4 Sayfa SON POSTA «Son Posta» nın tefrikası: 9 Esirlerin ağzından lâf Tercüme eden: H. Alas almak için onları sarhoş ediyordum! MIS şnh 20 Martında bizim piyade hücuma kalktı Benim bu «Harb edebiyatı» sahaşın» | tinde, kendi siperlerimizden çıkarak daki mümareselerim, o bazı mehafilde| ve aradaki ebitaraf araziyi geçerek lâyik oldukları ciddiyetle telâkki edil- mediler.. çünkü bazı ordu aksamında bu bültenlere «Komik parçalar» adını taktılar... Bir istihbarat sübayı sıfatile benim başlıca vazifelerimden biri, esirleri is- “evab etmekti, Fırkamıza mensup cüzülamlar tarafından yakalanan €sir- Jeri ben isticvab ederdim. Bazan en w fak bir fi malümat elde etmeksi- zin sa uğraşırdım.. Masmafih bazan da çok kıymetli malâmat yığın- ları elde ettiğim de olurdu... Benim bu sahada kullandığım.me - todlar, her istihbarat sübayınınki gibi fevkalâde mütenevviydi.. sahne tecrü- belerimin bu sahada pek çok işe yara- dıklarım söylemeği de unutmamalı » yım.. bezi esirleri korkutur, bazılarile ise- onlara mutlak bir itimad telkin e- decek kadar, arkadaş olurdum. Esirlerin ağzından lâf almak için on” ları sarhoş etmek usullerine başvurdu” gum da vakıydi.. bunu ekseriya sübay- lara tatbik ederdim. Sonra, Alman ha- va kuvvetlerile bizim hava kuvvetleri- miz'arasında, o zemanlar mevcud olan garib bir dostluktan da istifade eder- dim. Meselâ Alman tayyarecilerinden birisi bizim hatlarımıza inmek mecbu- riyetinde kıldığı zaman, hava kuvvet- lerine mensup en yakın sübay lokanta” arından birinde onun şerefine bir öğ- le ziyafeti vermek bir âdet hükmüne girmişti. Ben bu gibi ziyafetlere iştirak etmesini pek severdim. Çünkü bu 2i- yafellerde misafire ispirtolu içkiler ik- ram etmek şarttı, Sayed misafir içkiye alışık bir adam değilse, “normal mikta- Tı aşan şarabın ve lokantadakki dostluk havasının tesiri altımda, iyi bir asker için kabul edilen ciddiyet hududlarını #şarak bir hayli gevezeliğe kalkışırdı. İyice kafayı çekmiş bir tayyarecinin mensup olduğu hava meydanının mev- kii ve vaziyeti hakkında ekseriya pek mufassa! melümat verdiği vâkıydi.. ba- zan bu melümatı elde etmek için hafta larca uğraştığımız da vâki olurdu.. iste- diğimiz malümatı teyyarecinin ağzın- dan alır almaz, belki de bir gece veya- hud iki gece sonra, derhal bundan İs- tifadeye kalkarak esir tayyarecinin, ye rini haber verdiği hava meydanını şid” detle bombardıman ettiğimizi tabif söylemeğe hacet yoktur. Bir istihbarat sübayı sıfatile gördü- ğüm işlerin en tehlikelisi ve en az ar zuya şayan olam, düşman hatlarına ka da, sokularak düşman devriyesinin ko nuştuklarını dinlemekti... Zaman za- man “meselâ haftada bir defa- iki üç kişilik bir piyade devriyesinn refaka- Alman ileri hat nöbetçilerine mümkün olduğu kadar fazlaca sokulmak mecbu- riyetinde kalırdım... Umumiyetle bu gibi nöbetler ikişer veyahud üçer kişi tarafmdun beklenirdi. bunların konuş” malarından bazan çok kiymetli malö- mat edindiğini vâki olurdu... Tabii bu hareketimin bir çok tehlikeleri de var- dı. Çünkü çok defa Alman nöbetçileri - nin muhaverelerini dört beş yatdacık bir mesofeve kadar sokulmaklığım icab ederdi bulunduğum düşman tarafından keş fedilse yanımdaki devriyenin bana hiç bir favdası dokunmıyacağı aşikârdı. bana dokunabileceği biricik faydaları cesedimi kendi hatlarına götürmek o » lurdu, 1914-15 yılının kışı, Flandr ovalarını | sürünerek geçmek mecburiyetinde kas lanlar için pek zalim (davranıyordu. Çünkü bu ovalar, birkaç pus (2) ka - Imlığında bir çamur tabakasile örtülü idi... Böyle bir gece seferinden sonra elbiselerimi eski haline getirmek için neferimin üç dört gün uğraşması icab etti. Albay Hilton'le ilk görüşmelerimiz » den biri esnasında tesbit ettiğimiz plân- lardan birini ancak 1915 yılının Mar - tında hayata geçirebildim. Yaklaşmakta olan bir hücumun ilk emarderini ufukta gördüğüm zaman ben de veni bir maceraya hazırlanma- ğa başlırdım. Ancak Nev-Sapel muha- rebeleri adını alan harekât başladıktan sonra ben de işe başlamak fırsatını el- de ettim. 1915 yılı 10 Martında, şiddetli ve anf bir topçu ateşinden sonra bizim piya - demiz hücüma kalktı.. bu vaziyetlerde ekseriya olduğu üzere muharebenin ilk safhası bizim için çok muvaffakiyetli geçti.. fakat sonraları, fena bir menzil hizmeti yüzünden, yaptığımız hücüm- lar hızını kaybetti. masmafih bazı ba” kımlardan bu mevzii taarruzumuzu yene muvaffakiyetii bir taarruz say - mak icab eder. Çünkü bu taarruz bize sürekli, anf ve kesif bir topçu ateşinin neler yapmağa kadir olduğunu çok iyi göstermiştir. Fakat maalesef yüksek kumanda heyeti bu taarruzunun öğ - rendiği derslerden #ncak bir kısmını nazarı itibara aldı. nazarı itibara alı - nan kısım, topçu ateşinin kesafeti oldu; aniliği hiç hesaba katılmadı. Çünkü bu- nu müteakib yapılan taarruzlarda sü- rekli topçu ateşine ehemmiyet verildi- ği halde bunların enilik taraf: hiç naza- (1) Bir yarda « 0,914 metredir. (2) Pus ee 37 milimetrelik bir kalın, | işitebilmek için| (1) orada| rı itibara alınmadı. Ve tabiatile hiç bir esaslı netice de elde edilmedi. Bu tagrruz neticesinde, Nev-Şapel civarında iki bine yakın esir aldık. Bu hayli kolaylaştırdı. Esirler, esirler kampına konulduktum sonra, beni de bunların arasına salıverdiler. girmiş, onların elbisesini ogiymişüm. (Arkası var). Gün'n Bulmacası me ia mi va - Emr 3 — Vekli - Ceriha 4 — Mermer taşları temizledikleri bir ne- vi toprak - Klemler 5 — Taş 6 —Bir nola - Ufuklar "7 — Aydınlık - Almak masdarından em - rihasır 8 — Ziyafet - vuâyet — Çocuğu olmıyan - Kamer 10 — Çabuk vazgeçer - Aptal, Yukarıdan aşağı: 1 — Kibarın hareketleri 2 — Tekir - Onu seven 3 — Ayni İşi yapıp birbirlerinden üstün - Az sıcak 8 — Çeşmelerin önlerindeki tekne - Par- lak Kirmin taş 9 — Büyük konak - Sahil 10 — Taharri etmek 1 2 8-4-5 6 3 8 910 Milli küme maçlarının husule getirdiği karışıklık! ! Spor hayatımızda bir daha eşine rastlanmıyacak olan | bu garib hâdiselerin beden terbiyesi genel direktörlüğü hâdise, tatbike hazırlandığım plânı bir kendileri için hazırlanan tel örgü ile çevrilmiş Çünkü ben de Alman askeri kıyafetine tarafından iyi bir neticeye bağlanması bekleniyor Mili küme maçlarının ortaya çık - masile sporumuzda tekrar başgösteren hercümercin şu beş gün içinde ihdas ettiği çeşid çeşid vaziyetler spor efkâ- rı umumiyesini de, bizi de hayretler İ- çinde biraktı. Soğukkanlılığımızı elden bırakmıyıdrak bu vaziyetleri şöylece bir tahlil edelim: 1 — Mili küme talimatnamesini ha“ zirliyan Futbol Federasyonu milli kü - me takımlarına hariçten 20 klüp daha ekliyerek bütün hasılâtı 28 klüp arası da taksime karar veriyor. (o Deplas - man maçları, muhtemel (sakatlıklar, antrenör, masör vesdire gibi büyük mas İeri alabilecekleri bu kada, az hası * yorlar. 2 — İstanbulun dört millf küme klü- bü olan Beşiktaş, Fenerbshçe, Galata” saray, Vefa. klüblerinin en salâhiyetli ida ri maçların başlamasından tam bir hafta evvel toplanarak hası - lât meselesi halleditmezse milif küme maçlarına girmiyeceklerini imyaları tahtında ve tahriren genel direktörlü- ğe bildiriyorlar. Pazar gününe kadar bu dileklerine hiçbir cevab gelmiyor. Bu vaziyet üzerine maçlara girmeme» leri lâzım değil mi? Beşiktaş ve Vefa o koskoca vesika ve imzalara ramen maçlara iştirake karar veriyorlar, 3 — Galatasaray ve Fener idarecile- ri bu vaziyete rağmen kararlarında s8- bat ederek oynamamakta ısrar gösteri - yor'âr, Fakat Pazar günü gelince Fe * hçe takımı oyuncuları idare he » nin kararını dinlemiyerek ve Ji- 12 olarak sahaya çıkmak istiyor ve işin tuhafı idareciler yukarıda içtima halinde iken, oyuncular aşağıdan zorla formalarını alın sahaya çıkıyorlar. 4 — Sghaön mıntakayı temsil eden hir zat vardır. Elindeki! müsabaka ta - yet sarihtir. Resen halde telefan! raflara katlanacak olan milli küme k'üp !; latla (0 da maçların hitamında verile- (1 cek) bu işe giremiyeceklerini sövlü İşm 5 radan oraya başvurarak nihayet Taj” sim Stadı lüğünden ti a çi 5 — Bu varivetlerden şaşkına döne hakem; federasyonun «lisanssız oynatılamaz!» na rağmen Fener takımının oynam sını kabul ediy i tadında oturan bölg , kendisine sorulduğu ii çin mü baka talimatnamesini, kiöğ idare heyetinin disiplin i ör takımının gayrinl: rak tanıyor.. dında yapılması 1&* maçla beden terbiy ne dü bar a yatırılıyor. 9 — Fenerhahçe idare heyeti takı" mın oynadığı maçı hükümsüz addediyif ve oyuncularını şiddetli cezalar bi için bir toplantı yapmağa karaş VW riyor. Yukarda madde madde yazdığımı ve belki de bütün spor hayatımızda bi daha eşine rasianmıyacak olan bu gö“ rib b es Türk sporu için ir vaziyettir, Herkes gibi biz de vaziyeti Genel Direktörlüğl mesini bekliyelif ye temenni edelim, İzzet Kolay Fransa Macaristanla berabere kaldı Fransa ve Macaristan mijli ak rı 40.000 seyirci önünde karşılaşmış © Jar, çok süratli, o nisbette heyecanlı çlan sonra 2-2 berabere kal G4 sene sonra alevlenen münakaşa (Baştarafı & inci sayfada) Bunların rivayetlerine nazaran, Feri- ye sarayına makledildikten sonra kadın- lar, Sultan Azize yedirecek yemek bü- slikadarların ifadelerile red ve cerheği” mektedir. * Gelelim sarayın muhafaza ve iasbif Tamamışlar. Nihayet, şehzadelere Pişir- İ meselesine... İdikleri âdi bir çorbayı getirerek önüne koymuşlar. Sultan Aziz, kendisine takdim edilen İbu şekildeki yemeği görür görmez: — Bu nedir? Diye sörmuş: — Efendilerin çorbasi idi. Size getir- dik. Diye cevab vermişler. Sultan Aziz, güya büyük bir feragat göstermiş: — Bunu ben yiyip te evlâdlarımı aç bırakır mıyım?. Götürün onlar yesin. Demiş... Bu rivayet te inanılamıyacak şeyler- dendir. Feriye sarayında bulunan saray- hlardan, bahusus Sultan Azizin çalgı us- #alarından (Feleksu) hanımdan (2) defa. atla işitilmiştir ki; Dolmabahçe sarayın- dan Feriye sarayına, sabah ve amın siyah çuham da - tıpkı hükümdara mahsus yemek tablasının al çuhası gi- bi - mutfek müdürü ve aşçıbaşı tarafın. dan mühürlenmiştir. Buna binden yukarıdaki iddia da, asıl (2) Harinel hümayun başkâtitlerinden Ahmed beyin kayınvalidesi olan bu hanım, yanan adiiye dairesinin arkasında ve evi - / akşam | tablalarla muntazaman yemek gönderi). | miştir ve Sultan Azize mahsus olan tab-| Sultan Aziz Feriye sarayına nakledil”* ceği güne kadar, bu sirayın üst taraf” daki karakokta, bir yüzbaşı kumanda” da bir bölük asker bulumuyordu. K (Arkas var) mm Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olum ceraneler şanla” dar: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda: (Şeref), Alemdarda: (> dülkadır), Beyazıdda: (Celi), Samat © yada: CErofilos), Eminönünde: ( Meb” med Kâzım), #yübde: (Arif Beşir), Pe” nerde; (Emilyadi), Şehremininde; (Has âi). Şehzadebaşında: (Asaf), Karagün” lite: (Ari, Küçükpazama: (Neçe Intada: Hüseyin Kanli n (Limonciyan), Pangaltıda; Nargileciyan). Beşiktaşta: (AN Rızs).