12 Man Dünya buhranı yalnız siyasi, askeri ve iktısadi sahalarda hüküm sürmüyor, SON POSTA bu büyük buhran ayni zamanda fikir ve ruhlara da adamakıllı sirayet etmiştir. Fakat şu meşhur alış veriş krizi gibi bu buhran da pek yakında hızını almış bulunacaktır Dünya sulhü namına bugün dünden daha fazla müsterih olabiliriz! YAZAN Emekli General H. Emir Erkilet . talya hariciye nazırı Kont Cianodan munu his: yin d. Ele aberile bera- Sovyet Rusyaya alfolunan bir haber daha okuyoruz: n ve Romanya batıdan bir ıkları takdirde, Sovyet iaklarını bu memleket- bulunduracağımı bildirmiştir. Hem| şarta bağlı değildir yecek mad- lara şamil- de bu yardım ve bütün ha delerine, mü dir. madı ddelerle immat ve £ elki de, bu haber Deyli Ekspres İngiliz gazetesinin siyasi muhar- ririnin hayalinden geçen türlü ihtimal. lerden birisinin kâğıda aksolunmuşudur. Fakat Berlin - Roma mihverinin taarruz ve istilâ şayialarından tedehhüşe uğrıyan bilhassa Avrupanın batı memleketler deki fikirlerin, bu sonsuz ve hemen her istikamelleki tecavüz zanlarına karşı bir takım çareler düşünüp araştırmaları ka- dar da tabii bir şey yoktur. Onun için ga- zetelerde hergün. İtalyanın Arnavudluğa vweyahud Libyadan Tunusa veya Mısıra, Almanyanın Romanya veyahud İsviçre ve Holandaya ilâh.. taarruz edeceklerine dair türlü haberler okumakla beraber bu ihtimallere karşı çare olmak üzere de meselâ İngiltere ile Sovyet Rusyanın ye. Bi bir teşriki messisinden, eski Löh's- tan - Pransa ve Franaa - Sovyet Rusya #ttifaklarının canlandığından yahud Sov- yet Rusyanın teşvikile bir Karadeniz blokunun kurulacağından ilâh.. bahsedii- Giğini görüp dururuz. Avrupada yalnız siyasi, askeri ve ikti. sadi bir müvazenesizlik üm sürmü- buhran ve ihtilâl ayni za- manda fikir ve ruhlara da, adamakıllı, iştir; , 1929 da baş- Uyan dünya 8 krizi nasıl bir gün tavsadıysa, 1985 te Habeşistan Oharbile başlıyan şimdiki siyasi ve askeri dünya buhranı da pek yakında hızımı almış bu- Yumacaktır, I V İl n doğu ve cenub do Guya doğru tevessü ve islilâ politikası meselesini ele alalım. Evvelâ şunu söyli- yelim ki et ve milletlerde tevessü ve istilâ hırsı maalesef pek tabidir ve insân- lık tarihinin n her sayfası bu h katin bir ifadesinden başka bir şey de- ğildir. Onun için, değil Almanya, başka herhangi bir devlet veya bir millet dahi fırsat ve meydan bulursa, şimzle de, ep- nuba da hülâsa en zayıf ve en muvafık bulduğu her cihete yürümek ister, Tari- ye kaydettiği adamların, ve devletlerin çoğu böyle yapmış ve yapabilmek fırsatlarından çokça isti- fade edebilmi; ılardır. O halde mese- le gitmek, k ve almak istemekte değil, çünkü bunlar her daim hazır ve bol bol mevcud olan şeylerdir, fırsat ve meydan bulmaktadır, evzuumuza dönmek için, Alman- lara atfoh T, İktıdar mevkline ge.f y musheğesinin bü- nı birer birer söküp attıktan in batıda hudüdları- vvetlerini de bü- tury taka- abilmiş) de faik kuvvetler ; fakat ağlebi ihtimal bu, * İ Fikir ve ruhlardaki korkuyu körükliyen jeci sahnelerden biri: İspanyadan Fran- soya iltica eden bir kajile mıştı; fakat böyle nimetler her zaman kolay ele geçmez. Nitekim Almanyanın, bu muvaffakiyetlerden sonra kırk yıllık düşman Fransa ile uzlaşarak ve batı hu- bu taraflara çevirdiğini görürüz ki Al- manyanın batı ve cenub batı politikası- nn yeniden canlanması bu andan itiba- ren başlar. Filhakika, Bay Hitler Çekoslovakyayı kırparak parçaladıktan ve bu suretle Al- manyanın kanadı altma soktuktan Düçenin de yardımile Macaristan sonra, Üre devleti de kol izm aleyhtarı ittifaka katmağa muvaffak olmuştur, Bu, pratik. te Macaristenm resmen Berlin - Roma mihverine iltihakı yani takriben 120 mf yon Alman ile İtalyanın Orta Avrupa teşkil ettiği mehib ittifak kütlesinin ye niden il milyon Macarla takviyesi de mekti. ından sonra ne olacak ve İtalya- ya Akdenizle cenubda serbesti veren Almanya scab daha ne yapacak idi? Macdristanı daha çok tatmin ederek hvere daha sıkı bağlamak için bugün- kü Romanyanın, Macarlarla o mesk Transilvanyasını Macarlara vermek ve bir de büyük bir Ukranya vöcude getir. mek meseleleri vardı. Bu, her iki siya- setle Almanya Budapeşte, Lemberg ve Kiyef rlerinden Tuna, Dinyester ve Dinyeperi takiben Karadeniz sahillerine İinecek ve bü suretle dünyanın en rimli petrol kaynaklarından birisile gene İdünyanın en verimli hububat ve her tür- lü ziraat sahalarını elde edecek idi. Bu ilk bir adım olacak idi. Çürkü Al man büküm ve nüfuzu ve isterseniz Uk- ve “İranya ve Lehistanın da dahi! bulunduğu ibir Orta Avrupa federasyonunun tasarru- ifu alima girecek olan Köstence ve Odesa Karadeniz limanlarından Fırat ve Dicle- ye ve bu büyük ırmaklar boyunca Bağ. dad ve Basraya artık ne kadarcık bir me- safe kalmıştır? Bugünün saatte 500 Kim. alan vasıtaları karşısmda 2300 ilâ 2400 Km. nin bir ehemmiyeti olur mu?!, Bir defa da Basraya inildikten sonra artık Hindistana ne kalmış ve üçüncü bir sıç- rTamada oraya da varılmış olur! İşte o za- man, zaten yaş ve başını almış olan İn- giltere yıkılarak onun bütün mamülükü | Almanya ile İtalya arasmda taksim ol nur, Hem bunlar neden olmasın? Büyük İskender 22-23 asır evvel Makedonyadan kalkarak, demiryolunun ve motörlü kara ve hava vasıtalarının akla bile gelmedi. ği o tarihlerde karadan ve sirf yaya, at| lo-| iveya deve sırtında olarak 2800 Km. 5te- | lacak deki Mıstrı ve oradan da 5000 Kim, daha| Hind diyarlarını zapt ve istilâ etmemiş miydi? Fakat, tâ büyük İsken- jder ve Aniballere, yahud Romalılara, toplanabilmiş ve fırsatlar güzel kullan»| Atilâ ve Cengize kadar zihinleri yorma. dudlarını tahkimatla kapayarak arkasını| rinde işlemeğe başlamış ve nihayet bu! İya ne hacet!? İşte yeni tarihte Anglo Saksonlar, Avrupanm balı şimali ağalarından kalkarak, bir ta ya ve diğer taraftan bütün Afrikayı Hind ve cenub Okyanusları- ük muhtin tâ ortalarına ka mereler edin. dik başka tür- İli nasıl olur!? Yürümek, ilerlemek, zapt kle değil mi!* Almanlar ve öyle yapmak ve cihangir bilirler ve bu yolda düşün- kimse menedemez de, İtalyanlar olmak isti mekten on âkin mesele bunda değil, yukarı-| da dediğimiz gibi, fırsat ve mey- | dan ölup olmamasındadır, Almanlarla İtal yanlar, eski zamanların geçtiğini ve mil İliyet ve medeniyet ilerledikçe Atilâ veya İbi İskendervari istilâlar omodasınm geçtiğini bizden daha iyi bilirler, Onun için Lehstan ve Römanyaian mürekkeb ! Baltık - Karadeniz kâle duvarma batıdan bir taarruz memul olmadığı kadar bu iki devlete Sovyet Rusyanın bütün vasıtala- rile yardıma koşmasını icab ettirecek bir vaziyetin husulü de misteb'addır. Yalnız! bütün bunlar içinde hakikat olan şey Al- manyann müstemleke davası olup onun! bu hususta, İngiltere ve Fransayı, bir ta- İraftan İtslya vasrtasile ve diğer cihetten şarka veya cenubu şarkiye yürüyüş ve İistilâ tehdidile tazyik etmek dilediği va- riddir, Bundan başka, Almanların, Baltık ve şimal denizlerinden Karadenize, ve hattâ Akden'ze inen ve Orta Arse. İnan bütün küçük ve orta devleti, disnde birleştirerek büyük bir Orta İ Avrupa devletler konfederesyonu vücude gelirmeği istihdaf eden fi şey değildir. Fakat bu fikir, hayalen de olsa, bina olunurken Baltık deniz! sahil devletleri ile Lehistandan ve hattâ Ro. bilaraf bir arka ve yan emn'yot duvarı ya e ve siyaset sahalarında doğuya karşı bir Romanya - Lehistan seddi yeri. İne bitaraf bir Ukranya - Lehistan cephe. |sinin kurulması ve bu suretle kulmasmın düşünüldüğü mümkün ola bilir, Fakat ne olursa olsun esasen Sov. yet Rusyaya karşı ve Rusyadan Roman- ya ve Lehistsna geçmiş olan eyaletlerin muhafazası İçin kurulmuş olan ve bu de- fa Gafenkonun Varşova seyahati ile ta. zelenip kuvvetlenmiş olduğuna şüphe ol. mıyan Romanya - Lehistan askeri kımın yegâne gayesi statüko ile barışı muhafaza etmek olduğu için oda ayni zamanda, Balkan ittifakı gibi, ne taraftan EM gelecek olursa olsun, harici tecavüzlere | karşı mükemmel bir müdafaa kuvvet ve blokü vazifesini görmektedir. Hülâsa, bu her iki grupun Avrupanın müvazenesin- deki asıl rollerine metanet ve dirayetle devam eylediklerini ve İngiltere ile Fransanın da büyük hâmlelerle zâftan kuvvete geçtiklerini görerek umumi bs- rış namına memnun ve biraz da müsterih olmamak mümkün değildir. p H.E, Erkilet İzmitte belediye intihabı Belediye intihabı hazırlıkları (o hararetle deram etmektedir. Mabe'le semt ocakları: da, sardık başmda oturacak mümessili seçilmesi pek alâkalı olmuştur. Halk büyü bir merakla neticeyi beklemektedir. Beledi - İye seçimi, saylay intihabı arifesinde yapı - r. Evvelki gün çekilen kur'ada, intihab en - cümenine Kemal Selçuk, Hafız Receb, Meh- mad, müteka'd muslim (Süleyman, Filmet Salih, Veysel, arzuhalei İbrahim, Bahaeddin Kalfa, keresleci Sabri, sahireci Mustafa ka- zanmışlandır, leri yeni bir| manyadan daima Sovyet Rusyaya Karşı | halinde İstifade etmek esası takib olun-! muştur. Ancak Fürerin daha verimli; ha-| Macaris. ! tandan sonrâ Romanyanın doğrudan doğ. ruya Orta Avrupa mekanizmas. içine so-| | (Garib ve meraklı Şeyler || | Gökten düşen miras!.. İhtiyar ve zengin bir kadın, bütün servetini her hafta gittiği sinemanın müstahdemlerine bıraktı Vak'a bir masala benzemektedir. Fa. kat tamamile hakikattir. Son günlerde Amerikan matbuatı bu vak'aya sütunlar tahsis etmişlerdir. Vak'ayı anlatıyoruz: Radio City Music Hall, Nevyorkun en k sinemasıdır. Bu sinemada son se- neler içinde programın değiştirildiği gün- lerde fakir kıyafetli ihtiyar bir kadın dai- ma âyni saatlerde gişeye müracaat et- r. Gişelerin saat on birde açılmasına rağmen kadın saat onda gişenin önünde! hazır bulunmuştur. İlk program günleri |fiatlar tenzilâtlı olduğundan izdiham son derce bulmaktadır. Fakat ihtiyar ka- dın daima en evvel bilet almağa muvaf- İfak ol karda, yağmurda, güreş al- adetâ bir vazife başımda imiş gibi gişenin önünde bulunmuştur. O zamanlar Radio City Music Hall'in bir kapıcısı vardı. Onu bütün Nevyork halkı çok iyi tanırdı. İsmi Williams İ. Jon birden evvel kimsenin sinemaya gir- meme: teminden ibaretti... Fakat ih- İtiyar kadına karşı hürmet ve muhabbet beslediğinden onun höle girmesine mü- snade ederdi, Üstelik Rosalle adındaki yer gösteren genç kıza onu teslim < ederdi. Rosalie de ihtiyarı mümkün mertebe iyi bir yere oturturdu. İşte bu basit görülen hayat safhası se- neleree devam edip durmuştur. Günün birinde kapicı Williams İ. Rel'y vazifesinden ayrılmış ve Nevyorkun ka- labahık bir mahallesinde dükkân açmıştır. Rosalleye gelince o da dans kabiliyeti dolayısile Radio City'nin başlıca girlle- rinden biri olmuştur. Bundan dolayı #i- İnemada hiç kimse bu htiyar ve datmi müşterinin bir gün ortadan çekildiğinde İhaberdar dahi olmamıştır. Aradan birkaç gün daha geçmiş, gazeteler Edna Morse Allim EVist adında çok zengin bir kadı. nın vefat ettiğini yazmışlardır. Ölen zen- gin kadın sinem, daimi müşterisi h- “İtiyardan başkası değildir. Reliy idi, Bu damın başlıca vazifesi saat | ter kâtibinin ziyareti meseleyi büsbütün yeni bir safhaya sokmuştur. Meğer ihti İyar kadın vasiyetnamesinde bütün sen vetini sinemanın kapıcısı Relly ile hiz metkâr Rosalieye bırakmışmış! Vasiyetnamede esbabı mucibe olarak şunlar yazılmıştır: «Dünyada bana karşı en nazik davra. İnan bu fki insandan başka kimseyi gör. medim... Bu Iki insan da benim kim ol duğumu, servetimi bilmediler... Bana fa. kir bir kadın nazarı ile baktılar... Elle rinden geldiği kadar hatırımı hoş etti Alish kendilerinden razı olsun.. Kendilerine bu vasiyetname İle bıraktı. ğrm para da doğrusu o kadar büyük bir şey değildir...» Sinemada yer gösteren genç kız kolay ca bulunmuştur amma kapıcı Willlama Reliy'i bulmak bir mesele olmuştur. A damcağız sinemadan çıkmış ve biriktir. diği para ile ufak bir dükkân açmış, bu rada iflâs eyledikten sonra da bir hasta- neye hastabakıcı olarak girmiş, alacaklı. larının kendisini bulmaması için ismini le; Aradan bir ay geçtikten sonra bir no- Korkuluğa temiz gömlek giydiren kadın Nevyork civarm- daki Huöson neh- rin'n ker iki sahili kilameireler (o bo- ınca bağlık, bah- iklir, o Mensub : gazete- ye gitmek için her saban bu bağlık, bahçelik (o yerler- den geçen bir mu- harrir bağlardan birinde bulunan korku- luğa geçirilmiş olan gömleğin hergün te- miz olduğunu farkeder... Bunu merak et- tiğinden bağın bekçisini bulur ve sebe- bini sorar, Bekçisi bağın sahibesinden telâkki ey- lediği emir üzerine korkuluğun gömleği- ni haftada iki defa değiştirmekte oldu « ğunu söyler... Mi İ * Zenginlik arifesinde hırsızlık Nevyorkta Francis Spaulding adında on dokuz yaşında bir delikanlı üç sene hapse mahküm edilmiştir. Mahkümiye- tinin sebebi şudur: Elli dolar kıymetinde eski bir otomobi- Wi çalmıştır. Üç sene hapse mahküm ol masının asıl sebebi sabıkalı olmasıdır. Filhakika bu vak'a onun üçüncü vak'ası. ,. | dir, Hâkim muhakeme şsirasında düyiği tetkik ederken hayret içinde kalmıştır. İ Franefsin bir hafta sonra 350.000 dolarlık bir mirasa konacağını öğrenmiştir. Hâ- kim ona şu suali irad etmiştir: — Ne diye otomobil çaldınız? Madem- ki servete kavuşacak idiniz, ne diye bu- nu yaptınız? Hâkim şu cevabı almıştır: — Servete kavuşacak zamana açlıktan ölmem mi lâzımdı? Suçlu tabii haplshaneyi boylamıştır. kadar değiştirmiş olduğundan kendisini meyda na çikarmak bir mesele hâlini almıştır. Ikizlerin babası ayrı olabilir mi ? Kopenhagda ce- reyan eden bir vak'a ora gâzetele- rini bir hayli meş- gul etmektedir, Bir kadın ikiz doğurur. Kendisi ne nafaka bağlan- ması için bir erkek aleyhinde dava açar Erkek mahkemede isbatı vücud eder ve herkesi hayret içinde bırakan kat'i bir ifade ile #kizlerden birinin kendisine aid olduğunu, fakat diğeri ile bir alâkası bu. Tunmnadığını söyler, Mahkeme çocukların kanlarının müua- yenesini emreder. Muayene neticesi ada- mın iddiasını haklı çıkartır. Mütehasms. lar çocukların başka başka babalardan olduklarını ifade ederler!... * Bir sigara istatistiği Pariste meşhur klüplerden biri «sigar içenler klübü, dür. Bu klüp azaları si- gâra içmekle kalmazlar... Ayni zamanda sigaraya temas eden her şey ile alâkadat bulunurlar, Klüp azasından biri muhte lif memleketler ahalisi içinde en çok si gara içenin hangi memlekete mensub ol. duğunu anlamak için bir anket yapar Elde eylediği netice şudür: Senede 1045 içmek üzere başta Ameri. kalı gelmektedir. İkincilik İngilizdedir. Senede 046 sigara İlçmektedir. i Meksikah üçüncüdür. 740 sigara içmek. tedir. 630 sigara ile Belçikalı dördüncülüğü almaktadır. Fransız ise 412 sigara ile beşincidir!...