Kastamonuya giden Osman Bey derhal tevkif edilmiş, fakat biraz sonra o da valiyi tevkif etmişti — 25 — Padişahın bu beyannamesinin, efkâri millette hâsıl edeceğine şüphe olmıyan menfi tesiratın bir dereceye kadar önüne geçebilmek için mezkür beyanname muh- | teviyatını tekzib ve iptale medâr olacak | tarzda padişaha bir cevab yazmağı ve bunu memlekette neşir ve tamim ederek okutturmağı yegâne çare düşündük ve öyle yaptık. Muhtelif manialar Efendiler; Ferid Paşa Kkabinesmin su- kutuma kadar geçen günler zarfında kar- şılaştığımız mesall mütenevvidir. Meva- ni ve müşkülât, az değildi. Bunların kâf- fesini tadad ve izaha kalkışmak heyeti aliyenizi çok yorabilir. Bu sebeble, bu safhayı ikmal edeceğini tasavvur ettiğim bazı noktalara yalnız temas etmekle ikti- fa edeceğim. Ali Galibin tavsiyesi üzerine, hükü- meti merkeziyece Dersim mutasarrıflı. ğına tayin edildiği anlaşılan ve Sivasa eden Osman Nuri Bey, & Ey- ivasta ahkonuldu. Cereyanı milli aleyhinde, harekâtı ha- inanede bulunduğu tahakkuk eden An- kara valisi Muhiddin Paşa, maksadı mah- susla devre çıkmıştı. 13 Eylülde Çorum- da bulunuyordu. Muhiddin Paşunın der- destile mahfuzan Sivasa sevki - Ankara kolordu kumandanına ve Samsunda be- şinci Kafkas fırkası kumandarnına emir verildi. Muhiddin Paşa mevkufen Sivasa ştir. Kendisile bizzat görüştüm. Nesayih ve jhtaratı | ede bulunduk- tan sonra sinnine hürmeten Samsun ü-| verinden İstanbula gönderdim. Çorum tutasarrıfı de üç, dört gün Bonra husus asa davet olundu. Harekâtı milliyeye muhalefotler! laşılan Niğde mutasarrıfı, muhasebe ıifiz Sivasa sevkl Ti 18 Eylülde Niğdede fırka kumandanlı ğıma emrolundu. Kastamonuda vali bulunan ben, ordu müfettişi iken e reisim bulunan — miralay n şahsan tanklığı bir — za! e kend's'ne her türlü esrar tev- di olunmuştu. Aramızda şifre mubaberat cari idi, Kendisi hükümeti merkeziye ta- rafından İstenbula davet olundu. Bu da- vete asla icabet etmemesi lâzun gelir- ken, anlaşıtmaz esbab ve mülâhazat ile - İstanbulda tevkif olunmak için - Kasta. monuyu. terketmişti. İstanbul, İbrahim Beyin yerine diğerini Kastamonuya vali tayin etmişti, Bu zat, 16 Eylülde İnebo-| luya muvasalat etmiş bulunuyordu. Mu- maileyhin tevkifini mahallinde icab e- | denlere emrett'k. Bu meselede enteresan | r. an- kamımın cevabına makine başında şim- di intizar eylediğim maruzdur.> Osman Beyle makine başındaki muha- beremiz şu suretle devam etti. Kendisin. den- sordum: «Elyevm orada vaziyete hâkim misi- niz? Ne kadar kuvvetiniz var? Orada er- küni vilâyetten şayanı itimad kiru var- dır? Yeni tayin olunup İneboluya geldi: ği haber alinan valinin ismi nedir?» Osman Beyin cevabı şu idi: «Halen vi- lâyete hâkimim, herhalde, kongrenin müzahir olarak beni tenvir etmesi lâzım- dır. Tayin olunan vali, Konya valilığin: den mütekald, gayet eski bir zat olduğu rivayet olunuyor. İsmi Ali Rızadır. Kuv- vetim, iki z elli kişi çıkarır bic tabur ve dört tüfekli bir mitralyöz bölüğüinden iharettir. Halk ile henüz görüşülememiş. tir. Erkânı vilâyetten defterdar — Fenâ Bey vardır.» Osman Beye şu emri verdim: «Şimdi bizzat vali vekâletini deruhte buyurunuz ve bütün kuvayi aakeri ve mülkiyeyi eli- tamamen salâhiye' ekte olan valiyi, derhal tevkif eti recek tedabiri seria ittihaz buyurunuz, | ları, benim Diyarbekirden tanıdığım Ferid Bey ise size muavenet etm lâzımdır. Bola m arrıfına, ale z vaziyet ve salâhiyeti, şimdi, bil- direrek onun da İstanbula karşı aynı voç. hile hareket etmesini tar zdan söy- leyiniz. Sinob mutasal Mazhar Tev- Ek Beye de, benim tarafımdan ayuı ta- Limatı veriniz. Yanınızda hangi şifre miftahı varaır?> Osman Beyin cevabı: «Vali vekâletini defterdar Ferid Beye vereceğim, kendim | ühte edemiyeceğim. Bildiğiniz Ferid r. Sinob mutassı bildiğemizdir, | kendisi azlecilmiştir. Vekâlet, janâarma tabur kumandanı Remzi Beydedir. Ma har Tevfik Beyin Sinobda olduğu b rilyor. Şifre miftahı mevkulf alay ku « mandanımdadır, taleb edildi. alacağım cevaba göre arzederim efendim.» «Yanınızda başka şifre — miftahı var rüdır? Ferid Bey şimdi nerededir, va- ziyetlen malümattar mıdır?» diye sor- dum. «Vaziyetten malümatı yoktur, şimdi çağırıldı, gelecektir. Ben hiç şifre mif -| tahı almadım; çünkü tevkif edileceğimi bilmiyordum. makam şifresile yazarım ümidinde idim» cevabını verdi. «Oradaki jandarma tabur kumandanı kimdir, ne kadar jandarma kuvveti var- dır, emriniz altına girdi mi?> sualini ya dırdı Buna da verdiği cevabda: « T küçük bir safha oldu. Kastamıo - nuda ve Kastamonu vilâyeti — dahi - linde zâf ve tereddüd asarı meşhud ol- mağa başlayınca, Kastamonuya — şayanı | emniyet ve muktedir bir zabitin gönde- rimesini Ankarada bulunan Ali Fun Paşadan rica etmiştim. Fuad Paşa, Kas- | tamanu mevki kumandanı sılf: oraya miralay Osman Beyi gönderemişti. Osma Bey, tam 1€ Eylül günü Kastamonuya muvasalat etmişti ve yeni gelen vali hak- kında verdiğtmiz emrin tatbikini miri- mumalleyhten intizar ediyorduk. Arzot- tiğim emri verdikten sonra, tatb'kat ve icraat hakkında telgraf başında malü- mata intizar ediyordum. Gece olmuştu. İstediğim malümatı verecek, Kastamonu. da bir muhatab bulamıyordum. Nihayet, 16-17 Eylöl gecesi, Kastamonu ve hov lisi kumandadı miralay Osman Bey, Kas- | tamonu telgrafhanesine geldi ve aynen | Ş telgrafı verdi: «Bügün Kastarconüya | geliim. Hükümeti merkeziyenin adam- ları ve vali vekili ve jandarma kuman- darımın dessaslığı ile hanemde tevkif e- dildim. Timsali hamiyet zabitanımızın himmetlerile şimdi kurtuldum. Ben de, vali vekilini ve jandarma alay kuman- danını beraber tevkif ettim. Telgrafhane- yi işgal etlim. Buradaki vaziyet mühim- dir. Kongreye istirham ederim, bütün mukarreratından burayı haberdar — ede. rek Kastamonu «ahalli muhteremesini tenvir bu n. Yeni valinin Tneboluya indiği müstahberdir, hakkında ne mua- mele yapılacaktır? Burada vali vekili vesare tayini hakkında milli kungrenin bana salâhiyet vermesine ve işbu istir- |temenni ederim. Bizi vaziyetinizden ve darma kumandanı Emin Bey, yanımda ve benimle teşriki mösai etmiştir. mer- kezde jandarma mevcudu otuz beş ka- dardır. Polis müdürü Halil Bey de ya- pımda ve benimle teşriki mesai etmiştir, mevcudu kırk tanedir. Piyade tabur ku- mandanı Şerif Bey, kendisi birar buda- la olduğundarı şimdilik tevkif edilmiştir. Jandarma tabur kumandanı Emin Bey yüzbaşıdır. Defterdar Ferid Bey geldi, yanımdadır.. *Emin Beyi anlatır mısınız> su- aline 4818 neşetli, Üsküblü Emin, tanır- sınız. Mahsus ellerinizden öpüyorlar. Bunun üzerine şu satırları yazdırdım: *Emin elendiyi tanırım, teşekkür ederim. Ferid Beye vaziyeti anlattınız mı? Mü- him hususat, makam şifresile bildirelebi lir. Sinob mutasarrıf vekili olan jardar- ma kumandanı şayanı emniyet olmadığı takdirde onn yerine sizce tensib oluna- cak münasib birinin vekâlete geçizilinesi esbab ve tedabirinin istikmali düşünüi- dir, Muavenete ihtiyaç görüyor mu- sunuz?> Osman Bey: «Kuvvetçe ihtiyaç görüp görmediğimi bilâhare — arzedece- Bim; yandarma tabur kumandanı, yeni geldiği için ahvali malüm olamamıştır efendim» cevabını verdi. Osman Beye başka bir söyliyeceği olup olmadığını ve Ferid Beyle ahvale dair görüşüp görüş- mediklerini sorup anladıktan sonra; şu telgrafi yazdırdım: «Tedabir ve icraatınızda muvaffakiyet k—-nmx. Teessürümü azaltır ümidile, iş - Bandan tam 24 ;;İ önce Çanakkalede bir gece yarıs! Mustafa Kemal, Erkânı Harbiye Reisinin çadırında, küçük bir knl'di"n cılız ışığı altında taarruz emrini not ettirecekti. Verilen emir ÜZ'""' çadıra girdim. Beni tepeden tırnağa kadar dikkatle süzdü Anlatan: Cevad Abbas -İ- İzmit — civarında, harab, yarı yapıl - mış, yarı yapılma : mış bir çiftlikte yim. Cevad Abbas Gü rer'in yeğeni Nac suu ile: — Dayım, oda sında, buyurun gv delim, dedi. kat, merdiven- , |den daha birkaç ba- samak çıkmamış (i « dik ki Cevad Abbas Gürer âdeta telâş - la, misafirini lâyiki e ağ mamak — endişesine müş nazik bi sahibi telâşile be rerin geniş misafir ( perverliği, ne ya - | zık ki giderilme? bir matemin acı iz mütebessim olân bu sevimliliğin- gene bir şey kaybetmemiş - ol makla beraber, o eski tebessümlerine | © ga mid körfez VE valisine, Y'h:d ha * Tos körf“;:ı Ht valisine y düşman w moağını #7 y ediriyordu. buna nız ve !'h';z tafa Keme burnuna A Atatürk'ün milli mücadele yıllarında Cevad Abbasa verdiği resim no vefakat etmek şe - refi, bu tarihi beraberlik, Cevad Ab - bas Gürere ne vermiş ise, onları; bera- berlikten ayrılık, geri almamış. Fakat daha acı, âdeta dayanılmaz bir facia yaratınış. Cevad Abbas Gürer'in tabi - rile söyliyeceğim: Onu, «bârı sikleti» altında ezmiş! Nitekim, sayın Bolu meb'usu, bunu anlatırken: — Bütün metanetimi — toplasam da, o bü varlığın, ğ nisbetinde bilyüklüğümü tecelli ettirebilmek için, bugün kendimde kabiliyet göremediği- mi maaleseaf söylemeliyim, diyor. Fakat mensup bulunduğunuz gaze - tenin kıymeti, onun kıymetli arkadaş- larından biri olmanız, yüksek nezake - ü ve sizi severek tanımak şerefi ki zahmetinizi boş bırakmaktan — beni menediyor. Atatürke refakat şerefi, nâçiz şah - sım için, 24 üncü Seneye basmış bulu- nuyor, Ebesj Şefin üfulünden bütün memleket derin acı duymakla beraber, sevgili vatandaşlarımın arasmda, bu yirmi dört senelik beraberlik, beraber- likten ayrılık tabitdir ki beni daha çok | e. gördüğünüz harab ve yarı yapılmış, yarı yapılmamış çiftliğe geldim. Gerek bugünkü nesle, gerek — yarın memleketi bizlerden tevarüs edecek o- lan kıymetli Türk evlâdlarına — Ata - tür! bahsetmeği, Atstürkü tarif et- meği; onun zengin ve taşkın tarihini, hareket ve faaliyetini, hayatını olduğu gibi söylemeği, yazmağı, — yakınlarına tevectüh eden bir vazife sayıyorum ve öyledir de. Cevad Atbas Gürere, bu 24 senelik beraberliğin ilk günlerini anlatmasını rica eltim. Sayın muhatabım derin de rin düşündü. Lâkin, onun bu hareketi, uzak bir mazinin hatırlanması için ya- Cevad Abbas Gürer, ağır ağır cevab verdi? — Bundan 24 yıl evvel idi. Çanak - kalede idik. Küçük bir vazife ile, 16 n- € kolordunun erkânıharbiyesine mül- hakdım. Bir Ağustos gecesinin yarı - sında eski kumandana işden el çekti - rilmiş ve gene o gece 19 uncu fırka ku- mandanı Miralay Mustafa Kemal Be - ye, mensup bulunduğum — kolordunun kumandanlığı verilmişti. Bu vak'a, göz lerimizin önünde geçen ilk büyük hâ - dise oldu. Gece yarısına pek yakın bir saatte Anafartaların gerisinde, Güm - bürdek bayırına, vazifeyi — almak için gelen Mustafa Kemali hayatımda ikin- ci defa görüyordum. Harbe iştirakten — evvel, İstanbul T |merkez kumandanlığında inzibat bölü- Bü zabitlerinden idim. Bu vazife ile be- raber, ihtiyat zabiti talimgâhında bir bölük kumandanlığı da uühdemde idi. Elfm neticesini gördüğümüz — büyük harb için hazırladığım bu gençleri, sev |kettikten sonra, artık İstanbulda ka - larnazdım. İşte bu düşüncem, beni en kesif muharebelerin cereyan ettiği Ça- nakkaleye yollamıştı. Çanakkaleye gidişim, bilâhare bütün hayatım için Atatürke refakatimi te - min ettiğinden benim için kudsf mana taştyan bir seyahattir. Nâçiz şahsımdan fazla bahsetmek  detim değildir. Gelelim © Büyük Ada- mım İlk geceki faaliyetine: Düşman kırk sekiz saat içinde Ana- fartaların garbında, Küçük ve Büyül Kemikli burunlarma, Kireçtepe istika- metine ve Anzak vadisine mevcudu 60 bini geçen bir ordu ihraç etmişti. Bu -| "” Tunduğum 16 ncı kolordu Saros kör - fezinden Ece Hmanına kadar yapıla - €ak olan herhangi bir düşman ihracma karşı tedbir almış bulunuyordu, Ka - gelmekte olan valinin tevkif edildiğin- | pılan cehdi değil, artık tekrarına im -|rargâhimız Geliboluda idi. den haberdar buyurmanıza intizar eyle- YArkası var) kÂn olmıyan heyecanlı ve ulvi bir sah-| Müstevli düşman, ihrac hareketine|re girmiş çıkmış PİYA' nenin tasvirindeki güçlüğü gösteriyor | başladıktan sonra, iki fırkalık kolor -| başka mı:ırlıh;ı kuW" ncü du, dumuz cebrt yürüyişile Anafartalar ve Ğ B ti! Bilâkis düşman ordusü hasının Anafartalar 01:043’“;; gelenlere hem yazı ile ve bem 5 üzerinde ftilen göstermiş MÜĞ ai ısrarla kumandanlartna yerir, Hâdiseler, Mustafa Kemnğ-e", yu! göğe kadar hak verdirdi. r ve S', manda vaziyetinde hul::"' gi alif rek arkadaşları, Musta! püy üşile, onun askeri dehasıhi) olurt”. lük derecesine ikinci defa (© lardı. Atatürk, bundan evvel nuna düşmanın çıkacağını H? le oe le anlamış ve hakikaten ybu il tu. O: kat'i de kü, kendileri, «Hatırat» |nezaket ve tevazularile buyurmuşlardır. İki gündenberi ihrac har€ vaffak olan düşman grup4 anlaşılamamıştı. Ne ordu, N€ ü muz çıkan düşmanın Mü& bilmiyordu. Bizim gibi KÖÇ olanlar, emir ve irtibat 7? bulundukları için, düşman ğ büyük makamların :;ıl ü ları yerini tutuyorduk. 5 Yof Cebhe istikametinde aldığı ı':" feler, düşmanın — ne YA tıyı? herkesten önce, — bizi aydınla T ’”: |Fakat, büyük kumanda MEY' pallüfı, İgal edenler tse. daha baski, Pyglri? dan düşmanın hakikf hede ; çalısıyarlardı. Hülâsa, düşman yürüyor / yor mu? Hareket İstikame hedir? gibi basit smallere cevab verecek bir tek A Kemikliler, KireçtePt Anzak vadici mın(nknı_l:jm jandarma taburlarile, bütÜr. hisar 74 zayıf dört tabura ini Ü Na oktU. timiz y' ’,J) ggalek” Uf de ATni* efî"g;#; ye K v