Hokkabazla çırağı: İLKBAHAR GELDİ Hokkabaz — Bak bak bak ilkbhar gel di Çırağı — Hemen Ridip kapıyı aça - yım, Hokkabaz — Ka- Piyı neye açacak - sin? Çırağı — O ör * dök gibi vak vak eden ilkbahar, ka - pının önünde faa beklemesin; diye a“ vak vak etmez. Ç Çrrağı — Şimdi sen o söyledin vak | nubâ vak vak ilkbahar dedin. Hokkabaz — Mersin demedim. Mev- Hokkabaz — Vak vak vek demedim, U. sen yanlış anladım çırağım, bak bak dedim, sim mev ben bak Çırağı — Ha mevsim o nasıl | Hokkabaz — Nasıl şey olacak. Çırağı — Her ne ise, ha vak vak, ha | bahar mevsimi gelince bak bak. Mademiki gelmiş, İ başımızın Üzerinde yeri açalım içeri buyursun. : Hokkabaz — Sen ilkbaharın ne ol - duğunu bilmiyorsun galiba. Çırağı — İçeriye gelince görür, ne olduğunu öğrenirim, Hokkabaz — İlkbahar, bir insan de- ğil Çırağı — İnsan deği de ne? bir hal alır. zöl bir mevsim var.. Kapiyı Çırağı — Ben görmüyorum. Hokk Dikkat et İHele pencereden dışarı bir bak ıdan üm. Gördüm. Ka nde bastonu V Domuz avına çikan avcı birdenbire; - Arkadaşı bekçiyi görmemişti. Siz ba - korkmuş kaçmıya başlamıştı. Bu hali gö-'kın çocuklar görecek misiniz, görürseniz Ten arkadaşı: )olduğu yere bir işaret koyun, resmi ke» — Ne o, dedi domuz gördün kaçı -| sip bize gönderin, Bir kişiye bir kilo çi- Yorsun ha? İkolâta, bir kişiye bir Cengel kitabı, yüz vi kaçıyor, hem GS| kişiye de ayrı ayrı güzel hed yeler ve - eriyor gi ie : — Domuzu gördüm amma, ondan kaçmı. | ae Bilmecey'e cevab verme müddeti yorum. Burada avlanmak yasakmış, bek.) 91 Dİ gündür. Bilmece cevabını bize Si benim avlanmak için geldiğimi an . |gönderdiğ'niz zarfın üzerine «Bilmece» e eşim ra kovalıyor. Ondan kork . | kelimesini ve bilmecenin gazetede çıktığı ma —si ) ni beyi; stüdyoru ded — Büra — Bir şa — Evey > Fiy riç racakmyzp gör yapan makinetri dey le yaptıracağız. Ayormuşmıntz? — uma filmle TOl mü yops görürsün. ktım, baktım, göreme “d gözlük takmış. Hokkabaz — Yok tanım, karşıdım ge len ilkbahar değil, bir bay, Çırağı — Ne bi - ben görem 1 gösteriyorlar? Nasıl gösterecekler. Hokkabaz — Ne yapacağı: mü? Seninle kıra gidelim. Çırağı — Ben gidemem. Hok Çırağı — Ayıbdır, insan davet edil- mediği yere gitmez. az — Kıra da düvetle mi gi- Çırağı — Ev değil ha. öyle ise... Hokkabaz — A; Çırağı — Fesüphanallah, ha anladım anladım. Yalı, Hokkabaz — Yalı da değil. Çırağı — Ki Hokkabaz — Köşk de değil, Çırağı — Konak. Hokkabaz — Keşi Çırağı — Neyi keseyim, apartıman 2rtıman da değil! ekmeği, aradığımızı size söyliyeyem. Bi - — Bay hay, genç filim bu işi de pek güzel ya- Dur. Hele ben bir köre ona emredeytm, görünüş. peyniri mi? ndaki fil ozuldu. Bu işi fe sahibi: — Üfle, dedi PU üğledi, öyle bir rüzgür hâml oldu kı kadın artistin şapkası başmdan farladı. Erkek artistin de takma saçları uçtu, Çivcivin sahibi — Bu tilkiden de bık- tım, her gece kümese giriyor, bir iki tavuk alıp kaçıyor, acaba ne yapsak ondan kurtulabiliriz? Tilki, bir ördek buldum, diye sevi » nerek, şemsiyeyi dişlerile yakaladı. Fa- kat öyle bir yakalayış yakalamıştı ki, dişleri şemsiyenin telleri arasına sikış- miş, hepsi birden kırılmıştı. Çırağı — Kestim. Dinliyorum. Hokkabaz — Kır, demek, şehir hari- ci demektir. Oralarda gezer eğlenirler. Çırağı — Ha şunu şöyle söylesey - din. Hokkabaz — Söylemeğe vakit bırak- Pal akıllı âdi, sahibi ne söylerse onu yapardı. madın ki! Çırağı — Ben mi vakit bırakmadım? şarı, Civciv, akıl hir civcivdi. Şemsi; je baktı; — İşte dedi, ben bu gece, tilkiyi Kİ mese geldiğine pişman ederim. Çivciv, ördek başlı şemsiyeyi kümese giden yoldaki çalıların arasına yalnız şemsiyenin ördek başını dışamda bıraktı, Civciv, bu hale kahkahayla güler » ken, tilki de hüngür hüngür ağlıyor: — Dişsiz kaldım, ömrüm oldukça daha tavuk çalmak bana kismet yacak, ben, artık ne yapabilirim. Diyordu. Peki öyle olsun. Şimdi kıra gid ha? Hokkabaz — Evet kıra gideceğiz, zeceğiz, eğleneceğiz, ve ilkbaharın kini çıkaracağız. Haydi evden, den dışarı. iz Çırağı — Haydi evden şehirden | # Stüdyo müdilrü çok, hem pek çok hide cm.) mişti, Pl tekme, tokat kapı dışarı attı, z Filim sahibi bu vaziyetten şaşırmıştı. — Filim ne kabahat yaptı! Diye bar bör bağırıyordu.