İ Sulh istiyorsak müstemlekeleri taksim e Almanya, İtalya ve Japonya iy, Ünü bugün yalnız üç mem- n “diyor: İralya, Almanya, Ja- , ven Pransa, Rusya, Amerika © İryş erna saldırmak irtemiyorlar- v Yan “*bebi var. Bu devletlerin hep- Yacına yetecek kadar ham ta Pa 8r. Ne Fransa, ne de İngil- iy ap uruncu asırda, çoğunu İtal- Berire, pe» şistenı zapte' şekilde - İkleri müstemlekelrini daha ile edememişlerdir. Mit İİİ murabbalık arazi hâlâ bom- 1 İşletilmemiş duruyor. Rusya- farkını istitadeli hsle koyabil ini dün, Yüz yıl duha ister. Amer'ka, i Yanın belki en zengin milleti İL e aşi kayrakları elinde tutuyor. a eler — hislya, Japonya... Ne ; ap ı seal cevalapı aşağıda- f Beyi, Verecektir; Üriltere Pronsa, Rusya ve A- yi hakimiyet veya koneolları| BAZİ moemu i | vd eemyu otu milyon mil İNN farisdır ve dünyanın en A Adenlerini içnde soklıyan. en Paklardır. Buna mukabil Al "ponya, Polenya ve Ma- bep birden bir milyon ** bulmaz. Bunür müh'm bir Hem madde, meden kay- mk an fakirdir. Min toprak ve madenlerin ih- ii “dan ne kadar nirbetsiz tak- mı, 3fikça göstermekledir ve a, eleraran güçlükzerin haki- yn Ni trtaya koymaktasır. My Dün ii devlet tabit Xi sulh (5 ny a *İRde bütün #htiyacını kar. Da, bip D yac'ndan da fazlasını ti tav, Prak var. Varlığa erişemi- My Mep, İN öphesiz toprağım ve tas onla, : rin yeniden bölüsülmesini ie Serbest serbest istifade o- iye Yer ve söyle diyor: «Milet- hey e ?ehgir. devletlerin, yağma- Mep "Ran kendilerine inhisar et- a İcin icad edilmiş bir mü- la, masıdır. Versayı dünyayı çolak sulaşamıyan: diye İki in ede bu taksimin bozul- tk izden geleni yapıyor.» “iy, e v varlık içindes kiler hep Çok ez, i va veya körü körüne şu Ni Me 4 *Malımızı vermeyi Ay daha dermle; ai Şartları kökünden de- Imanya, ne Japonya, Be Oyik varlıklarını muhafa» az, lerikan banka komi *£Vİ tetkik etmiş, şu nefi- Ülke, ç Pier Almanya tek bir si- Mb, özrlamasa, askerlik uğu- YAZAN Fransız muharriri Alfred Salter tmeliyiz! arasındaki paktın imza merasimi daha az olan İvaly ise on seneden fazla dayanamazdı. Sebeb açıktır. Bu memleketler: (1) Kendi kendilerini doyuramazlar. (2) Ham madde istihssllerinin azlığı yüzünden memleket sanayiini koruya- mazlar, (3) İhtiyaçlarım dünya piyesasından da alamazlar. Çünkü: Kontenjan vesaire; hilde çıkanı ecnebi piyasalarda satma rma ve bu pâra ile, muhtse oldukları ithalâtı yapabilmelerine mânidir, Her münevver Alızın bu hâkikitleri biliyor. Dünya ekonomisinde esaslı bir değişklik olmadığı takdirde milletinin açlığa ve mkıraza mahküm olduğunu gö- rüyor. Sulh yolile değişiklik yapmaya kulak assn olmadı. Milletler Cemiveti bütün ömrünce bu mesele üstünde en ufak bir harekete girişmedi. 1990 da İngiliz parlamentosunda, AL manyanın Versay muahedeşinden ve e konomik vaziyelinden ettiği şikâyetleri Cenevede öinleyip dinlememek meselesi münaksşa ediliyordu Haritiye vekili | Antbory Eden elini masasını vurarak «hayırlı diye reddetti, Almanyada orta sınıf şunu düşünüyor! «Sulhten bir şey bekliyemeyiz. Yaşamak ve kalkınmak hakkımızı kolurcuzun kuy- vetine dayanarak korumalıyız. Başka ça- re yoksa Avam şöyle diyor: «Faşizmi sevmiyo- TUZ. Naz'liğin de hoşumuza gitmiyen ta- raf: pek çok. Amma yaşıyabilmemiz ve ımız için (Hitler) e ve metoduna müzaheret etmekten başka çare göremi- yoruz. Bunun için ister istemez, silih- lanmaya ve orun icab ettirdiği fedakâr- lıklara katlanıyoruz.» * Bütün büyük milletlörin içyüzünde fakir halk kütlelerile hali vakti yerinde toprak ve arazi sehibleri arasında müte- madi bir mücadele var, Ayni mücadele nin bir eşi de milletler arası sahada, pro- leter memleketlerle (Hitler de Mussoli- ni de âynen bu tâbiri kullanmışlardı) zengin imparatorluklar arasında kendi. ni gösteriyor. Çünkü bugünkü ftaks'm, hak ve adalet bakımından asla müdafaa edilecek şekilde değildir. Hitler, Alman halkının 90 da 85 ine dayandığı icindir ki ayak direyebi korkuttu. Alman görüşüne pi yarı di ve , bugün nuyor. Biz hak ve adalet te bu davayı ortadan kaldı if ederek k Alman halkı; harbe sürükliyen jest ve macera- lara artık yüz vermiyecektir. | MTCaMAsA İdi on beş yılda i. Tabii kaynakları “Devamı 13 üncü sayfada) Çek hükümeti Südetlere karşı feda. kârlik göstermeye başlar başlamaz o vak. | ği deyip geçmemeli! Müzik filmin en bü- te kadar tek bir vücud halinde hareket) yük muvaffakiyet amilidir. Eşhası can - eden Südetlerde derhal bir ayrılık baş | andıracak olan. onların rollerini tebarüz ON POSTA Sayin 7 Bir filmin hikâyesi Filmin senaryosunun tesbitinden gösterileceği güne kadar neler olur? Film yapmak için evvelemirde iyi bir mevzu, iyi bir hikâye bulmak lözum gel- mekiedir. Stüdyolar için de en mühim ve halli en güç mesele budur. Amerika- da her film kumpanyasının muharrir, e- debiyat müdürü, okuyuculardan mürek- keb bir nevi «erkânıharb: heyeti var - dır. Bunlar bir mevzu bulabilmek için İ bütün gazete ve mecmuaları birer birer gözden geçirirler. Bu çetin o çalışmaya rağmen iyi bir film vücude (getirecek münasib bir «hikâye», bir «mevzu» bul- mak çok müşküldür. Çünkü mevzuun yalnız güzel olması kâfi değildir. O Ayni zamanda filmin manzarası itibarile cazib olması iktıza eder. Senaryo kıtlığı o derecededir ki, bir film mevzuu bulunur bulunmaz, kimin tarafından çevrilebileceği, ne vakit çev- #ilebileceği, düşünülmeden hemen satın alınır. Her şeyden evvel «iptidai madde» tedariki lâzım gelmektedir. Bir «Mevzuun: filme çekilmesi karar- Taştırıldıktan sonra prodüktör onun ihza- rıni muavinine havale eder, Prodüktör muavininin ilk vazifesi bu mevzuu se - naryo haline sokacak bir «adaptatör> bul maktır. Bu müşkül bir şeydir. Öyle bir adaplatör bülmak icab eder ki onun dü - şünceleri ve mehareti filmin mevzuuna uygun olmalı; senaryoyu tamamile be - nimsemeli, Holivudda binlerce muharrir (vardır. İ Bu adaptatörü stüdyoya (mensub olan muharrirlerden, yahud serbest muhar - rirlerden seçmek de bir meseledir. Çün- kü seçilecek olan mubarririn omevzuun filme çekilmesi için bütün tadilâtı me - haretle yapması icab eylemekledir. Fa - kât iş bununla bitmez. Prodüktör muavini diğer senaryocular- dan «Senaryo: hazırlınması emrinde İstifade eder, Bu senaryocuların her bi- ri bir «yenilik» getirmektedir. Kimi mev zua başka bir çeşni verir, Kimi muhave- reyi tanzim eder, kimi (de senaryonun son vaziyeti olan dekupajı hazırlar. Fakat buna rağmen iyi bir senaryo el de ödilemez. Her bir senaryocunun &yrı ayrı noktai nazarı Obulunduktan sonra mevzua her hususta bir düzenlik, bir bir- ik verilmesi güç bir meseledir. Birkaç muharririn elleri © arasından! geçmesi dolayısiledir ki Holivudun çı »| karmakta olduğu filmlerin ekserisinde | j (“Son Posta, nın sinema muharriri yazıyor ) Filmlerin görmediğimiz, ve bilmediğimiz kahramanları: Film çevrilirken sahne vazu, muavini, operatörler, sahna kâtibeleri ve diğer teknisyenler bir san'atkârın mühim bir filmdeki ro - lünün başlıca sahnesinde müziğin falso- su o san'atkârın rolünün ehemmiyetini baltalamıştır. İşte bunun içindir ki film kumpanyaları müzik kısmında pek bü - yük bir titizlik göstermektedirler tokluk noksanlığı, havailik görülmekte -|, Senaryocu ve sahne vazu senaryonun dir, Senaryonun developmanı sahne vazıi- na havale edilir. Sahne vâzı mevzuu «kâğıdıdan «filme nakleylemekle mü - kelleftir. Sahne vazu film kumpanyası müdürü tarafından seçilmemiş (olduğu takdirde bunun tayini prodüktöre aid bu lunmaktadır. İyi bir adaplatör (Obulmak kadar Iyi bir sahne vaz bulmak ta müş- küldür. Unutmamalıdır ki «sahne vazi film prodüksiyonunun en mühim şaksi » yetidir. Filmi çevirmeden evvel onu göz lerinin önünde Otecessüm ettirmelidir. Sahne vazu filmin mevzüunu tamamile «his» eylemediği takdirde (filmi halka anlatamaz, onu halka sevdiremez. Sahne vazılarının her biri kendi tar - zındaki filmde muvaffakiyet gösterebil » mektedir. Modern komedilerde £ varlık gösteren sahne vazı muhakkak ki psiko- lojik bir dramda muvaffak olamaz. Bazı kere, senaryo kat'i şeklini almadan sah- ne vaz angaje edilmez. Bazı kere de sahne vaz senaryonun kendi arzusuna göre tadilini, yahud yeniden yazılmasını taleb eder. Bunun içindir ki sahne vazı nm tâ başlangıçtan itibaren muharr le temasta bülünması çok iyi bir şe Bu suretle stüdyonun fazla vakit ve pa- ra kaybeylememesi temin edilebili İyi weya fena olsun, sahne vi zunmn şah * | Führer en ağır bir davaya girişmiş bulu-| sf idaresi tahtında olarak film çevrilece- ğinden ve in muvaffak bir eser olup olmaması da onun elinde bulunduğundan bu hususta onu serbest bırakmak daha büyük faydalar temin eder, Ha, bir mesele daha var: Film müzi « i ettirecek olan müziktir, Çok defa büyük İkaf'i şeklini tesbit eyledikten sonra, fil- fin alınmasının baş merhalesini teşkil Jeden teknik dekupajı yaparlar ve bu de- kupajı (fim müstahsilleri birliği) ne İ gö ürürler. Bu müessesenin başında A »- merikada büyük bir şöhreti haiz Mösyö | Wil H. Hay bulunmaktadır, Mumâileyh | yahud müşavirleri filmi kontrol ede Muhtelif Amerikan devletleri sansürle - İrinin nizamnamelerine vâkıf bulunan heyet azaları filmin bu sansürlerce uy - gun görülmiyecek olan kısımlarının çi - karılmasını taleb ederler. Bu sansür heyetinin Amerikan film lerinin günden güne rağbetten düşmesi- ne sebeb olduğunu söyleyenler (o çoğa) - mkatadır. Her ne ise filmin senaryosu bu daireden çıktıktan sonra asistan bir ça - lışma cedveli tesbit eder (Buna (belue print) derler. Sahnelerin ve rollerin başlama tarih - leri, dekorların teferrüstı hep bu cedvel- de yazılıdır. Sahne vazn bu cedvele göre filmi çevirmeğe başlar, Seripi g'rl tesmiye edilen «sahne kâ- tibesi» her bir manzaranın teferrüatını defterine tesbit eder, Bundan maksad bi- hare resimlerin birbirlerine eklenmesi. dı ne vazımın ilk vazifesi ilk projes'ni İlem ikâyes nin ile münakaşa ey- l prodüksiyonun esâsını teş kil eden işi bu münakaşadan s vukubulacak “konferanslarda taay der. Bütün servislerin, O san'atkârların, senaryocuların, sâhne vazırın filme h nr bulunmaları için hiç olmazsa, üç dört aylık bir müddete ihtiyaç vardır. Holivud stüdyolarında (o «teferrüate a büyük bir dikkat atfedilmekteğir. Tam manasile bir «hakikat havası» yaratmak ün e - .İden sonra in hiç bir şey esirgenmez. aduptatö « run İlk projesi, prodüksiyon bürosuna gönderilir. Filmlerin bütçesi bu büroda kararlaştırılır. Muhtelif servislerin me - İ saileri dahi bu büroda tanzim edilir Bu büro, mevzuun hülâsasına göre fk min ne gibi ihtiyaca, ne gibi (İevazıma lüzum göstereceğini tesbit eyler. İ Murahhas aza; prodüksiyonun bütce - İsinin tetkik'ni, bu yüzden husule gele - cek mesailin hallini musvinine havale e der. Bu sırada sahne vazu oda kendine bir musvin seçer. Bu muavin ile ahhas azadima münakaşa halinde Biri filmin tam manasile muvaffak bir eser olması için n kaçınmamağını ta « leb eder. Diğeri ise her işde büyük bir idarei maslahat siyassti takib Nis İhayet filmin bütcesi de tesbit edilir, Bun htelif kısımlar faaliyete ge erler. Her kısım kendi uhdesine isabet » Bir taraftan da sahne va- zu filmin zmmüzik aksamının hazırlanma « $i. için stüdyoya merbut o müzisyenlerle temasa geçer. Ekser zaman filmin müzik kısmını bir müzisyen hazırlar, Fakat tam manasile «şarkılı o ve müziklis bir film m ayrıca kabiliyetli malâm müzisyen - ler angaje edilir, Prodüktör filmde yol yapacak olan san atkfirları seçtikten sönra rejisör tâli rol « İlerin tevziutını yapar. ler şey hazır ol duktan sonra filmin çevrilmesi nır, Film çevrilmesi bir aydan fazl, mez. Bazı hususi ahvalde bu müddet zadığı vakidir. Sekiz saatlik mesa) gü « nünde çök kere ancak on, on beş daki - kalık film çevrilir. Işıkların ayar edilmesi, Kamera ma - sinin tanzimi, sesin zapledilmesi ko- | Jay işler değildir. Sahne vanı bir sahne İregwanını tekrar ettirir. Bu hazır oldu. ğu vakit operatör filmi çeker. Tekniş « yenlerden biri en ufak bir itirezda bulu- nursa filme yeni baştan idar edilir, Sahne azı, salim noktalarda montörün yanında bulunmasını ister, Muhtelif sahs (Devamı 13 üncü sayfada) er