir. sormuştu. Çalışkan harfleri kullanıl « «915 rakamı Amerikada beyaz sarayda farelere karşı harb İngiliz gazetelerine nazaran madam Ruzvelt maiyetindekilere verdiği bir e- mirde şunları söylemiştir: «8 Haziranda İngiltere kral ve krali. çesi Amerikaya gelecelkerdir. Ziyaretle. | öldürmelisiniz. Öyle ki, hükümdarların İ burada ikametleri sırasında tek bir fare görünme vukuatı olmamalıdır.» Filvaki beyaz saray farelerile meşhur- İdur, Sarayda verilen gayri resmi süvare. lerde, gece eğlencelerinde bazan bir fın-| İdık sıçanının bir & İsolların üzerinde ko kten fırladığı. kon- ıştuğu görülmüştür. Kraliçenin yatacağı, erki Cümhurre. lerinden Abraham Linkoln'un dairesi İde. hususi tertibatla bütün f ö ö rülmüştür. | eler Cinsiyet meseleleri üzerinde kehanetler Amerikada New Jersey'li bir zat yir et | günü| reg. | mi senedenberi cinsi görüyorsunuz mama | enmemiş, bakire kızların evleneceklerini ve ilk çocuklarını han- Muhittin Birgen dir. İNANMA! Kâzım Karabekir kitab halinde, makale serisi halinde aylardanberi hatırat yazıyordu. Fakat bu hatıratta henüz Atatürkün hayatına temas etmemişti. Fakat günün birinde 'Tan gazetesinde Kâzm Karabekirle yapılmış bir mülâkat çıktı. Kâzım Karabekir bu mülâka- tında Atatürkün bayatına ilk defa olarak temas ediyordu, tenkidlerde bulunuyordu. «Tan» gazetesi ayni günde yeni bir tefrikayı neşretmiye başlamıştı, Bu vaziyotte muhterem arkadaşımızın hep Atatürk etra- fında mesele çıkaran yazılarının yeni tefrikaları İle ayni zamana isabet edişinde garib bir tesadüf olduğuna; İSTER İNANMA! rinden evvel beyaz sarayda bulunan bü-| “ tün fareleri her ne pahasına olursa olsun |” meseleleri ü - kat neticesinde bir akım kehanetlerde bulünmakta, ev - ne zaman arihte doğuracıklarını söylemek - Sözün kısası Fena bir zihniyet | Kamaz — 8 Tat nsan buldukça bunar derler 2? ÇöK doğru! Kanaatin lâyülna değil de; bilâkis çabuk tükenir ve hassatan çabuk olduğunu öğrenelidenberi, Âdem Bu halimize hir Fransız könserve runu benimsedım: DB; b var, nede gü « m o «daha iyi» ye ma ler. Be müb masin da, alça olun? ımızın kavlince ker yiğitin gön« İlinde bir aslan yatarmış. Hayvanların k tanınan o aslanı karanlıkta likte mi yatıralım? şahı o ve gübr Ferdler gibi, camialar da gönüllerinde slan beslerler. İsterler ki yaşayışlarında, haydta tad veren her ne ki varsa cümlesi ne sahib olsunlar, Konfor, zevk, huzun, refah, temiz ve güler yü bir dekor, azam caddeler geniş ve yemyeşik dar bahçeler li meydanlar. bü » tün bunlar medeni insanların hakkıdır, ıynı | ciz pe Faizi başkaları hesabına tahrim eden zihniyet, kendi menfaati mevzuu bahsoh İdukta, ödünç para verdiği adamla «Ko « İş » komedisi oynamaktan çekin « mezdi. Şöyle ki, ikraz eylediği paranın faizini oldukça yüksek bir nisbet Üzerin- n hesablar, bunu faiz namile almaz, ay» güya mı uydurur, 0 falzi bu sastin bedeli sayar, alır, sonra da saatl, alandan hibe yoble istirdad e » saat alım | Bu komedileri oynıyanlar şimdi kal « İmamıştır sanırım. Lâkin onu oynatan zih. İniyetin büsbütün yok olduğuna kani de « İğilim. O gene şurada burada sürünüyor, pe fakat bid'at yerine 'sraf tabirini kul » Tanıyor. Onun telâkkisince en ufak, en basit, en iptidaf şeyler. Meselâ her gün aş olmak, evinde banyosu olup her sa- t bir lokantada ye. su bulunmak, gazinoda oturup ik dinlemek, pahalı ve binâeneleyh h kumaştan elbise giymek israf za asfalt cadde, güzel ve m , bir heykel, çe d in bir ol ağaçlı ve çiçekli bir onun indinde lüzumsuzdur ve Ve bu zihniyettir ki insanların kazan « Gına adeta nark konulmasını diler, şehir- lerin medeni masraflarını itirazla karşı an, onun vâveylâsı karşısında m de, eğer 6 zihniyet meselâ sada da hüküm sürseydi, Eiffel kulesini yapan adamlar, tâ mahşere kadar lânet- ten kurtulamazlardı. İnkılâb hamlemizin yanıbaşında çirkin bir yama gibi duran bu zihniyeti ne za» man söküp atacağız? iş