Eski şehremini Topuzlunu İ (Baştarafı & inci sayfada) [. Getim idi. Bu sebeble, ertesi günü gene _! Karaköye geldim. Otomobilimden — eski | Kredi Liyone Rankası önünde indim. Ya- lyıveyılnıolml-hbuwıldl— ıi kebabcı dükkünına gittim. Bir de ne gö- || reyim? Kebabcı, sanki Lir gün evvel kefi- | disine camekân koymasını tembih etti. | | | | | F Bğim adam değilmiş gihi, bermutad ke » | babını açıkta döndürüyor. Beni görür | görmez, evvelâ hiç aldırış etmedi! — Sözümü niçin dinlemedin, diye sor- | dum. 4 Gülâü ve galiba beni tanımamış ol - malı ki: e— Gene mi &nafora geldiniz?. ceva- f'bım verdi! | Çaresiz, yalnız olduğum için, sustum | ve geri dönerek bir, belediye zabıtası me- | muru fle bit çopçüoyü yanıma alarak tek- o rar dükkâna geidim. Çöpçüye: — Kebabı, süprüntü arabasına at, em - şini verdim ve otamobilime binmek üze- | ve yürüdüm. Bu sırada arkamda bir gü - |orültü koptu, ortalık birbirine girdi! Ba- '1 gımı çevirince hir ce ne göreyim? Ke - | babcı. gözleri yerinden fırlamış, elinde koca bir sopa, bana saldırmıyor mu? | Hattâ sopanın başıma İnmesine ancak II_ bir karış kalmış, herifin kolunu, ilk ön- | ee biz Ermeni avukat yakalamış; iki, üç' kişi de yetişerek ona yardım etmişler! Bu suretle muhakkak bir ölüm tehlike - sini atlatmışım! R Gürültü arasında, hayatırm kurtaran ı bu Ermeni avukat kendisini de bana tok- dim ettiği halde, heyecan ve telâşımdan | hayatta ise ve bu yazıları okumak fir- Satını buluyorsa, evime kodar gelmek | zahmetini ihtiyar etmesini ayrıca rica e- Geceğim! Gelelim bahsimize: Vak'a mahalline bizim 'polisler, İn, polisleri ve halk ü- * ler, orası böylece mahşere döndü. İ | U Habeşistan (Baş tarafı D uncu saytada) en mühim mesele cephanenin eksil - şefi bu — noktada İngilizlere duyduğu gayzi bana bir çok kere- tı: Cenevrede bevuma müzakere mü- j edileceğine bize biraz silâh yol- iği... Fakat bu mes'uliyeti üstüne | ak olurdu. Avrupalılar mes'uliyete | =:ıktın pek heslanmazlar. Vakti ge- unutmiyacağız. gayret bosuna gitmedi: Yir- ş Ölü «Askeri» demek yirmi beş olomatik tüfekle, virmi beş dolu fişek- demektir. Habeşler ölülerin üstünü Boyarlârken ben bövle mühim bir kuv- Wwetin nasıl olup €a bir beyaz insan ta- Tafından idare edilmediğine şaştığımı gizlemedim. Şef, dudaklarında gaddar bir gülüm- Beme ile: — İşte böyle, divor, İtalyanlar Gra- Zlaniye yapılan sufkast üstüne 2500 Habeşi işkence ile ö'dürünce biz de şu ikararı vermistik: Askerileri öldürece- Biz, Fakat İtalyanları her şeyi gözümü- Ze alıp diri diri ele Pecireceğiz. O va- kittenberi ben bir çok hücumlarda bu- fundum. Fakat bu mıntakada sizden başka beyaza rastlamadım. Boğazım kurur gibi oluyor, soruyo- yum: — — Peki vya elinize esir düşen olursa?, — Bu bahsi bırakalım, diyor. K ni Bu sabah Stefan gölüne doğru gidi- yorduk. Çalı'arın arasmdan bir adam Bırladı. Ayaklarıma kanpanıp arabca bir Şeyler söylenmiye basladı. Gallalardan biri hançerini çek'i. üstüne yürüyordu. Rehberim Mehmed Hasan - ki o da yarı Arab yarı Salladır - önünü aldı. Adam & Yemenli olduğunu, İtalyanların ken - İdini bol para veririz. diye tuttuktan Bonra köle gibi calıştırdıklarını söylü- or ve yanımıza almamız için yalvarı- ( t $ n u. İsteği yav'ldı. Karnı doyunca Ye - Mmenli şunları anlattı.: — Bir kaç av evvel San'aya İtalyan- lar geldiler. Ame'e toplamak için Ye- Mmen imamından izin istediler. Kabul pdenler Habeşistanda çalışacaklar, bol Dadını hatırımda tutamadım. O zat, eğer | operatör Gemil n hatıraları Ben, otomobilime atladığım gibi hâdise yerinden adeta kaçtım. Kebabcıyı ne yap tıklarını da bilmiyordum. Aradan 20 gün ya geçmiş, ya geçme - miş idi. Emanet makamında bulundu - Büm bir sırada, kapının önünde bir ka- dinın avaz avaz bağırdığını !şittim. Zile bastım, gelen hademeye bu feryad ede- nin kim olduğunu sordum. — Bir kadın, mutlaka sizi görmek is - tiyor, kim clduğunu ve nicin içeri gir - mek istediğini soruyoruz, söylemiyor, ce- vabını verdi. Merak ettim ve: — Gelsin, dedim. İceri zayıf, orta yaşlı bir Rum karısı Rirdi. Beni görür görmez, hemen dir çö- küp ayaklarıma kapanmak istedi. Geri çekilAtm: — Kalk madam, ne istiyorsan onu söy- le, dedim. Lâkin kadın oralı olmuyor, a- yaklarıma yapışıp yapışıp: «— Aman Pasam, aman kaymeni, ko- camı kurlar!» feryadım basıyordu! — Niçin acaba? 183 Kos, 120 K'w. TARG 19.74 1m. 15195 Kes, 20 Kw, TAP. 31,100 m. 9465 Koes. 20 Kw, 1639 m. 12.30: Müzik (Oda müziği - PlD. 1$: Baat, Afans haberleri, Meteor - Ankara, 1310 |Türk müziği (Po, 14: Konuşma (ev kadını sastlD, 1415 - 1630: Müzik (operet selksi - yonları) . SBalı —8-1-39 1230: Müzik (solo - Pl), 13: Baat, afans haberleri, metcor - Ankara, 1310 - 14: Mü- zik (Riyaseti Cüm. Başkan, Bandosu. Şef: (İtsan Künçer). 18.30: Türk müziği (İnce sa2 - Bezih ve Hüzzam faslıp, 19.15: Saat, ajans, meteoro - loğl ve ziraxt borsası haberleri, 19.30: Türk müziği (Saz eserleri), Çalanlar: Vecihe, Mes- ud Cemil, Rüşen Kam, Cevad Kozan, 20: Ko- uşma. (Hukuk ilmi Yayma Kurumu), 20.15: zik (Radyo orkestrasi - Şef: Praetorlus), 21.18; Saat, esham, tahvilât, kambiyo « nu- kut borsesı (flat), 21.25: Türk müziği (Şar - ki ve taksim), 2155: Konuşma (Türkiye pos- tası), 2210: Müzik (Küçük orkestra), 23.10: Müzik (cazbandı, 2345 - 24: Son ajans ha - — Anlatayım. Meğer kebabhcıyı İngiliz polisleri hapsetmişler. 20 gündenberi yal- nız bir öğün kuru ekmeğ verip ne istin- tak ediyorlar, ne de adliyeye veriyorlar- mauş! Bana gelen kadın da onun karısı imiş. |Tabil herifin dükkânı krnanreıs bu ka- dın da üç çocuğu ile beraber aç kalmış! O zaman İtlâf devletleri — tarafından İngiliz Generali Füller polis ve belediye işlerinin âmiri tayin edilmisti. Ona telo-.| fon ederek, kebabcıyı affettiğimi ve şah- si davam da olmadığını söyledim. İltimasım üzerine, General Füller de herifi serbest bıraktırmış. Bir hafta sonra, gene oradan geçiyor düm. Kebabcı hatırıma geldi. Otomobi- imden, yan gözle dükkâna doğru bak - tım: Kebab ocağına camekân takılmış « tit ne halde ? para alacak, geriye keseleri dolu dö- neceklerdi, Biz Cebel köylüleri çok fa- kiriz. Çoğumuz sevinçten hoplaya hop laya bu söze uyduk. Fakat Dessyeye varınca başımıza gelenleri anladık. Me- ğer bizi köle gibi tutmuşlardı. Sabahın =ı.:hğındaın akşamın karanlığına ka- lurmadan çalışıyorduk. ımızda askerler bekliyordu. İbıdnen:lo izin yoktu. Bir şey bekliyorduk, bol para alacaktık. Ay sonu geldi. On para yüzü görme- dik. Güya ücretimiz ihtiyat kasada bi- rikiyormuş. İkinci ay söylediklerinin üçte birini verdiler. Bunun üstüne kalktım, beyaz şefe gittim. Evime dön- mek istediğimi söyledim. Benimle alay etti. Ve kamçisile üstüme yürüdü. Ben de o gece kaçlım. (Eli hançerinin kab- zasına gidiyor.) Fakat korkmayın pa- ramı aldım da öyle yola çıktım. * Mehmed Hasan üç gün evvel bir bomba ile vurulup öldü. Burün, cesa- retlerini, metanetlerini — öğrendiğim, vahşt görünüşleri altında tatlı bir sade- lik bulduğum bu insanların yanından yüreğim yeisle dolu olarak dönüyo - Tum.e Edirnede grip salgını Edirne (Hususi) — Grip hastalığı hissedilir derecede çoğalmış ve hattâ safam halini almıştır. Okullarda talebelerden birçoğu bu hastalığa yakalanarak — yatmışlardır, Yatılı okullarda gribe yakalanan ço- cuklar revirleri doldurmuştur. I — Yeni neşriyat Yakaâacık mektubları — Mahmud Yesarinin Yakacık sanatoryomunda iken yazdığı hatı- ralar ve hakiki hayattan âlınmış hikâyeler neliş bir şekilde neşredildi. Yeni Birlik — Üçüncü sayısm, yeni bir merhale teşkli edecek dolgunlukta, tam bir Ihtimam mhıu!l_î__glınk ç'._!ımmr. RATİP TÜRKOĞLU Sirkeci: Viyana oteli sirası No. 20, Kat 1 de hergün öğledan sonra saat 14 don 20 yö kadar hastaları kabul edor. berleri ve yarınki program. Eğlenceli bir deneme (Baştarafı 7 inci sayfada) 14 — Arkadaşınız sizden fakirse ana yeni satın aldığınız şeylerden, evlene- | memiş yaşlı bir kızsa aile hayatının zevklerinden, çocuğu olmuyorsa çöcük- larınızın size nasıl neş'e verdiğinden bahsetmeden durabilir misiniz? 15 — Yanınızda çekiştirilen arkada- şınızı, görünüş aleyhine bile olsa, mü- dafaa eder misiniz? 16 — Arkadaşınızın saadetini , güzel- liğini veya şıklığını kıskanmadan göre bilir misiniz? 17 — Size karçı bir kusur yapan, aleyhinizde bulunan veya sizi aldatan arkadaşınızı affedebilir misiniz? 18 — Hasta arkadaşınıza iğrenme- den, hastalığın size de bulaşacağında: korkmadan yardım edebilir, bakabilir misiniz? 19 — Müşkül bir vaziyete düşen ar- kadaşınızı kurtarmak için yalan söyli- yebilir, hattâ kendinize zarar gelmesi- ne razı olabilir misiniz? 20 — Ansızın fakir düşen arkadaşı- nızı eskisi gibi görmiye gider misiniz? Birlikte sokağa çıkar mısınız? Evinize çağırmakta devam eder misiniz? ZENITH Ön eski ve halihazırda en mütekâmil ve dünyanın her tarafında ©n fazla aranan radyodur. Yalnız Beyoğlun- da BAKER Mağazalarında satılmaktadır. grveverereerreemaeREAnA LA ELA KA erkAeeekALAr AA rerrALacA Son Posta Yerebatan, Çatalçeşme sokak, 23 yevmi, Siyas!, lî;;;lı—ıı Halk gazetesi İSTANBUL Gazetemizde çıkan “yazı ve gesimterin — bütün — hakları mahfuz ve gazetemize alddir. ABONE FİATLARI | || TÜRK'YE YUNANİSTAN |2 değiştirmek 25 kuruştur. Gelen evrak geri verilmez. İlânlardan mes'uliyet alınmaz. Cevab için mektublara 10 kuruşluk Pul ilâvesi lâzımdır. Posta kutusu : 1 İstanbul Telgrof : Son Pousta 'Telefon : 20203 Manisa Halkevi çalışmaları devam ediyor Manisa, (Husust) — Şehrimiz Halk-|lisi olan Lütfi Kırdar tazimle anılmış- evi metodlu çalışmalarına devam et-|tır. mektedir. Evin Manisaya sağlık cihee| İdare heyetinin eskisi gibi kalması ıtinden olan alâkası vilâyetimizde mem- | kararlaştırılmış ve boşalan iki üveliğe nuniyet uyandırmıştır. Çocuk bakımı, 'ekseriyetle eczacı Sadeddin ve Hüseyin dahiliye hastalıkları, hariciye hastalık-| Üzümcü seçilmiştir. ları muayeneleri yapılmakta ve mecca-| Toplantıyı müteakıb açık görüşme ni ilâçlar temin edilmektedir. Fakir ve|esnasında borsa komiseri Ahmed tara- kimsesiz çocukların ihtiyaclarını karşı- | fından zürtam depoya karşı olan mub- |lamak ıçin yılcaşında yardım ve sosyal|rem ihtiyacından bahsetmiştir. Valimiz kolu tarafından bir balo verilmiştir. — |ise memieketin umranı için her ne ya- Hoparlör vasıtasile yayım neşriyatı | Pılmak lâzım gelirse yapılması için a- da muntazaman devam etmektedir. Bu|Zami gayretle çalışacağını söylemiştir. 'pazar günü evin salonlarında kitabsa- | Bilâhare sporcu gençleri kabul eden Tayı kongresi yapılmış, kongreye vali ırîy et etmiştir. Ruznameye nazaran rapor okunmuş ve ekseriyetle kabul e- dilmi » Mütecakiben büdce müzake- resine geçilmiş ve aynen kabul edil - iştir. Raporun kırsatinde İstanbul va- Sözün kısası: Gene iç turizm (Baş tarafı :2 inci sayfada) Meselâ, bu ayın sonlarına doğru, porta. kal da bollanınca Mersin, Adana, Silifke, 'Tarsus ve bütün o havalinin en güzel mevsimidir. Oraları şubatta sıcak olur. Manzara harikulâdedir. Şöyle böyle kon- forlu, barınacak yer de vardır. Neden ©- raya bir kafile gitmesin? Kurban bayramı tatili bu yıl tam bir haftadır. Toros eks- presi insanı yirmi dört saatte Yeniceye iletir. Buradan Mersinin, Tarsusun, Silif- kenin ve Adananın yolleri ayrılır. Temiz hava almak, kafayı dinlemek, ağaçtan henüz kopmuş taptaze portakallarımızla vitamin kürü yapmak, ve bütün bu ni- metlere ucuz ucuz nail olmak, haftayı evde hır gürle, gazinoda, kahvede tavla şakırtıları, briç kavgaları arasında du- man yutarak geçirmekten iyi değil mi » dir? İç turizm! Eğer biz bunu canlandırır - sak. o da muhakkak ki bizi, ve bizimle | beraber memleketi, memleketin ekono - mik faaliyetini canlandıracaktır, Ah, ne güzel, ne cennet gibi yurd bu da, yazık ki kadrini bilmiyor, zevkini çı- karamıyoruz! Z Yertemiz ve zengin Bir haza: Sile Şile (Hususi) — Buraya ilk gelenin gözlerine çarpan şey kasabanın temizli - ğidir. Yollarda hiç bir yerde bir çöp bile görmek kabi: olamaz. Kasabanın bu u - müumt temizliğinde kaymakam ve bele- diye relis; Rebii Karatekinin yakından a- lâkası derhal anlaşılmaktadır. Denebilir ki İstanbulun en temiz ve derli toplu ka- zalarmdan biri de Şiledir. Ş'le İstanbula 71 kilometre mesafede olmasına rağmen yollarda insanın canı sıkılmaz. Çünkü bir defa Üsküdar - Şile yolu göze görünen bir faaliyetin eseridir. Yol da düzgün ve dalma yeşillikler içinde gönlünüzü fe - rahlandırarak seyahat etmiş olursunuz. Şilede «Hanımsuyu» diye anılan tatlı bir su da vardır. Bir çok kazalarımızda ol - luğu gibi burada su sıkıntısı çekilmez, Bütün bunlarla beraber ve Şile köylü- lerinin odun ve kömürcülükle meşgul ol- masına rağmen burada halk odun ile kö- mürün pahalılığından müştekidir. Odun ve kömür tedariki hususunda sıkınlı çe- A g | * lmektedir. vali gençlerle ayrı ayrı alâkadar olmuş- tur. Vali vilâyet işleri etrafında vekâ- letlerle temasa geçmek Üzere dünkü gün Ankaraya gitmiştir. Resim Halke- vinde muayeneye getirilen fakir çocuk- "ları göstermektedir. Karabükte çocuk balosu Karabük, (Hususi) — Karabükte bu- |lunan İngiliz mühendisleri Yenişehire deki otelda çocuklar için bir çay ve |kostümlü eğlenli yapmışlardır. Bu eğ- lentiye anne ve babalarile iştirak eden 25 yavruya büyük bir misafirperver- lik gösterilmiştir. Miniminilerin resmi geçidi ile başlıyan toplantıda muhtelif eğlencelerden sonra yapılan - kıyafet müsabakasında Cengiz Gökkent birin- ciliği kazanmıştır. Bu çok neş'eli ve samimi toplantıya diğer çocuklur için de hususf surette bhazırlanmış zengin hediyeler tevzii ile nihayet verilmiştir. Resim kostümlü çocuk balosuna gelen yavrulardan küçük Aylav Uğur- eli gösteriyor, Şilede günden güne artan bir köy kal- kımması dikkati çekmektedir. Bugün Şile ve köylerinde meyvacılığa “ ve nümune tarla gibi ışlere tüyük bır faaliyetle de« vam edilmektodir. Bundan da gaye köy- lüyü kalkındırırken salmasının hafiflet « mesine doğrüu ndımlar atmaktadır. Or « manların muhafazası için köylü odun ve kömürcü en vazgeçerek fındıklıklar ve sebze bahçeleri tesis etmektedir. Hal- ka dağıtılan damızlık Rod ve Ligoren ta- vuklarının üretilmesine çahşılmakta, bu işe de eheremiyet verilmektedir. Burada evlerde el tezgâhları İle bez do- kumak iş? de ehemmiyetlidir. Bu husus- ta teşkilât yapılması düşünülmektedir. Kaymakamlık ve Parti teşkilâtı bu işin iyi bir düzenle yürümesini temin için ciddi alâkalarını esirgememektedir.