Eski şehremini Topuzlunun | b (Baştarafı 8 inci sayfadı) İ lm)ııd ve Terakkiye mensub memur - K ıti azledişim, merkezi umumi ile aramı büsbi açltı. Ben, vazifede prensiple - ) rini feda etmiyen bir adam olduğum için, — nerkezi umuminin esnafa müteallik iş - 14 : “lere ve dolayısıle beled'ye umuruna mü- — Gahalesine sısla razı olmuyordum ve bun- (da haklı e #0 Bir gün, İ | rından, kendisi | Hulüs; Bey merhum Emanete geldi. Hü- lâsaten dedi kı: «— Paşam, size mahremane bir şey söy diyeceğim. Emanette çok hizmetlerin gö- Tüldü, hâlâ da görülüyor. Fakat, işitti - A — ğime göre merkezi umumi ile aran açıl- — gmış Onlar, seni, atmak istiyorlar. Cemal, Enver Paşalar ile Talât Bey de (Paşa) “müdafaa ediyorlar. Lâkin zannıma ka- lırsa, merkezi umumi galebe edecek. Halbuki, İstanbual şehir ve halkının men- İ ; | faati bakımından, senin iş başında kal- | man lâzımdir. Gel beni dinle de, seni - Kemal Beye (Kara Kemal) götüreyim. Oaranızı bulayım'» Hulüsi Bey merhuma cevab verdim: © — Kardeşim, senin teklifin. kuzunun | Kurda teslimi, demektir. Kat'iyyen git - | mem! — Aradan bir kaç gün geçti. Şehircilik (| hakkında tetkikat yapmak üzerd Avru - paya höareket ertim. Size, burada şu nok- g Rayı da arzetmek isterim. Ben, Şehremini | iken biri Bükreşe, diğeri de Berlin - Vi- İ0 yama - Parise olmak üzere iki tetkik se- — grahatine çıktım ve hiç biri için, beledi « | yen'n kasasından beş para almadım. Cemil Topuz'uya dedim ki: O0 — Bu seyahatlere aid olmak üzere an- Tatacağımız hoş bir hatıranız yok mudur? * Eski gehremini ve nafia nazırı güldü: || — — Avrupada Cenevde başımdan geçen | komik bir hâdiseyi söyliyeyim: Şöhrin dâğımlarını gezmek için Cenev belediye reisine mürscsat etmiştim. Reis, muavi « İ nini ve bir de mühendis yanıma kattı. Be- “mnim de beraberimöde Şefik Esad Bey var- u, Böylece, şekrin biz ucundan lâğrmın | İçine girdik. Hava da bozuk idi ki bu nok- — taya dikkat ediniz. Lüğımların içinde bir sant kadar dolaştık. Yanımızdaki mü - — hendis, ikide birde: — Etfendim fılân sokağa geldik, filân — gneydenin altmdayız, deyip duruyor, şeh tin üstü gibi tanzim edilen altı hakkın - Ha da izahat veriyordu. Böylece dönüb dolaştıktan sonra, Jâğımın içine — girdi- ğimiz yere peldik. Bir de ne göreyim? Ka- — pu kapalı değ'l mi?! Balediye reis mua- winini de, mühendisi de bir telâş aldı ki | #ormayın. — Ne var, ne oluyorsunuz? dedim, — Hayatımız tehlikede, cevabını ver- diler! Havanın bozuk olduğunu unutu - <yor musunuz? Ya bir yağmur yağarsa? YO zaman bütün bu yolları sel basar, he- #pimiz b.. lara karışırız! Tabit bende de şafak attı Nihayet şu gareye baş vurduk: Bir plâkanın altına igeldik. Mühendis, bizim yardımımızla İbelediye reis muavininin omuzuna çıktı. Bastonile vur.nağa başladı. Gürültüyü ” işitenlere mrseleyi anlattı. Gelip kapıyı ıqhhr. Biz de kurtulduk. Meğer, çocuk- ilar kapıyı kavamışlar. Orada bulunan memurlar da çıktığımızı zannederek git- ler! İşte size tatlı bir hikâye Şimdi gele- dim İstanbul şehrinin işlerine: Avrupa - ;ıın dönüşte, evvelce Talât Bey (Paşa) mutabık kaldığımız veçhile - vaktile msadan çetirtt'ğim mühendis ve mü- *tehassıslar kifayet etmediğinden - bir kaç Aılm»ndıı ile itfalye, tanzifat ve belediye ,zabitası mütehasısları angaje etmiş- ,tim. Bunların yola cıkmalarının ve işe fbaşlamalarırın tehir edilmesini, gene |Talât Bey söylemesin mi? — Sebeb, — İhtimal, artk beni tütamıyacağına ikall bulunuyordu. Bundan maada, eldeki (mühendis ve mütceassısların da kontu » İzatlarını yenilemediler ki bunların him - Şinetile Çırçır, Aksaray ve Fatih yolla - rının plânları tanzim edilmiştir. — Üstelik, bana paybabetimde vekâlet e- jden polis müdürü Bedri Bey, haberim ol- ymadan, merkezi umumiye mensub olan Aakrabamdan Bekir merhumu rels muavi- hi tayin ettirmiş ve bir çok daire müdür âmirlerini değiştirmiş. Derhal, dahiliye nazırı Talât Beye (Pa- v ökee ! i e operatör Gemil hatıraları şa) gittim. Merkezi umumtnin emanet işlerine müdahalesinin doğru olmadığını, bu şerait altında hizmet edemiyeceğimi söyledim. Talât Paşa, düşündüğü gibi konuşan, işi kestirmeden halleden pratik bir a - damdı. Onun için <atlatır!» derlerdi. Fa- kat bana verdiği sözleri bir, iki müstes- masile her zaman tulmuştu. Bilhassa, Şehrernanetini çiftlik gibi kullanan dahi- liye nazırlarından değildi. Hattâ. hiç bir memur için bile iltimas ve tavsiyede bu - lunmamıştır. Emanete, yalnız iki mesele hakkında müracaatlte bulunmuş ve o - nun bu müracaatlerini reddetmeme rağ - men de bana gücenmemiş, beni kırma - raştır. Nitekim, protesto kabilinden — 0- lan bu mülâkatımızda da, gene neş'eli neş'eli, eskisi gibi tamamen müstakil ç: hışabileceğimi, işlerime merkezi umumiyi müdahale ettirmiyeceğini ve hiç bir veç- hile de istifamı kabul edemiyeceğini söy- ledi. İsrar edecek oldum. Fakat bu sefer beni soğuk soğuk terleten bir cevab al - mıyayım mı? Nazır: e— Anlıyorum, demişti. istifa edip Is- tirahat için kayınpederinizin yanına git- mek istiyorsunuz'» Cemil Topuzluya sordum: — Bu sözde terliyecek, hem de soğuk soğuk terliyecek ne var? — Söyliyeyim: Babıâli baskınından sonra Hürriyet ve İtilâf fırkasını temsil eden Kâmil Paşa hükümeti Gdüşmüştü. İktıdar mevkiine gelen İttihad ve Te « rakki, Kâmil Paşa ile beraber kayınpe- derim şeyhislâm Cemaleddin Efendiyi de nazikâne bir şekilde Mısıra nefyetmişti. 'Talât Beyin (paşa) bu sözile bana da Mı- sır yolu gözüküyor demekti! Derhal ak- lim başıma geldi. İstifadan hemencecik vazgeçtim! Molyerin zoraki Hekim ko- moedisinde olduğu gibi, ben de zoraki şehremini oldum! Edebiyat: Art'ık yetişir, şakayı bırakın çocuklar | (Baştarafı 8 inci sayfada) de buna ve bundan evve'ki misallere denk tutun, netice birdir. «Hiç bir yerde bu yenilerme ayan de- gildir ayan (*) olduğu kadar Emniyet â- bidesinde ki teşkil eder bir itibarla yeni şehrin merkezini, maktammı başlıca sokak larımın...> Rica ederim, sayın Bay Sedat Zeki Öre! Lâüfeyi bırakın. Ciddi mi konuşuyorsu- nuz? Bu cümeleriniz türkçe midir? Vükıa kısa cümlelerle halk dil'nde «Unutmuş- tum kapamağı pencereyi.», «Ne duru - yomrsun kanşımda?», eİçen bidir Çırçır suyunun tadını...> gibi fatli, mef'ulü ve fillt türkçenin muayyen'sentaksına uy - mıyarak yerlerinden oyratılmış jbare şe- killerine rastlıyoruz, hattâ bunları ya - zılarımızda bile kullanıyoruz. Ancak u - zun cümlelerde, fransızcada olduğu gibi. bu sentaksı aynile fatbike imkân var m- dır? Buna hangi Hsan an'anesi tahammül! edebilir? Evet an'ane diyorum, sizin gibi modrese sarığı diyemiyorum, çünkü be - nim bildiğim bir lisanın sentakeı o lisanı asırlarca konuşan bir ultus tarafından ko- nulmuştur ve muhakkak ki tam milli bir realitenin, müşeri bir zekânım mahsulü- dür. Bunu değiştirmek, en kestirme ta - birle o Hsanın bünyesini bozmak ve o fisanla konuşan ve anlaşan halkı artık konuşup ta anlaşmamağa mahküm etmek değil midir? Biz şimdiye kadar kelime icad odüldi - #ini bilirdik, iyi ve fena, tutulmuüş veya tutulmamış böyle kellme icadları her dil- de ve her asırda vardır. Farat sentaks icad etmek!.. İşlte buna aklımız yatmıyor. Kesik baş oyununda müsterisi azalan panoramacı nihayet çadırını kapar, Fakat lisanını © kesik başa çeviren bir millet hangi çadırı kapasın ve hangi çadıra kâ- pansın? Madem ki o Esan onun en aziz varlığı. en mukaddes hüviyetidir. Rica ederim, Bay Sedat Zeki Örs, lâ - tifeyi bırakınız. Çünkü çocuklarımız bu YMsandaki kesik baş oyununu clddi sanı - yorlar. O zaman, iyi düşünürseniz, süz de üzülürsünüz. Onun için, gelin de Allah aşkına bu sentaksın tahakkukunu iste - meyin! Halit Fahri Ozansoy (*) Gallba doğrumu «Iyan> dır. 'Türkiye radyo difüzyon postaları Ankara radyosu DALGA UZUNLUĞU - 183 Koes. 190 1230 Mürzik (mühtelif memleketlerin halk şarkılatı - PD, 1300 Saat, ajans haberleri, | meteor Azıkara, 19,10 - M Türk müziği (şar- kılar ve türküler - PD. 12,30 Müzik (Şubert'in eserlerinden), 1245 | Konuşma (ziraht saatl), 19,05 Saat, ajans, meteoroloji ve ziraat borsası haberleri, 19.20 | Türk müclüi (favl heyeti - hisazkâr fadli), 2020 Konuşma, 20,3$ Müzik (solalar - muh - tel!f parçaları, 21,20 Saat, esham, tahvilât. kambiyo - Hziği (pel k örkesira), 9 ingiltere nereye gidiyor (Baştarafı 7 inci sayfada) Eğer Kanada ingiltere siyasetinin is - tikrarına güvenebilse menfaat onü İngiltereye bağlı tutabilirdi. Fakat ma« dem ki İngilterenin siyaseti her an de- ğişmiye hazır, kararsız ve - Milletler Ce- miyetinin kabul ettiği umumi nizam ve anlaşmaya yol açan » yapıcı, şümullü fikirlerin nüfuz edemiyeceği bir siya - settir. Şu halde Kanadanın ona daha böyle uzun müddet bağlanacağına ina - milamaz. İstikbal İngiltere için daha fır- sat kollıyan ve tamamen kendi adaları - na münhasır bir siyaset saklıyor. Kanada için ise ya bir Avrupa, ya da şimali Amerika siyaseti... İhtimal er geç bir gün öbür dominiyon- lar da Kanadanın tuttuğu yolu tutacak- lar. Bunun için hearici sıyasetteki birli « ğin devamını ummak manlıksızdır. Do- miniyonlar ellerinden geldiği kadar va -| ziyetlerini düzeltecekler, İngiltere de| Egün geçtikçe kendini Avrupa siyasetinin uçurumuna sürüklenmiş, bir Avrupa dev leti olarak bulacaktır. Yani vaktile Büyük Herbi takib eden yıllarda, enerjis'ni, iradesini toplıyabil - se kendi menfaatine son derece uvgun yeni ve sulheu bir dünya kurabilecek o- lan bu memleket; yarın bütün diğer mem leketler gibi bir memleket olacak, talihi- nin-o büyük saati çoktan elinden uçmuş bulunacak, Tarihi tetkikler (Baş tarafı 9 uncu sayfada) Zaferden sonra Amerikalı Çester gene memleketimize geldi. Teminat istemeden binlerce kilometre demıryolu yapmak İs- tiyordu, Müzakereler oldu. Fakat Çester kendisine lâzım olan sermayeyi bulama- yınca proje suya düştü. Cümhuriyet hükümeti bir taraftan şir- ketler elinde bulunan yolları almağa ka- rar veriyor; diğer taraftan demiryolla - rını devlet parasile yapmağa, yurdu çe « Dk ağlarla örmeğe başlıyordu. İzmirden Hindistâana gidecek olan yol (56) sene sonra ancak 600 kilometre u - |zamıştı. İstanbuldan Ankaraya kadar ©- |lan' 578 kilametrelik öemiryolu (21) se nede bitti. Cümhuriyet hükümeti hepsi de ecnebi sermayesile ve onların mak - sadlarına göre yapılmış olan (4000) ki « | lda bitirilmişti. Halbuki meselâ 1925-1931 yılları için de yeni devletin yaptırabildiği şimendi ferlerin uzunluğu — (1854) — kilome! Eski devirde yılbaşma €0 kilometre düş tüğü halde tümhüuriyet acevrinde — (260) | kilometredir. Cümhuriyet hükümeti şir- lometre kadar yol buldu. Bunlar 60-65 / — Artık, yollar kapandı, denilmiye - cek!.. Türkiyenin kan damarları olan demir- yollarını yaratan, Türkiye cümhuriyeti gdenilen yüksek ve eşsiz esere imzasını çelikle atmış olan İsmet İnönü 30 ağus- tos 1980 da Sivas demiryolunun açılma töreninde, başvekil sıfatile, şöyle de » mişti: «Cümhuriyet devrinde ise başvekil mill! azim ve sermaye ile döşenmiş ray« Tar üstünde hak kazanılmış bir huzur ve sevinç ile Sivasa varınca köylü, şehirli en bin valandaşın arasına «Size hesab vermiye geldim,» diye girer, saatlerce sü- ren izahatla hesabını verir: «Bu memle- ketin her köyünde bir Başvekil oturdu- ğunu hesab edorek söz söylemeliyiz. Biz ba oğul yaryana cephede ve ana kız Sola yollarında hizmet is « mıza Vâyik oldüke iz neticeleri göstermek rreisimiz ve onun hükü- meti, verilen sözü fazlasile hakikat ya » pıyor, Demiryolu siyaseti muvaffakiyet- le ve dev adımlarile ilerliyor; yer yer ketler elinde bulunan binlerce kilametre demiryolunu da satın almışlır. Cümhuriyet devrinde yapılan demir « yolları şunlardır: (Ankara - Kayseri), (Kayseri « Ulu « kışla), (Kayseri - Sivas), (Sivas - Sam « sun), (Samsun - Çarşamba), (Sivas - Erzincan), — (Sivas - Malatya), — (Fev- zipaşa - Malatya), (Malatya - Diyarba- kır), (Afyon - Karakuyu), (Kütahya - Balıkesir), (Ankara - Ereğli). Erzincan istasyonunun açılma töre - ninde bir öğretmen ne güzel söyle ğünün tahriri emriyle Ce yir ı Yeni ı;esrîyat l Kiıymetli bir. eser — Cihan kütüphanesi hususlt kanım ve nizamlardaki ceza hüküm- deri hakkında İstanbul cümhurtyet müddel- omumi muavinlerinden Y. Cemal Köscoğlu- nun kalemile çok güzel ve kıymetli bir eserin neşir ve tab'ını Ikmal etmiştir. Muh'elif kanınların münhasınan — enzül hülkümlerine a'd metinler taplanmak suretl- le vücuna getirllen bu kitah, yalnız hukuk - cular için /amell bir muhtıra de$ii, ayn! za- mande bütün yurddaslar için de bir düstur. dur. Flatının Gc yüz kuruş olmasına ratmen iktnef defa basılmış olmamı gördüğü rağbe- tin Bzametini eösterir Yedi yüz savfalık bir İkitabda binlercee kanunun ceza hükümlerini İtonlamak muectresini gösteren — muharririni | tebrik, bu teşebbüsü başaran kütüphaneyi de | takdir ederiz. Ankara borsası A çılış- kapanış fiatları 28 - 12 - 038 pelteleşmiş olan Türk ekonomisi bol ve rahat damarlarda ferah ferah dolaşarak vatanın bünyesine kudret, refah, güzellik ve zenginlik katıyor. Cümhuriyet hükümetinin elinde bu » gün tamamile devlet ve millet malı olan, yurdun thtiyaçlarına göre organize e -« dilmiş bulunan (7000) kilometrelik de - miryolu vardır. Bunun için bir kısmının eski sahibleri olan şirketlere 200 milyon ödemiş veya borçlanmış; 300 milyon lira da Türk mühendisi ve Türk işçisi tara- fından yeni yapılanlara harcanmıştır. Kadircan Kaflı Türk Ticaret Bankası UVMUM MÜDÜRLÜĞÜNDEN: 1939 senesinden itibaren gazete ve mecmu- alarda Bankamıza aid olarak neşredilecek ilânlar badema İstanbul Şubemiz Direktörlü- icra edilecektir. Aksi halde vaki olacak her türlü talebler mesmu olmayacaktır. Maliye Vekâletinden : 1 —> 31/Kânunuevvel/937 tarihinde ilân edildiği üzere eski Bronz beş kuruş- luklarla yüz paralıklar ve nikel bir kuruşluklar 31 kânunuevvel 1938 akşamın » dan itibaren tedavülden kaldırılacaktır. Ellerinde bu nevi para bulunanlar 31 bilâmum malsandıklarile Cümhuriyet AT ederek mübadele ettirmelidirler. 2 — Tedavülden kaldırılan bu nevi €i maddesi mucibince 1 kânunusani 1939 ancak malsandıklarına ve Cümhuriyet kullanılabilecektir. — «4964» <8806> kânuünuevvel 1938 akşamına kadar erkez ve Ziraat Bankaların2 müracaat paralar 2257 numaralı kanunun sekizin- tarihinden itibaren bir sene zarfında Merkez Bankasına yapılacak tediyatta çe Türkiye ŞEKER FABRİKALARI Anonim Şirketinden: Müessesemiz üçüncü parti olarak küp ve kristal ecnebi şekeri sa- tın alınacaktır. Şartnamesi Bahçekapı Taşhan 42 numaradan istiyen- lere verilir. 12 Sonkânun 1939 Perşembe günü saat 11 e kadar teklif mek- tubları sartname esaslarına göre kabul edilecektir. BIRAKINIZ İsraf — ettikleri — paralarının, heder eyledikleri ömürlerinin faydasız olduğunu ve uğrıyacakları SUKUTU HAYAL'in âzami elbet bir gün anlıyacaklardır. MUCİZE devri geçmiştir. Kat'iyeti fen- niye dürurken hayalâtla uğruşulmaz. KREM PERTEV Hiç bir zaman sizlere muhali vadetmedi, FAKAT her daim sözünü ispat eyledi. Öksürük (< İş| mü.ı;'ı;ir L C< Pektorin Komprimeleri Kutusu 35 Kuruş Beşir- Kemal- Mahmud Cevad ECZANESİ A LAA DA LA