İ ... ... .a & — ««sGü Va F.ü A EP S e E LAG BAA KA UULALDELULUKLELL A AOA ULAN | 29 Birincikânun SÖON POSTA ngiltere nereye gidiyor Amerika siyaset adamlarının gözü ile bugünkü Britanya imparatorluğu (Yazan: Amerikan muharrirlerinden A. R. Marsden ) İngiltere başvekili Çemberlaynin nutuk söylerken alınmış üç muhtelif pozu irmi yıl evvel İngiltere, Fransa ve —müttefiklerinin — ayakla - B& altım harab . bir. dünya Bilnişti. — Zaferirin — büyüklüğün - £ gözleri — kamaşmış — Fransa; t'*'"deki hissesine şüphe ile bakryor- NBırremg; gayretin azametinden he- hemen habersi lnzı'.ıcr;. m üyet verdiği şeylere, iş ile t:“ evvel düîmî—k kaygusunda — idi. —.* idare eden büyük adamlarsa mua- Müzakeresile meşgul alelâde birer İ Olüvermişlerdi. Bu vaziyette sulhü Millet kendine göre yaptı.. Amerika; s:'"lh biraz anarşik infiradını gös - Yransa kincilik, İngiltere kayıd - ve aarkafanlık etti. Neticede harb , fakat uzağı gören için, sulh gı r!!,, K S2 Ya Fransa formülüne göre, mağ - şmanı hakikaten yok ederek, ya Nletler Cemiyeti» nin temsil ettiği bir anlaşma ve bir Milletlerarası tes'si suretlie kazanılabilir- düsturuna göre kazanmıya hiç Yoktu. Çünkü: Kszsen <İngiliz for- diye bir şey düşünülmüş değildi. Muhtelif istikamellerde dörtnal bir kaç atın dizginini birden elinde k istiyordu viedanı, Fransanın <yasasın kin'» %'“hu henimesemiyor, İngiliz milliyet- AÇ bir mületlerarası hakimiyet fikrini T ademivardu. Yüzder Rüyük Pritanva; yolunda İta gidemez oldu. Vicdanına ağır Ruhr meselesine sokulmadı. Bimu b bir dürmana karşı çirkin — bir saydı. Ticarete de uygun gör - Alman rb'irkasından ve bi ablu - N doğan eçhttan dolayı vledant. bir Ka ekniş aksülâmelle, onu tazibe Fa b V hi : Z3 f TEÇETEE # İ ![[i( ı ,“'“ beri taraftan Milletler Cemive- St omun karzelikli vardım, kollektif U, sifühleri takdid mrensinlerine de !şı,_'l Sürette bağlı değildi. Bütün bu Te öymrvar, ovnuvar, sıra tam ka- , ya gelinen v fikirleri susturan ve- MAL geno kendi sesi oluvordu Ayet en berhad yola sürüklendi. İvi Onndan tecrid edilmiz. kötü taraf- İtbütün ehemmiyet almış bir A len cevel Günyasın na — dönmiye " Bu dönüsten valmız Büyük Bri - b Mes'i! tutmak İüzümsuz ve hak- " Pakat eBet 6, geniş bir siyaset İ OOlsa, kat't kararlar alabilse, (İn - *Rolizminin bir” fazilet haline bi - © enazarivesizlik», «başladıktan T vermek enakiselerini yene -« İ Ü. bugünün karısık dünyası ye - âhum ve nizam İçinde bir dünya Şahsm #selâmet ve saadeti Bahsnldukça, bu kanunun «Mil- iyet'» esaslarına mı, yoksa - İngiliz hegemonyasındaki) ga- n aSünu dikte etmesi şekline mi *u.,,;':uğnna pek o kadar ehemmiyet li e:_*“mn acılığı şurada: İngiltere ta - zlarıma vükled'di yükü taşıya - N kadar zayıftı. Talih, milletleri Ş v ft;ff :'?ğ, Ağıı’!g’f İ J xf'"udı ulastırmak üzere onu seç - Pakat o bu vazıfeyi üstüne almak ©k verilenden, çok ta istenir, derler, İngiltereye de, ihtiyaç anında, dominiyonlarile kardeş Ameri- ka; kanlarını, hazinelerini — bağışladılar. Boş dünya topraklarının çoğu ona veril- di. Yarı dünyanın parası, kabiliyeti anun kucağına akıtıldı. Bugün bu milletin ka- rakteristiği olan kültür olgunluğu, isti- dad bolluğu, sosyete parlaklığı hep dün- yanın kendisine hediye ettiklerinin mah- sulüdür. Eğer talih Büyük Harbi takib eden yıllarda bir devlete güldüyse o da İngilteredir. İngiliz ricalinin, İngilterenin yalnız başına hareket edemiyeceğini, an- cak diğer devletlerle bizlikte yürüyebi - leceğini, kudretinin bundan fazlasına yetmediğini tddla etmelerinde bir fayda yoktu. Hakikat datma şu idi: Büyük Bri- radan yirmi yıl geçti. Hâlâ baş- " ladığımız yerde, hattâ çok da- ha gerilerdeyiz. Bugün 1914-1918 de ya- pılanı yapmıya pek az imkân var, Şimdi- ye kadar muharobe, ideal kedefleri ol - iukça, (hiç değilse ingilizce konuşan halr tarafından) muahedelerin mes'ul ve demokrat hale koymak mak - sadile yapılırdı. Üç asrın bizim için za « nuele'in de bir dramı, kendine göre bir dramı turileştirdiği hörriyet prensipleri uğrun-| vardır. Harry geldiği zaman o tamamlile tan- da dövüşülürdü. Dünyanın bugünkü zihe|rıya teveccih etmiş bir haldedir. niyetile bu yolda yeni bir harbe girmek tamamen boştur. Britanya eğer bir har - be girerse bu, ancak mevcudiyetini ko -| sebebsiz do değildir. Genç rakibi uzaklaştır- rumak kaygusile olacaktır. tanya söylemek istedi mi, bütün dünya | bini, harbi değilse bile sulhü kaybetti. susup onu dinliyordu. Ve ümidini ona bağlıyordu. İngiltere bu ümide hiyanet etti. İmparatorluk namına harekete geç- mesi ıcab eden yerde yalnız Avrupa na- mMira, Avrupa hesabına hareket edeceği beklenen zamanlarda yalmız Britanya &- daları hesabına hareket etti: Dünyayı in- kıraza bıraktı. F akat hâdisat yakasını köyuver- vermedi. İşte yeniden silâhla - nıyor. Vaktile, sivrilmiye bırakılmama - ları lâzım pelen taşkınları — yatıştırmıya Çabalyor. Ağır ağır, yörgün arğın, ev « *welkinden çok daha büyük gayret sarfe- derek, yeni yoeni güçlükler altında, ço » cukça bir düşünceye kapılıp kaçınabile - ceğini sandığı vazifeyi yükleniyor. Ve belki bu sefer bu yükün altında sahiden ezilecek, İşte gene, her vakitki gibi günlük ha- reket ediyor: «Bu olmazsa öbürünü de- neriz» amma hiç değilse düşüneeleri - da- ha doğrusu Hiderlerinin düşüncesi - biraz daha sar'hleşti. Dünyayı anlaşma ile ida- re etmek fikr'nden vüzgeçti. Şimdi da ha öbürüne - kuvvetlinin arzusunu zorla kabul ettirmesi şekline de . dönemiyor. Buna ancak vüzuhla Güşünebilseydi, mü- him ve şümullü kararla> almak cesare - tini gösterse idi —dönebil Fransayı Rusya ile ittifakını neıil*::d;iâıuyı teş. vik etse, kendi de Rusva ile birleşse idi, iyeniden canlanan bu eüçler ittifakı» 8 . ründe vasati Avrupa derhal baş eğerdi. Yazık ki, Ederlerinde böyle bir siya - seti takib için ne cesaret, ne de kat'iyet var, Buna yarı realist clmaları da ayrı bir engel... İtalya ile anlaşmalara gir - mek realistliğini pösteren bu adamlar; Rusyayı saran sisleri yarıp bu memle - kette davamıza bir $ilâh bulabilir miyiz diyecek kadar realist olamıyorlar, Davasını takib edemiyen İngiltere, ni. hayet tehdid edilmiş bir insanın son ça - resine baş vuruyor: Evine kapanan sinyör dışarı adım atmıyor, kendini korkutan- lara istediklerini veriyor. Pencerelerine demir geçiriyor. Fakat bununla dışarıda- kinin bahçeye, garaja girmesine mâni o- lamaz. Bir kere de oralara girildi mi, En iyisi bu harbe girmemeliydi. Çünkü | bilfill hazırlanmış deği)di. O harbe gir - meseydi PFrarsa çiğnenirdi. Doğru... Fa- kat Hohenzollern rejimi Fransaya o va - kit te 1871 den fena muamele edecek de- Bildi. Binaenaleyh Fronsa gene yaşıya « caktı. Yalnız Almanya biraz daha kuv - vetlenecekti. Ne çıkar. Almanya bugün de eskisinden daha kuvvetli ve sonsuz derecede tehlikeli. Daha kuvvetli, çünkü etrafını bir yığın zayıf devletler çevir - miş. Her istediği an bunları birer birer devireceğini biliyor. Daha kuvvetli.. Çün kü eidalcu ruhunu yeniden ele almış bu- lunuyor. Goering: «Harb istemiyoruz, Fa- kat harbetmekten de korkumuz yok>» derken Çemberlayn: «Harb istemiyo - ruz ve harbe girmekten korkuyoruz» di- yor. Bu söz, bugünkü İngiliz zihniyetinin toptan bir #adesi sayılabilir. İki devlet a- damının beyanatı arasında dünya kadar fark var. Cihan harbinde İngiltere ile Frnsaya bir hal oldu. O korkunç kan dök- me ikisinden de bir şevler eksiltti. Bu ek- sik hâlâ yerine gelmedi. İkisinin de ma- kudsiyetini|has da yalnız yaşadığı ve konuşacak kimae tanıtmak. gayri mes'ul otokrat hükümet! | bulunmadığı bu çökle mualltmin bu hürmet- Şehir Tiyatrosunda Asmode Yazan: İsmet Hulüsi 'Türk Tiyatrosu mecmuasında Asmode hakkında ve Fransuva Moryak — imzalı bir yazı var, Asmodenin nasıl yazıldığını, isminin nasıl Asmode olduğunu — kısaca anlatan ve mevzuu hikâye eden bu yazı muharririn görüş, ve yazış tarzı hak - kında bir fikir vereceği için mecmuadan aynen alıyorum. «Dostum bir İngiliz kadım bir gün bana dedi ki: Şimendiferler Fransadan geçerken bahçelerindeki ağaçlar arasından — görünen eski burjuza evleri kadar hiç bir şey kendisi- ne esrarlı görünmüyurmuş. Bu kadın bu ev- lerin kapalı pencere — kanatları arkasında dramlar tazavyur ediyormuş. ASMODE işte bu kadının bana söylediği bu aözlerden doğdu. ASMODE La Sage'ın romanındaki evlerin damlarını kaldıran topal şeytandır. Genç bir İngiliz (Harry Fanning), hayatlarına ka- rışmak, sırlarımı meydana çıkarmak Üzere bir Fransız nilesi nezdine geliyor. Macerama, hiç olmazsa öyle görünen bir afle: Henüz genç bir dul, Marcelle de Bart - haz, Ann ve Emmannele isminde iki kızı Jean isminde hir oğlu var. (Büyük oğlu Bertrand, Harry'nin yozine İngilterededir.) Bertrand'ın muallimi eskiden ruhban mektebinde bulun- muş Blalse Couture, bir de Emmanuele'in mürebbiyesi" «Matmazalls Evet. Macerasız bir aile, fakat matmazel |Biatse'i, mafmum Blelse ise ümidsizlikle Marcetle de Rarthas'ı seviyor. Harry gelmez- 'dcn evrel gönlü boş olan Marcelle de Bart- kÂz faka* azarlayıcı ve kıskanç — ihtirasına nezaketle ketlanmaktadır. Küçük Emma - Harry bu evin esiğini aşar aşmaz Blalse Couture'dn vahsi kıskançlığı boşamır: İkin- ci perdeden itibaren görüleceği veçbile bu Fransuva Moryak «Asmode» piyesindeki bütün şahıslar tabif ihsan olmaktan uzaktırlar, Onların duyguları, düşünceleri, cinsi temayülle- rüle birer Fransuva Moryak mahlükları oldukları pek bellidir. * «Asmoder yi tercüme eden yazıcı, u - zun zamtan tercüme yapmış ve tercümele ri beğenilmiş olan Mebrure Sami Koray- dir. Yaptığı tercüme fena değildir. Fakat daha başka bir eser intihab etseydi hem dâaha az zahmete girmiş, hem daha iyi etmiş olurdu. : * mek için bütün vasıtaları kullanscak ve - çüncü perdodek! htle fle bana muvaffak ola- önüp dalaşıp hep ayni neticeye| cak, yahud daha değrusu muvaffak olmaya | varıyoruz: İngiltere Cihan Hare| vakit bulacaktır. Fakat Marcelle de Barthas , Onun bu oyununu bozuyor ve Binlse tehev- vüren çıldırmış bir halde evi terkediyor. Bü- nn uzim sürmiyeceğini, kendinden vazse - gilemiyeceiini, yakında gene — çağırılacafını pek iyi biltyor. Hakikaten ik! ay sonra, dördüncü perdede Marcelle de Bartha* çaresizlikler içinde Bla- dse'1 çağırmaya mecbur oluyor. Öna neden mühtae olmuttur? Emmannele fle Harry'nin evlenme'erine ne bahasına olursa olsun mâni olmak için. Çünkü çok dindar olan küçük kız Harry'nin müşfik aevgisine mukavemet edememiştir. Fakat şimdi Blalse'in bir arrasu vardır: © da bu ivlivyacın tahakkuku. Bu eski evde yerini aağlemlastırmak ve Marcelle ile kendi arasında hiç kimsenin kalmamasını tamin için baska care yok. Beşinet pezdede hiddetli karşılaşmalar, müthiş bir müradele — netlcesinde Marcelle mağlüb çlur Emmannele e Harry saadet- terirte doğru gidecekler. Mareelle de Barthas bu issiz yerde Binise Couture ile yalnıs ve kimsesiz ihttyorlıvacaka * Fransuva Moryak bugün elli üç ya - çındadır. 1909 senesinde yazı yazmıya başlamış, Umumt Harb sonurda meşhur olmuştur. Bordoda Cizvitlerin mekte - bind okumuş olan bu muharririn bütün neviyatı hemen hemen yıkıldı. Harb mey danında galib olmakla beraber âdeta ye- nilen onlardı. Son hâdiseler bu sözleri 'sbata yeter. ngilterenin yeglâne devamlı dostu ve müttefiki dominiyonlardır. Bu mem - leketler İngiltereye - İngiltere siyasetin- de esas olduğu üzere « menfaatleri icabı bağlı değillerdir, fakat tarihleninden al- dıkları his kuvvetile bağlıdırlar. Tarihleri ana memlekoetinkinden uzaklaştıkça do- miniyonların, dünya vaziyetini ana vata- vun gözile görmiyecekleri, siyasetlerini hiş yerine menfaat üstüne kurmak İsti- yecekleri tabildir. Bu cereyan deminyonların bazılarında şimdiden pek ileri gitmiş bulunuyor. Di- H ingilizce olan memleketler arasında belki en büyük hisst garabetler arzeden Kanadada menfsatle hissin çarpışmasi milli birlikte büyük rahneler sçmakta - dır. Bu rahneler, mesele halledilin; iye kadar, daha da çok derinleşebilir, geniş- Tiyebilir ve memleket kara günlerle kar- şılaşabilir. Fakat ne olursa olsun haki - kat ergeç Kanadada tesirini gösterecek- tir. Bu memleket bir gün, Britanyanın verdiğinden daha çoğunu vermiye, s9 - kendi siyasetinde yaptığı gibi, siyasetini nunda da polisten imdad istemiye mecbur | his yerine menfaate dayıyacaktır. kalacaktır, (Devaxa 10 uncu sayfada) eserierinde günlük kokusu hissedilir. Bunu demckle Fransuva Moryakın bir hırist:yanlık propagandacısı olduğunu id- dia edecek değilim. Söylemek istediğim şeyi daha açık izah etmek için şu misali| getireyim: Senelerce denizde kalmış bir tahta parçası, tahta parçasıdır amma, on- da deniz suyunun kokusunu duymamak imkânsızdır. * Asmode, isminden ve birinci perde - sinden son perdesine kadar Fransuva Moryak kokan bir eserdir. Hayatını ti » yatro eserlerinden daha başka — eserler yazmakla geçirn muharrir bir kere de bir tiyatro yazmak hevesine — kapilmış. Faka! hiç te muvaffak bir eser vücude getirmemiştir. Eser öz ruhunun aynası- dir amma bu ayna sahneye fena akset - tirilmiştir. * Fikir itibarile ancak Fransada bir züm- re tarafından beğenilecek «Asmode» pi- yesi olarâk hareketsiz vefhareketsiz ol - duğu kadar da sun'idir. Sahneler iki kişi arasındaki mükâlemelere hasredil - miştir. Gerçi bu iki kişi güzel bir lisanla konuşurlar amma, bu güzel lisan aykırı fikirleri iHade eder. Fransuva Moryak, hâdiseler! tahlil e - dip, hâdiselerden fikir çıkarmıyor. Hâ- diseleri kendi fikrine göre sıralıyor. Tek, fakat güzel monle edilmiş bir de kor içinde oynanan <«Asmode» de rol & lar: Şehir Tiyatrosu artistleri şunlardır: Blez Kutür .. ... H. Kemal Güremen Fanring Talât Arlemel Papaz Hadi Firmen .. H.Necip Ağırman Dö Bartas Neyyire Ertuğrul Mürebbiye Şaziye Güremen Emanvel Cahide Artemel âü 2 »» Nevzat Okçugil - Fat - ma Andaç Jan Ferih Egemen İki kişilik hareket sahnelerde müte - mâdiyen konuşan ve Fransuva Moryak şahsiyetlerinin çiçeklerini yapan —an - ların ruhlarını benimsiyen artistler için bu piyes çok yorucu oldu. Piyesın belkemiği mesabesinde iki rol war ki.. bunları Neyyire Neyir ile Hüseyin Kemal yapıyorlar. Neyyire Neyir bazan sakin bir kadın, bazan çocuğunu düşünen bir anne oluyor. Fakat içinde aönmiyen bi: ateş var. Bu ateş onda arada sırada birdenbire alet alıyor. İşte Neyyire bütün bunları belli edecekti ve belli etti, Hüseyin Komal, eve musllim olarak girmiş bir sığıntı, bu sığıntıyı evdeki mürebbiye sevmiş. Oda bir aralık mürebe biyeye vtemayül etmiş, fakat, onun sevdi- Bi sığıntı mevki'nde bulunan bir insa « nın evin hanımını sevmesi, karşısında elpençe divan duruürken, birdenbire coşup sevginin kendine verdiği kıskançlık hak- Tarile hanımına çıkışması kendisine mev- kü hatırlatıldığı zaman derhal toparlan- ması, bunları canlandırmak lâzımdı. Hü- seylü Kemal de bütün bunları büyük bir muvalfakiyetle canlandırdı. Aldığı rollerin hemen hepsini muvaf- fakiyetle başaran Şaziye — Asmodedeki mürebbiye rolünü de kendine has te - messlül kabiliyetile başardı. Cahide, İngiliz çocuğu rolündeki Ta - lâtın sevdiği, evin büyük kızı Emanuel » di. Fazla bir şey yazmıyacağım.. Bu rol bu kadar güzel yapılabilirdi. Talât ta muvaffak bir varlık göstermiştir. Papaz rolünde Hadiyi gördük, bir ev- velki temsilde Sağır rolünde muveaffak olan Hadi, papaz rokinü de tyi ve mü kemmrel yaptı. evin iki kğçük çocuğu çok canlı ve çok iyi idiler. * Muvaffak — olduklarını yazdığım — ba san'atkârların belki ufak tefek kusurları vardı. Fakat şu da var ki, temsili pek Büç olan <Asmode» de ufak tefek ku surları görmek haksızlık olur. İsmet Hulüsi