” | Resimli Makale: Hergün Köy kalkınması ve Alım satım teşkilâtı Yazan: Muhittin Birgen iraat kongresi esnasında dikkat ettiğim hâdiselerden biri de, Ziraat Vekâletimizin köy iktısadiyatımı- | gı canlandırmak için tasavvur ettiği ted- birler meyanında köyle gehir arasındaki mübadele münasebatını tanzim için, bir | toplama ve dağıtma teşkilâtına müracaat fikrinde bulunduğudur. Faik Kurdoğlu- nun bizzat bulunduğu bir içtima esnasın- | 4a bizzat verdiği izahattan anlaşılıyor ki İkusad Vekilimiz, bu arada bilhassa Bek çikanın Boer Bund teşkilâtını pek mü - kemmel bir tip olarak alıyor ve bu teş- kilâtı biz'm Anadoluda da yapmak isti - yor. Böyle bir tasavvur, nazari olarak, | çok ideal bir şeydir. Bir gün gelecek » inşaallah - Anadolumuzda da bu mahi- yette teşekküller göreceğiz. Fakat ne za- man? Kendi hesabıma, ben &nrümüıı_bu- | nu görmeğe kâfi geleceğini zannetmiyo- | rum. Çünkü Türkiyenin Belçikaya ben- ziyebilmesi için yarım bir ömrün kifayet edebileceğini düşünemiyecek kadar ha- lcilikten uzağım. '.Bunun içinutgıhmîn ediyorum ki Faik Kurdoğlu, bu ideal modeli, Türkiye için yaratnlacak teşkilâta esas olarak tasav- Wur ederken, bu işi bugünün bir meselesi olarak değil, istikbalde sarfedilecek e - meklere güzel bir hedef olarak düşün - müştür. kapılmayınız. Pola Negri'nin Bir kürkçüye Borcu çıktı Sinema yıldızla. rından Pola Neg - ri Parise geldiği zaman 12 bin Türk lirası —değerinde « ki kürkünü tamir için — kürkçüsüne göndermiş. Tüc - car, kürkü getire- * Belçikadaki bu Boer Bund teşkilâtı bir | Bevi, emme basma köy kooperatifleri sis- | | temidir. Gayesi, köyün bir takım mahsul- | lerini köylünün elinden holıyhk!ı top « hirde biriktirmek ve satmak, son- | :yî';aymıem muhtac oldukları istih -|P* bir pusla yazıp lâk maddelerini şehirden alıp köylerde f'n:ı yıldız ı;u: tevzi eylemektir. Köye, şehirle olan mü - | #Y1 okuyunca ğ y a yasebetlerinde büyük bir kolaylık temin | Tetten —f"m*! üşmüş — Zira den bu emme basma kooperatifçilik. gü- | Yürkçü: zel bir şeydir. Ancak bunu biz de, içinde | *1935 Şubatındanber defterlerimizde ka yaşadığımız devirde tatbike geçmenin |lan 265 İngiliz lrası tutan borcunuzu ö- imkâmı yoktur. Sebeblerini kısaca izah demediğiniz takdirde, — kürkünüzü iade edeyim: edemiyeceğiz!» demekle imiş. 1 — Her kooperatif hareketi mutlaka | Artist mahkemeye müracaat etmiş, ve muayyen bir nüfus kesafetini haiz olan |kencisinin böyle bir borcu olmadığını ve Iktısadi bir muhit içifide yapılabilir. Fa- kürkt olmazsa donacağını — söylemesine | kat, nüfus kesafeti sadece kifayet etmez. Tağmen, davayı kaybetmiştir. 5 Bu nfifusun her hangi bir istihsa! veya | ———M——————————Mm— Astihlâk kesafetine de vüsıl olmuş bu'un-| Fransız Cümhurreisi sakin lâzımdır. Bu bakımdan Belçika ile Türkiye .,.:n;“::mü:;%. y::l;cık hayata avdete hazırlanıyor olursa görülür ki Belçika Türkiyeye nis- — Pransa Cümhurrelsi Lebrun ile eşi, Pa betle gerek nüfus ve gerek îı_ühnl bakı- Çiste Bols de Boulogme'e bakan bir yer- mından, 12 defa daha kesiftir. Belcaka | ( y L e lamışlardır. Bina :'m'm =:'m'_"':$;£“;r:;"dî sebeb de, Lebrunun Cümhurrelsliği devre ise bu mikdarı 270 liradan fbaret olarak | #inin Mayısta nihayete ermesidir. tahmin ediyorum. Şu halde, Türkiyede| Frarsa Cümhurreisleri yedi senede bir kooperatifçilik, o da kaba şekli ile, ancak, | kere seçilirler. Lebrun 1932 — yılında bu Düfus ve istihsal kesafeti bakımından | ,,akama gelmişti. nisbeten iyi çartlar içinde buluman bazı yerlerd tatbik edilebilir. Fakat bu da Boecr Bund gibi husus? ve ince bir sistem olmamak şartile, 2 — Her kooperatifçilik hareketi, mut- laka bir fikir ve ahlâk hareketine istinad kâğıdda —————————LAOL— den müesseseler olmuşlardı. Bunlar, bo- zulup ruhlarını kaybedeli çok oldu ve İcümhuriyet çürümüş olan bu müessese - leri kaldırmıya medbur kaldı. * Geçen gün sizin için talihsizlikle kapanmış olabilir, yelse SON POSTA | _g__—_——s—-_=——=_=—'__=—===î=s=_ 'Talihsizlik gebe doğurur. Hergün bir fıkra i Sonradan ganem derler : Arabistandan dönen bir adam ga - yet iyi arabca öğrendiğini söylemişti Bu sözünün döğru olup olmadığımı : anlamak istiyen biri; âmtihan etti: — Pireye Arablar ne derler? — Çök küçük şey sordunuz, bilmi- ; yorum. — Peki öyleyse, deveye ne derler? : — O da çok büyük. — Kuzuya ne derler, onu söyle. Düşündü: — Kuzu iken bir şey demezler, son- 3 tadan günem derler. eee reeeereALcEALELALE Düngyanın en uzun Boylu adamı Dünyamın en v- zun boylu adamı olarak tanıdlan Fin lândiyalı — Waino Miyllyrime 26 ya - şındedır. Boyu da ti metne — altmaş beş santimdir. O « turacak yer bula - mamaktadır. Ale- Mde normal bir insana 40 İiraya çıkan bir elbise ©- na, 150 Hiraya mal olmaktadır. Sabah kahvaltısında — bir oturuşta, iki kü - çük kavanoz re « gel yarım — kilb peynir, yarım kilo |tereyağı, bir kilo francala yer., A - yakkabılarının bo yu 66 gantimdir. Bu zat, tahminler e Talihsizlik gebedir olan bir insana benzer, ekzeriya talihi Tenis oyunu Miyopluğu Giderir mi? Avustralya — ka- din tenis takımı- nn en genç ele- manı 17 yaşların- da bulunan Rose- mary Thomas, te- nise — başlamadan evvel gözlük kul- lanırmış. -Aradan bir müddet geçin- €e, bir an için göz- Miksüz gezemiyen genç kızın gözleri daha iyi görmeğe başlamış, sonra da gözlük kullanmak ih- tiyacı büsbütün kalkmış, doktorlar, bu- nun, oyuncunun, bütün dikkat hassasını tenis topuna toplamasından ileri geldiği- ni söylemektedirler, İngilizlere göre 1938 yılının en mühim 10 hâdisesi Londrada çıkan Deyli Ekspres gazete- si, okuyucuları arasında bir anket açarak 1938 yılının sansasyon uyandıran 10 mü- him hâdisesinin tesbitini istemiştir. Ca- zeteye göre 1938 senesinin 10 mühim hâ- disesi şunlardır 1 — Münihte imzalanan 4 devlet paktı. 2 — Avusturyanın Almanya tarafından ilhakı. 3 — Cromer uzaklarındaki deniz harbi. 4 — Almanyada Yahudiler aleyhinde- Sözün Kısası Gene iç turizm E Talu G eçenlerde, — Frarsada 'Turing kiübü üç yüz bininci azasımı Aörenle kutluladı. Bu münasebetle veri « len ziyafette cümhurreisi Bay Löbrön zemin ve zamana uyguün bit nutuk irad ederek, turizm memleketi Fransayı met- hetti. Dedi ki: — Hiç bir tarafta, seyyah kendisini karşılayıp ta alakoyacak bu derece ca» zib, bu mertebe tuh okşayıcı bir muhit bulamaz. Gene hiç bir tarafta, o, bu ka- dar değişik manzaralarla, bu kadar ko- lay ve iyi bakılmış yollar, böyle sakin dereler, coşkun şelâleler, insanı baştan çıkaran karlı duruklar, güneşli plâjlar, yemeklerinin ve şarablarının nefasetile, meyvalarının lezzetile, konforu ve Tüs hatile celb ve cezbeden oteller rastlıya. | maz!. Sayın Fransa reisiedimhurunun affına sığınarak, kendisine demek — isterim ki, r ve otellerin konfoör ciheti müstes- na, bütün sayıp döktüğü güzellikler, ca- zibeler, sade Fransaya münhasır değil « |eir. Bunların âlâsı, enfesi, daniskası biz- de, Türkiyede de vardır, Hem de tümen, tümen! Neyleyim ki, mahud hikâyedeki bak- kaâlın vaziyetinde insanlarız. Hani yaş herzevekilin biri bakkal dükkânına g- rip te sormuş: — Yağın var mı? — Var, En birincisi! — Uunun? — O da var. En has nevinden! — Şekerin? — Mükemmeli! — Öyledir de, ne diye helva yapıp ye- miyorsun?! İşte, biz de maalesef öyleyiz: Her şeyi miz var da, helva yapıp yemek aklımız « dan geçmiyor. Sebebhi? Oturan bir mil letiz. Bunu, yarım asır evvel, müzeler müdürü Hamdi Bey merhtm müşahede ve biz mizahi mütalea ile tesbit etmişti: «Bizim ilk sualimiz: Nerede oturursun?. Ne yapıyorsun sualine cevabımız: — Hiç! Oturuyorum!. Akşam ne yaptınız? ın kare şılığı: Oturduk.. Çocuğumuza baş nasi « hatimiz: Uslu otur.. Başkasına mutad ihe |tarımız: Otur, oturduğun yerde!. ve ilâahirihi..> derdi. Ne yapalım? Asyanın göbeğinden Ave rupa ortalarına kadar durup dinlenme«. den koşmuş olan atalarımızın yorgunluk ğunu çıkarmak vazifesi galiba bize düş- müş! Beyoğlundan Yeşilköye, İzmir Kordon bayundan Karşıyakaya, Ankara Ulus yol | etmeğe muhtaçtır. Bunsuz hiç bir geniş hareket muvaffak olamaz. Fikrin ve ah- Jâkın hazırlamsdığı bir muhitte, fikir ve| ahlâk otoritesi yerine devlet otor'tesini İkame etmek, pek mahdud bir dereceye kadar ve pek kaba bir kooperatifçilik | hududu içinde mümkündür. alım ve satım münasebetlerini tanzim için İktısad Vekilimizin güzüne pek ca- zib görünen Belçika teşkilâtına göre Tür- | kiyede de bir hareket yaratmak için mad- di ve manevi temellerden hiç bir! yoktur. Görülüyor ki köyle şehir arasındaki hilâfma — vaziye « tinden gayet mem nundur. Kafasını Bık sık çarpenası « na, küleden ba - Yani, ne nüfus ve istihsal kesafeti vardır; ne de katolik rühbanının, hükmi şahsi - yetine malik kilise ve manastırlar etrafı- na toplamış oldukları (iktısadi - ruhanf kuvvet mevcuddur. Türkiye, kooperatif. çilik akidesini, modern bir akide olarak, modern bir içtimaf mücesese şeklinde ta- gavvur etmeğe mecburdur. Bu şartlar içinde Boer Bundu bize model olarak ta- savvur etmek hayale kapılmak demek o- lur ki neticenin fena olacağını tasvire lüzum görmü yoruz. Belçikanın Boer Bundu, katolikliğin bimayesi altındadır. Yani, Belçikada bu hareket, kilise ve manastır hareketidir. Kendisine ruhant müşteri çekmke isti- yen katoliklik Belçikada, Fransada koo. peratif ve sosyalizm hareketlerine iştirak eder. Bilhassa mütaassıb katoliği kuvvet. B olan Belçikada bu kuüvvet, nülus ve Istihsal kesafetinden de istifade ederek bu hareketi yaretmıştır. Eğer bizde de vaktile daha kesif nüfuslu bir âlem olan Anadolunun her tarafında yayılmış bu - Kunan tekkeler, eski hallerile tekrar ya- Şasaydı bunlara tstinad kabil olurdu. Fa- kat, bu da tekkelerin ilga edildikleri za- mandaki hallerile değil, hiç olmazsa ikt | yüz sene evvelki vaziyetleri ile meşrut olarak! Hiristiyanlıktaki kilisenin — mukabili müslümanlıkta cami değil, tekkedir. Müslümanlıkta rühban teşkilâtı bulun - madığı için İslâm camlasında iktısaden hükmi şahsiyet hiç teşekkül etmemiştir. Yalnez, esk! zaman tekkeleri bir dereca. 'ye kadar kooperasyon ruhunu temsil e - Muhittin Birgen İSTER Bir dost söyledi: midir, yoksa Tramvay şirketinin midir, İSTER İNAN, Dün Eminönünden Edirnekapıya gidiyordum. Tramvayla geçerken ana caddenin muhtelif semtlerinde, Belediyenin öbek öbek amele grupları gördüm. Ellerinde süpürge kar yığınlarını süpürmekle meşguldüler. Kendi kendime: — Bunların bir haftada yapamıyacakları işi bir tek mo- kar gibi herkesin tepesini gönmesi- ne, — umümiyetle rahatsız olmasına Tağmen hiç şikâ - yet etmemekte - dir. Bilâkis herke. Bin âalâkasını çek « tiğinden dolayı gurur dahi hissettiğini söylemektedir. Bu tuhaf ve garib meseledir; İnsan oğlu meşhur olayım da, nasıl olursa olsun! di- yor. işte misali: İki buçuk metre boyla İSTER törlü süpürge yartım günde yapabilir, diye düşündüm ve o zaman hatırladım ki, Belediyemiz liç, beş sene evvel bir mo- törlü süpürge satın almıştı, fakat üzerinde gazeteler tara- fından günlerce yazı yazılan bu süpürge geldiği zaman: pek bilemem, Fakat «— Ancak şu ka; dadır. İNAN, IST ER ki cereyan. (Bu cereyan Pariste Alman | Meydanımdan Keçlörene gidip geldiğimin sefareti kâtiblerinden Von Rathın öldü- | Yakit duyduğumuz bitablığı, bir seferde rülmesinden sonra daha fazla kuvvetlen- | dünyayı dolaşan Amerikalı seyyah duye miştir.) mamıştır. 5 — İngiliz hariciye nazırı Edenin isti-| Likin bir parçacık kımıldansak, kınm- fası, başvekil Çemberlaynin İtalyan . İn-| damağa alışsak ne iyi olacak! Bundan giliz anlaşmasını müzakeresi, hem kendimiz istifade edeceğiz, hem de 6 — İngiltere - Amerika muahedesi. |memleket faydalanacak. 7 — Amerikada casus şebekesinin mey-| Bizim de bir turing klübümüz var. Di dana çıkarılması. İim varıp ta, onun relsi olan dostum Res 8 — Amerikalı tayyareci Korriganım |şid Saffet Atabinen'e soramıyorum: A- eski bir tayyare fle yanlışkla Atlas Ok-|caba, azasının yekünu kaça buliğ olmad« yanusunu aşmas, tadır? Sonra bu azadan kaçı hakikaten 9 — İngilterede meşhur tünel kazası. | 3.a1, ve ne kdarı egöstermeliks tir? nilerek garaja çekilmişti. Bu motörli süpürge elin garaj- l10 — At li k 0 tatürkün ölümü, Frnsadaki gibi 300,000 den 4 Berezilyada bekârlı ErRE A DN T EE NL DA B _V 4 & _k Üç yüz kişi, şu mübarek yurdun içerisin» vergisi ihdas edildi de geziye çıksalar, başkalarına da örneli Brezilyada, nüfus arttırmak için yenf | olsalar ne güze! bir başlarıgıç olurdu? bir tedbir alınmış. bekârlık vergisi konul- 'Devamı muştur, 25 jinden 65 yaşma kadar olan Ş eee SA bekârlardan ağır vergiler alınadak, bu paralar çok çocuklu aflelere verilecektir. ——— — * canlı bir kule gibi dolaşıp, bir boy kralı olmaktan gurur duyuyor. İNANMA! dar santim kar olursa kullanılabilir. de- İNANMAIJ