9 Şubat 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

9 Şubat 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1 Zade SON POSTA Me ; 3 e AN Yazan: ZIYA ŞAKIR Ragıb Paşanın Meşum bir tesadüf Teyzem, bana tekrar kavuştuğundan lâyı son derece memnun (o görünü - Yordu. Elisavi'nin çehresinde de bü - Yük bir sevinç hissediliyordu. Teyzem, adresini verdi. Kırmkapıda, Gedikpaşaya çıkılacak yokuşun alt ba- #indaki evine, sık sık gelmemi rica etti. Bu ricaya, Elisavi de iştirak ediyor- . Henüz açan bir nar çiçeğine ben - Hiyen dudakları, tatlı bir tebessümle Berilerek >> Artık büyük kız oldum, Sarafim bey, Korkma. Omuzlarına tırman - Diyordu. * Teyzemle Elisavi gittikten sonra oda- Ma çekildim. Bu garib tesadüften, bü- Yük bir heyecan içinde idim. heyecanımın manasmı bir türlü | ederniyordum. İçimde, az çok bir ç duymakla beraber, ayni zaman- Bizli bir korku hissediyordum. korku, ne olabilirdi? Evvelâ bu- VU, teyzemin tekrar hayatıma karışma. Mindan doğabilecek şeamete atfettim, O zlarımı silkerek: — Adam, sen de... Ne olur .. Tey - Zemin evine, gitmeyiveririm. Dedim... Fakat Elisavi bana o kadar Munis, o kadar candan görünmüştü ki, detâ onun çocukluk oyunlarına derin İir hasret hissettim. Ve derhal fikrimi Biştirerek; — Fakat sebebsiz bir korku için, Eti- Mi ile buluşmak zevkini feda etmek Düyük bir budalalık olur... Hayırt. “vzemin evine gitmeliyim. Ah, insanlık © gafleti... Meğer beni Üamağacının altına kadar yaklaştıran Mem tesadilften birinin bu olduğu - hissederemişim. * Gelelim, ikinci meş'um tesadüfe... Geneo gün, akşama doğru evden çik- tim. Tasarladığım plân mucibince ? öirada kalabalık olan Gedikpaşann un yerinde şöyle bir dolaşacaktım. yin Çarşı dönüşü esnaflarından iyi T Yurgun vurabilirsem, ne #lâ.. vu - Tenadığım. takdirde, Kapslıçarşıdan secek., Sirkeciye ve Eminönüne ine- tak” oralarda dolgunca bir iş göre - €ve dönecektim. ikpaşa çarşısında, gözüme kesti. yk “bir şey bulamadım. Kapalıçarşı- A doğru yürümiye başladım. Fakat Kalpakçılerbaşındaki kapıdan gi- tim sirada, “birdenbire gözlerimin “aş dikilen bir çift kadın gözü ile kar im. ve Pl gözler beni o kadar ürpertti ki, © a kaçacak yer aradım... Fakat, ka- Sama, R Ayol.. sen, Hayreddin değil mi ; 1 suali soran ses © kadar müessir Ep derhal bana çocukluk zâf ve ac- K. hissettirmiş., ve beni titretmişti. ekeliye kekeliye cevab verdim: > Evet. benim, abla... B A, çocuk.. sen nerelerdesin?, Mi enbire nasıl mukabele edeceğ boğa Wemedim... Karşımdaki &a tiki Zima sarılarak suratına bir tükrük Ürdükten sonra: tap Utanmadan bunu nasıl soruyor- LL Beni, insanlık süfliyet uçuru - Yay en çıkılmaz bir derinliğine yu- ağı ya sebeb olduktan sonra, utan- Di mn Du suali nasil sorabiliyorsun?. FP? haykırmak istedim. Moy, et bu kadın, üzerimde o kadar Kang, £ bir tesir husule getirmiş ki y i Bene eski çocuk Hayreddin gi Lİ seda kudretsiz bir mahlük derece. Ba issettim. < buğün bile hiç bir mâna ve - Mer, SİM garib bir aciz ile onu takib < ia” Suallerine devam ediyordu. <a, Mekete gittin mi?, Ni yam buraya geldi mi? Yar, İh Tiyatro sokağının içinde küç — E. bizden ayrıldıktan sonra ne- rede yatıp kalktın?. — Şurada, burada. — 'Nası! yaşadın?. Ne işler yaptın?. — Neye cevab vermiyorsun?. Sualler devam ettikçe, içimden £ ve isyan dalgasınm kabard hissediyordum. Fakat o kadar nutk tutulmuştu ki, bunu bir türlü izhar edemiyordum. Ablam, beni bir çocuk gibi sürükle mekte devam ediyordu. Ve, kısa kısa cümlelerle söyleniyordu. — Enişten, vefat etti. Konak, borçlu lar tarafından satıldı. Ben de bir çok zaman sıkıntı çektim. Sonra, Ali bey isminde bir adamla evlendim. Kendisi- ni görürsen, çok hoşlanacaksın. Açık. göz ve &kıllı bir adam. Biraz fazla i kisi olmasa... Kendi şi sün. Evimiz, uzak değil. paşa yokuşunda oturuyoruz. Ablamın bü sözleri, derin bir uğultu ibi geliyordu. Ve kalbimin en derir erine kadar, garib esir hosule YÖ, İstanbul İkinci İflâs Memurluğumdan: Beyoğlunda Posta sokağında Glavan! apartımanında oturan ve Sirkeci Köprü- 18 hanında 46 No, da ihracat ticaretile İş- tigal eden Hanri Sarfatinin iflâs 28/1/ 999 tarihinde açılıp tasfiyenin âdı şekil- de yapılmasına karar verilmiş olduğun- dan: 1 — Müflste alacağı olanların ve istih- kak iddiasında bulunanların alacaklarını ve istihkaklarını ilândan bir ay içinde İs- tanbul İkinci İflâz dairesine gelerek kav. dettirmeleri ve delillerini (sened ve d ter hülâsalari ve sa're) asıl veya musad- dak suretlerini tevdi etmeleri 2 — Hilâfma hareket cezat mes'uliyati mistelzim olmak Üzere müflisin borelu- larının ayni müddet İçinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri. 3 — Müflisin mallarını her ne sıfatla olursa olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerindeki hakları mahfuz kel mak şartile bunları ayni müddet içinde Guire emrine tevdi etmeleri ve etmezler- se makbul mazeretleri bulunmadıkça ce. zai mes'uliyete uğrıyacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları. 4 — 14/2/9839 tarihine müsadif Sah gü- EREĞLİ Kömürleri İşletmesinden : Makine temelleri ve bilimum mine muktedir iyi ve tecrübeli bir Türk Desinatör aranmaktadır. Alelümum makine ve su tesisatı hakkında malümatı olması şart- tır. Talibler arasında muvafık görüleni hemen hizmete alınacak ve Zonguldakta meccanen ikametgâhtan haşka (200) liradan aşağı olmamak üzere aylık ücret verilecektir. Taliblerin muhtasar bir hal tercümesi kâğıdı doldurarak ve kâ- ğıtta icabında ibraz edebileceği melerinden ve kendisini tanıyan kimselerden ( Referanslarından ) bahsederek Tophane posta kutunu B adresine mektupla müracaat eylemeleri, ük bir evin önünde durduk, Birdenbire kolumu çekip ondan aây- rılmak.. koşa koşa kalabalığa karışa - rak ondan uzaklaşmak istiyordum. Fa- Jkat, bu kadmı görür görmez irademi o | kadar kaybedivermiştim ki bir türlü jonun tesirinden kurtulamıyordum. Böylece, onun erini dinliye dinli- ye, Gedikpaşa yokuşunda, Tiyatro 80- kağının içinde, küçük bir evin önünde durduk. Ablam, bir anahterla kapıyı açtı. Simsiyah bir kedi, dimdik tuttuğu kuy- ruğunu t ötrete, miyavlıyarak bi- zi.karşıladı. Bu eve girerken hissetiğim sıkıntıyı, busün bile aklıma getirdikçe kendimi hayretten alamıyorum. Mechul ve mâ: nevi bir kuvvetin mları mes'um bir âkibete zorla sürüklediğine bütün kal bimle inanıyorum. Ablam, etrafına bakmdikten sonra: — AN bey, daha gelmemiş, Sen, şu odaya gir. Ben de geliyorum. Dedi, Ve, dişarıda çarşafını çıkardık- tan sonra, odaya geldi. (Arkası ver) İstanbul Asliye İkinei Ticaret Mah- kemesinden: Milaneda Frateli Kentli Rosto Arsisyo İmtlessesesi tarafından İstanbulda Pine larda manMfatura ticaret'le iştiğai eden Vik- İtor Benerdeta namına İstanbula gönderilip nel mahkemene satılmasına karar verilen 13 san dx pamızla menaueattan İstanbul 1/2 ve İs- tanbul 'N. antrepamında 7 sandığın 11/2/990 £ 9/30 da ve Suraybumu 5/9 rda mevcud bir sandığın ayni Cümürtesi sa nümaralı 8 tarihte saat 11 de ve Galafada Un ambarın- daki #ki sandığın 14/2/939 Seli günü anat 10 da ve Beşizteş ambarımdaki bir sandığın 18/2/980 Cumartesi saat 10 da ve Kuruçeşme! ambarında mevcud Ik! sandığın da 2172/099) İ Salı günü saat 10 da satışt Jera edileceğinden talip olanların yukarda gösterilen gün ve #antlerde mezkür mahallerde basır bulunma- lari ilân olunar. (1479) — —— ————— nü saat 15 te alacaklıların lik içtimaa| gelmeleri ve müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcunu tekef-| İ eden sair kimselerin toplanmağa bu-| İce hakları olduğu ilân olunur. (14795) inşaat plân ve projeleri tersi- vesika, bonservis ve şehadetna- Son Posta'nın tefrikası: 24 şahsiyeti Ragıb Paşa her şeyde cinas yapmayı severdi, bu fena vadide onun hâlâ birçok nükteleri zikrediliyar Müşteriler gelirler ve birbirlerini mü- teakib minderlere yerleşerek itiyadları- nın derecesine ve hissettikleri ihtiyaca uygun miktarda afyon isterler. Biraz sonra, haplar tevzi olunur. En alışkın bü- lunanlar zeytinden büyük dört hapa ka- dar yutarlar, Hepsi, hapın üstüne büyük bir bucdak soğuk su içer; hususi bir va- ziyet alarak hoş bir rüya bekler. Üç çey- rek ve nihayet bir saat sonra, bu hülya bu makine gibi cansız insanlara can ver- mekte kusur etmez. Onlar bin türlü jest- ler yaparlar. Bu jestler daima garib ve neş'elidir. Sahne işte bu zaman daha çok insanı alâkadar etmeğe başlar, Aktörlerin hepsi mes'uddur. Her biri evins tam bir akıl- sızlık halinde dönerler. Fakat ayni za- manda aklın temin edemiyeceğı bir saa- dete tam bir surette dalmışlardır. Yolda tesadüf ettikleri kimselerin yuhalarına ehemmiyet vermezler. Her bir: canının istediğine nail olmuş gibidir. Halleri böy» İedir, hisleri böyledir. Realite ise çok ke- re insani e talmin etmekten âcizdir. Hususi evlerde, ev sahibinin bu garib sefahete kendini terketmiş olduğu yer- lerde de ayni levhaya tesadüf olunur. Ülema bu işe daha çok müplelâdirlar, şlerin hepsi şaraba ilti başla- madan evvel afyon ile surhoş olurlar. Bir pevi keşiş olan bu dervişler Türkiyede birbirlerine çok farklı iki kısma ayrılır- lar. Fakat her iki kısım da pek dikkate şayandır. Aradaki fark müessislerinin vazetmiş oldukları kaide tarzından ileri gelir. Mey- evi dervişlerinin kaidesi oldukça tath musikinin ahengine göre topaç gibi ten ve bu garib temrinden tevel- edecek baş dönmesi ile kutsi bir sa hoşluk ara ibarettir. Ma dönmeyi âdet edinince baş dönmesi ve sarhoşluk gelmemek kabildir. O zaman bunu telâfi için meyhanelera giderler. Tahta tepen (1) adı verilen diğer ke- şişlerin kaideleri daha büzünlüdür. ayni zamanda daha barbarcadır, Bunlar bir. birlerinin arkası sıra, bir dizi halinde ciddi ciddi gezinirler, dua ettikleri yer etrafında dolaşırlar ve yüksek sesle Al- lahın ismini telâffuz ederler. Her tanbur darbesinde bunu daha büyük bir gayret- le tekrar eylerler, Çok geçmeden, alet ü- zerine darbeler tedricen hızlaşmağa baş- a kadar şiddetli olur ki bu zavallılar g lerini müthiş surette yorarlar. En sofular alayı kan kusarak bitirirler. Bun- lar dalma mağmum, vahşi bir haldedir. ler. Bu keşişler kendi yaptıkları hareket- lerin kutsiyetine o kadar emindirler, &- vaz avaz ulumalarile Allahın hoşuna git- tiklerine o kadar kanidirler ki başka in- sanlara daima östihkar #le-bakarlar. Türkiyede başka keşişler ve evliya tas- Jakları vardır ki Köylerde Bunlara bir ormanda tesadüf etmek mali. zurdan ari değildir. Din perdesi altında bazı sofu kimselerin evlerina sokulurlar. Tesadüf edilebilecek arkadaşların en kö- tüleri bunlardır. Bu dervişlerin içinde umumi cehslet. ten istifade edecek kadar cüretkâr olan- lar kendilerini bir peygember gibi gös termeğe kalkarlar ve biperva kehanetler. ide bulunurlar. Vekayi onların evvelden verdikleri haberlere uygun zuhür edi- yorsa, O zaman evliyadan telâkki edilir. ler, son derecede hürmet görmeğe baş- Tarlar. Fakat, muvaffakiyetsizlik o yüzünden, sadece deli telâkki edilenler bile her ta- Tüfa girmek hakkına maliktirler. Onla- rm yüzsüzlüğüne hiçbir şey mukavemet edemez. Bu habislerin telvis ettikleri Allah adı batıl itikadlara sahib halk ü- zerirkde daima tesir yapar. Ben bazıları nı gördüm ki ben sadrazam ile mahrem surette mülâkat ettiğim sırada biperva gelip onun yanında oturuyorlardı. En mühim adamlar ise uzakta duruyorlardı. Halkın taassubu en münevver kimsele- re bile kendi nefsini zorlamak mecburi. yetini tahmil eder, En kudreti Türkler (1) İhtimniki başlangıçın tahtalara vur- maktan başka bir şey yapıyorlardı, belki başka aletleri yoktu. dolaşırlar. | ancak biraz para vermek suretile kendi- İlerini bu habislerden muvakkaten kurta» rabiliyorlar, Maamafih para vermenin yaptığı tesir onları dahu müz'iç ve daima İ küstah bir hale sokma'ctan ibaret kalıyor, Alelâde Türklerde görülen tahsil de- recesinden daha yüksek bir ilme malik İolan Ragb Paşa ya cihanı mahvetmek İya kendinden sonra edebiyata karşı bes» lediği meyil hakkında bir delil bırakmak için masrafı kendine aid olmak üzere bü- yük bir kubbe yaptırarak orada bir kü- tüphane tesis etti. İstanbulda böyle bir kütüphane mevcud değildi. Bu vezirin toplamış olduğu bin, bin iki yüz kadar Arab ve Acem el yazması eserleri bu g- bideye hibe etti. Onları sureti mahsusada yaptırmış olduğu mahallin merkezinde dairevi ehram şeklinde tertib edilmiş si« |raların üzerine dizdiler. Bu kitablara bir | hafızı kütüb nezaret ediyor. Halk muay- yen saatlerde içeri girmek hakkını haiz. dir. Ragıb bu müessesenin masarifini de temin etti, Fakat türkçenin zorluğu yal mız okuyup yazmak hududlerından ileri. ye gitmek imkânını bırakmadığı müd. detçe, Türklerin ilim ve irfan sahasında ileri gidemiyecekleri muhakkaktır. 'Tabaat bu hususta hizmet edebilirdi, İbrahim efendi isminde biri nüshaları çoğultmak hususunda gayet faydalı olan bu san'atı tesis etmişti. Hattâ müteaddid eserler tabetmişti bile, Fakat bunlar pek az rağbet gördüler. Halbuki en çök rağ- bet celbedebilecek olan eserleri intihab etmişti, Filhakika, alim diye telâkki edi. len kimselerin ehliyet ve iktıdarını da- ha ilk hamlede hiçe indiren bir san'at na. sıl muvaffak olabilirdi? Bu adamlar hem davacı, hem hâkim mevkiinde bulundü- Tabaat harfleri rapte' 'mmelyete erişemez idiler, |hkar ettiler. İbrahim de dükkâm ka« padı. | o Ragıb bile iktiham edilmiş zorluklarla iftihar eden o sahte ilimden kendisini kurtaramamıştı, Harfleri okunmaz suret« ite birbirlerine raptetmekter pek hoşla- mırdı. Her şeyde kelime üzerinde oynas mayı (cinas yapmayı) çok severdi, Bu fena vadide onun hâlâ birçok nükteleri zikrediliyor, Fakat sırf lisana aid şeyler oldukları için tercüme edilmeleri imkân. sızdır. Türkleri hemen umum! suretta abdal laştıran bütün o batıl fikirlerden zihni. nin nazari kuvveti sayesinde kendi kurtarmış olan bu Vezir en mülhiş ve | vahşi şeylerde bile bir eğlence vasıtası bulurdu. Hattâ müslümanlık ile bile eğ- lenirdi. Bir gün Babiâliye bir Avrupalı geldi. Sözlerinden ziyade tavır ve hare- ketile Türk olmak istediği hakkında biz İzan hâsl etti. Bu bir Almandı. Maksadı. mı anlamak için birini çağırmak zarureti vardı. Fakat bir Avrupalının huristiyanlı İğı terkedebilmesi için muahedenameler mucibince bir tercümanın hazır bulun. ması lâzımdı. Almanya sefaretine men- sub bir tereliman buldular ve sadrazamın huzuruna getirdiler. (Arkası var) İlân Tarifemiz Tek sütun santimi sahife 400 karuş İkinci sahife 250 » Üçüncü — sahife Dördüncü sahife İç sahifeler Son sahife » Muâyyen bir müddet zarfında fazlaca mikdarda ilân yaptıracak- lar aynca tenzilâtı tarlfemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari ilânlarına sid işler için şu adrese müracant edilmelidir: İlâncılık Kollektif Şirketi Kahramanzade Han Ankara caddesi Birinci

Bu sayıdan diğer sayfalar: