Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
- İfî*wl'ffy'*' Ka v - ."_mk' b Şandalcılar, cemiyetlerinin İdare — heyetini niçin devirmek İstiyorlar? (Baştarafı 1 inci sayfada) Bu hâdise haddi zatında basit bir kon- gre cilvesi gibi gözükürse de, dünkü tah- kikatımız neticesinde anlamış bulunuyo- ruz ki, deniz küçük nakliye esnafı ile idare heyefti arasında uzun zamandanbe- ri süren bir ihtilâf ve geçimsizlik vardır. Deniz küçük nakliye esnafının kısmı aza- mı idare heyetini beğenmemekte ve iş başından çekilmesini istemektedirler. Bu yüzden muhtelif gruplar hâsıl olmuş, bu grupların başına geçenler kongrede idare heyetini devirmek kararını vermişler - dir. İstanbulda halen 36 iskele vardır. Bu İskelelerin her birinde birer idare me - Mmuru bulunmaktadır. İddialara göre, idare heyeti bu idare Mmemurlarından bir çoğunu elinde buluün- durduğu için bu süretle esnafı tazyik et- mekte ve reylerin kendisine verilmesine şalışmaktadır. Bu seferki kongreye hazırlıklı ve muh- telif partiler halinde gelen esnaf, riya -- set divanının seçimini müteakib, sira he- sabların tetkikine gelince, esnaf has - tanesine verilen 800 lirayı telmih ederek: «— 800 lirayı vermeyiz. Sizi istemiyo- ruz!» diye bağırmağa başlamışlardır. Deniz küçük nakliye esnafı hastaneden şimdiye kadar hiç istifade edemediklerini iİleri sürmektedirler. Meseleye polis te vaziyed etmiş bulu- nuyor, Tahkikat neticesinde dünkü gü- rültüyü çıkaranlar ve maksadları an - laşılacaktır. * Bir arkadaşımız dün Eminönü Halkevi Ve civarını birbirine katan bu gürültülü koöngre hakkında alâkadarlarla görüş - Müştür. Kongrede Ticaret Odasını tem - silen bulunan, Ticaret Odası esnaf şube- si müdürü Kâzım şunları s,ylemiştir: «— Ben alelfisul kongrede bulunuyor- dum, Sıra hesab tetkiki için encümen se- çilmesine gelince bir gürültüdür koptu. Bir kısım esnaf idare heyetini istemiyor- du. Bir iskemle üzerine çıkarak. kendile- tini teskin etmeğe, usulü daltresinde di- leklerini iler sürmeğe davete çalıştım. Pakat heyecanı yatıştırmak kabii olama- l, Bunun üzerine kongre dağıtıldı. Ben fi kanaatteyim. Madem ki yeni idare heyeti isteklerin ifadesi olar. reyle te - şekkül edecektir, gürültüye lüzum yok- tı Esnaf reylerini istediklerine verebilir, dilediklerini iş başına getirebilirdi. Ben bunu ekseriyet temin edemiyeceğini an- hyan bazı grupların farfarası addedi - Yorum.> Deniz küçük nakliye esnafiı cemiye - tinden sahibi salâhiyet bir zat ta şunları söylemektedir: «— Bu hâdisenin müsebbibleri zabita tahkikatı neticesinde anlasılacaktır. Böy le gürültülere hiç lüzüm yoktu. Arka - daşlardan Hüseyin, Mehmed, Mete oğlu İsmail tetkik encümenine ayrılınca fer- yadlar başladı: — İstemiyoruz!. Diyerek teskini kabil olmıyan bir pa - tırtı çıktı. İzahat vermek istedik, dinle - Mediler. Biz daha hâlâ neyi istemedik - lerini anlamış değiliz. Çünkü henüz esas Mevzulara geçmiş değildik. Bir takım kimseler esnafı tahrik etmek suretile bu hâdiseyi meydana getirdiler. Bunlar şüp- he yok ki, iş başına geçmek istiyenler - dir, Lâkin itidalle bu mücadeleyi yapmak lâzım gelirken, şavanı teessüf vak'alara sebeb olmaları hepimizi mütcessir etti. Biz vazifemiz ne ise onu yapmakta hiç bir tekâsül göstermiş değiliz.» Diğer taraftan sandalcılar da şimdiki İdare heyetinden yaka silkmekte, artık dayanamıyarak bu vaziyeti ihdas ettik - lerini söylemektedirler, Bazı sandalcılar da heyetin kat'iyyen vazifesini vapma « dığını, azanın, vazifelerini şahsi işlerine Âlet ettiklerini iddia etmektedirler. Yal- Cu salonu ve Tophane rıhtımı sandalcı - ndan, 3761 numaralı sandal sahibi Âhmed Ali, 2558 numaralı sandal sahibi ed ve 4393 numaralı sandalcı Hü - Seyin demektedirler ki: — İdare heyeti kat'iyyen vazifesini Yapmıyor, ne ölümüze, ne dirimize hayrı Var, Sandalcıları kırk yıllık işlerinden 3Yyırıp türlü iskelelere dağıttılar, bir ş;klan ekmeğinden oldu. Kendi adam - ainm İyi işlere getirdiler, Muntazaman dat aldıkları halde bizimle hiç meşgul *ğiller, Bunun için çekilmelerini isti - 2558 numaralı sandalcı Ahmed: <— Üç ay hasta yattım. Aç mısın, açık mısın diye bir kere hatırımı sormadılar. Para almağa gelince alıyorlar. Yardıma gelince bir şey yok» demektedir. Sirkeci, Mumhane sandalcıları, mütte- fikan idare heyetini istememektedirler. Ticaret Odasının tayin edeceği günde yapılacak ikinci kongrenin çok gürültülü olacağı anlaşılmaktadır. Hergün (Baştarafı 2 nci savfada) Derhal ilâve edeyim ki, Celâl Bayarın çok güzel bir nutküu ile açılan köngre bilâhare beni hayal sukutuna uğratmak - tan hali kalmadı. Ben o kongreden mem- leket bünyesine uygun yeniliklere doğru yol açan çok ciddf kararlar beklerken, 0- rada daha ziyade fanteziye kaçan hafif şeyler gördüm ve hattâ yazılarımda bu noktalara işaret te ettim. Fakat, buradan 300 aktörlü bir orta oyununa veyahud maskeli bir baloya kadar gitmek çok in- safsızlık olur. Meselâ, bir Belçikalı zev - zeğin kısa bir etüdden sonra Boer Bund teşkilâtını bize de biçitmiş bir kaftan bul- ması belki mümkündür; fakat, bunun kongreye getirilmesi ağır bir hata, yahud hafif bir görüştü. Bununla mücadele e- debilirdik. Nitekim, ilk hamlede delille- rimi göstererek fikrimi söyledim, hare - ketin seyrini takiben, icab ederse gene de söyliyeceğim. Ancak, kongreyi böyle bir maskeli balo haline getiren görüş Bel- çikalı zevzeğin hatasından yüz defa daha ağır bir hata olur. 2 — Diğer bir meslekdaşım da İktısad Vekili Hüsnü Çakırın Denizbankta yaptı- fı bir maaş ve kadro hareketini resimle ve yazı ile bir karikatür mevzuu haline | getirdi. İktısad Vekilimiz çok ciddi, çok samimi, çok münevver, temiz yürekli ve| KETSĞR S YÜ 'ğe asla taraftar değiliz. Salâhiyetlerimizi salim düsünceli bir vatandaştır. Yaptığı şey de hiç bir suretle tehzil edilecek bir iş değildir. Bilâkis, yılbaşı münasebetle henüz bütçesini ve kadrosunu vermemiş olan yarı resmi bir müessesenin kadro - suna, kanuna gayri muhalif ve teamüle de uygun bir şekilde, yent senenin ikinci ayı münasebetile bir müdahaleden ibarettir. Salâhiyetini millet menfaatine istimalden başta bir şey yapmamış olan bir Vekile, olsa olsa, fazla şiddetle hare- ket etmiş olduğunu - ben bu kanaatte de- ğilim - sövylemek ve bunu kendi delille - rimizle isbata çalışmak caizdir; fakat, meseleyi bir hezil mevzuu yapmıya asla hakkımız yoktur. Sahsı gibi fikirleri de muhterem bir vekili samimiyetle ve cid- diyetle tenkid başka, mühim bir mev - zuu bir lşzıl vasıtası yapmak gene baş - kadır. * Bizi normal bir cümhuriyet devrine doğru götürmek İstediği günden güne daha bariz bir surette ğ#örülen muhterem Cümhurreisimizin matbuatımıza vermek istediği vazifeyi, biz bir «hak» şeklinde de anlasak gene hata ederiz. Çünkü bi - zim hezil hakkımız ve dedikoduya ka »- vılma hürriyetimiz, nihayet karşımızda - kilerin de ciddiyet ve hakikat isteme hak- larile mukayyeddir. Ve nihayet, bütün bu islerde gazete veya hezil sevgisinin fev« kinde başka sevgilerle de mükellefi>: Vatan sevgisi, karsılıklı hürmet sevgisi, hakikat ve samimiyet sevgisi... ve ilh. Yeni bir devrin eşiğinde, daha iyi gün- lere doğru adım adım yürümek imkân - ları karşısındayız. Bu imkânlardan mat- buat kâmilce istifade etmesini bilmeğe mecburdur. Eğer vazifemiz: tam bir dik- kat ve samimiyetle ifa etmivecek olur - sak hiç bir hüsnü nivet karsısında hiç bir hak iddia edemez bir hale gelir ve yüzü - müz kızara kızara tekrar susmıya mec - bur oluruz! Muhittin Birgen Bİr hizmetçi kadın temizlik yaparken pencereden düştü Beyoğlunda, Abanoz caddesinde Dil- bazın 36 numaralı evinde hizmetkâr - lik eden Fazıla, evin birinci kat pence- | Saray relerini temizlerken, birdenbire müva- zenesini kaybetmiş ve sokağa düşerek muhtelif verlerinden ağırca yaralan - mıştır. Yarah, Beyoğlu hastahanesine kaldırılmış, Adliye doktoru Salih Hâ - şim tarafından muayene edilmiştir. 4 SON POSTA | Hükümetimizin aldığı tedbirleri yanlış telâkki edenlere cevab (Baştarafı 1 inci sayfjada) «Son zamanlardaki tebeddülü ve mey- dana çıkan bazı hâdiseler hakkında hü- kümetin aldığı tedbirleri yanlış telâkki eden ve bunlardan bizim hiç hatır ve ha- yalimizden geçmiyen manalar çıkaran kimseler bulunduğunu haber alıyoruz. Her türlü yanlış telâkkilerden ve bunlar dan çıkması melhuz rahatsızlıklardan va tandaşları korumak - ve memurlarımızın vüzüh içinde tereddüdsüz çalışmalarını temin etmek için aşağıdaki izahatı lü - zumlu gördüm: Daima ileri! Bugün mes'uliyet mevkiinde bulunan cümhuriyet hükümeti Halk Partisine mensubdur. Onun programını tatbik ve onun meydana getirdiği inkılâbları ida - me etmek ve daima ileri gidip asla geri dönmemek niyetile vazifeyi üzerine al - mıştır, Bu sebeble bizden inkılâb hamle- lerinde gevşeklik bekliyenler bilmelidir- ler ki biz hiç bir ric'i harekete taraftar ve müstaid değiliz. Daima ileri gitmek emelimizdir. Milletimizi lâyık olduğu terakkiye e- riştirmek için inkılâb prensiblerimizin şahsi arzu ve ihtiraslara âlet ve vasıta ol- masına asla müsaade etmiyeceğiz. Ahlâk ve fazilet Prensiblerimiz arasında ahlâkın, fazi - letin iltizamı ve korunması en mühim bir mevki tutuyor. Gençlikteki fazilet aşkını ve vazife uğrunda ferağat ve fedakârlık duyguları her vasıta ile teşvik ve takvi- ye etmek ve bunlardaki yüksek zevki ona daha iyi tanıtmak borcumuzdur. Lâiklil Lâyiklik asla ihmal etmiyeceğimiz bir esastır. Memleketin idaresinde ancak ha- kiki ihtiyaç ve icabların emirlerine bağ- lıyız. Fakat kimsenin vicdanına müdaha- leyi tasavvur bile etmeyiz. İleri hamlele- rimizde milletimizin kuvvetlerini dü « şüncesiz hareketlerle israf ve hedretme- kullanırken milli kuvvetlerimizin en kü- çük bir cüz'ünü sarfederken bunun mu - kabilini tam olarak elde etmek hiçbir zaman ihmal etmiyeceğimiz bir esastır. Son zamanlarda bazı hâdiselere karşı hükümetin aldığı tedbirler ve yaptığı ta- kibler ancak suçlar karşısında alınan tedbirlerden ve yapılan takiblerden iba- rettir. Bunlara bazı kimselerin izafe et- mek istedikleri hususiyet bizim hatırı - mızdan geçmiyor, Kendilerine tevdi edilmiş olan vazife- leri ifa ederken bütün arkadaşlarımın bu ifadelerimdeki manaları hatırlarından u- zak tutmamalarını ehnmmıyetıe dilenm > Şehirde bir et buhranı ihtimali başgösteriyor (Baştarafı 1 inci sayfada) Kurumu, celebler ve kasablar ayrı ayrı Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırâara baş vurmuşlar, İstanbulda bir et buhranı teh likesi baş göstermekte olduğunu tebarüz ettirmişlerdir. Müstahsilin elinde bol mikdarda kasablık hayvan bulunduğu ve istihsal mintakalarında fiatlar ucuz ol- duğu halde, hayvanlar bir türlü İstanbu- la getirilememektedir. Devlet Ziraat Kurumu İstanbul şubesi müdürü, bu hususta aid olduğu makam- lara izahat vermek üzere Ankaraya git- miştir. Alâkadarların söylediğine göre, Devlet Ziraat Kurumu ile kasab ve ce - leblerin rekabeti devam ettiği müddetçe İstanbulda ucuz et yemek imkânsızdır. Bilâkis fiat gittikçe yükselecek ve se « bebsiz olarak et buhranı başlıyacaktır. Et satışını kâmilen Devlet Ziraat Kuru- mu üzerine aldığı veya kasab ve celeb - lerle müştereken çalıştığı takdirde mev- zuubahs buhran olmıyacak. belki şehir halkı daha ucuza et yiyebilecektir. Vali ve Belediye Reisi Lütfi Kırdar Ku rumla kasabların müracaatını ehemmi - yetle tetkik etmektedir. Bu hususta be « lediyenin İktısad Vekâleti ile de temasa geçmesi muhtemeldir. Bir müddettenberi et satışlarında nar- ka hiç riayet edilmemekte, ayni et Ak - sarayda başka, Kasımpaşada başka, Bey- oğlunun her hangi bir semtinde başka fiatla satılmaktadır. Elde nark usulü mevcud olduğu halde hiç bir alâkadar makam kasabları sıkı kontrol etmemek- tedir. Belediyenin mürakabesi hemen he- W Türkiye dahili ve harici, gorunur hiçbir tehlike karşısında değildir! BSayfa TI (Baştarafı 1 inci sayfada) başlı başına bir buhran teşki! eder, ka - 'bineleri ve gazeteleri birbirine düşürür- dü. En mühimmi gerek totaliter rejim - lerde, gerek demakrasilerde halk yığın - larının harb fikrine alışmış olmasıdır. Bir mukadder ve bir tevekkül havası ruhlara hâkimdir. Avrupa, tehlikeli, fa- kat zarüri bir ameliyat için masa başın- da son tereddüd anlarını geçiren hastaya benziyor. Beklenmedik bir mucize, bı - çağın kanlı ve korkunç müdahalesini ön- liyecek midir? Bizler daha realist olmea- ği tercih edelim. Milletler Cemiyeti kendi maksadı ve diğer milletlerin hürriyeti aleyhine dahi pahalı tâvizlerle zaman kazanmak iste » miştir. Gün geçiştirmeğe muvaffak ol - duğu inkâr edilemez. Fakat hâdiseler birbirini doğurmaktan geri kalmamış - tır. Cemiyet usullerinin dışındaki ba « rışçılık tecrübesinin daha iyi muvaffak olduğunu da görm'iyoruz. Türkiye, barışçılığına ve bugünkü ih- tilâflar ve cepheler karşısındaki bitaraf- lığına rağmenğ vak'aların inkişafını ka- yıtsızca takib edemez, Hassas, uyanık ve tetik bulunmak mecburiyetindeyiz. Em- niyetimiz için ilk şart, tam ve kat'i bir vahdet içinde, saflarımızı sıkı tutmaktır. Milli Şefin ilk seçimini, bu vahdetin hiç Madridin edilmesine karar verildi — deflerinin dışında kalacaktır. kimsede hiç bir türlü tereddüde fırsat — vermiyecek bir iradeler birliği. tezahürü — ile neticelendirmeliyiz, Beynelmilei ka - rarsızlık ve kargaşalık havası içinde, coğ- — rafyanın bu nazik bölgesinin mukadde- h ratına nizamcı ve olgun bir milletin sar- .-ı' sılmaz vahdeti hâkim olduğunu isbat et —< mekteki müstesna ehemmiyet, bütün va- tandaşlar tarafından kavranmak ve an- — laşılmak lâzımdır. C. H. P; nin söz ve iş — başında bulunan bütün azaları, olanca — dikkat ve gayretlerini bu gayeyi elde et — meğe sarfetmelidirler. — Memleketimiz dahilt ve harict görünür hiç bir tehlike — karşısında değildir: Fakat bu masuni - — yeti ona şimdiye kadar temin eden, ve yarın nasıl cereyan edeceğini bilmedi - ğimiz hâdiseler arasında da temin edecek olan âmil, hürriyetini ve davasını mı"ıdı- faa etmek icab ederse, bütün kuvvetle « rini siyasi ve askeri tek bir kumanda al. tında ve tek bir istikamette kullanacağı keyfiyetinin muhakkak olmasıdır. -Başkalarının harb ve sulhuna hâkim ©a — lamayız: Fakat bizim sulhumuz, kendi e- limizdedir. Kahramanlık faziletleri her tecrübede tanınmış olan Türk milleti, fi * kir ve his yekpareliği manzarası göstere dikçe, onun emniyeti bütün tecavüz hes — FP.R.ATAY ÖŞ müdafaa — Paris 10 (Hususi) — Dün Tuluzda bu- luşmuş olan cümhuriyetçi İspanya baş - vekili Negrin ve hariciye nazırı Delvayo, buügün tayyare ile Alikanteye gitmişler- Alikantede gazetecilere beyanatta bu- lunan Delvayo, Madrid müdafii General Miyaha ile görüşedeklerini, harbe deva- ma karar vermiş oldukları ve General Miyahanın cümhuriyet orduları umum kumandanı tayin edildiğini söylemiştir. Başvekil Negrin de, hükümet merke - zinin Madridde kurulacağını ve kendisi- nin de General Miyaha ile bütün cephe - leri teftiş edeceğini bildirmiştir. Franko makamlarile General Miyaha arasında bir mütarekenin akdi için mü - zakereler cereyan etmekte olduğuna dair verilen haberler, kat'iyetle tekzib edil - mektedir. Salamankadan — bildirildiğine — göre, Frankist tayyareleri bugün Valans ve ÂA- likante İimanlarını şiddetle bombardı - man etmişlerdir. Yalnız Valans üzerine 150 bomba atılmıştır. Limanda bulunan birkaç ecnebi gemisi hafif surette hasara uğramıştır. Diğer taraftan Katalonya cephesini te- mizlemekte olan Frankist kuvvetleri de, bu sabah Fransız hududunda kâin Port « Bou'yu işgal etmişlerdir. Fransa, Franko hükümetini tanıyor Paris 10 (Hususi) — Başvekil Daladye bugün sosyalist partisi şefi Blumu, sağ cümhuriyetçilerin şefi Flandeni ve cüm- huriyetçi federasyonu şefi Lui Mareni ayrı ayrı kabul ederek, Franko hüküme- tini tanımak hususunda kendilerile isti - şarede bulunmuştur. Hükümetin, bu mesele hakkında, Salı günü yapılacak olan kabine toplantısın - da kat'i bir karar vermesine intizar edil- mektedir. Paris ile Londra hukümetlermîn, Fran koyu hukukan tanımak için birlikte ka- rar verecekleri anlaşılmaktadır, Paris 10 (Hususi) — Dür Minorkt ada- | sını terkeden 450 siyasi mülteciyi hâmil olan İngiliz «Devonşayr» kruvazörü, bu- gün Marsilyaya varmıştır. Gemi kumandanı Guld'un beyanatına göre, adanın teslimi için yapilan müza - kereler Salı ve Çarşamba günleri «De « vonşayr» da cereyan etmiştir. Müzakerelerin yapıldığı sırada, Ma - jork adasından gelen Frankist tayyareler Minork'u bombardıman etmişlerdir. A - dadaki hava dafi topları da mukabil ateş açmışlardır. Yapılan bu hücumdan dolayı fena heal- işle meşgul bulunan toptancı ve beı:a - kendecilerin tesbit ettiği bir mikdar ü- zerinden satılmağa başlanmış bulunmak- men tamamen kalkınca, et fiatları da bu Yadır. Bi si Diysi el AM —iİm e İi —— u "ei? si li Fd aa zi d P 3 eei aü ' D l F de kızmış olan kumandan Gulü, Palma « — daki Frankist hava igarargâhma bir teh siz telgrafı çekerek, busHareketi protıı- to etmiştir. Frankist makamları, protestoya cevaB — vermemiş ve ayni günde öğleden sonra ada üzerine altı hava akını daha yap « mışlardır. Adada otuz ev hasara uğra « Miştir, K Frankistler, kumandanın ikinci protesı tosu üzerine, yapılan bombardımanın bir yanlışlık eseri olduğunu 'bıldıı'mişlerdh. Londra 10 — Times diyor ki: Minork adası ihtilâfında İngilterenhı diplomatik mtüdahalesi, dün muvaffaki « — yetle neticelenmiştir. İngiliz diplomasisi ve İngiliz donanması, yalnız iki genel kurmay arasında teması temin etmekle — |kalmıştır. Hangi başka bir memleket, böyle bir teşebbüse girişebilirdi? İngiliz n politikasının İspanyol dahili harbi esna- sında gösterdiği datmi bitaraflık, şimdi — semeresini vermiye başlamıştır. Mınork a meselesi, muhâsamatın genişlemesi su - retile değil, fakat dipiomatik yollır!ı. : halledilmiştir. Times gazetesi, memlekette ezcümıı , cümhuriyetçilerin idaresinde — bulunan — mıntakalarda hüküm süren. karışıklığı İşaret ettikten sonra diyor kı: «Cümhuriyetçiler, şerefleri için lâzmı geleni yapmışlardır. Şimdi artık, tasfi « yeden başska vapacakları bir şey yoktur.ı Garib bir hâdise (Baştarafı 1 inci sayfada) w_'. melekelerinde noksan olmadığına da « ir birer rapor ibrazına vilâyetçe mec ıt bur tutulmuşlardır. Verilen -bir hafta gibi- kısa bir müd- det içinde böyle bir rapor ibraz etmi « yen şoförlerin zabıtaca derhal işten me- nedilecekleri kendilerine tefhim olmııf mustur. <öl Muavene geciktiği . takdirde postla — münakalâtı da bu yüzden sekteye uğ - Tıyacak, postane de müşkül vaziyetışaıî düşecektir. Şimdiye kadar alelâde sıhhi muayo— neye tâbi tutulan ve muayeneleri bıırıı F raca yapılan, akl? müvazeneleri de ye- rinde olan şoförler, asabi hastalıklın_ olmadığı için ufak bir hâdiseye bile sebebiyet vermediklerini ileri sürerei — bu mecburiyeti kendilerine hakaret ter — lâkki etmişler, muayeneye gitmeyi k.“ tememişlerdir Bu emir ve mecburiyet karş:ısmdı ne yapacaklarını şaşıran şoförlerin d'uı tükleri vaziyet, burada hayli merak w - yandumı=tır Halk, neticenin ne olaea-' ü ğini sabırsızlıkla beklemektedin. Bİ şoförler, yüzden fazladır. â | ' y 'd aa A, L D " M l l MÖ