Greta İ 8 İ w <— Ük ı Greta Gerbo Meşhur sinema yıldızı nihayet film çe- ik üzere hazırlıklara başlamıştır. ! Filmin adı: eNinoçka» dır. Film muharrir lehior Lengyelin eserinden iktibas e- iştir. Sahne vüziliğini Ernst Lu-| Bitseh yapacaktır. Armand Bernard sinema açtı Meşhur Fransız — san'atkârı Armand n"'lın'l bundan on gün kadar evvel Pa- Tiste bir sinema açmıştır. Bu sinema, de VEst civarındadır. Komediler- i feykalâde muvaffakiyeti ile pek bü- | bir şöhret kazanmış olan bu san'at- sinema açması Pariste büyük bir | | Uyandırmıştır. Halk bu sinemaya fevc feve gelmektedir. Müşterilerini biz- , — üt kapıda istikbal eden Armond Ber- “ hârd onlara her türlü istirahat esbabını İn eylemektedir. Madenden film icad edilmiş ! Hollywooddan gelen haberlenre göre ikan fen adamlarından biri <ma- » den film icad eylemiştir. Bu filmin beleri bile yapılmıştır. Tecrübeler- Müsbet neticelere varılmıştır. Müte- .'llıılırııı beyanatlarına göre bu filmin İityok faydaları vardır. Bvveli- yangın likelerini önlemektedir. Sonra film- daralmak mahzurları kalmamakta- Öz. Mikrofilmi yapmak kabildir. Renkli m"lllr yapmak daha ziyade kolaylaş- » Bütün bunlardan başka yeni film- İtrin ömrü çok fazla olmaktadır. Bir muharrir bir yıldızdan y —— 3 milyon dolar istiyor D(h;"m en fazla para kazanan san'at- O1 sıfatımı almış olan eski patinaj çam- Diyonu ve Iâhik sinema yıldızı İsveçli ::ll Henleye karşı üç milyon dolarlık ZArar ve ziyan davası açılmıştır. Da- Filmlerde aşk sahneleri saat kaçta çev- rilmeli? Meşhur sahne vâzu Frank Bor- zage'a göre aşk sahneleri kat'iyen gece- leri çevrilmemeli. Gece âşıkların dörtgöz ile özledikleri vakit ise de san'atkârlara hiç te yaramaz. Bu sahne vâzı diyor ki: — Birkaç senelik tocrübeden sonra şu kanaate vardım ki filmlerde aşk sahne- lerinde muvaffak olmak için bunları ye- mekten evvel çevirmek icab eylemekte- dir. Gündüz yorulan san'atkâr gece hu- susile aşk sahnelerinde öyle bir bezgin- Hk göstermektedir ki adeta zorla rol yap: tığı sanılır, Ba hususta Joan Crawford diyor ki: — Bence asşk sahneleri saat 11 ile 13 arasında cevrilmelidir. Gary Cooper, Janet Ga! Vilyam Povel üçüncü defa ameliyat olacak! Hollywood gene büyük bir teessür |- çindedir. Meşhur san'atkâr William Po- well üçüncü bir ameliyat geçirmek Üze- re hastaneye girmiştir. Joan Harlowun r, Charles ölümünden fevkalâde müteessir olan bu | san'atkâr, birkaç aydanberi film çevir. memekte idi. M. G. M. stüdyosunda çe- | virmek üzere bulunduğu yeni film de a- meliyatı yüzünden geri bırakılmıştır. Korkulu filmler gene moda oluyor Seyircileri korkudan titreten — Fran - kenştayn Drakula filmleri herkesin he - nüz hatırından çıkmamıştır. Bir vakitler bu filmler pek revacta idi, Sanradan bun lar da unutuldu, bu ceşid filmleri kimse beğenmez oldu. ve stüdyolar da çevir - mekten sarfmazar etti. Holivudda geçen ay bu filmler'n yeni- den canlandırılmasına teşebbüs edildi ve tecrübe büyük bir muvaffakiyetle neti - Filmlerdeki aşk filmine başlyor sahneleri gündüz mü, gece mi çevrilmeli ? Holivudda san'atkârlarla sahne vazıları arasında çıkan bir münakaşa ve neticesi | SÖN POSTA Berbad, — kötünün kötüsü, Bodmin şo « sesi, birbirine 16 ki « lometre mesafede bulunan — Tremaseu Poltru köyüne ulaş- tırır. İnsan mecbur olmadıkça da Pol » truya gitmez. O ka » dar sevimsiz, ıssız bir yerdir burası... Bir Ağustos akşa- m: idi, Başmuharrir- Nğini, sekreter, sek- reter — muavinliğini, muhbirliğini, Hân memurluğunu, hâ « sılı her işini gördü - ğüm haftalık «Son Haberler» — gazetesi. nin idaredini “teşkil eden biricik Odamda oturmuş, gazeteyi dolduracak yazıları bazırlamakla meş « guldüm. Kapım vuruldu. Arasıra bize haberler getiren Garnet içeriye girdi. Üstü bapı sırsıklamdı. Bü yâz gününde nadir ülen yağmura aldırmadâan 4 ki- YEKN C lome!rîî: yolu yayan tepmişti. Eh, ne |Fatreil, Helen Hayes, Luise Ralner, Spen- |. olsa ayakteri olatak her hâlde bir cer Tracy, Robert Taylor, Margarlet Sul- | papel koparacağına emindi. Soluk solu- |lavan da aşk sahnelerini muhakkak gün- ğa: düzleri çevirmektedirler. | — Patron!. dedi (beni hep böyle ça - K ğırırdı). Paltruda müdhiş bir kaza oldu, ingiliz hükümdarları 22z0 z Sanan, a Holivuda gidece'der mi?| koştum. Bu haber kıtlığında, hiç te fena bir İngiltere kral ve kraliçesinin Ameri- | hâdise değildi bu... Okuyuculara yeni kaya yapacak oldukları seyahat esnasın- | Ve heyecanlı bir vak'a sunmak âlânın â- da Hollywooda uğrayıp uğramamaları | lâsı bir muvaffakiyet sayılırdı. Rakib Ba- meselesi sarayda elyevm tetkik edilmek, ?tteleri de a a olabilirdim. Kendi tedir. Hollywoodda — bulunan - sinema | Ftndime söylendim: ——— san'atkârlar. nammına meştur sinema yıl- | — Postum, şimdi h"'kh_ı'"' atlasan Poltruya gitsen, vak'ayı bizzat anlasan dızı Madeleine Carroll bundan pek az ve bir saat içinde'de tekrar gazetenin yevvel İngiliz başvekili Çemberlayne m'h,ş," 'dönsen, 'nice olur"?.. mi bir davetname mektubu göndermfş-ı Ve, 6 bardaktan boşanırcasına yağan tir. Bu yıldız hükümdarları resmen | yağmurun altında, sucuk gibi ıslana 1s- Hollywooda davet. eylemektedir. Hü-|lana var kuvvetimi pedallara verdim ve kümdarların Hollwooda gelmelerini mu-| Poltruya vardır. Poltrudaki polis kara » hakkak sayan sinema san'atkârları şim- | Kolu köyür ortasımda, ve küçük bir kü- diden hazırlanmağa başlamışlardır! lübededir. Fakat kulübenin kapısında, kararii buranın neresi olduğunu gösterecek en ufak bir işarete bile rastlıyamazsınız... * Karakolun bütün mevcudu bir polis » ten ibarettir ve kulunuz da bu polisi ta- nımazdım. Poltruda, şimdiye kadar, ga- zeteye geçecek bir hâdise olmuş değil - di kiz.. Boris Karlofun çektiği eziyet San'atkâr Boris Karloff'un rolü çok a « ğırdir. Düşününüz bir kere: Boyunu u - zun göstermek için giydiği demir ve çe- likten elbiseler, bu tibiseterin içine dol- durulan kum ve otlar, ağır çizmeler tam F OA SE NNT Ür Fred Walton adında bir muharrir- Bi Eserinin sirkat edildiğini iddin eden N'*lnir davaya film kumpanyasını da- ithal eylemiştir. Serj Panin romanı filme çekiliyor ıfl'ı.'ıuı PFransız romancısı Georges Oh- Rin #Serj Panin» adındaki eseri filme cektir. Eseri filme hazırlayan Fran HuTuthrind": Charles Mere ve y Sehiller'dir, Filmde rol alacak başlıca san'atkârlar Kutlardır: Pierre Revoir, Syivia Bataill Bi Rozay. Serj Panin ü hakiki te. Prenslerinden Trubetskoy yapacak - Simone Simon'un yeni filmi İş el Fransız yıldızı Simane Simon mmlyın içinde Fransada büyük bir c Şevirmeğe başlıyacaktır. Gım::'l"d' d'Amcur isminde olan bu rejisörü Raymond Bernarddır, celendi. Bu tecrübeden cesaret alan pro- & kilo sikletindedir. düktörler bu fimleri yeniden çevirme | ğe karar vordiler, *| Rolüne başlamadan evvel Gdört — saat !mık_vıj yapmaktadır. Zavallı — san'atkâr Holivudun en büyük stüdyolarından |akşam saat sekiz olup ta yıtağına girdi- biri şimdi (Frankenstayn'in oğlu) adın .;ği zaman bemen hemen bir ölü uykusu - da büyük bir film çevirmektedir. Bu Na dalıyor. filmdeki baş voller: Karloff, Bela Luga-| İstirahat saatinde bile - rvehatı yoktur. zi, Bazil Ratborn gibi oyunlarında karku | Diğer san'atkârların rahatlarını bozma - ve dehşet saçan san'atkârlar tarafından | mak için yemeğini ayrı hir mahalde ye - yapılacaktır. mektedir. ŞEREER e ven ee canabeve vereEREREEEESERSAEDeReeserE ERENERSESaS SAA sErAK Ledy Lamorr, Charles Bo yer ile (Cezayir) filminde | Her ne hal ise, karakola girdim. İçeri- de, keyifli keyifli yanan ocağın yanında, gözlerini ateşe dikmiş olan bir adam ©- turuyordu. Ben içeriye girer girmez göz- lerini kaldırdı, ve: — No müdhış değil mi?.. diye miırıl « dandı. Herifçloğlunun o vakit havadan bah- setmemiş olduğunu bilâhare anladım. Sordum; —- Ölüler nerede?.. Adam gülümsedi. Ve ancak o zaman gözlerine Cikkat ettim. Ağlamaktan kıp- kırmızı olmuş, şişmişti bu gözler... — Orada, Hoç çiftliğinde... diye mı « rıldandı. Sözüme devam ettim: — Anlaşılan, cesedleri Bodmin mor- guna taşımak için tertibat alıyor olma - h?. Adâm iştifini bozmadan cevab verdi: — Bvet... İhtimal... Hem nerede ise gelir, sanryorum.. * Cebimden sigara paketini çıkardım, ve meçhul adama bir tane ikram edecok ol- dum, Adam o kıpkızıl gözlerile bir kaç saniye beni süzdü, sonra birden sanki söyliyeceklerini unutmaktan korkar - mışçasına, scele acele birbiri arkasına ipsiz sapsız söylenmeğe başladı: Ölüler üç tanedir. Hepsi de geberdiler. Lakma lokma doğranmış bir haldedir - ler... Amma, meheldi onlara bu... Gör - düm onları, diyorum size... Con gelinci- ye kadar beklemeliyim. Onunla birlikte otomobil ile Boödmine gideceğiz... Herif, âdeta hastalanmış gibi idi. Ga- rib bir hali vardı. Yüzü gözü değdismiş- ti, L ingiliz gazetecileri maceralarını anlatıyorlar | Gazeteci nasıl atlar? Yanlış anlamanın doğurduğu çok garib ve gülünç bir hikâye «Herif yerinden sıçrıyarak haykıtdı..» — Ne dersin, bir iki kadeh atsak mı?.. Yolbaşınde bir meyhane var... dedim. — Olmaz!.. Burada beklemeliyim. Pos lis bana buradan bir yere kıpırdamama mı tembih etti.. dedi. Adam, galiba kaza şahidlerinden biri, Lolmalı... diye düşündüm.. Sokağa çıktım, Sular kararmıştı, meyhaneye — girdim, İçeride bir kaç müşteri vardı. Şunlardan belki bir haber sızdırırım, dedim, lâfı aş- tım., * — Hal. Evet, dediler, bir etomobil 'hendeğe yuvarlanmış. Amma, öyle ciddi surette yaralı filân yok.. Belediye dok « olanları muayene ve tedavi etti. Mühim bir şey değil... Biramı bitirdim, Tekrar karakola dün« düm. Meçhul adam daha hâlâ erada idi, — Yahu, kimse ölmemiş!.. dedim. Fena halde köpürdü, yerinden sıçrı « yarak bağırdı: ) — Ulan belı Yalan söyleme.. ben bilis | yorum.. Parça parça, olmuş cesedleri ben kendim gördüm.. Bekle, Con gelsin, ve rica ederim, sus!'.. Martaval atma... Sustum, yarım saat böyle geçti. Der « ken, odanın kapısı açıldı, ve polis gö « ründü. Sular damlıyan ve sırsıklam ol « muş olan muşambasını çıkardı. Sonra, işe |kemlede oturan adama döndü: — Seni beklettim, Cim.. Kusura bak « ma. Sedye ve olomobil buluncıya kadar canım çıktı.. dedi. Bu arada beni gördi — Emriniz efendi! * Derdimi anlattım. Polis büyük bir ne« zaketle not delterini hana uzattı. Bu « rada ölülerin hüviyetleri yazılı idi. Lâ « zım gelen şeyvleri defterime geçirdim, Kendisine teşekkürler ederek &; '» diye sordu. Bisikletima atlarken, polisle adamı ele — ele tatuşarak, kapının önünde bekliyen — bir otomobile doğru yürüdüklerini gör « düm, İdareye umduğumdan daha geç bir vas kitte döndüm. Hâdiseyi ballandıra bal - — landıra yazdım, sayfaları bağlattım, ma« kineye yerdim. Kendim de evimin yo « hanu tuttum, Ertesi sabah, «bakalım içlerinde ne Vvar, ne yok!..» diye rakib bir gazeteyi açınca, şaşkımlıktan dona kaldım: Gazetenin en güzel yerinde şöyle bir haber vardı: Poltru çiftliğinde üç ölü .. Katil dün — gece tevkif ed'ldi. Cim Hoç, 38 yaşlarındaki karısı Mar « — tayı, 16 vaşlarındaki kızı Bellayı ve 40 yaşlarındakti yanaşması Taviki öldür & mek suçile dün göce tevkif olunmuştur, Cesedler, Hoç çiftliğinin, şimaline dü « şen arpa ambarında bulunmustur. Katil, nezaret altında olarak otomobille Bod « mine şevkedilmiştir.. Yazıyı bir daha okudüm, ve, karaköle — da gördüğüm meçhul adamın bir sözü — kulaklarımda çınladı, herif: — Ne mildhiş, değil mi?.. dememiş mi idi?.. Nah kafal.. Haftalık «Son Habhaerl, Bazetesinin başmuharriri, tahrir müdürü, muhbiri; $lân memuru olan bendeniz rakib gaze « teyi şöyle bir buruşturdum. dertop - ete ers |tim ve var küvvetimle teloftona fırlattım; isabet ettiremedim ve böyle”kle 24 saaf — içinde ikinci defa olarak hedef'ni bula « mıyan bir gayret garfetmiş a'dum. Çeviren: İbrahim Howi toru, kazada ufak tefek yara, bere almış —